16 Temmuz 1935 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6

16 Temmuz 1935 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

BalıkesirdePiyasaya Sahte Beş Ve On Kuruşluk Çıktı! Balrkesir, (Özel aytarımız bildiriyor) — Birkaç gündenberi piyasada iki buçuk, beş ve on kuruşluk bronz kalp paralar gö- rülmeğe başlamıştır. Defterdarlık tetkiklere girişmiş, zabıta da bu iş üzerinde incelemelere koyulmuştur. Yağmur Zararlı Olmıya Başladı Tekirdağ, (Özel aytarımız bildiriyor) — Şehrimize bol yağ- murlar yağınağa başlamıştır. Bazı köylerimiz, oraklarını biti- remedikleri gibi harman döğümüne de başlamadıkları için, fazla yağış gitmesinden endişe duymaktadırlar, Birkaç gün önce bir afet halinde ve mevzii olarak düşen do- ludan Hosunlar, Karaevli ve Gazoğlu köylerinde toprak ürün- leri zarar görmüştür. Üzüm mahsulü de birçok yerlerde harap olmuştur, Yeni Tip ilk Okula Yapılıyor Kütahya, (Özel aytarımız bildiriyor) — Eski Tahal pazarı karşısında kalan ada tamamen istimlâk edilmiştir. Bu sahada, sağlık ve eğitim (terbiye) şartlarına uygun büyük bir ilk okula yapılacaktır. Bunun için, Ankarada Yapılan en modern okula yapılarının örnekleri getirilmiştir. Yeni okul, Kütahyerıs mü. him bir eksiğini tamamlıyacaktır, Fethiyeli Bisikletçiler izmirde Balrkesir, (Özel aytarmmız bildiriyor) — Çanakkaleden beş Fethiyeli, üç Ankaralı bisikletçi genç gelmiştir. Bisikletçiler, Bergama yolile İzmire gitmek üzere buradan ayrılmışlardır. Yapılan teşvik koşularında Balrkesirli koşucular ve konuklar Edremit şosesinde 15 kilometre ilerlemişlerdir. Konuklar İz- «nirdeki yarışlara yetişmek için geri dönmiyerek yollarına de- vam etmişlerdir. Tekirdağda Kulüp Açıldı Tekirdağ, (Özel aytarmız bildiriyor) — Kahvelerde kâğıt öyunu oynamak ilbaylıkça yasak edilmiştir. Bununla beraber, halkın ve işyarların arzusuna uygun bir şehir kulübü açılmıştır. Pazar akşamları Halkevi bandosunun çaklığı kulüp, çok rağ- bet görmektedir. M.Kemalpaşada Atatürk. Anıtı ere *M. Kemalpaşa, (Özel aytarımız bildiriyor) — Şarrmızda"cız murluk alanına dikilecek olan Atatürk heykelinin temel atma *öreni halkın ve işyarların iştirakile yapılmıştır. Törende Bir- lik bandosunun çaldığı istiklâl marşından sonra ilçebay ve Parti başkanı tarafından söylevler verilmiştir. Aşağıdaki re- #im, törenden bir görünüşlü tesbit ediyor, YOSMA! Etem İzzet BENİCE göğsündeki yarayı yıkayan bir sesle: — Ben de kurtulacağım. Ben de insan içine katılacağım. Ben de ben olarak yaşıyacağım, Fa- kat, daha var. Çilem dolmadı. Bekliyorum Hanife Abla., Dedi. Hanife Kadının da göz- leri yaşarmıştı. Diledi: — Yaradan kolaylığını versin yavrum. Safiye hiç cevap vermedi, dal. dı, düşündü, sinirli sinirli bir ci gara daha yaktı. — Bir tecimeniz.. — Nasıl bari?. — Eh işte, şöyle böyle. Beyaz et satıcılığının kanun- larına göre göre alıştığını anla- tan bir bakışla, Hanife Kadın, gözlerini Safiye'nin gözlerine bağladı, bir işmar verdi; — Tutuyor mu?, Bunun açık anlamı: — Parası bol mu?, İdi. Genç kadın Hanife'nin bü tarz soruşunu tahaf, toyca bulmuş olmalı ki: — Daha bizim dili böceremi- yorsun Hanife.. Diye güldü: — Tutuyor.. Dedi ve ilâve etti: — Para babası. Fakat, daha Hanife Abla: Jbea istediğim voliyi çevireme- — Üzme kendini kızım.. dim. Kafamın içindeki plânla- Dedi, sordu: rı birer birer yerinde kullanahi- — Nerelerdesin sen böyle? lrsem davayı kâzandım, de- Safiye dalgın dalgm bu sor- | mektir. Şimdilik bir şeyler yok! guyu Karşıladı: Ve bu sözlerini bitirir bitir. — Ada dayım. mez genç kadın yerinden kalk- Hanife onu söyletmek İsti- tı, Hanife'nin yanma gitti: yordu: * — Sana önemli söyliyecekle- — Kiminle beraber? rim var., Denize girenler Çamurdan kurta- rılmalı! İzmir aytarımız yazıyor: : “İzmir Belediyesi ile Liman Şir- | ketinin Karşıyakada yaptırdıkları deniz banyosu, şüphe yok ki, mü- him bir ihtiyacı karşılamıştır. An- cak, banyonu. burada kurulması hatalı ve zararlıdır. Seçilen yer, sa- hile çok yakın olduğu için bekle- İ nen sehhi faydalar uzaklaşmakta - dır. Sahilin bütit: kum ve toprağı denize karıştığı için, faydalanmak ümidile suya girenler adeta bir ça- mur banyosu yapmış vaziyete dü- şüyorlar. - s Tesisat tamamlandığı için, ban- yonun yerini değiştirmek imkânsez- dır, Fakat sahilden geniş bir kor- donu topraktan kurtarmakla bu. nun pek âlâ önüne getilebilir. Çi- mento veya parke döşenmesi, bu bulantıyı önliyecek en kestirme ça redir.” LL Lİ Çanakkale Halke- vinde çalışmalar Halil Dilmaç Çanakkale, (Ozel aytarımız bildi- Halik Dil- “ — Bütün kollar en verimli şekil- lerde üzerlerine aldıkları işleri başar» mağa uğraşıyorlar. Yayım ve basım kolu, Anafarta mecmuasından başka Köy ve Duvar gâzetesini çıkarmak lin İş programı geniştir. Okuma is teğini arttırmak için, kütüphane me- selesine önem veriyoruz. Lisan ders- leri programımızda ayrıca yer almış bulunmaktadır. Trova karabelerinde araştırmalarımız vardır. Bu yıl, Ba- bkesir, Bursa, Yalova yolu ile Istan- bula bir gezinti yapmağı tasarlıyoruz. Bu yıl vilâyette ayrıca bir jeoloji tet- kikatı yapacağız.” — — — ——— KÜÇÜK TELGRAF İ HASERLERIİ | * Konya, (Tan) — Uray fırmcıla- ri halk ekmeği adile kilosu beş buçuk kuruşa bir çeşit ucuz ekmek çıkart- miştir, * Konya. (Tan) — Kızılviran böl AN için de hazırlıklara başlamıştır. Bu yi- | Besinde çekirge çıkmış ise de yapılan Savaş sonunda bu çevre çekirgeden temizlenmiştir. Sarıyer köylerini Soyan haydut Mustafa jandarmaların önünde Sarıyer, Büyükdere, Anadolu ve Rumeli Kavaklarile Kilyos köylerin- de bir senedenberi hırtızlık yaptığı ne pek emi Teri bile-kapıları ru) köyü ahalisini miştir. Balıkçıların ağlarma dadanan, bin- lerce liralık ağları beş on kuruşluk kurşunları için kesip atan, parçala- yan Mustafa, şimdiye kadar şehre inmemiş ve dağ dağ dolaşmıştır. Ar- tk köy hasretine dayanamamış ola- cak ki, pazar günü Kilyosa inmiş ve zaten kayboluşundan şüphelenenler taralından jandarmaya yapılan ihbar üzerine yakalanmıştır. O gün Mus - tafa, karakola getirilirken ağları par- çalanan balıkçılar hırsızın üzerine yürilmlşlerse de bir hâdise çıkarı! - masma meydan verilmemiştir. Serse- ri âdagn, şimdiye kadar ağlardan ke- sip aldığı kurşunları Galatada muh- telif esnafa satmıştır. yerleri bir bir 7. Dün, hersız Galata- ya getirilmiş ve kurşunları sattığı yerler kendisine gösterttirilmiştir.Top *an (40 - 50) liralık kadar kurşun 'ttuğını söylediği (Leon) isminde bir hırdavatçı böyle bir hırsızlama mal almadığını. söylemiştir. ğında solunda iki tabanca ile yaka- lanmıştır. Ceplerinde kapı açmak i- çin bir çok maymuncuk, anahtar, - ğe, bıçak bulunmuştur. Tahkiketa devam (edilmektedir. Mustafa, yarın adliyeye teslim cdi- lecektir. * Dün saat 14,30 da Şehremininde Nevbehar mahallesinde Nuri dede sokağında gazetemiz sermürettibi Alâaddinin 15 numaralı sigortasız €- vinde yangın Çıkmıştır. Evde kimse olmadığı için yangın biraz geç haber almmıs, İki oda yandıktan sonra ate- şin büyümesine meydan verilmeden söndürülmüştür. * Çengelköyünde halk caddesinde | oturan Çoban Yusuf, Çengelköyün- de İspirto fabrikası yanında denize girmiş ve yüzme bilmediği halde sa- hilden €peyce açılmıştır. Uzaklarda çırpınmıya başlayan Yusuf, etraftan yetişenler tarafından denizden bay- gın bir halde çıkarılmış ise de, çok .. yuttuğundan yaşamamış ölmüş- dür, Belediye doktoru tarafından yapı- lan mü&yene sonunda cesedin gömül- mesine İzin verilmiştir, İ Tunçer imzasile: * | Ama belki kırk beş yaşındadır, iye mektup yazan gencin h yalım: Evlendiğim zaman keli bakacak kudretim yoktu. © sesiz, parasız, işsiz güçs” | gençtim. Beni refika ile deği nun ailesile tanıştırdılar. £ halim, selim, kendi hali adam. Anası cetbezeli, göl geçirmiş, daha doğrusu çemberinden geçmiş N görünüyordu. Bana bir bir ikram ki ben bu kadar tı ömrümde görmemiştiDi. iki gece evlerinde kaldım, © valdenin o zaman bana Y muamele ile gözlerim kani Beni onlara tanıtanların leri de inzimam ettiği kızlarını nikâhladım. Ayni üst katta oturacaktık. Öyl& leşmiştik. Öyle de oldu. # iki evi, bir apartımanı olan valde kızını yanından ay istemediği gibi kızı da om rılmak istemiyordu. Evlendikten sonra kıt maaşla bir işe girdim. üç seneye yakındır, bu güvöğ burnumdan fitil fitil geldi. liranın otuz lirasını her ay valdeye verdiğim halde göl riye kalan yarısını kızına dığım on liradadır. Size şu kadarını söyliyeyim: E nin tamirini bile bana yapt!” ister, Kışın karda yağmı kan damlarını aktartma! Üst aktta olduğumuz için şemsiye ile dolaşmaktan rek ben borç edip aktartm! Bu halde 40 lira ile bir çıkmak daha iyi, Fakat kıs #alıklı olan anasından ayr istemiyor. Ben ne yapayımf bana cehennem oldu. Kay! de denilen kadınla günl karşr karşıya gelmiyoruz. # nız ikide bir boğuk sesini yorum, i Bizim tavsiyemiz şu: İki lr bir ev tütunuz; karmızı davet ediniz ve artık gide nizi, gelmezse mahkemey racaat edeceğinizi söyleyim lira sizin gözünüzü dır! belki aç kalacağınızı nuz. Fakat göreceksiniz # günkünden daha rahat bilirsiniz. Belki eviniz çıplak olacak ama içinizin lığı size cesaret verecek, gok çalışıp, daha çok k sınız. Jigolo kime derler? d i İzmir, Karşıyakadan Hüsnü “28 yaşında, bir ecnebi mek- tebinde tahsilini bitirmiş, üç di! bilen bir gencim, Uç senedenbe. ri iş atıyorum, bulamadım. Ba- bamdan kalan son dükkânı da satarak yiyince karşıma çıkan bir kadınla nişanlanmaktan baş- *a çare bulamadım. Bu kâdın devir ricalinden birinin dul karısıdır. Memleketimize göre zengin sayılır: Çünkü ayda en aşağı 600 lira getiren iradi ol- duğundan eminim, Bir kusuru benden, kendi rivayetine göre on beş yaş büyük olmasıdır. Yalnız hem yaşını göstermiyor, hem de çekilmiyecek bir halde değildir. Bugünlerde evlerece- ğiz. Ancak arkadaşlarım bana ügolo diyerek alay ettikleri yetmiyor gibi, benim pek yakın» | da başımı döveceğimden balise- diyorlar. Acaba hiçbir sureti: mes'ut olmam mümkün değil midir? Para ve rahat insanı avu- tamaz mı? Sizin halinizde, para ve rahat bir müddet insanı avutur, yahut öyle görünür. Fakat sonuna ka- dar avunmanız mümkün değil- dir, Jigolo kırk beşinde zengin bir kadınla parası için evlenen, onun parasile geçinen yirmi se- kiz yaşındaki bir gencin ta ken- dişidir. Avrupada, hele Fransa- da böyle mahlüklar eksik de- ğildir. Fakat bunlar hafif, hop- pa insanlardır. Yaptıkları iş te evlenme değil, bir çeğit alış ve- tiştir. Böyle bir evlehmenin ao nunda gönül rahatı, vicdan ra- hatı aramayın; yalnız o da pek kısa sürecek bir et ve mide ra- hatı belki... o Kaynana ve para Karı koca hayatında, hele ara ya kaynana ve kayın babâ ile ço- cuklar da girince bazı vaziyetler görünür ki içinden çıkmak hayli güçleşir. İnsan bunalır, kalır, Hepsini bırakip kaçacağı gelir. Böyle vaziyetlere düşenlerin Al lah yardımcısı olsun. Çünkü ya- vaş yavaş, yıprata Yıprata insan da akıl, fikir, irade nammada birşey birakmayacağı muhak- kaktır. Biz “Kolağası oğlu” imzasile Ay tutuldu | Dün gece saat beşi on iki g9$ layan bir ay tutulması olm altıyı on geçe tam gölge sl” miştir. Yediyi elli geçe de ğa başlamış, sekiz kırkta da ay tutulma hüdisesi biteniştii cak dördü on geçe güneş doğ dan ay tutulma hâdisesi BİS” raftan görülmemiştir. j Der gibi bir tavır aldi. Hani- fe Kadın onun ağzı içine bakı- Yordu. Genç kadın, pozdan po- Za çarçabuk geçmesini bilen ka- din inler gibi bir sesle: — Hanife Ablacığımıım.. Dedi, kaşlarını çattı, yüzünü astı, çok, pek çok gizli bir ger- çekliği onun kulağıma verir gibi tane tane, ağır ağır, kelime ke- lime söylemeğe başladı: — Ben şimdi çok zengin bir tecimenin metresiyim, Bir bu- çuk aydır onunla beraberim, Bi- raz yaşlı, çirkin filân ama bana çok düşkün. Çıldırıyor, bitiyor. Bir dediğimi iki yapmıyor. Fa- kat, daha istediğim voliyi çevi- remedim, Ondan şöyle böyle değil, tam, yüksek bir tutar ele geçirmek istiyorum. Bu da za- manla olur. Onun için epey va- kit geçecektir. Kendisinden da- ,ha hiç para almadım. Yeriliği- miz de benim sık sık ayrılmama engel oluyor. Arada bir kaça- mak yapıyor, biraz para çıkarı- yorum ama, bu kadar ağır yüke yetecek kadar değil. Elimde kalan paramı şimdi harcıyorum, lâzım. Sonra ben bu işten iyi bir sonunç alıncıya kadar baba- lığı da oyalamak gerek. Sonu çok iYi olacak, olacak ama bü- tün mesele işi düzenle, kıvamı da yürütmekte, Şimdi senden di leğim: Ne olursa olsun bu adamı hem Paraca, hem de'benim gel mem gitmem yönünden evir çe- vir, yumşak bir duruma sok. Ada'dan indikten sonra belki kergün gelirim, babalığa görü- rüm. Belki de iş uymaz bir iki ay hiç gelemem, Bütün bun. lardan başka plânım beni aldat- mazsa olabilir ki bir iki ay için- de istediğim voliyi çevirir, bütün bütün gelirim. Ondan sonra da hiç korku kalmaz, Herne hal ise. Sen işte bütün bu durumla» rı yerine, biçimine göre kollaya kollaya © güdeteksin. - Bugün ben Sana üç beş yüz lira bırakacağım, Babalık kızdıkça, köpürdükçe, beni aradıkça, sen bunları ellişer, yirmişer, yüzer yerine, sırasına göre kendisi zel- di getirdi, gönderdi, seni aradı, bekledi, bulamadı, gitti... Büyük İ gençliğimi, onurumu kurtarıp | insanlık içine yeniden ben, ben | olarak çıkacağım, yahut ta her bir para Vurmak, sana hanlar, hamamlar, apartmanlar yaptır- mak için önemli bir işin ardın. da koşüyor; üzülme, yapma, et- me., der, onu yatıştırırsın. Safiye bütün bunları söyledik- ten sonra: — Anlıyorsun ya Hanife, pa- ra kazanmak ne güç şey. Dedi, sonra IX Jen hoppalaş- tı, şenlendi, güldü; tatlı, girdiği kulağı hemencecik okavrıyan, bağlıyan, tutsak eden ezgi dolu sesini yükseltti: — Hanife Kadm, Hanife Ka- dın, Bu kezki iş, büyük iş, Bat. mak ta var, çıkmak ta. Hani bi yük iş adamları milyonlarının üzerine milyon katmak için ak- la gelmedik spekülâsyonlara gi- rerler, kazanırlarsa Milyarder olurlar, işleri ters giderse mete- liksiz kalırlar, Berim bu işim de öyle, Ya kendimi, varlığımı, — Tanrı yüzi üni ü ağ - rum. Senin iyi olmanı 18 Senin iyiliğin bizim de miz... ş Dedi ve sözüne uladı: — Sen hiç kendini üz cak, arada bir uğramağı d# ma, Safiye: — Gelirim, Kolayını b buradayım. «Sen işin o © bana bırak. > Dedi, çantasını açtı, b banknot çıkardı: — Bu dört yüz lira, £ li, tutumlu o vereceksiD- para biterse benim işi üst olur, siz de parasi nız. , e Diye Hanife Kadın | yerinden kalktı: 4 — Şimdi ben gidiyorfi rukla buluşacağım. Ve küçümencik eller* | da dolaştırdı, dolaştırd — Kafamın içinde “4 çok iş var ki.. Nasıl 69” bütün buuların içinden” “Arkasi j zl şey bitecek! Hanife Kadın bön bön bunla- rı dinledi, dinledi:

Bu sayıdan diğer sayfalar: