9 Haziran 1935 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4

9 Haziran 1935 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

No, 48 el Aziz Hüdayi AKDEMİR Bir içim su_diyen yaralı casusu söyletmek için odanın içinde saatlerce kıvrandırıyordu beraber Alman istihbaratı M... in geçmesine mâni olamıyor, onu yakalıyamıyordu. Nihayet bir gün bu casuş yaralr olarak yakalandı.. Fakat ağzından lâf almak mümkün — olmuyordu. Onu söyletmek işini casuslar kraliçesi üzerine aldı. Omuzun- dan ve bacağından yaralı olan casusu Anverse getirtti, M.. in yaraları Şöyle iğreti sa- rılmıştı. Sargilarından hâlâ kan sızmakta idi. Kız casusla yalnız kalınca dedi ki: — Seni ben söyleteceğim, Çoktanberi bizden Aaldığın ha- hîrlen Belçika ordusuna götü- düğünü biliyorum. Şimdi söyle bakayım, bu haberleri sana kimler veriyordu. Yerde kuru tahta üzerinde yatmakta olan casus yaraları- nn sancısından kıvranıyor, fa- kat tek bir kelime söylemiyor- du. Matmazel vakit geçtikçe ca susun yola geleceğini tahmin etmekte olduğundan başka bir Şey yapmağa lüzum görmedi. Esiri olduğu yerde beş saat bekletti. ,, Gümrükçü M... Istıraplar için de, ateşler içinde kıvranıyor, yi- ne bir şey söylemiyordu. Matmazel bir şişe viski ge- tirtti, bir de sigara tellendirdi, bekledi. Susuzluktan içi yanan tutsak (esir): — Sul.. diye yalvardı. An-Mari'de acımak denilen şey yoktu. — Ne zaman “iylersen o za- man içersin, dedi. An-Mari arasıra kahkahalar | atıyor, havaya bol cıgara du- | manları savuruyordu. Onun bu | tuhaf halleri galiba uyuşturucu içkilerin sinirlerine yaptığı te- | sirlerden ileri gelmekte idi. Ka- | dınlığında bu sadizm halleri a- Tasıra görülürdü. Esir sayıklamağa başladı. Fa- kat ağzından matmazelin bekle- diği kelimeler çıkmıyordu. Sabah oldu. Esir o gün de ol- duğu yerde ve ayni halde kaldı. Hayret! değil mi? Seven ve duyan bir kadında bu kadar taş yürekl.. , Akşam oldu. Gümrükçü hâlâ bir şey söylemiyor. Matmazel bir adam çağırdı. | — Bunu soyunuz, diye emret- ti. Esiri — çırçıplak — bıraktılar. Matmazel Doktor bütün pence- releri açtı. Odaya buzlu bir ha- va doldu. Tam kış ortasındayız. | Kız kürkler içindedir. Casuta bakarak: — Ateşim var, diyordun. Bir az hava alırsın, ateşin düşer di. ye yapıyorum. us n dişleri biribiri- ne çarpıyor, vücudunun ateşini bir yere toplamak için tesbih bö ceği gibi, kıvrılıyor. Matmazel: — Ya?.. diyor, şimdi de üşlü- yorsun, öyle mi? — Kolayı var, Dur, ben seni ısıtayım. Ve gümrükçüyü iplerle sım- sıkı bağlatıyor. Onun bütün sa- dizm damarları — kabarmıştır. Esire yaklaşıyor, cıgarasının ateşli ucunu vücudunun ötesine berisine dokundurarak esirin bağırmasından zevkalıyor. Casus artık dayanamıyor: — Yeter, diyor, söyliyeceğim yeter! An-Marinin gözleri muvaffa- kıyet şimşekleriyle pırıldıyor. Casus birtakım isimler sayı- yor, Matmazel not ediyor. Yaralıyı hastaneye -kaldırı- yorlar, tedaviye — başlıyorlar. Aradan sekiz gün geçiyor. Mat- | mazel Doktor gümrükçünün Bir casus yeldeğ'rmenini yakmak suretile dişmana malümat veriyor olan yaralıyı yatağında sarsa- rak uyandırıyor. Doktorlara: — Bunu hemen şimdi hasta- neden çıkarınız, diye emredi- yor. Casusu Almanyaya götür- mek üzere birlikte istasyona gi- diyor. Gümrükçü Almanyada kurşuna dizeceklerini anlıyor. Birkaç defa kaçmak çarelerini düşünüyor. Onun bu maksadını sezmiş olan Mat işi kısa kesmek için revolverini çekiyor ve casusu hemen orada öldürüyor. İkinci hikâye Şehvet ve ceza Matmazelin ajanlarından von Ferlich İngiltereye gitmek em- rini alıyor. Fakat casuslar her tarafta o kadar sıkı göz altında- dır ki bu açık tehlikeye karşı oldığı emri yerine getiremiyor; İngiltereye gidiyormuş gibi Fe- lemenge geçiyor. ve tekrar An- verse dönüyor. Bunu haber alır le idare eden An - Mari — fena halde kızıyor, fakat kimseye bir Şey sezdirmiyor. Yalnız Subay Ferlich'e bir tezkere yollıyarak Kayser caddesinde Mille colo- nnes oteline gelmesini rica edi- yor. Ajan belki Matmazelin şer- rinden kürtulurum ümidiyle bu çağrışa gidiyor. Odasına girer girmez kapı vu ruluyor. ve Matmazel içeriye gi- riyor. Hayret! Fon Ferlich hiç ummadığı bir durum karşısmda bulunuyor; Matmazel tam bir aşk halindedir. — Dayanamadım diyor, ken- dimi tutamıyorum, seni seviyo- rum. — Gerçek mi, Matmazel? inanamıyorum. — Görüyorsunuz ki saadetle hayret arasında don- muş bir haldeyim... — İnan, seni çoktanberi sevi- yorum, bunu sana söylemek n ne kadar düşümdüm, ne üzüntüler çektim. Seni son teh- | | verdiği isimlerin uydurma ol- duğunu anlıyor. Hiddetten ku- | durmuş bir halde hastaneye ' tiğimi bir ben, bir de tanrım bi- koşuyor. İyiliğe yüz tutmuş | azel Doktor | Ca ajanlarını en sıkı bir disiplin- | likeli işe gönderirken neler çek- || lir. Artık vazgeçtim. Seni o tehlikeye atmak elimden gelmi- yor; Yoksa sen mutlaka gitmek mi istiyorsun?, — Hayır, hattâ yola çıkmış- ken döndüm. Matmazel bu itirafın verdiği gizlemeğe muvaffak ola- | —— Zarar yok, diyor, senin aş kın bana yeter, gel, kollarımın arasına gel! Fon Ferlich bu ihtirastan şa- şırmıştı; kıza sokuldu. Kız şeh- vetin son haddindekilere mah. sus bir tavırla: — Okşa beni diyordu, okşa, Ferlich. Ferlich'in de kendini tama- men ihtirasa kaptırdığını gö- | rünce yavaş yavaş | başladı. — İlk sevgilimden sonra beni bu kıyafette gören yalnız sen- beni.. (Arkası var| Bugün matinelerdee itibaren SÜMER SINEMASINDA GARB CEBHESİNDE KANLI HÜCUMLAR | Mevsimin en büyük harb filmi | Ayrıca: NIÇİN SEVDİM? Bü- | yük ve mükemmel Fransızca komedi * Yaz fiyatları: 20-25-30 kuruş *B Depo, fabrika olabilecek kiralık bina d.C.lı“. 'da Topçular caddesin- , İramvay yolu üzeri: im, Depo, Fıybıyılı.ı ve h'ıı':'hok:: zer işlere pek çok elverişli 210 No. lu kâgir büyük bina kira- | hıktır. Müracaat yeri: Galata'da Ün- yon hanında JERANS Şir- keti. Telefon: 43358 soyunmağa | sin, haydi, aç kollarını, kucakla | T d | mal bize dedi ki: | mek bekçilerden hiçbirinin aklı- | dan kimse yürüyemiyor. | ları kanun icabındandır. Böyle .. ülhane . . Parkının içi ... Ne gülü, ne de bülbülü kal. mıyan, çiçekleri yoluk, çemen- leri soluk bir Gülhane bahçe - miz var. İstanbulun, içine para sız girilen, hava alır, güneş gö- rür biricik bahçesi!.. Buraya ötedenberi; otomobil sokmazlar. Araba sokmazlar. Motosiklet sokmazlar. Fakat; arada bir; — otomobil de geçer, araba da, motosiklet de... Saray burnu gazinosuna, ya- hut kıyıdaki ambara giden yüklü arabalar, yolu uzatma- mak için, doğruca parkın içine dalarlar. Ve ne tuhaftır, bunla- ra kapının üstündeki kocaman “Geçilmez!,, levhasınt göster- na gelmez. Parka, araba, oto- mobil girmesi yasaksa, bu ya- sak genel olmalı değil midir? Dün de bir okuyucumuz mat- baaya kadar gelip haber verdi: — Parkın içi ikide bir moto- sikletlerle doluyor. Üç günde bir sulanan parkın — yolları toz bulutu içinde.. Burnunu tıkama- Nasıl da, böyle bir değil, birkaç mo- tösiklet çoluğu çocuğu ürküte- cek sesler çıkararak, oraya ha - vaalmağa, başını dinlemeğe ge- siklet girmezdi! oluyor lenlerin keyfini kaçırabiliyor? Parkın bekçileri, bu motosiklet- çilere niçin ses çıkarmıyorlar?.. Okuyucumuza açıkça karşılık vererek şunu demeliydim: — Arkası aranmıyan yasak- lar, süreksiz olur. Tramvaya asılanlardan, yere tükürenler- den alınan para cezasrı gibi!... Önüne geçilmesi mümkün ol- mıyan şeyi ya yasak etmemeli, yahut da yasağı koyunca sonu- na kadar arkasını kovalamalı!... ş Szlâhaddim CÜNCÖD Maaş kırdırma Günü | Unkapanında Hacıkadın cad- | desinde oturan okuyucularımız- dan yüzbaşılıktan mütekait Ke- “Emlâk Bankasından bugün | maaş kırdırıyorlardı. Öyle inti- zamsızlık ve kargaşalık vardı ki görmeyin. — Hademelerin fazla lâübaliliklerine — şahit oldum. Hattâ bir aralık bunlardan bi - risi kapıyı iterek — elimin fena halde kısılmasına — sebep oldu. | Ben de polise müracaatla teda- | vi raporu aldım.,, Yabancı küçük Sanat sahipleri Okuyucumuz nakkaş boyacı i Tayyar bize yazdığı mektu- bunda diyor ki: *21 mayıstan sonra Türkiye- de çalışan yabancı küçük sanat erbabınım sanatlarını bırakma - olduğu halde kanunun hakkıyla tatbik edildiğine inanmak güç - tür, Bunlardan bir kısmı tâbii Yine i Birçok şikâyetler duyduğumuz n ilâç işine tekrar dönüyoruz. Devlet işleri dönüp dolaşıp halkın ve yurdun rahat; EMniyet ve refa- ine gelir. Onun içindir. ki, &y derlet için? gürürarım — dive kimse tedirgin edilemez. Ana ya- samtza mânidir. Sıhhat Bakanlığında ne gibi ka- lem işleri vardır? Bu kalemlerdeki işler ne zaman ve ne gibi şartlar altında çıkar, buralarını bilmiyo- ruz, Yalnız birtakım lüzumlu spe- siyali rin — Formalite zorlukları yüzünden memlekete giremediği, mevcudu azaldığı ve olanın da bu yüzden kesilmiş fiyattan yukarı sa- tılarak halkın — sıhhatinin ihtikâra 9.6.-938 —— (KENDİ KENDİMİZE ÇATIYORUZ| MEZARLIKLAR: Fa.zla söze ne hacet! Ne Dersiniz? lâç işi vesile edildiği görülmektedir. Buna herkesten evvel Sıhhiye Bakanınını razı olmayacağına inanımız bütün- Ddür. lmdi, Türkiyede bir yudum veya bir damla ilk Dt D amalanma Na AA N eğri vaitlerine bağlayan binlerce hastalar adına bu ilâç işile gerçek- ten uğraşılıp bunların girmesi, izin alınması ve satılmasındaki bütün zorlukların kaldırılmasına teşebbüs edilmesini şefkatli Sıhhat Baka « nından tez elden bekliyor ve bund sağlık işlerinin en üstünde görüyo- ruz. Siz ne dersiniz? devam ediyorlar. Bir çok yer - lerde mimarlar ve yapı sahipleri tarafından korunuyorlar. Aşağı yukarı bir — çok ecnebiler gene eskisi gibi sanatlarına devam e- diyorlar demektir. Bunu, ait makamı arada bir kontrol ettirse, çok iyi olur sa- nirimn.,, Sokaklarda dolaşan deli meselesi » İstanbul Vali vekilinden aldığ mız mektupta deniyor ki: “Sa- yın gazetenizin 39-3342 No, lı nüshasında, Bakırköy Emrazı Akliye hastanesinden taburcu yete geçmek için vilâyete müra- KUKA WHırik Hııt İRIZI Sigortalarınızı Galatada Ünyon Hanmda Kâin UNYON SIGORTASINA yaptırmız. Türkiyede bilâfasıla icrayı muamele etmekte olan 'ÜNYON Kumpanyasına bir kere uğramadan sigorta yaptırmayınız. Telefon : 4.4888. edilen bir delinin sokaklarda Bugün SARAY sinemasında ——— g)| 2 film birden: | KİMSESİZ €eski Bikes roman) ii H. MALOT'un meşhur romani ve ayrıca | RAÇA .<— Tenzilâtlı fiyatlariı 20- 25 - 35 kuruş ——t ve Olomoîî 4103 cıağ Vıılerek. ellerine birer nu - | dolaştığı heyecanlı bir şekilde mara alıyorlar ve gene işlerine | yazılmıştı. Bakırköy hastanesinde teda- vi edilenler, özgeye zarar ver” miyecek surette — iyileştikten sonra kefalete bağlanarak ta* burcu edilmekte — ve hastalığın nüksi halinde hemen hastaneye getirilmeleri lüzumu — hastanılt ailesine ayrıca tavsiye edilmek- tedir. Bu şerait altında getirileri hastalar daima yatırılmıştır Bundan başka taburcu edile- cek hastalar sıkı bir. müşahede ve muayeneden sonra çI M dıklarından, taburcu — edilenler arasında şimdiye kadar hiç bif ârıza görülmemiştir. Keyfiyetif gazetenizde bu suretle — tavzili edilmesini dilerim.,, | Sultanahmet birinci sulh hukuk hâkimliğinden : 'Telefon şirketi vekili avukat Le0f Amaracinin müvekkiline izafeten İ$” tanbulda Rıza paşa yökuşunda Pd; vuşoğlu çıkmaz Subukyan — hanın 1 nci katta Kaymak zade Alide telt” fon mükâleme ücretinden alacağı © lan 98 lira 77 kuruşun tahsiline ir açcığı davanın cari muhakemesin * de müddelaleyhin filhal ikametgöl” meçhul bulunduğu olbaptaki mübt tebliği ilmühaberin musaddak Mf7 rukatından anlaşılmasına — ve 20 müddetle ilânen tebliğat icrasına W7 rar verilmiş bulunmasma binaen #t hakeme günü olan 3-7-935 “""?Md günü enat 14 te Sultanahmet biFİ" sulh hukuk mahkemesine gelmes! aker | | | ZAYİ — Liman ldaresinden # olduğum 12-191 No la kaptan Şi detnamemi kaybettim. Yenisi tağından zayün bükmü yoktuf p

Bu sayıdan diğer sayfalar: