28 Nisan 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 7

28 Nisan 1937 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

3-4.337 DENİZCİLERLE ASBAŞA— DÜ $ sökmeden mendireğe ( bağladık, o. diye soruyor. du. j Emel Bizeri İtniz binbaşısı Ziya De. tani; y Savaş hatıralarının en heye devamı ön gelmişti ve şöyle ÜNİVERSİTEDEN RÖPORTAJLAR: 2 Bi i “— Nöbetçi zabitine haber ver! (şimdi destruyı dedim, sizi Ziya kaptan istiyor de- . .. .. Bir Türlü kosarak geldi, Bir k sin?,, ğru gelmiye kendisine v: Tutamıyor ©“ 8Purdaki nöbetçi, o yüksek sele Rum, Tildanaray, kıça alemi o tekler; yicilen sahile yanaşıp kü. fakat bi iraktık. Kıçtan bakıyor, İzi Böremiyondu. Ders salonlarından birinde talebeler kitaplarının, deft erlerinin üstüne eğilmişler... i i kadi ip ne a makine müdürü yarbay dafaz mi i 1) ve motör mütehassısı Os. Bi mma e man Efendilere haber gönderdik. ardan bu S bah olmuş, Adada, hayat Dim. Mk yı. başlamıştı. Çenelerimiz bi- şi Nöbetçi ribirine vurarak, Avni Beyin oda- ATASINI tellen sma girdik. Avni Bey, beni o kan. Şirerk daha biz ellerimle o kendi & yatağına sman Iıca day bala yatırr. Üstliste sunulan iki kadeh yerden ay f aklımı başıma getirdi. Bir Netey b; “ venlranca Yorü » çekini daşlarla meşgul ol- n ei Berekeğ muş. Motörün direğini indirerek “esin ki, motörü fabrikanm yanma bağlatmı liz, m ğlatmış, Os - , > > ay ya renkli, man Bey ve diğer fabrika zabiti. | Yabancı Lisanda Takrir, Dersin ey A karan . z ai Tİ motörü tamire çok çalıştılar. v ...* i E Y İ z 2 DE e Fakat ölüyü diriltme) | imin n Yarı iri gbt farkeğş | Mütareke günlerinin hatıralarından: Hamidi. © yayi İtal e Ya; tediriyor abi yenin Haliçte demirli durduğu günlerde tirip yükledik, İz. p rofesör geçti, yerine oturdu. Uç yüz kişilik Mi ben, Emin ellerimizde be! N sınıf içinde uğultu devam ediyordu, Bir da - ekliyoruz .İkika kadar profesörün yüksek sesile bu uğultu çar - İ pıştı. Sonra profesör üstün çıktı. Smıf sustu. e İ Takriri çok kuvvetli bir profesö; rde per- gösterdikleri | f6- | de wekıyor. En ince il yüksek arasında büyük dakârlıkları hiç | fark var, Sesiyle, sözüyle dinliyenleri mutlaka sürük unutamam . Bu |lüyor ve mevzuuna bağlıyor. ki arkadaşların Salâhattin GÜNGÖR 0?. diye Seslendiği mbaları geminin kı. ai ASIP tam yolla açı- lahbiiir, Dur ne olacağını AJ - telgraf verdiler; Nöhm Z i fedakârlıklar, Ada önünde dağ Ders yalnız anlatmak şeklinde devam etmiyor. — içirip, kaptı e Şlikran motöründe Ziya kaptana: gibi yabancı zırhlılarm yattığı | raya sualler karışıyor. Bazan i ir kaç dakike ErAfta dolaşma” oo Mizmetinizden dolayı teşekkür olu. günlerde. yaj du. Ufak bir İye'konuluyor.: Ekseriyetin hangi tarafta ka sürdü. Fakat bu nur m. k süphe ile hep a Selmişti, ey kadaru- Telgrafı ökür okumaz, bütün O di İraz sonra, nöbet, yorgunluğum geçmişti, (Devam edecek) ; |Reye karışmak sırası gelince mutlaka ateş Kesili i yakalıyabilirler — | araştırılıyor Yakmımda dinlemez gibi görünen bir arkadaş var. Sea yini bildirmekle sey Yok, pi demedim mi bir möbetçi gevrer çekildi Baş © © Bir gün, yine Felâh grubundan Yüksek » yal Bu geç aydir bene yülliyocekeini kaliyor al e i Sülüyopı,. Zek» Bevrek arka. © haber gönderdiler: z — Zeytinburnuna yanaşıp, cep- Y E N İ B A i ! A R Ürkleri se ar ' , i Hiyan, sağ Bu defa, bana tamamile itimat dakileri de teşvik lerini ağuşturuyora.” " Katya lüzum © görmüyorlardı. — “Ben de ba - Çünkü Motö dt, Rizeli » Bro 4 vd otöreli Fuadı, Rizeli mini ve 5 iü a olsalar, bizi ei sevirecek © Ahmedi motöre alarak, &ece saat Rır, sen de bağır. ; al Böreceklergi > &.Vi karşıların - O sekizde, Zeytinbumuna yahaştık. Fısıldıyarak s6 - o Hukuk Fakültesi doçentlerinden biri, B, Xİ nöbetçi Cephaneyi a Fenerbahçe yalı ruyorlar: Ya: ders takrir ediyor I Çİ, ari Y çe yolu vuz, ders takrir ediyoi koşarken, larında tatlı tat- © sie, ilerliyerek Maltepe Önündeki pri İL ni le e mea ile daya kayalığı —Vortonoz— geçi ö v d ğ yan i ğe Tİ e | İm sesle söylüyor, yanlışı söyler in Yol almıya rna in) O Makama ere b ken sesini inceltiyor. Onun için . tale 30 metre ek Henüz © denbire durdu. Hava liman... Sular böke” kulp Bela müşlenai iy İM e mel çel miş ihtimali tutuyorum. Bu sayede Teri İskelenin, sığlığna oturu- Açık cek, Se ei dersek, motör gözüke. kine e suyarsak, Oturacağız. Sini MimAİ, birincisine nis. izi ehveni sayılırdı. Kara Meği rak, va © kadar ürküt. tal > SİP an evvel, açılm, ladik, ya Asımla ben Gönen & ip 3 m saat kadar uğraştık. baha mar rü yüzdürdük. Sa. ngilizler ve Yı y r, ine Fakat Yunan Sikolile. Belebii İzmitin önlerine ka. Tihte, İzmi Yorlardı. Çünkü o ta - Ying Eke tte Yunan harp gemile. MİZ yor” Koyacak top ve cephane- İtikiş,, Biraz daha Kürekle ça- ener ya, pabak olmadan : hiline düştük. Tan. ia — sırada Göletik bur. u zen torpidolarr epöyce u. de, başk İşm! kalmıştı. Körfez. ÜN. Deri, <Pido da gözükmüyor. beliygi » Arkamızda bir duman doğru tam inu görünce, İzmite 2 torpi ozi Verdik. Çünkü Yu. unu i .. 2, amıştık e bizi takip ettiği. man dairesi önü. Krokan gö zaman, Yunan hi ük bur - Pak, muna gel van, a 5 bu zamana kadar atı a, Ar Eeçmiş bulunuyor. L * aya TeİS muavini “bhaney, tanıdı, İ görün- amallar sür'atl, MN; ga, 7 Doşalttılar. İki saat son, Be, BEP cep son. Ağan, ima kumandanı İsmet Asile elime şöyle bir e... bir rüzgâr lâzım ki, yelkenle gide. bilelim.. Yoksa kaldık denizin or - tasında.. Sabah olduğu gibi, Ada - nm önüne halk toplanacak, Balık. çı gemilerine yahut torpidolara ya kalanacağız. min ile Fuat Efendi, motörii söktüler. Tamire çalişiyor . lar. Ahmetle ben de kürekleri tak. tuk. Heybeliada mendireğine ilti- ca etmiye çalışıyoruz. Fakat, kü. reklere ne kadar sıkı sarıldığımızı tarif edemem size. Kim derdi ki bir gün gelip, yirmi tonluk motör de salapurya küreği çekmiye mec bur olacağım? Fakat oturduğum yerde, kürek çökmek, çok güçtü. Kalk& kürek yuruyordum. Balık kayıklarında da külka kürek vurulur smma, hiç olmazsa, kayık te bu zahmete gö- re yürür. Halbuki motör. bütün gayretimize rağmen yürümemekte inat ediyordu. Ellerimiz ve oturak yerlerimiz kan içinde kalmıştı, A- ma, ne yapmalı ki başka çare yok tu. Sabah olmadan, mendireğe ye- tişmek lâzımdı. Ortalık ağarmıya başlarken, mendirekten üç yüz metre açıkta idik. ular bizi aksi istikamete sü- Ss rüklüyordu. Motörde ne ka dar halat varsa, biribirine ekleyip denize atladım. Bunlar: mendire - ğin başındaki taşlara bağladıktan sonra, yüzerek tekrar motöre çık- tim. Kan içinde kalan arkamı tuz lu su öyle yakmıştı ki, başka va- kit olsa, can acısından bağırındım. Her neyse, lâva ederek mendireği tuttuk. Tekrar kavança edip şafak Kesim Mo, Bu resim şu on türküden hangisine aittir? Çıkamam yokuşları 50 — Yürü yavrum yürü Aslan yarim yürü Bu resim şu on türküden hangisine aittir? 3 —Anne ben hastayım marul isterim. Haftanın sonunda düğün isterim. 8 — Bahçelerde enginar Enginarm rengi var. 1l — Cigaramın dumanı Yoktur yârin imanı 16 — Denize dalayım mı Bir balık alayım mı? 38 — Nolaydı ah nolaydı Yâr bade dolduraydı. 39 — Pencereden kar geliyor Arkama baktım yar geliyor 43 — Söğtidün yaprağı naziktir na- 46 — Telgrafın telleri Pamuk gibi elleri (48 — Yemenimin uçları YA , »Bahar Müsabakası KUPONU: 6 rini $9 Bu ku Zeynebi ettiler bu hafta zelin| m ponları kesip saklayınız İmran hep kazanan rey tarafındayım. Arada sünller sönranlar da ek- sik olmuyor. Profesör cevap veri- her kafaya girecek (o Suretie £ aydınlatıyor. Yalnız bir ak- silik var: Dil meselesi... Eski hukuk lisanı: rofesörün konuştuğu” lisan, ğum, yazdığım bir lisan olduğu halde terkipler, arapça asıllardan çikarılmış türlü türlü (Okelimeler bugün bana da yabancı geliyor. İş- te bir kaç örnek Hali temerrüt, yevmi kabiz, zilyed, mütemerrit, tehassül, noktai tevekkuf, bilfarz, hay- lâlet, mükteseb, işrab, hulülü vade... Bu yolda kelimelerden bir kaçı bir cümle içinde toplanmez kulak- tan kulağa soruşlar başlıyor: — Acaba ne demek? Burada okuyan gençlerden çoğu arapça hiç görmemiş Osmanlıca. nım bu kadar koyusunu anlıyamı- yor. Bu sebepten profesörün bil. gisinden, zahmetinden hatipliğin - den gönlün istediği kadar verim almamıyor, çünkü bu kadar kuv- vetli ve üstatça bir takriri dinle - mek zev Mesele metten ibaret.. Bunun için bu yol- da lisan kullanan © profesörlerin halis bir niyetle yazdığım bu söz- lere gücenmiyeceklerini Hmit ede- rim, Dersten sonra talebeye sordum: — Arapça kelimelerden dolayı güçlük çekiyor musunuz? İk Ahmet Emin YALMAN — Pek çok, bazan Almancadan tercüme edenler gibi (oOOsmanlıca için de terciiman aradığımız Olüe yor. Notları okurken, her sayfada bir çok defalar babamdan kelime» lerin münasmı sörüyorum. — Profesörlerden çoğu böyle mi? — Hayır, değil. Fakat ecnebi memleketlerde okuyanlardan bazi- lari du biraz boş bulununca dille» rine fransızca kelimeler dolanı « yor. Hem de Türkçesi bulunan pek basit kelimeler... Almanca takrir aşka bir ders başlıyor. Bir Alman profesörle muavini kürsüye çıkıyorlar, Teneffüs zamanında sınıfta bu Tunanların bir kısmı birer, ikişer dışarı fırlıyorlar. Sebebini soruyo- rum. Şu cevabı alıyorum: — Bunlar ders zamanını kori « dorda dolaşarak geçirecekler, çün- kü almancalı türkçeli bir takrir dinlemektense sonradan notları o kuyarak imtihana hazırlanmayı daha doğru buluyorlar. Alman profesörü bir şeyler söy» lemiye başlıyor. Bir harfini anlâ- mak imkânı yok, Uğultu devam © diyor. Biraz sonra Türk profesör tercümeye başlayınca kelimeler ku lağa kadar geliyor. Alman profe- sörü yeniden söze girişiyor. Ayni (Arkası 11 incide)

Bu sayıdan diğer sayfalar: