31 Ekim 1935 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4

31 Ekim 1935 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Biri Ak, öbür Yazan: Ziya ŞAKIR | ü Kara İki At Istiyor, Fakat Üzerinde Hiç Benek Olmıyacak Cinel Hoca, derhal Mustafa Paşa- nın satayına gitti. O gizli kapının ünde durarak, © heybetli manzara- etti. OHocanm zekâsı in ne olduğunu ahla- — onu tefsir etmeğe kâfi değildi. Birdenbire, bir adım ge- riledi; — Bre, çekilin. Cümlenizin hane- si harap olur. Buna Fir'avun si derler. Eğer tılteme bulunmazsa, el #ürülemez. Zinhar, kimsc dokunma- sın. Diye eniir verdi. hemen atma atlıyıp sür- a geldi. Büyük bir telâş ile Akağalar akpısından geçti. Orada te- sadüf ettiklerine: — Mutfak eminine tez haber sa- Kn, Bana biri ak, diğeri kara iki koç getirsin. Amma üzerlerinde bir tek berfek bulunmıyacak. Diye emir verd” Hasodaya giderek: — Sahdetlü efendimiz: tepeden tır- nağa kadar düz ak libasla- giyinip tezce taşra buyursunlar. Maslahat mühimdir. Gecikmeğe gelmez Diye haber gönderdi. Aradan çok geçmedi. Biri pamuk gibi beyaz, öteki simsiyah iki koç ge- tirildi. Biraz sonra da, başırdaki ka- vuğuudan, ayaklarındaki el örmesi çoraplarına kadar beyazlar giymiş o- İarak Padişah Ibrahim geldi. Cinci Hoca, Hasoda kapısı önünde büyük bir telâş ile padişahı karşıla. dı. Kilerini semaya kaldırarik: — Tâhi, yarabbil.. Sana nice ham- im ki, bize bu esrarı keşfettir. din. Senin birliğine, azametine sığı- yoruz. Gayret bizden, lâtfu kerem Ondan sonra da Demiş; derhal * yere yatırılan si- yah koçu, bir hamlede kesmişti. Ve sonra, bu zavallı hayvanı çırpına çıre pına kanlar içinde can verirken be- | yaz koyun da onun yanını yatırılmış, © da vahşi bir bıçak darbesine kurban edilmişti Cinci Hoca, Üzerinde hiçbir yarı olmıyan büyük bir gümüş leğeni ko- yunların kan fışkıran gerdanl tına dayatmış; ayni zamanda, iki hi vanın kanını birden bu leğenin içine almıştı. Sonra, bir dua okuyarak pa- dişahın elinden tutmuş, üç defa bu hayvanların kanlı cesetleri üzerinden atlatmış, sağ elinin şehadet parma- gını leğendeki kana batırıp evvelâ p- dişahın ve sonra kendi alamın üstü. ne bir daire yapmış ve sonra da, ayni parmağını dudaklarının üstüne dayı» yarak lâkırdı söylememek lâzımgeldi- gini padişaha anlantmıştı . Hoca tekrar padişahın koluna gir- miş, Hasodaya doğru sürüklemişti. Ayni zamanda içi kan dolu olan İeğe- ni de beraber getirmeleri için İşaret etmişti, Hâsodaya girer girmez, hemen ba- şından sarığını çıkarmış, yere yaymış. Parmağını tekrar kana batızmış; bü- yük hir daire resmi yapmış. Padişahla beraber bu dairenin içine girmiş. Oda. ilere, dışarı çıkmaları için başile işaret etmiş. Ibrabimi, diz çöktü tek oturttuktan sonra kendisi de kar- yısına oturarak dizlerini sınısıkı İbra» bimin dizlerine dayamış; yüksek ses- le okumağa başlamıştı. Sert kelimeler; odanın çinilerle kaplı duvarlarına, yaldızlar ve rengâ- renk kalemkâr işlemelerle müzeyyen tavanlarına çarpıyor; keskin üfürme- senden. diye bağırdı. Padişah Ibrahim, şaşırmı İocam, me var?.. dr: — Hünkürm!. Daha bâlâ sual) | edersin. Ne olacak? Az daha varmış | olmasa imişiz; âlem, harabe varır l Diye mırıldandı. Hoca, hiç bozma | > lere karışan tesbih sesleri, tehditkâr bir fısıltı gibi korkunç akisler yapr ordu. Dua devâm ettikçe Hoca coşuyor, İ kelimeler dudaklarında daha kuvvet- İ ie canlanıyordu. Bazan Hoce yerin- den sıçrıyor; dizlerinin üstünde diki- liyor: yumruklarını köşelere doğru Sevgide hemen herkes bi muammalar, içinden çıkılm. ham işaretleri karşısında kaldığını sanır. Halbuki bütün kâinat nasıl di. şına çıkamadığı birtakim kanunlarla ka idare ediliyorsa aşkın da böyle Bunları, formülleri yardır. Bize Aksaraydan Orta Behzad im- zasiyle mektup yazan okuyucumuz da kendini bir musmma karşısında sanıyor: “. Anlatacağım maceranın ki - min başından geçtiğini yazmama lü zum yok. Ancak ben günler ve ay» larca bu muammanın çözülmesine uğraştım ve muvaffak olamadım. Acaba ne diyeceksiniz? “Üç buçuk sene evcel on doküz yaşında bir genç kızla otuz, otuz bir yaşında bir genç Maksimde bir baloda tanıştılar, Gencin yanında nişanlesi vardı, Genç kız delikanlı- İ yı ve nişanlısını masalarnda ziyaret etti. İki saat onlarla konuştu. Deli - kanlıdan fazla nişanlısı ile alâka - dar ve dost oldu. Bu iki genç kız, ondan sonra sık sık buluşmuya baş- ladılar, Derken tabü delikanlı ile de ahbaplığı ilerletti ve nihayet o- na birtakım tekliflerde bulundu. Bu teklifleri anlamamazlıktan gı len delikanlı bir gün annesile otu, duğu evin kapısında onu gördü. Mi safir kovulur mu? İçeriye aldı. Te- reddüt ediyordu. Fakat o, tereddüt etmeden delikanlıya bütün kalbini döktü. Seviyordu, eğer bu nişanlı. lar evlenecek olurlarsa öleceki Yaşıyamazdı. Filân filân... Derken nişanlıları ayırdı. Ve gençle evlen- di. İki büçuk senedenberi beraber yaşıyan bu çift şimdi mahkemede - dir. Hattâ bir de küçük yavruları olduğu halde mahkemededir. Ayrı- lacaklar... Çünki kadının beş altı senelik bir öşıki olduğu, bu dştkını çıldırasiye sevdiği, onun uğuruna birçok fedahörlıklar yaptığı, evlen meden evvel olduğu gibi evlendik- ten sonra da ona gidip geldiği sa « bit olmuştur. Hem de yine bu kadi- nan itirafile sabit olmuştur. Dahası var. Kadının dyeke, kocasının kapı Genç bir Sporcunun ölümü İstanbul orman mühendislerinden ve Galatasaray futbol birinci takımı müdafii Tevfik ölmüştür. Cenazesi 31 İlkteşrin Perşembe günü Cerrah- paşa hastanesinden kaldırılarak na - mazı Beyazıt camiinde kılındıktan sonra Edirnekapı şehitliğine defne - dilecektir. Genç sporcunun ansız ölümü kı disini tanıyanları çok müteessir et- miştir. Tanrı rahmet eylesin. © İstanbul, 30 A.A — Galatasa- ray Spor klübü Genel Sekreterli - ğinden: ,Müessif bir kaza neticesinde he- pimizi terkeden kıymetli arkadâşı- miz orman mühendisi futbolcü Tev- fik'in cenazesi 31-10-935 perşembe günü sant 12 de Beyazıt camiinden kaldırılıp Edirnekapı mezarlığına defnedilecektir. melg' Sevgide Çee niye Muamma komşusu, selâmlaştığı bir adam - her. Bu macerâyı öğrendikten - sonra kerkesin aklına ayni sualler gelir: Mademki âşıkı vardı, neden bu genci nişanlısından ayırdı? Şimdi kocası o* lan bu genci sevmiyor idiyse neden bu kadar karışık işlere girişti? Acaba öteki âşıkı değil de bir zorba mıdır? Yoksa onu severken bunu da mu sev- miştir? Hayır... Bizim anladığımıza o göre genç ve fettan kadın -belki de ilk o- Jan- evvelki âşıkımı sevmiş, çok sev- iş, ihanet görmüş; dacılmış: ondan intikam almak için fırsat kollamış. Bir gece baloda komşusu olan genci görmüş. Belki baloda âşık: da vardı. Öna nümayiş yapmak için bu gençle ve nişani ile oturmuş. konuşmuş, Aşıkının aldırış etmediğini görünce belki de tab'ını, mizacını müsait bulduğu bu gençle münasebe- tini ilerletmeğe karar vermiş. : Bu genç, âşıkmın evi civarında Oturdu- ğu için intikem aldığını hergün âşı- kına gösteremeğe müsaittir. Nihayet nişanlı gencin evine gitmiş, onu ni- sanlısmdan ayırtınış. Fakat anlaşılan âşıkmı yine yola getirtemediği için işi daha ileri götürmüş; evlenmiş, ço- cuk sahibi olmuş ve nihayet istediği de olmuş... Tik âşıkı artrk tahammül edememiş, yelkenleri wuya İndirmiş- tir, Birçok kadınlar âşıklarından İnti- kam almak için böyle maceraları hiçe sayarlar, ÖLÜM Sivas-Erzurum hattı mühendisle- Kala- neticealo da dün sabali Girkihü $3 hastanesinde vefat etmiştir. Cena- zesi bugün saat 11.30 da hastaneden kaldırılaçak, namazı Aksaray Valide Camiinde kılındıktan sonra Edi kapı Şehitler kabristanına defnedile- cektir. Dostlarının derin acılarına | IŞLETMESİ Acenteleri: Karaköy Köprübaşı Tel 42362 — Sirkeci Mühürdar nayag vade Han. Tel 22740, anasi | Trabzon yolu ERZURUM vapuru 2 İkinci teşrin CUMARTESİ ginü saat 20 de HOPA'ya kadar * 6772, Mersin yolu İNEBOLU vapuru 1 İkinei- ein CUMA sanat 11 de Mersine ir “6170,, . 8671 Trabzon yolu GÜLCEMAL vapuru 31 Birin- öteşrin PERŞEMBE günü saat 20 de HOPAYA kadar. (6771) 8672 > ROSEMARY” VERDA” FATMA” EY AYA YAY YMY YE İN inin istirakile, ve yeni PARAMOUNT Deniz yolları 41.10.0935 ge SEKSÜLİN Ademi iktidar, Bel gevşekliği, Dermansızlık, Vücut ie Dimağın RE TET KEP. TPRE pek müessir s. emin bir iHâçtır. Kutusu 20O kuruş LR e Eczanesi - Sirkeci İ ZAYI — 933 tarihinde aldığı” askerlik terhis tezkeremi kaybet tim, Yenisini alacağımdan eskisini$ hükmü yoktur, Yedek Deniz sübaY” Ekmel İlhami MARTHA EGGERTH tarafından yaratılan SEVGİNİN filmi şehrimizde görülmemiş bir muvaffakiyet kazandığından MELEK Bu akşamdan itibaren Saraysinemasınd: Sarışın artist ANNA STEN (Nana) ve dehakâr aktör FRE- DERİC MARCH tarafından temsil edilen iSLAV ihtirasları R ös ruhunu tasvir eden Fran szen sözlü büyük | filminin sesi, İliveten WALI” DI> NEY'in hakiki bir MIKE MAV. filmi: HOLIVUD'da Bir MÜSA- MERE GRATA GARBO - BAR RYMOORE - CHARLO - MA: LEK vesair büyük sinema artisi" JURNAL gam İSTANBUL HALKINA MÜJDE istanbul'un en Lüks en Temiz en büyük AZAK SiNEMAS lum Pek yakında açılacaktır. o Çarşıkapı Tiyatro caddesi iniş, Ol kâfir Arnavut, zati şerife öy- | sa'lıyarak: Bütün Galatasaraylıların ve mer ! le bir sihir yapmış ki, deme gitsin. | © © Yaaaaa, mühailt. Ubruç... Yaaa rr Mi arkadaşlarının iştirak (aym! EAA GAMMA SA DAEŞ EMAN AA GA SARA AA SA İmdi, lâf sırası değildir. Düş önüme, | settaill, Udfu. Ya kahhar. Va kah: | “vw Öleriz, ; Diye homurdandı. Şa ilime DİNE. —— Sinemasında VAHŞi ü ba mahir: — vi cid- Diye bağırıyor; İbrahime karşı | yam > ATLAR KRALI dye da po MG | ai e çermaİN $ Büyük Türkçe sözlü film görenleri hayran etmişti. ilâveten WİLLY FRİTZ, LILTAN HARVEY. KATE | canın emrine itaat etmiş, Hasodalılar | atıyordu. ği 3 DE NAGY, ANS ALBERT- PAUL HÖRBİGER ilah Ufa yıldızlarile çevrilen PRENSES EVLENİYOR kapısı önüne doğru ilerlemişti. Ak ve S muhtesem muzik tilm Ayrca FOX Habeş harb cephesi sahneleri. Yunanistanda tün basa olar; Biz İyiler İl ine e e Sartaamnisernnin Ai İstanbul haftanın bu gözel filmi için konuşuyor & da bekleşmektelerdi. Hoca, artık vaziyetin hâkimi kesil. mişti, Sağına, soluna emirler veri- yordu: — Bre, tez bir leğen getirin. Uze- rinde yazıya dair bir nesne bulunma» sın, — Çabuk bir kara saplı bıçak alı buz gibi terler dö tiril tiril titriyor; küyör; Hocanın yapışarak evham ve korkü İle kırpı- şan gözlerini, vakit vakit köşelerde ve tavanlarda gezdiriyordu. Bu sahne, yarım saat kadar Ode vam etmişti. Padişeh korkudan, Ho- ca da yorgunluktan artık bayılaesk hale gelmişlerdi. eteklerine sımsıkı Önümüzdeki Cumartesi çıkacak olan haftalık siyasi Halk gazetesinin ismidir. . İ Dünya siyasasını canlandıran | renkli ve temsili resimler - halk | mi Polis romanı - Casus- luk tefrkam - Memleketimiz- | gi Tar a e rak a ar alm AM YARIN AKŞAM İ—> ESER sinemasında Senenin en güzel - en nefis ve en mükemmel bir şaheserini göreceksini# | verin. : Cinci Hoca, elindeki tesbihi, padi- i — Hey, ağalar!.. İçinizde sar 2 şahın boynuna geçirmiş: deki hadiselerin halk dilile an- | | ümmü sıbyan illetine müptğlâ — Var, kalk sultanım Şu pence- |İ latılışı . Hikâyeler, Fıkralar, ka- | | varsa buradan İrağ olur Besli reden semaya bak, Artık hezaran si- | İl rikatörler... > : demire dair nesneler bulunanlar çe karsın, bir tarafa koysun. Ve; Hocanın bu emirleri, derhal yerine getiriliyordu Hoca, getirilen siyah saplı bıçağı padişaha takdim etmiş: Devletlü sultanım!.. Al şu bıça- ğı. Şu iki kurbanı tarafından kesme» ğe beni vekil eyle. bıçağı almış, Demişti. İbrahim; titriye titriye Hocanın emrine İtaat hir cisa kâr etmez. Hiç havfeyleme. Demişti Padişah ile Hocanm yorgunlukla» rı giderilmek için aşlama turunç şer- betleri ve halis Yemen kahveleri ge- tisiliyordu. Şimdi sedirde, padişahın karşısında oturarak azametle kurulan Cinci Hoca vaziyeti Ibrahime şu su- retle anlatıyordu: Sultanım! Meğer bu Kösfa Mustafa Paşa denilen lâin, pek yaman ve nihayet bunlardan sonra Gazetenin yaprakları arasında 16 sahıfelik müstakil forma ha- linde bir tefrika ile gk 10,5 liradan başlıyarak 200 okuyu- cuya muhtelif kıymete hediye- | ler dağıtan ik er ee m ağ 500 dansöz - gözleri kamaştıran bir zenginlik - emsalsiz sahneler orijinal dans ve musiki Amerikanın en güzel kadınları heyecanlı ve çok meraklı bir mevzu. Umum Numaralı biletler bugünden satılmaktadır. Telefon 44289 mu um Yarın akşam SUMER sinemasında m | etmişti. biz sehhar imiş. Mübarek canınıza ve | Bunların hepsi... he; el — Al Hocal. Şu iki kurbanı, hak | tahtı saltanalınıza kasdeyicmişmiş a Mevsimin en fazla musikili, Çigan musikisi ve bir aşk ve his filmi olan İ rızası için. Eğer birkaç gün daha hayatta kalsa — Olmadı, sultanım, olmadı. Hak rizası için demiyeceksin. Bu kurban. ları, hak rızası için kesmeyiz. Bu, Ahar maslahattır. Bu kulunu, sadece vekil eyle, — Vekil ettim. imiş; yaptığı sihir, canınıza kâr eyli. yecekmiş... Fermanmız üzere gidip ol &cibe dediklerini gördüm. Bir de'ne dinin balmumundan rüp bir taht üzerine! Hoca, bıçağı padişahım elinden al- | iş: — Evvelâ, yıkın şu karayı, bükmeden dört kâfir ecini padişahı ja da sağında, solunda durdurmuş. lArkast var) dünyanın dört bucağına | HEMŞERİ | ie beraber önümüzdeki iki son | teşrin cumartesi günü size ge- | Iyor | Fiyatı yalnız 5 kuruştur. | mmm m Numaralı yerlerin az ka (KEMANLAR ÇALARKEN) Büy ilk iraesi şerefine büyük gala Baş rolde: GUSTAV FROEHLICH ası hasebile yerlerin evelden aldırılması rica olunur, yg Telefon: 42851 yuyuunnnun i STRADIVARIUS

Bu sayıdan diğer sayfalar: