24 Ekim 1935 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4

24 Ekim 1935 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CİNCİ HOCA İK İTİN Yazan: Ziya ŞAKIR Kara Mustafa Paşa Bir Iki Defa Padişaha Bu Hallerden Bahsetti, Fakat Azar İşitti Çünkü devrin zihniyet ve hususiyeti, bunu icap ettirmekte idi. Gerek sa- | dayanamıyarak 3 ray dahilinde ve gerek saray haricin. | de en yüksek şahsiyetler bile, makam ve memuriyetlerinde tutunabilmek, ilerlemek, yeni yeni imtiyazlar e'de edebilmek için: o günlerde padişahın (makbul ve memduhü olan zat) her kim ise; ona intisap edip himayesine girmek mutlaka elzemdi Cinci Hocanın konağma dolup bo- salanlar; muhtelif hisler ve muhtelif dilekler beslemektelerdi. Bun'ardan, mansıp ve memuriyet için Hocanın | eşiğini aşındıranların yanımda; dert- lerine derman istiyenler de eksik de- gildi. Hoca, artık büyük hediyeler mukabilinde (cin tutan) hastalara muskalar veriyor: çocuğu olmıyan kadınların göbeklerinin etrafa misk ve safranla tılsımlar ve vefkler yazı- biribirlerinden müşteki olan İ) ve (ayal) lere nefes ederek kü- sülüleri barıştırıyor; kocalarının zu- üm ve kahrına dayanamıyan kadın- lara okunmuş koyun ve eşek ditleri verip bunları kocalurma Yedirterek; bu kaplan ruhlu adamları, koyun gi- bi halim ve merkep gibi sabırlı ve ta- hammüllü yapmağa ça'ışıyordu. Halkın cehalet ve saflığı, Hocanın açtığı bu servet kaynağına yardım ediyordu. Baş döndürücü buhur ko- kularile bunalan ve mest olan kadın- lara: — Hatun! Gözlerin sıkıca yum. İmdi ecinni padisah gelip seni hoş hal edecek. Hemen itikadın pâk tutarak dilediğin iste, Arma ve lâ- kin, zinbar gözüm açayım deme. Zi- ra, çarpılır; seyyiesin çekersin. Diyen Cinci Hoca, kendisine saf- fetle teslimiyet gösteren bu cahil ka- dınlara, en şeni fezahat irtikâbından iyordu.. (Büyü) ve Hocanın bizzat kendisinden ve kendi kurnarlığından ibaretti. Ho- canım kalm, nafiz ve müessir sesile okuduğu muttarit dualarla buhur ko- kuları altında sersem bir bale gelen bu zavallı sâf kadınlar; muratlarma nal oldukları zaman: bu muvaffakı- yeti, o bihuş zaman'arında (ecinni padişahı) nın oraya gelerek kendile- rini tatlı tatir okşamalarına atfetmek- | telerdi. Hocanın şöhreti günden güne Is- tanbulun dört köşesine yayılıyor : haf- tada ancak bir iki gün konağma ge- İebilen hoca, artık bu müracaat si- hiplerinin getirdikleri ktymettar he- diyeleri koyacak yer bulamıyordu. Fakat bu şöhretten memnun olmıyan- lar da bulunuyordu. (İlmi); bakika ten takdir eden bir kısım ulema, bi ve desiseye istinat ederek, birdenbi- re İstanbul muhitinde yükselen dün. kü medrese softasına gittikçe kinle- miyorlar; ikide birde Sadrazam Kara Mustafa Paşaya gizlice müracaat ederek: — Sultanım! Bu ne haldir?.. Bu cahil yobaz, memlekette ilmin ve ule- şanı kadrini kesretti, Bu hal devam | ederse, âlem fesada varır. İlmi şerife musallat olan bu aygır herifi şu ehli is'âm beldesinden def'ü refetmek için nezdi padişahide himmet eyle, Diyorlardı. Kara Mustafa Paşa, bir ilki defa padişaha bu hallerden bahsetmek İl temişti. Fakat pek acı azar işitmişti Çünkü hergün Cinci Hocanın nefes ettiği İncirleri ak amberli sütte pişir- terek yiyen padişah, aldığı kuvvet ve kudreti, anca": ve ancak Hocanın ke- rametine atfetmekte; onu kırıp inci- tecek en küçük bir hareketi bile ak- ından geçirmemekte idi. s Cinci Hocaya dan biri de (Silâhtar idi. Aslen Hırvat olan ve (Jozef Maskoviç? ismi taşıyan bu adam, Kendi memleketinde çektiği sefalete Yusuf Paşa) yan ve peri şan bir halde gelmişti. Güçlü, kuvvet'i, cesur bir gençti. İs. tanbula ge'diği zaman uzun müddet iş bulamamış; nihayet saraya bostan» ct yazılmıştı. Zekâsı ve kendini iyi idare etmesi sayesinde yavaş yavas ilerlemiş; nihayet (rikâptarlık) hir. metine tâyin edilmişti, Aradan çok geçmeden de; (ikinci vezirlik) rütbe- sile (silâhtarlık) şerefini ihraz edi- vermişti, Padişah, silâhtarını günden güne daha ziyade sevmeğe başlamıştı. Fa- kat Sadrazam Kara Mustafa Paşa; — bir gün gelip te bu adamın kendi mevkiini alıvereceğini düşünerek — Yusuf Paşayı fena halde kıskanmıştı. Biri blikümetin, diğeri de sarayın bu iki mümtaz şahsiyeti, artık biribirine düşman olmuştu. Aralarında, çarpış- ma eksik olmuyordu. Fakat galebe, daima Sadrazam Kara Mustafa Pâşa- da kalıyordu. Cinci Hocanın ER izim sı, Yusuf Pı 'drla yetişmiş! epi v Ed BR Te tifak etmişti. İkisi de sadrazamdan çekinmektelerdi.. Şu halde sırtsırta verecek olurlarsa; bu mağrur ve aza- metli vezirin, ayağına nasıl olsa bir İp takıp çekerek, onu sırtüstü “yere devireceklerdi. Bu uzun ele irmemişti, geçirmek te, çok . Bir ilkbahar gecesi idi, O gün #8 rayda, — bilhassa Sultan İbrahim için — Midilli adasından getirtilen incirlere uzun uzun nefes eğen Cinci Hoca, işini bitirdikten sonra or.alık | kararırken padişaha veda etmiş; orta kapıdan a'tın kakma haşalı katırınâ binerek ağır ağır konağına gelmişti. Birçok ziyaretçiler, bekleşmekte- lerdi. Fakat Cinci Hoca yorgunluğu. nu bahane ederek bunların hepsini reddetmiş, yatsı namazımı kılemiean sonra şöylece halvete çekilip yeni sa- tınaldığı fidan boylu körpe cariyeicr- le hoş bir sohbet hayatı geçirmek is- temişti, Ziyaretçilerin hepsi dağılıp gittik- ten sonra bir adam kalmış: — Pek irak yerden gelirim. Efen- di hazretlerinin hakipayine yüzler sü- rüp bir emanet teslim etmek isterim, Elbet, huzurlarına kabul buyursunlar. Diye haber yollamıştı. | (Emanet) sözü, Hocaya pek cazip gelmişti. Derhal: — Varm getirin. Görelim, kimdir? | Demişti, ! Biraz sonra içeriye ulaktefek, köse sakallı bir adam girmişti, Hocanm ayaklarma kapanarak: — Himmet sultanım!.. Gerek bu abdi âciziniz Bekir kullari ve gerek velinimetim, Nasuh Paşa zade Hüse- yin Paşa evlâdınız; duanıza muhta- ciz. Paşa mahdumunuz, mübarek el- | lerinizden önerler. Hermekadar siz sultanıma lâyık değil ise de, gö ge kendilerini anmak için şu yüzüğü mingayrihad takdim ederler. Eğr kabule mazhar olursa, kat'iiltifat bü- yurulmuş olur. Dedikten sonra, koynundan çıkar. dığı küçük bir altın mahfazayı, Ho- | canın dizi Üzerine koyuvermişti, Hoca mahfazayı açarak gözlerinin hizasında tutmuştu. Bu mahfazada parlıyan, kalın bir altın kafes örgü üzerine oturtulmuş, emsalsiz derece- de kıymettar iri bir (damla yakut)- tu, Hayatında akik yüzük bile gör. memiş olan Hoca, #araya çattıktan ve hergün de hadsiz hesapsız hediye. ler almağa başladıktan sonra, az za- man zarfında kıymetli taşların değe- rini öğrenmişti. Onun için, habbe- lenmiş iri bir damla yeşil buzlu su gibi parlıyan bu kiymettar taşı görür görmez: (Arkası var) Biri on beş, öteki on sekiz, on de- kuz yaşında, Aradan bir buçuk sene geçtiğine göre bu yaşlara birer bu- şuk daha ilâve edebilirsiniz. Yani bir buçuk senelik mazisi olan bir sevgi Onlar biribirine bir cemiyette ras- geliyorlar. Presanta edilmeden konu» şuyorlar. Genç kız onun derslerden, mekteplerden, sudan havadan bahsi nereye götürmek İstediğini seziyor; fakat mâni oluyor. de tanıştıklarına mem- larımdan müteessir veda- Fakat bir daha buluşmak üzere değil. Ondan sonra genç kız (bize mektup yazan A. B.) birkaç kere onu görüyor, görmemezliğe ge- liyor, aldırmıyor. Aradan günler, haftalar geçiyor. Bir gün gene bir cemiyette karşılaşıyorlar. Gençler toplanmışlar. Eğleniyorlar. O gün, bu genç A. B. nin yanma geliyor, konuşuyor, fakat hiç yüz bulamıyor. Buna rağinen ayrılmıyor. e Akşama doğru bu cemiyette bulunan gençler resim çıkarmak üzere bahçede topla. nıyorlar. Genç adam A. B. ye oraya gitmek için rica ediyor. Yalvarıvor, yakarıyor. Nafile. Bu zavallı âşıka karşı merhametsiz olan A. B. gitmek te hiçbir zarar olm?van resim toplan- tısına tek onun ricasını yerine getir- memek için gitmiyor ve biraz sonra gencin bir köşede ağladığını gördüğü halde merhamete gelmiyor! Fakat yor. Teessürle yazılmış bir mektup, sevgiliden özür diliyor ve her şey yo. luna giriyor: Sevişiyorlar, hatta ev. lenmeye karar veriyorlar. Fakat aşkta naz para ile deği, st ra ile, Genç mektebi bitirmiş, fakat daha hayata atılmamıştır. Onun için ha- sarlıkta, İstanbuldan ayrılıyor, sık sik mektup yazan sevgilisine uzaklardan birkaç gün sonra vicdan azabı başlı- | TAN SEVIŞMELER EVLENMELER lik Sevgi, ilk Naz teminat mektupları ile cevap veriyor. Ama bu'çok devam etmiyor. Mek- tuplar seyrekleşiyor. Genç kız telâş- la ondan sözünde durup durmadığını soruyor, Aldığı cevap: “Ben sözüm- den ayrılmadım. Evlencetğir, fakat çahışıyo- wr. Seni ai- lenin yalnız iyi olan bir adama ver- miyeceklerinden korkuyoru Bu cevaba genç kız bir teminat İ mektubu ile cevap veriyor, tekrar ya- zıyor, tekrar yazıyor ve.- aradan al- tr ay geçmiştir. Hâlâ bir tek mektup, bir tek cevap yok. Dedik ya. Bu da parayla değil sr. rayla. Bir zaman gözyaşı döken deli. kanlıya bedel şimdi Kandilliden B. A: sizliyor ve uzun mektubunun s0- Bunda bize diyor ki: “Böyle inlemek iyidir. Bana biraz yol g seniz nekadar iyi edersiniz. Çün kü kendimi kızgını bir çölde beni al. datan bir serabın arkasından koşan bir ahmağa benzetiyorum... Fakat biz bu uzun mektubun öçk zeki ve anlayışlı bir kalem sahibine ait olduğundan eminiz. Bu emniyet. ledir ki ona çoğu böyle hararetli ve hayatının sonuna kadar sürecekmiş gibi görünen ilk aşkımı, simdilik, unutmasını tavsiye ederiz. Acı tavst. ye. Fakat onun zekâsına güveniyo. tuz. Onu bu kadar bağlıyan, bir bu. çuk sene evvel uzun bir naz devre. sinde sevdiği" gençte gördüğü ısrar, | hararet ve şiddetli rabrta delilleri ol- muştur. Bu kadar bağı olan genç na- sıl oluyor da altı aydanberi cevap vermiyor? Unuttu mu? Fakat nasıl unutabilir? İşte bu suallere cevap verememek onda merak ve hâyretle karışarak yaranın her zaman tağelen- mesine sebep oluyor. Karşısına bir başka genç çıktığı zaman ne bu me- rakı, ne hayreti kalacaktır. ME FAYDALI BUGÜNKÜ PROGRAM İSTANBUL ; Bayanlar Jimnastik. Bayan Tarcan. 1820; Düne musikisi pik, 30: Foto Süreyya konuşayor. 19.30: Sa it Edip ve orkesirası (Yeni caz eserleri, Git piyano, şan Sait Edip tarafından ha fif şarkılar). 20.20: Hala “ler. 20.30; Stüd- 21: Radyo caz ve tango BÜKREŞ 13.15: Plâk ve duyumlar. 18: Salo or- kentrusı, 19: Sörler. 19.20: Konserin sü- reği. 20: Sözler. 20.15: Plâk. 20.50: Prog- ramımız. 2): Senfonik konser, 23.45: Fr. ve alm. duyumlar. VARŞOVA 7.15» Piyano. 17.45: Şarkılar - Söylev 18.15: Örkestre, 14.50: Sözler. 19: Keman konseri, - Sörler, 1945; Şacıdar, 20: Söz ler. 21: Hafif mârik. Sözler, 2i: Hafif müzik - Sözler. 22: Piyes, 22 3s. Şarkı. m 23: Leh şarkıları 24.05: Dans plik arı NÖBETÇİ ECZANELER Bu gece nöbetçi eczâneler şunlardır: Divanyolunda — Esad —- Unkapanmda Hasan Hulüsi — Kumkapıda Belkis — Aksarayda Etem Pertev — Fenerde Vi- tali — Karagümrükte Sund — Saraçha- sebaşmda İ, Hani — Bahçekapıda Meb- med Kâzım — Şehremininde A. Hamdi — Samatyada E. Rudvan — Galatada Okçu- musa caddesinde asri İttihat — Kumba- racsda Garih — Taksimde Mis sokağında Limonciyan — Kurtuluşa Kurtuluş — vr” Hizmet eczaneleri. SİNEMALAR TİYATROLAR - ERTUĞRUL SADİ ebay TURAN Tiyatrosunda KUDRET HELVASI Vodvil 3 perde Yakında: BABA NAŞIT Seha. - ŞEHİR TIYATROSUNDA 14 Bişineiteyein perşembe günü akşamı saat de Ölçüye ökü — Bilime beytin cama GOZU lyesir bini 20 de Ölçüye ölçü — 26 cumartesi gün- dür sant 1$ de çocuklara. 26 cumartesi akşamı saat 20 de Yarasa, 27 pazar gün dür sazt 10 da çocuklara. 27 pazar gün- düz saat 15 de Yarama, 27 Pazar akşamı saat 20 de Yarama, TEPEBAŞI BELEDİYE GARDENBAR Kışlık salonu açıldı, Her akşam müzik dans, varyete numaraları, Kabare nefis alakart ve tabldot yemekler ehven flat lar. Patar günleri 17.30 ds çaylı ş dans varyete, çay komple 75 kuruş. FRANSIZ TİYATROSUNDA Bu ak MER eni ii EMİR SEVİYOR Operet 3 perde Yakında: Bay - Bayan. Yazanlar: Mah- mut Yeşari ve Necdet Rüştü. Herni ve Beyteddin. Asat. © Alkarar : Sandü © Şıkı İki kalp bir ol © İpek : Altın Zineli © Saray : Kırık Mayalar, © Melek ; Bir aşk böyle bitti. © Türk: Ben seninim Sümer ; Siyah gözler. Elhamra » Yürüyüş — * Yılda : eli Ada, Sandet şarkısı, Moskova geceleri, SAS ve al | Müzik 3 | m ee ev ve e lann JE LIMAN HAREKETLERİ Bugün llmanmmıza gelecek vapurlar: Saat 6.30 Bandırmadan Saadet 1615 Tzmitten Ayten Mw Karadenisden Tarı 17— Mudanyadan Bartın . ae aman geen pull > İzmitte Uğur Mudanyaya Asya İmroza Kocaeli İzmire Sakarya Karadenire Cümburiyet Bandırmaya Gölnihal DAVETLER Kadıköy Askerlik Şubesinden: Şubemiz kısa (o hizmetlilerinden yüksek ehliyetnameli olup sevkedi- lecek olan kısa hizmetlilerin 28 Bi- rinciteş 935 pazartesi günü şubede hâzır bulunmaları. | şeylerde biraz büyük 5841 24-10-93$ HEMŞERİ RE İN BORSA EE 23 Birinciteşrin Çarşarnba PARALAR gam, Saw | Le Dinar Sterlin | Yen Dolar lermaveta 20 Fransız fransız ii İsveç kuronu 20 Liret 116. Me 20 Belçika frangı 20 Drakmi JESHMAM 20 İsviçre ir. Florin İş Bankası Mi N. 20 Çek Kuron Avastarya şilin Mark Zeti Pengo 20 Ley Lgva 20 Dinar Yen İsveç kuronu Altar Mecidiye Banknot 33. il ÇEKLER Hetibst Değirmencilik T.A.Ş, Şark Değirmenleri Şirk Merkez Eczanesi —— yi TAHVILAT | Paris ürerine İngiliz lirası Rihtem 950 Dolar Anadolu İ ve II Kupon kesik o 4060 Liret . ni 4150 Belga Anadolu mümessil “— Cenevre ——— Leva isTiKRAZLAR Florin e akm e il, Çekoslovak kuroru 191857 Türk Borcu 1 2560 421.50 n Me> 380.55 “ 10700 .. 30 421 Ergani ..— 4.5140 İstikrazi dahili 98,50 ii gm Yarın akşam SARAY sineması ma ALEXANDRE DUMAS'ın meşhur romanı ve bütün dünyanın kemali takdirle seyrettiği MONTE KRiSTO Fransızca sözlü fılminin ilk büyük ii; gecesidir nıyanlar: ELİSA LANDİ ROBERT DONAT 'oma ateşler içinde,. yıldızı, © Jönorömvelerin en iyisi “ MAKSIM LOKANTASI Fevkalâde hazırlık ve tertibatla Bu akşam açılıyor TÜRK - RUS - FRANSIZ YEMEKLERİ DANSLI AKŞAM YEMEGİ Tabidot 100 Kr. Lüküs yemek 150 Kr. ğe Madam Puziçin nezareti altında olarak kadınlar SERVİS tarafından yapılacak TARAMA YAKMAYA ALA AYAZ, «mm EK BRiGiTTE HELM'İ Görmek için acele ediniz!... BEN SENİNİM T Ü R K gün daha gösterilecek CUMARTESİ MATİNELERDEN Senenin ilk büyük,muazzam veTÜRKÇE SÖZLÜ SuPERFİLMİ Define Adası İTİBAREN PEK Sinemasında Biri, beyaz perdenin kraliçesi, diğeri ses Kral MARTHA EGGERTH - JEAN KiEPURA sesli sinemanın keşfindenberi yapılmış en güzel, en zengin ve nefis SEVGiNiİN SESİ MELEK Bu filmin gösterilmesine önümüzdeki CUMARTESİ akşamı saat 9 da baş- b acaktır. Num. ikı büyük yıldız sinemasının CUMHURİYET BAYRAMI için ayırdığı büyük ve emsalsiz film, şimdiden satılmakta Telefon: 40868 PEK YAKINDA TÜRK REKS VAHŞi ATLAR KRALI 1,000,000 dolar masrafi... Muazzam ve heyecanlı Türkçe sözlü filmi... 2000 KIZIL DERİLİ VAHŞI “12000 AZGIN ATI...

Bu sayıdan diğer sayfalar: