16 Eylül 1935 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6

16 Eylül 1935 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

MEMLEKETTE TAN Balıkesirde Genel Nüfus Sayımı için Konferans Balrkesir, (Özel aytarımız bil Başvekâlet Istatistik genel direktörü yardımcısı Sabit yor) — Şehrimize gelen dün saat 17 de Şehir sinemasında önemli bir konferans vermiştir. Konfe- ranç çok kalabalık bir halk kitlesi tarafı yapılacak olan sa lerken, gözönünde tutacakları noktalar üzerinde 20 İlkteşrinde mişti verecekir, dan dinlenmiştir, nda işyarların vazife gö; izahat ver- Sabit Çanakkaleye gitmiştir. Oradada bir konferans Karamürsel - Yalova Şosesi Karamürsel 14, (Özel aytarımız bildiriyor) — İnşası efsane- Vi bir hil rilmek ü ye halini alan Yalova - Karamürsel şosesi, nihayet bi- zeredir. İlçemiz sınırı içindeki yol tamamen bitmiş ve Yalova sınırındaki 10 kilometrelik kısmın yapılmasına"baş- lanmıştır. Taş döşenmesi işleri yakında bitirilecektir. Sofyadan Adanaya uçan ördek Adana, (Özel aytarımız bildiriyor) — Kara Ahmetlide yapı- lan bir ördek avında vurulan bir ördeğin ayağında alüi yom- dan bir halka g rülmüştür. Halkanın üzerindeki yazılar oku- nunca, bu ördeği Taşı cılar tarafından Şu yazılar vardır. Bulgaristandan uçarak Adanaya mıştır. Ördeğin ayağından çıkarılan alüminyom halka, av- igili daireye verilmiştir. Bu levhanın üzerinde geldiği an- Avertir Mus& Royal Sofia Bulgarle 9446 $, Kütahya Silo istiyor Kütahya, (Ozel ayta: ız bildiriyor) — Mühim bir ziraat merkezi olan Kütahyada yaptırılmasına geçen sene karar veri- len silonun inşaatına henüz başlanamamıştır. Kütahya çiftçileri bundan dolayı üzülmektedirler. Yılda 1500 yazon iyığday 1000 vagon arpa ve diğer hububat çıkaran Kütahyanm siloya büyük ihtiyacı vardır. Siirtte Kükürtlü Kaplıca Siirt,“(Özel aytarımız bildiriyor) — Şehrimize 15 kilometre uzakirkta Botan suyu kenarında bir kaplıca vardır. Buradaki su- lar kükürtlü, ve çok sıhhidir. Sıcaklığı 30 dereceden yukarı ol mıyan bü kaplıcaya halk çok rüğbet'etmeliisd ©Her hafta Siirt ve havalisinden buraya'birçok kimse gelmektedir. Ilbay ve şarbay Ali Sakip Beygo bu kaplıca yerinde yeni in- şaat yaptırmış ve yıkanma yerleri vücude getirmiştir. Kaplıca- nın temizlik vesaire işlerine bakmak üzere de ayrıca bir işyar tutulmuştur. No, 121 YOSMA! Etem Izzet BENICE içindeki parayı da ben kendi- min bileceğim. Nerede görül müş böyle şey? Ben alık alık evde oturacağım, dünyayı gör- miyeceğim, bay doktor istediği vakit gelecek, kasasını açacak, bir torba altın alacak, istediği kadını koltuğuna takacak, eğ - lenmeğe gidecek. Baksana doktor gözüme baksana. Ben de buna boyun eğecek, böyle katakulliye kapılacak göz var mı? . Ve doktora sormadan orada- ki işyara seslendi; — Baksanıza, Doktora bir baş dönmesi gel- mişti. Ayakta duramıyor, zan- gır zangır titriyordu, İşyar geldi: — Buyrun bayan. Güney sözlerinde gayet ke- sindi; — Böyle bir kasada hemen tiyorum! Fazıl bir şey söyliyemiyor, sadece gözlerini parlata parlata işyarın gözleri içine bakıyordu. Adamcağız: — Soralık mız var mı?. Dedi ,yukarıya seslendi: — Bay Cemal. Bay Cemal. — Ne va — Boş kasamız var mı?, — Nerede?. — Bu bölümde. Doktorun gözlerindeki par- laklık ve büyüme sürüyordu, ve Güney'e göstermemeğe çalışa- rak kaşlarmı kaldırıyordu. İş- yar yan gözle bunu gördü, o da Cemal'e kaşlarını yukarıya kal- dıra kaldıra: — Hayır de, hayır.. İşaretini verdi. Cemal bir ko- medya oynandığının ayırdımın- daydı. Fakat, nedir, niçin, ne oluyor demeden işi oluruna bağladı: / — Hiç boş kasamız yok. O, babacan babacan böyle söylerken Güney yine parladı: kere, boş kasa- | Erbaanın suyunu Getirmek lâzımdır Erbaadan yazılıyor: | Erbaanın en büyük derdi su meselesidir. Birçok - Anadolu kasaba ve şehirlerinin * dertleri aşağı yukarı hep aynidir. Za.| man Zaman, Erbaa suyunun ka» | sabaya getirilmesi için çalışıl- muş, fakat buna birçok sebepler mâni olmuştur, Şehrin suya ih- tiyacı çok fazladır. Susuz, iyi ve temiz suyu olmıyan bir şeh-| rin halini anlatmak için fazla söze lüzum var mı?. Halk yıl- lardır sıkıntı içindedir. İlbay Recai Erbaalılar tarafmdan çok seviliyor. ediliyor ki, bir- çok güzel işler yapan ilbay Re. ca, Erbaayı suya kavuşturacak tır, Şimdi herkes dört gözle su bekliyor. A Söğütlü nahiyesinin Suyu ve yolları Adapazarı (Özel aytarımız bildi yor) — Adapazarma bağl Söğütlü nahiyesinin en büyük dertle: lan yol ve su işi yakında kökü ilmek üzer arasındaki şose tamamlanmış- tır, Köyleri nahiyeye bağlayan yolla» rm yapılması da yakında bitecektir. Nahiye yakında bulunan iyi bir suyun merkeze akıtıl aşlanmış Nahiyede bir de Cümuriyet âbidesi dikilecektir, Balıkesir-Edremit Yolu kısaltılıyor Balikesir o (Özel aytarımız bildiri. yor) — Balıkesir - Edremit yolunun Katilköprü yanındaki 3 kilometrelik bozuk kısmı ile Bursa hanımdan Pa- Ismuda kadar olan kısmın bu yıl esas- lı bir şekilde yapılması kararlaştırıl. mıştır. Bu bozuk yol yapıldıktan son- sa, Balıkesirden Edremide otomobille | 2,5 saatte geçirilecek Uşakta sesli sinama Uşak (Ozel aytarımız bildiriyor) — Şeker fabrikasının Avrupadan getir terek muvakkaten Halkevine verdiği karca işine kevi salonunda kurulmuştur. Üç gün mectanen halka sinema gösterilmiş- tir, 20 Teşrinievvelde açılacak yeni elektrik santralinden alınacak cere- yanla sesli sinema muntazam bir şe- kilde işleyecekti KÜÇÜK TELGRAF İ HABERLERİ Niksar, (Tan) — Erbaa ile Niksar | Ovasının sulanması için, eskiden yar pılan keşifler, tahsisat olmadığı için tatbik edilemiyordu, Bu güzel ovala- nn sulanması için su bentlerinin yar pılması bu yıl mümkün olacaktır. * Sıvas, (Tan) — Beledliyejitfaiye teşkilâtn: kuvvetlendirmeğe karar | vermiştir. Bunun için, büyük bir ara» zöz alınacaktır, Bele İ tün ihtiyaçlarını tesi İ birer birer giderm * Diyarıbekir,(Tan | subesi, bu şubeye bağlı kliplerde can- h bir spor yaşatmak ve gençleri ça- lıştırmak için, bir antrenör temin et- ir. Spor şubesi klüpler arasında muva msüsabakası açmış, birin. ciliği kazanan Tayyare takımma müş çerçeveli bir Atatürk portresi he İ diye etmiştir. — Ne demek o?. Koca bankada boş kasa ol maz olur mu?. Ne biçim banka bu?, Halinde yangından mal kur- tarmağa Çalışanların görünüşü ve durumu vardı. Kendi kendi- sine: — Bu işi çarçabuk bitirmeli- yim.. i Dedi, bir kere daha sordu: Hiçbir yanda boş kasa yok - mu imiş?. O ufak tefek, kibar yapılı, yavaş yavaş konuşan işyar: — Bütün kasalar tutulmuş, Boşalacaklar var amma, daha birkaç gün, beklemek gerek.. Dedi, Güney dudaklarını bük tü, düşünüyordu: — Ne yapmalıyım?. Fazıl, işyarların anlayışma seviniyor: — İyi dostluk yaptılar. İste mezler amma kendilerine bir i- yi armağan borcum olsun., Diyor, belli etmeden Güneyi süzüyordu: e —29 TEKNIK MATLAR at — Çıplak at ile mat et mek t ve bir şah ile hasım şahını kenar ve hatta köşe hanelerine kadar sürmek ve sıkıştır mak imkâ mek içi Şaha karşı şah ve il bir şah 2. Ac6-g 5 (AL, 6 hanesine ge- tirilse pat olur). 2. Şh8-g8 3. Ah7-£6 ÇAK, £7 hanesine geti- rilirse pat olur) 3. 8-18 Ş(8-g7 Görülüyor ki yalnız iki at ile çıp- lak bir şahı mat etmek imkânsızdı Fakat “fazladan Jüzumsuza bir o N er hasım şah yarında m baştan aşağı değişir. Böyle bir halde atların mat kabiliyeti artmaz ama lüzumsuz paytak kendi şahlarının kaçamak yollarını kapatır lar veyahut ta paytakları eketi an bırakmaz. Aşağıda gös- ix iki misal çok öğretici (Şekil: 2) ile hareketleri takip edi- 4 7 4 yl, v7 Şa1-az Şa2-al Şal-az2 Şa2-a1 5—Aa3-c2 kiş ve mat, Görülüyor ki burada b 2 hanesi kendi paytağı tarafından şaha öldü 1 —Aec4-16 Şgı-hı 253.020 © Ve... Hemen rahatlamıştı.Bir saniye içinde geçen karşılıklı düşünceleri yine Güneyin ke - derleyişi gütti — Kasa yoksa bu kasayı ba na bırakırsın olur biter. Ve, yine işyara döndü, bu söz lerini söyledi: — Fazıl kasasını bana veri - yor. Hemen ne gerekse yapın. İşya — Bay doktor noterden tas- dikli bir senet verirlerse mese- le kalmaz. Siz de üç fotoğraf ve rir, mukavelenameleri (O imza- larsınız, biz kasanın devrini ya parız. Dedi. Güney yine kafasınm İ- çinde bir hesaba başladı. Ve du dakları ile mırıldandı: — Notere gidilecek. Senet almacak.. Fotoğraf getirilecek. Mukavele yapılacak. Ve.. Bu kadar şeyden birden sıkılmış gibi: — Oo uzun şeyler bunlar, ya- — Simdi ne yapacak? Kasa yok. Benim anahtarı alamaz. pamam.. Dedi. Doktor da, 16.995 —EKLNOPLİ..... Findiklarımız Avusturya Piya- İ Avusturya geçen yıl ülkelerden 2.156.0: 10.804 kı d ı Bu miktar bir yıl önce, 1.059,000 değerinde 9.192 kental idi Geçen Mit ülke iti- Ulke Değer Kental 8,307 7 Diğer ülkeler 227 Türkiyenin yeni mâhsulünden şi diye kadar 20 bin çi Ağustos ları, cif agı üzerinde: yeste 610-620 F. satılmıştır. Fakat dan çekilmesi üze rine fiyatla nektedir, Alıcılar çe- kingendir, a piyasası eylül tes- Himi, cit Tiryeste 500 F. f rinden fiyat beklemekte ve a işa girişecekleri anlaştimak- : ir tadır, | Son İstanbul teklifleri, eylül tesli- mi, iç Emdik cil Tiryeste 510 F gı üzerindendir. İtalyan teklifler nüz gelmemiştir. İspanyol ürünlerinin durumu| Türk Ofis Madrit Şubesi, Ispanyada ihracat ürünlerinin son va, bit eden birr raporun memleket kısımlarını alıyoruz: i alâkadar eden | Portakal Ispanyada normal senelik portakal reköl! tal kadar- indeki rekolte hep normal rekoltenin aşağısında bulun- muştur. Bu miktar 1933 - 34 mevsi. inde 9.5, 1934 - 35 me inde İ iyon kental ol mevsimi için, ağaçların durumlarına dayanarak yapılan tahminler rekolte nin iyi olacağını göstermektedir. Zeytin yanın son üç ıl zeytin rekol. şağıda verilmiştir: Tspa teleri a 1933-34 7 1934 - 35 yılı mevsimi pek az mah- ir. Bu milter izönüvon Yeni yıl rekoltesi ise iyi bir durum göstermektedir. Ağaçlar şimdiki bal- de çok iyi bir mahısul vadetmektedir. Zeytinyağı istihsaline gelince, ge- (Aklar burada bi 2 at feda ediyor) ŞhıXxAh2 3—Af6-g4-- Şh2-hi 4—$i2-01 OH3-h2 (Burada kara paytağın oynanat mesi yalnız pata engel olmakla kal- r, kendi şahının bir kaçamak ha si de kapıyor.) 5—Ag4-f2 kiş ve mat, (Şekil 4) Bu vesile ile çok iyi şatranç oynı- yan Alired de Musset'nin meşhur bir — Ooch.. Bırakıyor. Diye geniş bir nefes aldı. Fa kat, sevincini bulması ile kay- betmesi bir oldu. Güney kara - rmı vermiş, bu karşılıklı cedel leşmede zaferini kazanmış bir kamutan anıtı gibi demir san- dalyenin üzerinde dimdik duru yor, doktora: — Yapacağım şeyi ben bul - dum! Diyordu. Bu diyişinden son - ra hemen yapacağına geçti. Ko lunda bir ipek kap vardı. Onu açtı, yere serdi. Torbaları, para ları, tahvilât destelerini beşer onar, küçümencik avuçları kaç torba, kaç deste, kaç paket kav rayabiliyorsa o kadar, yakala - yıp yakalayıp yere serdiği ka- pın içine dolduruyordu. Doktor boğula boğula: — Ne yapıyorsun Güney?. beni öldürecek misin?, Şimdi bir yerime inme ine - cek!, Diye birkaç söz söyledi, Fa- kat, Güney bu lâkırdıları dinle medi bile : — Sen karısma.. sasında Müşteri Buluyor BORSA — a I4 EYLÜL CUMARTESİ 14 ansıs frangı de 20 Liret 194 20 Belçika frangı 20 Drahei 20 İsviçre ör, Florin 20 Çek Kuron Ayvasturya giling Mark Zloti Pengo İsveç Kuron Alim blecidiye Banknot Pirin üsere Ingiliz Lirası Avu Pezeta M Çernovetn İsveç kurona İş Bankası Mü — .. E Anadolu 65 60 Bomonti - Nektar Terkos Reji Asin Çimento Merkez Bankası Telefön İnihat Değirmencilik 'T. A, Ş. yi 0,75 Fezenenl “18 şen seneki yağ istihsali 2 - 2,5 milyon ha evvelki üş sene içinde 3 - yon kentale çıkmakta idi. şatranç meselesini de burada göstere- lim. Bunun için (Şekil: 4) e bakınız. Meselenin konusu şudur: (Aklar oynarlar ve üç hamlede mat ederler). Işte meselenin çözülüşi 1—Rh7-d70 (Aklar burada ruhu feda ederek parlak bir iş yapmaktadırlar, Uç hame lede onat yapmak için bundan başka da yol yoktur.) 1— Ab8 X Rd7 (Karalar ak ruhu almayıp ta başka ne oynasa ikinci hamlede mat olur« lar) 2 —Ae5-c6 (Aklar bundan evel ruhu fedadan maksadı kara şahın şimdi d 7 hanesin- masına kendi atile (Kara at yere de oynatılk sa üçüncü hamlede mattır.) 3 — Ag 4-6 kiş vemat, Sus! Ses çıkarma. Bırak iskandal çıkmasın.. Düşmanım olan bu paraları eve götüreceğim! Dedi, kasayı boşaltmaya de- vam etti. Güney sel önünden ka çar gibi hızlı hızlı, çabuk çabuk işini görüyor, serin kanlılığını hiç bozmamaya çalışıyordu. Ka sa boşalınca kapın dört ucunu birleştirdi. Uçlar biribirine zor kavuşuyordu. Onları düğümle - İdi. Sonra belinden entarisinin kemerini çıkardı, düğümün al - tından kemerle sıkı bir boğum yaptı. Koskoca bir bohça olan bu para yığınını kolaylıkla ye- rinden kaldıramıyordu. İkma s1 kına bohçayı yerinden kaldır - dıktan sonra bir daha yere bı- rakmadı, — Haydi yürü doktor.. Diye seslendi ve kendisi a « dımlarını sıklaştırdı, Para bob çasmın ağırlığından yürüyemi- yor, adımlarını attıkça bohça ayaklarma çarpıyordu, Doktor, sanki son nefesindeymiş gibi (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: