7 Haziran 1935 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4

7 Haziran 1935 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

No, 46 Büyük harp başlarken Almanların dünyanın her yanına yayılmış 20,000 casusları vardı Jandarmalar kaçak otomo - bili motosikletlerle kovalıyor- lar. Orman kenarına kadar ğcli— yorlar, Hemen yetişmek üzere- dirler. Henri kızı her halde ölü olarak bulacağını zannediyor. Fakat hiçbir yerde kız değil, kı- zın eşyasına ait bir çöp bile bu- lamıyorlar. An-Meri son kuvvet ve hızile koşarak Meuse'u Escaut'e bağ- lıyan kanala varıyor. Kıyıdan biraz uzakta Felemenk bandıra- l1 bir mavna görüyor. Eşyaları- nr bir ipe ve ipi de beline bağlı- yarak suya atılıyor. Birkaç kü- laçta mavnaya yaklaşıyor. — Beni alınız, ben elmas ka- çakçısıyım. Mavnacı baba Van Peterbon piposundan geniş dumanlar çı- kartarak sudan seslenen kızı dinlemek üzere iğiliyor. Kız: — Beni karşı hududa geçi- rirseniz size üç bin frank, di- yor. Mavnacı kızı ve paraları alıyor, karşıya geç y Bu sırada birkaç silâh patlı- yorsa da mavnaya ve içindeki « lere bir şey olmuyor. Matmazel Doktor nihayet Berline geliyor, Getirdiği şeyler çok değerli idi. Beverloo saha- sının mufassal plânları, istih- kâm krokileri, mesafeler ve da- ba neler!.. İNGİLTEREDE , Harp başlıyacağı sıralarda 'Almanlar Doüvres - limanının tahkimatını öğrenmek istiyor- lar, An Mari hadisesiz Douv- res'a geliyor, Bir şey sezdirme- mek için eski otellerden birine iniyor, Limanm manzarası ona sulu boya resimler için güzel mev- zular veriyor. Daha doğrusu aldığı haber ve krokileri sulu | boya altına gizliyor. Yıl 1913. Belçika istihbaratı İngiliz Entellicens servisi ile sıkı temastadır. Felemenk hu- dudundaki vak'a her tarafta dalgalanmış oldu Zundan Belçi- | ka istihbaratr Matmazel Dok- | toru gözden kaçırmıyor ve ni- hayet İngiltereye geçtiğini bil- diriyor. |İngiliz kontrespiyonajı gözü- nü dört açmıştır. Bütün liman- lara emirler ve direktifler veril- miştir. En çok dikkat ettikleri | yer Douvres'dir. Çünkü burası İngiltere müdafaasının -temel noktasıdır. Bir akşam An Mari, elinde birkaç suluboya resimle, otele geliyor. Etrafı bir - tehlike sar- teli bir zehirli koku bürü- müş sanıyor. Onun bü içe doğuş hassası birden uyanmıştır. Hol- den geçiyor. Merdivenden çıkı- yor. Bu sırada arkasmımda bazı sesler duyuyor. Kulak veriyor. Bir adam otelciye otel mlişteri- lerinden biri hakkında bir şey soruyor. Bir az göz gezdirince birkâç sivil polisin de öteye be- | riye dağılmış olduğunu (arkeşli.- yor. Odasına giriyor. Öteberisi- ni topluyor. Küçük çantasına yetleştirip boynuna takıyor ve pencereye gidiyor. İngilterede eski oteller basık | ve çokları ancak iki — katlıdır. | Casus kadın birinci katta otu- Tuyordu. Pencereyi açıyor ve hop!.. Asşağıya atlıyor. Aşağıda dura- rak bu oda ve pencereyi gözet- lemekte olan bir. sivil polisin üzerine düşüyor. “Bir amerikan filmi diyeceksiniz, fakat bu taf- || silâtı bir İngiliz kaynağından aldığımız için yalandır diyemi- yoruz.,, (1) Zavallı polis gökten düşen || bu ağırlık altında yere kapanı- Siz her şeyinizi veriyorsunuz: Ruhunuzu tanrıya, Aziz Hüdayi AKDEMIİR I ı : 'KENDİ j Buneden .. Böyle oluyor Geçen gün, tahin helvası | satan bir dükkânın önünden ge- | çiyordum. Etiketine 30 kuruş yazıyordu. 'Toz şekerin kilosu, 36 - 37 ku ruşa satılırken, içinde şeker ve | tahin bulunması lâzım gelen bir helvanın nasıl olup ta 30 kuruşa satılabildiğine şaştım doğrusu... Meğerse işin içinde iş varmış. Şekerle tahinden yapıldığını san dığım bu helvaların içine, gli - koz katarlarmış. Yalnız tahin helvasının değil, tatlıcı dükkân- larının camekânlarında gördü - ğümüz tatlılardan çoğu, glikoz- lu imiş. Glikoz, belki de zararlı bir şey değildir. Fakat, şüphe yok ki, şekerin yerini tutmaz, tutamaz. O halde, halk apaçık baktım; | hi bütün kurumlar kapanıyorlar. KENDiİMiİZE Ç Ne — 7-6.915 ——— ATIYORUZ! rsiniz? KURN AZLIK. Derler ki, devekuşu çölde avcı | izin veriyor, veriyor ama beridet önünde kaçarken yorulursa başını | acısını çıkarıyor. Cumarı sokar ve saklandım sanırmış. | nün yeni kanunla memurlara ver- ardında tüfek patlayınca | diği üç buçuk saatlik dinlenme hakikati anlar imiş ama iş işten | müddetini haftanın diğer geçmiş bulunurmuş, Böyle deve- kuşunun kurnazlığına benzer kur- | nazlık yapanlar çoktur. Bunlar sa- | mırlar kiş bu kurnazlığın kimse far- kana varmaz, Bunlardan birisi Şark Demiryol- ları Kumpanyasdır. Ba kumpanya ötedenberi meşhur olan kurnazlır #ına bir yeni (bap) eklemiştir. Bakınız! nasıl? Yeni tatil kanunu, bütün kurum ve sösyetelerdeki çalışanlara cu- | martesi birden pazartesi sabahına kadar dinlenme hakkı veriyor ve cumartesi birde Şark Demiryolları da bu kanun: uyarak cumartesi günleri saat Bir- kanınızı yurda ( Almanların resmi vesikalara dayanan ve ünlü istihbarat aldatılıyor demektir. gurdum ekşidir!,, demezse, bir tatlıcı da: — Tatlılarmm, glikozludur, de mez, Mesele, bunu onlara dedirt mektedir. 'Tatlılar böyle olduğu gibi, yağlar da böyle! Hangi yağcı var ki, dükkânı- na sıra sıra dizdiği fıçılara: — Şuyağ, kazeinsizdir, şu yağ ayranlıdır, şu yağ bayattır, Diye etiketler yapıştırsın?.. Bakılsa, hepsi de yayıktan ye ni çıkmış birinci yağdır. Tatlr ve yağ böyle olduğu gibi, et te böyledir. Bir kasap dükkânında (45) kuruşa aldığınız et, bir başka kasapta (50) kuruştur. Aradaki beş kuruşluk farkın se- bebini kasaptan soracak olsanız size; ucuz etin yahnisi tatsız ol- duğunu söyler. Doğrudur da, O halde gerek değil mi ki, eti 45 kuruşa satanı kasap, sattığı etin, söz gelişi, pösteki lezzetin- de, kızıl Karaman eti olduğunu açıkça söylesin? Söylemiyorsa, bunu bir söyleyen bulunmalıdır. Misaller istenildiği kadar ço- ğaltılabilir; ette, ekmekte; yağ- da, şekerde, pirinçte, kısacası zaruri ihtiyaçlardan sayılan bü- tün maddelerde, bir fiat aykırı- hiç Nasıl hiç bir yoğurtçu, “yo - de yazıhanelerini, depolarını ve iş yerlerini kapıyor ve memurlarına günü- beş gü" nüne taksim etmiş... Yeni tatil ka- nunu çıkmadan dairelerin paydos saatine şimdi yarım saat daha ilâ- ve etmiş, memurlar eskiden çalış- tıklarından şimdi yarım saat fazla çalışıyorlar. Böylece cumartesi gü- mü üç saat ekşik çalışan memurlart diğer günler fazla çalıştırıyor. İşte bir devekuşu kurnazlığı. Bir kurum çalıştırdığı adamı memleketin kanunlarına ve töresi- ne uygun olarak çalıştırır. Ona nunun verdiği hakları başka yol- dan giderek elinden alamaz. Buna | © kananu koyanlar ve tatbik eden- | ler göz yummazlar ve er geç bu aykırılığı düzeltirler. Biz böyle dür şünüyoruz. Siz ne dersiniz? HLALA AAA AAA AAA ehemmiyeti: renemedik git ti, Şu İstanbul saatlerini düzelt- mek için belediye az mı uğraştı. Hiçbir şey fayda vermedi. Birkaç sene münakaşadan sonra belediye meclisi Galata kulesinin üzerine bir ayar düdü- ğü yaptırmıştı. Herkes ona gö- Te saatini düzeltiyordu. Gel ge- lelim bu intizam çok sürmedi. Bir de baktık ki, günün birinde düdük ötmez oldu. Birçok sene- ler münakasası süren bu düdük birkaç ay zarfında sus pus ol- muştu, Neden? İçine birkaç damla yağmur suyu kaçmış ta ondan. Eh, Şirketi Hayriyenin, İş Bankasının koydurduğu saatler var, Bunların hepsinin ayarı bi- ribirinden az cok farklı, fakat intizamsızlık rekoru Yenicami saatinde. Bu saatin beş, altı, hatta vedi dakika geri kaldığı pek sık vakidir. Herkesın dog- ru olması lâzımgelen bu saate aldanarak vapuru, treni kaçır - | dıği çok oluyor. Senelerdir sü- --. bilirler ki o güzel yerin en gü- zel yanı iskele meydanıdır. Bu meydanda yüzyıllara yaklaşan yaşları ve — minarelerle yarış eden boyları ile yüzlerce çınar vardır. Bu çınarların gölgeledi- ği o güzel, serin meydan bir park yapılmağa ne kadar değer. Fakat öğrendik ki burayı stad- yum yapmağa —kalkan yurt gençleri muhtardan izin alarak çınarları kesmeğe başlamışlar: dır. Bir süs olmakla beraber; bu- lunduğu yer için servet kayna- ğı demek olan bu yüzlerce ağa- cı kesmek kimsenin harcı değile dir, Bu yanlış işe en yakm bir günde son vererek önüne geçil- melidir.,, Cumartesi yarım yevmiye mi? Hafta tatili kanunu üzerine cumartesi günü öğleden sonra iştol çıklak, EÇŞEK a v ri tam verilecekti. Fakat bugün matbaamıza gelen bir şenç ame ustaları tarafından yazılan büyük kitabın ilk sayfasından | yor. Şaşkınlık arasında An-Ma- ri gözden kayboluyor. Nasıl kaçıyor? Folkestona nasıl geliyor? Anlaşılmaz şey!.. Muhakkak olan bir şey varsa ca susun Folkestondan vapura bi- nip kaçmış olmasıdır. Harp başlarken () *“.. Nikolainin sözüne bakılır- sa Alman istihbaratı çok dar bir çerçeve içinde çalışmıştır. Fakat sözle peynir gemisi yürü- mez, Elde edilen eserler ve bil- giler gösteriyor ki Alman istih- baratı hesabına dünyanm her bucağında çalışanların sayısı (20000) i buluyordu. 800 de seçme subay, casus kurunları- nn hizmetlerine calışryordu. Bunlardan baska Duc de Brünsvik idaresinde birçok ka- dın casus ve ajan yardı. Bunla- rın en güçlü ve ünlüsü 21 H işa- retli Matahari ile 1-4g işaretli An Mari idi. Bunların her ikisi de Fransaya — karşı ödevini almışlardı. An Brüksele gitti. Eski aşıkı Hanri Aanın alayı gene orada idi. Tanınma- mak içir gözlerine iri gözlükler ve başına kaba bir şapka geçir- miş, saçlarını eşmerleştirmiş; eski yağlı boya ressamı şimdi Polonya tebaasından bir doktor olmuştu. Hem de ünlü doktor- lardan Madam Yotla beraber çalışmış usta bir doktordu, Mu- ayene evi, tuhaf tesadüf Edith ea yango bi etlerinden satı! ne kadar M . . İ, C, i, Eşya Piyango komisyonundan: Satılmak Üzre resmi, gayri resmi mücssesat ile saygı değer ki- şlere değtilmiş olan Türkiye Idman Cemiyetleri İttifakı eşya pi- ayanların en geç 10 Haziran 935 tarihi- İstanbul'da Dördüncü Vakıf hanı birincı katında 13 nu- marada bulunan piyangzo komisyonumuza gönderilmesini ve bu ta- | ihe kadar gönderilmiyen biletlere satılmış görile bakılacağını ilân | eder ve biletlerimizi satmak suretile değerli yardımlarını esirgemi- yen spor severlere hqelîkov_lğrinin' sunarız, Covell'in oturduğu sokakta idi. Artık harp başlaması bir sa- at meselesi olmuştu. An Mari Parise gitti. Harp bakanlığına — müracaatla hasta bakıcılık hizmeti istedi. Elinde- ki kâğıtlar onun hüviyetinde ve istediği hizmette hişbir şüp- he uyandırmıyacak kadar düz- gündü. Bununla beraber harbi - ye nezaretinde bunu kabul eden Subay şimdilik iş olmadığını ve lüzum görülünce kendisini çağıracaklarını neza - ketle söyledi. An ötedenberi Alman istihba- ratının Paris ajanı olan Pizar- di buldu. Kendi anladıklarına onun malâmatını da ekliyerek Berline mufassal bir öz alarak Fransa ve Belçikanın yakın bir harp tahmin ettiklerini, mesele- nin uyuşmak suretiyle düzelece- ği kanaatinde. olduklarını, bu- nunla beraber - Belçikalıların şiddetle müdafaa edeceklerini, e'de çetin bir. mukavemet görüleceğini bildiriyordu. Ra- porda öyle tavsiyeler vardı ki, iyi bir erkânıharp subayı ancak düşünebilirdi. (Arkası var) | (1) Jan Bordann'ın kitabından ol duğu gibi alıyorum. A, H. (2) “Matmazel Doktor — Fransaya kargşı,, kitabından kısaltarak alınmış- tır. AH. lığı, var. Yan yana iki dükkânın birinde on kuruşa satılan öte - kinde on beşe... Rekabet töresi- ne hiç uymayan bu biribirini tu tar fiatlar, ortada halkın zararı- na bir aldatıcılık, bir hilecilik olduğunu, apaçık göstermiyor mu? Salâhaddin GÜNGÖR Yeni cami saati Okuyucularımızdan M. Kunt yazıyot: *“YVaktin kıymetini, dakikanın Clüm | Girit Hanya eşrafından ve memle- ketimiz münevverlerinden Türk O- fis Başmüşaviri Bay Ali Muhtar E- kendizin çoktanberi müztarib bulun- duğu bastalıkdan — kurtulamıyarak dün vefat etmiştir. Cenazesi bugün- | kü cuma günü saat 10 da Çarşıkapı | Tiyatro caddesinde Bay Hulüsi apar- tımanından — kaldırılarak — Eyüb'de | defnedilecektir. —e Lisan müteh. Prof. Bay ANJEL FRANSIZCA dersanesinde imtihana — hazırlanır, — İhti - : MÜKÂLEME, TERCÜME, Hususi ders de verilir, Eminönü, Eminönü Han. —————E—EE——Z: İstanbul ikinci iflâs memurluğun- dan: Müflis Avunduk Zade Birader- ler alacaklılarının nazarı, dikkatine: Müflis Avunduk Zade — Mehmet ile mahdumları Üzeyir, Hamdi — Remzi, Şevket, Hakkıdan ibaret Avunduk Zade Biraderler şirketinin iflâs ida- Te azaları istifa etmişlerdir. Alacak- | | ini — intihap etmek de dairede hazır bulunmaları ilân e- | dunür. (12194) B aa DOKLOR 4227 Kurçuk'u Hakk Üze || Galatasarayda Ranzuk eczahanesi | karşısında Sahne sokağında $ nu: | — maralı apartımanda 1 numara. | - " 4099 ren bu yanlış ayar düzeltilemez mi? Böyle gerileyen bir saatin İs- tanbulun göbeğinde hâlâ işle- tilmesinin hikmetini anlıyamı- yorum. Alâkadarlar kimse on - lara çok rica ederim ya bu saa- ti düzeltsinler, yahut ta oradan kaldırsınlar." Bu çınarlar acınma- dan nasıl kesiliyor? Bir okuyucumuz yazıyor : “Değirmendereyi — görenler E | Ayrıca: Sermayesi : İTHALAT, avans a / Telgraf adresi * Bugün ilk matinesinden itibaren ARAY SİNEMASIN 2 film birden 'KİMSESİZ, €eski Bikes Romanı) Hector Malot'nun meşhur romanından iktibas ve | Vanni-Marcoux, Dorvile, Mad, Gitty ve Börangöre | tarafından temsil edilen büyük ve hissi dram KUKARAÇA — Tenzilâtlı fiyatlar: 20- 25-35 kuruş e- | K u | MISIR 19 lLinilel 100,000 Türk Lirası Merkezi : ANKARA — Şubesi : İSKENDERİYE | TÜRKİYE iİŞ BANKASI tarafından tesis edilmiştir. İHRACAT, KOMİSYON VE EMANET İŞLERİ YAPMAKTADIR. İSKENDERİYE'de satılmak üzere emaneten mal gönde renler, hesabımıza, TÜRKİYE İŞ BANKASI şubelerinden En iyi fiyatla, en az masraf ve komisyonla emin bir surette iş görmek istiyenlerin MISIR İŞ LİMİTED'i tercih etme- leri kendi menfaatleri icabıdır. MISIRİŞ — İskenderiye eee çei 4106 le kendilerinin yarımşar yevmi- ye aldıklarını söylemektedir. Bunlar kendi büyüklerine baş vurmuşlarsa da Ankaradan kes- me emri geldiği cevabını almış- lardır. Bize kalırsa böyle bir emrin gelmiyeceği muhakkak- tır. Ancak belki ilk günlerim karışıklığından doğan bir yan « lışlık olabilir. Her halde her ku- rumun bu gibi yanlışlıklara meydan vermiyerek ameleyi gö- zetmeleri gerektir. DA labilirler.

Bu sayıdan diğer sayfalar: