18 Nisan 1936 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 8

18 Nisan 1936 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

EKONOMİ Rakip memleketlerde meyvacılık Filistinde meyva işleri ve portâkal ihracatında alınan tedbirler Filistin ziraf bir memlekettir. Hu- bubat ve zeytinden başka üzüm, na- Tenciye ve kavun gibi meyveler de yetiştirir. Fakat bunlar içinde ihracat bakımından en önemli yeri olan mad deler portakal: ve kavundar. Mevcut İstatistiklere göre son Üç yıllık kavun ve narenciye ihracat miktarları şun- lardır: Kavun: 1933 te 20,400, 1934 te 40.500, 1935 te 69.000 tondur. Narenciye: 1932 - 33 te 4.498.241, 1933-34 de 5.526.097, 1934-35 te 7330.548 sandıktır. 1935 te portakal ihracatı değeri 1,701,001 Filisthin o lirasmı yanion milyon küsur Türk lirasını geçmiş- tir. Filistin (Hayfa) portakal istihsa - lâtı, hükümetçe alınan fenni tedbir- lerin tesiriyle de yıldan yıla artmak» tadır. Bu itibarin bazı yasaların istihlâk kabiliyetini gözö- nünde tutarak istihsalâtın fazla art- ması memleket İktısadiyatı için İyi olmıyacağı mütaleasındadır. "Plant inspectioı dındaki daire, Filistin hükümetinin ziraat kısmına bağlı olup Acre ve Rehovoth'ra bu- lunan nümüne çiftliklerini idare ve kontrol etmektedir. Bu nümune çift- likleri (Filiatinin ağaç dikme, yetiştir me ve İslahiyle uğraşmakta ve her yıl çiftçilere bedava türlü tohumluk» lar ve ağaç fidanları dağıtmaktadır. Bahçıvanlık ve sebzecilik ofisi Fi- etinde zirai ıslahat işleriyle uğraşan resmi teşekküllerden (Horti cultural Office) umumi zira! meclisinin naren ciye meyve komitesi (o (Citrus fruit commitee) ve narenciye istişari ko- mitesi de (Citrus Advertising Com - mitee) anılabilir. Bu iki komite geçen yıl toplana- rek, muhtelif memleketlerde "GEN ti- caret usulleri, narenciye ihracatı için bir standard sandık tecrübesi yapıl- maşı, nârenciye ihracatına müteallik nizamnamenin tadili, reklâm usulleri ve 1935-38 omevsiminde yapılacak reklâm ihalesi ve narenciye İstatistik lerinin toplanması ve basılması etra- fmda müzakerede bulunmuş ve ka - rarlar almıştır. Geçen eylül ayında Acre nahiye- sindeki narenciye bahçelerinde etraf- bı tetkiklere başlanmıştır. Bu tetkik- ler srrasmda sermaye ve bahçeleri nin verimi hakkımda malümat veril. | mesi için bahçe sahiplerine ve kiracı- larma bir sual varakası verilmiş ve ağaçların meyve istihsalâtma, vazl - yetlerine ve nevilerine dair verilen cevaplar tesbit edilmiştir. Fumigation ve ilâç kullanmak su- retiyle narenciyelere musallat olan kabuk böceklerinin imhası hakkmda ticaret şirketleriyle miistahsil ara - smda anlaşmalar yapılmış ve müca- dele ameliyeleri artmıştır. Acre min- takaşmda fumigationa kuvvet ver- mek üzere hükümetin müdahalesine iler, dış pi | mıştır. Bu da müstahsiller arasında kendi kendine yardım zihniyetinin ge işmiş olduğüna bir delildir. Filistinde meyvelerin kontrolu için gümrük idaresine bağlı olmak üzere “Meyve muayenesi (dairesi, ndiyle bir daire vardır. Bu kurumun başlıca vazifesi Filistine giren her türlü taze meyve ve sebzeleri ve ihraç edilen meyvelerin ambalajını, tasniflerini, sandıklara konulan meyvelerin cins ve eb'adını ve meyvenin hastalıklı ve gürük olu polmadığını kontrol et mektir, Bu kontrol, 1927 de tanzim ve 27 eylül 1984 tarihli resmi gazete ile İ- lân olunan nizamnameye dayanır. Bu nizamnamenin başlıca hüküm- leri şunlardır: İhraç edilecek portakallar yeni ve temiz sandıklarda olacaktır. Dış eb'a dı (köşebentler de varsa) uzunlukta 714, genişlikte 37 ve yükseklikte 30 santimi geçmiyecektir. İhraç edilecek kız memelri yeni ve temiz sandıklarda olacaktır. Dış eb - adı (köşebentler de varsa) uzunluk- ta 66, genişlikte 33 ve yükseklikte zunlukta 74, genişlikte 37 ve yilksek- likte 30 santimi geçmiyecektir. Uzunlukları 74 santim olan porta- kal ve kız memesi sandıklerınmn ke - narma yanlarına en aşağı 25 milimet re yüksekliğinde extra large kelimesi işaret edilecektir. Uzunlukları 72 san timetreden aşağı olan kiz memeleri ve portakal sandıkları hiçbir farik alâmet taşımıyacaklardır. Hiçbir portakal ihracatçının vaki olacak telebi üzerine obahçevancılık ve çiçekçilk şefi tarafından muayen edilmedikçe ikinci teşrinin 15 inci güniinden evvel Filistinden ihraç edil miyecektir, İhraç için olan portaka - lm şeker nazaran hamıziyeti en #2 yedide bir nispetinde olmalıdır. Son 'Teşrinin on beşinci günl ve bu tarihten sonra ihraç olunmak Üzere sandıklara yeriştirilmek istenen por- takal ağaçtan sonteşrinin onundan evvel koparılmıyacaktır, Iikteşrinden evvel Filistinden kiz memesi ihraç edilmiyecektir. İhraç edilmek istenen kız memsinin olgun- Tuk halinde olduğu ihracatçı tarafın- dan yapılacak İstida üzerine hahçı - vanlık ve çiçekçilik servis şefine tes- bit edilirse ihracata izin verilir, Son Teşrinin on beşinden evvel por takal ve Tlkteşrinin birinden evvel de kız memesi ihracı arzu edildiği tak- dirde ihracatçı keyfiyeti bahçıvanlık ve çiçekçilik servisi şefine bildirecek ve her bahçedeki meyvelerin muaye- nesi için üç lipm ödiyecektir. Ihracat- çı narenciye ihracatı yaabilmek için her yılm 31 ilkteşrininden evvel bah- çıvanlık ve çiçekçilik servisi şerine müracaat ederek narenciye ihracat - çısı olarak kayrt ve tescil edilmek lâ- zımdır. Daha evvel kendisi tarafından na- renciye sevkiyatı yapılmadığını bah- çıvanlık ve çiçekçilik servisi şefine lüzum görülmüştür. Fakat bütün Fi- | ispat eden ihracatçı o tarihten #onra listin #ümigation ameliyesinin çoğu narenciye ihracatçısı olarak tescil hususi teşebbüsler marifetiyle yapıl- | olunabilir. Yıldız Yağmuru Faruk Nafiz ÇAMLIBEL Ziya, bu seyahate çıkıncaya kadar, tahlü dürbününün düz tarafını kendi ruhuna çevirmiş, ters tarafiyle eşya» yı seyre dalmıştı, ve bu yanlış hare- ketiyle, kendisini bir deve kadar iri, başkalarını adeta cüce görmüştü. Şimdi, elindeki dürbün kırılmca, gö- züne her şey tabil halinde göründü, ve o da bütün bu insanların arasında herkes gibi bir insan olduğunu anla- dı. Zekâsının adeseleri onu nekadar yanıltmıştı. Bu adeseler kendine çev» rilince, sevinci de, kederi de, dünya- yı dolduran bir ezsmet simış, kahka hası ve göz yaşıyle dolan bir manza- radan başka hiçbir şeye dikkat et - memişti." Halbuki bunların ikisi de sonsuz bir denizin göze çarpmaz iki dalgasıydı. O, gazetelerde, her gün bir İki ci- nayet okur, bu kanlı hadiselerin geç- tiği memlekette saffetin mutlak ol- duğundan şüpheye düşerdi. Fakat bu mahsulüdür, bu memlekette kan bile; çocukça sebeplerle dökülüyor! Onu, köylerde ve şehirlerde aldatmak isti- yen adamlar da çıktı, ona yalan söy- liyenler de oldu, fakat o bu hilelere kızmadı, ve sebeplerini arayınca hi- lekârlara acıdı. Onlara bile bile aldan dı ve inandı. — Yalanı büyükler de söyler, kü- çükler de... Bunların söyledikleri ya- lan, en fazla, çocuklarınkine benzi- yor: Camı kırdığı için azar işitmek- ten çekinen bir çocuğun yalanma... Mecbur olmasa hiç söylemiyecek! Za ten farkma varılan n, yalan de- İ ği, hile, hile değildir. Böyle yalanla- İ rm hakikatten farkı var mı? Gün ge- lecek, doğruyu iğri anlatmaktan vaz- geçecekler, doğruyu doğru olarak s#öyliyeceklerdir... Yalanı belli ettik- lerinden görülüyor ki bunlar yalnız doğru duymak, doğru düşünmek, doğru söylemek için yeryüzüne gel - mişler! Ziya Istanbula ayak bastığı gün, kalbine bütün gezdiği, gezmediği yer- leri, gördüğü, görmediği yüzleri top- lamıştı. O, şimdi, çamlı dağlar gibi çorak yaylâları da, genç kadınlar gi- seyahatte yakımdan gördü ve anladı | bi ihtiyar erkekleri de, bunlarm ağ- ki burada cinayetler bile bir saffet zımdan çıkan doğru gibi yalanı da bir bi Vitrin müsabakası Kazananlara madalya verilecek Yarın saat üçte Halkevinde vitrin müsabakasında kazanan müessesele- re altm ve gümüş madalyalar dağı- lacaktır. Bu münasebetle yapılacak merasimde milli artırma ve koruma cemiyeti reisi Daniş, ticaret odası er- İ kânı, fabrikatörler hazır bulunacak- İlardır. 934 senesindeki vitrin müsa- İbakasında kazananların isimlerini a- şağıya yazıyoruz: ALTIN MADALYA: Beyoğlunda : Samatya pazarı mağazasına Liyon mağazasına Ruvayal şekerler mağazasma Yerli mallar pazarına Bursa pazarma Yerli mallar pazarına Yeni şen mağazasma Beyker mağazasına Nobar Baharyan mağazasına GÜMÜŞ MADALYA: Coşkun mağazasma ALTIN MADALYA: Istanbulda: Hasan Pertev mağazasına Kolombiya plâk mağazasına Gizlâvet lâstik fabrikasına Şişman Yanko mağazasına Yerli mallar pazarma Yerli mallar pazarma Ahmet Faruki mağazasma Orozdibak mağazasına Necip ıtriyat mağazasına GUMUŞ MADALYA: Süreyya Paşa mağazasına ALTIN MADALYA: Kadıköyünde: Rasim pastahanesine Rıza pastahanesine Cümhuriyet pastahanesine Müstecabi mağazasına Asadorsmağazasma GÜMÜŞ MADALYA: Hamdi Hasan 985 senesinde; vitrin müsabakasın da âltin ve gümüş madâlye alanların isimlerini de aşağıya yazıyoruz: ALTIN MADALYA: Istanbulda: Yerli mallar pazarma Ipekişe Orozdibak mağazasına İpekişe Hasan Pertev mağazasma Necip rtriyat mağazasma Makaslı mağazasına Ahmet Faruki rtriyat mağazasma GÜMÜŞ MADALYA: Şişman Yanko mağazasına ALTIN MADALYA: Beyoğlunda: Yerli mallar pazarma Yerli mallar pazarına Nobâr Baharyan mağazasına GÜMÜŞ MADALYA; Bursa pazarma ALTIN MADALYA: Galatada: Ruvayal şekerleme mağazasma ALTIN MADALYA: Kadıköyünde: Asador mağazasına Raibe zümrüt düğme mağazasma hizada tutuyor, birini birinden ayır « maksızın seviyordu: — Damlalar, damlaları tutmasa de niz ne olur? Ben bu denizden ayrıl dığı gün hiç olscak bir damlayım, na- sıl oldu da kendimi engin gördüm? Her damla, hurdebin altında, kirli görünür, ben de kendi kendimle uğ- raştığım zaman iyi taraflarımı unut- turacak kadar fenalıklarla karşılaş» tım. Halbuki damlalar, deniz halin- de , göl halinde, ırmak halinde neka- dar temizdir! Iyi ki Istanbula, bu mü nasebetsiz tahlil âletini kırarak, dö- nüyorum... Damla iken bulanık, deni- zin içinde tertemizim... Bu yolculuk bana, saffetimi kazandırdı! İstasyonda onu yalnız Ahmet kar- şılamış, Ziyanm bir akadaş gibi eli- ni sıktığını görlince şaşırmış, kalmış» tı. Belki Ahmedin eline, ilk ve son defa böyle bir el dokunuyordu . — Nasıl buldun beni, iyi miyim? Ziya sormasa Ahmet soracaktı. Yiyanm iyiliğine, el sıkışı kadar, şağ- mişti. — Çok iyisiniz... Hiç yolculuk et- mişe benzemiyorsunuz! Giderken ya- ri bastaydmız, şimdi sizi hiç görme- diğim kadar iyisiniz! — Senin memleketi şöyle bir gez- BORSA - PİYASA 17 NİSAN CUMA Para Borsası Sterlin 619 1 Dolar 123. 20 Fransız frangı 164.— 20 Belçika frangı 80— 20 Drahmi 20 20 İsviçre Er, 20 Çek uron 20 Ler 7. Dnar Liret Florin Avusturya çilin Mark Zeti Pengo 813.— 80.— 12— İş Bankas: Mü. Kupon kesik 82— N. 9.90 Hamiline 200 m35 40 Bomonti Nektar Terkos küpon kesik Aslan Çimento Merker Bankası Osmanlı Bankası Şark Merkez Eczanesi İstikrazlar Türk Borcu I pu e sy İstikrarı dahili Ergani A. B. Ç, K. kesik Giris Erzurum | Kupon kesik o Mısır Tahvil 1886 1 —— 1903 TI İl 1911 TI Kukesik S4 Tahvilât Rürtm Anadolu Ive ll Kupon kesik . m Anıdölü Mümessil Fransadan çıkan altınlar Paris, 17 (A.A.) — Fransa devlet bankasmın 10 nisan tarihindeki bi- lânçosu, takriben 940 milyon frank- lik yeni bir altın çıkışı kaydetmekte - dir. Geçen son iki hafta zarfında al - İtem mevcudu 2815 milyon frank is- betinde azalmıştır. Altm karşılık yüzdesi 67.03 e düş - müğştür . ww —— ——— Şark merkez ecza deposıma Yerli mallar a Türk kardeş bakkaliyesine GÜMÜŞ MADALYA: Ekotomik kollektif şirketine mek beni bu hale koydu, ya büsbü- tin orada kalsaydım, ne hele gelecek tim? Ahmet, son günlerde duyulan bu Mtfata alışkın bir buluşla cevap ve- rerek işine koyuldu. xv Ziya, boşuna giden günlerin, ayla- rm acısını çıkarmak için, hemen er- tesi sabah yeni müessesesinin başına geçti. Uzun zaman sonra gene eski İş adamı Ziya olmuş, aylarca başsız kalan müessesenin ataletine bir kuv- vet halinde girmişti. Memurları bir saatte tanıdı ve işleri bir günde kav- radı. Bugünkü iş adamı Ziya ile es- kisi arasmda da bir göze görünmez ayrılık vardı: Ziya, bir zaman, her vazifeyi şahsi görür, ve yaptığına kanaat ederdi. Fakat şımdi, o, vazi- feyi daha umum! görüyor, ve bu gi - dişle vazifenin tam yapıldığma hiçbir zaman İnanmıyacak. O, gezdiği, gör- düğü yerler için, çalışmanm bir nok- tada başlayıp bir noktada bitmesi » nin doğru olmadığını anlamış bir a- damdır. “Bu yerler, bu yerdekiler i- çin herkes vazifesinin hududunu ölç- meden çalışmalı... Kazanılanın hakke dilmesi bu kadar güç olan memleket» ler nadirdir, bunun İçin çok çalış - seklini 15-4-936 evişMeler (Bu sütunlar için gönderilecek mektuplarm “Evlenmeler kaydile gönderilmesi ve mümkün olduğu kadar kısa olması rica Ablasının e Fındıklıdan “Bir demet,, imzasile: “Ailemizin eski bir dostunun oğlu ile iki senedir evliyim. Bu genç be » »im çocukluğumda evimize gelip gi- derdi. Sonra senelerce onu görmedik. Yalnız iyi bir mevki sahibi olduğunu işitiyorduk. Ondan bahsedilirken ab- lam nefretini gizliyemez, onun 80 - gukluğundan, ahldının, seciyesinin şüpheli olduğundan bahsederdi. İici sen£ evvel babam onun beni istediği- ni söyledi; ablam gene onun aleyhin- de bulundu; fakat babam onu sustu. rarak kararın bana ait olduğunu bil- İ dirdi ve genci methetti, Bir iki gün sonra kararımı verdim, razı oldum. Bir iki sene içinde o bana sekdsına ve ilmine hürmetten fazla bir şey telkin etmedi. Aramızda kuvvetli bir aşk yoktur. Yalmz, babamla, kardeşle - rimle beraber oturduğumuz için o - mun bu aile meclisinde hoş konuşma» », bilgileri herkes gibi beni de alâ- kadar ediyor. Ona karşı vabıtamı art tiriyordu. Fakat birkaç gün © evvel bir tesadüf onun benimle meden ev- lendiğini, hâld ne gaye güttüğünü an latı, Meğer benim çocukluğumda o ablamla sevişmiş, sonra ablamın kendisinden soğuması üzerine artık bizim evden ayağını kesmiş, fakat ü- milini kesmemiş, Ablamı ikidebir ta İkip etmiş; bu takipler de fayda ver- meyince babamdan beni istiyerek tahrik etmek istemiş. Bu da fayda vermeyince tek üblamın yakınında bulunmak için benimle evlenmeğe ran olmuş, Ben bunları ablam baş- kasına anlatırken işittim, O gün - denberi rahatım yok. Artık onu bir koca gibi değil, bir düşman gibi kar- şlıyorum. Evde kimse ile konuşmak istemiyorum. Ancak bu halden kur- tulmak için meseleyi babama aylat- mayı ve ayrılmak için teşebbüste bulunmayı düşünüyonum.,, Ablanızın seviştiklerine ait iddim- sı doğru olabilir. Fakat #izinle evlen- mesindeki gizli niyeti nereden bili - yor? Bunu tahmin ederken mübalâ- gaya kapılmamış mıdır? Sevdiği ka- dından bu derece ümitsizliğe düşen bir adamın tek onun civarında bu - lunmak için kız kardeşi ile evlenme- yi göze alması nasıl mükmün olur? Bize kalırsa ablanızm ifşaatındaki son kısım yanlıştır. Bununla beraber size tavsiyemiz vaziyeti iyi olan ko- canizla ayrı bir eve çıkmanız, İşittik- lerinizi kimseye söylemiyerek lüzum suz şüphelere, yersiz endişelere dilş- meksizin kocanızı sıkı bir imtihana tâbi tutmanızdır. * Bekârlık rahatlık mıdır? 'Teşvikiyeden Kursaç imzasile: “Hayatımda yalmız bir defa, o da serbest olarak bir kadınla iki ay ka- dör yaşadım. Bu pek gençliğime te- sadüf eder. Bugün kırk iki yaşında yım, Birçok Kadınlarla tanıştım, se- viştim. Birçoklariyle evlenmek ta - savvurunda bulundum. o Fakat tam 8ö3 kesileceği sırada kendimi saptet- tim. Çünkü ötedenberi evliliğin düş- manıyım, Bekârliğı en büyük saadet bilenlerdenim. Hayatım birçok «st - malı!,, diyordu. İlk gününden başlıya rak hızı eksilmeksizin ilerliyen bir gayretle vazifesine sarıldı, ve onun bu alâkası bütün milessesede sari bir çalışma hayatı yarattı. Kendisini işe o kadar vermişti ki; başkalarının değil, kendi hususi ha- yatı ile meşgul olmuyordu. Onun bir buçuk ay süren yolculuğunda, önce - den düşündüğü meseleler, birer birer yol almıştı. Herbiri eski Ziyanm ha- yatını ayrı ayrı doldurmağa yetişe- cek bu hadiseleri, o, şimdi aklıma bile getirmiyordu, ve bir iş adamı için va #ife dışında bir âlem olduğunu dü- şündüğü saatler pek szdı: “İşler yo- una girsin, müessesem tasavvvurla - rımın son haddine erişsin, o zaman bu âleme göz gezdiririm!,, diyordu. Bunün için, şahsf işlerini bile, yaban- cı bir bakışla süzdü. Bir gün onu dairesinde ziyaret €- den avukat: — İşte, demişti, sana ayrılık kars- rmı getirdim... Hoş, buna da lüzum var mr? Ön beş gün sonra düğünleri olacak! Ziya, onun söylediklerini, başkası» nm işiymiş gibi dinledi, sonrat — Zahmetine teşekkür ederim, de- di, borcum ne? Onu da söyle! : .|. .. ski sevgilisi yaplar, sıkıntılar, hastalikiii geçti, Huzuru yalnız ya luyorum ve bir de oraya kâyelleri, mırıltıları, f nirli halleri ile beni belâ vi rahatsiz edecek ortak a İ kiniyorum. Pakat saçlarıma tüğü bir sırada karşıma beğ on beş yaş kilçük bir yi Onu, şimdiye kadar sevmi$” birkaç kadın kadar da s019 Yalnız iyi bir ev kadınt, dürüst olduğu için takdir #öğğ Beklediği meziyetleri bende Vi ğunu gizlemiyerek his etti, Beni takdir ettiğini, diye kadar evlenmemekt. İdümü bile haklı bulduğumu TE medi, Onunla sık sık büsbüleği ki bahislere ait münaka y mekte, baş başa konuşmü munla beraber gidip çay dans etmekten sevkalıyorut ği sine serbest muaşaka teklif yecek kadar ciddi ve fa bw kadına evlenmeyi teklif, kendimi daima menettim. defannda biraz daha müşkü radığımı itiraf etmeliyim. hürriyetimi feda edemiyo! ne tavsiye edersiniz?.,, Yeryüzündeki Insanlar liliğin düşmanı ise, yarısı Ö8Ü b aleyhindedir. Evliler i€X yatmdan şikâyet etmiyen ço kat ömrünün sonuna kadaf kalmış olanlar içinde tuttuğü * marssen olan pek az vardı Saadet biraz baht işidir. likte herkesin saadeti denem tina bakması lâzımdır. Ku” dar yalnız başıma © yaşam$ bir baskasiyle yaşamaktaiği tatlı, daha rahat, hattâ daha ÖR bi görünür. Fekat ondan sofi elliye yaklaştıkça insanın y#” liketlerini değil, saadetleriğ. taksim edeceği eşe ihtiyaci gösterir. Tesadüf karşınıza en iyi şartları toplıyan bir Wi karmış; görünüyor. Size bö kaçırmamanızı tavsiye ederiğ j ( * Birbirimize açılam, Pangaltıdan A. O. imzasil#8| “Bir senedenberi bir kızlf yorum. Fakat bu çok iyi mız kızla sevişmemiz baki dan anlaşılmaktadır. Yoks6 mize daha hiçbir şey söyle liz. Nasıl anlatayım?” Ona film, roman mevgut bahsederken aşk, evlenmek * daki fikirlerini sorunuz. EV düşünüp düşünmediğini, bif aradığı meziyetleri araştırl size ayni şualleri sorarsâ bulduğunuz meziyetleri karmızdan beklediğiniz olarak zikrediniz. Bu bahis &i kere tekerrür edince raya çıkar. Avukat, hayretle dostunu?” baktı: 3 — Ne borcu? Bir ye görmek asıl borç değil mi? yaptım! Ziya, hiç lâtife etm ren bir yüzle sözünü kesti: — Sen benim bulunduğult şi seden alışveriş yaparsan b miyecek misin? — O ayrı, bu ayrı... Bet ediğisi seseyle umumi müçssese bir ayrılık görmüyorum. kımı vermezsem bende dsb* yük kalacak... Beni bundi” mak istemez misin? j Avukat, gücenmiş gibi, #İĞ| tv — Hesabımı kâtibimle £” Dedi. Ziya, onun bu mamış, ayni donst gülün kapıya kadar geçirmişti.

Bu sayıdan diğer sayfalar: