9 Temmuz 1935 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6

9 Temmuz 1935 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

MEMLEKETTE TAN T Çoruh Irmağını Geçmek 85 Yaşmda istiyen Bir Çocuk Boğuldu Bayburt, (Hususi muhabirimiz bildiri nü Byaşında bir kız çocuğu kendi lamak için Çoruhun kenarına geldikleri zaman hepsi birden lerdir. Suyun ortasına geldikleri z Tayıp sürüklemeğe başlamıştı beri m raştırıldığı halde diğer tır. O sırada orada derhal suya atlamış, çocukların ü “ocuğun cesedi yor) — Geçen cuma gü- aşındaki üç çocukla odun top- mişler. Çoruhun dar bir yerine yun karşısına mek istemiş- man su hepsini birden topar- bulunan birisi ştır. İki günden- bulunama- kurta: Antalyada Hava Kurumu İçin Bir Miting Yapıldı 'Antalya, 8 (Hu: ma davasına karşı mıı»ızh rimi rdc )— Gnk]enrıı—u artmaktar Dün büyük bir mmng v:ıpıl-msm Binleri ve Türk göklerinin erki verilen söylevler halkın birge (müşterek) € olmuştür. Antalya bugünün en önemli konusu önünde çok i Ve yüksek yurt severliğini göstermiştir. Memlekette Deniz Bayramı Orduda denizcili kyarışlarında birim ve Ordulu deni; Ordu, (Hususit muhabirimiz bildiriyor) — Denizciler bayra- mını kamusal bir gemenliğimizi anayurt da da yürütme hakkını zandıran bugünkü sarsılmaz bir saygı ile bağlılıkla andılar. Liman başkanı Tevfik ve Halkevi başkanı Vehap Bucak, eski Türk gemiciliğini, Osmanlı padişahlarınıı Deniz — tecimine karşı gösterdikleri ilgisizliği ve kapitülâsyonların yurda ve ulu- sa yaptığı kötülükleri anlatmış- lar ve Lozanda general İsmet YOSMA! Etem İzzet BENİCE | öz varlığını bulmak istiyorurm.. | Dedi. Doktor, kendisine çıl- gınca bağlanan, yeni bir varlık, yeni bir dirim ve benlik getiren Güney'i hemen kapacak, içine sokacak, kalbine saklıyacak gi- bi iştahlandı: — Ah, ne diye biz biribirimi- zi daha önceden görüp tanışma- muşız, Sen şimdi yirmi üç yaşın- da olacağına kırk üç yaşında olsaydın ve bi yıl önce evlenmi Diye ergen kadın; tü. Merdivenleri konuşa, ağır ağır inmişlerdi. Güney: — Ne çıkar, Siz benden yaş- İısınız ama, be! bütün sevgi- mi dolduruyorsunuz. Bana yer- y nün en genç, en güzel er- keği gözüm bütün erkeklere kapalı olduğuna göre arada bir ayır- sevinçle kutlu- | ladık. Cumuriyet alanında top- | lanan bütün Ordulular, ulusal e- | yaratanları | seninle yirmi | yle konuşa | i ve ikinci gelen kayıklar, ler nönünün yaptığı mücadeleyi ve sonunda kazanılan zaferi izah ettiler, öğleden sonra kayık ya- rışları, yağlı direk konkurları yapılmıştır. Geceki fener alayı na, Bmanımızda bulunan Aksu vapüru da katılmış ve ışıklı, eğ- lenceli bir gece yaşanmıştır. ——— —— Binbir gece masalları gibi Çorum, (Husust muhabiri - miz bildiriyor) — Hasan Ölçek adlı bir zengin 40 fakir çocuğa üç gün üç gece süren büyük bir sünnet düğünü yapmıştır. Bü münasebetle ölçek ölçek para harcanmıştı dıim kalıyor mı Dedi, ilâve etti: — Arabamız bekliyor.. Ve sordu: — Ne güzel değil mi?. Doktor: ki o spor “Stüd Bey ker” i almadık, Bu çok daha gü- zel ve görünüşlü. Dedi, İkisi de arabaya doğru ilerlediler. Şoför kapıyı açtı. Fazıl Gü- neyi' geçiri Kendisi de sola oturdu. Şoföre emretti: — Beşinci Notere çek. Güney sordu: — Niçin notere gidiyoruz?.. Fazıl çok şendi. Ömründe | ilk kez bütün kalbinin ateşli bir sevgi ile dolduğunu ve damar « larına o ateşin alev verdiğini duyüyordu. Bü kıvançla genç kadının sorgusunu karşıladı: — Sevgilim *sana bir düğün armağanı yapmak istiyorum. — Ne o?. — Orada görürsün! gibi geliyorsunuz. Benim | Güney sevgisine şımaran hoppa bir kız tavrile ve kıvıl | kıvıl dalgalanan kıvırcık saçla- Bir katil Bartında Kurucaşilede 65 yaşın- da bir adam, geçen perşembe günü ekmek brçağile yeğenini öldürmüş- tür. Duyduğumuza göre cinayet şöy le olmuştur; Köyde Şaban izminde bir delikanlı vardır. Bu gençle Bilâl isminde bir adamın evlatlığı geçen- rde evlenmişlerdir. Nedense, bir müddet yaşayan çift arasında usanç ve geçimsizlik başlamış, iş ayrılma- ya kadar varmıştır. Buna canı sıhı- lan Bilâl geçen gün dağda rastlayınca kinini yenememi elindeki ekmek bxcağını Şaba: | kasına birkaç defa saplamış Kaçmak isteyen Bilâl, jandarma ta maş, ölmüştür. Bayburitta Bir hal Bayburt, (Hususi mut hem satıcılara hem de kolaylık alıcılara mak üzere bir hal yap tırmıştır. Evvelce m |lerden gelen sebze, mey ve saire gibi yiyecekler yatla satılmakta idi. Belediye şimdi bunların hepsini menet miş ve dışardan gelen her şeyin hl x.cnnrîc satılaczgn.ı ilân et- | miştir, ——— Antep Biçki yurdu Antep, (Tan) — Asri biçki yurdu tarafından Halkevi salo- nunda büyük bir sergi açılmış, 12 bin gezmiştir. Yurdun i bi ınıftan, dördü ikinci sınıftan dört bayan mezun olmuştur. — Koryada dağ sporu Akşehi miz bil. danı İsm; r) — Liva kuman - 1 Alpan spor yurtları | ru ziyaret etmiş, gençlerle te - spor yurdunda, yada kurulmak re bulunan dağ sporunun burada da hima - üz ye göreceği Çamlıkta hekim evi Yozgat, (Husüsi muhabi miz bildiriyor) — Çamlık ete « ğinde yapılan modern hastaha- ti bitirilmek üzere - i Cumuriyc: bay nenin in; dir. Açılış ramında ya Kazalardaki srhhi teşkilât ta kuvvetlendirilmektedir. Akdağ | madeninin merkeze olan uzaklı- | ğt gözönünde tutularak 20 ya- taklı bir hastahane | kararlaşmıştır. Bundan 28 köyde sihhat bekleme odala- rı yapılacaktır. Bu işi için bütçe ye beşer bin lira tahsisat kon - muştur. Sıtma ve frenginin önü ne geçmek için de ayrıca tedbir ler almmıştır. rınr başında sarsa sarsa: — Yoo... Yoo... ben merak- tan ölürüm. Şimdi öğrenmeli - | yim.. | — Dedi, Fazıl: | — Yoo.. şimdi olma Orada öğreneceksin.. Armağan bilinmeden alı- nırsa hoşa gider.. | — Diyordu. Ama Güney: | — İle söyliyeceksin.. Diye tutturdu. Fazıl söyle mekte israr rdu. Güpey Ya. Demek, ilk günden | Diye gücengin gücengin s | lenmeğe başladı. O zaman dök- tor: Gerçekten üzülüyorsun. bir iki şey bağışla - mak istiyorum. Güney sordu:: — Ne?. Doktor, sanki ona lâyık de- iş gibi rkc.: bir sesle te- kcr teker söyledi: — Bir: iki apartman, mağa - za filân.. rafından tutulmuş, Şaban yuşama- | AAA AAARANRANA | mizden) — Bayburt belediyesi | | de duruşmasına ağır cı | müdafaasımı yaptı, hakyeri, ka- (Hususi muhabiri - | KN HAKYERLERİ | Habersiz resim Çeken bir amatör Üsküdardan İstanbula geldi- ği sırada vapurda Suat isminde bir bayanın muvafakatini alma- dan — fotoğrafmı çıkarmaktan | uçlu İhsanettin isminde biri, ahmet birinci sulh cezası- na verilmiş! İhsanet! davasına dün ba- | kılmış ve şahit olarak bir polis memurü dinlenmiştir. Polis me muru, hâdiseyi şöyle anlatmıı tır: — Bayan Suat, bana müraca- at ederek fotoğrafının haberi ol- madan İhsanettin tarafından çekildiğini iddia etti. İhsanettini karakola çağırdık. Suçlu, fotoğraf almadığını söy- iüyordu. Fakat o sırada birdenbire, e- lindeki m eyi açarak filmleri >pardı, yerlere attı. t güneş gördükleri içi muş olmaları muhtemeldi Duruşma, öteki şahitlerin çağ nası için başka güne * Suçlulara işkence yapmak- tan suçlu Şile jandarma bölük kumandanı Abdürrazakın —dü zada di vam edildi. Abdurrazakın vekili rar için duruşmayı başka güne bıraktı. * İkinci sulh cezada, kumar maktan suçlu Fazlı, Os- hveci Hasan ve Şakirin şmaları ikinci sulh cezada ı'ııl_ı Kahveci Hasan ve Şa- beraat ettiler. Fazlı ile Os - man, ikişer lira para mahküm oldular. * Esrar içmekten suçlu Halil İbrahimin — evrakı temyizden nakzen gelmiştir. Dün birinci ih s hakyerinde duruşması ya- ılan Halil İbrahimin 6 ay hap- sine ve tedavisine karar veril- miştr. cezasına * Tütün kaçakçılığından suç- ımcı ihtisas hakyerinde - bakıl - mış, duruşma, şahitlerin dinlen- mesi için başka bir güne bırakıl- mıştır. * Eroin satmaktan suçlu Hi- ristonun duruşmasına dün 8 in- ci ihtisas hakyerinde bakıldı. Duruşma, karar verilmek üzere başka güne bırakıldı. * Evinde yapılan araştırmada esrar bulunan Makbulenin du- ruşması, dün, 9 uncu ihtisas hak yerinde bitirildi. Oraya esrarla- rın başkası tarafından konuldu- ğu anlaşıldığından beraatine ka rar ve—ılcı 7 tonlük şeker kaçakçılı: pmaktan suçlu Kara Bekir, , Şükrü ve Süleymanın du- ruşmalarına dün 8 inci ihtisas mahkemesinde. devam — edili Duruşma şahitlerin dinlenmesi için başka güne bırakıldı. — Hangilerini — Maçka'daki Şirin, Tak - i Yuva apartmanlarile ide iki mağazayı sana” vermek istiyorum. Sana karşı değersiz bir armağan ama.. — | Güney bunları işitince, hl(ı gülmedi, sevinmedi, sırıtmadı. | Bir saniye daldı, siyah, katmer- li gözlerini yumdu, düşündü, Sonra, doktorun gözleri içi- ne baka baka: ; — Ben bunların hiçbirisini | istemem.. Dedi, Doktor şaşırdı. Bir için aklından geçti: — Beğenmedi mi. Az mı buldu?. İstememekle yapıyor?. Ve: —Bunlar hiçbir şey değil Güney, Benim her şeyim senin. Ancak küçük bir evlenme hatı- rası olacak. O kadar. Onun için kabul etmeni istiyorum.. Dedi. Güney den şenli- | ğini, honpalıgını baş döndüren | | incelik mi sevgisini, sevincini hepımı bir |yana bırakmış, çok önemli ka - | Karışmak mı, yoksa anlaşmak mı? Bir erkek karısının oturması- | na, kalkmasına, & mesine, gelmesine mi? Bu yolda bir karışır nırı nedir? Bize kalırsa k: değil, anlaşma varı fin müsamaha ile laşması. Bursada Nesrin imzalı mek- tubun sahibi üç senedenberi evli oldukları halde aralarında böye af git- bilir nın 8- ışma | İki tara- uyuşması, an- yanmıyan isteklerini zorla ka - bul cı'ım—e,;c kalkmasından şi- e karışıyor, | dıyor. Gitmeme, gelmeme, rup kalkma, hattâ - kıy kadar her her şeyime karış, Geçen sene birçok kadınlar İs- tanbulda çorapsız çıkıyorlardı. Bu sene muhakkak artık İstan- bulda çorap giyen kadın kalma- mıştır. Halbuki benim Bursada öltüur afe ortalık yanarken arada bir ço- rapsız sokağa çıkmam büy bir mesele oluyor ve kryametler kopup kalkıyor. Erkekler niz kenarlarında kadın vücüutla- rınt bol bol gördükleri böyle bir zamanda bir kadının bacakları kocasının - kıskançlığını tahrik eder mi? Dedik ya, karışmak değil, an- laşmak lâzımdır genç kadın her h kendi mantığı ile değil, kı nın mantığı ve bitaz da YAK TYLAYÜĞ DNe” görm li. Anlaşılıyor ki o, kocasının bilhassa üst baş meselesindeki karışmasına kızmaktadır. Evve- lâ haber verelim ki İstanbulda geçen yıl ve evvelki yıl bu yıl - dan daha çok çıplak bacaklı ka- dın görünüyordu. Eğer Bursa - da çorapsızlar yoksa onun tek başına qorapşu gezmesini kocasının hos görmemesine kız- mamalıdır. Kadın kıyafeti me- selesinde her muhi kârlığı ayrı ayrıdır. Büy da gezdikleri gibi Beyoğlunda gezemezler. İstanbul kıyafetinin Anadolunun her hangi bir şehri için esas olamaması da çok tabil değil mi? Fakat biz kocasının görüşün- de haklı olduğunu söylerken ka rışmaya, ve menetmiye ha ol. duğunu ileri sürmek istemediği, peşinden anlattık. O da bu fikrini karısına tatlılık ve güzel- likle söylemeli. Bu kadar haklı bir davada tatlı dil kadar hiç bi rmeğe hazırlanan iş adamı tavrı almış, öyle ko - nuşmağa başlamıştı. Doktorun sözlerini karşılarken: — Hatıra güzel bir şı Fa- kat, bunun maddileştirilmesine ne lüzum var? Bu bizim özelli - ğimize giren bir hatıra olacak. Bu çeşit hatıralar da insanların gözlerinde, beyinlerinde, da - marlarında yaşarlar. Dedi ve inü sürdürdü: — İnsanlar yok olduğu gün kendileri için olan bu hatıralar da yok olurlar. Onun için kıy « metleri de sadece manevi ve özeldir. Sonra, apartman, ma- ğaza, para, bütün bunlar bana hiçbir anlam vermezl n bugünümüzün tek deyimi bizim birliğimiz ve beraberliği- | mizdir. Bunun daha açık anla - şışı: Sen ve ben. İkimiz; biribi - rimiz için.. dir. Böyle olduğuna göre senin her şeyin, benim de her geyin senindir. Niçin biribi rimize mal bağışlıyalı Doktor bu sözler karş ne yapacağını, ne diyeceğ - şırıyordu; [Axkası x;ır_, Benim | şey kuvvetli olamaz. e Pençereden pençereye ! insafb ok hat ı.zHl İ Bazı hayaller vardır ki Lunl.ıı' kaybederken bir betmel kten yü lu:ıus. süs mv;, gibi hazırlamışsınız, de hepsinin yalan olduği rüyorsunuz. Ne acıl, Osmanbeyde A. Duru imza * sile bize me yazan genç t6 böyle bir hayal kırıktığma uğrâ? mış. Aradan haftalar geçtiği hâb de o hayalin acısını unutamı 5 yor. Diyor k “Odamın penceresi, tam onul / * odasının karşısındadır. Bir se * nedenberi saçlarının, teninin, elt lerinin, bileklerinin gölgesii karlı vt buzlu havalarda, güneşin altifiğ perdesinin üstünde, serpintileri altında seyrertın'ıl' Neden sonra taze, beyaz ve tat” l1 yüzünü gördüm; neden sonrâ | da günler ve saatlerce penceft önünde onu beklediğimi göste* rebildim. Bir gün, beş gün al * dırmadı. Fakat nihayet sabahla* rı uyanınca perdesinin arkasın * da onun da beklediğini sezdirüi selâmlaşmağa, gülüşmeğe ba$' ladık. Ona el işaretile görüşme istediğimi a.'ıl.myor. ondan kâ* bil olmadığı cevabını alıyor * , dum, Birçok günler k.i,)ml”, önünde onu bekledim. Çıkı.ızd-'ı bu kız hiç sokağa çıkmıyor mu” N Derken nihayet ona da muvâl" keldum. Geldi. önümden gek” iki kelime kohüşabildim. O K dar..."Bü güzel kiız, şüphe yı ki, o koca apartımanın kızıdif" Babasını öğrendim; iki kdm'!î olduklarını öğrendim. Nıhaye kamşu!aıımııdnn birisi vasıtas le evlerine de girmeğe, babasınt prezante edilmeğe muvatfak © dum, Fakat o zamana kadafi bir seneye yakın bir müddeli onu pencerede görmediğim, l8 tâ ibrkaç kere görmedgim, S dığım, selâmını ve tâ' nü almadığım gün g mi Artık onun bakışı, lüşü b('ynımııv en derin nokti sında yer etmişti. Babası, annesini de bana tf nıttı. Tatlı tatlı konuştuk. ZÜ nimde hep kızları vardı. Ne 9; man gelecek te göreceğim, di beklerken haberini aldık: çükler erken yatarlarmış; Ç tan yatmışlar. Ben geldiğime, geleceâ pişman, bir an evvel kap çıkmak, gitmek isterken ev ? hibi bir limonata ıı,meklıS rica etti ve: “Kız Terandel!” ye haykırdı. İçeriye önünde yaz önlük, elinde bir tepsi iye genç bir kız girdi, Bu kız bet sevgilimdi. Ne hale geldiğ savvur edemezsiniz, Bütül n0 yıkıldı, o da beni gö ce bembeyaz oldu; az dahâ © yıkılacaktı. O kaprdan (,ıkn sonra kendimi ben de xok! pısından attım, o gece ıı.V“ madım, aradan günler geçtir”, lâ unutamıyorum. Bu aldi bana çok 'acı geldi. Bir hi ı' | çi, bir besleme kızın...” Yaşını yazmamakla - berif pencereden bü kadar şiddetli şik olan gence yirmiden_ veremiyeceğiz. Kendisini b! dar inkisara uğratan sevge' y cak bu yaşa mahsus olan $ lerdendir. Bir adam görü$ü'y ği, sevişmediği kadını Kaft görmekle sevcmez. Eğer görü le cildinit ve v1ln17 sal l'ır ç ıya li gine bakıp hayran olm!

Bu sayıdan diğer sayfalar: