13 Haziran 1935 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 10

13 Haziran 1935 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

No, 52 Türk Başkumandanı Hâlâ İnsanca Düşünüyordu. |Yeni basııyantar isin:sa Nizameddin NAZİF Kostantiniyelilere Kan Dökmek İstemediğini Bir Defa Daha Bildirdi! 'Acaba denizi dolduran hzrp, gemilerini, surların önünde kay- naşan Türk askerlerini gördük- | ten sonra Bizanslılar, hâlâ kafa tutmak, bile bile, göre göre ate- şe atılmak istiyecekler miydi? Bir defa daha insanca bir tek- tfte bulunmak doğru olmıyacak mıydı? İkinci Mehmet, Bizans İmpa- Tatoru — Kostanti beyhude yerte adamlarını öldürtmek is - temiyeceğini, Bizansın tarihe gömüleceği günün çattığını an- laması için bu muhteşem ordu- yu görmüş olmasının kâli gele- ceğini tahmin etmek istedi. Ve bir gün sonra Tcodos sı larınm Edirne Kapısı ile, Kapı arasındaki kısmı önünde bombardalarını ve hücum kolla- rını topladıktan sonra kaleye bir ok atımı mesafeye kadar yaklaştı, “kaledekileri amana davet etti.” (1) Bu insani jest şöyle yapılmış. İkinci Mehmet bütün erkânı- harbiyesile birlikte, yalın kılıç, at koşturarak Edirne Kapı ile Eğri Kapı arasında naralar âtan gülbankler vuran hücum kolla. rTımın yanına gelmiş ve bunlara susmalarını emrettirmişti. Sonra, kendi kılıcını kınına yerleştirmişti, Bunu gören pa- şalar, beyler de derhal kılıçları- nt kmlarına sokmuşlardı. Sonra Zağnos Paşa genç hükümdarın bir işareti lzerine iki elini ağzı- ma dayıyarak kaledekilere fasih bir Bizans şivesile haykırmıştı: “—- H—ıı Bizans arhontları! | Hecey kale zabitleri! Heey Bi- zanslılar! Büyük ünlü hükümda- rım size hatır ve hayalinize gel- miyecek derecede bir lütulfta bulunmağa karar — vermiştir. Eğer kendi arzunuzla kale ka. pılarını açacak olursanız, hepi- niz canınızdan, malınızdan ve ailelerinizin huzur ve sükünun- dan emin olabilirsil Ve akabinde Türk mükâleme memurları kaleye gitmişlerdi. Bunların başında İsfendiyar oğ- lu İbrahim Bey bulunuyordu. İbrahim Bey Kostantin Draga- zes'in iyi dostlarındandı. İmpa- Tatoru daha prensliğinden tanı - yordu. Birçok defalar Bizansta ğzmü_ıl;_r. dh:fm Kostantin ni bir. davet etmişti. AAA İkinci Mehmed'in bu heyetle İmparatora yaptığı teklif şu ol- İ 1 îe Bl.ıımıhhr şehri bir mu- avele ile ve teminat alarak lim edeceklerdir, bi 2 — Evlâtları, zevceleri malları her türlü taarruzdan ı:: ti | mandana ise Odun Kapıdan “ Amiral Baltacı'nın kumandasımceki donanma az dehşet veren bir kuvvet miydi?,, rını boylu boyunca dört nala ge- çerek tetkik ettiler. “Bundan sonra (3) bütün or- duya yani taburlara ve alaylara harbe girecekleri ve taarruz ede cekleri yerler birer birer göste- rildi. Herbirine kendilerinden beklenilen vazifeler ve hizmet- ler anlatıldı. Başkumandan ka- ra surlarını parçalara ayırarak Zağnos Paşa kumandasındaki fırkaya daha birkaç zabit katıl- masını ve bu fırkanın Galatayı muhasaraya memur - edildiğini söyledi. Haliç kıyılarile liman ve Ga- latadan Kısiloportaya kadar o- lan sahili de Zağnos elde etme- da ve Haliç üzerinde büyük bir köprü kurmak vazifesi de yine Zağnos'a verilmişti. Çünkü Baş kumandan bu taraftan dahi şeh- rin Üzerine asker sürmek ve bu suretle şehrin muhasara çembe- rini tamamlamak istiyordu. Ru- meli Valisi Karaca Beyle onun emri altındaki diğer birkaç ku- (yani Kısiloporta'dan) Tekfur sarayına ve Eğri Kapıya kadar uzavan sur parçasma saldırmak vazifesini yükledi. Anadolu Beylerbeyi İshak Paşa ile kmnndmlırdaq Mah- mut Paşa Edirne Kapısı ile Al- tın Kapı (6) arasında yapılacak harbi idare edeceklerdi. Denizde yapılacak her hare- ketten ise Balta oğlunu mes'ul tutacaktı. Kendisini çadırına çağırarak: — Seni Asya ve Avrupadaki 'Türk kıyılarının emiri tayin et- tim, dedi. Balta oğlu deniz tara'mda surların yani Altın Kapıdan ta Galata tersanesine kadar uza- yan tam kırk üç stadujonluk (yani 8 kilometre 127 metre) sahanın bütün — mes'uliyetini (1) Kritovulos, sahile: 47, (2) Kritovulos. (3) Kritovulos, 47. —— (4) Bu kapı bugün “Ayvansaray denilen yere yakm bulunan Aya Di- mitri kilisesi kaprsı idi ki, asıl ismi “Aya Dimitritis Kisiloporta” idi. Ya- ni Aya Dimitri kilisesi odun kapısı. (5) Şimdiki Hasköyün yerinde idi. Tuğla imalâthanesi manasma. (6) Yedikule taralında idi. Hırisi- pili imparatorlar bir zamanlar harbe gider veya harpten muzaffer olarak dönerlerken bu kapıdan girip çıkar- lardı. () Kıritovulos'tan aynen. — * HAKYERLERİNDE Bir muharrire Hakareteden komi- ser mahküm oldu Cümhuriyet gazetesi yazıcıların - dan Rüştüye sövüp saymatkan suçlu Pangaltı üçüncü komiseri Ektem, bi- Tinci cezada yapılan duruşma sonun. da bir ay hapse mahküm — olmuştur. Ekrem ,bundan başka üç ay müd- sun kalacaktır. Bunu Türk hü- kümdarı vadeder, 3 — Şehrin Türk hükümdarı. na tesliminden sonra şehirde kalmak istiyenler servetlerin- den tamamile emin olabilirler. Tüccar ticaretine, demirci de- mirciliğine ve papazlar ayinleri- ne devam edebileceklerdir. *“Fakat Kostantıniye ahalisi bu teklifi kahul etmediler (2). Türk mükâleme memurlarına cevap vererek dediler ki: “—Eğer hükümdarr nızın maksadı sülh ise, biz her- hangi şartlarla olursa olsun sulh yapılmasına taraftar olabiliriz. Fakat Kostantmiye şehrini tes- lim etmek bizim için mümkün olamaz.” ,, İkinci Mehmet bumu duyar duymaz, bir iki saat evvel kını- na sokmuş bulunduğu kılıcını tekrar sıyırdı. Susan bölükler, yeniçeri ortaları yine naralarını atmağa, küsler, yine gümbürde- meğe başladılar ve Başkuman - dan Sadrazam Halil ile Zağno- su yanına alarak Bizans surla- detle memuriyetten mahrumluk ce- Zasına çarpılmış, cezası da tecil edil- memiştir. Mahkeme hediye almaz mahkemeye hediye etmek İsi tir. Üçüncü ceza hâkimi Hîkıın_—:ı:h_ | melerin herhangi bir kabul edemiyeceğini suçlaya .._"”’,”_' mışsa da, Mehmet, yazı takımını ma. sanın üstüne bırakıp gitmiştir. Bu » nun üzerine, mahkeme heyeti bir mü zakere ile keyfiyeti müddelumumiliğe bildirmiştir. Hediye yazı takımı dün akşam tevkifhanede bulunan suçluya iade edilmiştir. Mehmedin yaptığı ya 1 takımı gerçekten sanatkârane ya- pılmıştir. Üzerinde, adalet terarisini elinde tutan bir kız resmi bulunmak- tadır. * 75 yaşlarında Emin Baba adında birini beş el silâh atarak yaralayan Kâmilin dün ağır cezada duruşması yapıldı. Kâmil, o sırada ne yaptığını bilmediğini, aklı başında olmadığını söyledi. Hakyeri, şahitlerin çağırıl - ması için duruşmayı başka bir ;üu bıraktı. POLIS Eyüpte bir kaza Dün sabah Eyüpte Tabakha- ne meydanında bir kaza olmuş- tur: 3284 numaralı otobüsü tamir ile uğraşan şoför Osman, arka tekerleğin frenlerini söktüğü sı rada arabanın dayandığı demir triko oynamış ve otobüs sol ta- rafa meylederek toprağa otur- müuştur, Bu sırada aralıktan ka- çamıyan Osman, arabanın altın da kalmış, muhtelif yerlerinden ezilerek yaralanmıştır. Derhal sıhhi imdat otomobili ile Cer - rahpaşa hastahanesine kaldırı - lan yaralı tedavi altına alınmış- tır. * Voyvoda caddesinden Be - yazıda gitmekte olan vatman Elmasın idaresindeki tramvay arabasile, soför Celâl ve İsmai- lin karnesiz olarak kullandıkla- TI 2564 numaralı otomobil çar- Pişmıştır. Her ikisi de hasara uğramıştır. ——— YENİ NEŞRİYAT PERŞEMBE Resimli Perşembenin bugün çıkan 11 inci sayısında Sadrâzam Tevfik Paşa (Sevr muahedesini siz imza e- der miydiniz?) sualine cevap veriyor duğunu anlatıyor, ve Damad Ferid'in ne biçim adam ol- | elde, üç ufağı S eiş- İ Empaslar Elinizde as, dam; yahut rua, vale; yahut vale, onlu gibi a: sından bir kâğıt eksik olan iki kâğıt varsa ve bu ekşik kâğıt hasımlarda ise, elinizdeki bu iki kâğıt bir (çatal) teşkil eder. Bu gibi hallerde karşınızdaki el - den oynayarak, aradaki eksik kâğıdın ikinci oynayanda olma- sı ümdile, iki kâğıttan ufağı koymakta fayda vardır. Bir rengin yüksek kâğıtları bittikçe daha ufak kâğıtlar (ça- tal) olabilirler. Meselâ hasım - larda dokuzludan daha ufaklar- dan başka kâğıt kalmamışsa on lu ile sekizli bir çatal olur . Üç kâğıtlı bir kombinezon çift empasa müsait bir (çift çatal) olabilir. Meselâ karşıki elden oy nayarak birincide onluyu, ikin - cide damı koymak suretile, ara daki rua ve vale ikinci oyuncu - da ise; as, dam, onlu kombine - zonile üç el yapmak kabildir. Rua, vale, dokuzlu kombine- zonu da, dam ve onlu ikinci oy nayanda ise, birincide dokuzlu - yu koymak şartile iki löve ya - par. Bir çatal teşkil eden kâğıt - lar bir elde olacağına karşılıklı olarak ayrı ayrı ellerde bulunu - yorsa, bunlar, aradaki eksik kâ ğit elinde bulunan hasım ilk oy- namak şartile (çatal) olabilir. Meselâ: D. 5. 4 KI A, 7.3 Eğer papas (sağ) da ise ve bu rengi (sağ) oynarsa, ası koy A ada ada | yaptırabilirsiniz. Eğer papas (sol) da ise ve bu rengi (sol) oynarsa, karşmnız « dan damı koyarak dama el yap tırabilirsiniz. Bilenler için w" HB.1 HARITB DALLI H A047T CALLI 411 Kâğıdı (S) vermiştir. (S) bir, (N) iki, (S) üç san - zatu söylemiştir. (O) karo yedilisini oynamış, (E) damı koymuştur. (8) uzun rengi olan trefli sağ lamlamak için belki de eli (E) ye vermeğe mecbüur kalacaktır. Şu halde amacı karodan iki lö- ve yapmağa uğraşmak değil, fa- kat (E) tam el tuttuğu zaman onun karolarını bitirmiş bulun- mak olmalıdır. Bunun için (S) karo damını almaz ve (E) dokuz luyu oynadığı zaman valeyi ko- yar; körden bir daha el tutması muhtemel olan (O) karo asile alır ve karoya devam eder; o za man (S) ruasını yapar. Artık (O) da karolar sağlamlandığı için (S)in amacı bir daha eli (0), ya vermemektir. Bunun için de trefl valesini oynar ve eğer (O) damı mor - dan bir ufak vererek bırakır; bu radaki durum da (O) damı koy- mak mecburiyetindedir. Mor rua ile alır ve (S) eli tekrar pik asile kendisine geçirir; çünkü trefl onlusunun bir yanlı olarak (O) d-lb“h:ımn â(orkuıu vardır. Bunun için trefl oynayarak do -« eai z » t bir or- , Lensip: (O) nun ilk oynadı- Bt kâğıdın rua, vale ve hı':yuıııı Seüî!ğğâe 13.6 98585 —— ler Bir Berberle Sevgilisi Ve Çırak Türk kadınlarının çarşaf giy- dikleri, kocalarından ve yakın- larından başka erkek olarak yalnız satıcı, bazı meslek erbabı ile konuşabildik- leri zamanlarda bazı zengin ha- nımların, paşa kızlarının, kibar karılarının bir Ermeni veya Ya- hudi gencine aba yaktıklarını çok işitir, bir manifaturacıya ve- ya dişçi çırağına para yediren- lerin hikâyesini çok dinlerdik. Fakat bu zamanda böyle garibe- lere rastgelmek - insanı şaşırtı- yor; ama garibe hangi memle- kette yok ki... Lâlelide B. C. İhsan imzasi- le bir mektup aldık. Bu zat İs- tanbulun meşhur bir perükârı yanında çırak imiş, Uzun mek- tubunun hulâsası: Ş “... Ön senedenberi uğraşıyo- rum; birçok dükkânlar dolaştım, anladım ki, alnımın terile kaza- np çıraklıktan kurtulmam ko- lay olmıyacak. Benim gibi bir zamanlar üç buçuk kuruş gün- delik alırken şimdi sekiz, on çı- rak kullananlar ba işi öyle alın terinden arttırarak yapmamış- lar. Size şimdi bulunduğum dükkân sahibi A, nn nasıl zen- &gin olduğunu anlatırsam bana hak verirsiniz. A.daha altı yedi sene evvel Beyazıt tarallarında işlermiş. O zamanlar dükkânına saçlarını kestirmek için gelen bir kibar kadınla işi pişirmiş. A. da evlidir, çoluk çocuk sahibidir. Bu kadın da ... zaten kadının bu gün — nüfus tezkeresini götme- dim ama — ellisinde olduğuna senet veririm. Bu kadın Vezne- cilerde büyük bir konakta otu- ruyor. A. yı ikide bir evine çağı- rıyor, Güya saçlarımı yaptırıyor ve bizim usta bu sayede kadın- ee üÇ Bo öredrardA aef İTTN sahibi oluyor, O küçük dükkân- dan bugünküne geçiyor. Şimdi hâlâ bu kadın, bazan otomobil ile, bazan yayan bizim dükkâna kadar gelir. Kocasını da, kendi- sini de dükkânda bilmiyen yok- tur. Hatta konu komşu bile, Herkesin zıddına giden bu ziya- retlerden birinde ahdettim, me- seleyi kadının kocasına min ev- veli ilâ ahirihi yazacağım. Biz çalışıp çabalayıp hâlâ olduğu- muz yerde sayalım, sonra da iki- de bir gözümüzün önünde, şu karı bize ustalık eden adamla fink atsın. Bana ne? diyemem, çünkü...” B. C. in talüne küsmeğe bel- ki hakkrı vardır ama, bu küskün- lüğün intikamını ustasımndan al- mağa hakkı yoktur. Ustasının taliine kendisi konsaydı acaba ayağile tepecek mi idi? Ha Bir yaşlı kadının müşteri gi yahut dükkân sahibinin bir ah- babı gibi arada bir dükkâna uğ- Tamasından B. C. ye ne?.. Onun taliine bu kadar çabuk küsmesi ve muvaffak olmanın bir tek ca- resini böyle karışık oyunlarda görmesi de doğru değil Muvaf- fak olmak için eline çok fırsat- lar geçebilir ve şu binlerce mu- vaffak olanlar içinde yüzde dok- —Mmammeme — — morda; yahutta as, vale ve bir ufağı elde, üç ufağı mordadır, farzedelim. Bu takdirde bu rengin ikinci kâğıdını da (O) oynarsa (S) bu renkten iki löve yapabilir. Fa - kat (S) kendi uzun bir rengini sağlamlamak için eli (E) ye vermek mecburiyetinde kaldığı takdirde ilk oynanan rengin ikinci kâğıdını (E) oynayabilir. O zaman (S) bu renkten yalnız bir löve yapabilecektir, Bu renk ten yalnız bir löve yapması yü- kenini (taahhüdünü) yerine ge- tirmesine mâni değilse, (S) bu rengin ilk iki lövesini almama - lıdır. Bu süretle kendi rengini sağlamlamak için eli, (E) ye vermek mecburiyetinde kaldığı zaman, onda ortağının — çıktığı ilk renk bitmiş olur ve ortağına sanı alnmın terile kazanmıştır. Yapışkan bir adam! A el GA Bazı adamlar tanırız ki, uzak- tan, yakından tanıdıkları bif kadın hiç yüz vermediği halde ona musallat olmakta bir ümit görüyorlar, Bu ümit onlara ne- rederi geliyor? Kadının mazisi mi, bazı halleri mi, yoksa ken- di cazibeleri ve çok çekici vazi- yetleri mi bu ümidi doğuruyor2 Belli değil. Bursada İsmet Paşa cadde * sinde Nezahet imzasile aldığı- mız bir mektupta böyle bir adamdan şikâyet olunuyor, Fa- kat bunların mütecaviz olmayan bir çeşidinden... Bayan Nezahet diyor ki: “Altı ay oldu. Bursaya geldi- ğimiz, bu mahalleye taşındığı- mız gündenberi ne iş gördüğü- nü, ne yaptığını bilmediğim bu adamın takibinden bizarım. He- nüz sokağa çıktığım bir günü bilmiyorum ki, onu peşimde, ya« nımda, karşımda görmiyeyim. Nereye gitsem, nerede otursam mutlaka o da oradadır. Hiçbir işi yok mu ki, günün ortasında bile karşıma çıkabili- yor? Ne bekliyor, ne umuyor? Anlıyamadım gitti. Bir dela bu adama yan baktığımı hatırlamı- yorum. Evimin penceresinden bakmak bile istemiyorum. Belki karşıdadır, belki onun için ba- kıyorum sanır diye. Arkamdan, yanımdan gelip bir şey mi söylüyor, bir tecavüz. de mi bulunuyor? Hayır... Tıp- kr bir gölge gibi... Fakat bu da insanı deli etmek için kâfidir. Son derece hiddetli ve kıskanç olan babam ve erkek kardeşim farkında olacaklar diye korku-. yöurünrz” Bayan Nezahet'in tarifi, bit deli tarifine çok benziyor. Bü adam bir delidir, bir manyaktır. Onu gazaba getirmemekle bu genç kadın tecavüzünün önünü almış. Ayni yolda devam et- mekten hayırlısı yok. Mümkün olduğu kadar yollarımızı kaybe- derek, başka yollardan giderek, ona görünmeden çekininiz, Fa- kat hiddetli erkekleri bu yüzderi kızdırmakta zararlar görebilir < siniz. Bugün sizi yalnız bir uşak; bir gölge gibi takip eden adam, yarın azgın bir deli olabilir. M idare heyeti Tetkiklerine Başladı İlbaylık idare heyeti dün top- lanmış ve Ziraat bankasınca ya- pilan buğday alım ve satımına ait işi tetkike başlamıştır. ” Mühendis okulu işi de tetkik edilmektedir. İlgili * görülenler hakkında bu hafta karar verile- cektir. Duyduğumuza göre okulun eski muhasebecisi İbrahime iş- ten el çektirilmiş olmayıp öncü bu işten ayrılmıştır. Ancak, di ğerlerile birlikte kâğıdı idar€ heyetine gelmiştir. İbrahim şim di liseler muhasebecisi bulun « maktadır. Verdon kruvazörü Geliyor Fransız torpito muhribi Vef* don bu ayın on yedisinde lima “ nımıza gelecektir. Gemide amiralin başkanlığı altında 25 ” keri bir heyet bulunmaktadir. Bu heyet beş gün şehrimizde larak muhtelif yerleri ve ayın yirmi birinde Çanakkâ” le şehitliklerini ziyaret etmek üzere limanımızdan ayrılacak tır. Verdon torpitosunun $ güt kalması dolayısile limanda diden yer ayrılmıstır. qu#? Jean mektep gemisiniz © rengi gelemez, bulunduğu yere demirliye

Bu sayıdan diğer sayfalar: