9 Eylül 1935 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 3

9 Eylül 1935 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

—— 9.9-935 ankara ECNEBİ IÇKiLERLE REKABET iÇiN İnhisarlar idaresi Şekerli içki- lerden Resim Alınmasın diyor (Ozel oaytarımız o bildiriyor) Ankara, 8 Yabancı memleketlerde içkilerimizin satışını temin için ya- Pılan teşebbüslerden elde edilen neticelerden, içkilerimizin ne- İaseti itibarile satışa müsait bulunduğu halde fiyatların yabancı memleketlere nazaran yüksek olduğu anlaşılmıştır. Yabancı iç- ilere rekabet edebilmek ve tanınmamış içkilerimize müstehliki alıştırabilmek için fiyatların ucuzlatılması İnhisarlar idaresince Zaruri görülmüştür. İnhisarlar idaresi yaptığı tetkikat neticesin- likör ve vermutlarn maliyetinde şeker bedelinin mühim rol Oynadığını görmüş ve vaziyeti Gümrük ve İnhisarlar Bakanlığı- a bildirmiştir. Bakanlık Ekonomi ve Finans bakanlıklarına mü- Tacaat ederek likör ve vermutlarımızın fiyatlarını daha ucuza Mal etmek ve ecnebi içkilerile rekabetini temin edebilmek için €cnebi memleketlere sevkedilen şekerli içkilerden şeker istihlâk Tesminin alınmaması hususunun teminini istemiştir. Ekonomi ve Finans Bakanları vaziyeti tetkike başlamışlardır. İnhisarlar resi tarafından tesbit edilen bir listeye göre bir litre vermut Ve liköre 150 gramdan 650 grama kadar şeker konulmaktadır. Şeker kaçakçılığına yer kalmıyor Ankara, 8 (Özel aytarımız bildiriyor) — Gümrük ve İnhisar- | ar Bakanlığından aldığım malümata göre şeker fiyatlarının Wcuzlatılması ile cenup vilâyetlerimizde şeker kaçakçılığı tama- Men denebileçek şekilde azalmıştır. Suriyeden kaçak olarak etimize sokulan şekerlerin maliyet fiyatı ile masrafı pi- ızda satılan şeker fiyatları ile çok az bir fark arzetmek te olduğundan şekerden kaçakçılık suretile kâr etmek imkânı or- tadan kaldırılmış demektir, Gümrükbakanlığınınyeni yayımı Ankara, 8. (Özel aytarımız bildiriyor) — Istihlâk vergisi ka- ununun muvakkat birinci maddesinin tatbik şekline dair Güm- Tük ve İnhisarlar Bakanlığı gümrüklere bir tamim göndermiştir. Bu tamimde, 2 Haziran 1935 tarihinden sonra resmi ödenerek lerden çekilmek istenen istihlâk resmine tâbi eşya hak- : eski istihlâk kanunu hükümlerinin tatbik edilmesi Adare âmiri tarafından muayeneye yapılan havalenin I Haziran 1935 veya daha önceki tarihli olması ve muayene başmemuru ve ik servisi olan yerlerde bu servise memur olanlar tarafından — Yapılan tesbit've Vize tarihirin 2 Haziran 1935 günü veya daha © Sönraki tarihle yapılmış. olmas smmm 5 mm i Memurlar için Yapılacak Evler Ankara, 8 (Özel aytarımız bildiriyor) — Emlâk ve Eytam gankası, memurlar için yaptırmağı tasarladığı meskenler etrafın tetkiklerine devam etmektedir. Banka, Ankarada bulunup ta Pahalılık zammı alan 4 bin memurun vaziyetleri hakkında malü- 3t toplamaktadır. Ev mi, yoksa apartıman mı yapılmasınm doğru olacağı bu malümat geldikten sonra kestirilecektir. , Kaçak Unlar için Yapı- lacak Aramalar (Ozel aytarımız bildiriyor) Ankara, 8 Trakyada göçmen evleri Trakyaya Yerleştirilecek Göçmenler TÖzel aytarımız — bildiriyor) 4 Ankara, 8 Memleketimize gelen göçmenlerin bir an önce toprak sahibi edilmesi için önemli kararlar almmak Üzeredir. 15 Eylâlden sonra, memleketimize 30 Lin kadar göçmen daha gelecektir. Bu göçmenler, Trakya mıntakasına iskân edileceklerdir. Öğrend ğimize göre, bir kesım göçmen grupların doğu illerine yerleştirilmeleri kararlaşmış » ur. Holandalı tayyareci için ölüm töreni Ankara, 8 (Özel aytarımız bildiri. yor) — Tecrübe uçuşları sırasında | tayyaresile kazaya uğrayan Hollanda | k pilot için yarın büyük bir tören ya- piacaktır. Hava kurumu, tören prog- tamını hazırlamıştır. Pilotun cesedini | Hollandaya götürecek tayyarenin ya- nn şelirimize gelmesi beklenmekte - | dir, Tecil edilen Tohumluk borçları Ankara, 8 (Özel aytarımız bildi- riyor) —.Ankara ilinde geçen yıl öyle zir z köylü ta Pa tile bir yal tecil edilmişti. Bu ka- rar, Tarrm Bakanlığr tarafrıdan ilgililere bildirilmiştir. Bayındırlık Ba- kanı Karaköse- ye Gitti Hasankale 8 (Özel aytarımız bildi riyor) — Bayındırlık Bakanı Ali Çe- tinkaya bugün 7-30 da Erzurumdan hareketle 11-15 de Hasankaleye mu- | vasala: ettiler, İlçebay, Şarbay, işyar- | lar ve halk tarafından istasyonda kar« | şılandılar. Eclediyece Soğuk“Çermi- | gin bahçesinde hazırlanmış sofrayı şereflendirdiler. Öğle yemeğini ye- dikten ve biraz dinlendikten sonra 12 | TAR RALAR Buğdayı koruma vergisi ka türe e. ii MUNUNA yılan unlardan dola; N ibi hallerde arama yapılabileceği “zir Finans Bakanlığı ibaylıkl, biz ın i ıylıklara Yayanim göndermiştir. Bu ehemmi- İşli tamimde mesele şöyle tahlil o- ve mal tekmeli, tedir: P Maca muhakemeleri usulü kanunu İİ 497 inci maddesine göre aramaya tar vermek salâhiyeti hâkimindir. Madak tehirinde mazârrat olan hal- hin © müddeiumemi ve müddelumümi | lin muavini sıfatiyle zabıta memur- arama yapabilirler, bu madde hük | tee nazaran kaçak mal şüphesi al. İİ ki. bulunan yerleri aramak için hâ İ rg karar almak ve müstacel hal. müddelumuminin emrile arama Siğmak ve daha müstacel olan v | ? İog, Bü ancak İstanbul - Ankara tele- aslahından sonra kabil ola- Sili, için Avrupaya sipariş olan yeni courantporteur'le- dimesi beklenmektedir. İrt ay sonra memleketimize olan bu cihazlardan sonra İstanbul hattında ayni za- kişi birden konuşabilecektir, lık Bakanlığı Posta, Telgraf, © Beige, iğaresi vasırasle, memleket ty i birbirlerine bağlamak üre lr atlar ii lâzımgelen bir iki güne kadar Avru- Çİ“ sipariş edecektir. yetlerde doğrudan doğruya zabtaya mürâcaatla arama yapmak mümkün- | dür. Yalnız arama kapalı yerlerde, İ ev, imalâthane gibi süknaya veya iş | görmeye mahsus yerlerde yapılırsa İ hâkimin veya müddelumuminin hazır bulunmadığı aramada o mahallenin ih tiyar heyetinden veya komşulardan iki kişi bulundurulmak lâzimgelir. An cak zabrta nezareti altında bulunan yerlerle polisçe fena tanınmış mahal. ler ve geceleyin herkesin serbestçe çı kacağı yerler için bu takayyüde lü - zum yoktur. Elhakıl arama için hâkim Gen karar almak lâzımdır. Karar al maya imkân kalmıyan müstacel hal lerde doğrudan doğruya müddeiumu- | mi veya zabıtaya müracaatla ev ve İş yerlerinde gündüz arama yapılabilir. Fevkalâde hallerde geceleyin dahi a olunabi! Şehirlerimizi Telağlar Biribirine Bağlıyor * Baş tarafr 1 incidel Avrupaya sipariş edilen bu malze meler gelir gelmez, Konya « Adana « Mersin, Ankara - Konya, Ankara - Kayseri, Kayseri - Adana, Küyseri » Sivas arasında da yeniden telefon hat ları yapılmasına başlanacaktır, Bun - lardan Adanaya ait hatlar 3 aya ka dar bitirilmesi umulmaktadır. En çok bir seneye kadar bütün bu şehirler a- na hatta bağlanmış olacaktır. Bu ara- da memleketimizin muhtelif noktala- rında yapılması düşünülen on adet kr sa dalgalı radyo istasyonu için de in- celemeler yapılmaktadır. Bu proje he halindedir. de otomobille Karaköseye hareket et- #iler. Sayın misafirimizi uğurlamak için kendilerile beraber gelen ilbay | ve Çumuriyet Halk Partisi ilyan ku- rul başkanı da Hasankaleden 70 kilö- metre ileriye vilâyet hududuna kac | dar gittiler. Demiryolları umum mü- dürü , Cer müdürü Sedat ile yol mö- | dürü Fuat, Bakanın emrile Erzurüm Sarıkamış , Kars demiryolunu tet - | kik etmek üzere Hasankalede ayrrla- | rak trenle Karsa gittiler, Haber aldı- ğıma göre Ali Çetinkaya 13 Eylülde tekrar Erzurumu şereflendirecekler - dir. | —l Sivasla sıcaklar Sıvas, (Özel âytarımız © bildiri - yor) — Birkaç gündenberi sıcaklar bir hayli artmıştır. Şarda bunaltıcı bir hava büküm sürmektedir. ——— e Anado'u ve Adalar elektrik ücretleri Anadolu ve Adalara elektrik te- Sisatı yapılıriasn hükünstle şirket arasında münakit mukaveleye göre muayyen bir meblâğ ödeninceye kadar İstanbul fiyatlarmdan yüzde 15 nispetinde bir fazla ücret abo- nelerden alınıyordu. Bu meblâğ ödemiş olduğuudan 1 Eylülden itibaren bu havali abo- nelerinden yüzl: 75 solesmına ya nİ Jetanbul elektrik tarifesi üze - rinden hesep yapılarak tahsilât ya- pılacaktır, Şehit topçu albayı İskenderin kızı Nebahatla Bakır fabrikatörü Mustafa Bâyrının oğlu İhsanm ni- kâhları dün Kadrköyünde kıyıl - mıştır. Çiftlere saadet dileriz. FiKiRLER VE Bir Kelimenin Yazılışı 'nlerde bu gazetede bir “antho- og dan bahsetmişti i doktor Iz- zettin Şadan benim o kelimeyi, Fran- sızların söyleyişini taklide çalışarak olaji diye vazmak istemeyisimi doğru bulmamış, Yeni Adam'ın 5 ey- Mâ tarihli sayısında bana çıkışıyor. “Nurullah Ata ve veni İeanitülasy lar” adlı o yazıda beni Fransız mü- nekkidlerinden birine o benzettiğini söyledikten sonra: “Bilmem Fransız üstadı gibi bazen de izerleri okuma- dan tenkit ettiği var mı?” diyor. Ben, sözünü ettiğim kitapları okurum; fa- kat sörüvorum ki dostum © İzzeddin Şadan, dikkatle okumadan itiraz edi- yor; bahsettiği yazıma bir parça ol sün dikkat etseydi, ağızdan duymak- Ie yetsinmeyip kendi de bir okusay- dı benim antholorie değil antholoğla şeklinde yazdığımı görürdü. Kapittilasyon, bir kelimeyi eciş bü- cüş bir kılığa koymağa razı olmamak; © kelimenin aslında da, benim dilim- de de bulunmuyan “j* harfini kullan- maktan çekinmek bir kapitülasyon... Benzer bir yeri yok ama beğenmedik- leri bir fikri, bir hareketi kötülemek icin onu, içimizde acı hatıralar uyan- dıran şeylere benretmeğe kalkmak, okur - yazarlarımızın kolayına geli- yor. Doktor İzzeddin Sadın buna te- nezrlil etmese daha iyi olurdu. Anthologie şekli ile anthologin sek- li arasında, üzerinde durmağa değmi- yecek kadar göze çarpan bir ayrılık vardır. Ama ben o kelimeyi fransız- cadaki imlası ile de yazsam yine bir “kapitulasyon” olmazdı İzzeddin Sa- dan birde, bu ibi kelimeler için, “Fransız fonetiği” nin yerleşmiş ol. duğunu söylüyor, bunu kabul etme » miz lâzrmeeldiğini anlatmak istiyor. Bunun niçin bir “kapitülasyon" sayı» larıyacağınr sorabilir miyim? İlim terimleri işi günden güne ka. rışıyor. daha doğrusu havsalaya sığ- maz bir laübalilikle, gelişi gürel bir şekle bağlanması isteniliyor. Eskiden 'müntahabat" denilen kitaplara şim- di, arapcadan alınmış olduğu için, o ad: veremiyoruz: herkesin anlıyabile- ceği kelimeler kullanıp “secme yazı. lar”, “seçilmiş şiirler” diyebiliriz. Fayı, söyle ağır, pek anlasılmıyacak, ilim kokan bir kelime kullanacağız, Prenklerin bile pek az kullandıkları bir kelimeyi alacağız: anthologie Ama bu kelime nereden gelir, asıl ma- rasr nedir, orası umurumuzda değil Biri çıkıp da “parşantor, kratrolon, cumburlop” gibi sözler uydursa onla. Tı da kullanmaktan çekinmiyeceğiz. Babalarımız; “atalarimiz Wii terim. : on- İar arabcayı biliyormuş, Onların icad ettikleri (o kelimeleri, o zamanların mekteb, medrese görmüş adamları, ilk görüşlerinde anlıyordu. Türk mek »« teblerinde, ciddiğ bir surette arabca okutulduğu zamanlar müvellidülhu. muza, müvellidülma' gibi k elbette ki oksijen, idroj melerden çok daha doğru idi; çünkü © zamanım mekteblerinde okumuş bir adam için bize ağır gelen o kelimeler birer tariftir. Fakat oksijen, idrojen, — onlar için olduğu gibi bizim i manasız birer lafzdır. Bugünün Türk mekteblerinde okunfuş bir gence, he. müz İise derşlerine girmemiş frenkce bir ilim terimi söyleseniz onu anlar mr? Meselâ bir hastalık adr olan bir kelimeyi, mercan balığının ilmiğ adı- dır diye gösterseniz o penc niçin inan- mas? Ama “müvellidülhumuza” ke. Himesini, daha ilk icad edildiği gün. lerde de, mekteb görmüs hiç bir Tür. | PİSİ balığı veva gemi yelkeni diye bul ettiremezdiniz. z Ben yine arabca köklerden yapıl - miş terimlere dönelim demiyorum, bır na imkân yoktur; arabca bizim kül. tör dilimiz olmaktan çıkmıştır, Fakat mekteblerimize yunanca ve latince dilleri konmadan oksijen, idrojon, an- teloii. fizivelojiiseloji gibi kelim-'e. fi almak da hiç doğru bir iş değildir. Bazılarının önergelediği gibi ekşido - ğuran, sudoğuran gibi kelimeler al- mâk bin kere daha hayırlıdır. Arı İusal terimleri almak Tazımmış; ama arsrulusa) terimleri almak iyi için onların kökleri nlan dilleri öğrenm-k de lâztındır. Orası işimize gelmiyor. Mekteblerimize yunanca, latince derslerini koymadan arsrulusaldır di- m şeklinden de anlıyamı- imiz, yani bizim için birer tarif lamıyacak Lale almağa kalk. düşünme yolunun tersine gitmek. ezberciliği, hafızlığı yazmak- tar. Yunanca, latince öğrendikten sonra da anthologie, psyehologie, gö ologie gibi kelimeleri elimize, dilimi- ze geldiği gibi yazamayız; kullanaca- ğımız ker harfin, o kelimelerin kök- Jerindeki harflerden birini gösterme- si lâzm geldiğini düşünürüz; biliriz ki “psyehologie” deki “Yy” yunanca)! Yüpsilon” un, “ch” “hi" nin, “ede gamma” nın yerine gelmiştir ve bun- larm yerine “iota” nın karşılığı olan vi” “kappa"'nın ta kendisi olan “k” ve latince de “i” nin iki türlü okun- masın: biribirinden ayırmak için son- radan uydurulan “5” harfleri kona- maz. O zaman anlarız ki Fransızlar çıkaramadıkları için onu bazan “ş” talaffuz ediyor. de o sesi değiştirme - miz, Psühe (veya - Psihe) ye Psişe, Ahillevs'e Aşil dememiz hayk tahaf INSANLAR bir iştir. Hele toprak demek olan “ge” yı bazan “co” (coğrafya), bas gan da “je” (jeoloji) şeklinde Dın tutulur taralı olmadığını göri kendi kendimize belki güler, belki de acınız. Doktor İzzeddin Sadan Fransa'da okuduğu için “psyeholoğie” yi çede psikoloji diye yazmak istiyor; iltere'de okuyan biri de: “Hayır, | İngil o ben saykoloci diyeceğim” derse ne yaparız?.. Bugün okurlarımızın çoğu İ fransızca bilir, onun için çokluğa uya- İ cağız mr diyeceğiz? Yarın bu hal de- gişir, memleketimizde almanca, ingi- lizce veya herhangi yabancı bir dil, fransızcadan daha yaygınlaşabilir. O zaman da çokluğa uyup... Bir dil böy. ie modaya bırakılamaz. Benim “yeni kapitülasyonlar” kur. mağa tığım kanaatine saplanan | İzzeddin Sadan. benim Fransırlar ne yapsa doğru, İyi, güzel sanacağımı sa- nıyor ve: “Nurullah Ata, anthologie- nin antoloji şekline girmesine pek müteessir olmasın. İbnissina'nın İs - mini Fransızların Avicennes diye yaz- drklarını hatırlamak kâfi derecede te- | essürünü izale eder!” diyor. Hayır, Fransızların İbnissina'nın adını boz- ması, bizim gelişi güzel bir imla ile yazmamıza özür olamaz. Ama bende Fransızların, bir filosof adını yanlış yazmalarına, hak vermediğim gibi, karısamam da. Bana ne? ben Fran. sız değilim, İzzeddin Sadan'dan rica ederim be- nim yazılarıma çatmak istiyorsa hiç olmazsa bir göz gezdirsin, hem an- thologia diye yazdığımı görür, hem de bir yıla vakın zamandanberi adı- mn “Ataç olduğunu öğrenir. Bakın ben onun hatırını sayın adını İzzed- din diye, yani kelimenin aslmada, bizim söyleyisimize de uymıyan bir şekilde yazıyorum. Nurullah ATAÇ Hava Tehlike- sini Bilenler Ankara, 7. A, A, — Hava tehlike. sini bilen üyeler listesi: B. B. Kadri Çelikiz 20 ve ayrıca 500; Mitat Vural, Tireboludan 20; Şüru 20; İbrahim Fevzi 20; Esat 20; Fev- zi 20; Mazhar 20; Rasim 20; Meh- met Bilâloğlu, Adanadan 20; Ömer | Çataloğlu, Osmancıktan 20; Remzi | Tekkelioğlu 20; Hüseyin Hatipoğlu 20; Abdullah 20 ve ayrıca 20; Şük- " In; 3x Ma Dİ Barak ele lik 30; Taranto, İstanbuldan 20; Ba- key ve Sael 25; Leon Taranto 20; Karabet Türkçiyan 20; Onnik 20; Ohannes 20; Andon Yavruyan 20; Ziya Eskicioğlu 20; Sabatay Levi 20; Hevrakli 20; Kaneti ve Uion 20; Hakkı Damatzade 20; Zaharya Haka- pati 20; Malatyalı Hafız Mehmet 20; Ahmet Ecirzade 20: İsmail Hakkı, 20; Mustafa ve Kasuru 20; Nuri ve seri» | ki Bakkalbaşızade 20; Mehmet Niya- ri 50; Şark Deri Türk Ticaret Evi 50; Hacı Ömer Malikzade 100; Avni ve Sıtkt Harman 100, Mehmet İpeker. Bursa 20: Ahmet Akkurt 20; Ali Haydar, kitapçı 20; Mümtaz Sadık ve şetiki 20; Sadık Bademtizade 20; Hüseyin Hüsnü ku. maşcı 20; Sait Etem 209; Etem Kori- of 20; Cevat, tecim odası başkanı 20; Etem ve Kâni sabuncu 20; Kümil ma- nifaturacı 20; Cevat, tecim odası baş- kanı 20; Kâzım, şapkacı 20; mail, manifaturacı 20; H. Basri, teci- men 20; H. Tahsin Lanyalı 20; Sü. leyman Niyazi 20; Süleyman Çamo; lu 20: Loça Kardeşler 20: Küzrm 20; Ali yağhaneci 20: Mustafa 20: Fuat Unol 20; Osman Avni 20; M. Nuret- tin 20; Behçet Unverici 20; Süley- man Eğel 20; Mustafa Eğer 20: Sa- Ismon İnegöllü 39; Ziya ve Mehmet Kâmil 20; Möiz Belmüares 20; Isak Abravanel 25; Yusuf Ziya Cumalı 20; | Hacı Hasan 20; Ali Rıza yorgancr 20; Salâhattin 20; Ali Rıza 20; M. Hamdi Hüsnü 20; Ahmet ve Ali Savim Oteli 20; Sabi- ha Fevzi 20; Mustafa 20; Hilmi 20: Halit manifaturacı 20; Kemal atta? Bursa 20; Mustafa Naci börekçi 20; Rasim Tahsin tütüncü 20; Fuat mo- bilyacı 20; Mehmet oto ve malzeme ticarethanesi 20; Adi benzinci 20; Kâ- mil benzinci 20; Mustafa gârajcı 20; Osman Tevfik boyacı 20; Ahmet Ke. mal 20; Mehmet Zühtü keresteci 20; Emin otelci 20; Hall Karakaş 20 Mustafa Atpazarı hamamı 20; Halil Şark Oteli 20; Mustafa Çakır hama- mı 20; Ahmet Çekirge Hayat Oteli 20; Avram Karako derici 20: Hakkı tahek 20; H. Sabri fabrikatör 20; Erin 2: eşlik köyü adına İnebolu | 23; Ulu köyü adma 23; Altıkulaş kö- yü adına 20; Kadri Amasya İlbay: 204 Ziya Atasagun 20; Mehmet 20; Mu- harrem Beşek ziraatçi 20; Halil 20; Veysel kütükçü 20: Ahmet Cemil , Mardin 20; Hüseyin Kefeli Merzifon 20; Akif Cumaoğlu 40; Recep Mus- tafa oğlu 20; Ferendeci kardeşler do- kumacı 100; Cemal Kadıoğlu tuhafi- yes 20, | B. Is. 5 m 4 K MN £ w/ AKSIRIK VERGİSİ Hikâye ettiler: Vaktile — Sultan Hamıt zama » ninda — Arnavutlukta mı, Yemen- de mi, Asirde mi bir yerde bir mal halktan vergi almak için fırsat ararmış. Gerçi o zaman vergi tahsili bugünkü gibi ve imişse de ara sıfa maliye nezaretin den “tahsilâta kermi verilmesi,, hak kında emirler geldikçe Adamcağı- zın maliyecilik damarları kabarır ve halktan vergi almak için çareler 'düşünürmüş, (Vakra «lâf aramızda » hemen hemen her maliye ve hesap momu- ru bu zihniyettedir amma bugünkü rejim çok şükür artık buna müsait olmadığı ve halktan alınacak ver- ginin hududu çizilmiş bulunduğu için hakkını ve vazifesini bilen ada min vergi hususunda hırpalanmıya cağı bihakkin umulur.) Gelelim hikâyemize; Bu adamcağızın her fırsatta vet alması o kadar şöhret bulmuş ki; unduğu yerden kaldırılması için mazbatalar yapmışlar. Lâkin kiç maliye nezareti böyle “gayretli, memüru atar mı... Herif iskemlesi. ne yerleşt'kçe yerleşmiş ve ölçi terazisi olmıyan vergi kesimlerine kuvvet vermiş.. O halde ki, pençe- resine çamaşır asandan, kapısını bo. vatandan. bihcesine çardak vapan- dan , düğünlerden, derneklerden z İ vergi almıya kalikmış.. hükümet a- damına ne denebilir? Memleket mu tasarrıfı mı, kaymakamı mı her kimse mü'kive amiri de bu adamdan müste- ki imiş. Bir gün valinin teftişi sr - rasında bütün erkânı hükümet top luca bulundukları sırada kaymaka» mun teşviki ile birisi valiye şu meal. de bir arzuhal vermiş: “Cenabı hak devlet ve millet ha zinesine zeval vermesin, Kasaba miz halkı her türlü rüsum ve tel lifi tediyede ve mal memurumuz da ii vergileri tahsilde âdeta nümu nei imtisal olacak bir gayret ve in- tizam göstermektedir. Mal memuru muzun bügüne kadar vergiye mat- rah olacak düğün, dernek, çardak ve saire gibi en hatıra gelmiyen şeyleri bulup çıkardığını görmekle de etmekteyiz. Yalnız aciz- lerinin hatırıma bir matrah daha geldi. Eğer mazharı kabul olur da tatbike başlanırsa olbaptaki Jâyiha sını ayrıca takdim et € i hasılatından tensip obüyurülacak miktarda İkramiye ile taltifime mü- saade buyurulmak üzere badoma aksırıktan vergi alması hususunda Nieclit tetkik o mal o memurluğuna e- mir ve havalesi...,, Vali bunu aldıktan sonra tahki - kat yapmış ve mal memuru oradan kaldırılmış. .Becayiş mi, terfi mi7 Belli değil, B. FELEK amaaa aaa Proje geri gönderildi Konya, (Özel aytarımız bildi- riyor) — Akşehirde yapılacık 25 yatak ne projeleri, Sağlık Bakanlığı tarafından geri gönde - rilmiştir. Proje, eksik ve noksan kı- sımları tamamlandıktan sonra tas- dik edilmek üzere tekrar Bakanlı- ğa gönderilecektir. —— a Buğday fiyal arındaki yükse'me durdu Buğday (fiyatlarının yükselmesi Mi Anadoludan 650 ton kas dar buğday gelmesi buna sebep ol- muştur, Alpullu mallârı 7 kuruştan, diğer buğdaylar 4 kuruş 17 paradan 6 kuruş 30 paraya kadar muamele- görmüştür, Ün fiyatları ise eski va- siyetini muhafaza etmektedir. ORAN MM ALT Acıktı bir ölüm Tütün tecimeni Abdi Fuat, A“ kif Fuat ve Nuriye Hümünün an- meleri, tütün tecimeni Nuri Akifin kiz kardeşi Bayan Emine Fusdın aylarca süren ve affetmez bir has- talığın ıztırapları arasında Brük- selde gözlerini hayata kapadığını büyük yeislerle yazmıştık. Pek genç yaşta kocasını kaybedip üç ye- *imile yalnız kalan bu pek değerli we çok enerjik ana, yaşama kasırga- darına göğüs “ gererek yavrularını örhek denilecek bir biçimde yetiş- tirebilmiş.. Bütün acıların; yoksul- iara yardım, insanlığı hiznat et mek yolile diadirmişti. Ne yazık ki, onun sonsuzluğa göşü, gerek yav- xuları, gerek bütün akrabı ve yas ikınları için yerins kyı yaz bis ka- yıptır. Merhumenin şehrimize geti- ilen cenazesi 10 Eyltl sar günü saat 10,5 ta Şişlide Dere sokağında Refik Bey aparımınındın kaldırı Jarak Mackadaki sile Kabristar defnedilecektir. Sayın Abdi, Aki ve Nüriye Fuat ile tütüncü Hasan Akif ailelerinin çok derin matem- lerine ortak olarak bütün tanrdıkla- zın Merhumeye yapılacak son ödev töreninde bulunmalarını dileriz.

Bu sayıdan diğer sayfalar: