6 Eylül 1935 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 8

6 Eylül 1935 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

5 N Ni İNGİLTERE SiYASASI Buhran ve ingilizler Cecilden: Neuye Fraye Presse'den: Son zamanlarda İngiliz hükümeti- karşr İtalya gazetelerinde yapı- lan hücumlar, bir bakımdan üzerle- rine çok dikkati çekmektedirler. Bu hücumlar, yalnız İtalyayı ilgi - lemdiren değil, Avrupa çerçevesini de'aşan İngiliz dış siyasası esasla- ispat etmekte- BALDVİN dir. Biz İngilizlerin, en çok şaşti- imiz şey, güya İngilterenin o daba çok büyümesi için büyük bir önem- | İs hazırlanmış plânları srağı kesti ren bir görüşle tatbik etmek Üzere, İngiliz dış bakanlığın: ve diplomasi işlerini adı sanı İşitilmemiş ve ya- but ta üsnomal buluşları olan birta- kım şeytanların idare etmekte oldu» ğ krin her yana yayıl - Bana kalıria, tarih- te, böyle bir düşünceyi ispat edecek hiçbir şey yoktur. Halbuki tarih, böyle bir düşüncenin büsbütün te sine olmak üzere, ne çok i görmek © arzumuz, ne kapasitemiz bile olmad delik durumun emrettiği hareket etmeği daha üstün tuttu - ğumuzu ispat eder, Hattâ bu tarzda hareketimiz, İagiltereyi bir defa değil, birçok kereler tehlikeye dü - şârmüş ve bunlardan yakamızı sı - yırmak bizim için çok zor bir iş ol- muştur. Bu güçlükleri başarmaklı- ğımazı, belli sal bir tabiat vergisi diye kabul ettiğimiz, tali mize ne çıkarsa ona göre hareket et mek fikrine ve takındığımız tavrn şürt koştuğu, çok faydalı olduğu an- | laşılan iki esasa borçluyuz. Bu esaslardan birincisi, sitem e- dilmeği hakettiren bir iki istisna bir yana bırakılacak olursa, türlü ©- lan mülklerimizi doğrudan doğruya anayurdu faydalandıracak tarzda değil, her dominyon veya sömürge | ve de esas olmuştur. Lord Robert Cecil'den ya imparatorluğuna da çok faydalı olduğu görülmüştür. İkinci esas da, çok keskin feraset taslayan diplomasinin oynadığı o- yunlar, yine kendi gayesini bozdu- gunu anlamış olmaklığımı: lamatın hakiki gayesi karşısın ni kafese koymak değil, kendi hükü- met siyasasının dayandığı esas Ve sebepleri ona anlatabilmektedir. An çak bunun her vakit kolayca yapıla- bilen bir iş olmadığı da ayrıca aci bir hakikattir. İnsan başkaları hakkında di düşünceler beslemek meyli, sade bir izabın içinde başka bir şey saki" ol madığını insanların anlamasına en- el oluyor. İşte bu gibi güşlükler, talya gazetelerinde son zamanla da başlamış olan taşkınca gös Bakanlarımız, Habeş meselesinin barış yolile dü- zelmesinden başka bir şey İsteme - diğimizi, İtalyanların yayılma istek- lerini, yalnız anlamak değil hattâ bunu sempati İle karşıladığımız», İtalyanların arzularını barışla ve haksızlık etmeden tatmin edebilmek için bir çare olup olmadığını araş- tirmağa hâzır olduğumuzu, Uluslar Sosyetesi paktını tanımış olmaklı- Eımız dolayısile üzerimize aldığı miz yükümleri saymak zorunda duğumuzu söyleyince, bütün bu İ- zahlara, riya imiş gibi gözüyle ba- kryor. Halbuki, bütün bu söylenen şeylerin hepsi de hâkikattir. SAMUEL HOARE Sade bir düşünüş bile, bunların bi- zer hakikat olduğunu her t#rafsız insana kanaat getirtebilir. Bir gemi diğer gemi ile çarpıştı Marsilya, S A.A. — dendaki İngiliz vapurundan çe; Bin ilkönce kendi asığlarını gözü - | aşağıdaki imdat telgre nünde tutarak yönetmekliğimizdir. Büyük Britanya devletinin bu tarzdaki idaresi için İngilterenin hangi yollardan yürümüş olduğunu | araştırmağa, bu yazının çevresi yet- miyecektir. Ancak bazı kimseler var ki, bu durumun rasgele oldu - gunu söylüyorlar. Ben ise buna kar- # diyebilirim ki, bu sonuç. anayı da kendi kendimizi uzun zaman yö- netmekteki büyük tecrübelerimiz ve onun faydalarını kavramış olmamız dolayısile elde edilmiştir. Birçok tehlikeli günler olmuştur ki, bu tarzdaki yönetimin İngilterenin i- ginde olduğu kadar acunsal Britan- No, 50 Abanoz Bilezik RENE CHAMBE — Ben de öyle zannediyor hiribirle - ayarak, geşip gidiyorlar. | Hareketimizdenberi otomobil hı - sını hiç durdurmadan, köyleri, ka - sabaları birer birer geçtik. Bir tren hattının üstündeki köprüden ge gerken, omuzlarında tüfek, nöbetçi neferlerin hat boyunda dolaştıkları- s3 gördüm yle gidiyorduk ki, bu kadar kısa bir zamanda Çanne'a naşı! vardığı” izâ şaştım, Canne'ı geçtikten sonfa, yolda ki süvari jândarma ile karşılaştık. | Otomobil öyle geçti ki, hayvalar kendilerini kenara dar attılar, Jan- darmalar, böyle bagaj dolu ve bu kadar süratle Riden otomobilin ar. bağdan uzun müddet bakıp kaldı- ar Göz altına alınan yollarda, böyle bavullarla yüklü bir ötomobilin bu kadar hızla gidisi ihtiyatsızca bir ha- seket sayılabilirdi. Mandeticu kasabasını da geçtikten sonrâ, Saklı bir VETĞE durarak, ge- çi “Deric, 41 derece 5. O. S. 9 ku- 1eY, 9 derece 34 batı çarpmıştır. S. 0.5, sin hangi gemi ile çarpış- | sıkı malüm değildir. Kaza nasıl oldu? nde 736 yolcu çarpışmıştır. Dorik'in 400 yö İngiliz Oryon vapuruna ve 159 y. cusu da Vis Roy Of İndiz vapuru- na alınmıştır. Tayfa şimdilik va - purda kalmıştır. Forminyi (hasara ceyi beklemek daha münasip olaca- ğına karar verdik Zatı e de, rüzgârsiz, nefessiz, yavaş yavaş ortalığa inmeğe başla- isti, Hangi yoldan gitmek daha nasip olacağını düşünüyorduk. Şoför de, Hermann da tereddütsüz Framond tarafından çizilen yolu ta- kip edeceklerini söylediler. Kimbilir, Framond ber yıl bu yol- lardan kaç defa gelip geçti. Ben ihtiyat olsun diye, yanıma bir de harita almıştım. Bu haritada geçtiğimiz yerlerin isimleri hâ hatırımdadır. Framond'nun haritağ çizdiği yollar, hep ikinci derece yollardı. Bu haritaya göre, biz hiç te'islek olmıyan dağlık bir mıntakadan bu- duda varacaktık, Şoför — Öyle yollağ'ki, diyordu, saat lerce gitseniz, İki otomobile rast- Iamazsınız. Fakat zararı yok. Ben arabama cüveniyorum, Karanlık iyiden iyiye basmci, tekrar'yola çıktık. Ne köyler. ne köprüler, ne yarlar geçmedik, Bü. tün bu geçtiğimiz kasaba ve köyle. rin adlarını söylemeğe lüzum yok, Otomobilde hiçbirimiz konuşmu- yoruz. Mârysein profili kapıya doğru eğilmiş, gözlerinde sonsuz bir elem var. Elinde de hâlâ Hesperida- dan kopardığı solmuş çiçekler! A N iHabeşistanda olmıyan petrolları! Habeş hâ ! rasında sinci Daha dün tamamen meçhul olan W. Rickett ismi, bugün herkesin , gazetelerin Habeş imtiyazını satın alan Rickett muhayyelelerde uğulduyor. Bu bi- rüz tuhaf ismin arkasında ne biçim bir şahsiyet saklıdır? Fransa kadar i k parçasının üzerin- İş grupmanlarile otu- ran bu delikanli: kimdir? W. F. Riçkett, gülleri, atları, ve balık avını seven, zeki, cingöz Şiş- man bit adamdır. Vasat derecede bir finanscr fakat cidden muhteşem bir kukladır. W. P, Rickett, 44 yaşındadır. U- zun »beri Britieh Oil De velopment hesabına çalışmaktadır. Bu şirket ilk zamanlar yani 192: de, petrol aramak, işletmek ve bu €tmek için kurulmu i yalnız İngi d enin yüzde dördü Al- manlara, yüzde ikisi İtalyanlara a- itti, Geri' yanı İsviğrelilerin ve'li. iHizlerindi ğ Sa yanın her tarafında büyük seyahat- lere çıktı. Hindistanda Sunda ada- larına, Mançuriye 1932 de, A: nadoluda uzun müddet kaldı, Bir misafiri olan taki bütün petrol madenl mek imtiyazını alarak büyük — bir muvaffakiyet kazandı. Rickett işi ortaya çıkaran, kuran bir adamdır. Büyük işler düşünür, vücude geti - tir ve sönra onları başkalarına bi- takır, İ Dostlarından birisi, onu gözü a- gık bir hülyacı olarak tavsif ediyor- du. Dedi ki: i — Rickett yirmi senedenberi pet- rol işleri düşünür, ve yirmi sene - denberi rüyaları hakikat olur. Ge- celeri ancak dört veya beş saat w- yur, Seyahate çıkmaz ve yahut t Tosunda çalışmazsa, tilki uğramıştır. Dorik, bir Akdeniz ge sinden Londraya dönmekte idi. Va- purun bütün yolcuları nakle tir. Ölen yoktur. Hasarat pek mü - him değildir. Deniz sakindir. For- miayi yoluna devam etmekti Karanlıkta epeyce uzun süren yolun tafsilâtını vermiyeceğim. Yo- kuşları çıkıyor, inişleri iniyoruz, dö- nüyoruz. Bir aralık pencereden içssiye bir ateşböceği gitdi. Tuttum ve sönra sa- verdim böcekleri! dedim. Mir; — Ah. Fransa ne güzel memleket! — 1659 daki eski hudut. Evvelce İtalya buradan başlardı. Sonra da derler ki Fransa emperyalist değil- dir. Kızdım; — Almanyada insan zabit olur da, tarihi bu kadar bilmez olür'mu? Maryse'in ıstıraplı tebessümünü Tam uyrılacağımız bir zamanda, biribirlerimizin kalplerini kurmakta da mana yoktu. Hepimiz sustuk Dağa tırmanıyoruz. İtalya yak- laştıkça, yaklaştı; Şoför direksiyonu gayet ihtiyatla İdare ediyor. Çıkı- yoruz, çikiyoruz, gecenin İ dö Wrsesi duyuluyor. daha harita: kilemstro var. | | İli kilometro! Kafam bomboş, sa- kaklarımı bir demir, çenber. sarmış. adamdı, 1928 den itibaren bütün dün | görünce, münakaşayı hemen kestim, | en şelâlelerin uzaklardan tat- | ” . | isatın alan parasız adam kimdir ? “lar, gül ağar Başka en bi aşılar. vii iki kölelik asallar anlat- raktgelıyım hayretler içinde bırak ada konuşulan dillerden on rini bil Duş İşte geçen 10 Ağustosta Adisabı- baya giden 'adam budur. Cibuti te | ninden Adisababaya alelâde bir tu- tist olarak ieiytir r usos gecesi me- miş ve Seba . melikesi nin ahfatlarile, bu finans adamı a- rasında mukavele imzalanmıştı Rickett evine dönmüş, bavulunu hazırlamış ve saat yedi trenine at- laysrak Cibutiye dönmüştür. Bu mesele mevzuubahs olurken a- damın aklıma bazı s Acaba M. Rickett ma, Habeşistanın yarısı | n işletme hakkını satin aldı? Diyorlar ki,bu adım hak's African Exbloitation and Develop * ment Corporation namına kaydöttir- miştir, Fakat ne bu firma, ne de bizzat M. Rickett bu kadar büyük işi yer pacak — kabiliyette değildir. Rickett'in büyük vücüdü arkasmda saklanan grup kimdir? Sonra niçin M. Ricketi, ihtimal hiç petrol olmıyan bir yerde ne de- meğe petrol arama imtiyazı aldı? Nevyork müzesi müdür muavini M. Brawn on sene o Habeşistanda Standard Oi) hesabına petrol öradı ği halde, burada bulunmssı lâzım elen damarların asırlaren evvel Habeş imparatorunun finansal da- nışmanı Amârikalı Conson kaybolduğunu söylemiş Bu iddiayı birçok kimseler tetkik etmektedirler, Şüp- hesiz burada başka madeüler var - dir. Fakat onlar bilhassa petroldan bahsetmişlerdir. Rickett isminde bir adam, bu ka- dar parası olmıyan Şirketler © het: bna 10; milyon İsterlinge mevcut olmıyan servetleri nasıl satın alı- yor? n Bu garip İş ada ların düşmanı beşistana gi“ ramış Ve yüksek me nuriyet sahibi kimselerle konuşmuşt İşte bundan dolayı vaziyet büğ ün garabet peydâ ete hiç te İtalyan- eğildi ü bi Gözlerim arasıra yeis, ıstırap ve sizlikle Maryse'in o kadar temiz, kadar başkalarından bambaşka göl - gesine dalıyor. Az sonra her şey bitecek. Bir daha onu görmek Ümidinin milyon- da biri bile sönüyor, hi Otomobil yolun dirseklerini bi. geçiyor. Artek son daki- Bir çam ormanının kenarı da sıyırdıktan sonra, şoför otomo- bili du n bir şeyler söylemek is- tedim, Fakat sesimin titriyeceğini m İçin, sustum. Bücün te ann "kapıyı açtır. Yavaş bir | — Hudut şu kayalığın İki metro arkasındadır, mek İsterseniz, — Teşekkür edötim, dedim. | İnsandan paçavra olur mu? İşte leydim. Ayaklarım kafamın ne tâbi olmıyarak yola üzan- di onlar otomobilde kalmış. Ben de Kudut"başında, yol ü- e! ner Golovine elimi uzun uzun yüz rin H dedi. allaha 15 bir fırsat çıkar da tekrar görüsürüz. Dilerim allah- tan, sizi korusi ;— v 6-9-935 ünya Gazetelerine Göre Hâdiseler AMERİKADA . Pamuk Fiatlerini Koruma Finansal Times'ten; Amerikada, çifiçiyi korumak gar yesile pamuk fiyatlarını yükselt - mek için alınan tedbirler etrafında son zamanlarda görülen şüphe ve ksama ortadan kalkmıştır. Pa- & her librede * edilmesi ve ber Tibre n 9 sent avans verilmesi € ilgili olanları pek hoş- cılar pamuk fiyatlarını gözden ge- girme ktedirler. 1933 denberi üre- timin büyük ölçüde azaltılması ve 1933 ürünü üzerinden çiftçiyi köru- mak gayesile libre başıma 10 sent a- vans verilmesi ve 1934 ürlinü için bu avansın 12 sente çıkarılması $u- retile hükümet Amerikada pamuk fiyatlarını yükseltmek işini başar. miştı, Bu noktaya kadar alınan ted- Birlerin iyi soneç vermedikleri ile- ri sürülemez. Fakat çiftçiler, bu ted birlerle yapılan yardımların, onların başka süretlerle zarar gören asığlar tım karşrlayıp karşılamadığı — çok şüpheli bir keyfiyeti Amerika fabrikatö fiyatları eee tedbirlerinden hiç te hoş ut kalmamışlardır. Büyük bir en- düstri bölgesi olan Doğu Kuzeyi gölgelerinde işlerin bundan zarar gördüğünü ileri sürerek, fabrlkatör- ler bu tedbirlere küvvetle karşi göl- mişlerdir. Maliyet fiyatları, bir ta- raftan pamuk fiyatlarının artırı- masından, öte taraftan, yeni konar vergilerin asığlarından yükselm tr. Bu yeni vergi, garanti edilen fiyatlar ortalama fiyat farkından doğan dım şeklinde ortaya Yeni tedbirler yalnız pamuk dokü- ma endüstrisinin çalışma yeri zaltmakla kalmamıştır. Amerikada pahalılaşan pamuklu dokumalar her ne kadar henüz merak edilecek bir nispet almamış ise de, Japon mal larının ağır gümrüğe dayanarak A- merikaya girmek imkânları bulma- sina yol açmıştır. Dışarda ise, Ame- rikanin bu fiyat tutma tedbirleri ö- teki ülkelerde fazla pamuk yetişti- rilmesi o imkânlarını o arttırmıştır. Durumda görülen bu değişiklikler, buclandırma tedbirlerinden yana İ olanlarca belki de gözönünde bu - lundurulmamıştır. Fakat bu deği - şiktikler, hiç süphe . ini gitgi- de artan bir nispette tehdit etmekte ve zarara sokmaktadır. Son iki yıl içinde bütün dünyada yoğaltılan Amerika pamuklularının miktarı büyük ölçüde azalmış ve Amçrika dış memleketlerinde İse pamuk ekimi gitgide artmıştır. Bu| yıl biten son mevsim içinde dünya- Bin Amerika pamuğu yoğaltımı 11.314.000 balyadır, yani geçen mev- sim yoğaltımına göre 2.366.009 bal- Ya ve son mevsimler içinde en çok yoğaltım yapılan yıla göre de 4.434.000 balya daha eksiktir. Dün. yanın her yıl aşağı yukarı belli o- ları 25.464.000 balya pamuk yoğalttır ğı düşünülürse, Amerika dış ülke- lerde yetiştirilen pamuk yoğaltımı- nen çok arttığı anlaşılır. Nitekim, başka memleketler pamuklarının yo ğaltımı son zamanlardaki en fazla yoğaltım miktarda bu yrl 2.345.000 balya geçmiştir. Suni surette fiatları yükseltme tedbirlerinin, Amerikanın zararına olarak dıs ülkelerdeki psmuk eki- mini ne derecelerde çoğaltmış oldu- ğunu göstermeğe bundan açık bir örnek olamaz. Gitgide daha azalaca- — Adiyst — Yoook! Adiyö olmaz. belki bir gün gene buluşacağız, acı günleri unutacağız. — Şu muharebeyi eğer... Lauffen srabanm içinden atıldı: — Neyi . kazanıyorsunuz? dedi, Fransa mr kazanıyor, Avusturya mt kazanıyor, ne oluyor? Werner Golevine önüne baktı: — Ne yazık! dedi, şimdi biz bi- ribirimize düşman olacağız haf Al- lah büyüktür, Belki de iki memle- ketimiz bu felâketten barışık çıka; lar. Gene görüsmek limidini kalple- rimizde yaşatacağız. Hep sizi dü- yüneceğiz Soliers. Bir kere daha elimi kuvvetle sıktı, Hermann yol çantamı elime tu- tuşturdu, aldım. İki adım yürüdüm. Mâryse otomobilin açik camından bana doğru iğiliyordu. Kendimi tutamadım, gözümden yaşlar geldi. Maryss elini uzattı. bir şey söylemeden ve bütün içim parçalanarak dudaklarımı w- zattım ve elini canımı verir gibi öp- tüm. İlk itirafım bu oldu. Göz yaslarımın bir damlası bile- Binin üzerine düştü. Maryse mahzun mahzun güldü: — Bu yaşı silmiyeceğim, dedi. Fransadan en kiymetli, en gürel bir kazanırsak candan ve 12 sent | £ resim olup çiftçilere yar | konulmuştur. | ik kü Ameri- | ğr ve dış ülkelerde pamuk üret NİN o nispette artazağı süphesiz Bi rülmektedir. ——— i Cenevre konuşma” ları, Paris gazeteler! Paris gazeteleri, Habeş durum nun çok ağır olduğunu kabul “ mekle beraber, Uluslar sosyet$” ilk celsesinin, teessüfe değer diseye sahne olmayışını bariz memnuniyetle karşılamakta ve denin sözlerinin bilhassa itidalli duğunu kaydetmektedirler. Le Journal diyor ki: : Bir ingiliz - Italyan hâdisesi” den korkuluyordu, fa.si, Edeh çok itidalle söz söyledi. Durum 4” lığını muhafaza etmektedir. F kısadır. Fakat bunu bozmamak #9 gerektir.,, Petit Parisien şöyle yazıyor? “Mevcut endişelere rağmen buk husule gelen sükünet hava” nm gerçeklenmesinde . Edenin Göl yardımı olmuştur. Bilhassa Aa nin diyevi, Habeşistan aleyhinii ezici bir iddianame olmuştur. diyevin sonucu derin bir tesir uy dırmıştır. Çünkü bunda yakın muhasama tehdidi farkedilmeki” dir. Figaro diyor ki: 'Italya ile Ingiltere arasında Ş, pışma olmadı. Laval,Londra ile İt8i ya arasında bir tercih yapmak #” ruretinde kalmadı. Fahat bir s9 maktaki güçlük eskisi k€ yüktür. Herhalde, italy şekilde, yani Habesistel | süel yoldan el koyması suretile W min etmek imkânsız görünmekiö dir” TOeuvre, şunu yazmaktadır: |, “işler iyi yürümüştür. Hakikat te, bugün Kolis arasında çok gili yeni bir üçler konferansı açılıyf” Bu konferansta, Fransa ve İngi re, dün Eden tarafından okunan giliz teklifleri üzerine ısrar ed. lerdir.,, Echo de Paris, yazıyor: “Eden ve Laval'in sözleri, ai perdeden çıkmaktadır. Şumu da i ve edelim ki, Laval Komadan, t müstesna olmak üzere şimdil”. tlamıyacağı - vaadini gisi” gibi görünmektedir. 9 Aşırı sol basını, Italya aleyhiriif İ ve Uluslar sosyetesinin zecri'ted * birleri lehindeki şiddetli mücadel€ sine devam etmektedir. | Sosyalist organ: Populaire gasf tesi, Albisi'nin sözlerini tenkit rek ezcümle diyor ki? “Laval'in uzlaşma tekliflerini akamete mahküm olduğu, bunde" daha parlak surette isbat edil” mez. Uluslar sosyetesini harbin önüne geçmektir. Burs için de paktı sıkı surette tatbik © mek gerektir. Ekonomik ve find” sal zecri tedbirler, buna kâfi geli“ İİ, e e Berlindeki metri kazası mesalleri Berlin, 5 A.A, — Berlin tünel” nin yıkılması sebeplerini — araşti” mak üzere yapılan gerçin (tah kat) sonücünda 4 kişi Jana. b ak # yasma mensup bir direktör, bir MÜ hendis, bir kondektör ve bir yüF sek memurdur. Yakalmanlar, df katsizlik yüzünden ölüme sebebiY* vermekle suçludurlar. mücevher alıp götürüyorum. Bi“ askerin gözyaşı, Ve sesini alçaltarak ilâve etti” — Sizin gözyaşınız, teşekkür derim, d Maryse bileğinde gözyaşım old” ğu halde, bu #e3ız gecenin igin ötekilerle birlikte utanlaştı, git . Daha ne anlatayım? Uzun müddet orada aptal kalmışım, Motör gürültüsü kayi, ların arkasına sapan yoldan Kayi”, lup gittikten sonra, kendimi toP' api adak 0 3” Bir an kalbimin durduğunu * mtiğteeei, Hududu gı rd. tomobilin şiradi Finesto adındaki doğru yol aldığını “düşünüyori" Oradan bütün yukarı İtalyayı & ye rek Türene varacaklar, İsviğ” geçecekler, aksama doğru da turya hududuna varmış olaca! Yol kenarında bir kayanın Üy. ne oturdum. Yanan başımı #“ÜTi, Temin arasma aldım. Öyle MÖ ie ve tâkatsizdim ki, Sanki “er. kuvvetlerim vücudumu birdet ketmişlerdi. | ğ ye |. Orada böyle nekadar oturÜii | bilmiyorum. Gecenin çerinliği JArkası va

Bu sayıdan diğer sayfalar: