12 Ağustos 1936 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 3

12 Ağustos 1936 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ama 17.5-95 SON FIABE FER Yunanistanda vaziyet Liderler sıkı bir tarassut altına alındı Londra, 11 (Tan) — Yunanistanın dahili vaziyeti hakkında az malümat alınmakla, beraber, her tarafta sükü- et ve asayişin hükümferma olduğu anlaşılmaktadır. Şimdiye kadar muh- telif şehirlerde tevkif edilenlerin ade “i 600 ü bulmuştur. Meclisin lâğvın- dan ve Metaksas hükümeti tarafın - dan alman tedbirlerden dolayı hoş- Mutsuzluklarını ifade etmiş olan siya- # fırka liderleri, hüleümetçe daimi İarassut altına alınmışlardır. Komünizm Yunan bahriyesinde de kök salmış Atina, 11 (Tan) — Yeni tahkikat omünizmin Yunan bahriyesinde de kök saldığını göstermiştir. Son bahri Manevralarda “Aetos,, torpitosunun Makine dairesinde bazı bozukluklar Börülmüş ve geminin berhava olmak tehlikesi geçirdiği meydana çıkmış - Ür. Bu haberin ilânı Yunan efkârı gamiyesinde derin bir tesir yapmış e, Başbakanın beyannamesi Atina, 11 (A. A.) — Atina ajan. * bildiriyor: Başbakan Metaksas dün gece rad- Yo ile neşredilen nutkunda ezcümle demiştir kiz “Sizlere, birincisinden sonuncusu - Da kadar bütün Elenlere, burjuvala- Ya, köylülere ve işçilere hitap ediyo- Yün Hepinizi bütün kuvvetinizle > kalkma işi yolunda çalışmaya davet ediyorum. Sosyal rejim ve İn an'aneleri düşmanlarının hazır - bütün dahili karışıklık için-| Mtk hususunda geçirdiği- ,, galikeyi artık hepiniz biliyorsu- > Bilhassa genelikbu arada ezile- Mi idealleri ayaklar altına slma- Adi kavgaların dar çerçevesinden Skamıyan ve ancak bu kavgalar sa- Yerinde yaşıyabilen siyasi partiler, *osyal ihtilâlin patlıyacağı sikinti #vayı yaratmışlardır, $ Ağustosta kralm hareketi, uçu- runfun ta kenarında, sizlerin hayatı- nızı kurtarmıştır. Hareketimizin bü- tün mes'uliyetini: kabul ediyoruz. Sizler, hürriyetlerinizi kat'iyyen kay | betmediniz. Bilâkis, komünist tazyi- İ kinden ve partilerin tazyikinden kur- tulduğunuzu hissetmiyor musunuz? Bu iki tazyik, sizin hürriyetlerinizi dilerinin cezadan serbestliklerini gö- zönünde tutarak bundan istifade e- denler, bu serbestliklerini ebediyyen kaybetmişlerdir. Şimdi vatanı yükseltmek için, he- pimiz uyanalım. Umumi iyilik iğin tü zumlu fedakârliklara hazırlanalım ve milletin heyeti umumiyesinin re“ fahı için ferdiyetçi fikirlerimizi ter - kedelim. Memleketimize sükün, ni » zam, siy getirelim mesut bir istik - bal verelim ve. Elen medeniyetini yükseltelim. Bu büyük işte hiç kim- senin geri kalmıyacağından eminim. Bilhassa Elen gençliği, sana hita bediyorum. Ruhsuz idarecilerin.seni bedbin yaptılar ise senin bunda ka - bahatin yoktur. Yogâne hakikat o - lan Eler vatanı hakikatinde kendini Ye idesilerin mevcut olmadan -yaşa- yamazsın. Sana zerk ederek zehirle- mek İstedikleri yabancı nazariyeler, hep yalandır. Sen neşe ve nikbinli — sin ve hayatın bütün güçlüklerini ye neceksin. Ahlâksızlığı ve alçaklığı telkin eden fena kitapları at've'on - ları yak. Küçük ve büyük, kadın ve erkek Elenler, disiplin altmda ve Elen bir- İiğine sadık olarak ileri. Muvaffaki- yetten emin olarak, büyük eserimizi sonuna kadar götürmeye karar ver- miş bulunuyoruz. Her türlü aksülâ- wçlleri geşçeğiz. Sonsuz yardımınız. Mali A GRİ Kaç kişi yakalandı Atina, 11 (A. A.) — Atina ajan- sınm bir tavzihine göre, örfi idare- nin ilânımndanberi yalnız 38 komü - nİst tevkif olunmuş ve başkaca hiç- bir kimse tevkif edilmemiştir, İngiltere Kralının seyahati Kralın İstanbula da gelmesi muhtemeldir 1 ted uy, eceği rivayeti dün şehrimi tir lirmiştar. Ziyaret haberi kat'i bir surette tee Dgiltere Kralın Akdeniz seyahati esnasmda İstanbulu ziya- zde dolaşmış ve bir alâka yyüt a Fakat böyle bir ziyaretin vukuuna kuvvetle ihtimal - veril, ir, yaşat vâki olursa, mahiyeti ta - be tile gayri resmi olacaktır. Çünkü akar Sekizin Bdvard Dük of İh Damı altında hususi bir se- Sep Sikmiş bulunmaktadır. niay seyuhat İçin kiralanan 1574 yü ak yatına Pazartesi günü sahilinde binmiştir. Adri- tani Akdenizdeki seyahatleri 3 - > İla sürecektir. Bu esnada Kralm inde on altı kişi bulunacak ve İşe ve Glowton isminde-iki refakat edecektir. Kral bu Ahat esnasında muhtelif Adrıya - ie e limanlarına uğrayaca İz gazeteleri yazıyorlar ve be hepsinin şimdiden ma. sünme ı söylüyorlar. tere Kralmm Yugoslavya ve alanla temasa geleceği da m £ başlarken. duyulmuştu. ny era, Kralın Adriyatik lima Le gü amoini ile görüşeceğini riva ün Edvarâm “Adriyatik Ni - Ül ve Maltaya uğradıktan son yi denizine geçeceği ve Istan- Tvaret edeceği söylenmektedir. İn hükümdarının ziyareti yk büyük bir memauni- nacaktır, yan Aik ve ve tayyare yolculuğu” böylece resmi protokol çerçevesine alınmıştır. Dil Kurultayında Sovyet âlimleri Moskova, Jİ (A.A) — Sovyetler Birliği ilim akademisine merbut Şar- kiyat enstitüsü direktörü akadeini a- zasından Samoyloviç ve dil ve fikri- yat enstitüsü direktörü akademi aza- smdan Meşçoninov, İstanbulda topla» nacak olan Türk dili kurultayma işti- rak etmek üzere e hâreket eylemişlerdir. bu defa husus tayyaresile ümre münasebetile İngil- Nt alm uçuş kaptanlığı, nami e ee elninir zincirlemekte idi. Bugün, yalnız ken. | Yacının yeniden bulacaksın. Sen, ananelerin | ği, ancak kendi ırkında bulabilecek» | Eski eserlere karşı alâka ve hürmet Lehistanda Afrikada Amerikada müstemlekeler isteyecek Sofya, 11 (Tan) — Pragdan Utro gazetesine bildirildiğine'göre, Lehiş- tan hükümeti Almanya ile beraber Cenevrede Milletler cemiyetinin son- bahar toplantısmda müstemleke isti- yecektir. Almanya, eski müstemlekelerinin iadesini, Lehistan da kendisine cenu- bi Afrika ile cemubi Amerikadan müstemleke verilmesini istiyecektir. Leh gâzeteleri de müstemleke ihti- zaruri olduğundan bahisle, Lehistanda köy ve kasabaların artık arazi darlığından insan almıyacak bir halde bulunduklarını bildiriyor. lar, Filistin Arapları: umumi bir konferansa çağırılacaklar Kudüs, 11 (Tan) — Mömleketin her tarafında bilhassa Hayfa ve Ya- fada vahim hâdiseler çıktığı haber verilmektedir. Resmi'daireler müs - tahdemininden bir kısmı gre” halin- dedir. Arap liderlerinin “çoğu greve devam edilmesine taraftardırlar. Bu- gün toplanacak olan yüksek Arap meclisinin vaziyeti tetkik etmek üze- re Filistin Araplarmı umumi bir kon- feransa davet etmegi muhtemeldir. iile işi Italyan Veliahtinin Hitlere bir te Münih, 11 (A.A) — Münihe gelen İtalyan Veliahdi, Hitlere -aşağıdaki telgrafı göndermiştir: İki şükran hissi ile mütehassis ol. duğum halde Almanyayı terkediyo - rüm. Birisi emsali mesbuk olmıyan Olimpiyat oyunlarmızı görmekten, diğeri de gerek sizin tarafınızdan ve gerek Alman hükümeti cânibinden gösterilen iyi kabulden mütevellittir. Tükselânsınıza ve Alman hükümeti- fie en bilyisir ve eu hararetli hayrallik hislerimi arzederim. Vransız erkânı harbiye reisi Varşovaya gidiyor Paris, 11 (A.A.) — Erkânı harbi. yeli umumiye reisi General Gamelin, Varşovaya gitmek üzere Paristen ha rekât etmiştir. Generslin gelişini se- | lâmlıyan yarı resmi İskra gazetesi, 1921 Fransız - Polonya ittifakından beri Avrupa politikasının mühim de- gişikliklerini ehemmiyetle kaydetmek te ve erkân: harbiyeler arasmda. İrti- bat ve iş birliği tesisinin lüzümundan bahsetmektedir. Tesadüfe bakın Geçen gün İngilterede bir anne bir rüya görmüştür. Yirmi döküz yaşla” rında bir sporcu olan oğlu, bu rüya" da, dalgalar arasında bir müddet çır- pındıktan sonra boğulmuştur. Kadm bu korkulu rüyadan dehşet içinde uyanmış, ilk işi ogün deniz ke- narma inmemesini oğlundan rica et mek olmuştur. Çöcük annesinin rüya- sina gülerek sahile inmiştir. Bir genç kızın müvazenesini kaybederek dalga lâr arasında; çırpındığını. görünce da- yanamıyarak elbisesile kendini döni- 26 atmış, biraz sonra dalgilar arasm- da boğulmuştur. Diğer taraftan ye tişen bir sandal kizi "Kürtarmiğtır. Şimdi İngilterenin: her tarafında rü- yaya her vakitten ziyade “inanan ve “ah, beni dinleseydi!.” diyerek ağla- yan bir'anme var. Marmarada bir siklon İ Denizyolları idaresinin Bartın va - puru Pazar - Pazartesi gecesi olduk- ça mühim bir kaza atlatmıştır. Bar tn Karabigu - İstanbul postasını ya- pıyordu, Karabigadan hareket etmiş, Müreftöye uğramış, Tekirdağına gel- miş, son yük ve yolcularını alarak İs- tanbula müteveccihen yola çıkmıştı. Gece yarısı, saat on ikiden sonra çi Kan şiddetli. bir fırtınanın sağnağına yakalanan Bartın geniş ve tehlikeli yalpalar yapmaya başlamış ve yolcu lar arasmda bir panik çikmiştir. Asıl tehlike o znan başlamış ve yol. cular tam bir saat siren müthiş he- yecanlâr geçirmişlerdir. Yolcular a - İ rasında bulunan bir okuyucumuz hâ- diseyi şöyle anlatıyor: “e Bartın Tekirdağından 21,30 da kalktı. Gemi oldukça yüklüydü. Ka- rabigadan ve Mürefteden alman ha- mule geminin azami istiap haddine yaklaştığı halde, Tekirdağındaki a - cente, Bartın ayarında boş bir gemi- yi doldurmaya kâfi gelecek derecede yük hazırlamıştı. Kaptan bu yükü al. mamak için ısrar etti. Fakat ısrarı hazırlanan hamulenin büyük bir kıs- mını aldık. Öyle ki mataforalardaki filikalar bile karpuzla dolmuştu. Tekirdağından sonra 'Tekirdağından yola çıktığımız za - man denizin sakin olmasına rağmen, hava kapalıydı. Bilhassa Garp tara- Eds iri siyah bulutlar kümeleniyor Ve biribiri arkasma çakan şimşekler göz kamaştırıyordu. Gemide bir hay- li yolcu kalabalığı da vardı, Bu kala- balığın 500 kadar olduğu söylendise de, bilâhara kaptandan yaptığım tah Kikatz109 Wiğiden ibaret olduğu neti- cesini verdi. Yemekten sonra salonda ve güvertede toplantılar oldu. Fakat küçük vapurlarda gece hayatı mah - dut oluyor. Saat yirmi üçe gelmeden herkes kamarasma çekildi. Herkes uyuyor Ben de yattım. Elektriği söndür - müştüm. Sakin bir denizde, Yalpasız ilerliyorduk, Fakat kamaramın açık bıraktığım küçük penceresinden kes- zaklardan gelen gökgürültüleri dur - madan patlayan kestane (fişeklerini andırıyordu. Uyumüuşum. Kamaramın kapısına vurulan dar-| belerle uyandım. Bir ses: — Affedersiniz. Dedi ve karanlıkta birisinin içeri- ye girdiğini hissettim. Kim olduğu - nu sormaya vakit kalmadan elektri - | ğin düğmesi çevrildi, kamarot Şuayi- bi tanıdım. — Ne istiyorsun? Diye sördüm. 7 Hiç dedi, kamaranın penceresi. ni kapatacağım. Yağmur yağıyor da.. Gözüm açık pencereye, ondan son- ra Islanan gazetelere, çeketime ve gömleğime ilişti. Bütün bu eşyalar 1s lanmış, kamaranın döşemesinde su birikintileri hâsıl olmuştu. Şuayip ko nuşamaya başladı: — Birsey değil, tehlike yok.. Sade yaşmur... Kamarotun çehresi perişan * Tehlike kelimesi, cümlenin kesik kreesimli makale Memleketimizin toprağı ailanda ve üs” tune dünyanın en güzel eserleri yatir yor ve yasiyor, Keki eserlerinin zen» ginliğile memlekrtimiz. “düry "rupa devletleri içinde en, ons da gelenlerdendir. gain, Borverli Bi "mevleketi olduğu” halle biz eskiden bu eserlere karsı son” derece nlaka- Sraywenhiirmetsiz. kalamaz) li 4 pfartık deci Kilim yoktur've İm artk bayün erkcolo bir dereceye kadar müessir oldu ve| kin şimşek çakışları aksediyor ve u-| Dalgalar 30-40 metre kadar yükseliyordu Bartın vapurunda herkesin âsabı ölüm tehlikesi içinde gerilmişti | Jifadesi dikkatimi çekti Kamarotun yüzüne dikkat ettim. Bu çehre pek perişandı. Saklamak İstediği bir ha- kikat, bu yüzün karmakarışık ifade si içinde daha sarih bir şekil alıyor, ağzından çıkan kelimeler bakışında ki heyecanlı mânayı örtemiyorlardı. Tehlikeyi sezdim. Pijamamın alt kısmını, hafif bu - lunmak için, attım. Geniş bir parde- süye sarılarak dışarı fırladım. İlk gördüğüm manzara tehlikeye karşı en cesur olanları bile titretecek bir şekilde idi: Tahlisiyeye hücum Yarı çıplak bir halk, tahlisiye ke- merlerinin bulunduğu dolaba hücum ediyordu. Fakat bu hücum en önde - kileri ezmekten başka bir netice ver- İmiyor, kemerleri alanlar kalabalıktan çıkamadikları için geride kalanlar da ileri geçemiyorlardı. Can korkusunun bu tezahürünü kı- sa bir müddet ürpererek seyrettik - ten sonra güverteye tırmandım. Müthiş bir yağmur yağıyordu. Bu yağmur değil, bir seldi sanki... Bu lotlar, şişmiş su tulumları gibi, kamu lelerini üstümüze boşaltıyorlardı. Di- ğer taraftan şimşekler durmadan ça- kıyor, ortalık inkıtasız bir aydınlık içinde kalmış bulunuyordu. Kaptan yerinde idi. Havanm bu şekline rağmen tehlikeye benzer bir gey yoktu. Fakat birden bire halkın güverteye hücum ettiği görüldü. Kuv vetli bir rüzgür önünde sürüklenen geminin müvazenesini kaybetmesi tehlikesi başgöstermişti. Yolcuların feryadı Gemi birden “bire, geriş bir yatpa ile sağma yattı. O zaman yolcuların feryadı âzami hadde çıkmıştı. Hor te raftan: — Anne, anneciğim. — Yavrum, nerdesin? — Ölüyoruz, batıyoruz... Şeklinde feryatlar yükseliyordu. Bu karışıklık arasında batırma “Tan” geldi. Koşarak telsiz kamara sına çıktım. Vaziyeti gazeteye bildi- reçektim. Faket memur, elleri böğü- ründe bekliyordu: —imkân yok. Hava o kadar elek irili ki'bir tek kelime almak, yahüt İ vermek kabil değil...., dedi. Imkânsızlık önünde tekrar güverte ye döndüm. Ölüm korkusu Ikinci kaptan ve harkçıbaşı halkı İ sükünete davet etmeğe beyhude yere uğraşıyorlardı. Ölüm korkusu âsabi- mi o kadar germişli ki kimseye söz anlatmak kabil değildi. Tatlılıktan sonra iş zora döküldü. Ölümden kurtulmak isterken şuursuz (lukla bu ölümü hazırlayan yolcular- İla, onlarm hayatımı kurtarmak içip zor kullananlar arasında bir hayli mücadele oldu. Nihayet herkes yeri- ne gönderildi. Fırtına hâlâ devam ediyordu. Va- purun yalpası düzelmiş, rüzgâra kar- gi bir rota takip edilerek tehlike ber taraf edilmişti. Saat bir buçuk. Bulutlar geride kaldı. Yağmur din Fakat 'müzemizi bizden ziyade secme biler gezer. Bizim. olükamız henüz «lerinleşmemiştir.. Müzelerimizi ğ sık sık ziyaret etmeliyiz. Zira canlı da rih aradadır ve ancak! kültürümüzü Mate sebivebiliriz. a e nm imi amimi "FELEK Yol bulmak için Bir kiiçük finomuz var. Pekinuva denilen Çin köpeği. Ne zaman dışarı çıkarsâk koklamadığı ve, velevki hir damla olsun ıslatmadığı köse kzl. maz. Ben içerlerim, Yolu çıktık, doğ- ru dürüst yürüse ya! Avrupada he- le büyük şehirlerde köpeklerin bu merakının önüne geçmek için bütün mağazalar köşelerine ve duvar dip- lerine toz kllktiri dökerler. Köpek kükürdü koklıyamaz. Koklamayınca da ıslatmaz. Bu merakı sade bir hayvan fiziyo- İlojisi tezahiiründen ibaret sanırdım. Bu defaki Berlin seyahatimde bu- nun bir Jüzum mahsulü olduğunu anladım. Hele büylk şehirlerde henüz isti. kametlerin kestirilemediği ük gün- lerde yol bulabilmek hakikaten miş- kül şey! Berlinde fransızca bilerek yol ara- makla Hicazda rumca yolunu sor- mak arasında pek fark olmadığı için ekseri yolumu kaybediyor ve bir taksiye binmiye mecbur oluyordum. Halbuki bizim fino gibi bir marife. tim olsaydı; her geçtiğim yeri kok- lar, kendimden bir ıslaklık bırakır ve dönüşte de ayni koku ve ıslakları takip ederek yerime dönerdim. Mer hangi şehirde, hükümette, rejimde ve idarede yolunu şaşırmadan ve kimseye sormadan yürüyebilenlere baktıkça “kendi hesabıma hayran oluyor, ve bu işi hangi marifetle yap- tıklarnı merak ediyorum. Ben bir muntazam Avrupa sebrinde yolumu şaşırırken onların bu muvaffakıyet- leri herhalde bana meçhul bir ciha- an mevcudiyetini göstermektedir. B. FELEK Hariciye Vekili Hariciye Vekili Tevfik Rüştü Aras da dün akşamki vapurla Yalovaya gitmiştir. mama e di. Şimdi İstanbula doğru dönüyoruz. Kaptan köşkünde Hemen kaptan köşküne çıktım. Kaptan Hüsamettin, soğukkanlılığiy» le gemiyi ve yolcuların hayatniy kur taran adam, büyük bir sinir imtiha- nından çıkmış gibiydi. Etrafındakile ve anlatıyordu: “— Siklon. Görülmemiş derecede büyük bir siklon.. Şimşeklerle aydın- lanan denizin üstünde gözümle gör- düm. 35 - 40 metre kadar yükseliyor- du. Gemiyi müşkülâtla o tarafa çevir« dim. Fakat yine bir parça yandan İvirdu. Yalpa ondan ileri geldi. Ney- se, geçmiş olsun... Eğer bu hakikaten bir siklon idiy- se, kurtuluşumuz bir mucize oldu. Eğer gemi yakalansa ve batsaydı i - kinci bir İnebolu faciası belki daha müthiş olarak tekerrür edecek, bir- çok aileler felâkete sürüklenecekti. Çünkü: 1 — Tahlisiye kemerleri kolayca almacak yerlerde değildi. Fazla ola- rak biribirlerine düğümlenmişti. Bu vaziyette İstifade etmeğe imkân yok tu. 2 — Sandallar karpuz dolu idi. On lari ne mayna etmeğe, pe de kullan- maya muktedir olamiyacaktık.,, Asıl tehlike Okuyucumuzun anlattıkları bura « da bitiyor. Limanda henüz hâdiseye #it resmi malümat mevcut değildir. Çünkü kaptan raporunu henüz verme miştir. Masmafih salâhiyettar zevat, bir siklon meselesi mevzuu babsola - mıyacağını, Marmarada böyle birsey görülmemiş olduğunu söylemektedir. ler. Yine salâhiyettar biri bize dedi ki; “— Böyle fâni fırtmalara her za « man tesadüf edilir. Asıl tehlike gemi de panik çıkmasmdadir. Çünkü yolcu larin bir tarafa hücumu, Bdrtm gibi küçük yapurlarda, normal şerait al- tnda. bile tehlikelidir. Kaptanm siklon görmüş olacağını zannetmem, Bu nokta rapor geldik- ten sonra tavazzuh edecektir. İhti « mal ki şimdiye kadar ikinci kaptan olarak büyük gemilerde çalışan Hüsa meddin Kaptan, bu gemilerde fırtma yı hiçe saymaya miz için, küçük lr Beçrdiği 8 yi pie

Bu sayıdan diğer sayfalar: