2 Ekim 1935 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 10

2 Ekim 1935 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

a lp Harp Akademisinde Dün 52 Sübaya Büyük Törenle Diplomaları Verildi Bunlardan 5i deniz, 28i kara ve hava kurmay sübayı, ez f vd İY AŞ Dünkü törende Orgeneral Fahreddin diplomaları dağıtırken 19 u levazımcıdır (Baş tarafı 1 incide) generaflerden Puat, Pertev ve Esat | hizmetler ve başarılar dilerim. Bu | dur. Büyük örneğe benzemeğe çalış ta bulunmuşlar, merasime General Mürsel, Akademinin ilk direktörü Halil ve en eaki profesörü Hicri, Is- tanbul Deniz filosu komutanı Amiral Şükrü, Yarbay Bilâl, Filotilâ komu- doru Albay Salt, Deniz komutanı Yar bay Ta ât, Albay Rasih, Harbiye oku- İa komutan vekili Albay Mehmet, Süel lise komulanları, Rektör Cemil, Dil Tetkik Kurumu Sekreteri Ibra- him Necmi ve Akademinin kumanda ve tedris heyetleri de iştirak etmişler- dir. Yeni kurmaylar (erkânı harpler) hazırlanan salonda yerlerini almış ve törene saat on beşte Deniz bandosu- nun çaldığı ve bütün kurmay ve nam- zetlerinin beraberce söylediği Iatik'âl mârşile başlanmıştır. Örgeneral Fah- reddin genç kurmay sübaylara ayrı ayrı diplomalarını vermiş ve bütün mezunlara yeni gidecekleri vazifeler de başarıklıklar dilemiş ve kendileri» ni kutlulamıştır. Türk Dili Tetkik Ku rumu, genç kurmay sübaylara birer tane yeni dil kılavuzu armağan et- miş, bunlar da kendilerine verilmiştir. Crgeneral Fahreddin, çağırıklılar ara sında bulunan mâitekait generallerden Fuat, Pertev ve Esadr takdim etmiş, onların Genel savaşla İstiklâl savaş- İarımdaki hizmetlerini o arlatmıştır. Bundan sonra, Akademi komutanı Korgeneral Ji mezunlara kendi'e- rinden nele? beklendiği ve bir kur - y yın (erkânı harp zabitinin) meleri başarması gere hakkında $ x önemli ve değerli vir söylev ver- mişti Akademi komutanının söylevi “Arkadaslar, Sizi heyecanla selâmlarım. Bugün Deni- “arp Akademisinin çıkardığı üşuncü sınıfla kara harp akademisinin 17 inci ve yüksek levazım okulunun 8 inci sınıfları diploma aldı. Altı yıl lan deniz harp akademisi kemi den beklenen ödevi hakkiyle başardı. Bu yıl çikâr” “la deniz kur- mayla.. -/ olacaktır. Bu sayı az, fa” kat çok kıymetlidir. D. * harp aka. demisinin ilk srnifı olatak çıkan arka daşlarınız bügün harp filosu kurmay başkanıdır, genel kurmay deniz hare- kât şubesi direktörüdür, ihtiyat filo kurmay başkanıdır, ataşenavaldir. Ge gen yıl çıkanlar da deniz kurmay ©- Tunlârına geçtiler. Deniz harp akade- misi gittikçe erginleşiyor. Her yıl da- ha ergin oluyor. Deniz harp akademi. in erkmen komutanı sayın Tuğbay Fahri Engini kutlular, size de şerefli HINÇ EDGAR WALLACE — Ne bugün, ne yarın! Sen de kukla biçimi oğlan istediğin yere gi- debilirsin, Şunu da söyliyeyim ki, bu- radan çıktıktari sonra sana vallahi başka hiçbir stüdyoda hiçbir iş ver. mezler. Hiddetten köpürmüş bir halde tek rar büroya girdi. Biraz sükünet bul - duktan sonra, Brixan'a sordu: — Ne dersiniz bu heriflere? Tam filmin orta yerine geldiğimiz bir za- manda beni terkedecekmiş. Zaten bun lat hep böyle oyun oynarlar. Kurum Brixan, benim küçük kızla sen oy - ma... Her halde öteki heriften daha İ- yi oynarsın. Bir taraltan Boğazkeseni de ararken vakit geçirmiş olursun. — Hayır, teşekkür ederim, bu be- nim mesleğim değil. Ve bir sigara yakıp, dumanını yu- karıya doğru savurduktan sonra: — “Boğazkesen,e gelince, şimdi ben bu adamı tanıyorum. Ne zaman istersem, elim ensesindedir. gi Ye STELLA HARP TLAN EDİYOR Knebverth hayretle muhatabına yıl kara harp akademisinden çıkanlar» İla harp akademisi mezunlarının ade- İdi 493 oldu. Stajımızı bitirdikten son- ra sir de Türk kurmayma katılacak» siniz. Türk kurmayı! Yüz yıla yakın za- mandan beri Avrupada, Asyada, Af- rikada sayısız harplerde , Plevneden Dumlupınara kadar uzanan kanlı mer ha'e boyunca Türk kurmayının adı ya zıbdır. Türk kurmay sübayları güzel ve tinel vasıflarının özlerini bu okul- daki derslerden aldılar. Her sınıltan genç sübaylar, sonradan, komutan O- runlarında veya kurmay bizmetlerin- de harbin güç veya feci durumlarında onları hâkim yapan doğru düşünceyi, inisyativi, soğukkanlılığı ve cüret has salarını bu akademide öğrendiler. A- teş ve deneç oku'unda tahsilini tamam Tayan Türk kurmayı İstiklâ! harbin. de Başbuğ Atatürkün emri 3ltnda bü tün erkinliğini gösterdi. Istikl&i sava- ına yüzbaşı giren genç kurmay nes- li yetişti ve bu nesil geçen ve bu yıl lar içinde orta komutayı filen eline aldı, Kara ve deniz kürmay sübayları! Ordu ve donanma size güvenebilir, si- zi kutlularım. Feragat ve yararlık'a gece, gündüz: çalışan “değerli öğret - menlerinizi saygı ile tebrik. ederim. Yüksek levazım okulundan çıkanlar! Akademi camiasında siz, hem levazım meslek uzmanı, bem geri işlerinde kurmayın kıymetli yardımcısı olmak için yetiştiniz. Geri hizmetin önemli Kismi sizin Üzerinizde bulunacaktır. Modern harpte geri hizmetin ne ka - dar nâzik ve güç olduğunu biliyocsu- Dünkü merasimde — Lâtife ediyorsun, dedi... — Bilâkis gayet ciddi... Fakat “Bo ğazkesen,.i tanımakla, suçlarını isbat etmek iki ayrı şeylerdir. Knebvorth iki elleri cebinde, yazı'- hanenin kenârına oturarak, inanmı - yor gibi detektile baktı: — Salın benim truptan birisi olma san? dedi. Brixan güldü ve diplomatça bir ce- vap verdi: — Henüz bütün trupunuzü tanımak ia müşerref olmadım. Fakat bununla kafanızı yorup durmayınız. Şimdi Co- noliy'yi ne yapacaksınız? Direktör omuzlarını silkti: — Ne söylediğinin bir kelimesinin bile farkında değil. Ben de lüzum - suz yere hiddete kapıldım. Bu çeşit adamlar ne söylediklerini, ne yaptık- bi düşünmezler. Stelli'ya gelince, oda. Pakat Stella Mendora öyle kolay kolay ric'at edeceğe benzemiyordu. | Çetin bir mücadeleden sonra, sinemâ âleminde kendisine bir yer edinmişti. Bu yeri kolay kelay bırakmak iste - miyordu. Vaziyeti iyiceydi, sonra parası var- dı, Hattâ isterse artık çalışmıyabilir- di. Yüksek aylığından başka, burada kaynağını yakından tetkik etmek ib- tiyacmda olmadığımız geliri vardı. Stella'nm' lk işi trupta kendi ye-| | nur. Siz bu zor ödevlere yetiştirildi. niz, başarılar dilerim. Genç kurmay sübayları! Yukarı İ karşı danışman, aşağıya doğru yönet- İ gersiniz. Bir kurmay sübaym değeri, İ yapacağı önergelerle ölçülür. Bu öper geler, gerçeğe ve gerçekliğe, kuvvtt- li sebeplere dayanmalıdıf ve bir kur- may sübey içinde bulunduğu bali, özlük ve irilik ile görmelidir. Hesap yanlış'ığı, hesap eksikliği veya bir terafhılık asla affedilmez. Kurmay sü bay, yalnız ateş karşısında değil, ay- ni zamanda mesleki bir cesarete de sahip olmalıdır. Güçlüğü komutandan sağlamak veya komutanın hoşuna git miyecek şeyi ondan gizlemek ve ko- mutana müdahene etmek ihanettir Kurmay sübayları! Çok çalışıp bir teviye erginleşmelisiniz. Kurmay, yal İ nız kendi yerini doldurmak a değil, ist basamağa da manen hâkim olmas ğa çalışmalıdır. Kurmay sübayda bir dereceye kadar ambitlon'da gerektir. Fakat bu, dejenere olmamalıdır. Harpte en ziyade tesir yapan etge, karakterdir. Karakter, ruh ve kalp meziyetlerile irade kuvvetidir, Cüretli olun, önce iyi düşünmek ve İyi hesap etmek şartile... Sebatlı olun, sabit fikirli olmamak, inatçı olmamak ve cevval olmak şar» tie... Metin olun, sert ve katı olmuyarak. Kurmay, devam eden bir oluştur. Kurmayta yüce örnek, Mareşaldir. Ordunun güdem dektrinlerinin ilham kaynağı nasıl o İse, kurmay karakter ve erdemlerinin şahıslanmışı da o - mak. Genç kurmay sübaylarının ama. &i, ülküsü olmalıdır. Arkadaşlar? Siz bahtiyarsımız: Çün kü, Türk kurmay sübayısınız. Çün - kü, Atatürke intisap: eden mesleğe mensupsunuz. Çünkü, Atatürkün çağ daşı ve Atatürkün kurmay sübayları» siniz. Atatürk yalnız 20 milyon Türkün, çağdaş Türk acununun atası değil, mazideki, haldeki ve istikbaldeki Türk ulusu ve camlasının atatıdır. Atatürk, serdarlar, dâhiler yetişti. ren Türk ırkının hayat enerjisinin, ze kâsının, cevherinin siyasal, süel ve kültürel dehasının en yüce şahislan - maşıdır. Geçmiş, gelmiş ve gelecek çağları derin ve büyük tarih çehresile la- yan Atatürk, Türk vkının özüdür. Marp tarihinde bir benzeri olmayan Türk İstikiâi davasının başarılmasın - daki sır, Türk milletinin siyasanın gü- demine,ihtilâlin güdemine ayni kud - reile hâkim, sivil ve süel ve hakları müsavi kemalde bir şefe kavuşmasın- dadır” Başbakanımızın da menşei, kültürü nün temeli kurmay mesleğidir. Kur- may sübay, serdar, Dış. | Bakani Ve Başbakan olan General İsmet Inönü, bugün, yeniden kurulan vatanın ev- rim ve gelişim amaçlarının sabit mih- rakıdır, bütün kurmay nesillerine kı- vanç ve övünç anıtıdır. Kurmay stajiyerleri! Yüksek leva» atm meğunları! Sizin için Cümuriyet ordu ve donanmasmda, sevgili Baş- | buğumuz Atatürkün izinde ve uğu bulunan generaller runda mutlu hizmetler, şerefler, yük- selişler ve büyük başarılar diliyo- rumu, Söylevden sonra Akademi komutanı Korgeneral Fu- adin çok büyük bir dikkat ve önemle dinlenilen söylevinden sonra bando, Çümuriyet marşını çalmış ve çağırık- lar bahçede hazırlanan özel bir yer- de limonata ve pasta ile ağırlanmış - lardır. Bu arada ordu İspekteri Or- general Fahreddin, bahçeye çıkarken Akademinin ilk direktörü Bay Hali- lin fotoğrafisini görmüş, diğer gene- rallere de göstererek eski arkadaşlık hatıralarını anmışlardır. Akademiden mezun olanlar Akademiden bu sene beşi deniz, yirmi sekizi kara (üçü hava sübayı), 19 u levazım olmak üzere 52 sübay mezun olmuştur. Mezun kurmay sü- baylar, yeni kıt'alarına tayin edimiş- lerdir. Gidecekleri (o vazilelerde altı aylık bir stajdan sonra Büyük Genel Kurmay Başkanlığı emrinde çalışacak lardır. Kara Harp Akademisinden diploma alan sübayla mez şunlardır: Hava yüzbaşısı Azmi, piyade yüzba- şt Namık, süvari yüzbaşısı Edip, Topçu yüzbaşısı Ali, piyade yüzbaşı” sı Emin, muhabere yüzbaşı Hüsnü, piyade yüzbaşısı Rahmi, topçu yüzba şı Cemal, istihkâm yüzbaşısı Şeref, topçu yüzbaşısı Ziya, piyade yüzbaşı» sı Fehmi, piyade Teğmen Nami, piya- de teğmen Niyazi, piyade teğmen Hayri, piyade teğmen Abdürrahim, piyade yüzbaşısı Mehmet Fuat, top- çu yüzbaşı Abdülkadir, piyade yüz- başısı Kadri, Hava yüzbaşısı Ham - dul'ah, topçu yüzbaşısı Irfan, topçu yüzbaşısı Ali, hava yüzbaşı Tekin, piyade yüzbaşısı Refik, piyade teğ- men Emin, Vedat Ali, Sezai, Ahmet Kemai ve Ârif. Efganlı bir sübay Akademide 735 numara ile kayıtlı bulunan piyade teğmenlerinden Arif Efganlıdır. Akademiyi bitirdiği için Efgan ordusunda hizmet görmek üze te Türkiyeden ayrılacaktır. Deniz kurmay sübayları Deniz Harp Akademisinden mezun denizcilerimiz şunlardır: Binbaşı Nu- reddin Tokgöz, Binbaşı Nuri Günege, Ön Yüzbaşı Refet Artam, On Yüzba- şı Süruri Akalın ve Yüzbaşı Siret Çakır, Levazım uzmanları Yüksek levazım okulunu bitirenler şunlardır; Levazım binbaşısı Haydar, topçu binbaşılarından Suphi, Muhtar, Ke- mal, Nâzım, topçu yüzbaşılarından Kâmil, Irfan, M. Ali, piyade yüzba- Yasan; Nihet, Arif, Osman, Abdülkadir, Ihsan, Hasan Fehmi, Ta- hir, Edip, Nureddin ve Şükrü. Fırtına iki motör Daha batırdı Giresun, 1 (Özel aytarımız bildiriyor) — Dün geceki şid - detli fırtma, henüz dinmemiş - tir. Yeniden iki motör daha bat- mış, limanda batacak deniz va- sıtası kalmamıştır. Her tarafta Bol yağmurlar Niksar, | (Özel aytarımız bil- diriyor) — Erbaa ve Niksar böl murlar yağmış, güz ekimine baş || lanmıştır. Karahisarda kar yağıyor Ş. Karahisar, 1 A.A. — İki dan sonra sabaha karşı dağlara ve kasabaya kar yağmıştır. İ İ rittir, Herhangi bir memur çok maaş gesine üç gündür bereketli yağ- || gündenberi devam eden vağmur (İl ey a NN yz Ka mutay Açıld ii (Baş tarafı 1 inciğe) Divanı Muhasebat encümeni namı- na marbata muharriri Mitat Aydm (Trabzon): — Kaplan arkadaşımızın bahis bu- yurduğu şey memurlar hakkında va- alırken, dün bir dereceye tayin edilse bile, büyük maaş alırken küçük maa- şa düşse bile, büyük maaş üzerinden tekaüt edilir. Herhangi bir tesirle bü yük maaşımdan düşmüş olan memur. ların hakkı nasıl korunuyorsa, me busların da hakkı aynen müdafaa edli melidir. Mazhar Müfit Kansu (Denizli) — Divanı Muhasebatın okunan bu maz- batası tefsir mahiyetinde bir mazbata değildir. Zannederim ki Divanı Mu- hasebat tefsir istemiyor. Mitat Aydın — Tefsir değil, bütün dür, Mazhar Müfit (devamla) — O hal de bu meselenin esasen tefsire taham mülü yoktur. Kanunda mevcut olma- yan birşey hakkında tefsir yapıla - maz. Mebus İken tekalt müddetini dolduranların nasıl tekaüde sevkedi- lecekleri kanunda gösterilmiştir. Üze- rinde bulunduğumuz vaziyet İse baş- kadır. Mebusluğu terkediyor, arrusu ile başka bir memuriyete giriyor ve aldığı maaş ta mebusluk tahsisatın - dan az bulunuyor. Şimdi bu mebus- luk tahsisatı üzerinden nasıl tekaüde | sevkedilebilir? Kanunda böyle birşey yoktur, bu hükmü kabul edebilmek | için bir maddeli kanuniye tedvin et «- mek lâzımdır. Hüküm sizdedir. Fa - kat böyle bir madde olmadıkça, bu şekilde bir tekaüt muamelesi yapıla « maz., İhsan — Mazhar Müfit arkadaşı - mızın fikrine iştirak ediyorum, değ- rudur. Eğer kanunda noksan görü - lüyorsa ve lâzımsa bir kanun yapılma hıdır, Abdülmuttalip (Malatya) — Me - busluk hiç bir zaman memurlar için bir imtiyaz teşkil edemez. Askeri ve mülki teksüt kanununun genel hü- kümleri vardır. İster mebus olsun, is- terse her me sebeple baremin hangi | derecesine düşerse düşsün, herkes son | iki sene aldığı maaş üzerinden tekaü- de sevkolunur, Mebusluktan çıkan za tın son tekaütlüğü mebusluk üzerin- den yapılacaksa, iki sene mebusluk tahsisatı alması lâzımdır. Memurlar maaş: olduğu balde mebusluktan te- kaüt olmak isterse, bu, doğru olamaz. Binaenaleyh bu meselenin tekrar Büt çe encümeninde tetkikini rica ederlin. Bundan sonra Ziya Gevher (Çınak kale) nin, mrieüin. Maliye ve Bütçe en mlerine havalesini isteyen tak ri alina tali edilmiştir. Ölüm cezasma çarpılma hakkmda. ki iki mazbata okunduktan sonta, Ziya Gevher (Çanakkale) tekrar söz alarak bu mazbataların birinde geçen (Asi Kürtler) köyünün ismine işaret etmiş ve ki: — Sözüm ne bu hükümler, ne de m yeye « Söyliyeceğim, bil. bassa ğı e e dir. Mazbatada (Asi Kürtler) köyü denilmektedir. Hayret ettim. Dahili- ye vekiletinin bu kadar umuru dahi- iye, umuru hariciye ve sair namlarla anılan birçok müdürlükleri valileri, vardır. kaymakamlat dır, nahiye müdürleri vardr! bu “Asi Kürt” köyü ismi edit kikaten şayanı hayret bir şey! * Iç Bakanı Şükrü Kaya yer) cevap verdi: — Köyün ismi Asidir, Asi Y) ta olduğu gibi... Mitat Aydın (Trabzon) — Bİ lelâde bir köydür. Içinde Kür tur. Asi burada ancak isim olar mektedir. Ziya Gevher — Kanunda b vaz yoktur, (Asi Yozgat) ismi ğişmiştir. Celsenin sonunda, ruznarneği yihaların görüşülmesine sisra vakit başkan dedi ki — Sıra bundan sonra, kani geliyor, arkadaşlarımızın! çoğ ve bugün geldi'er. Onları tama: kumağa vakit bulamamyişlardır. him lâyihalardır. Iyice /tetkik meleri için, toplantıyı iki gün bırakıyorum. Cuma günü saat on beşte mak üzere toplantıya nihayet Ankara, i (ÇA.Â.) — Kami bugünkü © toplantısında Dü Nuhviran köyünden Mustala oj li, Akyazı Beynerit köyünden tafa oğlu Zekeriyanın, Sökenin şi mahallesinden Yusuf oğul! Hacı Şerif oğlu Cambaz Süleyi vuş ie Koçarlı nahiyesinin Tel yünden Kör Ali oğullarından man oğlu Hüseyinin ölüm cezal garpılmaları hakkındaki - kı mazbataları tasvip olunmuştur. i Tarım Bakanı dönüyor Bafra, | A.A. — Tarım kanı ve yanmdakiler, Sa: bayı ve Parti Başkanı ile te bu akşam şehrimize gel İer ve ilçemizin tarım işleri kında incelemelerde bulu: lardır. i Gömböş Berlinden hareket Berlin, 1 A.A. — Macar bakanı Gömböş, 48 saat de kaldıktan sonra bugün 13 de Manfred Von Rich adındaki tayyare ile hareket miştir. ZAYİ — İstanbul Üniversitesi kuk Fakültesinde 1302 numara Dr. Hafız Cem Dahiliye mütehasst! Pazardan başka günlerde (2,30 dan 6 ya) kadar İst Divanyolu No. 118 Muavenehane ve ev telei 22398. Yazlık telefonu Ki 38 Beylerbeyi 48 Ucuzluk, çabukluk, iyi, temiz ve güzel iş rini almış olduğunu arayıp bulmak oldu. Adele evvelce kendisine tahsis e - dilmiş olan baş yıldız locasında idi. Stella bunu görünce, evini bir yaban- G& İşgal etmiş gibi sinirlendi. Fakat bütüm hiddetine ve sinirine rağmen, zahiren soğukkanlılığını muhafazaya gâlışarak, kapıyı vurdu. Adele, tuvalet masasının önüne 0 turmuş, kendisine devredilen locada- ki aynalara, süslere bakıyordu. Stella'yı görünce kızardı. Stella sesini mümkün mertebe tat- lılaştırmağa çalışarak sordu: — Mis Adele Leamington sizsiniz değil mi? Biraz girebilir miyim? — Rica ederim, buyurunuz. Adele hemen yerini terketti. — Oturunuz, öturunuz, rica ede » İ rim, rahat bir sandalye değildir, bi- Urim. Zaten burada bütün sandalye- ler öyle.. İşittiğime göre, beni siz duble ediyormuşmunuz? Adele şaşırdı: — Sizi mi duble ediyorum? — Elbet, Knebvorth sizi duble et. mek için aldığını bana söyledi. Bı nun ne demek olduğunu bilirsiniz. değil mi? Bir artist mânii çıkar da, rolünü çevirmeğe gelemezse, onun ye- rine ikinci derecelik sahnelerde &çü- ei birini dublür olarak alır- K. Genç kız müstehziyane: işittiği Adele'i — Fakat Knebvorth bana birinci derecelik sahneler de çevirtti. Ancak bir tane ikinci derecelik plân çevir » dim. Stella hiddetini yenmeğe çalışıyor» du: — Vallahi Knebvorth, biraz canını sıktım, bana darıldı. Kabahat te ben. de ya.. Fakat yarım geliyorum, bili - yorsunuz ya? | Adele sarardı. — Bu belki sizin için haysiyet kı- re: bir vaziyettir. Lâkin biz hepimiz de o yallardan geçtik. — Nası olur Knebvorth bana bu filmi baştan aşağı çeviteceğimi söy « İemişti, e gülümsiyerek; başını salla- — Sahi, sen çök saf kızmışsın, bu adamların ipleri ile kuyuya inilir mi? Yarın sabah İşe gelmek için bana ta- limat verdi. South Downs'a gidece - diz. Adele'in kalbi kopacakmış gibi çar- pıyordu. Genç İkiz ertesi gün oraya gidile - çeğini biliyordu, fakat bu malümatın | sadık Conoliy tarafından Stella'ya ve- rildiğini bilmiyordu. gen düşünür gibi bir vaziyet al- — Sahi, bu vaziyet, sizin için pek haysiyete dokunur bir sey... Ben sizin yerinizde olsaydım, giderdim, şehre giderdim, film çevrilinceye kadar on beş gün görünmezdim. Sözüne hafif bir fasıla verdi: —Beyki de sizin paraya ihtiyacınız olabilir, Eğer onu (düşünüyorsanız, hiç merak etmeyin. 'Eİ çantasını açtı, bir deste banknot çıkardı ve dört tanesini masanın Üze- rine koydu — Adele sordu: — Bu para nedir? — Kızım, masrafınız için paraya ihtiyacınız olur elbet. — Eğer Knebvorth'u görmeden ve sizin doğru söyleyip söylemediğini #i anlamadan, Londraya gideceğimi zannederseniz, pek aldanıyorsunuz. Stella'nm yüzünü kan bürüdü: — Size yalan mı söylüyorum sanı yorsunuz? Deminki dostâne vaziyetini unuttu, gözlerinden ateşler fışkırarak, iki eli kalçalarımda Adele'in karşısına dikil. di. Adele dedi ki: — Yalan mı söylüyorsunuz, yoksa yanılıyor musunuz, bilmiyorum. Be - nim emin olduğum bir şey varsa, O da şu dakika bu Jocanın bana ait ol- duğudur, rica ederim, buradan çıkı - Biz, Kapıyı açtı. Bir an, dişi kaplana dönen Stella'nım kendisini tokatlama» «e ihtimalinden de korktu. Fakat bü- tün bu sahneyi sessizce uzaktan sey- reden iri yarı İrlandalı bir kadın stüdyonun kostümeüsü iki rakfi aranma girdi ve hırsından dud nı ısıran başartisti tatisirkla kaf şart itti, Stella İrlandalı kadınm üzerinden bağırdı: — Bak, görürsün, ben seni # dan nasıl kovdururum. Senin yvorth dediğin adam, bütün bu panyanın sahibi değildir. Be: nifurum var. Onu bile kapı dı mesini bilirim. bu mânayı anladı, Stella yalar lüyordu. Birkaç dakika işittiği sözli hakikat olabilmesine ihtimal Çünkü Knebvorth aklına man, kendisini müdafaa damlardan değildi. Feki başartistin” tekrar haber verdikleri zaman Kn kabul etmemek niyetindeydi, daha kararım verinciye kadaf kapıda göründü. Karşı karşıv. Knebvorth dedi ki: — Sizde hayret ve takdirle ladığım birçok meziyetler vafi böyle dimdik duruşunuz da © biri. Yalnız size hir şey söyli TArka! kaldıkları

Bu sayıdan diğer sayfalar: