28 Eylül 1936 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 9

28 Eylül 1936 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hasan, karşısındakileri son defa hınçla gözden geçirdi askerler onun hiçbir hareketini gözden kaçırmıyorlar Hasan önce bunlardan bir şey an- Yamamış gibiydi. Fakat bu #damla- rın geldikleri sokağın ağzımda elinde kocaman bir meş'ale taşıyan uzun boylu ve genç bir adam daha görün- ce her şey anlaşıldı. — Beni Jdiri diri yakmak istiyor. lar. Dedi, İlk defa tüyleri ürperdi; Jâkin bun- dan çabuk utandı: — Diri diri ateşte yanmak herhal- de çok fena bir gey... Mademki onlar bana hücum etmek istemiyorlar, ben Çok canı sıkılmıştı. Onlarm böyle bir şey düşüneceklerine hiç ihtimal vermemişti. Meş'aleli adam Veli Holgerin biraz önünde ve asker dizisinin gerisinde emir bekliyordu. Hasan karşısındakileri son defa ve hınçla gözden geçirdi. Etrafmi saran çemberin elbet diğer taraflar- dan daha zayıf tarafı olacaktı, Ora- 8: neresiydi? Askerler onun en küçük hareketle- rini gözden kaçırmıyorlardı. Kaptan Gutlavzen pencereden çe- kilmek üzere bulunan Hasana 8€5- lendi: — Hecey.. Bana bak... Vali son defa söylüyor. Hasan kızdı: — Deha ne söyliyecek be adam” Teslim olmuyorum işte... Şimdi gö- rüşürüz onunla... Geliyorum İşte. — Dur... Acele etme. Bu işi iyilik- le bitirelim. Eğer dediklerimi dinler- geniz belki de kurtulursunuz. * “Kurtulursunuz” sözü Hasan için nekadar parlak ve güzeldi! Durdu: — Dinliyorum, çabuk söyle! — Naki eğer teslim ölmazsaniz Har nı dört taraftan tutuşturacak. Bü yangınm içinden ve bu kadar kala- balık bir askerin ve silâhlı halkın a- rasından çıkıp gidemiyeceğinizi 8a- nırım ki anladınız. Zaten çıksanız bile gene kurtulamıyacaksınız. Çün- kü arkanızdan atlılar kovalıyacak ve sizi yakalıyacaklardır. Her tara- ft denizle çevrilmiş olan bir adada yakayı ele vermemenize imkân yok- tur. Halbuki teslim olursanız belki de kurtulursunuz? — Kurtulursunuz, diye, çocuk mu aldatıyorsun? Nasıl kurtulurum? — Eğer bir suçunuz yoksa hâkim sizin öldürülmenize razı olmaz. Çün kü muhakeme olunmadan size kim- kestirip attı: — Bâna masal söylüyorsun. Vali beni aldatmak istiyor. Ama boş ye- re yorulması. Aldanmam, Şimdi 8i- zinle görüşürüz. Kurtulmasam bile elbet birçoğunuzu haklarım ya... Pencereden çekilirken sol tarafta» ki halkm ve asker dizisinin içinden sanki birdenbire bir varil fırladı ve meydana çıktı. Bu, hancı Suenou idi, İZLANDAYA TAN "TURK, AKINI — Yasan : Kadircan Kajı — doğru değildir. Bu haksızlıktır. Bu kadar asker ve adamlarımız olduğu halde bir kişi ile başa çıkamıyorsu- nuz. Bunda benim ne suçum var ki. hanı yakmak İstiyorsunuz? Sonra ben ne yaparım? Ne ile geçinirim? Diye bağırmıştı. Izlanda Adası Danimatka Kralir ğının bir parçası sayılıyor isö de memlekette bir parlimento ve halk tarafından seçilmiş hâkimler vardı. Bu itibarla kral tarafından gönde - rilen vali, istediğini yapamazdı. Istediğini yapamazdı ama, vali za- ten bu iş için hâkime ve başpspaza danışmış ve başka çıkar yolu olma- dığımı anlatmıştı. Hâkim ve başpa- paz birkaç kişinin, belki de birçok kişinin ölümlerine sebep olmaktan - sa hanı yakmayı daha doğru bulmuş- lardı. Bunun için Vali Holger hancıya bemen son sözü söyledi: — Han kurtulsün diye burada bir kaç kişinin canma kıyılamaz. Halk- tan para toplarız, kral da yardım eder ve senin hanmı yeniden yaptı- rırız. Artık hiçbir diyeceğin kalmaz. Hancı daha yüksek sesle bağırdı; — Haksızlıktır. Hâkime ve baypapaza döndü: — Söylesenize... Haksızlık değil midir? Para toplanıp ta han yeniden yapılmcıya kadar aylar, belki Ode yaparım ? yıllar geçer.. Ben bu zamanda ne de insaf yok mu? Böy- le bir karar İzlanda tarihi için kara bir lekedir. Recep Reis geldiği sırada her an kaçabilmek için konağın avlusunda eyerli bir at bulunduran vali şimdi pek sert Ve cesur olmuştu. Hasan yeniden pencerede görü- nünce vali yanındaki zabitlerden bi- rine emretti: — 'Türk korsanı pencereden atlı - yacak. Ateşediniz. Zahit kumandayı verği: — Birinci manga, Ateş". . Dört tüfeğin namlusu birden ha-| kâdar C. Müddelumumisine teslim vaya kalktı. Pencereden dışarı çık-| eder. Saat 20 den sonra yakalan- mak Üzere olan Hasan onların birer | mış olan suçlunun C. Müddelumu - kaval gibi açık namlularını gördü. | misine teslimini saat yediye kadar Geriye ve pencerenin yan tarafı-| tehir eder. na fırladı. Dört tüfek birden patladı. Ortalı. | mahzur gördüğü suçlu hakkmda Po- ğı boğuk bir ses ve bir şangırtı kap- ladı. Askerlerin, beyaz barut manları ardında bir adım geri Ççe- kildikleri ve arkadaki evvelkilerin yerine geçtikleri görül - dü, Hasan meydanda olmadığı ates etmiyorlardı. Vali: — Geç kaldınız! fârbam var) Emniyet Sandığı ilânları Imalâthane, Fabrika, De- po, Garaj yapmağa elve- rişli kiralık bina Galatanm en işlek iki caddesine pasajı vardır. İcap €- den tadilât Sandık tarafından yapılır. ADRES: Galatada Karamustafapaşâ “elyevm Kemen- keş” mahallesinde Kılıçalipaşa sokağında es- ki No. 89, 91, 16, 1/26 ve yeni 119/5, 12, 21, 24, 26. i (1648) Devlet Demiryolları ve Limanları işletme Umum Idaresi ilânları du- dört askerin için Yeni. cürmü meşhut kanu- nu nasıl tatbik edilecek ? Madde 15 — Zabita 21 yaşmı bi- tirmemiş veya 65 yaşını bitirmiş olduklarını söyliyen suçluların Türk tebaasmdan ise nüfus tezkereleri - nin, ecnebi tabiiyetinde ise pasa- portlarınm asıllarını veya tarafla - rından tasdik edilmiş bir suretlerini sevklerinin o gecikmesine (meydan vermiyecek sira'tle hazırliyarak za- bit varakasma bağlar ve maddi sii- but delillerile birlikte suçluyu der- hal ve doğrudan doğruya yani hiç bir mevki ve merkeze, uğratmaksı- zın C, M. U. misine sevk ve teslim eder, Suçlunun yakalanmasının ta» til giinüne tesadüf etmiş olmasi C. Müddelumumiliğine ( tesliminde ge- cikme vukuuna sebep teşkil edemez. birinci sıra...| Ancak gerek tatil, gerek iş günle- rinde suçluyu saat yediden yirmiye Bu takdirde serbest kalmasında lis Teşkilâtı Kanununun on sekizin- ci mâddesinde yazılı olan salâhiyeti kullanır. Madde: 18 — Zabıtaca gösterilme. si icap eden sür'et vakit kaybet - meksizin ayni günde gelmeleriyle kanunun metninde açıkça ifade edil- miştir. Zabrtanm suçluyu C. Müddel- umümisine teslim etmekte ufak dahi olsa bir teahhür vukua getirmesine kanunun ruhu ve gayesi kat'iyyen müsait olmadığından zabıta suçluyu sorguya çekmek, şahitlerin ifadeleri- ni zaptetmek gibi vakit ziyamı mu- cip muamelelerden hiç birini yapa - maz. Yalnız, zabrta zabıt varakasında şahit olarak hiülviyetlerini tesbit et- tiği şahısların vak'a hakkında malü- mat sahibi olmalarma dikkat etine- dir Madde: 17 — Şahitlerle suçtan 7a- rar gören şahısın vak'a mahallinden uzaklaşmaları yüzünden bu kanunun 5 inci maddesi mucibince C. Müddei- umumisinin yapabileceği o tahkikatı gecikmeden korumak için Ankara - İstanbul - İzmir gibi muhtelif semt « leri telefonla merkeze bağlı olan se hirlerde zabıta suçun failini yakalı - yarak delillerini tesbit eder etmez | telefonla C. Müddeiumumisine hâdi - Afyön - Antalya hattının Baladız'dan sonra Burdur | seyi etraflı bir surette izah eder. Ve İstasyonunu havi 24 Km. lik kısmının 1/10/936 ta- rihinden itibaren her türlü münakalâta açılacağı ve İz- mir - Karakuyu Afyon ve Karakuyu Isparta arasında her- gün işleyen yolcu trenleri ile Baladız'da buluşmak üzere Burdur Baladız arasında hergün muntazam muhtelit ka- tarlar işleyeceği muhterem halka ilân olunur. “1525' inhisariar Umum Müdür.üğünden 45000 kilo toz paket kolasr. 15000 kilo töz makine kolası. Yukarıda cins ve miktarları yazılı toz kolalar 30 - IX - 936 tarihine rastlayan Çarşamba günü saat 15 te pa- zarlıkla satınalınacaktır. İsteklilerin şartnamelerini gör- mek üzere hergün ve pazarlık için de tayin olunan gün Pek telâşlıydı ve Hasana bakarak bir şey söylemek istedi. Fakat Hasan beklememiş ve ko- ridoru geçerek oğdasma gelmişti. O- radan büyücek bir yastık ald. Onu bir kalkan gibi kullanmayı tasarla - miştir. Bir atlayışta kendisini merdivenin aşağısında buldu. Son defa kapıyı yokladı. Çok sağlamdı. Pencerelare göz gezdirdi; oralardan dışarı çiki- labilirdi, fakat dar oldukları için önce başmı veya bacaklarını dışarı uzatmak gerekti. Büsbütün çıkın - cıya kadar onu kolaylıkla vurabilir- lerdi, .— Burada çıkılacak yer yok. Ge- ne yukardan atlamak gerek... Dedi. Tuzağa düşen bir kaplan uyanık- lığile yukarı koştu. Hasanm bu işlerle uğraştığı bir - kaç saniye içinde Hancı Suenou va” 4 Holger'in yanma koşmuş: — Benim hanı yakamazsmız. Bu ve saatte yüzde 7,5 güvenme paralarile birlikte .Kaba - taşta Levazım Mübyaat Şubesi Müdürlüğündeki Alım (1170) Komisyonuna müracaatları. AAA KAN LA A LALA A A AA AAA Türk Hava Kurumu Büyük PİYANGOSU Şimdiye kadar binlerce kişiyi zengin etmiştir 6 <i keşide 11: Birinci teşrin - 936 dadır. Büyük ikramiye 200.000 Liradır Ayrıca : 30.000, 20.000, 15,000, 12,000, 10.000 liralık © ikramiyelerle (50.000) liralık iki adet mükâfat vardır... AAA GC. Müddeiumumizi Kizum gösterirse, İ şehitlerle suçtan zarar gören şahsı suçlu ile birlikte kendisine sevk ve teslim etmeğe mecburdur. Ancak ih- tiyarlariyle müddelumumiliğe müra - » İcaat edeceklerini söyleyen şahısların bu ifadelerine kanaat getirime yal - nızea gitmelerine müsaade eder . Madde: 18 — Şikâyet üzerine veya şahsi dava yoliyle takip olunan suç- larda suçtan zarar görenlerin zabıta memurlarına ağızdan şikâyetleri, gi- kâyet ve şahsi dava açmak hakkın « daki umumi usullere göre yapılacak muamele hükmünde sayıldığından za- bıta vak'a mahallinde suçlunun bu kabil suçlarda ağızdan vâki şikâyeti üzerine vak'aya el koyacak ve vâki şikâyeti zabıt varakasına yazarak $i- kâyet edene imzalatacaktır . Mütezarrırın ferağatiyle dava su- kut ettiğinden mütezarrırlar şikâ- yetlerinden ferağat ettikleri takdir. de zabıta suçun mahiyetile ferağati derhal bir zabıt varakasiyle tesbit e- derek suçluyu serbest bırakacak ve zabıt varakasını C. Müddelumumili - ğine tevdi eğecektir . (Arkası var) Samsunda bıldırcın ağmuru var Samsun, 27 (Hususi) — Burada havalar bıldırem avma çok müsait gidiyor. . Bir haftadanberi civar bil- dırcm yağmuru altmdadır. Eskiden yirmi Kuruşa satılan bıldırcın şimdi yüz paraya kadar düşmüştür. Av çök mebzüldir. Bi Yazan: Stephan ZWEİG, 9 mez MARLANTUVANET.. ROMENL Çeviren: Kezzan 4. B. YALMAN Bu şekilde bir iş başarabilmek için cür'etkâr bir erkek lâzımdı Bir rivayete göre Mirabeu'nun! ölüm haberini alınca Kraliçenin göz- lerinin dolduğu söylenmiştir. Fakat | buna ihtimal verilemez. Ancak bu ö- lümü haber almca geniş nefes almış ve korkuları geçmiştir. Bu muhak- kak. Yaşarken her tarafı korkutan | Mirabesu ölümünden sonra da sara- yı korkutmaya devam etmiştir. Çünkü saray ile olan muhaberatı- nin ele geçmesi bir çoklarının oOçok aleyhine olabilirdi.Hentiz son nefesini | vermeden saraydan bir adam gelip bu mektupları istemiştir. İ Mirabeau saray ile halk arasında| bir anlaşmayı temin edebilecek ve krallık ile milletin arasını bulabile- cek yeğüne adamdı. O ölünce Mari Antuanet ihtilâl ile karşı karşıya yüz Yüze kalmıştı Yirmi altıncı bap Kaçmak hazırlıkları Mirabeaunun ölümle krallık ihti- lâle karşı olan son müttefikini kay- i. Kral taraftarları yine yap- yalnız kalmışlardı. Önlerinde iki yol vardı. Sonuna kadir mücadele ve yahut baş eğmek. fakat İki yolun hiçbirisini tutamadılar. Hatira gel miyen en fena ve en tehlikeli bır üçüncü yol intihap ettiler: Kaçmak? | Mirabeau kralm bir benlik göster- mesi için evvelâ Pariste kaldığı esir vaziyetten kurtulmasının lâzım ol duğunu söylemişti. Mücadele edebil- mek için ellerinin bağlı olmaması ve| hür olması şartı. Ayni zamanda yi- ne Mirabesu Kralın gizli olarak git- İmesine de razı olmamıştı. (Bir Kral İ milletinden kaçmaz! Gizli olarak ta gitmez aşikâr bir şekilde hareket eder) demişti. Hattâ On altıner Lüi'ye bir araba ile gezmeğe çıkmasını te bu gezinti esnasindâ kendisine sadık kalmış bir| tabur asker İle beraber orduya ilti- hak etmesini ve sonradan millet meclisile #erbest bir adam sıfatile görüşmesini teklif etmişti. Bu şekilde bir iş başarabilmek ! cüretkâr bir erkek lâzımdı. Hal İbuki On altinci Lüi son derecede | cüretsiz ve bilhassa kararsız bir a- damdı. Bir çok düşündükten #onra bu işi tehlikeli buldu. ve kaçmağa karar verdi. Bu fikfe mani olan Mirabeau da ölmüştü. Kraliçede kaçmağı münasip görüyordu. Yalnız izzeti nefsine bir türlü bunu yedire- miyordu. Fakat günden güne veha- met kesbeden &hval önünde oda İ kaçmak tasavvurlarmı filiyata ge- girmeği münasip buluyordu. Merey'ye yazdığı mektuplarda * vaziyeti bütün vehametile kavradığı belli idi. (Kaç- mağı pek tehlikeli bulmakla beraber her gün tahkir ve tezyif sözleri işit- mek ve hareketsiz durarak her da- kika bir az daha ezilmek pek güç oluyor. Artık buna tahammülüm kalmadı) diyordu. Bir başka mek- tupta da: (Vaziyetimiz o kadar vahimdir ki içinde olmıyanlar bunu anlıyamaz- lar. Bulunduğumuz tehlikeyi muba- lâga ile anlatmiyorum. Her saniye ölüm tehditleri karşısındayız. Bilir- giniz ki benim noktai nazarım dalma tatlılık ve zaman ile efkârı umumi- yenin : değişebileceği idi. Fakat bu gün görüyorum ki etrafta tatlılık. tan anlıyacak kimse kalmamış. Kağ-| mak lâzım! Bu pek tehlikeli bir şey biliyorum. Fakat ümit ediyorum ki gideceğimiz taşra şehirleri Paris kadar müfrit ihtilâlci değildir. Ora- da kral kendisini gösterebilir kana- atindeyim. Zaman geçtikçe buraları da ihtilâleilerle dolacak ve o zaman hiç ümidimiz kalmıyacaktır. ihtilâ) fikri gün geçtikçe her tarafa soku- tuyor.) li Ihtilâlden maada kral ve kraliçeyi tehdit eden bir başka tehlike vardı. Artois Kontu Condö prensi ve diğer mülteciler gürültü ederek ihtilâleile- rin aleyhinde bulunuyorlardı. Bunlar kaçmış oldukları diğer memleketle - rin saraylarına iltica ederek Fransa- da ihtilâl hareketinin güya önüne geçmiye uğraşıyorlardı. Fakat bu şekilde hareket etmekle henüz Fran sa toprağında ve ihtilâleilerin elinde olan kral ve kraliçeye nekadar fena- lık ettiklerinin farkında değillerdi. Bütün bunları gören Mari Antua- net artık mühakkak kaçmıya hazır- lanıyordu. Bu kaçmak programını da pek tabii olarak Fersen ile beraber yapacaklardı. Fersen onları kurtar« mak için her türlü! tehlikeyi, hattâ ölüm tehlikesini göze almıştı.* Sa - raydan kralın bütün ailesile birlikte kaçması pek müşkül bir işti. Çünkü saraydaki muhafızların hemen hiçbi- si şayanı emniyet değildi. Uşaklar casusluk ediyor ve saraydaki en kü-” çük bir hareketi derhal harice haber veriyordu. Saraydan çıkmakla da İş bitmiyordu. Memleketi baştanbasa kat'etmek lâzımdı. Hudut muhafız- ları bir şöyin farkma varırlarsa bü- tün projeler suyâ düşerdi. Fersen fevkalâde ihtiyat ile hareket ediyor- du. (Ufacık bir şüphe hepimizin ö- tümüne sebep olür) diyordu. Bu kaçmak hazırlıkları için birçok ta paraya ihtiyaç vardı. Halbuki kral ve kraliçenin hemen hemen hiç parası yoktu. Avrupadaki prensler - den ve kraliçenin kardeşinden para bulmak imkânsızdı. Ne İngiltere, ne Ispanya, ne'Avusturya hiçbir hizmet- te bulunmuyordu. Fersen, on kişinin yapamıyacağı kadar iş görüyor, aşkmdan kuvvet buluyor. Bütün hazırlıkları yapıyor- du. En emin insanları alet oltrak kullanıyor. Parisle hudut arasındaki yollara yalnız itimadı olduğu İnsan- lsr koyuyordu. Bir araba hazırla - mak, sahte pasaportlar çıkarmak ve para tedarik ötmek kolay iş değildi, Tanıdığı bir Rus ve bir Tsveçli ka « dmdan kendi emlâkini rehin ederek Üç yüz bin frank bulmuştu. Bir baş“ ka dostundan da otuz bin frank borç alarak İşe başladı. Kral ve ailesinin veceği elbiseleri birer birer kendi elile sarâya taşıdı. Kraliçenin kalan son elmaslarını alarak onlar! satmak ve paraya tahvil etmek gibi işleri bep bizzat yapıyordu. Geceli gün - düzlü, haftalarca plânlar yaptı. Mek tuplar yazdı. Her dakika hayatını tehlikeye koyarak uğraştı. Bu yap- tığı şeylerin bir tanesi ortaya çıksa çorap söküğü gibi bütün emekleri mahvolabilirdi. Aşkından aldığı Ml - bam ve kuvvetle “yorulmak bilmez bir azim ve cesaretle çalıştı. Tari « hin en büyük faciasında Fersen en mühim rolü oynadığı halde ikinci saf ta kalmıştır. (Arkası var) Glandokratin Ademi iktidara, zafiyeti u- mumiyeye ve asabi buhranlara karşı, meşhur Prof, Brown Soguard ve Şteinahın keğfidir. Eczanelerde kutusu 200 kuruş. 1523 Bu hafta yeni çıkan “m, KITAPLAR Her pazartesi bir liste No. 3 FIZIK hulâsası: Nusret Kürkçüoğlu Muhtasar elektrik: Nusret Kürkçüoğlu "Termodinamik: (Celâl Vasık Saraç Edebiyat Bakaloryası: Murat Uraz 75 Zavallı Necdet: Saffe Nezihi 100 Ispanyada sınıf kavgası: 8. Nuri 15 YENi KiTAPÇI Kitaplar hakkında mektupla izahat verilir. Sipariş almır ve gönderilir. Yeni kitaplar Tistesi her pazartesi günleri bu köşede neşredilir. Bu listeden dört adet getirene veya gönderen mişteri- lerimize kırk kuruşluk muayyen bir kitap hediye edilir. Yeni Ki- tapar, Istanbul, Ankara caddesi

Bu sayıdan diğer sayfalar: