29 Mart 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 9

29 Mart 1937 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Yazan: Ziya Şakir Mervan Sevgiye Niçin Hasret Çekiyordu ? Evvelki Kısımlarm Hulâsası E mevilerin üçüneü halife- si Mervan, karanlık zindanda kendisine suikast ya. pacağı iddiasile inlemekte olan allı bir mahlmu işkence ite söyleterek çekltaşı altında dürttü, Sonra ha rem dairesin deki sevgi si Selâi in yanma gel- di, Haremde heyecan ve ihtiras dolu bir aşk sah- nesi başladı, Selâme , Küfe zindan larında Eh - libeyte mü » zaharet et - tiği için mah pus bulunan Muhtarm ar tik serbest bırakılması - mı istiyordu ve şu saatlerde o halife ye istediğini yaptırabilecekti, Kadm, nihayet halifeyi ikna etti, Muhtarın hiç bir zaman Ehlibeyte olmadığını, hattâ Hasan Haraflarlarının kendisini senelerce Könetle an. dığını söyledi, Mervan, kadınm bu İşvebaz yalvarmaları karşısında daya» namıyarak divan kâtibine şü emri verdiş “— İbni Zivada bir mektup mız, Muhtar Küfe eşrafının huzurunda işlerinize müdahale etmemek hususunda teminat verdikten sonra serbest izlem, , Emirden sonra, sahne Aşk ve heyscan,., / / bara- öyler esir eden vve kalbini o ka âme) şeyler isteseydi, (Me: pleri de derhal rfında hiçbir Her albuki; 1 ay evvel Küfeden gel- miş olan, ve amandanberi de saraymdı rak ona kollarmı dünyanm en lerine tercih ede » genç ve rin bu sözleri, aş- tiril titretmiş.. Artık inin bütün var â tiril rengi gözlü Kü- ervan, niçin sevilmemişti.. Bütün hayatında, sevgiye niçin hasret çekmişti?.. Çünkü bu, onun ezeli nasibi idi, Tabiat o yaratırken, sevilmemiye mahküm etmişti. ari nahkümiyetin ae da- ha doğduğunun üçüncü gününden itibaren Kendisi, (Me- dine) de dünyaya gelmişti. O ta - rihte, yeni doğan çocukları, (Haz- reti Muhammed) e takdim ederek, onun duasma mazhar etmek âde ti. Onun için babası da Mervanı a- ip getirmiş —'Ya hayır dus e Demişti. Fakat (Hazreti Mu - hammet) henüz daha üç günlük olan bu kıpkızıl çehreli çocuğun yüzünü görür görmez, fena halde tiksinmiş; hiçbir şey söylemeden babasma inada etmis.. Fakat o kapı" sini, çekmiş Resülüllah.. Evlâdıma dan çıkar çıkmaz, yanındaki esha- a dönerek Yüzünden, Mun oğlu, Demişti, Mervanin. babası, Emeviye ha- nedanının oldukça nüfuzlu bir rük nü idi. Fakat, ahlâk düşkünü bir adam old çin önd nefret ederdi. Nitekim, müddet tarafmdan o Medineden n da babasının ahlikma etmişti. Kısa boylu, çok ir, kıpkızıl adam olmakla beraber reli bir lâ vak'ası) adır tafs lâtile a Hasan) & zehirlet- rimizde bütün ğimiz veçhile (İ pek mahirane bir şel miş. Art da, gerek (Muaviye) nin nezdinde, ve gerek Emeviler arasında çok miihim bir vki elde etmişti. akat Mervan, en büyük 26- İlana çi i termiş.. Maharetle nde (Hi- der çevirdiği bir lâfet) mevkii selta- matı) nm riyasetine geçmişti insanların vüsr ola. hikasmn en son merhalesi idi, Böyle olmakla bera- ber, Mervan hayatından memnun değildi. Çünkü; bir taraftan siyasi hasımları onun hayatına kasteder lerken; diğer taraftan da ona bu muhteşem ha; nu kana kana tattırai vete malik değildi... 1 dişe ve husran içinde iken birden - bire & ya uvermiş.. Küfe fından (Se- i bu müstesna çö Mi dosti da, en kud- tli hasmı olan (Abdullah bin Zü- r) tarafından kendisini öldür- ilen fedal ele ge- J ip bir tesadüf eseridir ki; in işkence 0- dasmda, ağır bir çeki taşınm. al- tında, çatır çatır kemikleri kırıla- rak öldürüldüğü gün Ame) de artık aşk ğini bu feda mın bütün cömertii »« ğini göstermiş.. Bir aydanbe tiyak ateşleri içinde yanıp kav len Mervanı, sevginin en leziz sa- rabile sermest et Fakat zün zaman dan bir ay mez; bir gün kayboluverm, şum haberi aldığı zaman büyük bir heyecan herkes onun çıldırm lerdi. ni beklemiş. sı var) —...eaaaama O | bi af. tala- hea 8 diseleri z—I rginli » ile Ispanya meselesi Avrupa muhtemel nan bir mes âdeta vr muş gibid mesele Alı ile © Çekonlov ya arasında nün birin denbire Almanyanın komşularına nazaran askeri vaziyetini gözteren kroki ? i tahmin eyl bir tecavüzün y r dün- n kork- kalmış b azar da Almanyanın dan doğruya Ukraş apt ve İ ilhak etmek İstem doğru- mn VGEUTLERİ Musikinin Her güzelin bir kusuru olur, der ler. Musiki de bir nefis san'attir. belki nefis san'atlerin en inces insanın duygularını inceltir, ter - biye eder, sağlığa faydali olur, amma bazi zararları da vardır. Meşhur bir adamın dec pahalı bir gürültüdür, diyeceksi- niz. Onda da hakkınız olabilir, Fa- kat benim söyliyeceğim mahzur » lari, faydaları gibi, yine sağlık bah dir, sindedir. Kalabalık bir musiki bandosunu dinlerken, belki, dikkat dir. Artistlerden kimisinin saçları çok olur, kimisinin 'de, aksine ola rak, saçlarını büsbütün dökülmüş görürsünüz. Musikiye meraklı bir İngiliz hekimi de buna dikkat et- miş, Sonra da çok saçlı ve hiç saç sız musiki artistlerinin istatistiği ni tutmuş, İstatistiğin neticesine göre mânalar çıkarmış: Onun rivayetine göre musikinin tesiri musiki aletinin cinsine göre değişir. Piyano, keman, kemançe, kontrbas saçları uzatır, çoğaltır - mış. Madenden musiki boruları da saçları beş Altı yıl içinde büsbütün döktürürmüş. Klârnete, flavta g bi tahtadan borulara gelince on - ların saçlar üzerine hiç tesiri ol - etmişsiniz. mazmı Musiki aletlerinin bu yolda te - siri, sadece istatistikle değil, me « kanizmasile izah edilinciye kadar o İngiliz hekiminin rivayetine inan mak ist haksızsmız de- nilemez. Şimdiki halde, musiki ar tlerinde saçların ya çok uzun, vahut büsbütün dökülmüs olması mezseniz, Zararları musikinin zararlarıdır diya sayıla- maz, Ancak, musikinin, ifrata gidil - diği vakit, sağlık üzerine gerçek ten zararları vardır. Meselâ piya- no çalanların daima oturarak ça- lışmalarından birtakım lar meydana çıkar. En hafifi - mu siki gibi yüksek bir güzel sanat - tan bahsederken böyle şeyleri söy lemek terbiyeye muvafık düşmez amma, hekimlikte an ter biyesini de unutmıya lür - evet, piyano artistleri musikinin en hafif mahzuru inki- bazla basur memeleridir. Bu ar » tistlerin benizleri koyu sarı olur, bazıları şeker hastalığına tutulur- lar, hep oturmaktan. Kadınlardan piyano artistlerinde, mesleğinden dolayı, kan kaybedenler de gi lür.. Sonra piyano. artistlerinin kollarile sarfettikleri kuvvet te ina nılamıyacak derecede çoktur. Pek gok yorgunluk, kollara uyuşukluk verir, Bu derecede Yi kollarının kulunca tutulanlar da - bereket versin ki az olarak - görü lür, Keman ve onun gibi ayakta ça» lınan aletlerin verdikleri vaziyet - ten - bayağı bir yorgunluktan baş ka - bir zarar gelemezse de kolla- rın hareketleri pek yorucudur. He le koman artisti sol elirâ» parmak larını daima teller üzerinde gez - dirmiye mecbur olduğundan ni - hayet bu elinin parmaklarında duy azzlır. Alafranga musiki alet « inden rübab, kitara gibi doğru- dan doğruya oarmaklarla calınar hzur - nsan mecbur 0- çin rü - gunluktan YAZAN: CELÂL DİNCER İSTİHKÂMLAR MINTAKASI AVU' STRyA nin Alr ahasını ne de- olabilece rmda bu ülkeyi Almanların atırlamak ve Alman top nu esliyebilmekten olduğunu gö ulundurmak icap eğ irlü sana yi maktadır. ik zayıf tarafı bü- Alma; için b lar bu tehlike- »tiyat hububat r Almanyayı i hergün stemlekesi bu- k ablukası ha- unmıy linde zak yeti kendisi izumu kadar er ştirmeğe kabiliyetli hiç bir yakın komşusu mev mıyan bu projelerini müstakbel kilnden Almanya yiyecek nokt halletmeğe gerek harp sından bâşka- olmanın ne büyük uğunu biliyor, Ve m el bir görebilecek olan larma muhta rzak zmetini elde edebilmekle bir aletlerin artistleri parmaklarında hâsıl olan nasırlardan belli olur- lar, Bizim ut mızrapla çalındığı için nasır yapmasa da, teller üze rinde dolaşan sol el parmakların- da duygunun azalması ve iki elin birden ziyade yorulması tabiidir. Madenden veya tahtadan borulu musiki aletlerinin mahzurları da- ha kat'idir. Bunların gi ne tesirleri « bazısmemleketlerde « asker musikacıları arasında epey cs tetkik edilmiştir. Boru çalan ar tistler verem hastalığına daha zi- yade müstait olurlar. İstatistikle- vereme ğüs üzeri Te göre onların arasında tutulanlar iki misli derecede daha çoktur... Bununla beraber boru musikisi, ifrat derecede değil, mu - tedil derecede ve bir usul altında veremden korunmak için bir vasi» ta olarak kullanılır. Musikinin sinirler üzerinde mah zurlarına gelince en mühimleri bunlardır. Fakat bu, uzun ve acık. lı bir bahistir. Başka bir gün sıra- sı gelirse, onu da konuşur: Ancak şimdiden söyliyeyim musikinin mahzurlarının hepsine, pek tesirli çare de vardır: İfrata gitmemek... Yapılacak Olursa .eeeeeaaaanaeemma mesi manya- aradenize demektir, nin eder yanın larak geni: det tikameti ve maksad:, sebep ve yukarıda mützlea ett 1 hangisi olu veut olan bir ha aksat ane ır etmiş olab li mevzua tem li birdenbire ten, Ç Gerçek» Alman vaziyettedir. manyanm cenubu şarki manzara g Çekos U muhtem bir taarruzda mühim rol oynıya. caktır. Bunu a € lerin de anlıyabileceği bir şekilde zaha çalışalım za dayanan düz ve geniş satıklı bir maddenin kemirilmesi ne kadar güç ise diş- lerimiz arasına alahi le konulmuş olan aynı maddenin kemiril, bir lokma gi- bi, koparılması o k laydır. da Çekoslovakya- de ko- vetleri- nem şimal rTUZA istiyeceklerdir. Şekli eki hudut kısmı & mühim kısımlarını tan taa sevketmek itibarile Sil büyük Alman kuvvetlerinin bu» lerine çok böyle radan taarruza müsait ise de Alman, harekdt anın dost mut dır.Yani Almanlar Polon ğundan veya lak bitaraflığınd ki asıl büyük mmtakasır R lav civa da ileri harekete geçir. #inler. Aksi halde, yani Pol i Almanya şüphe Almanlar asıl hiç olmazsa, ya rbi hududu üzerin- den n doğru hareket olarak kabul edebilirler, Leh nım Almanyaya karşı vaziyeti «üp- heli olmasına rağmen Almanların şimalden ve bilhassa Polonya ve Çekoslovakya hudutları arasmda, akadan harekât yapa» (Arkası Sa. 10, Sü 1) sevketmeği

Bu sayıdan diğer sayfalar: