28 Eylül 1936 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 10

28 Eylül 1936 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Json ımrannsı ser Mahkümnlar cemrneti: Irmralı TR5 a öportajı yapan: SALÂHADDIN . | GÜNGÖR A dliye Vekilinin o hususi motöründeyiz. Türkiye - de ilk defa kurulan İmralı açık hava hapishanesini görmeye gi- diyorüz. Hapishane olduğu gün denberi, bütün kara parçalari - le alâkasını kesen engin Marma ranın bu mini mini ad. bana keşfedilmemiş bi ibi ge- liyor. Kendimi Jül Vern'in ro - manlarmdaki hayali sergüzeşt kahramanlarına benzetiyorum. Biz de biraz sonra Robenson gibi boş bir adaya düşecek de - ğil miyiz? ada ki, içinde yal. nız (80) kişi var. Ve bunların hepsi de işledikleri suçun ceza- #ını çeken insanlar... ADADA İNZİBAT iye Vekili Şükrü Saracoğ - İunun yanına yaklaşıyorum: — Adada inzibat ,kolaylıkla temin edilebiliyor mu? diye sörüyorum Vekil gok meş'dli bir”ses- — İnzibati tedbir, ele avuca sığmı- yan kimselere karşı alınır, diyor, bi- zim İmralıdaki mahkümlar, birazdan göreceksiniz ya, çok sakin çocuklar - dır. Adanm her tarafını kendileri için serbest bıraktık. İstedikleri gibi gezer, yürür, eğlenirler. Ancak bütün bunları, iş saatleri dışında yapmağı| mecburdurlar. Vazife çanı çaldı mi, hiç kimse dışarıda kalamaz! Hapishaneler Umum Müdürü Mu- tahhar ilâve ediyor : — Bir gün, suçlulardan biri, yanı- ma geldi; “Bay Mutaahhar. .dedi, bu- rada mahküm kimdir, bize söyler mi- siniz?.., İlkin ne demek istediğini anlama - dım. Sonra, izah etti ve karakol için- de nöbet bekliyen jandarma neferini göstererek: — Asi mahküm olan, buradaki Jandarma... dedi, biz sabahtan akşa- ma kadar, dağda, bayırda dolaşıyo- rüz, jandarma ise, kulübesinden dışa- ri çıkafıyor! Bizimki nasıl mahküm - Tük? Onunki nasıl serbestlik?... BOZ RENKLİ KAYA utahhar sözüne devam ediyor: Ben, suçluları, büsbütün başka bir gözle görenlerdenim. Hakikatta| cürüm işliyen kimseler, birer hasta - dırlar. Kabahat tamamiyle kendile - rinde değil, biraz da onlara yolunu gaşırtan cemiyettedir! Bu sırada, dümen başmdaki kap- tan, uzakta boz renkli bir ufuk par- çasmı eliyle gösterdi: — İşte İmralı adası. Mutahhar, hemen yerinden fırladı. Sevgilisine kavuşmak üzere bulunan, bir âşık ta ancak bu kadar heyecan hissedebilirdi . Adliye Vekili gülümsiyerek: Ve sabırsızlık bu Mutahhar?.. dedi. Hani, elinden gelse, bütün öm- Tünü hapishane köşelerinde geçire - ceksin?., Mutahhar gülümsedi : — Onu da yapmadım mı baka pim? Belçika ,İsviçre hapishanelerin- de haftalarca, mahkümlar arasında yaşamadım mı? Burada da firsat buldukça öyle yampıyor muyum?. Artık adaya yaklaşıyoruz. (Sağı muzda Kızılburnun yalçın sırtları... sz Dest mahkumları işbaşı çanına ayak Orada jandarma bir arka- daş ve kelepçe, maziye karışmış kirli bir hat “ERİ Mölümüzie Taran İBİR MÜKAYESE | K afamın içinde şu dakikada bir| takın mükayeseler yapmakla | meşgulüm: Fransızlarm elindeki o| korkunç Güyan adası, San Fransis - koda, içi insan paralıyan vahşi s- çanlarla dolu meşhur kötü adam &«- dası ve bunların yanında bizim İmra-| Hi adamız!.. Manzaraya bakiyorum:| Dünyanm hiç şiphe yok ki, en güzel denizlerinden biri olan Marmara p-| ril pird!,. Ve'bu pırıl, piril yanan| Marmaranın ortasında, unutulmuş olması, ona tabii güzelliğini kaybet - tirmiyen bir ada... Nerede, Güyan, nerede Kötü adam adası... Ve nerede, bu güzel İmralı!.. Mutahharia yeniden okonuşmağa başlıyoruz; o anlatıyor : İ tin dışımda kal-| mış adam değildir. Bilâkis, hayatm, | hem de hakiki hayatın içindedir . Şimdi biz, onda mes'uliyet Ye va- zife duygusunu uyandırmağa çalışı - yoruz, Buna muvaffak olacağız. Hat- tâ, kısmen muvaffak olduk bile... KAÇMİYORLAR * mralıda, herkes işinin adamı- dır. Kapıları ardma kâdar a- çık bıraktığımız halde, buradan kaç- mağı, kimse aklma getirmez. Vasıta İlahkümlar sandal gezintisinde Imralt cennetinde serbest mahkümlardan btr grup “yduruyorlar, Ispanya İspanyada devam eden dahili harp sırasında tarihi birçok sanat eserle- İri de tahrip olunmuştur. o Toledo İ sehrinde tahrip olunan ve sonra ta- mamen berhava edilen Alkazar da bu tarihi binalar araamdadır. Alkazar | kalesi şehrin en yüksek noktasında idi, Bina, 1085 de Altıncı Alfons ta- rafından kurulmuş, daha sonra Kral erdinandın devrinde saray ve ka'e haline getirilerek Alkazar ismini al- mıştı.. Beşinci Şarl binayı âdeta ye İniden yaptırmış, ve İspanyanm yüksek mimarları bu işte kullan - ş must. İ Bina ondan sonra bir defa 1710'da İ bir defa 1810 da, bir defa da 1857 de İyandı. Alkazar 1582 denberi harb! ye mektebi olarak kullanılıyordu. İ Kalenin alt katları topçu, süvari ve piyade müzesiydi. Bütün buradaki değerli eşyanın, mimarlık bakımın dan bir şaheser olan bina-ile birlikte imahvoldüğu anlaşiliyör, Alkazar derecesinde mühim olan ve tahribe uğrayan bir bina da Sün- to Kruz hastahanesidir. Burasi da Ronesanâtan kalma bir şehaserdi isyanının ıra W en da yok değildir ha! Koskoca bir sün» dal bütün gür iskelede bağlı durur. Mahkümlar arasıra bu sandals biner, adanm etrafını dolaşır, yine döner- ler. İsteseler, kaçamazlar mı? Kaç « mıyorlar. Çünkü buradan daha ra hat bir yer bulamıyacaklarma emin- korkunç 25-9. 906 ihtilâl ispanyası : 850 senelik tarihi Alkazar nasıl harap oldu Üç kere yanan ve tamir edilen Alkazar bügün bi r toprak yığını halindedir #afhalarından birini canlandıran en yeni bir ai | ri | Toleado'da gülte ve bomba yağmurile harap olan Alkosar'ın bugtln bir toprak kümesinden ibaret hazin görünüş f İstanbul as'anlar ve filler diyarı oldu (En arkada mahkümların mahkiln muallimi Fahri Aydoğmuş.) dirler, İmralıda jandarma, bir arkadaş, kelepge, maziye ait acıklı bir hatıra- dır! Onlara daha ilk günden İmralıyı benimseyin dedik, müzü dinle - r! Çocuklardan sön dereoe mem- nunuz. Sanırım ki onlar da bizden| memnundurlar, l Mutahhar'ın mahkümlardan bah - sederken, hep böyle “çocuklarım. bi- zim çocuklar... demesi, tuhafıma git» ti: — Evli misiniz? diye sordum. — Hayır, dedi, evli değilim, fakat tamam 30 bin 400 çocuk sahibi bir babayım!.. Hangi hapishaneye git - sem, orada kendi çocuklarım: bulu- yorum, Bu saadet de bana y Evet, Türkiyede tamam otuz bin dört yüz küsur mahküm var.. Bun - larm çoğu, ani bir tehevvür'ün kur - banlarıdır. Bir dakikalık, bir hırs, zaptedile - miyen bir feveran'la uçuruma yuvar- lanmış bedbaht İnsanlar! NE GÜZEL YER rtik Imralıya iyiden iyi yak - laşmıştık, | Yanımda oturan Amerikan sefare- & müsteşarı Mister Şav, geniş yüzü - nün hatlarmda toplanan neş'eyi, tat- İl: bir gülümseme ile açığa vurarak; kendi diliyle: | — Ovoh,.. Ne güzel yer!.. Ne zevkli ada.. diye söylenmekten kendini ala- madı. O da anlaşılıyordu ki, Mutah - bar gibi, mahkümları seviyor, onla «| rın dertlerini dinlemekten, yaralarını sarmaktan zevk duyuyor. Adliye Vekilini iskelede çok sami- mi karşıladılar, Adanm “bütün mah- sullerinden iskeleye nümune getirmiş | | erdi: Demet demet soğanlar, çuval çu - val buğdaylar... Büyük bülkabakları.. Karpuz ve kavunlar.. ve bir müze alarak kullanılmaktaydı. Kablettarihi devirlerden başlıyarak Romalılar, Visigot'lar, Araplar dev: rine sit birçok antikaları muhteviydi. Bütün bu kıymetli eserlerin tahribe uğraması sanst bakımından eşsiz bir facia teşkil eder. İspanyada tahribe uğrayan büyük küçük daha pek öok değerli sanat yadigirları vardır. Fransiz güzel sanatlar akademisi tarihi eserlerin tahripten kurtarılması için İspanya nezdinde teşebbüsler yapmaya karar vermiştir. Fakat bu teeşbbüs çok geç kalmış demektir. Esasen böyle bir teşebbüsün müsbet netice verme- sine de mantıki bir imkân tasavvur edilemez. Çünkü İspanya ihtilâli pek azılı dolu dizgin bir ihtiras firti. nası halinde devam etmektedir. Ve bu gidişle günün birinde İspanya ih- tali durulduğu zaman tarih yadi- girları memleketi olan tarihi Endü. lüste harabe yığınlarından başka bir şey görülmiyecek demektir. TAN ABONE VE İLAN ŞARTLAR: Hin için Münciik Şirketlerine me l rucaat edilmelidir I Kücük ere Rİ mame dan deoğrür » a m $ satırlağı bi Jefalık S0 İkurustur $ satırdan far tam İçin satm başma $ iarma alını Bir deladı fazla için o şeklndar ir “4 10 kuruş indiril Hünl gecemin niishalar © ierastm İzmir Fuarı münasebetiyle İzmire, dünyanın saydı sirklerinden biri bütün vahşi hayvanlariyle ve en ma- İhir cambazlariyle birlikte geldi. i Prag olan bu meşhur Kludsky | sirki, bütün Avrupada, Almanyanın gok meşhur olin (Cirkus Brusk) un- İdan sonra gelmektedir . | kludeky dünden | oyunlarına ve heyecanlı humaraları- İna başladı. Sirkte bir çök vahşi hay- | vanlar vardır. Bunlar arasinda yırtı- cı aslanlar, yaban merkepleri, filler i de bulunmakta ve mahir sirk artist- leri bunlarla heyecanlı göstermektedir. Sirkte dört fil, bir pars, dokuz şi - mal ayısı, dört siyah Afriya ayısı, dokuz aslan, dört kaplan, sekiz may- sirki itibaren meharetler Biraz sonra, yeşil çam dalları İle | sma | UN, dört yaban eşeği ve diğer süslenen kücük tâkm altmdan geçe: |ları ve biribirinden ayırd edilemiyen| rok adanın seksen kişilik kolonisi a- rasma karıştık.. Koloni dedim, çünkü, bu gürbüz delikanlılar başlarındaki genis şapka- kıyafetleriyle, bir mahpus kafilesin- den ziyare, adada yerleşmiş bir ko - loniyi andırıyordu. haklan vahşi hayvanlar bulunuyor. Kluğaky Sirki Harbiyeye gider - ken Sürpagopta faaliyete geçmiştir. Kazanç meselesine gelince, bu Sirk İleketten dışarı üzüm, incir gibi ihra- Salâhattin GÜNGÖR | buradaki kazancına mukabil mem- cat mallarımızı götürecektir. i Kludsky sirki dünden itibaren heyecanlı nümerolarına başladı Sirkin meşhur aslanı demir kafesinde Sirkin en sevim mahhiku yabunl eşek

Bu sayıdan diğer sayfalar: