Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
TANın Çocuk İlâvesi | Amcanın ; Köşesi Sizin İçin Bir Klüp Açıyoruz evgili yavrularım, j Bugün size bir müjdem var, ? Sizin için bir klüp açıyoruz. Bu klü. ',bilıııdı (TAN Çocuk Klübü) dür. Bu — klüp hepiniz içindir. Yazılmak pek kolay ve bedavadır. Ve yazılmanın ç çok faydaları vardır. — Bu klübe yazılanlar (TAN)ın 3 — Yakında sinemalarla bir an . Taşma yapacağız. “TAN Çocuk Kfü. bü,, ne girenler sinemalara herkes . ten daha ucuz girebilecekler , — 4 — Klübün küçük azaları bir a. raya gelip oyunlar oynasınlar diye n yerleri bulacağız. Hem de düşünün, bütün bu fayda. / Jara karşılık hiç bir şey sarfetmiye. Zahmete “ girmiyeceksiniz. K J itibaren her sayrmızda “(TAN Çocuk Klübüne yazılma ku . — ponu) diye bir kupon vereceğiz. Bu ponun adres ve İsim yerleri boş o. kuponda gösterilen yerlere adlarını 1 yollıyacağız. Bunu alır almaz, 'AN Çocuk Klübü,, nün azası olmuş ola Ve bu kartı - gö: — Saydığım şeylerden iİstifade edecek . siniz. j Gördünüz mü, ne kolay? Oturdu . Masal Çok, çok zamanlar evvel yıldız is minde bir küçük kızla Şahin adında bir kardeşi vardı. İkisi de güzel ve iyi kalpli çocuklardı. Hele Yıldız okadar güzel, o kadar güzel, yüzü o kadar be .yaz ve parlaktı ki öna bu adı bu gü zelliği ve parlaklığı için koymuşlardı. Fakat bu güzel yavruların babaları bir devdi, Bir gün kapı açılmıştı. Ka rısına : — Haydi kalk çocukları pişir de yi yelim dedi. Kadın da razı oluverdi. Bu sözleri evin küçük köpeği duydu. koşa koşa çocukların yanına koştu.; havlaya havlaya onları uyukudan u yandırdı, “Çabuk, dedi kaçınız. Yok sa anneniz sizi pişirip babanıza yedi recek.,, Çocuklar korku ve telâşla hazırlan dılar. Yanlarına -bir ufak çakı, bir tarak, biraz da tuz âldılar. Hemen yola çıktılar. Az uz gittiler, dere te pe geçiler. Birden küçük Şahin dö nüp baktı: “— Abla, annemiz bizi kovalıyor.” Diye bağırdı. Ablası: Korkma kardeşim hemen çakıyı ar kaya fırlat” Dedi, Şahin bu sözü tut tu. Atılan çakı ucsuz bucaksız bir tar la oldu. Anneleri bu tarlayı güçlükle geçebildi. H'akat yine onlara yaklaştı. Çoçuklar bu sefer de tarağı fırlattı lar. Küçük tarak koca bir orman ol du.. Anne bu ormanı çok güçlükle geçti amma yine İ ken öbür yandan kuzu kesilen yerleri diliyle yaliyordu. Ağaç yeniden kuv- vetleniyor, kökü eskisinden daha zi- yade kalınlaşıyordu. Hakanın adam- ları başa çıkamıyacaklarını anladı - lar. Hakanm genç oğluna haber ver- ler. Genç prens olup biteni görmiye geldi. Yüzü bir yıldız gibi pırıl pırıl pırıldıyan güzel kızı ce hayran kaldı. Ona inmesi için ricalar etti. F'a kat kız ona kanmadı. Prens te"mem lektin en ihtiyar ve iyi bir kadını 0- lan “Ulu hatun” a koştu. Ulu hatun o kadar güler yüzlü, tatlı dilliydi ki o nun sözü yılanı bile deliğinden çıka- rabilirdi. İnatçı kız nihayet söz din - ledi. Korkuyü unuttu ve indi. Prens onu hemen saraya getirdi. Onunla ni şanlandı çok geçmeden de evlendiler. 'Tabil kuzu da beraber saraya getiril- mişti. Sarayda Yıldızı herkes seviyordu. amma Prensin annesi ondan hiç hoş lanmamıştı. Bir gün Prens ava git. mişti. Annesi hemen hizmetçilere Yıl dızı derin bir kuvuya atmalarını em retti. Zavallı Yıldız karanlık bir kuyu ya atıldı. Nerdeyse ölecekti. Prensin annesi kuzunun yakalanıp kesilmesi ni emretmişti. y Sarayın biri karan- AKŞAM YILDIZI Aramaya çıktı, onu bir köşede ağlar. ken buldu. Niçin ağiadığını sordu. Pek üzüldü amma ne yapsınlar olan olmuş, kuzu kesilmiş eti pişirilmişti. Bu etten sarayda herkes yedi. Yalnız Yıldız yemedi. Kuzunun kemiklerini bir araya topladı. Bunları bahçenin bir köşesine gömdü, Kemiklerin dikil diği yerde bir elma ağacı çıktı..Büyü dü, büyüdü o kadar büyüdü ki üstü- ne kimse erişemez oldu. En yüksek dalından bir tek elma verdi. Bu elma Altın elmaya i: iy kalmadı amma, koparacak insan da bulunamadı. Çünkü ağaca kim yakla şırsa yaklaşsın, elmanın olduğu dal üzadıkça uzuyor, göklere yükseliyor du.En sonra Yıldız onu koparmak iste di. O, yaklaşır yaklaşmaz elma ağacı dallarını eğdi. Yıldız hiç zahmet çek meden altın meyveyi kopardı. Kopa- rır koparmaz da ondan şu sözleri duy du: — Beni bırakma ablacığım. Bir da- ha ayrılmıyalım. Ben sensiz çok mah zun oluyorum. Akşam oluyordu. Güzel Yıldız el - mayı koynuna soktu. Ve hemen sara yı, prensi, para ve rahatı bıraktı. U- zaklara, yerle gökün birleşmiş gibi öründüğü yere kaçtı. Tanrı ona acı- lık kuyuda bulunan kızcağızı gizlice kurtardı. Ve görünmeden buradan kaç,, dedi. Fakat küçük kuzu o zama “«kadar sokuldu. Yıldız kardeşine bu defa da tuzu serpmesini söyledi. Bir avuç tuz yavrularla annenin arasın ,da kocaman bir denize döndü. Anne bu suyu geçemedi. Kaıyıdan onlara seslendi: * — Dönün, geriye, dönün, diyorum. Kim dinler. Zavallı çocuklar tutul maktan korkup daha hızlı, kaçtılar, Yeniden dere tepe aştılar, Küçük Şa hin susadı. öleceğini san dı, Hiçbir yanda su yoktu. Yalnız yol üzerinde bir kuzunun bastığı yerde bir çukur açılmıştı. Buraya yağmur ayrı ayrı bu yeni klübe çağırı. m, yavrularım. İlk kuponu yol - L ve suları Şahin bu birikmiş suyu içmek istedi. Ablası onu bırak- madı; — Şahin içme bu pis suyu karde- şim. Sonra sen de kuzu olursun. De- di, amma küçük Şahin bunu dinleme di. Çok susamıştı. Eğilip suyu içti ve hemen küçücük bir kuzu oluverdi. Abla ile kuzu gide gide Hakanın sa vardılar. “TAN Çocuk Klübü” nün Tayının , Gece o- luyordu. Yıldız kardeşiyle köpekleri- ni bir ağacın altıma uyumaya bıraktı. Kendi de o ağacın tepesine tırmandı. Bu, pek ulu bir ağaçtı. Şimdiye kadar üstüne çıkan olmamıştı. Altından da bir dere geçiyordu. Sabah olunca Ha kanın atlarını o dereye su içmeye ge- tirdiler. Yıldızm yüzünün parlaklığı suya vurmuştu. Atlar ürktüler. Su içmek istemedi- ler. Hakanın adamları ağacın tepesi- ne bakınca yıldızı gördüler. İn oradan kız, Hakanın atları ür- küyor diye bağırıştılar. Yıldız kork- tu, inmek istemedi. Adamlar ağaca tırmanamadılar. Kökünü kesip devir meye karar verdiler. Fakat bir yan- dan onlar koca ağacı kesmeğe çalışır (| na kadar i bile. Prens eve dö nünce karısını aradı, “Sokağa gezme ye gitti. Şimdi gelir” Dediler. Akşam olup ta karısı gecikince meraklandı. dı. Onun bir yıldız gibi pırıl pırıl pırıl dayan yüzünü sahici bir yıldıza dön: dürdü. Her yıldızdan daha parlak bir yıldıza... İşte ogündenberi bu yıldız hep “Akşam yıldızı” diye anılır. Ve her akşam ufukta her yıldızdan daha çok pırıldar. Bitmediğiniz KARARIRER İ PAMUK Kahkaha Köşesi EMİN OLMAK İÇİN Bir adam yolda telâşla bir başka adamı durdurur, sorar: — Bu yakımlarda hiç bir polise rast ladınız mı? — Hayır. — (Hiddetle) Sökül paraları öy - TAVAN SÜPÜRGESİ Uşağı bir şey almak için çarşıya yollamışlar, alacağı dükkânı da iyice tarif etmişlerdi. Bu basık tavanlı, kü- çücük bir dükkândı. Uşak eğilip içeri girdi. Fakat ne istediği sorulunca bir denbire durdu. Çünkü ne alacağını u- nutmuştu. — Unuttum be kardeş.. Biraz din- lenivereyim de belki aklım başıma ge dir Ve hemen oracıktaki iskemleye şındı, Bulamadı. Nihayet geç kalmak tan korkup birdenbire yerinden fırla- dı, Acele ile başını tavana vurdu. O kadar acıdı ki gözlerinden yaş ak- tı. Fakat gözleri sevinçle parladı: — Buldum, buldum diye bağırdı. kBm bir tavan süpürgesi almıya gel çöktü. Oturdu, oturdu. düşündü, ta- , vedalürnin L ğin K n SAa '“'—v—,'w'_" v TANın Çocuk İlâvesi Dört bardak ve dört Kıbrit çöpü. Boş zamanlarınızda kolay — bir o- yunla arkadaşlarınızı, evdekileri şa- şırtmayı sevmez' misiniz” — Herkesin canı sıkılmış, biribirine küsmüş gibi Bumurtup ocürürken ortaya — çıkıp: “Bakalım bu oyunu kim yapabilir.” diye herkesi neşelendirmeyi istemez misiniz? — İşte böyle zamanlarda işinize yarı- yacak hem kolay, hem şaşırtıcı bir oyun.. Dört tane su bardağını bir masanın üzerinde hiribirinin “2” san- timetre uzağına koyunuz. Sonra e- linize dört tane kibrit çöpü alıp se- yircilere sorunuz: “Kim bu kibrit- lerden şu bardakların arasına bir köp rü yapabilir. Her kibritin bir ucu bir bardağa dayanacak, öbür ucu da baş ka bir kibrite,..” Bırakınız uğraşsınlar. Bu resmi görmedikçe bu köprüyü kimse yapa- maz. Kibrit köprüsünün mühendisi olmak için önce bu resme dikkatli, dikkatli bakmalı. Kibritlerin. biribiri- ne nasıl tutturulduğunu öğrenmeli, sonra denemeye girişmeli. Resmi yal- nız siz göreceğiniz için bu mühendis te ancak siz olabilirsiniz. İlkin bir defa kendi kendinize deneyinz. Çok kolay olduğunu göreceksniz. Sonra hemen başkalarını imtihana çeki - niz.. lık yazı makınesi “1886” yılında bu şekilde “yazı makinesi” kullanılırdı. Bu makine sade ve kullanışlı idi. Fakat bir ku- suru vardı. Pek ağır işlerdi. Şimdiki makinelerden çok daha az iş çıkarı- “labilirdi. Gördüğünüz — yuvarlağın kenarına “72” tane harf dizilir, son- râ bu yuvarlak en son harf basılın- cıya kadar çevrilirdi. Yanda gördü- ğünüz ok işareti hangi harfin basıl- dığını gösterirdi. E Bu makine kendi kendine büyük İçinizde odun kömürünü görmiyen yoktur. Bu kapkara kömürün bildi- ğimiz ağaç dallarından yapıldığını da bilmiyeniniz yoktur. Hattâ bazı kömür parçaları — marsıklar — tıp- kı ağaç dallarına benzerler. — Yalnız renkleri siyahtır. Acaba dallar bu hale nasıl giri - yor? Kim bu hale koyuüyor... Bunu, ormanda kömürcüler yapar. Bakınız nasıl: İlkin yığınlarla odun keserler. Sönra ormanın açık bir yerinde bu ağaç dallarını resimde gördüğünüz gibi yanyana ve üstüste dizerek ko- caman bir küme yaparlar, Bu küme nin orta yerinde dumanın çıkması i- çin bir baca bırakırlar. Dallar Ga biraz aralıklı dizilir. Duman buralar- dan çıkar. Küme hazırlanınca ateş verilir. Dallar dağınık olsalar hep yanıp kül ölurlar, Bir arada sımsıkı yığılmış ol- dukları için havasızlıktân büsbütün yanamazlar. Yarı yanarlar, kömür- leşirler. İşte bu yarı yanmış odun; bildiğimiz kömürden başka bir —şey değildir. Bütün yığın kömürleşince soğusun diye kümeyi dağıtırlar. Bir kaç gün o halde bırakırlar. Soğuyun- Odun kömürü nasıl yapılır ? ha doğrusu kömürleri toplar, şehir- lere getirirler. Bu usul 'i mükemmeldir. Fakat odun yanarken bazı faydalı şeyler çıkar: Sanayide kullanılan katran, kara ozot gibi şey- ler... Odun böyle açıkta yakılmca bunlar toplanamaz. Ziyan olur gider. Bu- nun için son zamanlarda odunları kömür almak için yapılmıştır. Bunlardan da iyi kö- mür alınıyor. Hem de o faydalı şey- ler de kaybolmuyor. €a kömürleşmiş odun parçalarını, da- SİCMLE » OYUN linize biraz sicim alnız. U. zunluğu ne kada rolursa ol . sun ehemmiyeti yok. Seyireilerinize sorunuz. “Bu bir parça sicim değil mi?, Bunu hiçbir yerinden kesmeden üç tane yapabilir misiniz?.,, Bazıları hayır diyecekler, bazıları da sicimi ip, açıp uğraşa - BÖCEK ORDUSU Küçük kurtlara yani tırtıla benzi. yen kurtlara dikkat ettiniz mi bil - mem? Bunların çok garip bir âdeti? caklar, ve tabii Hem Eğlence Hem Bilmece yakmıya mahsus demirden - ocaklar| Bir ayakkabıcı, işçisine her çizgisi “50,, santimetre olan dört köşe bir deri parçası veriyor. Bu derinin nok« ta ile gösterilen yerlerinde delikler var. “Bana bu parçadan içinde hiç de- lik bulunmıyan “25,, santimlik bir dğrt köşe parça kes.,, diyor. İşçi dü- şünüp taşınıyor, Ustasının dediğini yapıyor. Acaba işçi bunu nasıl yapa- bildi? No: 2 Bu şekli yalnız (4) parçaya ayıra« rak bu parçalardan tam bir dört köşe yapabilir misiniz? Şekli nerelerinden kesip, parçaları biribiriyle nasıl birleştirdiğinizi - bir kâğıda çizip bize yollayınız. No:3 Deliği olduğu halde, içinde su du« ran ne var? ğinizi yapmış, sicimi kesmeden - üç yapmış olursunuz. Bu oyunda bütün meharet sorar. ken “bu bir sicimi üç yapabilir mi Çünkü hiçbir zaman tek bir sicim parçası kesilmeden üç tane olamaz. Ancak bu sicimi masanm — üzerinde (3) rakamı şekline koyunca söyledi. siniz?, “Üçe böler misiniz?,, filân derse, niz, tabil oyunun bir mânası kalmaz, lemezsiniz. vardır. Yalnız Birleşip bir ordu yapar, öyle gezip yürürler. En büyüklerinin boyu ancak bir par- mağın dörtte biri kadar olan bu kü. çücük mahlüklar yanyana Üüstüste dizilip çok defa bir metre uzunluk - ta, on, on beş santim genişliğinde bir şirit teşkil ederler. Biri ötekinin tepesine biner. Hep bir araya sıkışırlar, Böyle üstlerin - deki kalınca derileri biribiriyle iyice birleşip âdeta tek bir vücut olur. Sonra bu şirit bir yıdan gibi kıvrila kıvrıla yürür. İKISİ BİR ARADA Bir adam, hem oturma hem de ya- tak odası olacak büyücek bir oda arı. yordu. il Bir oda gösterdiler. Sordu: — Bu odayı bana ne diye gösteri- Bulmaca Müsabakamız harfler için çok, küçük harfler için yorsunuz? Ev sahibi — Hem oturma hem ya- tak odası. — Yatağı görüyorum. Fakat bu o danın oturul k yeri neresit