9 Haziran 1935 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 7

9 Haziran 1935 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

iL (TAN) IN OYKUSU (HIKAYE) Kahvaltı w Yeşil sarmaşıklı bir bahçe duvarından, yavaş yavaş başmı sarı saçlı, güler yüzlü diz çocuk başıma benziyordu gü- n üşile yeşil bahç Kuşlar ötüştü. p ötüştü.. Küçük, soluk Bibi bir esin ağaçların dallarını Şertiştirdi. Denizin kıyısına ya- sulardan, bir ilk vapur geçi. rdmda ak bir saç örgüsüne zer, köpük bir yol bırakarak. Sabah; ılık bir haziran gününe Rözlerini açmıştı.. İlk yaz, kış, Ve güz sabahlarına açtığı gibi.. Güneş gülen, ılık ışıklarını her Yüna saçarken; incecik bir çü- duk altma benzer bir dal ışık - Yeşil panjurların aralığından Üzarak, uyuyan genç kadının Yüzünü gıdıkladı.. Taze kadı - bir çocuk gülüşile yüzü ay- landı. Sonra kirpikleri ara- Gök baya bakış gör *çlarr yüzüne dökülmüş pembe Yanaklarına kirpiklerinin göl #ösi vuran bir çocuk uyuyordu. *nç kadın yavaşça yerinden Kalktı. Kocasının da gözleri ka- Palı, solukları düzgün, uyuyor. dadan çıktı. Diş sofanın büyük 4pılarını ardına kadar açtı. Sonra tam kapının yanına dü- İM gül çardağının altındaki yasaya sofra kurmağa başladı. a giriyor, elinde fincanlar, *baklarla dönüyordu. “İşi bi- nce, biraz evvel çıktığı odaya Birerek kocasının yatağına yak- İşt. Başınm ine eğilerek, sevgili yüzünde solukları- tı gezdirdi. Genç adam hemen özlerini açtı. Karşısında açık Yakalı geceliğile, taze bir çiçek ibi tüten karısını görünce, kol m uzatarak onun başını du- No. 21 Etem İzzet BENİCE tün Sen hiç bunları kendine di, vt etme babalık. Ben ken- 1 kolluyorum. Bir kaldığım- Mei daha kalmıyorum. Hep- di 1 tadında bırakıyorum. Dedi- M gibi ben kaçıyorum, onlar D Iyorlar. e) sözlerine uladı: & iki yüz elli papelin yal- dayiz lirasını bir adamdan al- Rem, Ötekiler ellişer liradan, V de geceliğine değil. Si e sözlerinin arkasından: tik uyu ydi babacığım, sen ar- Diye ona avutucu birçok söz- tan Yedi. Pos bıyık yine ma- kü başına oturdu. D,Bir rakı daha. e Hanife Kadın: çine !, tge Bilem, dinletemedi. bardak rakıyı daha, yarı © Yarı içe bitirdi; ellilikleri daklarma çekti. Genç kadın onun elinden kurtulmak için gi- cıklamağa başladı. Genç adam kahkahalarını tutamamış, biti - şik yataktaki küçük oğlan uyan- Mmıştı, Gözlerini uğuşturdu. An- nesile babasını gülüşüyor gö - rünce, yatağından atladı. Uzun ak gecelik entarisi yerlere ka- dardı. Altın bukleli başı ve gök gözleri pırıldıyordu. Bir lâstik top gibi aralarına girdi. Genç ana baba, yavrularını bir öpüş yağmuruna tuttular.. Dünyayı unutmuşlardı. En sonunda bu sevgi oyununda yorgun düşün - ce, karmlarının açlık zillerini duydular. Hep birden bahçede kurulan masanım başına koştu - lar, Fakat masada yiyecek bir nesne kakmamıştı. Demir kapı" nm yanmda komşunun köpeği son dilimi, başını sallayarak yi- j yor, tekir kedi peynir ve tere- yağla midesini şişirmiç, mer mer Hemera yri. BTTİDİFTE rine bakıştılar. Genç kadın: — Yazık, dedi, Başka tereyağ ve peynir de yok. Bugün paza- ra inip alacaktım.. Şimdi ne ya- palım? Üç yaşmdaki gürbüz oğlan dalları yere eğilen kiraz ağacı nı gösterdi: — Anneciğim, korkma! Ben | kirazları tereyağdan daha çok severim. Genç kadın, ağaca doğru uzun etekli entarisile koşan gür- büz oğluna baktı: — Ona kirazlar dokunmaz, yesin. Fakat sen çalışacaksın... İyi kahvaltı etmen gerekti. Genç adam şeytanca gülerek karısmın dudaklarına baktı: — Ben de, dedi, Kirazlarla kahvaltı etmek istiyorum. Cahit UÇUK cebinden avucunun içine aldı, kollarmı masaya dayadı, başı da kollarının üzerine düştü, avucunun içinde paraları sika srka ve horlaya horlaya sandal- yanın üzerinde sızdr. Hanife Kadın: — Yatağına kaldıralım., Dedi, Safiye: Uğraşma. Bu yüz kiloluk adamı ne kaldırabiliriz, ne de götürebiliriz. Benim suyum sr- caksa yıkanayım ablacığım. Dedi. Ve ikisi de: — Haydi suya bâkalım.. Diye odadan çıktılar. Safiye, banyoya gitmeden: — Dur abla soyunayım.., Diyerek yatak odasma girdi. Hanife Kadın da onu izledi, Gün ağarıyor, aydınlık perde aralarından içeriye sızıyordu, Safiye'nin mantosu bile daha sırtındaydı. Bir iki saatini dol- duran, birkaç tekme ve birkaç ir sürü zorbalığı ve zor de içine alan bu fırtı- naya taze kadın kapıdan girdi- ği gibi tutulmamış mıydı? NELLY A Hergün 5 Söz YIRMI İKİNCİ LİSTE 1 — Nakliyat — Taşm Nakil — Taşıma 1935 Yılının Apollonu Eskiden bizde de alıp yürü » müştü, her yıl kızların arasın « 2—Vesaiti nakliye — Taşıt | dan bir güzellik kraliçesi seçi - (Taşrma araçları) Örnekler: 1 - Bir memle - kette taşın işleri, ökonomik gelişimle sıkı sıkıya ilgili- dir. 2 - Deniz taşıtları arasında en ucuzu yelkenlilerdir. 3— Emvali menkule — Taşılı mallar Emvali gayri menkule — Taşıtsız mallar Örnek: Bay ........ bütün ta- şıtlı ve taşıtsız mallarını karısı üzerine çevirdi. 4 — Tedvin etmek — Dergimek Müdevven — Dergin Örnekler: 1 - Türkçe ka- musu, Şemsettin Sami'nin dergimiş olduğu eserlerin en iyisidir. 2-A... nın derginleri ara- sında bu isimde bir eser ha- tırlamıyorum. l 3 - Kavanini müdevvene - miz — Dergin kanunları - MZ. 5 — Hayal — Hayal (T. Kö.) Muhayyile — Sanay Örnek: Siz bu haberi sana- yınızda icad etmiş olmalı- sınız. Ee Not: Gazetemize gönderilecek ya- gılarda bu kelimelerin osmanlıcalari kullanılmamasını rica ederiz. (BULMACA Yedi günlük bulmaca serimiz dün bitmişti. Doğru çörenler arasında kur ga çektik, Armaganlarımız: kazanan» ları bildiriyoruz. Birinciliği: (KaArköy, ve Güney (Gümüş saat) Saraçhanebaşı Rifat 80- kak No, 2 Muhasip Sait, (Maruken cüzdan) Üçüncülüğü: Kadıköy Sen Jorj Ni. sesi 151 numarada Suat Uy (Stilo) | Dördüneülüğü: Çanakkale, Vilâ tahrirat kâtibi Suad Galip (Tan'ın bir senelik abonesi) Aşağıdakiler gazetemizin altı aylık abonesini kazanmışlardır: Beşinciliği: o Divanı o Muhasebat grup 10 Sezai Erkut elile Münire Er- kut. Altıncılığır İh, za. m. başhekimi Ahmet Sadık kızı Nedret kazanmış » lardır. e DİKKAT: Gelen birçok karşılık « lar bazıları, eksik ve bazıları da şek- limiz kesilmeksizin gönderilmiştir. Kurgaya girebilmek için şektimizle birlikte yedi gün arka arkaya çözüü- müş ve biriktirilerek yedisi birden İ gönderilmiş olması lâzımdır. e Bulmacamız bütün memleket okur- larımız içindir. Bundan ötürüdür ki müddet yoktur. Ne zaman isterseniz başlayabilirsiniz. Elverir ki yedi gün arka arkaya çözerek birleştirip yolla” Şapkası başından düşmüştü. Saçları darma dağınık olmuştu. Yüzünün rengi uçmuş, keskin kara gözleri iyice çukurlarının içine gömülmüştü, Mantosu, urbası yerlerde sürünmekten öbek öbek tozlanmıştı. Yorgun- luktan ayakta duracak dermanı kalmamıştı. Odaya girer girmez karyolasına dayandı, Derin bir nefes aldı ; Oh... Ve dudaklarından ilk sözle- ri döküldü: — Abla bittim! Arkasından abla. dediği Ha- nife Kadının boynuna sarıldı. — Gördün ya başımdan ge- çenleri. Bu çekilir, dayanılır gi- bi değil! Dedi ve... birden hüngür hün gür ağlamağa başladı. Tek söz söylemeden alıyor; göğsünü sarsa sarsa, hıçkırıklardan bo - ğula boğula, içinin sızılarmı dı- şma vura vura ağlıyordu, Hani- fe Kadın onun yürek yangınmı dindirmeğe çabalıyordu: — Yapma kızım.. Ağlama kızım., Mühürdar | lirdi. Bu merak bizde söndü, İyi de oldu. Avrupada da güzelik kraliçesi, seçmek işi çoktan tav sadı, Yalnız resmini gördüğü - yınız, Adreslerin daha okunaklı ve imza- ların açık yazılmış olmasını dileriz, 1234567891011 1 — Koyunun çocuğu (4) Valide (3). mebus (6) Üzülecek bir şey yok.. Hepsi geçer!. Ve bunları söylerken onun yanaklarından damla damla yaş sızan ve hıçkırıktan boğu- lan başını göğsüne bastırıyor, yine sözleri sıralıyordu: — Sus yavrum.. Üzme kendini Safiye! Ağlanacak ne var?. Hüngür hüngür damarların- daki bütün kanı su edip gözle- rinden boşaltan taze kadın: — Ağlanacak ne var?. Sözü kulağına gelir gelmez birden başını kaldırdı, sesini hançerleştiren bir kinle: — Ağlanacak daha ne olsun Hanife Abla", Diye ihtiyar kadma uzun uzun baktı. Bu bakışta göğsün içinde yumrulup ağulu bir çı - ban gibi katılan ıstırabım can- lanışı, sonu gelmiyen bir kinin dirilişi vardı. Çöl karanlığna benziyen iri, siyah gözleri! Hanife Kadmın gözlerine dik - ti: — Dayanamıyacağım. Dayanamıyacağım — artık nüz şu atleti İşten anlayan bir jüri 1935 yılmın Apollonu ola- rak seçmiştir. 3 — Nota (2). 4 — Nota (2). İntihap (5) $ — Bir rakam (3). 6 6 — Nota (2). Nota (2). 7 — Hücum (4). Ayuk (3). 8 — Beygir (2). Tepsi (4). 9 — Sonuna (2) gelince kümeslik olur (2). mahsul (4) istifhar (2) 10 — Sonuna (r) gelince kışa mah sus bir şey olur (2). 11 — Vekâlet (8). YUKARDAN AŞAĞI : 1 — İğfel etmek (9). 2 — Dakik (2). Lâz kayığı (4). 3 — Gışa (3). Beyaz (2). 4 — Disi değil (5) 5 — Dem (3). 6 — Geçenlerde zelzelede yıkılan bir yer (4). 7 İle'nin muhaffefi (2). & — Kırmızı (2). Nakus (3) (2). eser (2). tekrar (4) 10 — Haşarattan biri (5) h (0 bu adama.. Dedi, yeniden ağlamağa baş- ladr. Gövdesinin bütün yükünü Hanife Kadının göğsüne yas- lamıştı. Bu gezde uzun uzun ağladı, durmadan, dinlenmeden ağladı, Ağlamaktan katılıyor, arada bir: — Yaradanım, çilemi ne va- kit dolduracaksın?, Diye inliyordu. Böylelikle i i. Sonra dığı başını kaldırdı: — Kaçacağım.. kaçacağım.. Hanife Abla. Fakat, daha sıra- sı var! Dedi. Hanife Kadın bu sözle- ri telâşla karşıladı: — Sus kızm sus. işitmesin. Demin neler söylediğini unut. tun mu?.. O sana her şeyleri ya- karşılıklı o konuşmaları sürdü: — Ben de yalnız oru düşü- nüyorum Hanife Abla. Bu adam her şeyi yapar mı yapar! Geçen gün de yüzünü jiletle doğrar, Trabzonlu KkıLavuz |) İ IÇİN DERSLER | İma amma) —2— Azim — Dölen Azmetmek — Dölenmek Dölen ve dura önünde eğilmiyecek hangi kuvvet var? Hava güvenliğini kurmak için dö- lendik: Onu da başaracağız. e Madun — Ast Mafevk — Ust Ast ve üst bilmiyen iyi asker ola- maz, o Mahreç — 1 - Çıkıt, 2 - Sürüt Her mal için bir çıkt belgesine ihtiyaç vardır. (Çıkıt belgesi — Mah- reç vesikast) Alman piyasası türk tütününün en eyi sürütlerinden biridir, *. Makale — Betke Çoktanberi bizi güzel betkeleriniz den yoksunduruyorsunuz. Çoktanberi güzel betkelerinizin yoksunuyuz. Güzel betkelerinizden yoksunmak bizim için acı bir şeydir. Bu misallerdeki yeni kelimeler: Mahrum etmek — Yoksundurmak Mahrum — Yoksun Mahrum olmak — Yoksunmak o Bilgin olan bilgiçlik etmez... Yurd savgasında hiç bir engel bi- i durduramaz. Eğer bir önge'niz yoksa yarın bize gelmenizi rica ederim. Hiç bir engel ve önge bizi hava güvenliğimizi sağlamaktan alıkoya- maz, "Türkiyede bası tekniği gittikçe ilerlemektedir. Bu kitab Ulus Basımevi tarafıne dah çıkarılmıştır. Bir türk için en büyük ergi, Ata türk tarafından değerlenmektir. Atatürkle konuşmak — şerefine €r- dim. Vergilerimizi ödemek için yalnız kanun zoru değil, vicdan yükümü al- tundayız. Eskiden cami meydanları en €sas- Mı halk yığınakları idi. Irmak yatağı, yağmur suyu aka- &. Bu misallerde geçen kelimelerin karşılıkları: Bilgin — Malümatlı Bilgiç — Malümatfüruş Engel — Mania Önge — Mâni Bası — Tabaat Basrmevi — Matban Ergi — Mazhariyet, nailiyet Ermek — Mazhar, nail olmak Değerlenmek — Takdir edilinek Zor — Mecburiyet Yüküm — Mecburiyet, mükellefi- araya çe malı yüzüne, bak o vakit kafa sını çeviren olur mu? demedi. mi idi2., — Onları bu gece de söyledi. Tanrı iyilik versin, sana da ona da kızım, ne yapalım?, — Ben ona yapacağımı bili- yorum.. biliyorum ama, daha dur Hanife Abla... — Sakın kızım sakın.. Hiçbir şey yapmanm sırası değil. Hem başa da çıkamazsın!. Bütün bu sözler Safiye'nin içinde kabaran kin ve Sızıyı durdurmuyordu. Bir Hint gülü tomurcuğu gibi kıvıl kıvıl du. ran, bir bakışta gönlü gözü ç kip bağlayan başmi doğrultt sevda taşıran esmer gözlerini Hanife Kadının gözlerine dik ti, uzun uzun baktı, uzun uz düşündü. Bu düşünüş ve o ba « kışta beşikten bu çağa kad gelen bütün bir yaşama di. nin geçişi vardı. Bir saniye göz lerini kıstı kıstı, öfke karışık bir sesle: (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: