23 Ekim 1935 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 8

23 Ekim 1935 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

D T YUNAN KRALI NASIL YAŞIYOR? Krala Çekilen Bir Tebrik Telgrafı: Hristos Anesti! Kral hergün yüzlerce 'telgraf alıyor ve hepsine cevap veriyor “Le Journal” den Yunan bayrağı, mâvi beyaz $ei leriyle Yunan kralı Jorj'un oturdüs ğu Londranın Vest End oteli üze rinde geçen haftadanberi dalgaları - yor. Burası ciddi bir oteldir. Sanki ona bir palas hali vertcek her türlü seyin ciddi surette ortadan kaldırıl. dığı zannediliyor. İçeriye girelim: Her şey, mükemmel görünüyor. Ge- niş'klârik salonlar. Her şöminede ateğ yanıyor. Ve her şöminenin | Önünde de çiçekli kumaşlar kaplan- mış kaltaklar yarım bir kavis şeklin- de sıralanmış duruyor. Burada dünün veya yarının hü- kümdarmın bulunuşu, otele feykalâ- de bir canlılık vermiyor. Nihayet, birkaç gazetecinin kralın geçeceği yeide sabırsızlıkla bekledikleri görü- İüyor. Fakat otelin iki kapısı var Hangisinde beklemeli?. İşte mühim mesele... , Birdenbire bir sinema operatörü, evvelâ hayrette gibi görünen ve son- ra da gülümseyen bir centilmeni fil me çekiyor. Bir meslekdaş bu sevi- nen sinemacınm kulağına Üç kelime #ısıldiyor. Sinemacı da hemen duru- yor: Bu adam kral değildir. Yunan kral Jorj Üç senedenberi bü otelde oturmaktadır. Hiç şüphe yok ki etrafında bulunanların mu. habbetini katanmıya muvaffak ol- muştur, v Haşmetmtap o kadar mültefittir ki, en basit kimseler bile, en büvük şahsiyetlere karşı gösterdiği nezake- ti gösterir. Kral burada çok sade bir hayat ge- giriyor. Yanında husus! kâtibi ve u- sağından başka hiç kimsesi yoktur. Bunlar 1923 te kral ile beraber Yu- nanistandan çıkmışlar ve o zaman- danberi yanından ayrılmamışlardır. Kralın hususi apartımanı, bir oda ve bir salondan ibarettir. Bunları siz ve ben bile her zaman kiralıyabiliriz. Burası Londranm az gürültülü ve sakin biz mahallesidir. Kralın husu- si kâtibi binbaşı Levides'in bul ettiği salonda üzeri gâzeteler, mektuplar, telgraflarla dolu masalar var. Bunların birisinin Üzerinde üç resim görünüyor. İngiltere kralı be- şinci Jorj ve kraliçe Mary taralın- dan verilen fotoğrafiler arasında Yunan kralı Jorjun bir resmi İki kral arasındaki akrabalık çehrelerin beyzi şeklinde ve açık gözlerin ba Kıslarında nazara çarpıyor. geliyor. Bunlardan bir kısmı krala sadakat ve saygı bildiren şarbay ve ilbavlir, diğer bir kısmı da halk ve kövlüler tarafından gönderilmiştir. Kralın hususi kâtibi bana: — Kral bunların hepsine verivor, dedi. İkinci Jorj, artık hakikaten Yuna- nistan kralıdır. Yunan Orta elçisi Simupulesun krala, ulusal asamb'e- nin kararın! ve hükümetinin saygıla- rmı bildirdiği güpdenberi, o, attık menli bir kral değildir. Belki de se- yahatte bulunan bir hükümdardır. Kral teşrifata riayete mecburdur. Simdilik gâzetecilerle konuşmuyor. Hatta plebisit yapılmcaya kadar ga- cevap zetelere hiç bir mülâkat vermiyeceği sövl-niyor. EDGAR WALLACE Sahneyi yeniden çevirdiler, gene olmadı, üçünetisinde de Conolly bi- tik bir hale gelmişti, Knebvorth: — Haydi çeviriyoruz, diye bağır- dı. Ve ayni sahnenin dördüncü defa çevrilmesine başlandı. Kusurları ve ahlâkr ne olursa ol sun, *Conoliy'nin iyi bir artist oldu. ğuna da şüphe yoktu. Sarfettiği fev- kalâde kudret ve endiseye rağmen, carsaflardan inerken kendisine çev. rilen genç kızım yürüne öyle tatlı gülümsemesini biliyordu ki. Nihayet genç âşık. sevgilisi ko- lunda olarak. gene çârsaflara tutu. na tutuna kulsden aşağıya indi. Ve Conolly sevgilisine tatlı bir tebes- sümle bir kere daha baktı. Knebvorth bağırdı: — Kesiniz! Her şey durdu, artık sahne çev- tilmiş, filmin bu kısmı da bitmişti. Conolly hemen kendisini bir ke- nara birâkıverdi. Kollarını yoklıyas Faik: : ; Binbaşı Levides diyor ki: — Ben bile sizç bir şey söyliye- mem, Buradaki mevkiim ve salâhiye- tim dolayısiyle kral namına $öz söy- lediğime emin iz. Esasen onun yakınında bulunanlardan çıkan sözler haşmetmeabın sözlerinin, fi- kirlerinin makesi değil midir?. İşte kral, utat gezintisini yap mağa gidiyor, Kral Jorj, çevik ve genç adımlarla, dudaklarında tatlı bir tebessüm belirdiği halde kapıya | doğru ilerledi ve mütevazı bir taksi» ye bindi, Taksi, esasen güzetecilerin israrı- na karşı en tesirli bir tedbirdir. Fakat resmi mabafilin nüfus edi- lemiyecek kadar derin bir süküta dalmasına rağmen, ben Londrada Yunan Kralı Yorginin sor resimlerinden biri bulunan Yunan mahafilinden barı şayanı dikkat malümat aldım. Yunan mahatilindeki heyecan gö” ze çarpıyor. Bunlar 13 senedenberi krallığın iadesini düşünüyorlardı. İşte hayalleri bügün hak'kat oldu. Meselâ, kral Köostantinin en eski bir dostu uzum müddet bana hatıra- larımdan bahsetti. Bu adam bügün sevincinden kabına sığamıyor: — Haşmetmeap ikinci Joşja çek- tiğim telgrafta ne dediğimi biliyor musunüz).. Yalnız iki kelime: “Hristos Anestil,,. (Hazreti İsa dirildi!) Bu paskalyenin sevinç nida» sıdır. Hiçbir söz, bu iki kelime ka- dar benim derin sevincini ifade ede. mez. Kralın dönüşü, memleket için hi i bir di ve yeni bir devrin — Hey Allahım, dedi, canımı al- salar, bir daha bu sahneyi çevirmem. Ne tehlikeli iş olduğunu bilmiyor. sunuz. Ölüyorum zannettim. Knebvorth gülerek: — Ölmedin ya, ona bak! dedi. Haydi şimdi biraz dinleniniz çocuk- lar, biraz sonra filmin arkasını çe- vireceğiz. Makine yirmi, otuz metre geti çe. kildi. Conoliy otlara uzanmış, dur. madan iniltiler çıkarırken, genç kız Brixan'a yaklaştı: nun oldum, dedi, Kuleden inerken, yavaş sesle söyle diği şeyleri bir işitseydiniz. Kahka- hayır basacaktım. fakat film bozuk masın #'ve kendimi zor tuttüm E- ğer kendimi tutamasaydım. haydi bu sefer bir dafa başlıyacaktık. Doğ- rusu öyle kolay İş de değildi bu! Genç kızım kolları urganın sıyrın- tılarivle kıpkırmızı olmuştu. Brixan bu küçük yaracıkları öpmek için içinde tahammül edilmez bir arzu duyuyordu. Lâkin kendisini tuttu, — Rolümü nasr! yaptım? bari tam bir sevgili ifadesini overebildim mi? Kendimi adeta içi saman doldurul- muş bir pakete benzetiyorum. Brixan: — Rolünüzde diniz, dedi, Bu sör ürerine genç kır delikan- harikulâde güzel. | Iskenderiyeden Geçen Bir Italyan Vapuru Tutuştu Ve Yandı Yanan “Paris-Soir” dan: Kahire aytarı bildiriyor Bu sabah saat yedide uykudan uyanmakta iken iki müthiş iştial du- yuldu. Gürültü halk arasında panik yaptı. Pencereler açılıyor, nâzarlar semaya doğru yükse iyordu. Biraz sonra bir şayia çıktı: İskenderiye bombardıman ediliyort.. Fakat, dok amelesi, limanda iki bü- yük alev, İki siyah duman sütunu görmüşlerdir. İskenderiye halkının çok iyi tanıdığı Ausonia vapuru açık- İarda yanıyordu. 13 bin tonluk bir İtalyan vapuru olan ve Loit Tiryestino Kumpanyası pa wit bulunan bu vapur sabah Hay. fadan gelmişti. Liman önünde ;h- hiye müfettişini bekliyordu. emil kazanın patlamasından çıkmıştır. İki kazan biribiri ardınca o patlamıştır. Yirmi dakika sonra vapur müthiş bi öteş gemisiriden başka bir şey değil : Ates, vapurun orta kısmını sar- mıştı. Vapurun birinci mevki salo- nunda toplanan yolcular, ancak ka- maralarm bulunduğu koridora gele- bilmişlerdir. Hemen imdat tedbirleri almmıştır. İskenderiye limanında bu- lunan İngiliz harp gemileri alevler içinde bulunan vapurun imdadına iş Biran : Ter Sropahiere Valla Oueen ET sabeth ve Revenge gemileri idi. Balıkçı gemileri vapurun son yol- cularını almıştır. Bu sırada yangın tulumbaları, yangına” hâkim olmak için işe başlamışlardır. İngiliz gemi- başlangıcı değil midir? Ve düşününüz ki, uzun müddet tenberi memjeketten sürülmüş olan- lar bugün yeniden vatanlarma kayu» şacaklardır.,, Kralın Yunanistana ani surette dö neceği hakkındaki şavialara gelince: Bana sövlendiğine göre böyle bir ih- timali düşünmek için kralı az tans mıs olmak lâzımdır. Hatta tayyare ile dönmek ihtim»li de böyledir. Kral, fevkalâde hadire- lerd»n çekinir. Kı ükünetle plebi- siti bekliyor. Belki de neticenin ilâ- nnr müteakip hemen Yunamistana dönmiyecektir. Mili-te kendisini, lâ. yık olduğu veçhile kabul için vakit bırakacaktır. Plebisit'in resmi neticeleri malüm olunca, kral yanında bazı zevat bu- lunduğu halde bir fransız limanına gidecek ve oradan Yunanistandan gönderilecek bir harp gemisine bine- cektir. ia baktı ve hemen gözlerini indir i. Brixan küleyi göstererek: — içersine baktınız mı? Ne var- dı? diye sordu, — Kulenin içinde mi? Hicbir şey yoktu. Bir yığın taş, her tarafta ya- ban' otlar, o kadar. O sırada Knebvorth geli — Adele, yukarda bif şey unuttu. nuz mu? — Hayır. — Öylevse edir? Elile yukarda görünen bir şeyi gösterdi. — Ay. kımrldıyor O sırada yuvarlak gibi görünen sey yükse'di. büyüdü. Bir kafa, tüv. lü bir çift iri omuz göründü. En sonra bir bücak kulenin bu tarafına uzandı. Tüyleri tozdan bembeyaz olmuş- tu. Suratı da son derece pisleşmişti. Brixan bütün bunları gördü. Sonra hayvan, tutunacak bir yer bulmak için kollarını uzattığı zaman, ber iki bileğinde de tuhaf şeyler vardı. Brixan dikkat etti. rılmıs kelepçe anladı. yanlarına yuvarlak parçaları olduğunu e Ağ BAG DÖNÜYOR Genç, kız bir sayha kopardı ve Bunların kı” AN Ausonia vapuru lerinin tulumbaları da bunlara yar. | dım ediyordu. Fakat iki güverte ara- sını tahrip eden ateş karşısmda, 250 kişiden mürekkep olan würettebat, henüz ateşten masun ka'mış olan üst güverteye çekilmeğe mecbur olmuş- lardır, Esen şiddetli rüzgâr, itfaiyerin va- zifesini güçleştiriyordu. Bu sırada ikinci n da patladı. Ateşin pet- rol hazinelerine sirayetine sebep oldu. Vapuru, en son Kaptan Bellini ter- ketti. Yolcular ve mürettebat İngiliz hastane gemisi olan Maine gemisinde toplandı. Şimdiye kadar bir ölü ve ğır yaralı vardır. Kayıp yoktur. İskenderiye sıhhiyesine o mensup Dr. Rocco dumandan boğulmak tehli- kesi geçirmistir. Ve tehlikeli bir hal- de bulunmaktadır. Filhakika bazı anlar oldu ki, Avso- nia vapururü yaklaşmak kabil olama- mıştır. Çünkü vapur, çok kalın bir duman ve müthiş bir sıcaklık mesre- İ diyordu. Tekne biraz sonra güçlükle limana getirilebildi, Bu da gemiyi, demire bağlıvan sinciri eritmek sure- ti'e kabil olabilmiştir. Ausonia vapuru Çeneve ile Isken- deriye arasında muntazam seferler yapmakta idi. Sefere çıkarılalı ancak 13994 ton idi Lüks bir şekilde ya- | pılmış olan bu vapur birinci mevkide 220, ikinci de 112, ve diğer mevkiler- de 140 yolcu taşıyabiliyordu. Kazanlarda çıkan iştialin sebebini anlamak için tahkikata başlanmıştır. e — Bazıların verdiği haberlerin aksi- ne olarak, müsssisan meclisi halinde bulunan âsamble, cümhuriyete nha- mek hakkmı o haizdi. Hatta monar- şistlerin söylediğine göre, meclis reb'lirdi. Pakat verilen karar, buna dair mevcut fikirleri obiribiriyie telif et- mek için alınan yarım tedbirlerden ibarettir. Meselâ rejim mes-lesinde netice üzerinde tesir icra etmemek için, evvelâ doğrudan doğruya mil- İt tarafından. b'lâhare asambie ta- tafından bir karar verilmesini isti men teessüsünü istiyen bazı şeflerin fikirleri biribirlerile telif edilmek is- | tenmiştir. te plebisit yaptırmakla, selefi tara- fından çizilen yolda yürüdüğünü an- tmak istiyor. hemen Brixan'ın koluna yapıştı. — Aman allahım, dedi. Aman bu benim odaya çıkan şey olmasın. Brixan yavaşça kızın kolundan sıyrıldı veskulsye doğru koştu. O si- rada Bag kendisini kuleden bırakı- verdi. Aşağıda yumrukları yerde, | bir müddet oturdu, etrafına fena fe- İ ma bakındı. Burnunu bir iki defa kuvvetle çekip homurdandıktan son- ra, doğruldu. Yürümeğe basladı ve | bir tepec'ğin arkasından kayboldu. Brixan hemen arkasından atıldı. Hâyvanı tekrar gördüğü zaman, Bağ bir ceyrek mil Okadar uzaklaşmıştı. Çahların, fundalıkların, kayalıkların arasından koşup gidiyordu. Brixan takip etmek İmkânsiz ol- duğunu görünce, yavaş yavaş geriye — Bütün trup heyecan içindey. Brixan anlattı: : — Bu maymun Gregoöry'nin oran. götanıdır, Kimseye zararı dökun. maz. Sahibinin evinden iki üç gün- denberi kaybolmuştu. Knebvorth alnını silerken : — Demek ki kulede saklanıyor du, dedi. Bereket versin ki, biz film çevirirken görünmedi. Adele,*yukar- dayken maymunu yörmediniz mi? Genç kız her halde sarı makiyajı- nın altinda sapsarıydı, çünkü dudak- | da kanını 6ökmüştür. 60 sene zarfın» yet vermek için reye müracaat et-| kralın hemen avdetine de karar ve- i yen Çaldarisin fikrile krallığın he- Bugünkü hükümet de, memleket- | ünya Gazetelerine Göre Hâdisel 23-10.935 er BiR FRANSIZ MUHARRIRI DıYOR Ki | Fransa Esir Tüccarı Bir Kral için Kanını Dökmez! Fransa Hiçbir Pakt ile Italya Aleyhine Silâh Kullanmaz! “Le Matin” den: Fransızlar nasıl olur da kalplerine elem veren bir ıztırap duygusu duy- mazlar?.. Beyhude yere söylendi: “Süel zec- ri tedbirler olmıyacaktır, abluka ya» pümıyacaktır.” Fakat her sabah Ce- nevrede Avrupal: bir milletin boynu” nu, Uluslar Sosyetesi paktına güve- rek atılan kement üzerine kurşun sıkılmak isteni'diğini görüyorlar. Ve sonra bu kemendin diğer Avrupalı bir milletin tazyiki ile yapıldığını öğ- reniyorlar. İşte o zaman Fransızlar bunun nereye varacağını, bu iki mil- İetten biri düşüncesiz veya ümitsiz bir hareketle, çılgınca bir harekette bulunarak diğerinin üzerine saldırıp saldırmıyacağını kendi kendilerine soruyorlar. İşte bu sebeple Fransızla- rın sinirleri geriliyor ve bir infial duymaktan kendilerini Çünkü bu iki millet te dostturlar. Bir Fransada, İngilterenin 1914 ve 1918 de gapığın unutmyacak mil. yonlarca kişiyiz. Bulonya'dan bunu unutacak olursak gözlerimizi, Bulon- yadan trene bindiğimiz zaman, de- miryolu kenarında ve Etapies'deki küçük mezarlıklara bir göz atmamız kâfidir. Orada yeşil bir sert üzerinde, safti harp nizamında binlerce küçük beyaz taş vardır. Yüzleri İngiliz sa- hi lerine çevrilmiş olan bu küçük be- yaz taşların herbirinin altında ebedi uykusuna yatmış bir İngiliz askeri vardır, Sonra bu binlerce taşin arkasında Picardie, Artois ve Flandre'de de da ha binlerce taş vardır. Bunlar, hafr- zadan hiçbir zaman silinmiyecek $ey» lerdir. On beş sene zarfında, kalem elimde İngilizleri ve İngiltere işleri- ni biri iddetle tenkit ettiğim za- manlar, kırmızı Fransız toprağına ko- nulmuş olan bu binlerce taşı düşün- düğüm o'du. Ve her defasında yazı- İarımın acılarını biraz hafiflettim ve- ya onları yazdığıma teessüf ettim. Fakat Reyms kayalıkları üzerine dikilmiş. olan tahta İtalyan haçlarını udütmamiz da kabi!” değildir. Italya da ayni dava uğrunda bizim yanımız- da ikinci defadır ki, yanyana kanları- alamıyorlar, | ki mızı döküyoruz. Sonra Italya ile ar Italya » Habeş — Kelepçelerin sirri meydana çık- ta ha! — Siz de dikkat etmiş miydiniz? Evet, bir kelepçe kemerinin hangi kuvvetle kırılabildiği şimdi anlaşılı- yor. Fakat ama Chloral butyliki neyle irah edeceğiz? Konuşurken genç kızım elini tuttu, yüzüne baktı: — Korktunuz mu? dedi — Doğrusu çok kotktum. Ne müt» hiş şey! Bag değil mi bu? — Evet, Bag! Ortadan kayboldu- ğu #amandanberi galiba kulede sak. lanıyordu. Demek ki yukarda bir şey görmediniz. — İyi ki görmedik. Yoksa ben korkudan kendimi aşağıya atardım. Kulenin iç tarafında karanlık oyuk- lar var. Her halde orada saklanmış olacak. Brixan bizzat gidip görmeği ter cih etti Bi merdi. ven dayadılar, yukarıya kadar çıktı. Kule, kaleye benziyen dött duvar. dan müteşekkildi. İç tarafta, merkez. de zemin, büyük çapta bir obüsün açtığı çukura benziyordu. Toprak, bir alay yabani otlarla örtülmüştü. İri iri birkaç taş, bir ağacın dalları, © kadar.. Burada kolayca saklanmak müm- kündü. Bag da istirahat etmek ve larına götürdüğü eli titriyordu. Knebvorth yaralarını temizlemek için ağlebi ih- timal orasını tercih etmişti. Brixan Fransa arasında daha büyük bir (* bıta vardır. Burabıta, medeniyeti belki de beşiğinden başlar. Ayni an& bize ayni ruhu vermistir. Kavgal8 #m1?.. 15 senede bir, Fransa ile İngif tere arasında olduğu gibi Fransa il İtalya arasında da kavgalar olmuf tur. İnsanlar arasında, dest veyi kardeş oldukları zaman bile kavgalai olması, zavallı insaniyetin başına Çi ken bir felkkettir. Fakat biribiri üz€ rine saldırmadan da kavga edilebilir Fakat göğüs göğüse yapılan kavg# lar vardır ki, bun'arın tasavvuru bill İnsana ürperme verir. 12 Mart 1925teSir Awste Chamberlan, İngiltere Dış İşle kanı olduğu zaman; Cenevrede küf süye çıkarak © meşhur protokoluf İngiltere tarafından reddini icap ren sebepleri izah ederken demişt — Bir Ingilirleri böyle hareket mecbur eden sebep, an'aneler, den kalma fikirler, hisler ve heyecat lardır. Mühim bir mesele karşısındı biz, nadiren feylesolun sabırlı olaf mantığı veya sükünet içinde çalıssi tarihşinasın mantığı ile hareket ed€ riz. Güzel bir diyev. Dürüst ve müessil izahat. O bugün bize birçok şeylel anlatıyor. Fakat feylesolun veya t& rihşinasın ciddi olan mantığını tef keden Fransa da muhabbet vey duygu ile hareket etmek hakkma m8 Wik değil midir? Sonra, ayni erktsf gelen leşlerle ve syni dava etr fında toplanan müttefiklerin araların da biribirlerini müdafaa ettikten sor ra yine biribirlerini öldürdükleri bi ihtilâf ile karşılaşmak insani ve asi bir his mahsulü müdür? Fransa için, bir adamı İngilten aleyhine kaldıracak bir ihtilâf olama$ Ayni zamanda dünyada hiçbir pak yoktur ki Fransada bir silâbı Italyi aleyhine kaldırmış olsun. Yirmi asırdanberi harp meydanlf rında kanını dökmüş olan Fransf esir tüccarı bir kral için kanının bi damlasıri: “bil, ğa kat'i su e tette azmetmiştir J Fransa harbetmiyecektir. Tehlike de olan vakar ve haysiyeti değildi O, kalbinde bir isyan duyduğu içif harbetmiyecektir. hayvanm sırtın o paralandığın V' w kulağının yrıtıldığını farketmii ti. Merdivenden indi, tekrar Kaef vorth'un yanına geldi. İhtiyar direktör: — Galiba biz bugün işimize vam edemiyeceğiz, dedi, herkes * nir içinde., Brixan direktörü otomobiline ald Bütün Yol boyunca zihnen mayın" nun bu esrar, görünüşü ile m! gul oluyordu. Her halde birini Baf oraya zincirlemişti. Zaten kelep$ parçasını görür görmez de bunu 8 laması lâzımdı. Çünkü bu kelepçe) ri kırmağa hiçbir insan kuvveti ki“ yet etmez. Bag da kendisini kurt” must. Fakat nereden. nasıl? Nef” Griif şatosuna sahibinin yanma dö" Knebvorth'u “evine | bıraktıkt *y'yi Şimenlerinde Cloc* de golf oyna vakla | buldu. YÜZ görü hâlâ sargılar içindeydi. Fak süratle iyileştiği anlaşılıyordu. * — Ne dersiniz, Bag yarım sast ©“ vel geldi. Acaba günlerdenberi 05" de kaldı? Ben çok defalar şu hay” nın, dili olsaydı. diye o özlenirdi” fakat bu arzum bugünkünden Kk“ vetli olmadı. Birisi bileklerine keltf geler takmış, demin çıkardım. Arkası v8"

Bu sayıdan diğer sayfalar: