31 Ekim 1936 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6

31 Ekim 1936 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Dünkü kıran kırana oldu Mülâyim, bir saatlik zorlu güreşle yarım dünyayı sayı ile yenebildi Mülâyimle Yarımdünya güreşe başlamadan evvel Başpehlivanlar arasındâ biri ile Mülâyimin ismi ine emen hatıra gelir. Evvelki günkü seçmelerde Tekir- güreşler diş biliyenlerin başında Tekirdağlı SPOR ŞAKASI Barut Yok! Son spor hâdiselerinin şu günler- deki inkişafı sıralarında ortaya bir rivayet çıktı. Bizim takım Berlinde Norveçlile » re karşı çok güzel oynamış. Bunu Al man ve İngiliz federasyonları reisleri | söylemişler, Yalnız ayni adamlar ilâ- ve etmişler : “Takımımızda gol yapmak fikir ve elemanları yoktur.. Türkçesi “bizim takım gol yapa - maz, demişler. Vuktiyle Diyarbe- kire bir vali tayin edilmiş. Her yeni vali şehre girerken kaleden top ata- Tak selimlamak usulden imiş. Fakat yeni valiye bu hürmet lâzimesi yapıl- maunış, Vali içerlemiş. Mukamma 0- turur oturmaz, kalenin topçu kuman- danını çağırtmış ve sormuş: — Neden beni selimlamadmız? — Saadetlü efendim. Bunun bir çok sebepleri var: Birincisi barut yok... Deyince, vali: Kâfi! Üst tarafma lüzum yok! demiş ve kısa kesmiş. İngiliz ve Alman federasyonları re- isleri bizimkiler için takımdı “gol yapma fikri ve gol yapacak adam yoktur.,, dedikten sonra artık iyi oy» narlar mı oynamazlar mı, bunu sÖY- eden giüreşile akşamı etmiştik. Mü - lâyimle Yarımdünya Siileyman pin dere çıktıkları vakit karanlık bastır- dı. Stadyomda projektörleri yaktılar ve güreş başladı. Malüm olduğu Üze- re Mülâyim zerbest güreşi Amerika- da epeyce öğrenmişti. Yarımdüny: alaturkanm oyunları ve kuvve" le rakibine dayanacaktı. Oyuncu Cim Londosun pervane- dağlı, karşısına çıkan Arifi beş dakikada yenmişti. Dün de gözler Tekirdağinın candan rakibi olan Mülüyimin yarım”dünz ya namındaki pehlivanla yapacağı müsabakaya takılmıştı. Kim ümit ederdi ki, Yerımdünya Afyonlu Süleyman Mülâyime tam bir saatlik çetin bir güreşte sırtını yere getirilmeden dayanacaktı? Nitekim herkes, güreşten evvel kaç dakikada yeneceğini hesaplamak lâ meşguldü. Fakat “zor, oyunu bo- zar,, lâfmı hatırlatacak şekilde bütün gayreti ile Mülâyime dayanan Ya - rımdünya, sırtını yere getirtmeden minderden çekilmeye muvaffak oldu. Güreşlerin tafsilâtı Birine güreşi Kaynarcalı Raif ile Bandırmalr Mehmet tutuştular. Raif sekiz dakikada rakibinin sırtını yere getirerek galip geldi. İkinci güreş: Boyabatlı Hasanla Balıkesirli Süleyman çarpıştılar. Bo- yabatlı Hasan üç dakikada rakibinin. sırtmı yere getirerek kazandı. Uğüncü güreş: Silivrili Osmanlı Küçlkpazarlı Hurşit kapışlılar. Kü- çükpazarlı Silivriliyi alttan döner - ken bastırdı ve altı buçuk dakikada yatırdı. Dördünelü güreş: Adapazarlı Va - hitle Gökpazarlı Kara Veli tutuştu- lar, Bu iki pehlivan da seri bir güre- şe başladılar. Çevik bir savaş devam ederken Adapazarlınn kolü çıkmasi: le Karaali galip ilân olundu, Beşinci güreş: Karamürselli Tbra- him - Lüleburgazlı Ali Ahmet. Lüle burgazlı Ali Ahmet gitr dakikada re- kihini yendi. Altıncı güreş: Manyasir Şükrettin ile Pehlivanköylü Mustafa tutuştular. Pehlivanköylü Mustafa dokuz bucuk dakikada rakibinin sırtını yere geti rerek mağlüp etti. Başaltı güreşleri Başaltınn ilk güreşi olarak fakat başaltı güreşlerinin ilk seçmelerini tutmadıkları için başaltı pehlivanlar arasında seçilmeleri muvafık görüle- miyecek Akhisarlı Ömerle Adapazar ir Yıldırım Bekir mindere çiktılar, Akhisarlı esasen kiloca farklı idi. eş dakikada Yıldırım Bekiri çevirerek yendi. SINDIRGILI ŞERİF - SOMALI ABDUSSELAM Başaltınm en kıvrak ve en ziyade alkışlanan güreşini Smdırgılı Şerif yaptı. Henüz yirmi iki yaşında olan bu genç pehlivan tam manasile yeni- &i bir güreşçi halinde tutuşuyordu. Mülâyimin | Sındırgılı güreşin ilk dakikasmda bir Şak göndesi ile rakibini yendi. Fa- kat hakem bu pek çabuk tatbik edi - len oyunu yakından takip etmeye va kit bulamadığı için yenik olup olma- dığı göremediğinden düdük çala - madı, İkinci hamlede Şerif başka bir oyu la hasmmı bir daha yendi. Pek zevk li tutuşan Sındırgılı galibiyeti Tiç da- kikada aldı. BABAESKİLİ IBRAHİM - AKHI - SARLI HALİL: Bu iki pehlivan yirmi dakikada gü- reşi denki iler. Son dakikalara yakım Babaeskili rakibini üç dört kere bastırdı. Güreş müddeti bittiği zaman tekrar bastırmış ve sarmayı | sararak Akhisarlıyı altında zaptedi - yordu. Hakem heyetinin kararile Babaes. kili gelip ilân edildi. GÖNANLI HAMDI MOLLA MEHMET: Gönanlı Hamdi ahalinin tuttuğu Çengeli ilk gün yendiğinden seyirci. ler tarafından pek tutulmuyorda, Ni tekim halk Hamdinin rakibi Molla Mehmedi daha çok alkışlıyordu. Molla Mehmet kırk dakika güreş - tikten sonra Hamdiyi birkaç kere bas tırması ve oyunlar tatbik etmesi yü- dinden galip addedildi. Mülâyim - Yarrmdünya Süley- man müsabakası On bir çiftin muntazaman devam SILIVRILI Babaeskili İbrahimle leri nerede kaldı? Giddi tutuşan ve, biribirinin boş yerlerini hakkile arfŞan, kapıştırla rı vakit parmaklarının idü yerlere kan oturan pehlivanlar ara - İsmda öyle macuncu fırıldağı gibi çev rilen pervane oyunlarının ve enva çe- şit ayak dalaverelerinin tatbik edile- miyeceği Mülüyimle Süleymanm gü- reşinde daha iyi göze çarpıyordu Ciddi güreşin bir yandan ihtiyetlr, di ğer tarafmdan zorlu tutuşları her İ saniye dikkati celbediyordu. Nite - kim ahali de güreşin heyecanma ka- pılmış, çit çıkarmadan yüzer kiloluk İki pehlivanı mücadelesini canla baş la takip ediyordu. Mülâyim rakibini beşinci dakikada, ik defa olarak bastırmaya muvaffak oldu. İki dakika kadar altta gürestiler, Yarımdünya sıyrılarak tekrar aya- ğa fırladı. On beşinci dakikaya kadar aya çarpıştılar. Güreş pek sıkı ol du. Vâkıa oyunlar tatbik eğil, du. Fakat yenmek arzusu açıkça gö- rünüyordu. Mülâyimin çevirmek atılganlığı ve | Yarımdünyanın dayanmak azmi otuz dakika çarpıştı. Otuzuncu dakikada beş dakika istirahat ettiler. Tekrar başladılar. Mülâyim tehlikede İkinci yarım saat içinde Müjây min behemehal yeneceğini ümit «- denler de aldanmış oldular. Yarım dünya sırtmı yere getirtmemek üze- te var kuvvetile dayandı. Hattâ iki defa kol kaparak Mülüyimi tehlike- ye düşürür gibi oldu. Ama Mülâyim Üstün güreşiyordu. Bir saat nihayet- TAN selo opr Sivas Yolunda Yeni Bir Cinayet Bekir Üzümcü Oğlu, Pusudan Atılan Kur- şunlarla Öldürüldü Sivas, (Hususi muhabirimızdeu) “Yıldızeli, nin “Kerim Mümin, köylinden 25 - 26 yaşlarında Bekir İUzümeüoğlu, sabaha karşı bir kafile le beraber Sivasa gelirken, hendek- ten atılan kurşunlarla öldürü İlk anda esrarengiz görülen hâdise- nin iç yüzü meydana çıkmış, katil - lerde yakalanmıştır. Aldığım tafsilât şudur. Bekir Üzümeüoğlu'nun kardeşi, âyni köyden Ali oğlu Ahmet Aslanın karısını seviyormuş. Hattâ birkaç Ay evvel kadına: — Seni seviyorum, içim yanıyor! demiş, kadın da bunu kocasıns haber verm hmet Aslanla Bekirin kardeşi bu yüzden bir ağız kavgasına tutuşmuş- lar, köylünün müdahalesiyle mesele kapanmış. Fakat Ahmet Asla O kahbe oğlunu orta, racağım, Yoksa yaşamam, demi Cinayetin vukubulduğu gün, Bekir ve küçük kardeşi, diğer köylüler, araba ole o buğdaylarını satmak üzere Sivasa doğru yola çıkmışlar. Bunu haber alan Ahmet Aslan, na Mehmet Aslan ile “Selavat,, kö yünden Hüseyin oğlu Hasan Yıldırı- mi ve “Karaviran,, köylü Bektaş o- gullarndan Recep oğlu Osmani al miş, hepsi silâhlanmışlar ve Sivastan dört saat uzaktaki “Ağaçahan,, köyü yakınında Maslak mevkiinde bir hen- değin içine girip Bekirin kardeşini beklemeye başlamışlardır. Sabahm alaca karanlığında kafile, buraya geldiği zaman, Bekir araba üs tünde uyuklamaktan kurtulmak için aşağıya inmiş, meye başlamış- tır. Bu esnada hendeğin içindekiler yaylım ateşi açmışlar, Bekir hemen , arabanın bir öküzü de yara- lanmıtşır. Katiller hâdise mahallinden derhal kaçmışlarsa da bilâhara yaklanmış - lardır. Ahmet Aslan: emar A RE deşini öldürecektim, olmadı. Bekiri öldürmüşüm! ektedir. Kibar Bir Hırsız Istanbula Getiriliyor “Yeşil Giresun,, gazetesi, bu sene mdık satışmdan hayli para kazanan “Giresun” Juları dolandırmak Üzere öfaya gidip kendisine Turan Bari sa hibi süsünü veren Sait Cemil adın- da birinin yakalandığını ve bul vilâyetinin talebi üzerine mahfuzan şehrimize gönderilmek üzere olduğu- nu yazıyor. Refikımıza göre bu adam, merhum doktor Cemil paşanın oğlu imiş, asıl ismi de Mehmet Saitmiş. Kolejde -İlahsilini bitirmiş, Londra, Paris, Ber - İlin, Roma gibi Avrupa şehirlerinde dolaşmış ve birçok Ilsanlar öğrenmiş imiş. Hattâ doktor Taptâsın on bin, Hilâliahmer rilesesından © birinin de iki bin lirasmı dolandırmış, iki defa mahküm olmuş imiş. Refikımız, bu adamm evvelce Beyoğlunda bir ku- yumcunun 400 bin liralık mücevhera- tını çalmış, bu sebeple de bir seneye mahküm olmuş bulunduğunu da ilâ ve edi, lendiği zaman Mülâyim ü cundünya altta idi. Fakat sırtı yere elmemişti, Hakemler hakit olarak Mülâyimi galip ilân ettiler, Bugünkü güreş ne netice il) verebilir? Bugün başpehivanlar güreşinin en ! iddialı tutuşmasmı yapacak olan Tek ifurdağlı ile Mülâyimden hangisinin galip geleceği şimdiden okat'iyyetle kestirilemez. Tekfurdağımın Mülâyi- mi yenmesi daha akla yakm geliyor sa da Mülâyimin bir aydır iyi hazır - landığı dün göze çarptı. Eğer Tekfurdağlı güreşi çok uzatır e Mülâyim de Yarımdünya güreşin- de çok yıpranmamış İse neticeyi al- mak Tekfurdağlı için müşkül olur Çünkü Mülüyim bir aylık idmanla mükemmel bir nefes temin ettiğini dün bir saat olanca hizile tuttuğu gü reşi bıraktığı zamanki canlılığı ile gösterdi. Akhisarlı Halil minderde Esref Sefik J ayrıldığını gördü. Hergün v | k uzak w arm üzerin- şünü seyrediyordu. Eİ bir gölge ile bulutlu elâ gözleri kırpıştırarak başını dof i gü #ralt- destelenmiş sapsarı buğday yığınla .İrimin arasında oturmuş, demindenbö- ri elindeki siyah, tahta saplı bıçakla kendisine dülâlik yontan kardeşi Me- mişin düdüğünü dizinin üzerine bı- rakmış, hayretle kendisine baktığını rdü.. Esmer yanakları kızararak gülümsemeye çalıştı : — Ne bakıyon yüzüme öyle ülen? Kilçük, birdenbire ekinlerin ara - smdan fırlamıştı. Esmer, çelimsiz vücutlu on beş yaşlarında bir çocuk- tu. Dudağnı bükerek cevap verdi: — Niden bakmıyacakmışım?.. Güç eden guşlara öyle ne dalıp gidiyon, içime merak düştü?.. — Insan guşa bakarsa günah mu olur? — Günah olmaz emme, sen bâ- karken bir garip garip boynunu bük- müştün ki Pembe. elâ gözlerini bir çile siyah ibrişim gibi çevreliyen gür kirpikle- rini kısarak kardeşine hirslı burslı baktı: — Haydi, çok söylenme delibozuk. Hayvanı döğenden gurtar da köye yollanalım, akşam oluyor... Memiş, düdüğünü, çakısı ile bers- ber kırmızı kuşağının arasma sikiş- trmıştı, Esmer çiplak bacaklarını e kinlere vurü vura uzaklaştı ve Pe be onun ince sesi ile bir türkü tut- turduğunu İşiterek kaşlarını çattı. Memiş bağıra bağıru türkü söylemesine devam ediyordu: Gız kaşını çatmış gelir... Yüreğini yakmış gelir... Hey anam yar gidiyor yaban ele... Pembe, türkünün güftesine dikkat ederek, küçüğün adeta kendisi ile a- lay etliğini sezmişti. Dudaklarını 1s1- rip, hırsla yumruklaşını sıktı. Biraz sonra tarlaların arasından KAVFUMM sama pata emer men diyorlardı. Memiş, kara ineğin ipini koluna dolamış, hâlâ a rüyor ve Pembe somurtarak, onu paylamamak için kendini zor tutu - yordu. Patikanm bir kıvrıntısını dönüyor- lardı ki, çitlerden birinin kapısı a dr ve dışari uzun boylu, keskin ba- kışı genç bir adam çıktı. Onu gö- rünce Pembe hafif bir titreme geçi- rerek durmuştu. Memiş önde kara ineği dürtükliyerek türküsüne dal - mış, ilerliyordu. Biraz yürüdükten sonra ablasın ayak seslerinin ke sildiğini farkederek başmı çevirdi. Ince dudaklarında alayer, fakat kiz- gın bir tebessüm genişliyerek kara ineğin ipini çekip yolun ortasında durdu. Onları dikkatle seyretmeye bağladı. Ablası, asabi asabi Kuşağı. nın ucu ile oynıyarak £enç adamla konuşuyordu. Bir arahk Memiş ab- lasının inatla başmı salladı; genç adamın kızgın bir tavırla om- zunu silkeleyip Pembenin yanmdan Pembe, hafifçe boynunu bükmliş, gene yürümeye başlamıştı. Biraz sonra kardeşinin yanına yaklaştı. Ikisi yanyana sessiz- ce yürümeye başladılar, Köyün içine girip, kulübelerine doğru sür'atle ilerlerken, deminden - beri küçük başmı düşünce İle önüne eğen Memiş, ablasma döndü, Genç kızm hâlâ öyle boynu bükük, elâ gözlerinin içi nemli yürüdüğünü gö- rünce yavaşça sordu: — Köcamışların Omer senden ne istedi ki, yolundan kodu? Pembe, kardeşine bakarak içini çekmişti. — Hükümet kapılarımı açmış ta, artk gasabaya İnecekmiş, onu dedi. Memiş, Omerin gideceğini öğre - nince sevinçle titredi. Adliyede mü- başir olan Omer köye gelelidenberi ablafinın peğinden © ayrılmıyordu. Halbuki, Pembeniâ yavuklusu vardı. Ahmet, Pembeyi severek istemişti. Çok İyi bir gocuktu ve şimdi başka bir vilâyette askerliğini bitiriyordu Memiş, ablasınm da Ömere karşı lâ- kayt kalmadığınm farkındaydı. Bu- na na Miş kızıyordu. İste, tarlada da Pembenin göç eden kuşlara içini çö- kerek baktığını gö; 5 kında Ömerin de böyle gideceğini düsünerek iclendiöini de uzaklaşan ince uzun kırlangıçla - t tuğu zaman, biraz ötede küme küme| harman İrini Ws 31-10-9865 ff Kuşlar Göç Ederken... Bir Hikâye | Pembe, tarlanın ortasında dusrau$. Peride Celâl zeki kafasile sezmiş, alaya başlamığ ti. Fakat şimdi ablasının büküles boynu, “yaşlı gözleri yüreğine doku nuyordu. Btraf iyice kararmıştı. Kara ine* gin ipini sık sık çekerek yürüyeğ Memiş bir aralık gene ablasının yü” rümediğini hissederek döndü ve hs (if bir şâğkınlıkla olduğu yerde dur” du. Pembe, başını yukarı doğru iyisi ce kaldırmış, koyu mor bulutları bürüdüğü #emaya dikkatle bakıyor, koyulmakta geç kalmış, küçük tenha bir kırlangıç sürüsünü seyre" diyordu. Memiş, hayvanı geriye çe” kerek ablasının yanma doğru yürü dü ve hâlâ dalgın dalgın kuşları sey“ reden Pembenin yerinden kımılda *| madığını görünce hırsla dişlerini gil cırdatarak küçük başını salladı: — Ne bakıyon guşlara öyle? Ablasının sesini çıkarmadığını gö” rünce ilâve etti; — Işte Ömer de yarın buralardan göç ediverecek, güz geliyor. Gayri yolcu yolunda gerek... Pembe, birdenbire kardeşine dön” dil. Memiş onun ıslak elâ gözlerine! deki ncı manayı görünce içinin ga rip bir surette ezildiğini hissederek! yavaşça genç kızın yanma sokuldu,” onun kolunu okşıyarak murıldandı: — Guşlar gidiyor diye, ne tasala” nıyon be? Gelecek bahara gene bur da değiller mi? İ Genç kızım, acı bir tebessümle yüs İsünün gerildiğini görünce elâ gözleri zeki bir pırıltı ile yandı: — Hem gelecek bahara sade guş” lar mı gelecek? Ahmet Ağam da 8" kerden dönecek. Bubam geçende 4öy“ , |lerken duydum. Gayri bahara düğüsü mümüz varmış. : Pembe hiç sesini çıkarmamıştı.Ö Fakat yavaşça elini Memişin küçük parmaklarma geçirdi. Biraz evvel Ömerin kasabaya gitmek için yaptı” ğı teklifi reddettiğine şimdi gizli bif memnuniyet duyuyordu. Ahmet iyi çocuktu. Bahara gelince, her geyi W* nutturacaktı, ... 4; mın yüreğine koyduğu ümidin, 008 diği tesellinin farkında, küçük başını mağrur bir hareketle germiş, © parmakları Pembenin avuçlarmd$ yürüyor ve iki kardeş biribirlerini Karşı her zamankinden daha yakm bir sevgi ile yüreklerinin çarptığın! hissederek, pencerelerinde titrek bir ışık parlıyan kulübelerine doğru yak laşıyorişrd!. İ Kırlangıç sürüsü şimdi simsiyah görünen tepelerin arkasında çokta i kaybolmuş, semada tektük yıldızla” parlamaya başlamıştı. | Sivas - Erzurum ' ve Malatya i Hatları Birleşiyor İ Sivas, (Hususi muhabirimizden) — Sivas - Erzurum demiryolunun Malatya hattı ile birleşme yeri olan “Çetinkaya,, istasyonunda yapıla0 ” inşaat sona ermiş, bu istasyonun tö" © renle bir teşrinisani pazar günü (ys* rm) Sivas Valisi Nazmi Toker tara” fından açılması takarrür etmiştir. Bu suretle Sivas - Erzurum ve Malat“ ya hatları birleşmiş olacaktır. İ Pazar günü, resmi küşaâr yapacak olan heyetle halktan büyük bir kala” balık sabah saat 7,30 da kalkacak hu” İsusi trenle “Çetinkaya,, istasyonun? gidecektir. Hâber aldığıma görü törene katilmak üzere civar vilâyet” lerden de heyetler gelecektir. Akşan saat 20 de şehrimize dönülecektir. “Çetinkaya,, istasyonunun küş"| diyle, Sivas - Erzurum hattı üzerin * de Eskigöl, Karagöl, Kavaklı; Malat” | ya hattı üzerinde de Kesik Köprü WE) Hekimhan istasyonları umum Bi“ mete açılmış olacaktır. Sivas - Erzurum hattı üzerindeki | yeni istasyonlarda şimdilik pazu ve perşembe, Malatya hattı üzerinde” ki yeni istasyonlarda da şimdilik 1ız perşembe günleri tren işliyece$” tir, j Güneş Mağlüp İzmit, 30 (TAN muhabirinden) “9 Güneş takımı Akyeşile 3 - 5 yenildi Binlerce seyirci güzel ve heyecsbi

Bu sayıdan diğer sayfalar: