3 Temmuz 1936 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

3 Temmuz 1936 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Büyük spor bayramı Fenerin yıldönümü bu hafta kutlulanıyor Önümüzdeki 5 Temmuz pazar gü- nü, Fenerbahçe klübü 28 inci yıldö- rümünü kutluluyor. 28 senelik fut- bol hayatına malik olan Fenerbahçe- lilere futbol tarihimizde mühim bir mevki ayırmak lâzımdır. Sarı-lâci- vert formayı giyen futboleular, bir- gok defalar İstanbulun en iyi takımı olduklarını ve hatta Türkiye şampi- yonluğu ile memleketimizin en kuv- vetli teşekkiilü olduğunu isbat et- mişlerdir. Yalnız, memleket dahi- linde değil, ayni zamanda bariçle ya- pılan temaslarda da dâima yüzümü- zü güldüren neticeler almışlar, Milli takımımıza birçok seçkin oyuncular vermişler ve her zaman kendilerini futbol hayatımızm birinci plânmda!| tutmüşlardır. Güzel bir stadı, ayrı bir antren- man sahası, tenis kurtları ve kayık- hanesi (le mltekâmil bir Avrupa klü- bünden farksız olan Fenerbahçe ile her Türk sporcusu iftihar edebilir. Sarr.lâcivertlilere ilerideki seneler için aynl yolda yürümeleri temenni etmek ve beklemek de vazifedir. * Fenerbahçe klübü yıldönümü mü- pnsebetile güzel bir spor bayrami hazırlamıştır. 5 Temmuz giinü Kâ- Öiköy stadı yine sayılı spor gürle- rinden birini yaşıyacaktır. Tener- bahçeliler bugünü, kuvvetli bir ta- kımla birinel timlerini oynatarak bitirmek istemişler ve şehrimizde bulunana Boçkay takımı ile müzakâ- Teye girişmişlerdi. Fakat Boçkay'ın daha evvel Ankara klüplerile bir an- tant yapmış olması ve Ankara klüp- lerinin maçm bir hafta sonraya te. hire muvafakat etmemeleri bu maçı Imkânsız kılmıştır. Bunun Üzerine #por sahalarımızda daima rakip ola- rak karşı karşıya geçen Gelatasi- rayla bir maç yapmak düşünülmüş yin ba hnamata tasaray, - büyük. bir sporcülukla yıldönümlerini kutlu- lamak için tertip edecekleri günde Fenerbahçe ile katşılaşmağı kabul » Senelerdenberi sahada ra- kip olarak Karşılaşan bu iki klibin, birinin yıldönümünde, diğerinin ra- kibine müzaheret etmesi, Şuurlu Sporculuk bakımından çok takdire lâyıktır. Bu hâdisenin moral tarafı dürüst rekabetin ve sporculuğun, gözle görülür ve elle tutulur bir şe kilde tecelli etmiş olması itibarile gok kıymetlidir. » Her iki takımm oyuneularınm tam antrene bulundukları bir sırada böy- le bir maçın oynanması teknik be- kımdan da enteresandır. 5 Temmuz pazar günü Kadıköy stadına gidecek olan seyirciler, her şeyden evvel gü- zel bir maç seyredeceklerdir. Sarı: lâcivert ve Sarı-kırmızı renkleri kar» şi karsıya getirecek olan bu maçta Galatasaray takımı birleşme işi epey İlerlemiş olan Güneşli futbolcularla takviyeli olarak çıkacaklar. Bu #U- Tetle Galatasaray takımı, bündati evvelki muhtelitler maçında olduğu Eİbi çok kuvvetli bir kadro teşkili et- miş bulunacaktır. Filhakika: Safa, Cihat yahut Avni, LAtfI, Fa- Fuk, İbrahim, Rıza, Kadri, Rebii, Haşim, Gündüz, Bülent, Necdet. Şeklinde teskil olunacak bir Ga- Mtasaray « Güneş mühteliti haklka- den kuvvetli bir kadrodur. Buna mukabil Fenerbahçe de: Necdet, Bedii yahut Hüsamettin, (TAN) m Polis Romanı: 23 Kapı 1 : i Faztl, Yaşar, Mehmet Reşat, Ali Rı- | za, Cevat, Fikret, Nel, Esat, Şaban, Niyasi, Kağdrosile sahaya çıkacak olursa, | maçın derece ve seviye- 8 herhalde uzun milddet bahsedil. bu maçta mutat asabi cereyanlar olmıyacağı için güzel bir futbol sey- redileceğine şüphe yoktur. Futbol sezonunun çok hararetlen- diği bir sırada birdenbire ortaya çı- kan, bir Galatasaray - Fenerbahçe maçı adeta futbol meraklıları için bir sürpriz mahiyetindedir, Pazar glinü, sahaya çıkacak yirmi iki oyuncunun sakin ve sirf güzel Bir futbol oynamak gayesile hare- ket etmelerini temenni ederiz. U. Z. YENAL Lokarno devletlerinin verdiği kararlar (Başı 1 incide) Cenevreden istihbar ediyor: Hitlerin Rayiştagı acilen toplan - maya çağırmış olduğu haber alm - muştır. Führer, Pazar ve yahut pa - zartesi günü mühim bir nutuk söyli- yeçektir. Diğer taraftan, halihazırda Cenevrede bulunmakta olan siyasi | müşahitler, Brükselle toplanacak © | lan Lokarto devletleri konferansa iştirak etmesi için Almanyaya davet yapılması İmkânı dolayısile duymak ta plan sevinci gizlememektedir. Almanyanın hava ” kuvvetleri ve İngiltere Londra, 2 (A.A.) — Baldvin A - vam -Kmmangamun ç MÜZMKETEİETİNİN bulunmak üzere bu sabah Londruya dönmüştür. Avam Kamarasının Ak- itedeceği celsede Başvekil sosyalist - i lerden Tom Jolneton'um Lort Ton - don Derry'nin Almanyanın hava kuv etlerinin artırılmasına müteallik olan beyanatı hakkındaki istizahma cevap verecektir. Baldvin vereceği cevapla hükü - metin siyasetini müdafaâ edecek ha» ret ve dahili siyasetten bahseyliye - cektir. Nisteki otelciler grevi Paris, 2. (A.-A.) — Bütün Fran- sada bugün mevcut grevellerin ade- âi 154.302 dir. Lorraine o mmtaka- sında yeni grevler ilân olunduğu ve bazı fabrikaların amele tarafından işgal edildiği haber (verilmektedir. Nis şehrinde geçen gece otelcilik en- düstrisinde muvakkat bir anlaşmaya varılmıştır. Oteller bugün tekrar a- çılacaktır. Tarife hakkındaki görüş- | melere devam edilmektedir. Afyonu su bastı Afyon, 2.(A.A.) — Dün saat iT İ verilmez. Tekaüt kanununa eklenen hükümler Devlet Demiryolları ve inhisarlar memurlarının tekaütlükleri Askeri ve Mülki Tekait Kanunu- ra bazı hükümler eklenmesine dair kanun dün Vilâyete bildirilmiştir. Birinci maddeye göre, evvelce teka» üt hakkını haiz devlet memurlukla- rında istihdam edilmiş olanlardan Devlet Demiryolları ve İnhisarlar Umum Müdürlüklerinde ve mülga tütün ve müskirat ve barut inhisar. larının devletçe idare edildiği dev - relerde bu idarelerde müseçcel ve daimi vazifelerde Ücretle istihdam edilenlerin tekaütlükleri hakkında aşağıdaki hükümler tatbik olunacak- 'A — Bunlardan maaşli memuri- yet milddeti on beş seneyi dolduran- ların bu idarelerde ücretle geçirdik- leri hizmet müddetleri tekaütlük müddetine ilâve edilir ve bünlara veya yetimlerine 1683 numaralı ka- nun mucibince tekaüde tâbi son me- muriyet maaşları üzerinden mezkör kanun hükümlerine ve hizmetleri mecmuuna göre tekaüt maaşı tahsis edilir, Bunlar Devlet Demiryolları ve İn- hisarlar Umum Müdürlüklerindeki tekalit sandığma aldat vermiyecek- leri gibi, bunlar hesabıma bu idare- ler bütçesinden de bu sandığa para Şimdiye kadar mezkür idarelerin tekaüt sandıkları için bunların aylık- larından kesilen paralar kendilerine ve idareler bütçesinden verilen para larda milteferrik varidat olarsk irat kaydedilmek üzere bu idarelere temettilerile birlikte iade olunur. | B — Bunlardan maaşlı hizmet; müdüetleri on beş seneyi doldurma» muş olanların ücretli hizmetleri tes kalit hesabında sayılmaz. Bunlardan arzu edenlere sene kesirleri tam sa» yılmak üzere filen maaşlı memuri » yette geçen her hizmet senesi için #on memuriyetlerine muhassas azli maaşm iki misli tazminat olarak v lir. Bu yolda tazmin İ geçen maaşlı hizmetlerir tokaüt hakları sakat ölür. Bu gibilerin Devlet Demiryolları ve Inhisarlar Umum Müdürlüğüntün tekallt sandıklarındaki hakları mah- fuzdur. İkinei maddeye göre, Birinci mad. denin (A) fıkrasında yazılı memur- lardan meşkür fikra hükmünün hak- larında tatbikmi istemiyenler bu kas N NOTLAR Yine saat Geçenlerde, bu sütunlarda, saatin Yaratıcı insanlar için bir faydası ol - madığına, yalnız gündelik hayatın ba zu mecburiyetleri için lüzumu oldu - Kuna dair bir yazı yazmıştım. Dün, bü son lirumun da, hiç olmazsa, İs - tanbul için. lüzumsuz olduğuna ka- naat getirdim. Kadıköyüne 18,52 vapurile gitmek niyetinde idim. Gazeteden 18,15 te çiktim. Bir hayli vakit olduğu için, Sirkeside bir traş olmak kabildi. Gir dim ve girerken saate baktim. Berberin saati 18,5 idi. Traş oldum, saçlarımı da kestir - dim. 18,40 ta berberden çıktım, Emi- nönüne geldiğim zaman saat 13,45 1 gösteriyordu. Demek vapura daha 7 dakika vardı. Fakat Emihönünden Kadıköy vapur iskelesine geldiğim zaman vapurun kalkmıs ve İskele sa- atinin 18,55 i gösterdiğini hayretle gördüm. Şimdi, düşünüyorum. Madem ki, merkezi Eminönü tasavvur edebile. ceğimiz 500 metro nef kuturlu bir daire içinde muhtelif vakit gösteren sautler var, tarifeye ne haset, Nasıl tramvay, Tünelin tarifeleri €ilen yok ve karşıdan karıya geçen kayık ve Sandallar dolmuş bekliyorlar, tarifele ri sehirtilerin ve şehirin muhtelif saat lerine uymıyan vapurlarda iskeleler den dolmus yansrak kalkabilirler. Niçin olmasın? Fikret ADİL. Büyük bir Türk dostunu kaybettik (Başı 1 incide) Taft tarafından Arjantine arta elçi tayin olununcıya kadar kalmıştı. İki yıl sonru Japonya elçiliğine ta- yin olunmuşsa da hastalığı dolayısile gidememiş, büyük harbe kadar Nev- yorkta kalmış, dışarıya ufak tefek seyahatler yapmışlı, Amerika, büyük harbe girdiği za - man, milli müdafaa işleriyle yakm - dan #lâkader olan Şeril'e Nevyork - tan 27,000 asker toplama vazifesi ve rilmiş, ö organizasyon kabiliyeti #a- sinde 38.000 kişi toplamıştı. Hayat 1 por işleriyle &- Tkadar ölmuş ulan Göneral son 2a- manlarda Amerikayı Berlin olimpi- yatlarından hariç tutmağa çalışan bir harekete muhalefet ediyordu. Kendisine büyük şöhretler temin eden eserleri arasında şunlar var - dır: i “18 mel asır Amerikasında Fran - sis hâtıraları”, “Bizim bir Uzak Şark politikamız var mi?”, “Başbakanlar nunun meşrinden itibaren bu karar- larmı üç ay zarfında-bir böyannamıe ile mehsup oldukları vinum müdür. lüğe mecburdurlar. Bu suretle müracaat edenler hakkında mezkür (A) fıkrası hükmü tatbik edilmez. Bunların 1683 numaralı kanun hükmüne göre hakları mah - fuz tutulmakla beraber idarelerdeki tekaüt sandıklarma iştirakleri de- vam w iddetli bir zelzele Berlin, 2 (A.A.) — Hamburg #6 gele aleti, din şiddetli bir zelzele kaydetmiştir. Merkezi Japonyanı şimalindedir. de başlıyan ve iki buçuk saat süren çok şiddetli yağmurlar neticesinde evlerin, mağazalar birinci katlarmı su basmıştır. Sellerden sokaklardan bir müddet gelip geçmek mümkün olmamıştır. Mağazalara giren sular Belediye a“ razözleri İle boşaltılmıştır. Sülardan bazı bahçe duvarları yıkılmıştır. Nü- fusca zaylat olmamıştır. arkasında bir cinayet! Michel Herbert - Eugene Wyi Diye memnuniyetini izhar etti. !ları möydana çıkarmak bise, sekâ ve Hazırundan yalnın Leprihce başka | gey düşünüyordu. O, bir kılicin yas | raladığı bir sağ eli düşünüyordu. Adli polis direktörü, Mösyö Ber- hard'm elini hararetle sıktı ve: — Raporunuz, dedi, hârikulâde « dir. Evet, evet, Harikulâde, Bu ra- por sayesinde, Sizin #ayehizde fhcla- Yı en küçük teferruatma kadar ye- Biden tasavvur edebileceğiz. Ah. a- zizim... Emareler.. izler. Her geyi bunlar halledecek. Mösyö Vignon - Marcellet sağken ileri sürdüğü iddi- alar doğru imiş. Emareler ve izler katillerin imzalarıdır. Bazan bunlar okunamıyacak gekildedir. Fakat on- kabiliyetimize düşer. Leprince kalktı ve sakin bir ses- le: . — Pencerenin, dedi, dayanacak ye- rindeki demirde bir iz bulmadmız mı? Mösyö Bernard: ; — Buldum, dedi, fakat bunun hiç bir ehemmiyeti olmadığı için bura- da zikretmedim. Mösyö Clergerie sıçradı: — Ehemmiyeti yök mu? Ehemmi- yeti yok mu? Fakat katilin içeri gi- rip çıkmak için yu demire dayandi- ğini unutuyor musunuz”? Mösyö Bernard şaşırdı: Cezayirde Yahudilerle Araplar an erginlik var tabiri 2 ran) — Cezairden alnan haberlere göre, yerli Araplar ve Yahudiler arasında gerginlik Vhm etmektedir. Dün bunlar arasında olmuş ve polis müdahale etmek mec- buriyetinde kalmıştır. — Şey, dedi, ehemmiyeti yok de- mekten maksadım, oldukça karışık demekti. Bununla beraber orada İz- ler bulmadım değil, Bunlar... İstintak hâkimi sabırsızlanıyordu. — Çabuk söyleyiniz, dedi, kimin. Mösyö Bernard dosyasını karıştır- dı, bir kâğıt çekerek nihayet: -— Suzane Rlum'uti! Dedi. Müddelumum! memnuniye tini gizliyemedi. Fakat Mösyö Ber- nard sordu: — Aymi zamanda X in, hastayı 26- hirlemek üzera pencereden içeri gir- Miş ve sanra sarkarak dışarı otla - miş olan katil X in de parmak İzle- rini de bulmuş olmanız lâzımdır. Mösyö Bernard düşündü: — Orada hastabakıçının parmak izlerinden gayrı izler olduğunu söy- liyemem, bununla beraber, eldivenli bir ele ait izler var gibi. Mösyö Xavler Gulllet: — Tabif eldivenli olacak! Katilin ellerinde eldiven vardı, Diye memnuniyetini izhar etti. Pa- ve Cümhurreisleri”, Atatürkün ya - Bında bir yil elçilik.” Genaral içlerinde Rusça ve Türk- çe de dahil olduğu halde sekiz dil konuşurdu. Bu dilleri, kendi icat et- #iği bir metodla öğrenmişti. Bu me- tod, 600 kelime ile 150 lüzumlu kısa cilmle öğrenmekti ve kendisi, bu sa- yede lüzumlu sözleri söyliyebildiğini, birtakım umumi hitabelerde buluna- bildiğini söylerdi. 26 haziran tarihli Nevyork Herald Tribune gazetesi Generalin hayat ve kitaplardan bahsederken diyor ki: “Başbakanlar ve Cümhurreisleri” adlı kitabını yazmak için kendisi Av- rupanm belli başlı on beş büyük a - damiyle görüşmüştü. Bünlar ârasn- da Generalin en büyük heyecan ve takdirle bahaettiği Atatürk ve kendi siyle görüşürken onun yaptığı resim ler olmuştur. 1933 yılında Şeril, Türkiyedeki el giliğinden çekilmiştir . Ailesi 1674 yılındanberi Nevyork- tâ oturmakta olan General E 1906 yılında yine bir Nevyorklu âile Bin kızı olan Miss George Barker Gibbs ile evlenmiş, ondan bir oğlu ol Poliste Ss Kasımpaşada dün gece kanlı bir kavga oldu Sevgilisini kaçıran gençle kızın babası dövüştüler, iki ağır yaralı var. Zabıta tahkikata devam ediyor Evvelki gece Okmeydanında bir cinayet olmuş, iki kişi biribirini teh - Jikeli #üfette yaralamıştır. Hâdise şöyle olmuştur: Kasımpaşada Okmeydanında 827 numaralı evde 42 yaşlarındaki bahçi van Zekeriya ile kızı 16 yaşlarında Leylâ oturmaktadır. Ayni mahalle « de oturan 35 yaşlarındaki bahçivan Demir, bir müddettenberi Leylâyi sev mektedir. Fakat, bif türlü sevdiğine kavuşamıyan Demir, nihayet onu ka çırmağa karar vermiş, evfelki gün Leylâyı gizlice kaçırmıştır. Kzımm kaçırıldığını duyan Zeke - riya, bu işin Demir tarafından ya - pıldığını öğrenince yanıma arkadaşı Lütfiyi alarak her ikisini atamağa koyulmuştur. Zekeriya, İle el çok geçmeden Demiri Okmeydanı « da saat 22 sularında bulmuşlardır. Evvelâ aralarında ağız kavgası baş- lamış, bir müddet sonra küvga bü - yümüş ve Demir biçağile Lâtfiyi teh ilkeli surette yaralamıştır. LOtf de boş durmıyarak tabancasın çekmiş ve Demirin üzerine âteş etmiştir. Çı- kah kurşunlardan biri Demirin vöcu duna saplanmıştır. Demir ve Lütfinin yaraları ağır olduğundan hastaneye kaldırılmış - ilardır. Zekeriya, nezaret altma aln- mıştır. Beyoğlu Zükür hastenesinde ya-| tan Lütfi bir muharririmize hâdise. ! yi söyle anlatmıştır: “— Kızın babası Zekeriya ile be: raber Okmeydanma Demiri ve kizi aramağa gittik, Orada Demire rasla- dık. Zekeriya ile Demir kavgaya baş ladılar. Ben aralarma girdim. O sıra ida Demir, biçakla beni yaraladı. Ben tabaner atmadım.,, Bir çocuk ortada yek Ahırkapıda oluran ilkmektep ta - lebesinden 12 yaşındaki Adil, üç gün ienberi kayıptır. Adil, evden çılup | tanıdığı bir sütçüye giderek BAaŞı 1 de ihtiyat” tayyare © bulunacaktır. Yarali Lâtfi hastanede “— Annem istedi. Bana 40 kuruş ver,, demiştir. Süteliden 40 kuruşu alan çocuk, Sirkecideki Kemal Bey sinemasının önünde tanıdığı bazı arabacıları van lamış ve onlara; “— Karaköye gidiyorum. annem oraya gelsin. diyerek uzaklaşmış « tır. O gündenberi çocuk ortada yok» tur, Köpek ısırdı Taksimde nahiye bekçilerinden 78 nurareli Hamdinin 11 yaşındaki oğ- Yu Jdrisi, o civarda dolaşan bir köpek Mırmıştır. Çöcuk, hastaneye kaldırı! mış, köpek yakalanarak muayeneye sevkolunmuştur. Pencereden düştü, öldü Somatyada Sancaklar sokağında oturan börber Sergisin 20 yaşındâki kızı Zabel evlerinin pehçeresipden dü şerek öli r. Hâdişe etrafında tah kikat yapılmaktadır > İtalyan Hava Nazırı anlatıyor : INCIDE birinci âmili olarak telâkki ediyo Onun için Herasta bir telsiz eleti vardır. — Kâç tayyare vardır? — 300. Bunlardan 200 U âskerlâir nakliyat yapabilmek için 100 tayya- re daha inşs etmekteyiz. Bunlar bir gün zarfinda 2,500 adam hakle- debilecektir ve sonra herbirisi 1500 kilo levazım taşıyacaklardır. — Bunların saatteki #ür'âtleri ne- dir? — 400 kilomet1.. Harbin istikbali bilmecbüriye Bavadadır. Havacılık- ta galip gelen taraf muhakkak, mu- harebede de galip gelecektir. Reh tayyareciliği modern bir harbin, ön —— —— -— ——— muştÜF.., Türkiyeyi ve Türkiyenin bütün varlığını şahsında temsil öden Ata - türkü yakından tanımış ve onu kuv- vetli kalemile her tarafta tanıtmağa uğraşmış olan General Şeri büyük bir dostumuzdu. 69 yaşında da olsa, bu dinç dostumuzun ölümünü erken bularak, teessürlerimizi bildirir, aile. «inin ve milletinin matemini pâylaş- Tiğ. rum, Tayyare gözdür. Tayyare top- tur. Tayyare harekettir. Sizde bizzat, aşağı yukarı cesur sayılan fakat tayyareden mahrum olan bir ve şimdiki halde Habeşistanda bu-İordunun ne olduğunu gördünüz. lunmaktadır. Diğer taraftan sür'atli | Hatta Habeşistanda olduğu gibi dağ- lık arazide bile, motör kuvvetinden yüzde 20 kaybettiği halde, kâfi de- recedö semereli neticeler vermiştir. General Valla Stratosfer tayyars- ciliği ile sıkı bir surette alâkadar ols maktadır. Bundan Sonra ilâve ede- rek demiştir ki: — Benim fikrime göre, madem ki, istikbalin muharebesi havalardadır; tayyareciliğin istikbali de ,Stratos- fer'dedir. Miralây Pezzi'nin kuman- dasındaki Siratosfer filosu duha şim diden 14.000 metroya yükselmiştir. Her ay pilotlar muhakkak 10.000 metro yüksekliğe kadar bir uçuş yapmak © mecburiyetindedir. Her Uçuşta pilotların muhafazası İçin kullanılan aletler tekemmül etmek- tedir. Gelecek sonbaharda 16.000 metroya kadar yükselebileceğimizi ümit ediyorum. kat adli polis müdürü sinirlenmişti: — Peneeredeki yegüne sarih par- mak izleri hastabakicı tarafından bi | bir adamdı, Eldiven giyiyordu. Pen- | ralılmıştır. Bu da benim için kâfi dir, — Fakat hastaya zehiri vermekle itham etmiş olduğununz Suzanne Blum'un kauçuk eldivenler giyebile- ceğini daha demin söylemiştiniz. Mösyö Brossard cevap verdi: — Suzannş Blum'un kauçuk eldi- venleri ellerinde muhafaza etmek gi- bi bir tedbirsizlik yapacağını zannet- Müiyorsunuz her halde! Zehiri verdik- ten sonra eldivenleri * çıkarmıştır. Hem eldivenli ellerin biraktığı izler bir şey ifade etmez, Komiser Martet, esasen, odaya pencereden girmişti ve onun ellerinde eldivenleri vardı. O nuh olmasm bu izler? Mösyö Xavier Gülllet sabırsızla- nıyordu; — Demek “benim katilimin,. eldi- venli olabileceğini reddediyorsutuz da içerdeki izlerin komiser Martev'in ellerine ait olduğunu kebul ediyor sunuz. — O halde “sizin katiliniz,, şik cereden içeri eldivenlerle girdi. Ve| kibar bir adama yakı $ır şekilde katledeceği adamın elini sıkmak için eldivenleri çikardı? — Size eldivenlerini çıkardığını kim söyledi? — Daha demin harikulâde buk duğunuz Mösyö Bernard'ın raporu, Raporda, katilin kasada, kapının ki- Jidinde, zehir şişesinde parmaklarının sarih izleri olduğu söylenmiyor mu? — Eş sonra? — Sonrası, cinayeti yaptıktan soü- ra, Mösyö X., gitmeden evvel, eldi - venlerini tekrar giydi, pencereden çıkp gitti Doğrusu azizim “sizin kâ- til, pek kibar bir adam. Mösyö Bernadr homurdandı: — Niçin olmasın? Leprince münakaşayı kesmeğe ka- Tar vermiş bir sesle; »— Lüzumsuz yere, dedi, münaka sa 6divorsunuz, çünkü kati) pönes- reden çikmiş olamaz. Madam Vignan - Marcellet Mon sicur Xavier Guillet'nin bürosuna girdi, Gülllet onu yeniden sorguya çekmek için çağırmıştı. Odada (p- rince de vardı. Guillet'nin cinayet hakkında fikire leri Leprinee'inkilerinden o tamama" mile aksi idi. Fakat buna rağmen Guillet Leprince'in ne kadar iktidar- lı ve zeki bir polis hafiyesi olduğunu anlıyor, ve takdir ediyordu: Leprince ona Guyde Passeireis hakkında yeni bir rapor vermişti. Bu rapor o kadar mühimdi ki Ma- dam Vignon « Marcelles'yi yeniden en çekmek mecburiyeti hasıl li. Andred iki adama şeşkim şaşkın bakıyordu. Onların tamamile tesiri altında kaldğımı anlıyordu. Xavier Guillet, genç kadma kisa ir selâm verdi ve derhal söz baş tadı: TArkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: