2 Temmuz 1936 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6

2 Temmuz 1936 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Tasdelen ve Defneli Li aaaseeessasas sese Evkaf idaresi, bu iki kaynak için 75,000 lira harcamıştır! “Voronof aşısının pabucu dama atılacak, gençleşmek için bu sudan içmek kdfi ... Taşdelen ve Defneli membalarında etraflı bir tetkik Bu sene, benim taliim dağlardan açıldı. Geçende Uludağ, bugünde Alemdağ', Evkaf idaresinin çok na- riköne yazılmış bir tezkeresi, bizi A- lemdağındaki Defneli suyunun kay- Dak tesisatmı görmeğe davet ediyor. Saat on buçukta Kadıköyünden ,oto- büslere atladık. Bağlarbaşmdan sonra, (hafifçe yükselmeğe başlıyan temiz ve bakim İk bir şose, bizi bir sente varmadan, Taşdelen suyu membaıma ulaştırdı. Evkafın bütün ileri gelenleri ile bir aradayız: Istanbul başmüdürü Hüsamettin, idare meclisi âzasından Gilip, Kadıköy müdürü Hilmi, Be- yoğlu müdürü Halim, umum mtldür- Tük varidat müdürü Cemal, doktor "Tacettin, Başmimar Nihat, mimar Vasfi ve bu arada, söz ehli bir zat olduğunu, su başında anlattığı tatlı f-kralarile hepimize tasdik ettiren sıhhiye müfettişi Ismail Hakkı.. Set üzerinde, kır kahvesini andı-” ran, kameriyeli bir yere küçük bir yemek masasi kurmuşlardı. Fakat biz, sofradan önce, çeşme-| nin başıma koştuk. Yemeği nerede o- Varsa, buluruz amma, hakiki 'Taşde- len suyu, her vakit ele geçmez. Bir bardak doldurup (uzattılar. Cennete henüz gitmediğim için Kev- ser suyunun tadı nasıldır, bilmem. Fakat, bu içtiğim suyun, yer yüzü deki suların en güzeli olduğuna, son derece susadığım şü dakikada iman ettim. Bir bardak Taşdelen! Istan- bullular, eğer, kaynağına gidip iç- memişlerse bunun ne kıratta bir su olduğunu mümkün değil takdir ede- mezler. İcat edilmiş ve icat edilecek hiç bir buz makinesi, suyu, bu kadar güzel soğutamaz. Daha ilk yudumda, dişlerimin sızladığını hissettim. San ki, su içmiyor da, eritilmiş, renksiz, kokusuz bir dondurma yiyordum. Yemeğe oturduğumuz zaman, iştah- larımız, bıçak gibi bilenmişti. Önü- müze birer kızarmış kuzu getirseler; yiyip eritecek kudreti kendimizde buluyorduk. Gazeteci arkadaşlardan biri, suyu bardak bardak doldururken bir yan- dan da gülerek: — Çocuklar! Bunun hakiki Taş- delen suyu olduğuna emin misiniz? diye soruyor. Istanbulda, ne idüğü belirsiz sula- fı içe içe çamurlaşan midelerimiz iyi suyun tadına birdenbire varamadı. Bardakla değil, damacana ile içsek doyamıyacağız. Yemekte, mübalâğa olmasın ama, her birimiz en aşağı üçer, dörder lit- re su yuvarladık. Fakat, ne olur, ha- fif bir şişkinlik duysak, yahut kü- çük bir bulantıya uğrasak, yahut ta, azacık rahatsız olsak!.. Bir bardak suyu iç... Bir porsiyon yemek ye!,. Sonra, yine su.. Yine ye- mek... Kilo almak için, ne yapacak- larint kestiremiyenler «Taşdelen suyu nun başında bir ay kalsınlar, şiş- manlık rekorunu kırdılar gitti. Yemekten sonra Beyoğlu evkaf | müdürü; bize yeni tesisati gezdir mek teklifinde bulunurken: — Hem, dedi, böylelikle, “hazmı taam,, etmiş oluruz!... “Iyi amma, yemeği eriisiek, için, burada dolaşmağa ihtiyaç yok ki. 'Bir bardak su içmek kâfi... “Taşdelen,, in asıl kaynadığı yere giriyoruz. Fakat buraya girmek için 27 metro uzunluğunda, daracık bir koridordan geçmek icap etti, Beyoğ- Tu Evkaf müdürü, feneri eline alarak bize yol gösteriyor. Bir maden kö- rayı içinde eee Su, noktada ayrı ayrı tasfiyeler görerek, muhtelif süzgeçlürden geçtikten BO ra, Üzeri billâr kaplı bir havuza dö- külüyor. Bu havuzdan da, daha aşa- ğida bulunan hangara, giderek çeş- mMelero taksim ediliyor. Taşdelende, sağ ve sol suyu adlarını alan iki su kaynağı var. Fakat bunlar, birbirle- rile karışıyorlâr. Sağdan akan $u, hakiki Taşdelendir. Sol suyunu içme suyu olarak kullanmıyorlar. Günün 24 saatinde, Taşdelen membamden 70 ton su akıyor. Ve busuyun ancak azı, damacanalara doldurulabiliyor. Geri kalan su boşuboşuna akıp gidi- yor. Şimdilik günde ancak 300 da- macana su sevketmek mümkün ola- bildiğini söylediler. Bundan önce, Taşdelen membaına kadar yol yoktu. Şimdi ise, yalnız Taşdelene değil, yaya olarak yarım saatten fazla süren Defneli suyunun kaynağına kadar yol var. Evkafta eski zihniyetin tamamile değiştiğine delâlet elen bu umran faaliyeti, ilk neticelerini her tarafta vermeğe başladı. Taşdelen membat- nın, hastalar için güzel bir sanatör- yom haline getirilmesi bile düşünü- lüyor, daha, şimdiden, pazar günleri, sabah saat yedi buçukta Kadıkö- yünden Alemdağına muntazam oto büs seferleri yapılıyor. Birlikte se- yahat ettiğimiz Ferah otobüsleri sa- hibi Şefiğin anlattığına göre, Pazar- ları, Taşdelene giden otobüsler deh- şetli kalabalık oluyormuş. O kadar ki, yer bulmak için, bir gün önceden, telefon etmek icap ediyormuş. Halk, Taşdelen suyunu membamda içme - nin tadını aldığı için, rağbetin git gide artacağı umuluyor. Şimdilik Taşdelene gidip gelme 0- tobüs ücreti, adam başına bir lira- dır. Fakat servisleri çoğaltmak im- kânı bulunursa, Şefik fiatlerin 75 kuruşa kadar indirilebileceğini söy- lüyor. Kadıköyle Taşdelen arasında- ki yol, o kadar güzel ki, otobüs, se yahati insanı, hiç yormuyor. Asfalt bir yolda da ancak bu kadar emni- yetle ve bu kadar çabuk gidilebilir, her giri mwiürl ocağına girer gibiyiz. İlerledikçe, havada hamızıkarbon çoğaldığı için nefes almakta güçlük çekmeğe başladık. Nihayet memba göründü. Taşde- len, işte buradan, mimar ve yapıcı lardan başka kiç kimsenin ayakbas- madığı bu daracık koridorun dibin - deki tabif havuzdan fışkırıyor. Su- yun etrafıma betondan öyle duvarlar örmüşler, suyu, o kadar güzel muha- İ faza altıma almışlar ki, insan, bu te- | Otobüslerin elli dakikada aştıkları bu yol, vaktiyle manda arabaları e sekiz, dokuz saatlik bir yoldu. Taşdelen membaını gezdikten son- ra, yine otobüslere binerek Defneli suyuna çıktık. Hani deveden büyük fil var, derler ya... Taşdelen, deve ise, bu Defneli suyunu da fil sayabiliriz. Gerek içim, gerek hafiflik ve berrak- ık, ve gerek daha bazı hassaları yü- günden Taşdelen suyundan çok da- ha faydalı bir su... Yapılan tahlilleri #isata baktıkça, kendisini bir su sa- bü suyun radyo aktivite itibarile dür Taşdelen damacanalara dolduruluyor | yanm en güzel suyu olduğuna şüphe bırakmıyormuş. Doktorlardan. bu münasebetle, Pazar günleri, Def neli suyunu içmeğe gelenlerin daha ziyade yaşlı kimseler olduğunu ha- tırlatarak: - Voronof aşısınm bu gidişle pa- bucu dama atılacak! dedi, gençleş- mek istiyenler, Defneli suyu içtiler mi, mesele kalmıyor! Yürürken, otururken, bütün nuşmalarımız, hep suya dair... hilmar Nihat, bir aralık: — Bu tesisatın en büyük hususi- yeti, nedir, bilir misiniz? Diye sordu. Ve bizden. hayır, cevabın alınca gülümsedi: — Taşdelen suyu ile yapılmış ol - mASI,, Dünyanm hiçbir yerinde, bu kadar pahalı satılan bir suyu inşaatta kul- lanmazlar! Evkaf memurları, geşmi leri açıp bol bol akıttıkça, bizim miz gidiyor; evlerimizde, bir barda- ğını ziyan etmemeğe çalıştığımız Taş delenin nasıl hor bakir olduğunu ge- lip burada görmeli., Yüzler Taşdelen- Ie yıkanıyor, çamaşırlar Taşdelenle çitileniyor, çiçekler Taşdelenle sulanı- yor ve hattâ beygirler, köpekler Taş- delen içiyor. Defneli suyunun membaıda görü- lecek şey doğrusu. Bu kadar temiz tutulmuş bir su, nadir görülür. Bir kaç ayak merdivenle inilen membam iç tarafında, suyu öyle fen- ni şekilde hapsetmişler, muzır mad- delerden o kadar güzel tecrit etmiş ler ki, Istanbulda, evkafın hususi mü- hürü ile mühürlenmiş şişelerde #atı- lan bu suyu, içimize “acabz?,, nm kurdu düşmeden, rahatça içebiliriz. Yalnız, ne yazık ki, ne Taşdelen, ne de onun ağababası olan Defneli, he- nüz harci âlem sular değil. Evkafın barı tasavvurları var: Taşdeleni, da- ha ucuza mal edip halka ucuz satma- yı düşünüyorlar. Bir kaç güne kadar Taksimde açılacak sergide Taşdelen ko- ve Defneli suları için küçük bir büvet konulacak, istiyenler bardağı kırk Paraya bu sudan içecekler. Yaptığım görüşmelerden şunu ân- ladım ki, biz Taşdelen suyunu çök pahalı içiyoruz. Evkaf bandrol para- sı olarak büyük damacanalardan 15, küçük damacanalardan 7 buçuk ku- ruş, galonlardan da ancak 100 para ile diğer masrafları da ekliyelim: Bir ay alıyor. Buna, yol parası cananm suyu yine en çok 40 — kuruşa satılması lâzım gelir. iel ki, Taşdelen olduğundan haklı olarak şüphe ettiğimiz suyun damacanasmı 100 kuruşa kadar satan madrabazlar AN SAĞLIK ——— ÖĞÜTLERİ Yorgunluk Asri hekimler insan vücudunu ka- rişık bir fabrikaya benzettikleri va- kıt, yorgunluk için de fabrikanın ba- cası iyi çekmiyor demektir, derler. Bu İteşbih hoşunuza gitmese de, endüstri- nin o kadar dal budak saldığı bü za- manda hekimliğe'de böyle teşbihler girmesinin kusuruna o bakmamalısı- Tiz. maz. Çünkü yorgunluk vücutta hâsı olan zehirlerin birikmesi Onları eritecek, dışarıya atacak uzuv Jar da fabrikanm zararlı dumanları- nı dışarıya atan bücasına benzetebi- lir. İnsanda yorgunluk, bazan, doğup- İtan gelir. O halde baca yapılışmdan bozuk demektir. Görünüşte pek sağ- lam sandığınız biri kendisini daima yorgun duyar, İYİ yer, içer, iyi uyur da, Fakat datma yorgundur. Hele sa- bahları, herkesin aksine olarak, y. gunluğu daha ziyadedir. Gün ile çe yorgunluk azalır, gecesi gündü: Bir vakıt; nörasteni hastalığı muda iken bu türlü yorgunluğa doğuştan nörasteni derlerdi. Ondan sonra sırada, &z uyumaktan yorgunluk gelir, Fikirlerile çalışanla» rın duydukları yorgunluk pek çok de- fa bu türlüsüdür. Fikirle çalışmak, kolla çalışmaktan ziyade uykuya İü- zum gösterdiği halde, gündüz işinden #onra, ecenin büyük bir kısmıda eğlenceye verilince, insan vücudunun zehirlerini çıkaramaz olur, Yorgunluk min bir hastalık gibi yerleşir, ih- tiyarlık alâmetleride pek çabuk gelir ler. Bereket versin ki, yorgunluğun bu türlüsünü geçirmek - gelmesi gibi- kolay ve çabuk olur. Fikirle çalışma- İnn derecesine göre sekiz, dokuz saat İ uyku temin edilince birkaç gün için- de yorgunluk kaybolur. Mide bozukluğundan gelen yorgun tuğun geşirilmesi biraz daha güçtür. akla, midesi bozuk olanla ğu yüzlerinin çekikliğ nin etrafındaki siyah halkalardan ve karınlarmın şişliğinden belli olursa İ olur. Hele fikirlerile çok çalışanlarda inkıbaz işe karışınca yorgunluk duy- gusu artar. O vakıt yemeklerde etler- le yumurtayı büsbütün hazfederek sebzelerle, yemişlerle, sütle kanaat e- etmek, çok defa, hem inkıbazı, hem de yorgunluğu geçirir. Inkıbazı ilâclarla geçirmek, tesirli olsa bile, çabuk alışıklık verdiğinden Müzmin hastalıkların bir çoğun. da insana yorgunluk gelir. Şekerli hastalarn kendilerini dafma yorgun duymaları meşhurdur, Fakat yemek- lerde şekeri ve unu hazfedince yor- gunluk kalmaz. Dahili guddelerin has İ talıkları da hep yorgunluk duygusu getirirler. Hastalık islâh edildikçe yor gunluk ta geçirilir. Kan hastalıkların da da öyle. Bu türlüsünün de geçeme- si ancak hekim tedavisile olur. Yorgunluklarn en sonunda da ih- tiyarlıktaki yorgunluk gelir. En hazin olanı da bu türlüsüdür, gecenin karan lığı basmazdan önceki akşam zama. nm hazinliği gibi. Lokman HEKİM —m Türk - Sovyet ticaret anlaşması uzadı Müddeti biten Türkiye - Sovyet ticaret anlaşması, taraflar fesh için müracaatta bulunmadıkları için, ken diliğinden bir sene daha uzamıştır. Türkiye - Fenlandiya arasındaki ye- ni ticaret anlaşmasının tatbikma da dünden itibaren başlanmıştır. var, Membaımda bu kadar ucuz dol- durulan bir suyu, bu kadar pahalı satmak; anlaşılır gey değildir. Evkafın Taşdelen, Defneli suları tesisatı için sarfettiği paranın 75 bin lirayı bulduğunu bize söylediler. Bu büyük masrafı göze alan evkaf idare- si, yakın bir tarihte arazisinde kay- nıyan her iki suyu da hususi vasıta-| larile işletirse, hem hâlka hem kendi | bütçesine hizmet etmiş olacaktır! Defneli suyunun Voronof aşısma taş çıkartacak hususiyetleri olup ol- madığını, tecrübe etmedim. Fakat, mugt. Zaten teşbih pek te yanlış sayıla- | Hinden daha rahat, dahaşen olur.| hiç te hoşa gidecek bir usul değildir. | aa ma 2.1936 Filistindeki isyanlar İngilizler Ara Hayfa limanındaki 1600 kişilik bir kuvvete baliğ olan ve zirhlı otomöbilleri, tankları ve tayyareleri bulunan bir Ingiliz kuv- veti Nablus dağlarında harekâti as- keriyeye geçmek üzere yola çık tır. Bu İngiliz kuvvetlerinin gaye: Filistin dağlarmdaki Arap çetelerini dağıtmak ve bunların kanunsuz ha- reketlerine nihayet vermektir, Son günlerde kargaşalıklar, ka- nunsuz hareketler pek çoğalmıştır. Vuku bulan arbedeler neticesi bir İngiliz askeri ölmüş ve altı asker da ha da yaralanmıştır. Filistin haydutlarının an'anevi 8i- gınakları olan Nablus dağlarında 500 kişiye baliğ olan bir Ti z kuvveti durmadan İlerlemektu daha atılmı di- ger küçük çete grupları Nablustaki çetelerden örnek almakta idiler, Bu yolsuz mmtakada binlerce mağara ve çukur askerin derlenmesine engel teşkil etmektedir. Zırhlı otomobiller ancak bir kaplumbağa slira'ti ile iler liyebiliyorlar. Kıbrıstan birçok kat tırlar ismarlanmıştır. Çünkü zırhlı otomobillerin ilerlemeğe muvaffak olamadıkları bu mmtakalarda cepha- na ve askeri levazımm taşınmasm- da bu katirlirdan Wessi. düyünü mektedir. Ingiliz kuvvetleri tedricen Arap çetelerini çember (içine almakta- dırlar. Arapların daha şimdiden le- yazım tedarikinde güçlük çektikleri haber almmaktadır. Gitgide Ingiliz- lerin Arap çetelerinin münakale hat- larını tamamen kesecekleri ve çarna» çar onları teslime mecbur edecekleri söylenmektedir. Araplar iaşelerini civardaki köylerden kaçak olarak te- darik etmektedirler. Şimdi İngiliz ) otoriteleri buna imkân kalmamasına | dikkat etmektedirler, “ Hiç durmadan İngüliz tayyareleri dağların üzerinde uçmakta ve Arap- ları faaliyete geçmekten alakoymak- tadırlar. Tayyareler görünür görün- mez çeteler mağaralara, görünmesi İmümkün olmıyan kuytu ei çıkıyorlar, Arap çetelerinin birçok milis na- mı verilen bombalara sahip oldukla- rt bilindiği için Ingiliz kuvvetlerinin ilerleyişi büyük bir'tedbir içinde vu- | ku bulmaktadır. Arap bombaları kullanmağa teşeb- büs ettikleri takdirde İngilizler ha- va bombardımanı ile mukabele ede- çeklerdir. Şimdiye kadar İngiliz pi- lotları böyle hareketten içlinap et- mişlerdi, fakat mecbur kalınca... Galilede yeni bir tedhiş grubunun kurulması üzerine o mıntakadaki In- giliz kuvvetleri takviye edilmişler. dir, Ingiliz yüksek komiseri, Sir Ar- thur Vauchope, devlet hizmetindeki Arapların greve iştirak ihtimalleri karşısında tedbirler almışlardır. Ani bir ihtiyaç karşısında Arap memur- larınm terkettikleri vazifeleri işgal edecek İngiliz memur ve sivilleri lis- orada biraz daha kalsaydık, bir ikinci | tesi hazırlanmıştır. Listede isimleri sofra kurdurmak zarureti hâsrl ola- | olan bütün Ingilizler bu mevkileri iş- İ caktı, Çünkü, otobüse binerken; mi-| gal için kendilerini hazır tutmakta- delerimizde, tatlı bir eziklik başla- | dırlar. Arapların yoldan bir lokomotif çı Salâhaddin GÜNGÖR | kartmaları üzerine iki İngiliz askeri | Daily Herald'dan - Umit ediliyor ki bu dağlardaki çe- | ger, ifna edildiği takdirde zemle - e p çetelerine karşı zorluk çekiyorlar Birçok yerlerden takviye kuvvetleri alarak | Arap haydutlarını tenkil etmeğe uğraşıyorlar tesisat yanarken Telâvivde Allembi meydan makine altmda kalarak ezilmişler - dir. Arkadaşlarını kürtermale isti- yem bi aiger İngiliz askerinin üze * rine Araplar afeş açmışlar ve onuda yaralamışlardır. > Filistin hükümeti ve Ingiltere Ma- veraj Şeriadaki siyasi inkişafı, ve efkârı umümiyeyi yakmdan müşa « hede altımda bulundurmaktadır. Mahsulâtın fena olması üzerine © civardaki Araplar bir müddettenberi memnuniyetsizlik alâimi gösteriyor- lar. Maverai Şeria İle Filistin Arapları Her nekadar biribirlerinden hoşlan - mazlarsa da Yahudilere karşı gös - terdikleri nefret bunları yakınlaştı. racak kadar kutvetlidir. Maverai- şeriada Ingiltere aleyhine bir ayak - lanma İngilizlerin hiçbir zaman göz- den kaçırmadıkları bir ihtimaldir. Maveraişeria hükümdarı Sultan Abdullah Ingiltereye sadık olduğu “ İzannedilmektedir. Hattâ asilerle bir- leşmek temayülü gösteren oğlu Prens Falali Ammanda sarayda hapset - miştir. Emir İngiltereden yardım maka - mında senede 60.000 Ingiliz lirası al- maktadır. oBedeviler! yatıştırmağa muvaffak olmadığı takdirde bile Tn- giltere de lâzimgelen tedabiri almış bulunuyor. Lavrense benzetilen Yüzbaşı Glubl lâzımgelen tedabiri almış ve bedevi- leri ikna hususunda elinden geleni yapmıştır. Hüdutteki bedeviler ona çok büyük bir hürmet ve itibar gös- terip her istediğini yapmağa hazır- dırlar. ———-—— YURTTAŞ! Yurdunun insana sağlık ve- ren yemişlerinden her gün bol bol ye ve çocuklarına yedir. Ulusal Ekonomi ve Arttırma Kurumu

Bu sayıdan diğer sayfalar: