13 Temmuz 1936 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6

13 Temmuz 1936 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

—— » T Çete harbi devam ediyo meeeeeeeeaeeseaeesesesasesesesesez itatyanların iki ateş arasında sıkışıpkalmasındankorkuluyor .i'51058 İtalyan tedip kuvvetleri iyi silâhlanmış Habeş çetelerinin faarruzlarına uğramaktadırlar “Daily Heralâ"dan: Sonbaharda tekrar harbe başla- mak üzere Habeş imparatoru Haile memleketine dönecektir. p lâsiye mukabil taarruzu ge « çebilmek için 10,000,000 ingiliz lirasi bulabileceğini ümit etmektedir. Ha - beşistana döndüğü takdirde Negüsü memleketine meşhur tayyareci Jim Mollison ve karısı Amy Mollison u- çuracaklardır. İki pilot Negüsün emirlerine ama | de olduklarını bildirmişlerdir. Negüs tayyare ile gitmeğe razı olduğu tak- dirde Sudan üzerinden uçacaktır. yahstin tehlikeleri nazara itiba- | marak Negüsle yalnız Jim Moli | son'un uçacağı ve Amy Mollisonun | Londrada kalacağı söylenmektedir. Jim Mollison demiştir ki: — Gerek Imparator gerekse Lon- adaki Habeş sefareti Negüsle be - raber uçmamı istiyorlar. Fakat sefa- retle tekrar münasebata girişmeden size daha sarih malâmat vermekte mazurum. Italyanlar ile Habeşler arasındaki mücadeleler önümüzdeki ilkteşrinde tekrar başlıyacaktır. Esasen Italyan- ların şimdi bile işgal altında bulun - dukları arazide hakimiyet tesis ede- memiş oldukları meydandadır. Ialyanlar Habeşistanda gayet siki b sansür bulundukları h günden güne dışarı sizan ha - berier Halyanların her tarafta çete mücadelesi ile karşılaştıkları ortaya | koymaktadır. Habeşistan kral vekili Hareşal Grazianinin bu vaziyetten iyiden iyi- ye endişe etmiye başlamış olduğu sövlenmektedir, Habeşleri korkutmak ve pustur- mak için en son çar»lere bagvurma- ğa başlamıstır. Erkeklerinin silâlılarını teslim et - mek istemedikleri köyler bombardı - man edilerek ifna edilmekte halk ö- Tümle tehdit edilmektedir. Trablus Garptaki şiddeti elân unutulmamış olan mareşalin endişele. Tini en iyi aksettiren misal Adisaba. badaki Habeş nüfuzunu azaltmağa çalışmasıdır. Çünkü yağmurlar ni - hayete erip garpteki Habesler tek- rar taarruza geçtiği esnada Adisaba badaki Habeş halkının isyan ederek Italyan ordusunu iki ateş arasında bırakmasından korkmaktadır. Son zamanlarda Habeşistanda bu- ımup hadiseleri yakinen takip etmiş | #salâhiycttar bir zatın fikrine göre! Hnheşistanda İtalyan hakimiyetinin tesisi için daha seneler lâzımdır. Vatanperver Habeşler daha henüz başlıyan yağmurlar en şiddetli za - manmda İtalyanlara bir sürpriz ha- zırladıklarını söylemektedirler. Bu vatanperverler yağmurlar esnasında çamur yüzünden hamalanamıyan tay yarelerin keşif ve bombardıman işin. den geri kalacaklarmı tahmin etmek- tedirler. Yağmurlar Italyan istilâcıları bir - çok müsküllere maruz birakacaklar- dır. Adisahaba hava seferleri yağ- murların başlaması üzerine durmuş- tur bile. Harrar ve Diredus civarmda dola- şan Habeş ordularının bozguna uğ - ramış askerleri o civardaki Gallalar ve müslüman halkı ç etmekte, kerlerine Italyanlar. Italyan ordusu | na yazılmayı kabul ettiği takdirde ay- teklif ediyorlar. Habeş yollarında hende ğe devrilen bir kon Zannedildiğine göre İtalyanların gayeleri son on iki &; k da 8 lira maaş ile üniforma ve tüfek | 45,000 z arfında adedi lan bir ordu top- g binlerce kimsenin şehirlere gelerek Talyanlardan yardım istemesine se - bebivet vermektedirler. Diğer taraftan ise son iki ay zar- fında Italyan teeziye kuvvetleri iyi silâhlanmış Habeş çetelerinin hücum ve baskmlarına maruz kalmışlar, çok zayiat vermişlerdir. Garamulata civarmda bir arbede. de İtalyan zayiatınm bir yüzbaşı ve 70 Italyan askerinden mürekkep oldu. ğu meydana çıkmıştır. Habeş zayiatı nm miktarı malüm değildir. Habeş reisleri tarafından organize edilmiş Habeş çeteleri gerek cenup, gerekse şimal mıntakasında hümmalı bir faaliyetle çalışmaktadırler. Adis Ababaya yaral asker tasıyan kam - yönlarn arkasmn kesilmemesi bu çete faaliyetinin ne dereceye kadar İ- leri gitmiş olduğunu pek güzel ispat eder. Adisababa içinde bile bir gece icin- de üc dört Italyan askerinin-birden kesildiği olmaktadır. Ordudan ayrılmış olan Habeş as - devresine girmiştir. Yukarki resim, İzmit ilkmektep serai rağâbette Eskişehir, (Tan) — Eskişehirde Halkevi bandosu yeni bir Izmit, (Tan) — Gazi okulunda açılan ilkmektep sergilerinin bü rağbet gördüğünü bildirmiştim. Yukarki resim, ilk okul sergisini h muallimlerden bir grupu gösteriyor. Eskişehir ilinde Halkevi bandosu hazırlık bando heyetini bir arada gösleriyor. Mardinde ilkmektep sergileri Mardin, (Tan) — İlkmektep talebeleri, tarafından bir müze hazırlan- mış ve İmtihanlarm devamı mliddetince halka açık Yukarki resim, sergiden bir köşeyi gösteriyor. bulundurulmuştur. AN SAĞLIK m —— ÖĞÜTLERİ Karı koca arasında... Karı koca arasma girmek iyi şey mızdan biri çiyi sayılmıyan bu İşi yapmıya beni mecbur ediyor. Bu zat gazeteye gönderdiği bir mektupta: — Eşimin huysuzluğu, bütün haya tımı zehirledi. Her sabâh uykudan uyanınca ilk i$, beni bir kel ahretlik gibi paylamaklır. Ne yapsam kendi. mi beğendiremem, her hareketim o- na fena gelir.. Bu huysuzluğu düzelt- mek için acaba bir çare var mıdır? Diye soruyor. Huysuzluğun çaresini bulmak pek kolay bir iş olmamakla beraber, hiç çaresi yoktur da denilemez. Çünkü huysuzluk, hele karı koca arasında anlaşılamamazlık birçok defa bilin - miyen yahut tedavi edilmiyen bir hastalıktan ileri gelir. Vücut hasta- lıklarında olduğu gibi ,bir aile arasım- da çıkan anlaşılamamazlıklar için de hekimlere başvurmak âdeti olsaydı, belki o anlaşılamamazlıkların da se- bepleri daha iyi anlaşılır ve birçok ayrılıkların da önü almirdı. Ateşli, hâd hastalıklarm İnsanm yunu değiştirdiğini herkes bilir, öyle bir hastalıkta hiç kimse hastanın kusuruna bakmaz, hasta nekadar huysuzluk etse, ona hak verilir. Fa- kat müzmin hastalıklarda insanm değişebileceği hatıra gelmez. astaya hak verilmez, ihtilâflarda ondan çıkar. Meselâ karaciğer hastalıklarnm hemen hepsi insanm buyunun üzeri ne pek tesir ederler. Hele karaciğer- den safranın çıkamamasından ileri gelen kum sancılarında, safranm un- surları kana karışmca insanın sinir leri bozulur, her şeye karşı titiz olur, vı karanlık görür, önüne gele- ne çatmak ister. Bu müzmin hasta- lik da en çok kadınlarda olur. Her m da ilk çatacağı kimse kocası #kudan uya nmca “kel ahretlik gibi” onu paylar Ingiliz filozofu meşhur Bacon, ka- ra kuru kadınlarm çoğu huysuz ol - dukları için, onlardan çekinmeyi tav- İ siye eder. Filozofun tarif ettiği kadın tipi, öldürmiyen, yatırmıyan verem hastalığım verdiği veremli tipine pek benzer. Verem hastalığı insani yatırdığı yakit bile pek sinirlendirir. Ayakta gezmesine, evinin işlerine bak masma mâni olamayınca, bir kadını nekadar huysuz edeceğine hiç şaşma malıdır. Şişman tiplerde de bircok defa huysuzluk bulunabilir. Bu da şüphe- siz şişman vücutta toplanan kan 2e- hirlerinin çıkamamasından ileri gelir. Bereket versin ki o vakit huysuzlu- ğun geçirilmesi de kolaylaşır. Karı koca kol kola kırlarda, açık havada her gün gezmeğe çıkmayı âdet edi- nince bir taraftan kandaki zehirler, çıkar, bir taraftan da karı koca ara- smdaki nnlasılamamazlık kaybolur ve yeniden muhabbet gelir. Mide bozukluğunun da insanm hu- İ yunu nekadar değiştirdiğini, nekadar titizlik verdiğini bilirsiniz. Şu halde huysuzluğa karşı çare il- kin bir hekime başvurarak huysuzlu- ğun maddi bir sebepten, müzmin bir hastalıktan ileri gelip gelmediğini an- lamak ve müzmin bir hastalık varsa i hareketleri aşamakdıkları için tam R Evlerini altr tepenin aşağılarında- , ki yeşilliklere serpmiş güzel Rizeyi geziyorum. Her bina bir portakal, | mandalina bahçesine sahip ve her yol sizi mesire ismini verdiğimiz gü- | zel bir manzaranın içerisine götü -| rür. Neticede, bütün güzellikler, umum bahçeler Rizenin hudutlarıpı çizerler. Arada bir dört, beş günlük uzun seyahate katlanarak gelen bil- mem nerenin elçisi veyahut yabancı milletten birkaç kişi, Rizenin her çeşit meyva yetiştirebilen bahçele - rinde birkaç saatini geçirmek İçin, bütün bu eziyete memnuniyetle gir- mektedirler. Rizenin güzelliği ve canlı beledi- yesini, Karadeniz seyahatine ayak bastığım Zonguldaktan buraya ge - lineiye kadar duyuyordum. Şimdi © | hakikat ile karşı karşıyayım. Niha- yetsiz bir güzellik, tabistin bir ki- İma bile dokunmadan şimdiye ka- dar ayni şekilde devam etmiğ. F kat sonraları tabiat te bu durgunlu- ğa kızmış olacak ki, pis bir dereyi hemen şimdiki İskelenin yanından sızıntılarile denize bağlamış, temiz dalgalar şebirin dükkânlarına kadar | ilerlemiştir. Bu vaziyette arkadaki manzaranın önünde plâj kulübeleri şeklindeki evlerde de hiçbir güzellik kalmamıştır. Iki senedenberi Rize bu çirkinlikten de kurtularak tabia- | ti daha güzel gösterecek retuşlarını | yapıyor.Geldiğim gündenberi faaliye tine hiç ara vermiyen bir belediye reisi, arkadaşlarının yardımlarını da Üzerine alarak şehire iki tarafı ıhlamur ağaçlarile süslenmiş bir rıh- | tım yapmış ve Rizeyi plâj döküntü- lüğünden kurtarmış, Biraftaki der- me çatma kulübeler gerideki hale kaldırılmış,yepyeni bir iskele, terte- miz bir belediye binası ve bunun de- vamınea güzel bir park yapılmış.Be lediyenin varidatını arttırmak için mezbaha inşa edilmiş ve şimdi de şehri boydan boya kat'eden geniş Atatürk caddesinin parkeleri döşen- | mekteydi. Çalışkan belediyeciyi iş başımda yakaladım: ve kendisinden izahat is- tedim: — Geldiğimde belediyenin varida- ti 20 bin lira İçinde yuvarlanıyordu. Bunu iki senede kırk küsur bine çı- kardım, Şimdi bu paraya göre her sene bir yenilik yapacağım. Birkaç sene sonra Rize yalnız tabii güzelii- ğile kalmıyacak, ayni zamanda kü- çük bir Avrupa şehri gibi bütün konforunu da takınacaktır, Büyük bir azim ile sözlerine de vam eden başkan anlatıyordu: — Şimdi bir taraftan bu cadde » ler parkeleştirilirken, diğer taraftan Halk Partisi önünde güzel bir cüm- huriyet meydanı, şehire asri bir me- | zarlık, gençlerin çalışabilecekleri kü- çük bir stat; su yollarının esaslı ta- miratı, gayrimuntazam bir halde bu- İunan elektrik tesisatının yenileşti- rilmesine başlıyacağız. Ve bütün bunları gelecek mevsime kadar ik- mal edeceğiz. İleriki genelerde de güzel Rizemizi görmeğe gelenleri sıkmıyâcak modern bir otel, munta- zam gazino, sesli sinemalarımızı da yaptırmağa başlıyacağız. onu tedavi ettirmektir. Ya müzmin bir hastalık oyoksa?. diyeceksiniz. O vakit de büyük filo- zof Sokrat gibi yaparsmız. Onun eşi | bayan Ksantipin huysuztuğunu elbet. | te duymuşsunuzdur. Hattâ Sokrat, inden kurtulmak için ara çikar, orada derin tefekkür. lere dalsrdı da onun için filozof oldu. derler. Siz de öyle yaparsanız, hem kendiniz büyük bir filozof olursunuz hem de sayın eşinizin adı — bayan Ksantip gibi — sizinkiyle birlikte ta- rihe girer. LOKMAN HEKİM e — 2 Sıvasta Kızılay haftası Sivas, (Tan) — Kızılay haftası baş lamıştır. Cümhuriyet meydanmda Kızılay için büyük bir toplantı yapıl- mıştır. Parti merkezinin geçen sene- mıştır. Kuruma üye yazılma işi sür- mektedir . Karaman köylerinde Karaman, (Tan) — Kızıl yayla nahiyesinin Bakışla Manyan ve Baz Kanalak köylerinde lekeli ohümma hastaliğı başgöstermiş, görülen lü - zum, Üzerine bu köyler karantina al - Çalışkan belediyecinin 'bu kat'i projesi çok beğendiğim Rizeyi mo- dem şehirler arasma götürüyordu, temenni edelim ki bu genç arkada- şımızım mesaisi âyni şehirde devam edebilsin. # Rizede yağmursuz ve bulutsuz ha- va olmazmış. Uzaklardan şehire ka- dar gelen bulutlar arkadaki yüksek dağları aşamaz ve tam Rizenin te- pesinde çözülür, içini boşaltırmış Halk bu ıslaklığa o kadar alışmış ki yağmursuz zamanlarda fazla aydın- lik bir hava kendilerine adeta ya - banı bir diyarda olduklarını hatır. latırmış. Ben az aydınlık, fakat yağmursuz bir günde Rizeyi gezip dolaştım: İ Şehirin ilerisindeki bahçelerin en güzeline doğru dört arkadaş yolla- ntoyruz. “Iki tarafımız hep portakal ve mandalina ağaçlarile süslenmiş ve bunların arasmda diğer meyva ağaçları da sıralanmıştı. Yemyeşil manzara ta ilerdeki Taşlıdereye ka- dar devam etti. Arada konakladığı. miz yer, buranın bahçe kralı Matra- cinin eviydi. Kapıdan girdiğiniz za- man başınızın üstüne kadar yüksel- | miş iki tarafınızı mandalina orma- İni, sizi birkaç mermer merdivenle şahlanmış evin ta eğiğine kadar gö- türüyor. Fakat bu yol haylice uzun, tına, almıştır. Milcadele, kısa bir zaman içerisinde çok iyi neticeler ver miştir, hem yoruyor ve hem hane sahibi - nin sözlerini dinliyorduk: Rizede yeni ve canlı imar görülüyor Rizede yağmursuz hava olmazmış. Bulutlar dağları ei ağa e lke ye Ek kli Gi izenin tepesinde çözülürmüş Kanca Hopada yeşillikler srasında evler düğünüz küçük fidahlar çeydir. Ri- ze, yakmda Türkiyenin çay ihtiya: şimdiden kendi yetiştirdiğimiz mah- sulü içmeğe basladık. Çay fidanını simdiye kadar hiç görmemiştim. Fazla boylanamamış bu yeşilliklerde memlekete milyon- lar bırakacak azameti hatırladıkça daha ehemmiyetle dinliyordum. Yolumuz mandalina Oormanmn yanmdaki çiçek bahçesinde nihayete lendi. Bu istirahat sesinde nelef yoktu. Ortada mühtelif balıkların İ yüzdüğü bir havuz, suyun etrafında sardunya, karanfil ve tanımadığını daha birkaç çeşit. irili, ufaklı süksi- lar. Bir tarafta asker gibi sıra ko- t & i lu yapmış palmiyeler, karşıda ayni hizayı bozmiyan çamlar, bu köşeye çok güzellik: vermişlerdi. Biraz eve vel yanımızdan kaybolan Matract elinde birkaç hevenk ile yanımız8 geldi: ? — Bu meyvaya grebk “diyorlar. Bunu zengin Amerikalılar sabah kahvaltılarmda yerlermiş. o Fakat onlar bile fazla değil, ancak bu ko- caman portakalın dörtte birini kâfi görürlermiş. Zenginler bunun bir parçasıma ras zı imişler, fakat biz şimdi birkaçınl birden eritiyorduk. Grebs ağza alm- dığı zaman çok güzel, fakat posa * sında: hafif bir acılık var, Maahezs biz acılığa meydan vermiyor, yeni bir dilimin suyu ile her zaman ağar mız tatlı bulunduruyorduk. Matracı tekrar sösüne devam edi * 5 yordu: — Bunlar kitre, limon ve havala güzel gittiği için ikinci mahsulünü veren portakallardır. Portakallar daha henüz yeşil, li“ monlar ağaç kavununa yakın bir © cesamette. Hele bunlardan sonr8 hediye olarak birer kâğıt içinde ge tirdiği yerli çey mahsulü bizi dabs fazla hoşlandırdı. Şimdi etrafımızdaki saksılar hak* kmda malümat veriyordu: — Şu gördüğünüz uzun yaprakli ağaç kauçuktur, Önümüzde dura9 © küçük fidanı Italyadan getirdim, y8* rım kilo kadar mandalina verirmiğ bakalım yetişsin de bir görelim. Rizede bu bahçeyi görmek için g& len geçen hep uğrarlarmış. Hol meyva zamanında bu ziyaretçile bahçede fazla tutmamak için, Mat râcinm gri ve kavım içi tüylet içinde öten papağanı: — Matracı evde yok. Haydi dış” rı çıkın. Diye haykırarak ağaçların civs © rmdaki kalabalığı bir bekçi gibi d8” ğıtırmış. i Otüz türlü armut ve muhtelif cins yemişlere alışkın Rizeliler, ©“ giracakları adamlara bile mey“$ isimleri takmış olacaklar ki muht# © Uf yerlerde fındık kelimesine rastgeldim. Yemişi bu kadar bol Rizenin b senelik ihracatmı not ederken rakamlar siralanmışlardı: Ağackavunu 27272 kilo, arp 119154, ceviz 308500, elm” 2.645.910, fındık 1.219.615, mand3l na 138248 sandık, portakal 98617 sandık. Fakat bütün bunlar 2! da çay bu şehre fazla zenginlik recektir. Bu sene hükümet Oil bahçe sahiplerine 300.000 çay SÖ dağıtmış ve Rizeliler ilk olarak İL, san kiloluk bir satış yapmışlsrÜ Güzel memleketin çalışkan halk — Mandalinaların aralarında gör- Allah muvaffakiyetler versii Sak ÇELEN cn; kapatmak için çabalıyor. Bis | !

Bu sayıdan diğer sayfalar: