11 Ağustos 1935 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6

11 Ağustos 1935 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

| ON T MEMLEKETTE TAN 20 Dakikada 2 Kilo Dondurma Yemiş ! Zonguldak, (Özel aytarımız bildiriyor) — Burada tuhaf bir hâdise olmuştur: Ali, İlyas ve eczacı Ali isminde üç kişi mide yarışma çıkmışlar, kimin çok dondurma yiyebileceği hakkında iddiaya girişmişlerdir. Neticede eczacı Ali 20 dakikada2 kilo dondurma yiyerek bahsi kazanmıştır. Eczacı Ali günün kahra- manı olmuştur. Üzüm Fiyatları Düşük Kalacak İzmir, (Özel aytarımız bildiriyor) — Uzüm fiyatlarınm kırıl- ması yüzünden piyasada hâsıl olan durgunluk ve bunun sonuç- ları etrafında borsada yeni bir toplantı daha yapılmıştır. Heyet, fiyatların yeniden yükseltilmesi tekliflerini kabul etmemiş, va- ziyetin gayet normal olduğu anlaşılmıştır. . Görüşmelerde göz önünde tutulan esas şudur: Türkiyenin üzüm ihracatı hiç bir yıl 53 bin tonun üstüne çıkmamıştır. Bu yıl rekolte 75 bin ton tahmin edilmektedir. Bu durum karşısında en yüksek satışı ya- pabilmek için başlıca çare fiyatları düşütmektir. Üzüm Alınmaya Başlanıyor İzmir, (Özel aytarımız bildiriyor) — İnhisarlar Genel direk- törlüğü, şaraplık misket üzüm mübayaası; için ilgililere emir vermiştir, Gelecek hafta içinde Bornovadan mubayaata başla- nacaktır, i Bartın Urayıda Çarşafı Kaldırdı Bartm, (Özel aytarımız bildiriyor) — Belediye encümeni, ka dımların çarşaf ve peştemal gibi gayri medeni kılıkla sokağa çık malarmı, peçe ve yazma ile yüzlerini kapamalarını yasak etmiş- tir. Bu karar Ağustosun 15 inden itibaren tatbik edilecektir. Kafatası Parçalanan Adam! Zonguldak, (Özel aytarımız bildiriyor) — Zonguldak köyle- rinde iki cinayet işlenmiştir: Zonguldak - Devrik şosesi üzerin- deki bir handa hancılık eden Hasan, odasında kafatası balta ile parçalanmış bir halde bulunmuştur, Derhal harekete geçen jan Hava Tehlike- sinde Türk Köylüsü Kastamonu saylavı Srtkı Şerif Eken Araç, (Özel aytarımız bildiriyor) Pazar günü cümburiyet alanında bü- yük bir miting yapılmıştır. Bu mi - tingte ilçeye gelen saylavlarımızdan Tevfik Aslan, Sıtkı Şerif Eken ve Nuri Tamaç ta bulunmuşlardır. Sıtkı Şerif Eken, bu toplantıda hava tehlikesi hakkında bir söylev vermiş, halkı hava tehlikesine karşı yardıma çağırmıştır. Söylevden son- za, bütün yurddaşlar yer ürünlerinin yüzde üçünü hava kurumuna verme- ği kararlaştırmışlar ve yüküm kâğıt- larını İmzalamışlardır. Aydın bolluk içinde Aydın, (Özel aytarımız bildiriyor) Burada sebze ve meyva çok bollan - muş ve ucuzlamıştır. Bu yıl kavun ve karpuz da pek boldur, Fasulye 5 - darma, İbrahim ve Mehmet adındaki katilleri iki saat içinde ya kalmıştır, Cinayetin paraya tamaan işlendiği anlaşılmıştır, İkinci hâdise de şudur: Hisarönü köyünden İsmail arası açık bulunan kainbiraderi Cemal ile kavgaya tutuşmuş, mavzerini omuzlayarak eniştesini yere sermiştir. Katil yakalanarak tah- kikata başlanmıştır. Turfanda incir Çıkıyor Aydın, (Özel aytarımız bildiriyor) — Turfanda incir, bu yıl Izmire on beş gün sonra gidecektir. İncir toplanmasına başlan- mıştır, Yeni mahsul kalite itibarile çok iyidir. Antepte Yeni Buz Fabrikası Antep, (Tan) — Elektrik fabrikasını kuran şirket tarafından 33 bih liraya yeni bir buz fabrikası kurulmuştur, Fabrika günde 3,5 ton buz çıkarabilecek kuvvettedir. Et ve sebze gibi bozula- cak gıda maddelerini saklamak için ayrıca soğuk hava depola- rını havidir. Fabrika çok mühim bir ihtiyacı karşılamıştır. Masanm değil. Kitap yerinin 10, bamya 6 - 7, domates 2 - 3, pat- hanın 10 - 20 tanesi 5 kuruştur. Biber 2 kuruş, en iyi ve büyük kar- puzlar $ - 7,5, kavunlar 5 - 10 kuruş arasında satılmaktadır. Erik 3 - 5, armut 6 - 10, İtalyan cinsi şeftali de 16 kuruşa kadar düşmüştür. Fındıklı sağlık suyunu “Belediye oatnosk diriyor) — Karamürsel. Şarbaylığı Fındıklı sağlık suyunun sakalar ta - talından yüksek fiyatla satıldığını görmüş ve 95 yeni damacana satın- almıştır. Bu damacanalar 40 Kiloluk- tur. Herbiri 35 kuruşa kadar evlere mal edilebilecektir. Bu suretle bir fi gi suyunun 50 kuruşa satılması ön- lenmiş olacaktır. KÜÇÜK TELGRAF İ HABERLERİ * Aydın, (Tan) — Aydm İnhi - sarlar baş direktörü Sırrı terfian Malatyaya (o atanmıştır. İnhisarlar yar direktörü Sabri de terfian Mer- sin direktörlüğüne nakledilmiştir. Emhiyet memurumuz Şükrü, Anka- ra Emnişet genel direktörlüğü ü » çüncü kısım şefliğine atanmıştır. * © Aydın, (Tan) — İlçemiz çesre- sinde inceleme gezisine çıkan ilbay. Salim Güdey Sökeye giderek bütün kamun ve köyleri. dolaşmıştır. * Kayseri, (Tan) — Kayseri mien- sucat fabrikası çalışmağa başlayalı danberi her tarafta faaliyet artmak» tadır. Fabrikada simdilik üç bin.2- mele çalışmaktadır. Servis vakti. idi. No. 84 de değil, Evde bunun açacağı hiçbir şey yok.. YO Ss M A ! Anahtar iki taraflı ve diş diş E t BENİCE | idi. El GELİ a yar ankde öle kaka apak. tarı olmalı.. Dedi, sonra daha dikkatle baktı. Anahtarın 'sapında bir numara vardı: 101. —bBu, her halde'bir kasa anahtarı olmalı. Ben nasıl olsa bunu öğreneceğim!. Diye yerinden kalktı, anahta- rr beraber aldı ve adımları yü- rürken zihni durmadan: — Bu anahtar. bu anahtar, Diye bu kör düğümü çözme- ge çalışıyordu. nız bir not defterinin yaprağın» da iki numara vardı. İş Bankası 16.785, Osmanlı Bankası 1.896, Kendi kendisine: — Acaba bunlar ne?, Değdi, düşüncelerini sürdür - dü: — Hesap numarası mı?. Pa- ra tutarı mı?, Parası bu iki ban- kada mı?; Eğer bunlar parası ise 17, 18 bin'liranm-içinde bir şey, ben.daha çok'umuyordum. Ve bir türlü -Du'düşünceleri- nin içinden çıkamadı. En son gözü kapatırken kâ- ğıtların arasında bir anahtar gözüne ilişti. Anahtarı eline al dı, baktı: di. — Bune anahtarı acaba?, Ertesi sabahtı, Güney yurda gitti, Bu, kocasının odasıydı, Yurtda Ramiz hastadaydı. Odaya göz gezdirdi: — Kasa bu odada mı acaba?. Masaya baktı, dolaplara bak» tı, her yeri araştırdı. — Bu anahtar bunların hiç- birinin değil. Dedi. Ramiz'e duyurmuşlar « dı. Geldi; — Hoş geldiniz?, Fazıl na - sıl?. Güney: z — Geçiyordum. Uğradım. Belki Fazıl'a bir diyeceğiniz olur diye. Kendisi iyileşiyor. | Rüştü Çapçı dün yine geldi. Çok memnun ayrıldı. Dedi, O,. kocasının işlerine bakan Doktor Râmiz'le konu - şurken “koridordaki iki genç doktordan birisi de ötekine: — Nesine gerekti bu adamın, Doğru başhekim odasına gir- | evlenmek. Taptaze kadını başı- na belâ aldı.. Sade, ona bakmak bir adamı eritmek için birebir. AN HAKYERLERİ Poliste dayak yiye- rek mi söylemişler | Vapurculuk Şirketine ait Erzurum İ vapuru, son İferini yapmak üzere İ İstanbula geldiği bir sırada yolcula. rın 2500 lira parası çalınmıştır. Bunun üzeşine , yapılan, araştırma neticesinde bizmetçilerden Ali ile Kamarot Galip ve sabıkalılardan Mehmet İsminde üç kişi yakalanmış- tr, Suçlular, dün Sultanahmet Bi - rinci Sulh Ceza Hâkimi Reşid'in hu- zuruna çıkarılarak sorguya çekilmiş- lerdir. Ali ve Galip, suçlarmı inkâr et - mişlerdir. Öteki suçlu Mehmed'e ge- lince, Polis İkinci Şubesinde 12 gün- denberi dayak yediğini, bundan do- layı ayakta duracak bali olmadığını söyledi. Ve Hâkim © Reşid'in müsaadesile oturduğu yerde ifade verdi. Mehmet, zabıtada söylediği sözle- ri, dayak zorile söylediğini, kimsenin parasını çalmadığını iddia ediyor ve muayenesini istiyordu. o Hâkim Re- şit, Ali ile Galib'in serbest bırakıl) - malarına, suçlu Mehmed'in de mev. kuf olarak duruşmasının devamına ve kendisinin muayeneye gönderil- mesine karar verdi » * Beyoğlundaki Ermeni kilisesin- de papazlardan Oteb'in kiliseye ait olan 125 irasını çalmaktan suçlu Ağob'un dün Birinci Cezada duruş- ması yapıldı. Polis memurlarından birkaç kişi şahit olarak dinlenildi. Ağop, şahitlere itiraz ederek? — İftira ediyorlar. Benim o gün üzerimde 145 lira param vardı. Bir bisiklet aldım. Daha öteye beriye masraf ettim, Cebimde 25 liram kal- miştir, dedi, Mahkeme diğer şahitlerin çağırıl- ması için kaldı. * Bir fırından nümüne olarak al- dığı ekmekler hakkında yalan ihbar- da bulunmaktan suçlu Sait isminde bir belediye polisi, dün İkinci Ceza- da sorguya çekildi. Said'in yalan ih- barda bulunduğu (sabit görülemedi. ğinden beraatine karar verildi. —— Ecnebi dil öğretebilmek için Lise mezunlarmm birçoklarının lisan bilmiyerek Üniversiteye geç- meleri nazarı dikkati çelmiş ve bu- nun önüne geçmek için liselerde rer ecnebi dil kursu açılması ka laşmıştı. Verilen malümata göre kurslardan başka, orta okulların ilk sınıfından liselerin son sınıfa dar okutulmakta olan dil derslerin » den, talebenin daha iyi yetişmesi ve Yiseden mez ken bir yabancı Gİ Kunaça ye o YE | zerinde esaslı incelemeler yapılma- $1 kararlaştırılmıştır. Bunun için ya kında Kültür Bakanlığında bir ko - misyon toplanacak ye ilk iş olarak ber sınıfta yabancı dil dersleri için hangi tedris usullerinin tatbikini a- raştıracaktır. Roma hukuku müderrisi Geçen sene İstanbul Hukuk Fa- kültesinde Roma hukuku dersini Profesör Honig okutmuştu. Bu yıl bu ders, profesör Schwarz tarafın- dan okutulacaktır. Bu iki profesör, Roma Hukuku kürsüsünü birer yıl münavebe ile işgal edeceklerdir. Roma Hukuku programında ö- nemli. değişiklik yapılmış, bu ders ikinci sınıftan kaldırılmış, yalnız birinci smıfa konmuştur. Ders ayal zamanda kısaltılmış, “davalar usulü hukuku,, bahsi kaldırılmıştır. Zincirlikuyudaki asrT mezarlık Belediyenin Zindirliküyuda yaptır- makta olduğu asri mezarlık inşaatı müyakkaten durdurulmuştur. Buna sebep paranın kifayet etfnemesidir. Belediyenin bankadan yapacağı İs- tikrazdan sonra İnşaata tekrar baş- lanacaktır. o Mezarlığın sonbahara kadar bitirilmesi o kararlaşmışsa da bu durum karşısında ancak kışa doğ ruinşaatın önü alınacaktır. | Diyordu! “Bir polis inspekterinin kafa- sı bir olgunun ardımdan nasil çalışırsa onun beyni de öyle ça- lışıyordu. Yurttan çıkar çıkmaz bir taksiye atladı, Osmanlı Bankasının önünde indi, Bir masadaki işyardan sordu: — Bu bankanız kasalarından birisinin anahtarı mıdır?, Genç işyar bir anahtara, bir de güzelliği ile bütün bakışları tılsımlı gözlerine çeken kadına baktı: : — Evet,, Dedi: — Bizim bankanın kasa anah- tarlarından., Ve sapmdaki numaraya göz gezdirdi: — İstanbul direktörlüğünde- ki kasaların olacak.. Diyerek anahtarı eline aldı: — Bir dakika. FAZLA SÖZE NE HACET? Neredesin Kara Liste ? Birkaç | zaman * evvel yazmışlardı. Belediye Balıkpazarın- da, ihtikâr yapan bir esnafın dükkâ- | Orasını bilmem. Fakat şimdi, İstan- nını kapatmış ve bu kötü işi herkes öğrensin diye, dükkânın üstüne de bir kâğıt yapıştırmış. 3 Aradan epeyce zaman geçti. Böy- le dükkân: kapatılan, ve halisa ihti. kâr yaptığı ilân edilen bir esnaf da- ha duymadım. Koskoca İstanbulda ne iyi kalpli, temiz vicdanlı esmafı- mez vâr, diye sevinecek oldum. Se- vinçten oyniyan yüreğim, zevkini ta- mamlamamıştı ki, bir dostum kulağı- ma eğilerek arlatmağa başladı: — Şu İstanbula akıl fikir ermi- yor, azizim. Neye, dersen, anlatayım: Şöyle hem hava almak, hem de bizim bayanla karşılıklı bir yemek yemek için, bahçeli bir gazinoya gittik, Ye- diğimiz üç kap yemek. İçtiğimiz iki şişe su. Bahçeden kalkarken, önüme hesap pusulasını koyan garsonun yö- züne bir müddet bakmaktan kendimi Okurların dilekleri | Vede araba ile karpuz satarken yanı | ma geldi. Borcu vermemi söyledi. İ Yanımda para olmadığı için tedarik | Elekirik var, caddeye bir türlü lâmba konamıyor Bir okuyucumuz yazıyor : “Arnavutköyünün - Sucu bahçesi sokağının köşesinde yıllardanberi a- sılr'duran bir fener vardır. Mahalle- mizin bekçisi her akşam bu fener İ- çindeki petrol lambasını yakar ve sa- bahları söndürürdü. Bekçinin dal- gınlığından mı, yoksa alâkadar. ma- için ayırdığı tahsisatın bit- lamba yanmıyor. Boğaziçinin e elek- trik hatlariyle çevrili mamur bir köyünün en işlek bir caddesinin ge- celeri karanlık içinde kalmasi ve bu sokaktan geçen elktrik hatlarından istifade edilerek buraya hâlâ bir elek» irik lambası atılmaması aklın kabul edeceği garabetlerden değildir. Ya benim gibi bu sokakta oturmak bet- bahlığına uğrayanların bu petrol âm- bası için tenviriye resmini vermeğe mecbur tutuluşuna ne demeli? Arnavutköylinde: Sucu bahçesi 80- kağında No. 10 RECEB AYDIN Gene Gayrimübadil meselesi Fatma ve Ayşe imzalariyle aldığı. mız bir mektupta gayrimübadil işle- rinden şikâyet edilerek deniliyor ki: “ — Bizim malımıza 4 bin lira kıy- met konulmuştur. Bunun 1800 Jira- snr bono'olarak aldık. Elimize 395 lira kadar bir para geçti. İstihkakı- mıza nazaran daha fazla nakit tevzi- atı yapılmalıdır.,, satıldığından şikâyetci Silivciye bağir Celâlbey köyü hal- kından Hüseyin, matbaamıza gelerek mallarına usulsüz haciz konduğunu anlattı ve şunları söyledi: *“ — Köy parasından 180 kuruş borcum: vardı. Köyün muhtarı, iske- Dedi, gitti, geldiği zaman söylediklerini perkitti: — Sordum, İstanbul'daki ka- salarımızın anahtarıdır. Ve işyarda hem gözlere ra- hatlık, dinlenme, zevk veren bu güzelliğe biraz daha doymak is- teği, hem de bir şeyler öğren - mek merakı var gibi idi. Sordü: — Anahtarı bir yerde mi buldunuz?. Genç kadın: — Hayır, sizi yordum.. Dedi, ilâve etti: — Teşekkür ederim, Ve bir baş eseni ile ayrıldı. O giderken genç işyar da bu gü- zel, en güzel, iyi giyimli, bir bakışta gözü gönlü dolduran bu kadınm arkasından dal mış, uzun uzun bakıyordu. Güney, bankanın önünden bir başka taksiye bindi, İstanbul direktörlüğünün kasa bölümüne gitti. Orada palabıyıklı, şişman, gözlüklü bir işyar kendisini kar- KENDi KENDİMİZE ÇATIYORUZ ÇEŞMELERİMİZ, SAKALARIMIZ gazâteler | alamadım. Çünkü hesap yekünu, tam -— — ———— — Bir köylü mall isi İ masma kadar adli ıştılahlar yerin€ r köylü mallarının usnisüz 118-035 ——İ 295 kuruştu. Niçin 300 kuruş değil?” bulun şurasmda burasında, bu lokanta, gazinolarda ihtikâr yapılma" dığına nasıl inanmıyayım?. Belediye" nin yapacağı kara listeye girecek, 9 kadar çok esnaf var ki, galiba, say! çokluğundan, bu Jiste bir türlü yapı” lamıyor.. Ben, dostumun hikâyesini dinle dikten sonra, gayrlihtiyari gülmeğd başlamıştım. Dedim ki: — Ben de zannetmiştim ki, iste ye çirecek kötü niyetli esnaf buluna" madığından karaliste yapılamıyor... Dostum, iki Kişilik yemek için verdiği 205 kuruşun acrer ile, bir dar ha içini çel — Yok, dedi, karaliste bir türlü yapılamıyor ama, hesap pusulalar insanın gözünü karartmakta devam ediyor. RF, ederek vereceğimi anlattım: Dinle- medi ve daha evvel hi; pılmadığı halde, 20 lirakk karpuzu” mu 207 kuruşa haraç mezat sattırd Muhtarın, mallarımı bu şekilde ha- bersiz sattırmağa hakkı var mıdır? Bu şikâyetin tetkiki için ilgilile rin dikkatini çeliyoruz, Berbat bir sokak KOM Sa sinin ve civar sökaklarmin > yürline miyecek kadar berbat ve moloz dol olduğundan şikâyet edilmektedir. Bu civarda oturanlar, çöp yığınlarının bir an evvel kaldırılması isteğinde" dirler, Bu şikâyeti ilgililerin dikkati" ne koyuyoruz, Bir mahkümun teşekkürü Ankara hapishanesinden Ordulu Dilâver, gönderdiği bir mektupta, hapishane binasının temizlendiği den, mahkümların sıhhi durumlara büyük bir ilgi gösterildiğinden bah” setmekte ve teşekkürlerini bildirmek” tedir. Adit ıstılâhlar tesbit edilinceye kadar Ceza mahkemeleri usulü kanunu" nun elde bulunan tadil Jâyıhasındâ adli tabir ve ıstılabların türkçe teş” kileri tespit edilmekte bulunmu$ olduğundan bu lâyıhanın kanunla” kılavuzda bulunmıyan tabirlerin kul lanılmaması Tüze Bakanlığından İlk baylığa bildirilmiştir. Kadıköy - Sarıyer tapular! nbul tapu işlerinin, mülki tef” kilâta göre ilçebaylıklara ayrılmasf kararlaştığından Kadıköy, Sarıyef tapu dayraları yakında taşınacaktı”” şıladı. — Ne istediniz bayan?. Güney acamılığın verdiği et* ki ile sağma, soluna bir bakın” dıktan sonra, analitarı göster€“ rek: — Kocam hasta, Kasadi” alacağım şeyler var. Yerini ba na gösterir misiniz?. Dedi. Palabıyıklı, şişma uzun boylu işyar gözlüğün üzerinden genç kadına baka bö” ka: — Bunu yapmamıza imks#” yok. Dedi, sözüne ekledi: .- — Kasayı ancak sahibi aç” bilir. — Ama kocam çok hasta. B* raya gelemez. — Öyle ise noterden bir VW kâletname getirmelisiniz. Güney sonsuz bir özgelis”. konuşuyordu: TArkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: