12 Ağustos 1936 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 9

12 Ağustos 1936 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

No. 12 — Yazan : Kadircan Kajk..— Recep Reisle arkadaşları Danimarka gemisini ele geçirmek için uğraşıyorlardı Lauritz Bagge kızının Anskar ta- Yafından kaçırıldığını, kasasından ÖZ yüz altıma yakın para çalmdığı- Mi öğrenince hemen Bessastadir'e bir balıkçı kayığı göndererek valiye aber vermiş, Anskar'm Reykjan - Mes'e gideceğini bildiği için kızın urtarılmasm: rica etmişti. Anskar'ın bu kasabaya çıkdığı Bece henüz sabah olmadan, valinin Bönderdiği sekiz atlı da Magnus'un kaplamı çalmışlardı. Magnus zater, Anskar'm yaptığı İsi beğenmemişti. Kıskıvrak bağlı “larak bir odaya atılan Estrid'i bu Benç adamm elinden alarak hükü - || Mete teslim etmeği bile düşünmüş- ti. Fakat Anskar'dan çekiniyordu. | Onun on yıldanberi yaptığı serseri: | likleri unutmamıştı. Danimarkada | Zengin bir çiftlik sahibi olan babası | Kari Doven'in paralarını çalarak | Önce İskoçyaya geçmiş, orada para- Wz kalınca korsanların yanına gir- Mişti. Bulunduğu korsan gemisi battığı zamanda bir balıkçı gemisi- İe İzlandaya gelmiş, amcasmın gös- İerdiği işlerin hiçbirini benimseme - Mişti, Fakat bir gün tüccar Bagge, rısı ve iki çocuğu ile birlikte ona Misafir gelince Anskar amcasına Söyle demişti: — Tüccar Bagge'nin gemileri ya- ut mağazaları vardır, bana onun Yanında bir iş bulursan hemen ka- bul ederim. Çok iyi bir adam oldu- Bu besbelli... , Magnus bura sevinmişti. Anskar'n Estrid'i görerek ona ie koymuş olduğunu anlıyamamış- , Gitmiş, sahiden tüccarın yanmda İF #öneye yakın bir zaman çalış - » İtimadını kazanmıştı. Yakit işte her şeyin foyası şimdi Mevlana, çkmıştı. | »e Mus eski dostunun karşısına Yüzle çıkacaktı?.. de bir SEE bi gm İrİZe- ; *öyle bağırıyordu: | — Bu bir alçaktıktır. Ben de se- Di uslandı zannetmiştim. Hükümete yader vereceğim. Bir korsan gibi iz kaçıran, hele efendisinin kızmı kaçıran bir adamla işim yok benim. İt buradan, yoksa seni de yakala . İstemiyorum... Git... Anskar kızmıştı. » Magnus'un karısile iki oğlu ve ki- Zavallı ihtiyarı yatıştırmağa çalı- ar, ayni #amanda Anskar'â Yalvarıyorlardı: > Sus... Allah aşkına sus! Kapıya Magnusun kızı gitmiş ve İşl geriye gelmişti: >> Valinin adamları... —Ner. & 7 Valinin adamları gelmiş... Ye- Mağa kişi var. Hepsi de silâhlı. us: >— Tam zamalımda geldiler. yerek kızgın kızgın kapıya yü - alg fakat Anskar onu hemen rüştü: Mya Anlaşıldı ki, sen yola gel- ksin. Ben gidiyorum. skar odaya girmiş, bir dakika- ha &z bir zamanda Estrid'in Rk; 1 da bağlıyarak omuzlamış, ar- gıtPıdan dışarı fırlamıştı. vadi nereye gidebilirdi ? inin adamları onu adanm her ti,tihda kovalar ve Ser halde bu- R, İse yarım yakalarlardı. Bag için Vestman adasından ay, Si küçük ve yelkenli kayığa at- Yo © hemen açılmıştı. Yek, bir balıkçı gemisinden yi- Kin ç #ldiktan sonra artık en in İskoçya yahut Irlanda kr- tüyden birine © gitmeği korkulu ey şte. İngiliz korsanlarının Mag Beçtiği, daha sonra Türkler Yeriyedan alındığı sırada, en "gizli iye Sakladığı altınları kimseye İşilâmiş bulunuyordu. Şimdi i Kaçırmak isterken bu para- pi ine yarıyacağını pek iyi ep | Reisle arkadaşları yukarda K& gemisini ele geçirmekle en; onun aşağı İnişi, piş- ! Söyliyerek yaptığı fenalı- ek” ve onu kurtarmağa anlatmak içindi. Fakat 0- “lmelerden yalnız. birini İçerde yalnız hasta bir le- “Yordu. Diğer ikinci ve bölmede iki levent akşam ala gemicilere ve kürekçile- Ayçtk peksimetleri ayırıyor- N şir daha ileri gitmek is- gi / SR f # İZİ İş 4 Lİ gi EE ) ! — Yasak, hemşerim... Anskar dünüp bakmca birdenbire tanıyamadı: — Kirüsin sen? Ne arıyon-burü- da? Diye üstüne yürüdü. Fakat diğer arkadaşi hatırlâttı: — Bizi buraya getiren Danimar- kalıdır. Sakar mıdır, nedir? İşte o... Tunıyamadın mı? Anskâr bunların şakaya gelme- diklerini biliyordu. Bunun için he- men geriye döndü. Merdivenin di- ğer tarafına bakınca orada kilitli üç kapı gördü. Bunlardan birinin üst kısmında demir kafesli kü bir pencere de vardı. şerefimize Türk Frankfurt, (Hususi) — Yirmi gün denberi Almanyada tetkik seyahati pan Türk muallimleri dün Ren yo- lu ile Mayanstan Frankfurta gelmiş» ler ve istasyonda Alman mua'limleri ile Türk konsolosu ve: Frankfurtta bulunan Türk talebeleri. tarafmdan büyük tezahüratla karşılanmışlardır. Türk muallinileri şehrin en lüks ote- line misafir edilmiş ve akşam (Fa- ust) lokantasında Alman muallimle- ri tarafından bir ziyafet verilmiştir. Bugün de, Frankfurtun belediye dai- resinde Kayser salonunda Türk mu- alimleri gerefine resmi kabul yap - mıştır. Kabul resminde belediye rei- si-ile Türk muallimleri namma Ali Kâmi tarafından dostane nutuklar söylenmiştir. Bu esnada Frankfurt tarihinde ilk defn kaydedilecek bir hâdise. olmuş, hlikümet dairesine Türk bayrağı çekilmiştir. Belediye reisi bu tarihi yünün; Frankfurtun altın kitabına tesbitini Türk muallim lerinden rica etmiş ve Türk muailim- leri namma Dariişşefaka lisesi müdü- rü Ali Kâmi, ve Zeki Cemal tarafm- dan mergsimle imza vazedilmiştir Ak şam belediye tarafından belediye ge- zinosunda Türk muallimleri şerefine bir de ziyafet verilmiştir. Ziyafette man muallimleri, Darülfünun talebe- leri bulunmuşlardır. Çok samimi o - 'entlerden biri seslendi: lan ziyafette nutuklar söylenmiş, als hükümet etkâhile muallimler, At “| Fakat birdenbire gemi nin baş tarafı sarsıldı — Estrid her halde şunların bi-| rindedir. Fakat hangisinde? Diye kendi kendine sordu. Oraya doğru yürüyerek hiç © ol mazsa. kâpıların aralıklarından ba- kar, yahut dinliyerek bir şey anlıya- bilirdi. Bunu yapacağı sırada mer- divenin üst başından bir ayak sesi duyuldu. Bir levendin ; bâcakları, sonra gövdesi göründü. Anskar hemen geri çekildi ve mer- divenden yukari çıkmaya başladı. İ - Merdivenden inen levendin Dertli Husan olup olmadığımı belli etmeden yan gözle bir an bakarak yokladı, o je Tarkan var) Almanyada Türk muallimleri Frankfurt hükümet dairesine | bayrağı çektiler Türk muallimleri belediye dairesinde Ki altın kitaba hâtsralarım yazarın manca, türkçe şarkılar söylenmiş ve geç vakte kadar eğlenilmiştir. . Muallimler Almanyada gördükle - ri büsnii kabulden pek memnun ok muşlardır. Muallimler grupunun re si Zeki Cemil bilhassa Oresten, Ber- lin, Hamburg ile Doseldrofta, hele Ren nehri kenarındaki Bakarafta gör dükleri hüsnü kabulü göyle anlat- maktadır: Büyük şehirlerde gördüğümüz hüsnü kabul, bilhassa meslektaşları- mızın bize karşı gösterdikleri misa- firperverlik karşısında söyliyecek te- şekkür kelimesi yoktur. Hele Ren nel rinin kenarında şarabı ile meşhur Ba karafta misafir kaldığımız “üç gün memleketimiz, milletimiz ve büyükle rimiz hakkında Alman halkının gös“ terdiği heyecan karşısında hayran kaldık, Bindiğimiz Ren vapuru Bakarab iskelesine geldiği zaman bütün Ba - karah halkı iskeleye toplanmıştı. Biz iskeleye ayak basarken üç defa top atılmak suretile selâmlandık. Sonra Belediye reisi bizzat bütün misafirle- ri ağırladı. Halkın alkışları ve yaşa» #ın Türkler sesleri arasında otele ku- İ dar gittik. Bakarahtan ayrılırken yine top ses leti ve (Yaşa) sesleri arasında uğur- landık.,, Türk muallimleri Fran rtla mes Hâlâ seviyorum Şişliden K. R. imzasile: “Bundan üç sene evvel bir genç kız Ta delizesinie seviştik. Sonra o beni bı- raktı, başkası le evlendi... Deli oluyar dum. Mütemadiyen onu düşünüyor - dum ve elân düşünüyorum... Geçen - lerde üç seneden sonra ik defa ola- rak'sokakta gördüm. Az kaldı bayı- lacaktım. O, çok değişmiş, eskisinden İbir kat daha güzel olmuş, Şimdi pek bedbaht “bir vazıyetteyim. Onu hâlâ İ sevdiğimi anlıyorum... Onu muhak- İkak görmek, onunla konuşmak istiyo İrim, Bu doğru bir hareket olur mu? Hâleti ruhiyenizi anlıyoruz. Fakat Tarâdan üç sene geçmiğ, 0 aizi bırakıp İevlenmiş, bütün bunlardan sonra onu #ramak, görmek tamamen boş veli zumsuz birşey. Hem bir erkeğin izze- ti nefsine yakışmıyan bir harekettir. Hem de size lüzumsuz yere iztırap- lar verecek, Onun için, unutmak en iyi şey. Göreceksiniz ki çabuk unuta caksmız. Hayatta herşey unutuluyor. Böyle olmasa, yaşamamız imkânı, ih timali olmazdı. » Karımdan şüphe ediyorum Ankaradan Z. R. imzasile: “İki senedenberi evliyim. Karım genç ve çok güzel. Birbirimizi seve- rek evlendik. Bir iki senede fevkald- de memil bir hayat yaşadım. Fakat bu son zamanlarda :$ değişti. Karım dan şüphe etmeğe başladım. Sık sık tile fazla meşgul oluyor. Bazı günler sebepsiz ağlıyor, bazan da müthiş ve gayri tabii bir neşe gösteriyor. Bü- tün bunlar beni Körkutuyor ve'şüp- heye düşürüyor. Acaba ne yapayım? Evvelâ soğukkanlılığınızı muhafa- ranı geçiriyor. Onu bir doktora gös- teriniz. Öbür taraftan da onu telkik ediniz. Eğer birşey varsa, emin olu - nuz ki onu derhal anlayabilirsiniz. Fakat bize kalırsa karmız, bir sinir buhranı geçiriyor, onu tedavi etmek lâzımdır. » “wEvlenmek istiyorum fakat Beyoğlundan O. M. imzasile: “28 yaşındamın. Bir senedenberi benden on yaş küçük bir Kızla sevi- şiyoruz, Onunla evlenmek istiyorum. Fakat henüz pek az para kazanıyo - rum. Elime ayda ancak 70 lira geçi. yor. Başka gelirim yök. Sevdiğim kı- wn da'parası yok. Bu kadar az bir pa ra ile bir aile geçindirebilir miyim? Birkaç zaman sonra ikimiz de bet - baht olmaz mıys? Siz ne düşürüyer- sunuz? Bize pök nazik bir meselenin hal lini soruyorsunuz. 70 lira ile fevka- lâde mesut ve hallerinden memnun olan insanlar biliyoruz. Öbür taraf - tan da pâra yüzünden ayrılan çitler de görüyoruz. Maamafih 70 lira az bir paradir. Ev kirasi, yemek, elek- trik, üstbaş... Bütün bunları düşün - mek ve iyi düşübmek lâzım, Evlenip te sonradan bedbaht olmaktansa, ev- İlenmemek daha hayırlıdır. Fakat ta- bil siz bilirsiniz. Sevdiğiniz kizin ah- lâkma bağlı bir iştir. Ona vaziyetini- si açıkça anlatınız, ve beraberce dü- şününüz, Li Kocam beni ihmal ediyor Tünelden R. A. imzasile: “ “Üç seneden beri evliyim, Kocamla pek çok sevişiyorduk ve elân ben o- zu seviyorum, Pakat onun halleri de- Gişti. Eskisi kadar benimle meşgul olmuyor. Beni ihmal ediyor. Acaba beni artık sevmiyor mu? Müthiş üzün lüyorum. Ne yapayım? Tuhiyelerini anlayamazlar. Daha doğ rusu anlamak zahmetine katlanmaz- ler. Bir erkek, sabahtan akşama ka- dar çalışıyor, akşam evine geldiği za- man yorgundur, . istirahâte ihtiyacı vardır. Bunu anlamak lâzım. Belki kocanız bu son zamanlarda çok yor - gun, belki işleri hakkında sıkıntıları ve düşünceleri var. Bunları size söy- lemek istemiyor, onuh için böyle si- nirli ve düşüneşlidir. Bunu anlayı - Diz. Ona sitemler yapmayınız. Bilâ » kis ona “fevkalâde İyi davranmız, onu teskine çalışmız. Mm, eki tetkikat yaptıktan sonra bugün yalnız sokağa. çıkıyor, kendi tuvale | za ediniz. Karınız belki bir sinir buh | le Ekseri kadmlar kocalarının haleti | Köyün istasyonundü; “Aydma gi: decek akşam otokarını bekliyordum. Hava sıcaktı... Pazarcılar dehklerini, sepetlerini rıhtıma yığmışlar... Ovaya giden yollarda kendi köy- lerine dönen atlılar, yalmayak ka- dınlar görünüyordu... Her hafta ay- İ mi yolları, yağmurda, çamurda, kız- gın güneşin altında geçen köylülere İ bakarken birden'bir ses beni çağır- dı: — Bey!.. Bey! Döndüm.. Beni çağıran bizim kö- yün Kezbanı idi, — Ne o Kezban? — Uğrun nereye bey? — Aydma gidiyorum. bir şey mi istiyorsun? — Bizim Hasana söyle beyim, gelsin gayri. . Dayanamıyom.. . Ya- Yukluluk böyle mi olu?., —Peki söylerim, merak etme,.. Kezban sallına sallana ve ümitli bakışlarla uzaklaştı. Siz bizim Kezbanı tanrmazsınız İ değil mi? Geçen yıl köye geldiğim vakit bana hikâyesini anlatmışlardı. * Çörüşlü ovasmın bütün köylü kız- | ları gibi o da yetişkin olunca pamuk çapasma, zeytine ve İncir mevsimin- İde de mağizalara gitmeye başladı. Babası çoktan ölmüştü. Ihtiyâr.ana- sina bakacak kimse yoktu. Kezban her sabah çapaya veya, zeytme giderken konuları Dur- muşların Hasanı çitin arkasında | bekler ve ovaya berrber yollanırlar- hadı. Bir sabahtı. Yine Hasanla beraber tarlaya gidiyorlardı. “Bahar gel- mişti. Havada tatlı bir serinlik var- di.. Kuşlar ötüşlyor, ağıllardan çi- kan İnekler, mandalar homurdana- rak otlaklara doğru koşuşuyorlardı. Hasan kızararak Kezbanin yahı- na biraz yaklaştı ve titriyen bir ses- — Kezban, dedi. Benim. yavuk- lum olacan mr? Anani diyiverdimdi de razı geldi. Kezbanm yanakları al al oldu. Gergin göğsü sık'sık inip kalkmaya başladı. Ne cevap vereteğini şaşır» mıştı, Sadece: — Sen bilirsin Hasân, dedi. Erti Hasan klusuna ana gk ayal 0 — Sana Aydın pazarmdan gürel basmalar, şalvarlar alacağım Kez. Resmi ilânlar hakkında Türk Maarif Cemiyâti ile gazeteler arasındaki görüş ihtilâfı tamamile halledildi Resmi ilânların gazetelerde neşri hususunda Türk Maarif Cemiyeti ile Resmi ilânlar Türk Limited Şirketi arasinda mevcut ihtilâfın halledildi- ğini memnuniyetle haber aldık. Aşa» Zıda Türk Maarif Cemiyetinin tebli- ğinde de okunacağı veçhile Şirketle Cemiyet arasındaki. bütün “pürüzlü noktalar halledilmiştir. Gazeteler Şir ketten gelecek bütün kârlarını Maa- rif Cemiyetine terketmek süretile Ce miyete karşı olan samimi alâkaları - nm yalnız hissi olmadığını göstermiş lerdir. Badçma Şirket ve Cemiyet, resmi ilân işlerini, Yenipostane karşısında- ki Erzurum hanında ayni çatı altında müştereken tanzim ve idare edecek- lerdir. Cemiyetin tebliğini aşağıya dercediyoruz: Türk Maarif Cemiyetinden: “Yüksek Vekiller Heyeti kararile Türk Maarif Cemiyetine verilmiş olan resmi ilân- lara tavassut işini (Türk Maarif Ce- miyeti ilân işleri bürosu) 'namile ve Cemiyet namma ifa eden Resmi İlân- lar Türk Limited Şirketile hasıl olan bazı noktai nazar ihtilâflarınm, Res- mi İlânlar Şirketi hissedarlarınn ce» miyete karşı gösterdikleri yüksek fe ragat ve alâka neticesinde tamamen halledilmiş (olduğunu © bildirmekle memnunuz. Cemiyet, bütün menfaatlerini ken- disine terk ve teberrü eden. şirketin azası Yunus Nadi, Ahmet Emin, A- sım Us, Kâzim Şinasi ve Kemal Saji- he alenen teşekkür eder. Badema Tes- mi ilânlarm doğrudan doğruya Yeni- postane karşısında Erzurum haninda (Türk Maarif Cemiyeti Resmi ilân işleri bürosu Limited Şirketi) tarafm dan kabul ve arzu edilen gazetelerde neşrine tavassut edileceğini bildiri. | | | 9 za e ACİ: / sm İ izim köyün közöan: | ban'dedi. Bir tane de beşi biryerde getireceğim... — Bu kadar şeyleri niyniyon Ha san? Kendini sıkıntıya sokma!,, * İ Uç gün sonra Hasan erkenden | kalktı. Birçok köylülerle bereber Aydın pazarına giden kamyona bin- di... Pazardan her şeyleri alarak ak“ Jşam üstü tekrar kamyona yerleşti... Hep Kezbanı düşünüyor; yapacağı İ çalgılı düğünü tasarlıyor, ve gözleri İ yakın bir saadetin ışıklarile parlıyor- du... Fakat onu bu güzel düşüncesin. den makinenin bozuk hırıltısı sık sık ayırıyordu.. Kamyon yaralı bir deve gibi inliyor ve zorla yürüyor- | du. Şoför birkaç defa arabayı dur- durttu ve motörü kurcaladı. Kamyo- netin böyle bir iki defa durması Ha- sanı varlığında garip bir üzüntü uyandırdı. Hem pazara geç kalmak endişesi, hem de bir kazanın çıkma- sı ihtimali Hasanm yüreğini burk « mağa başladı... Yol gittikçe kıvrılıyor, dönemeç « ler, yokuşlar, inişler sıklaşıyordu. Kamyon bir defasında yokuştan a- sağı az daha geriye ksyacaktı. Şo- för muavini hemeh atlıyarak teker- leğin arkasına koca taşlar yerleştir- di.. Anlaşılan frenler tutmuyordu... Bu halle biraz daha yol gittiler, Bir aralık dik bir yokuşu çıkma ğa başladılar. Çıkış selâmetle bitti, Fakat kamyon yokuştan aşağı tam ineceği zaman minareden bırakılmış bir taş gibi sür'atle kaydı; bu kor- kunç yuvarlanış çok sürmedi ve 0- tomobil dumanlar çıkararak ve tak- la atarak kapaklandı. İçindekilerden sekizi ağır yaralanmış, ikisi kurtul muş ve altısı hemen oracıkta öl- müştü. Ölenlerin arasında Hasan da var« dı. O akşam Keğban yavuklusunu yassıya kadar bekledi. Meş'um ha- ber her tarafa yayılmıştı. Kezban yavuklusunun öldüğüne bir türlü inanmadı... Kim ona bu haberi götürdise ona: — Hadi ordan, beni mi aldatıyon? Diye cevap verdi, İste o gündenberi . Kozban, akşamı sebimb. çıkıyor ve yavuklu- sünu bekliyor. F. Beremen Poliste Mısırlının 20 bin liralık iğnesi Dün bir Mısırlı kadın 20 bin lira- lik bir iğne kaybettiğini ve kendisi- nin Prenses olduğunu“ alâkadarlara bildirmiştir. Bayan Fatma isminde İolan-bu kadının Prenses olmayıp zen» gih bir Mısırlı aileye mensup olduğu anlaşılmıştır. Kaybolan iğneye gelin- ce, hem kadının berberi, hem de hiz- metçisi, o gün saçlarını yaptırırken iğnenin göğsünde olduğunu söy- lemektedir. İğnenin eve dönerken va- İpurda yere düştüğü anlaşılmaktadır. /Bayan Fatma dün Mısıra dönmüştür, Polis tahkikata devam etmektedir. Sarhoşun taarruzu Dün gece saat 22 de Kâsimpaşa- da Kulaksız mahallesinde oturan Hü- seyin oğlu Şemsinin evine sarhoş ola- rak taarruz eden ve ayni sokakta otu ran Şaban oğlu Ömer yakalanarak muayeneye sevkedilmiştir. Bira bardağı ile yaralama Dün gece saat 24 de Galatasaray- deki Bom Bir birahanesinde Şehza- debaşında oturan elektrikçi Hilmi ile İbrahim arasinda kavga çıkmış, Hil mi İbrahimi bira bardağı ile yarala- mıştır, Mecrüh tedavi için hastahane- ye kaldırılmış, Hilmi de yakalanmış» tr, Otomobil altımda Saat 12 de Beşiktaşa giden 1 numa rak otobüsten Sürp Ağop civarında kontrol Saffet atlamıştır. Bu esnada arkadan gelen şoför İbrühimin kullan dığı 2582 numaralı otomobil kendi sine.çarpmış ve Saffet yaralanmış - tır. Saffet Fransız hastahanesine kal dırılmış şoför İbrahim de yakalan mıştır. ————— a mn mi daireler tarafından gönderilecek ilânların bundan böyle Yenipostane karşısında Erzurum hanında “Türk Maarif Cemiyeti Resmi ilân işleri bi- rosu Limited Şirketi” adresine ve ga- zetemizin ismi tasrih edilerek gönde-

Bu sayıdan diğer sayfalar: