5 Şubat 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 10

5 Şubat 1937 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

K ulelide, olgun zekâların hiç te nadir olmadığı bir irfan muhitine girdiğimi çok geçmeden anladım. — Bir sınıf mümessili He görüş- mek İster misiniz? dediler. i Karşıma ilk çıkan sınıf mümes- sili, 11 inci sınıf 8 inci kısımdan Burhan Cahit Kılıç oldu. Kendine soyadı olarak seçti (Kılıç) ın şerefini hakkile koruya- cağma ci bakışları, asil ve mert tavırları, şahitti, Bir mektep talebesirle, sorulma. akla gelebilen ilk suali sor - nuza gidiyor?.. Kısa bir düşünceden sonra, cevabı v. ş — Tabil asker olduğum için, ri- yaziyeyi sevmek mecburiyeti: şu Için de, edebiyat lâzım.. Ben, ikisini de, riyaziye ve edebiyatı ribirinden ayırdetmeden severim! Sonra, bir gey daha var: Kıt'a hizmetine geçti « ğim zaman, erle- re.onların anlıya- cağı dille hitap etmeliy Bu da ancak, eskeri edebiyatla meşgul (o olmıya bağlıdır. — Spor yapmaktan hoşlanır mı. sınız? — Elbette... İstirahat zamanla- rımın çoğu, spor evinde geçer. Bu- rada en çok kültür fizikle meşgul o Yurum, Amma, ssil âlet üstünde ya, pılacak beden hareketlerinin biz genğleri, sarsılmaz bir vücut sahi- © bi yapabileceğine kan. © Bir yandan beynimi çalıştırır - ken, öte yandan da bedeni kabili - © çyetlerimi inkişaf ettirmiye gayret ediyorum. her ünkü bir Insan için her iki. si de, lüzumlüdür. Spor, i- yade kuvvetini pekleştirir, sağlığı korur, maddi, manevi mukavemeti “arttırır. Kültür mesaisi de, diğer taraftan ruh ve dimağca olan ihti- yaçlarımi karşılar. Her asker, bir enetji kaynağı olarak yetişmeli! A» , tatürk, bizim için, ideal örnektir! © Onun ne kırılmaz bir cesareti, ne sarsılmaz bir imant; mâniler önün. de eğilmiyen ne çetin bir azmi var. © Biz Atatürk çocukları da, Atamız» “dan ışık alacak olursak, hiç bir za- “man karanlıkta kalmayız! Burhan Cahit Kılıç. bu sözleri, bir kâğıda bakarak söylemiyordu. İddia ederim ki bunları ezberlemiş te değildi. Fakat nasil oluyor da, “ bu kadar, temiz türkçe ile, duygu- © larını, bu kadar parlak surette ifa. “de edebiliyordu. Bu sırrı bana kalsa, Bay Kılıçın içinde yaşadığı disiplinli muhitin “kendi varlığına sirayet eden; kuv- “vetli asker terbiyesinde aramalı!.. O n birinci smıf mümessili - ; nin; mefruz bir düşman hakkında ne düşündüğünü de öğ- “renmek istedim. © Göğsil, erkekçe bir hareketle ile. “,riye doğru fırladı. Gözleri, tabi yaziyetinden ayrılarak sert, haşin bir ifade aldı; © — Düşman mı? dedi, bizim için Sonun büyüğü, küçüğü, çoğu, azı oktur. Türk iki şey tanır: Dost ve düşman! Dostlara karsı dostluğu, Yukarda Kulelinin fertemiz yatakhaneri, — mmm A oltta: gürkü bir idman yapıyor Yarının genç subayları ile neler görüştük? Yazan SALAHATTİN GÜNGÖR lere kadar — Meselâ, diy vatan, bir tehlike karşısında kalsa, ne ya” parsın 2. Vatan sözünü, “Yurt” diye tas- hih ederek cevap verdi: — Değil, yurdun tehlikeye düş. mesine, hattâ kutsal varlığımıza kimsenin yan bakmasına bile ta- hammül edemeyiz. En küçük bir hâdise için bile, kendimizi ateşe a. tabiliriz. Kafamızda karakterden, el de bombadan, gönlümüzde cesaret- ten silâhimiz var. Bu üç silâha, kim karşı dura l nuncu smıf, (8) İnei kısım- dan 1069 Vasıf Kenan Ön. le de şöyle konuştum: Hayatla ne olmak istersiniz? — Kimyager olmak isterim, Bu gayemi yerine getirebildiğim gün bah Demek kimya derslerine faz- la hevesiniz var?.. — Evet... — yager olunca, mesleğinizi terk mi deceksiniz? — Alah etmesin. Ölünciye ka- dar ordudan ayrılmıyacağım, — O halde? — Benim gözüm askeri gerliktedir; Böylece mıza daha çok hizmetim dokunaca- ğını sanıyorum. — Sporu sever misiniz? — Elbette... Askerler, mutlaka sporcu olmalıdırlar... Ben, bilhas- sa atletizme merakliym! , Vasıf Konan Ön'le konuşmamız. burada bitti. Gelecek yazımda, Kurtuluş Sa yaşımda dünyaya gelen Kuleli talebe$inden iki Türk çocu- Zu ile neler konuştuğumu yazaca. ğım. Bir Batında iz kadın Romanyalıdır. Bir batında dört çocuk doğurmuş- Dört Çocuk #ur, Yavrular ana ve babası sapasağlamdır. AN Alkışlanan Bir açıldı. Davetliler evvelâ merasim salonunda toplandılar. Bu-| rada rektör kendilerini birer birer! karşılayarak ellerini sıktı ve hasbi. hallerde bulundu. Sonra tam 17de ihep beraber hukuk fakültesinin birin. ci smıfınn geçildi. Davetliler arasm.| da, smıftaki koltuklara değil, mektep sıralarma yerleşmek ve kendilerini İmuvakkat bir zaman için genç talebe mevkiinde görmek hususunda yarış başladı. Bütün Wuiversıte ve yüksek mek. tep profesör, dıkan, duçent ve asis-| tanlarile diğer ilim müesteşelecinden | Felen zevat ve gat'te sahiyeile memleketin tanmmış diğer ilim a- damlarından mürekncj davetler *i- hifın ön taraflarında ve yeni ıktısat fakültesinin ilk sınıfını teşkil edecek gençler de arka taraflarında yer al-| Alar. REKTORUN NUTKU Kürsüye evvelâ Rektör Cemil çıktı | ve müteaddit defalar şiddetle alkışla» nan nutkuuda şu düşünecieri ortaya koydu: “.— Atatürk, 1923 şubatmıla 7 de (Millet ve inemileketin İktisac biliyet ve htiyaçlaşmı tetkik için) toplanan iktısat kongresini açarken: “Fakat arkadaşlar, iktisat demek, ya- Şamak için ne Jâzınısa onlârın hepsi) Ydemektir. Zirmat demektir, ticaret de-| İmektir, herşey demektir. Çocukları» müzt o suretle yetistirmeliyiz ki, tica- | ipette de, ziraat'e d» hayatım bürün Mİr- sunlar, mileasir olsunlar, demişti. Başvekil İsmet İnönü, Ankarada |Tıp kongresini açarken İtin, ilim ve fennin riyazt düsturlari: na İstinat ettiğini,, söylemişti İ KURULUŞUN FAKTORU Türkiye Cümhüriyetinde iktisada, medeniyete ve ilme verilen önemi gös- İteren bu sözleri, sözbaşi yapına maksadım, en yüce bilgi evinde, yeni tan bunları yölniz öğünçle anmak değil, yeni kuruluşun asıl faktörünü meydana çıkırmaktır. Gümhuriyet hükümeti, bugün de açıl- ma törenine çağırıldığınız, iktisat fa- kültesini açıyor. YENİ KURULAN MÜFSSFSELE-| RİN ALTINCISI İıre Eskiden kalan yüksek bilgi mües- seselerini yenilemek, ilerletmek ve hattâ yetiştirmek için yapılar büyük himmet heseba katılmaksızın, on bir, on iki yılda altı yüksek ilim mülesse- sesi kurmuş olmak dünyanın her memleketinde öğünçle anılacak (bir basarı sayılır, Rektör, müteakıben fakülte kurma kararının yeni olmacığını, bu busus- taki ihtiyacın aa evvle Hariciy» Veki- limiz tarafından işaret edildiğini söy bul Üniversitesinin dört fakülte ile İ- İtemas ederek Büyük Reisiclimh irun taavibine de arzedilen iktisat fakül- tesinin açıldığmı bildirdikten sonra İ demiştir “.— Yeni fakültenin maksat ve ga- yesi nedir? Bunun cevabını asıl f8- kültenin dersleri, çalışmaları, araştır” maları ve dekanı verecektir, Şimdilik su kadarını söyliyeyim ki, asramiz, 8“ İ eyl iktisat asrıdır. Iktısat elbette ©” eski zamanlardanberi insanların VE insanlardan mürekkep kümelerin mü- na ebıtlerine hâkün olmuş idi, Tari” hi maddiyeciliğe kadar gitmeksizin. dünyayı idare eden hütlin büyük hâ- diselerde İktısadın da rolünü görmeX- teyiz. Yine görmextey z ki, milletle- rin yükselişi de, düşünüşü de iktıs0- da bağlıdır... TAM İSTİKLAL Milletlerin ilâ ve inhitat sebeple” Tini tahlil eden Rektör, Atatürkün: “Tam istiklâl temin edebilmek İGİR yegâne kuvvet ve en kuyvetli temel iktısadiyattır. Türkiyenin e yapılacak sujkastlere karşı en #UY - vetli silâh ta, İktısadiyattaki vOsat Üniversit örn —— lemiş, 3 yıl 79 gün evvel açılan Istan-| ki mektepten ibaret olan kuruluşuna | Üniversitemiz bir ilim şubesi daha kazandı | İktısat Fakültesi, Rektörün Çok Nutkile Açıldı Üniversitede yeni tesis edilen İktisat Fakültesi dün saat 17 de i çok kalabalık bir davetli kütlesinin önünde £ 'ük merasimle taferlerini en güç şartlar içinde elde etmiş olan en büyük eskerin Izmirde- ki nutkuna işi N sonra Atatür tebarüz ettirm “Atatürk, yor ki: Kılıçla fütuhat fütuhat y ine İzmir nutkunda di- er, sapanla delesinde Si- Sapanla kılıç müc olan sapandır. yasi Ve askeri zaferler nekadar yük olurlarsa olsunlar, iktisadi zafer- lerle tetevvüç edemezlerse payidar olamazler,r MEMLEKETİMİZDE . İKTISAT Rektör Cemil Bilsel, iktısadın biç bir devirde günümüzdeki k yaya hâkim olmadığını da kilde izah ettikten sonra ne şöyle | devam etmiştir: “— Memleketimizde de ileri bir ik- Lısat hareketi vardır. Her yıl Başveki- limizin beklenen değerli sözlerile 11 Birincikânunda başlıyan Iktısat haf- tası, memleketimizin iktisadi sevi sinin arttığmı gösterecek başlı başına bir harekettir, Başvekilimizin 85 diği “Milli iktisat zihniyeti, mil letlerin hayatında yük inkılânlar yapan beşli başma bir âmildir ve Türk milleti çocuklarımızdan büyük- lerimize kadar, milli Iktıaadın eher- miyetini anlamakta ve milli iktisadı artırmak için almacak (teşebbüslere liseli | faaliyet sahalarında da müsmir ol-İalâka göstermekte her yıl bir derece daha dikkatli, bir derece dahaileri, iz ifti. har ve güvenle görüyoruz, hergün bi- raz daha sanayileşiyor, demiryollaşı- yor, zirnatleşiyor, ticaretleşiyor, ban- kalaşıyor. Memleketin en önemli işle- ri hergin devletleşiyor.., EN GENÇ DEKAN Bu nutuktan sonra yeni fakültenin ilk dekanı, Univ en genç pro- fesör ve dekanı, Omer Celâl kürsüye çıktı, iktısat fakültesinin ehemmi hakkında iktisadi bir tahlil yaptı. Kürsüye giderken ve inerken çok alkışlanan Omer Celâlden #orira Prof. Kesler İlk dersini verdi ve bu dersi asistan Sabri tarafından çok açık güzel bir lisanla türkçeye çevrildi Koslerin dera mevzuu “Sosyal siyr- set,, İdi. Profesörlin çok alâka uyun- dıran Konferanamm ana hatlarını ya- rmki sayımızda bulacaksınız. Ders bittikten sonra davetliler bü- fede İzaz ve ikram edildiler ve mera- sime £eç vakit nihayet verildi. Buğday ve ekmek p (Başı 5 incide) Kahaatinde bizim ile birleşiyor ve Yukarda verilen hesapları pron- sip teklifini değiştirecek ve tatbi- katl İmkânsızlaştıracak kadar ha- talt ve güç bulmuyorlarsa, hesap - i, Türkiye Cumhuriyeti, hepi ersitenin ve ilmi cepheden ç 1240680 Liralik birinci farkı tesis Ve 2- mertisman karşılığna, 25.200.000 Liralık ikinci farktan 5.200,00 i Lirayı köy yardımlarma ve buğ- dAY ihraç primlerine ayırarak Türk köyilmün yıllık gelirini iç pazar Yardımile en az, 20,000.000 Lira dâha artırabilirler. Neşet Halil Atay NOT: Mevzuubahis mesainin her #eyden önce bir istihsal plânma İs- tinat edeceği düşünülerek yazıda tek mahalti kıymetlendirmenin ile- Tİ slirülen mahzırları üzerinde du- selâbet ve muvaffakıyet olac# KUT» Sörlinü hatırlatarak tarihin *99İZ; Tulmamıştır. N.H.A, P | ziyetinin ve 5.2.9) BAŞMAKALEDEN /(ABAAT anime ie ae Tabii Hale Dönüş (Başı 1 incideli Italya ile tazelenen dostluk müns* sebetlerimizde de Akdenizde sulh VE istikrar kurulmasından başka bir * mel arıyanlar ve bunun filân ve filâB memleketle olan dostluk münasebet” rarma neticeler inkişsi sananlar ancak kendi kendilerini aldatmış olurlar, Türkiye ile Italya arasındaki doste luk, iki memleketin Akdenizdeki v3 uhtelif iktisadi şart ve menfaatlerin icap ettirdiği tabii hal dir. Bilâkis bu iki memleket arasın” da zı ik hükü: sürmesini ârizi ve gayri tabii gör * mek İcap eder. Tarihe bir bakış Unyada harbin, düşmanlığın, talânın normal ve tabii bir hal teşkil ettiği devirlerde Türk top- râkları ile Venedikliler ve Cenevizli ler arasında asırlarca sulh, dostluk ve ticaret münasebetleri devam et « mişti. Hattâ Papalık makamı bile © devirlerin bütün kara (taassubuna men iki saha arasındaki iktisadi münasebetlerin 1/ metini duymuş ve mâcera arkasında koşan Mallız gö » valyelerinin taarruzundün Türk de- niz ticaretini korumak için vakit va» kit nüfuzunu kullanmıştı. Trablusgarp harbinden Türk - İtal yan münasebetleri hakkında mâna ve neticeler çıkarmak, Avrupanm son yarım asırlık siyasi tarihini bil- memek demektir. * ve emniyetsi. Empetyalist hesaplar 877 de İtalyan Harieiye Nazi- rı Crispi Berlin ve Londrayı #iyaret etmişti. Bismark, Avusturya» nm bu Bösnadaki mevkiine mukabil derhal kendisine Arnavutluğu ve Os- manlı Adriyatik sahilinin diğer ister diği parçalarmı peşkeş çekmişti, Yi- ne 1877 de Londraya gittiği zaman Lort Derby, İtalyanın hem Arnavut» luğu, hem de Trablusgarbi almasin- da ve Bosna, Mısır ve Tunus hesap- larının böylece kapanmasında rar etmişti, Osmanlı İmparatorluğunun toprak larma sahipsiz wial göPle bakmak ve bunları milletler arası her ihtilâfta hesap kapama vasıtası diye kullan * mak âdetti, Bu bakımdan Trablus « garp bir İtalyan işi değildi, Emper - yalizm diplomasisinin el birliğile kur duğu bir tuzaktı. Miltareke devrinde bize karşı en centilmence hareket eden memleke- tin İtalya olduğunu unutamayız. | İtalya, hariçte görülecek hesapla. rı olduğunu ilân eden bir taarruz kuv İ veti halinde inkişaf edince bizim, A» nadolu kıyılarından gözle görülecek mesafede askeri üsleri bulunan böy- İle bir komşuya karşı ihtiyatlı davran mamızdan daha tabil bir şey olamaz« dı. İtalyanm hazırlık balindeki taar - ruz devri esnasında iki taraf arasın- da emnivetsilik ve istikrarsızlık büküm sürmüştür, Karşılıklı iktisadi münsebetler de bundan elbette za- rar görmüştür. Değişik variyet u sıralarda iki memleket ara « sındaki dostluk teşebbüsleri boş bir Jâf halinde kalmıya mahküm du. Dostluk ancak müsaviler ve kuv vetliler arasında hüküm sürebilir. İ Halbuki o zaman Italyann © hariçte kullanmağa müheyya bir taarruz kuvveti vardı. Biz İse bir taraftan u- İzin harplerin yaraları sarmakla, müdafaa kuvvetlerimizi hazırlamak- la meşgulduk, bir taraftan da bin tür lü müşkülât karşısında iktisadi inki şafımızın temelini kuruyorduk. Bugün çok değişik bir vaziyet kar sısmdayiz. İtalyan taarruz emelleri, bir mücadele meydanı da İtalyan iktisadi faali geniş sahalar hazırlamıştır. Biz de İk tisadi inkişafımıza ait işleri yoluna koymuş bulunuyoruz. Müdafan hazır liklarımız da kendi kendimize güven- İmemizi mümkün kılacak surette in- kişaf etmiştir. Bu vaziyet, Türkiye İle İtalya ara- sinda dostluk ve emniyet hüküm sü- rebilmesi bakımından yeni ufuklar açmıştır. İki memleketin mün-sebet leri, tabii hale dönmek istidadını ka zanmıştır. Bu tabii halin, şarxi Ak - denizde tam sulh ve istikrar büküm sürmesi haricinde hiçbir hedefi, baş- ka bir milletin menfaatine karşi çev rilmiş hiçbir maksadı yoktur ve ola- maz. Ahmet Emin YALMAN

Bu sayıdan diğer sayfalar: