12 Ağustos 1935 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 8

12 Ağustos 1935 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

5 TA ünya Gazetelerine N 12-8.935 —İ Göre Hâdiseler İTALYAN EMPERYALİZMİ VE HABEŞİSTAN Dr Voronof Maymunlar Üzerin- Kanser Tecrübesi Yapıyor Avrupa Barışı Tehlikede! İzvestia'dan: Ttalyanın Habeşistana karşı güttü- ğü siyasanın birinci vasfı mümeyyizi Italyan emperyalizminin, Ayvfupada son müstakil kalmış olan bir mem- leketi kendi ekonomik ve siyasal nü- fuzu altına almak hususndaki niyet ve maksadıdır. İngiliz basını Italyayı emperyalist bir siyasa takip etmekle ittiham et- tiği zaman yalnız Faşist gazeteler de- ğil, hattâ Mussolini bile şu cevabı ver mişlerdi: “Siz de emperyalistsiniz!,, Mussolini, Warren o Hasting'in ve Clive'nin Hindistanda Cecil Rhodes ve Jameson'un Cenubi Afrikada ve Büyük Britanyanın Mısırda yaptığı - nın aynini yapmak istediğini söyle - Meselenin esası, İtalyanın Büyük Harpten memnun olmıyarak çıkan ve sulh şartlarını yeniden tetkik ettir - mek çarelerini arayan büyük devlet- ler zümresine mensup olmasıdır. 1 - talya bunu asla saklamamıştır. Ital- ya, Almanyanın Avusturyayı içinden zaptetmek istediğini, Hitlerin evvel- ce yaptığı vait hilâfma olarak söyle mesinden sonra Almanyaya aloyitar olan bioka girmiştir. O zamana kadar Versay andlaşmasının yeniden tetki. kini istemiş olan Italya ancak bun - dan sonra Almanyaya muhalif bir du- rüm almıştır. “umtyan reviziyonizmi, genişlemek istiyen Faşizmin bugün bulunduğu Vaziyetten kurtulmak istemesile izah edilebilir. Filhakika İtalyada Faşist- ler yalnız amele sınıfının ihtilâl çı - korkosile değil, belgi cihan harbinin uyandırdığı hoşnutsuzlukla- rın neticesi olarak iktidar mevkiine gelmiştir. Italya mühim bir sömürge alamadığı halde İngiltere, Alman #ö- mürgelerini almakla kalmıyarak Irak ve Arabistan: da eline © geğirmişti. Fransa Togo ve Kamerun'u ve Surye mandasını almıştı. İtalyanın eski müt- tefiklerinden aldığı topraklar kum çöl lerinden ibarettir ki bunlar da külli- yetli sermayeyi yutacak yerlerdir. Buraları da kendi mahsulâtını gönde- rebilecek, veya oradan iptidai madde ler alınabilecek yerler değildir. İtal- ya Balkanlarda nüfuzunu kuvvetleü- dirmeğe muvaffak olamadı. İtalyanın Avusturya meselesindeki hattı hareketi menfi idi, İtalya, Al - man empetyalizminin Avusturya yerleşmesini istemiyor, çünkü Alman- ya bu sayede Tuna havzasında ve Bal kanlarda durumunu kuvvetleştirecek ve Cenubi Tirolda Alman mukaveme- tini arttıracaktır. Bununla beraber Avusturyanın İtalya tarafından ilha- kı, Jtalya için birçok güçlükleri mu - cip olacaktır. İtalya, çok gelişmiş o- | Jan Avusturya endüstrisinin kendi iç piyasasında kendisine rekabet etme- sini istemez ve büyük şehirlerde otu- ran milyonlarca medeni Almanın, ken di hudutlarınn içinde bulunmasını memnuniyetle karşılamaz. Bu halk, İtalyanın temel siyasasına, Cenubi Tirol köylüsünden daha ziyade mu * halefet edecektir. Bu sebeple Italyan emperyalizmi sömürgeleri yeniden tetkiki çareleri» ni arıyor. Tunusü. bir müzakere yo- lile elde edemiyeceğini biliyor ve en az mukavemet gösterebilecek bir yo- lu tutuyor, o da Habeşistanın zaptı- dır. İtalyanın Habeşistan meselesini bugünden halletmek istemesi, yakın bir istikbalde Avrupada harp olaca- ğını kestirmiş olmasından ileri gel » mektedir. Fakat Mussolini harbi biz- den ayıran zamanm, Habeşistanı zap- tetmeğe ve bundan sonra tekrar Av- rupaya dönüp Avrupa emperyalistle- rinin çarpışmalarma iştirak etmeğe kilayet edeceğini zannediyor. Ikinci- kânün 1935 te Fransa ile Italya ara- sında hasıl olan yakınlık İtalyanın Almanyaya karşı Fransaya yardım et- mesini temin için, Fransanın, Habeşis- tanda İtalyan emperyalizmine engel olmaktan sakmacağı kanaatini uyân- dırmıştır. İtalya, kendisinin Habeşistana as- de iü üçemine değen BİRAŞAİ mek istemesi gibi bir tehlike karşısın- da bulunduğunu zannetmiyor. Italya Habeşistanı zaptetmek için 300 bin- den skere ihtiyacı olmıyacağı kanaat ir ve icabında Fransanın Almanyaya karşı kendisine müzahe - ret edeceğinden emindir. İtalyan or - dusunun çıkarabileceği asker ve yeni seferber kaline getirilmekte olan bir- kaç fırka, Almanyayı Habeşistan sa- vaşından istifade ederek Viyanaya hü cum etmek sevdasından vazgeçirmek için kâfi gelecektir. Hâdiseler, oItalyanın bu hususta Fransadan hiçbir muhalefet görmiye- ceği hakkındaki tahminlerinin doğru olduğunu göstermiştir. Fakat iki devlet münasebatında bir gerginlik husule getiren ve İtalya matbuatında bir tehevvür an İngilterenin Italyan siyasasına göstermekte olduğu muhalefet neden ileri gelmektedir? İngiltere hükümeti noktai nazarı, Uluslar kurumunu temelinden sârslmaktan korumak gi- bi bir prensip ile hareket etmekte ol- duğu şeklinde izah etmektedir. Bu mülâhaza İngiltere siyasasında mü- him bir rol oynamaktadır. Bu rolün biri iç, diğeri dış olmak üzere iki cep- hesi vardır, İngiltere yeni seçimin a- rifesinde bulunmaktadır. İngilterenin No: 104. KIRMIZI VE SiYAH zas: verilmiyor? diyordu; yılanları zindana atmak gerek; onların karan- kkta başını ezmeli, yoksa zehirleri kabarır, daha tehlikeli olur. O ada- mı bin &cu para cezasına çarpmak- tan ne çıkar? Parası yokmuş, biliyo- ruz, daha beter Olsun; ama partisi parayı verir, Asıl doğrusu ona beş yüz frank para, on yıl da hapis ce- zası vermekti. Kapıyoldaşınm edasımdaki, elleri » nin, yüzünün hareketlerindeki te hayran hayran bakan Julien: “Bu sözü edilen canavar da kim ola ki?” diye düşündü. Akademi üyesinin göz- bebeği yeğeninin küçük, sıska, çekik suratı o anda korkunc denecek ka- dar çirkindi. Julien, biraz dinledik «| ten sonra, sözü geçen “canavarın, vaktin en büyük şairi olduğunu anla- dr. (2). Julien'in gözleri dolu dolu oldu. “Alçak! dedi, sefil herif! bu dedikle- rinin acısını ben senden çıkarırım.” O kadar heyecanda idi ki, içinde (2) Böramzer olsa gerek. Liberallerin göklere çıkardığı bu esir, 1828 de hapis we para cezalarına çargılmmığtı, STENDHAL kalması lâzmgelen bu sözleri âde ta yüksek sesle söylemişti. “İşte marguis'nin başkanlık ettiği partinin toy gencleri! Iftira ettiği o ünlü adam, M. de Nerval'in pespa- ye hükümetine değil, biribiri arka- sından gelip devrilen şu az çok na - muslu hükümetlerden birine kendini satsa nişanlar mr toplamazdı? para & bol, işi az yerlere mi atanmazdı?” Abbe Pirard, uzaktan Julien'e işa- ret etti; M. de La Mole ona bir şey- ler söylemişti, Fakat o sırada, gözle“ rini eğmiş, bir paskaposun ah, vah- larını dinliyen Julien yakasını kurta- np da dostunun yanına geldiği va- kit ona, o küçük Tanbeau mende- burunun musallat olduğunu gördü. Bu edepsiz, Jutien'in gördüğü nimeti abbâ Pirard'dan bildiği için ona kar- sr içinde kin besler, yine de ona ya" ranmağa çalışırdı. nın sesine bir şiddet, lânet eden bir İsrail peygamberi edası vererek bah- settiği adam, saygı değer lord Hol- land idi, Tanbeau biricik meziyeti, de Newe Frele Presse'den: Dr. Votonof tarzında gençlik aşı- # yapmakta olan tanınmış bir opera- tör Viyanadan geçerken, âlimin Vin- timille'deki iâboratuvarında son za * manlarda yaptığı tecrübeler hakkın- da bize şu beyanatta bulunmuştur: — Dr. Vetonof'un bugün en ziya- de üzerine düştüğü mesele, ötedenbe- ri kendisine atfedilen gençlik aşı değil, kanser mücadelesidir. Dr. Vo- ronof bu maksatla gençlik aşısı için çiftliğinde beslediği maymunlar üze- rinde birçok tecrübeler yapmıştır. In- sanlara en ziyade yakın olan bu hay- yanlar bu tecrübelerde doktorun im- dağına yetişmektedir. Gençlik aşısın- da kullanılmış olan maymunlar ayni #amanda kanser için yapılan tecrübe- lerde de işe yaramaktadır. Vintimille- deki lâboratuvara girenler orada U » zerlerine kânserli nesiçler aşılanmış ve hastalığın bütün evsafını taşıyan birçok maymunlar görürler. Gizli tutulan bu tecrübeler hakkın- da size burada malümat veremem. Fa kat bundan birkaç ay sonra Dr. Vo- ronoff çalışmaları hakkında bizzat i zahat verecektir. Bu tecrübelerin doktora gençleşme meselesinin ikinci derecede ehemmi » yeti olan bazı safhalarını tetkik etme- ğe mâni olduğunu zânnetmemelidir. Hattâ diyebilirim ki üzerlerinde ngenç lik aşısı yapılan kimselerden hemen hepsinde tansiyonun azaldığı görül - müştür. Doktor gençlik aşısı ile şir - yan sertliği arasında bir münasebet mevcut olduğunu görmüştür. Bu mü- nasebet doktorların nazarı dikaktini celbetmeğe lâyıktır. Bugüne kadar yapılmış olan genç- lik çokluğu ve ilk yapılan ameliyattan bugüne kadar geçen za- man zarfında elde edilen netice hak- kında bize bir fikir vermeğe kâf küçük burjuva ve amele sınıfı Ulus- Jar kurumu için yapıdan reye müraca- atta bunu göstermiştir. Bu sebeple İngilterenin Uluslar kurumuna karşı tutacağı hattı hareket gelecek seçim- de büyük bir rol oynayacaktır. İngil- tere, dış siyasada, düşman memleket- ler arasında kat'i bir hattı hareket ta- Kip etmek lüzumunu en sonraya bi - takmak esasını takip etmektedir. Eğer Italya bütün Habeşistanı teder ve orada sağlam bir surette yer- leşirse, Afrikanın Şimali Şarkına hâ- kim bir devlet olacaktır. Italya burada yalnız Mısır ve Sudan ile değil, ayni zamanda Arap devletlerile de kom- şu olacaktır. İngiliz emperyalizmi yalnız Avru - pada değil, fakat Uzak Şarkta da bir harp çıkması ihtimalini kabul etmek- tedir. Böyle bir harbin neticesinin ne olacağı malüm değildir. İngiltere bu uzak harp sahnelerile rabıtasını ne dereceye kadar muhafaza edebileceği- ni de bilemiyor. O zaman Kırmızı de- nizde Hegemonyayı muhafaza etmek İngiltere için birinci derecede ehem- miyeti haiz bir mesele olacaktır. Böyle bir harpte İtalyanın hangi tarafta bulunacağı kestirilemiyor. I- talyanın Fransa ve Ingiltere lehine ol- İ mak üzere harbe girmeği, İngiliz ve karşı | Fransız Somalisi mukabili olarak ile- riye sürmesi muhtemeldir. Ingiliz matbuatında yazı yazan Ha- beş mütehassısları ve müstemleke iş- İerinde tecrübeli olan askerler Habe- şistanın yutulması çok güç bir lokman olduğunu söylüyorlar. Eger İtalya Habeşistan ile harbe girişecek olursa Avrupada esasen is- il bulmıyan kuvvetler yeniden de- ğişecek ve geniş adımlarla yeni Avru- pa savaşına doğru gidilmiş olacaktır. benüz sağ olan adamların hayatını i- bilmesi idi; yeni İngiliz kralı - nun saltanatı zamanında erkeye geç- meğe heves edebilecek adamların hepsini birer birer sayıp anlatmıştı. Abbö Pirard yandaki salonlardan birine geçti; Julien de arkası ra gitti, — Haberiniz olsun, marguis yar zıcı takımından hazzetmiyor, dedi; dünyada bir sevmediği varsa oda kalem sahibleri, Lâtince bilin, eliniz. den gelirse yunanca öfyenin, Mısır tarihini, eski İran tarihini öğrenin, size saygı gösterir, bilgin adam diye sizi korur, Fakat fransızca bir sayı- fa bile yazı yazayım demeyin; hele bu adamların gözündeki durumu- nuzdan üstün, ciddiğ konular üze rine yazı yazmağa kalkmayın. Size “muharrir parçası,, der ve size kan- cayı takar. Siz, büyük bir asilzade nin konağında oturuyorsunuz da duc de Castries'nin, d'Alembert ile Rous- sea için ne dediğini bilmiyor mu- sunuz? “Yılda bin &cubile a yü. yok, bir de her şey üzerine alen mem : “Mere gibi bu. iz se » rada da her şey haber alnıyor!,, de- di. Oldukça tumturaklı sekiz on say- fa yazı kaleme almıştı: o bunda cer- rahbaşının hayatını öğerek anlatı yor, “beni o adam ct” diyordu. Ju- Bazı kimseler gençlik aşısı yapılan kimselerde gençlik kuvvetinde bir dur gunluk, hattâ biraz azalma görerek Dr. Voronoff bunun iyi bir netice vermediği neti- cesini çıkarmışlardır. Fakat bu hüküm met izdir, Gençlik ameliyatı yaptıran kimsede gençlikte bir inhiraf eseri görülür. A» meliyatı takip eden günlerde bu inhi- raf süratle fazlalaşır. Gençliğe at â- caz çoğalır, ameliyatı gören kimsede bir nikbinlik hasıl olur. Şurası mu - hakkaktır ki, bu nikbinliğin bir kısmı telkini binefsihi (Auto-Suggestion) dan ileri gelmiştir. Bundan sonra genç lik kuvvetinde azalma devsi başlar. Bu da ekseriyetle üç ay sürer. Bu müddet zarimda aşıyı yaptırmış olan kimse sukutu hayale ve bedbinliğe uğrar, İşte o zaman Dr. Veronoff'un mu- arızları, arseliyatm matlüp neticeyi vermediğini iddia ederler. Fakat biraz sonra ameliyatı yaptıran kimsenin Ü- Yüğü yavaş yavaş azalır, boyu doğru» Tur ve boyun azası vazifelerini daha iyi bir surette görmeğe başlarlar, Bir- | çok azalarda görülen zaaf, bilhassa gözde ve kulaktaki ârığalar kaybolur Bu hal hakiki bir gençleşmeğe de let eder ki, bunun iyi tesirleri üç, dört, hattâ beş sene müddetle hisscdi- Kadınların çok konuştuklaı muhakkaktır, Fakat bildikleri- nin yarısını söylemedikleri de yine bir hakikattir. Veliaht isyan Matin'den: Habeş İmparatoru Haile Selasiye- nin büyük oğlu veliaht Asfao Tafari- nin isyan edeceği haberi daha bu ayın başında Cibutide bulunduğumuz za » man teyit edilmişti. Habey Imparatorunun hususi hâ - yatına taallük eden bu haberi o zâ- man gizli tutmuştuk.Fakat bu haber bugün Asmarada herkesçe bilindiğin- den artık bu hususta ihti a hareket etmeğe Mizum görmüyoruz. Mesele şundan ibarettir: Impara - tor Birinci Haile Selâsiyenin Impa - ratoriçe Manem'den iki oğlu olmuş - tur. Bunlardan biri veliaht olan Prens Asfao Tafari, diğeri de Prens Ma - konnen'dir. 1932 senesinde İmparator, Prens Asfao'lu halkı Müslüman olan Vollo vilâyeti ilbaylığına tayin etmişti, Ha- beşistanın hal'edilmiş ve bugün mah- pus bulunan ve bütün ailesi ile bera- ber milslüman olan sabık imparator Lij Yâsu bu vilâyet hallşndandır. Bir sene sonra imparator, Harrar vilâyetini ikinci oğlu Makonnen'e ver miştir.Bu vilâyet Habeş hanedanın doğrudan doğruya mali oldu -| 3 Habeş İmparatoriçesi İ ğundan fevkalâde ehemmiyeti haizdir. Bu vilâyeti idare eden adam, impara Tuna misakı ve Almanya 'sitblatt'tan: We Tuna misakı hakkında Fransa - italya tarafından hazirlanan proje Hitler ile Dış Bakanı Von Neurath, Sü Bakanı Von Blomberg ve Pro- paganda Bakanı Goebbels arasında uzun bir münakaşa mevzuu neticesindi tur, Bu münakaşa ai Eİ falı — Sizin gırtlağınızı kesecek- ler, parça parça edecekler, tuz- Jayacaklar ve yiyecekler.. — Aman deme madam, elim- de öküz derisi eldiven var. Onu çıkar da bir bak! 'O küçük defteri koyduğum çekmece her daim kilitlidir ” diye dü- şündü. Odasına çıktı, defteri yaktı, — a indi. Parlak allaklar a- ayı çel , göğsü nişanlılardan başka kime kamış.” Uşakların her şeyi hazır, kurulu getirdikleri sofranın etrafına gayetle asil, gayetle sofu, gayetiç yapmacık- 4, yaşları otuzla otuz beş arasında, yedi sekiz kadın vardı. Mareşal de Pervagves'in parlak karışı, geç kal- dığı için özür diliyerek salona gir- di. Saat on ikiyi geçmişti; Mareşa- ın bânım: gidip Merguise'in yanına oturdu. Jullen onu görünce kalbi titredi; bu kadının gözleri, bakışı Madame de Rânal'i andırıyordu. Mademoiselle de La Mole'un gru. pu halâ kalabalıktı. o Mathilde otur. muş. ahbapları ile birlikte, zavallı Çomte de Thaler'le eğleniyorlardı. Comte de Thaler, her milletle har- betsinler diye krallara borç verip pa- ra toplamış olmakla meşhur yahudi- nin biricik oğlu idi. Yahudi ölmüş, oğluna ayda yüz bin &cu gelir ile ne yazık ki pek tanınmış bir ad bırak- muştı. Böyle garip bir durumda bu- lunan adamın &yaradılışında sadelik, veya bir ıra (seciye) küveti olması lâzımdır. Ne yapalım ki gene Comte, kendi- sine dalkavuklarnın aşıladığı bin çen 13 mayısta Başbakanın Rayhş- tag'da tespit ettiği noktai nazarın muhafaza edilmesine karar veril - miştir. Bu nohtai nazar şudur: “Al İs müsavi manya, hak ve vazifelere malik olmadığı sonunda Dr. Goebbels; Almanyada mühim bir şahsiyete vâki olan beyanatında verilecektir. Fakat kat'i kararın da Berlinde verileceği şüphesiadir. Al man Nasyonal hükümeti şimdilik beklemelidir. Avusturya “Büyük devlet,, olmak emelinin an» cak büyük Almanyaya iltihak etti. z zaman gerçekleştiğini görecek- ” bir iddialı bir adamdı. M. de Caylus Comte de Thaler'e, Mademoiselle de La Mole'u istemek dileği de aşılanmış olduğunu söylü yordu (Mathilde'e, yüz bin lira ge- İirle duç olacak Marguis de Croise- mois korta yapardı.) Bu söz açılınca Norbert, acır gibi bir tavurla ; — Günahma girmeyin, onda dilek milek bulunmaz, derdi. O zavallı Comte de Thaler'in belki eksiği, bir istek beslemek, bir dileği olmak hassası idi. Karaş nın bu yönü ile doğrusu ka; Hiç durmadan badaaş şb danışır, fakat verilen öğütlerin hiç- birini sonuna kadar tutmağa cesaret edemezdi, Mademoiselle de La Mole'un dedi- ğine göre o adamın yalnız surate, ölüp ölesiye neşe oduymasna elve- rirdi .Bu surat, endişe ve umütsuz- luğun garip bir surette birleştiği bir kafa tutma, şöyle kesip atma hali de görülmez değildi. Fransa'nın en zgen- gin adama, hele daha otuz altısını bulmamış, boyu bosu yerinde bir de- likanlı ise, yakışanı da böyle olmak değil midir? M. de Croisenois ondan bahsederken : “Çekingence küstah- te” derdi. Comte de Caylus, Nor- bert, bıyıklı iki fç genç daha o ak.) şam onu doyasıya alaya aldılar; ken- HABEŞiSTANDA mı Edecek? tordan sonra Habeşistanın ikinci Ö” recede mühim bir adamı sayılır. F# kat küçük prensin bu vilâyet ilba?' ğına tayini veliahtin hiddetini ci Veliaht Asfao ve kardeşi Makonmö miş ve Harrar'ın veliabt olması dol” yısile kendisine verilmesi, lâzım £ diğini iddia etmiştir. İşte imparator ” le büyük oğlu arasında günden £ artan anlaşamamazlık buradan bâ$* lamıştır. Habeşistanda temin edildiğine 8Ö Te, İmparatorun bu kararı hususi sebeplerden ileri gelmektedir. i Prens Asfao sabık imparator Vİ Yasu'nun hapsedilmesine ötedenbefi muarızdır ve İtalyaya aleyhtar bir # yasa güden babasına muarız bir vi” ziyet almaktadır. Bu sebeple Habe“ şistan memleketin yarısını sürükleyf” bilecek bir isyan arifesinde bul tadır. İşte imparator böyle bir İsyandi* korktuğu için, ordusunun en kuvvetlerini teşkil etmekte olan m hafız alayını hududa göndermiye! Adisababada alıkoymağa karar ver * e Batıl itikatlarla mücadele kulübü Madrjtiç 13 kişi, 13 numastli &vde batik itikatlara karşı gelmek çin bir kulüp kurmuşlardır. İsp89 yada batıl itikatlara inanan birşöf kimseler vardır. Bu kulübün üyeli ri şimdiye kadar insanların yapıma" tan çekindikleri bir takım şeyle bu itikatları kökünden çürütmek “ çin kasden yapmağa karar vermi$.” lerdir. Meselâ kırık ayna önü taranmak, ilk önce sağ ayakkab giymek, ortanca çiçeklerini saksi da yetiştirmek, günde lâakal bir #5 fa oda içinde şemsiye açmak, “ 13 üne tesadüf eden bir cuma evlenmek gibi felâket getirdiği redilen şeyleri yapacaklardır. Kulübün açılış münasebetiğ” Madritte bir ziyafet verilmiş başkan söze başlarken kasden önü” de bulunan tuzluğu devirdikten ra demiştir kiz — Biz safderun kimselerin Ki şısında titrediği tehlikelere ks koyacağız. Bundan bize hiç bir iri rar gelmiyecektir. Bilâkis batı! İ, katlara karşı kat'i bir darbe indif* miş olacağız. ——— — Tulonda ölenlere tören yapıldı Talon, İLA.A. — Geçenki si tiilerde ölen iki işçinin ölü Yeri 20 bin kişi bulunmuştur. Tören ri Bİ i işti: mi dsi biç Sarkma varmadı ve sas re gelince kalkıp gitti. Norbert : a — Bu havada o meşhur arab“? rınızı kapıda m: bekletiyor diye sordu, M. de Thaler » — Hayır, dedi, bu peki hayvanları yeni aldım, ölürletit çok ucuza mal oldu, Sol taral beş bin frank verdim, sağdakini İp liraya (iki bin frank) aldım; yi nu yalnız geceleri koştururU” Yürüyüşü tıpkı ötekininki gibi gf Norbert'in sözü Comte'a, key bi münasebetli bir zatta at” yy bulunmas: gerektiğini, kendi “ye nı wlatması doğru olmadığı attı, Çıkıp gitti; öbür bö La az sonra, onunla alay ederek» tan ayrıldılar, Julien onlarin meri RE de nasip oldu! dedi. Benim yirmi lira gelirim yok, eg lira geliri olan bir adam a gi turdum ve onunla alay gördüm... Bunu görmek İ nü mü (haset) kord. |, gas np iz l

Bu sayıdan diğer sayfalar: