24 Nisan 1936 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6

24 Nisan 1936 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

TAN 24.4 - 936 MEMLEKET MEKTUPLARI Bodrumdan Marmaris bir deniz yolculuğu * Marmarisin bir başından “girip öbür b33 - Japonyada gizli teşekküller Çini istiyorlar Genç zabitler Çin işinde itidal gösterilmesinden hiç hoşlanmıyorlar SAĞLIK ÖĞÜTLERİ di Sar tar e MEK tera a 5 nir vs kak , Bu kış Japonyada herkes siyasi bir buhran bekliyordu. Birçokları bu buhranın tazyik edilmekten br- an basının tahriki ile bir çiftçiler lardı. Diğerleri siyi ler arasmda açık bir mi linde tezahiir edeceğini tahmin edi- yorlardı. Şimdi el'an bazı istikbali görebilen kimseler bir endüstriel ayaklanma beklemektedirler. Bun- Jarm iddialarma göre son iki ay zarfında Üniversite tahsili gören İş- çiler daha yüksek gündelik talebin- de bulunmağı başlıyacaklar ve bir nevi nasyonal sosyalizm istiyecek- lerdir. Son ihtilâlde hileuma maruz ka- Yan devlet adamlarından biri ordu: daki yarım faşist temayülü tehlike bulmayıp asıl müşküllerin sivil hal- kında iltizami' ettiği genç zabitler grupları tarafından yaratılmak İhti- malinden korktuğunu itiraf etti, Bu devlet adamı her şeyden evvel 24- bitlerin siyaset o ve ekonomi ile uğ- rTaşmalarından güphelendiğini orta- ya koydu. Genç zabitler Siyasi bakımdan bugünkü Japon ordusu küçük (gruplardan müte- gekkildir. o Bunlarm <biribirlerine karşı gösterdikleri itimatsızlık - ve kıskançlık ordu disiplini bakımın- dan çok fena tesirler doğurmakta- dır. Hiçbir grup diğerine hâkim olacak kuvvette değildir. Genç zâ- bitlerin ekseriyetinde (sosyalizme doğru bir temayül hissedilmekte ise de, hepsi büyük kapitalistleri ür- kütmemek için çok dikkatli davran- maktadırlar. Maamafih mümkün olduğu nisbette endüstriyi merkezi- leşmeden kurtarmağa ve köylerde küçük sanayi kurmağa çalısmakta- dırlar. Büyük zabitlerin ekserisi #tidal sahi rler. Fakat kısmı kül lisi yarbay ve albay olan 40 yaşlı- Tındaki “genç zabitler” sabırsızlık göstermekte, ve bilhasan dış siyasa- da ve Çin işlerinde itidalden hoş- Janmamaktadırlar. Yaş itibarile da- ba genç ve rütbe itibarile daha aşa- ğı olanlar meyanmda idezlistler vardır ki, bunlar din kokusu olân bir nasyonal sosyalizm arzulamak - tadırlar. Bu zabitlerin birçok gizli teşekkülleri vardır ki, son ayaklan- manm bu teşekkül azalarınm tahri- kile vücuda gelmiş olduğu zanne- dilmektedir. Bunlar derin bir tanperverlik hissine müptelâ olup İngiltereye karşı itimetsızlık gös - termektedirler. Bu vatanperver za- bitlerin İngiltereden hoşnutsuzluk - ları, İngiltere « Japonya feshetmesinden sonra başlar. Bu bareket. onların izzeti nefislerini rencide etmiş. Fakat İngilizlerin va- Çinde ve Hindistanda Japon ticari | faaliyetini sekteye uğrattığını zan- neden Osaka tacirlerinin bu zabit- lerin İngiltereye karşi olan nefret- lerini teşvik ettiklerini hesaba kat- mak lâzımdır. Bu gruplarm içinde ayni mektepte okumuş olmak, aynilde sınıfta bulunmuş olmak, veya ayni slaya mensup bulunmak itibarile bi- ribirine bağlanmış zebitler grupları da vardır. Istifasmı vermeden evvel General Araki ihtimal en nüfuzlu önderdi. Fakat o zaman bile genç zabitlerden çokları onu kâfi derecede müfrit bulmuyorlardı, . Geçen sonbaharda Askeri mahafilde Arakinin zamanı- ittifakını | İnm geçmis olduğu ve | Araki grupu önderlerinin başbakan- iliğa namzet olduğuna inanıyordu. Ordudaki bütün gruplar Mançurya meselesi ile son beş sene zarfında ordunun kazandığı büyük prestiji elden kaçırmamak hususunda birleş mektedirler. Son isyanda öldürülen Finans Bakanı Takahaşi, vergileri arttırmak imkânmın mevcut oldu- ğunu itiraf etmişti. Fakat askerle- rin bu yeni geliri alacaklarını düşü- nerek ordubun müfuzu azalmecıya kadar vergileri arttırmaktan içti- nap etmişti. iğer maktul bakan Kont Saito da ayni fikirde idi. Bu ikisinin düşünceleri ve mukadderat- ları Japon iç siyasasndaki durumu pek güzel aydınlatır. Genç zabitleri içlerini dökmeğe pek heveskâr buldum. Japon lokan- talarında çorba ve çiğ balık yerken yeniden doğan Japon nasyonalist duygusunu bütün dünyaya yaymak istediklerini anlattılar. Çini istiyorlar Genç zabitler Japonyanm eskime- ğe başlıyan ham madde ve pazara (ihtiyacı olduğu hikâyesini anlattı - lar. Hepsi ancak Mançukuo kadar arazi idare edebileceklerine inandık- larmı itiraf ettilerse de gimali Çin- “büyük bir nüfuza” ihtiyaçları olduğunu ileri sürdüler. Ayni za- manda bu zabitler sömürge veya sö- mürge yerine geçebilecek arazi için büyük bir ihtiyaç duymaktadırlar. Hattâ bunlardan biri Rusya, İngil- tere ve Çinin ekonomik inkişaf için | Japonyaya arazi kiralamasmı ilti - zam eden bir plân teklif etti. Salâ- | hiyettar bir devlet adamı ise daha İmakul bir plân ileri sürerek Dış SETİ Japon çocuğu Mançuryaya harbe giden Japon âskerlerini selâmlarken istikbali bu- | Mogolistanm Japon nüfuz dairesine lunmadığı iddin edilmekte idise de | ithal edilmesi lâzimgeldiğini söyledi. Bunun Sovyet Rusya ile iki seneye kadar bir harbe müncer olebileceği- Fazla perhiz Birçok hastalıklarda, hiç şüphesiz, perhize, bazan da pek sıkı perhize lü zum vardır. Hele mide ve bütün ha- um yolu hastalıklarında, şeker has- talığı gibi bedenin beslenme işinin yolunda. gitmediğini gösteren hasta- lıklarda perhiz etmeden, yalnız ilâç- larla tedavi olamaz. Fakat hekimin tertip ettiği perhizi tanıyarak onun tedavisini! güçleşti | ren hastalar bulunduğu gibi, buna karşılık, hekimin perhizini kendilik » lerinden sıkıştıran, hattâ hekime hiç danışmadan kendi kendilerine sıkı perhiz etmeğe kalkışan birçok has-| talar, sinir hastaları vardir. Sinirlinin bir gün herhangi bir se- bepten hazmı bozulur, meselâ ishale tutulur. Hemen görmeğe koştuğu hekimlerden biri — çünkü sinielinin İşanı bir hekimle kanaat etmemektir |— salçalı ve baharlı yemeklerden sa- çıkan vapurumuz yavaş yavaş enginlere Öğ Rodosun umu Konya vapuru ile Eodrumdan yo- luma devam ediyorum. Uçurumlar, kınmasını söyler. Bundan kolay ne 0- bozuk yollar bitmiş, şimdi göz ala - bildiğine uçsuz bucaksız bir deniz w- mi görünüşü | vapura avdet ediyordum a 4 İ Radostan iki buçuk saat #OSİĞ ormanları içine yuva ku lur? Bizim sinirli dostumuz o gün-| zanıyor. Vapurumz, Bodrum koyun- | Marmarise yanaştık. Harap den itibaren bir daha salçalı ve ba- harlı yemeklere tövbe eder. Sonra bir gün söz arasmda, filân | zatm yumurta yeyince hastalandığını duyar. — Ya ben de öyle olursam? Öyle olmamağa çare, o günden iti- baren yumurtayı da büsbütün haz- fetmek olur. Daha sonra bir gün midesi biraz kaynar. Gördüğü hekim, #öz arasında, çiğ yenilen şeylerden az çekinirse iyi ol b r. Bunun üzerine salatalar, meyvelerin hepsi hazfedilir , Kala ka- la haşlanmış sebzelerle, patates ve ekmek kalır, Bir gün o sinirliye belki midesinin biraz büyümüş, belki de bütün kar- amın içindeki âletlerle birlikte biraz düşmüş olmak ihtimali bulunduğunu, patatesle ekmeğin bu şeylere doku- nacağını söyliyen bir kimse çıkar. O İ anda patatesle ekmeğe de tövbe edi- lir. O halde zavallınm gıdası sabah- leyin ıhlamur içinde iki biskül, öğle-| yin kuru külbastı, biraz haşlama ma- karna, biraz reçel, akşamlsrı da| bir et suyu ile, biraz yağsız söğüş üzerine, gene biraz reçel olur. Böyle lüzumundan pek fazla sıkı perhiz İle insan önceden hasta değil- se bile, bu sefer sahiden hasta olur. Çünkü bu yemek miktarca bir insana yetişmiyeceği gibi, yağı Tüzumundan azdır. Hepsi pişmiş olduğundan vita- mini yoktur. Gerçekten sıkı perhize lüzum gös- teren hastalıklarda bile hekimin söylediği derecede ileri gitmek bü - yük bir yanlışlık olur. Meselâ şeker hastalığında gerçekten < perhize lü - zum vardır. Fakat bunun derecesini, | hastanın yediği şekerden nekada- dan gece on ikide (demirini Mehtabm bütün güzelliği üzerimiz - den ayrılmıyor. Bütün gece, kamara- da hırpalanmış vücudumu dinlendir- meğe çalıştım. Sabah gözümü açar açmaz, sağ pencereden Radosun ka- lelerini seçebiliyorum. Havanm gü - zelliği vapurun sürati bizi vaktinden tırmıştı. Birinci kamaraya siralanan Italyan memurlarına şehre ç gi ya miz artıyordu. Sordum: — Radosun teşkil etmiş, bunun kolu uzanıp gidiyor. Bir iki vetli hamlelerle vapurun dılar ve biz de fırsattan lard Bü çekti. |ecirafını saran evler adeta birine atlıyarak şehit tin ticaretini sünger ve miş bu güzel şehirde BodrW” yarım saat evvel Radosa yakınlaş -| intizam görmedim. Ufak bir |! ğın ortasına konan Atat inden Weriye doğru uzapaf kılmıyacağını sordum. Bir buçuk sa- | cadde Marmarisin çarşısın! at için müsaade verdiler, Motörümüz | diyordu. Rıhtımda bu çe: adanm etrafını çeviren eski kalelere |düğüm birkaç büyük kahve harına çoktan nlaştıkça motörcü ile ahbaplığı- | zannederim en kalabalık ye kavuşmus Dy nüfusu me kadar? | şehrin ahalisi, sandalyeleri Bunların içinde fazla Türk var mı? nin dışarlarına çıkarmışlar» z — Nüfus elli bini buldu. Her halde | bir iskelelerine uğrıyan vap ni haberler bekliyorlardı. İne fazla mal aldık, ve ne d€ beş binden fazlası Türktür, — Memlekete seyyah gelir mi? — Eskiden çok gelir ve fazlaca nun onda biri bile uğramıyor. Sahil Yalnız tekneler ve | küçük birçok kaplara bu deki koca otelin müşterileri hep Jtal. | de edilmeden taksim ediliyo yardır. Wenebilere <üç tesadif'eder- E. n seyyah rahat mümlekete gidiyor, buraya gelip ne yapacak? Motör rıhtıma yakmlaşıyor, kale- let önümüzde daha fazla bü; rdu, yanaşmadan, motörcü italyanca bir- kaç kelime fırlatarak, civardakileri hemen iskeleye topladı. Biri kolum « dan, biri elimden tutarak sahile top - landılar, Hepsi türkçe söylüyor ve şehri gezdirmek istiyorlardı. Yekna - sak elbiseli birkaç şoför de kalenin mişlerdi, Bu grupa hiç rağbet göstermiye- rek şehirin sağ tarafına giden büyük kapıdan içeri girdim. Karşımda mü - ze, altında antika-setan birkaç dük- kün, Biraz daha ötede güzel bir kor- donun sol yamacma sıralanmış park, hal, banka, gazinolar. Sahile dayanmış büyük otelde bü- ni itiraf etti, Bu zatın bakımı Çi deki Japon ordusu kumunda heyeti- nin bakımma tetabuk etmektedir. Araki grupunun bana söyledikleri- ne göre Sovyet Rusyanm Japon - Alman ittifakına cevap olarak ko- münist propagandasını şiddetlen -| dirmesi yerine Japonya harbi tercih | edecektir. Orduyu iltizam eden köylülerin vaziyeti berbattır. Kıtlık ve hareke- tlarzlara bir de buhran ilâve olun- muş ve çiftçinin vaziyeti felâket haline gelmiştir. Ordu sukutu ba- yale uğramış, orta sınıftan asker toplamaktansa köylülerden topla- mağı tercih etmektedir. İki senelik bir hizmetten sonra evlerindeki 8e- falete nisbetle kışlada rahat eden askerler köylerine dönmektedirler. Fakat oradaki sefalet karşısında memnuniyetsizlik baş göstermekte gecikmemektedir. Bu gayrimem- nunlarm müşkülât çıkarmasına mâ- ni olmak için belediyeler “dojo” na- mı verilen teşekküller vücuda getir- mişlerdir. Bu, teşekküller köylülere ahlâki dereler vermeğe çalışmakta ve herkese Japon milliyetperverlik hissini aşılamağa gayret etmekte » dir. Bütün Japonyada 100 müte- rını eritebildiğine göre, hekim bir hes&p üzerine tayin eder. Onum ta - ilersine gitmek, yanlış olacağı gibi, bazılarınm yap - tıkları gibi, şekeri büsbütün hazfet- yin ettiği derecenin mek de pek zararlı olabilir. Sözün kısası, perhiz işi, birçokla - rınm sandıkları gibi, basit bir iş de- gildir. Mâç içileceği vakit hekimin şine nasıl karışılmazsa, perhiz edile- ceği vakit de hekimin sözünden çık- mamak en iyisidir. caviz “dojo” mevcuttur ve herbiri- |» g nin 200 den fazla azası vardır, By “dojo” ların azalarıma feragati nefis ve Japon ulusseverliği ülküsünü a- şılamak istedikleri nazarı itibara alınırsa dahilde ve hariçte ne gibi bir kuvvet olabilecekleri meydana çıkar. Bilhassa nasyonal sosyalist temayülleri olması kuvvetlerini da- ha iyi ispat eder. Lokman HEKİM | diğim gibi gene aynen 'Giydirilen kimsesiz tiin konfor tamam. Plâjma en mo- dern sandalye ve banyo teşkilâtını kurmuş, fakat müşterisiz. kapdan ge lip geçenleri gözlüyordu. Otelin res- mini almak için sokulduğum zaman, kaş ile göz arasında yanıma bir iki sırmalı kapicı halkoldu ve beni çok- tanberi kaybettikleri cebi dolu Ame- rikalı seyyahlârdan zannederek içeri atmak İstediler, Fakat saatim müd- detini doldurmuş, elimdeki fotoğraf bir iki resim kaydetmiş ve ben bir gay içecek bile para bırakmadan gel- yaya olarak çocuklar 'Her sene olduğu gibi bu sene de Çocuk Esirğeme Kurumu Eminönü Nahiye kolu 23 nisan çocuk bayramı münasebetiyle (19) yavruyu giydir. miştir. Yukarıki resim giydirilen çocukları gösteriyor. leğenler para bırakırlardı, Halbuki şimdi bu-| taşmıyor. Herkeste faaliyeii * ni Marmariğin bir. bağngif bür başmdan çikan vapuru birini takip eden yemyesü yavaş İere dalıyor, fakat bu da yavaş geride hıraks sürmüyor. Kamarada Fet kacak bir iki arkadaş ile muz sohbet sofrası bile almadan, saat on altıda Dö riyoruz. Dalyan, Muğla kazalara eeğizin İskelesi, Fakat şebif ve m b ABİSİ | ik bir gölden sonra işerue- büyük kapısının önüne demirleyiver | yar yumurcası, kırmızı Mİ karıyorlarmış. Kaptanlar” İ dedi kiz — Bu civarlarda İki en birinci balık yumurtası oi ile almabiliyor. Hakikaten etrafımızda luk bir levreği vapurun eli kuruşa satmek için luk levrek, kefal, bu iskelede de fa: hiyeye çıkaracak m. İ mızda biribirine takılmış lık sergilerini birkaç vam ediyordu. * dik. Btrafını alan sıra © İllerine gizlenmiş şehir, sakin denizin kenarın. yakmış bize bakıyordu İstanbula giden Vatan kadaşiyle bu köyde, bul diler, düdükleştiler ve kokleşmadan bütün gel harekete geldi. kuruşa elden ele dolaşıyo” bekleri ir fazlsi dan hemen demirini alıyo” 4 dağıttıktan sonra tekraf Etrafımızı alan motöf' kalabalığı arasnda şehi? Fethiye bilhassa Fethiyeye gece karani? haylice dil döktü. Hele bi karagö nez ihracatı ile tanın Eye yala sabamizdır. Bu sene bin tonu doldurmuş. * de bu yekünun yüz elli muhakkakmış, şehrin İlersindeki madenlerde İli | lışmrmış. Manganez durmuş, fakat yal kete geçeceğine ihtimal gok, Zengin Fethiyenin tarafa yolu yok. İşt yarısı koyuna sokulaM vapurları da olmasi “ç dünya diye manastırâ,, bir daha yüzümüze , bucü” satışmdan da anlaşılıyor Ki“'gğ çıkan her şey, burada uc” 4

Bu sayıdan diğer sayfalar: