11 Mayıs 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4

11 Mayıs 1937 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ERER 1.5.0 —İ Radyo Bugünkü program Istanbul: Öğle neşriyatı : 1230 Plâkla Türk musikisi 12,50 Har$© dis 13,05 Muhtelif pâk neşriyarı 14 İn Â7 İnkdâp deraleri: Üniversiteden ml Yasal Kemal Tenbirşenk tarafından ile Pilikli dana raesikisi 19,25 Konferani Bil pönü Halkevi neşriyat kolu namma Ni Şeta 19.40 Konferans Spor fevaldi bekl da Bay Simi Karayel taralmdan 2008 yemi ve ar tarafından Türk alk şarkıları 20150” Örme taraf arapça söylev 20:45 Cemal Kömil ve $üğ. daşları taralından Türk musikisi ve İğ Şarkıları: Gast ayarı 2115 Orkestra İeğg Ajans ve boran babetleri ve ertesi EĞE programı 2230 Plâkla sololar, opera "* peret parçaları 23 Son. a « TAN Mahkemelerde Boluda güzel bir temsil Tipili Bir Kış £ Gecesinde Marmea- rada Batan Motör | ,Seliyor? Bi hikimi, dün iki İtalyan tebaası ara- p Dün Ağırceza mahkemesinde karlı ve tipili bir kış gecesinde |sinda fransizca bir cümle yüzünden İ Marmarada geçen ve ölümle neticelenen bir yolculuğun muhake- | tikan bir hakaret davasına başladı. mesine başlanlı. Suçlu yerinde Gümrük İdaresinin anagemilerin- | çay ik tarafı çağırdıktan sonra dal Ya Hüsevi i > z içeriye iki avukatla iki sivil girdi ve © çalışan kaptan Hüseyin Rahmi vardı. Davacı iskemlesinde | ikisi de hâkim Reşidi ellerini yuka - i Gümrüğün 20 numaralı motöründe kaptanlık yapan Veysinin va- | rıya kaldırmak suretile gelâmladılar. v rislerinin avukatı vardı. İddia şu idi: Bu selâm. muhakeme #onunda da Bir kış gecesi saat yarıma doğru Hangi Mânaya e olu, (TAN) — Halkevi temsil kolu özası (Cihan Gömdüm) piyesini muvaffakıyetle oynamışlar, 400 ü bulan seyircilerin takdirini ka- zanmışlardır. Halka veremle mücadeleyi telkin eden ve çok acıklı sahneleri . Günün program ösü Senfonik konserler ; tekrarlandı. Davner, ıtriyat miltehas 21,10 Breşlav Senfonik konser 21.80 “a ..ye z p hn Suçlunun kullandığı ana gemi arka - | 915! Ancelo Moteverdo, suçlusu da Ga | olan bu eserin Iki defa daha temsili kararlaştırılmıştır. tis P. T. T. Hahm'ın eserlerinden 569 Gülizarın sna üç motör bağl KM latada terzilik yapan Diegobrivoni| — Hati belirle m eği ya açılmıştır. Gör ik ıkja, jidi. Davanm mevzuu şudur: 15 Prag kısa dal, Muhakemesi br. Gemi, Çekmece açıklar Prş Sa İrmda iken şimal tipisile karışık kar yağmıya başlamış, bu sırada arka - smda bağlı olan kaptan Veysinin ida re ettiği motörün halatı kopmuştur. Davacı İtalyan Türkiyeye yeni gel | miştir. Bir gün bir İtalyan papası| suçluya müracaat ederek: — Burada senin bir hemşerin var, siki orkestra 16,13 Varşova Ope ji7,19 Prag koro konseri 1815 Varşova $il kestra 19 Budapeşte Yunan ve Bulgar eg | vaları 20.20 Budapeşte Çigan er İki sene evvel Galatada hemşerisi Kizi kurşunla öldüren Gülizarın muhakemesine diin ağır ceza mahke Kat'iyyen unutulmıyacak filimler... Sinemacılığın şimdiye kadar yarat nadığı müessir ve hissi bir mevzu... Aşk, kin ve dostluk dramı. mesinde devamı edildi. Mahkeme, ge. çen celsesinde Kâzım tarafından köy lerinde öldürülen adamın Gülizarın kardeşi olup olmadığını sormuştu. birini tutmadığından mahkeme bu - nun tetkiki için davayı talik etti, Bir Cinayet Davası Geçen sene Çatalcadan köylerine gitmekte olan Asımla karısı Nefise. Yi öldüren Mustafa oğlu Alinin muha kemesine dün de devam edildi. İki celse evvel müddelumumi suç- Tanun ıslahını istediği için mahkeme kararmı verecekti, Fakat tetkikle - rini bitiremediği için muhakemeyi Motör kocaman dalgaların üstünde bir limon kabuğu gibi bocalarken Veysi, makineyi çalıştırmış, Çekme - Gelen cevaplarda baba isimleri bir gir. That dakirlardan #oneü motör tekrar bulunmuş ve gemiye bağlanarak Silivriye götürülmüştür. Fakat, Veysi korkudan ve soğuktan hastalanmış, kaldırıldığı Silivri dis - panserinde İki gin sonra ölmüştür. Varisleri, ana gemi kaptanımı ölü. me sebebiyet verdiği için dava ediyor lar ve tazminat istiyorlardı. Dün. mahkemede deniz ticaret müdürlü - günden gelen bir tezkere okundu. Bunda, O gece havanın orta dere “işurada burada davacmın aleyhinde Itriyat mütehassısıdır. Fakat serma- yesil yoktur. Sen sermaye ver. O da! san'atini kullansın, ortaklama bir İş yapınız, demiştir. Papasın tavassutu tesirini göster - miş ve derhal bir rtriyat şirketi ku- tulmuştur. Yapılan mukaveleye gö- re, satılan rtriyatın tahsilâtını suç- lu yapacakmış, sermayesini aldıktan sonra da kârı yarı yarıya bölüşecek | lermiş, İlk sermaye olarak (907) Ji- ra vermiş. Fakat, iş fena gitmiş. Bi- lânço zararla kapanmca da iki orta- ğım arası açılmış. İddiaya göre. suç- lu mevkiinde bulunan sermayedar şamından itibaren: alkışlıyacağınız bir şaheserdir, Alacak Yüzünden Feriköyünde oturan Mustafa, arka- daşı Remziyi bir alacak meselesinden KADIN ve ŞEYTAN 1936-1937 senesinin eltin madalye kazandığı filmi, Bu perşembe ak - SARAY Sinemasında Gündüz — Bu kıymetli kültür) İ2D2S Prag, Brüno operet müzikle 21 Zlç. irih Kientalin eserlerinden 210 | Minnensinger programı 22 Varşova Janis 2208 Prag, Kiran "bent eserleri kreş oner ” 1245 yayma Joke Field'in serer 23,05 Budapeşte 229 karışık bonesi” O Kesira ; süsem operetler ; 22 Prankfurt operet 22 Torino, Mİİ Verdinin (Otello) opgrası 2210 Los (Reğional) Bizetnin (Carmen) operas i ikinci perdesi i İ 01525 Prag Triyo konseri 21,15 BöK© Rossininin eserlerinden borulu sazlar Kİ gg |arteti 22 Roma Beethoven, Grieg'in # rinden 22,45 Varşova John Fild'in ese rinden, YENİ NEŞRİYAT e “1780 Varşova Dağcilik şarkıları , 198 ve ksilofon solo 20,20 Vafti, va Şarkıları 20.25 Sail Bük: 2 başka güne bıraktı. dede poyraz olduğu, motör ve yetken | söylenmiş. “Bu adam İtalyada da ba | bıçakla kalçasımdan ağır yaralamış - | ”ecUASınIN 14 üncü sayısı büyük) ye, vk mesane alk Ba EE yar | e. li kimlerin Marmaraya çıkmamaları | zılarını dolandırdığı için hapisaneye | tır. Yaralı hastaneye kaldırılarak te -İşsir Abdtihak Hümide tahsis edilmiş- Mo Japon ve Çin musikisk j Müddeiumumilik Matbuat (| hakkmda alâkad şlara tamim gönde. girdi, demiş. Ve bazılarına da fran - |davi nltma aımmıştır. İolduğu halde çıkmıştır . ” rildiği yazılıydı. Bundan sonra, kap. asalak daa A mmm a tan Mustafa ile ana geminin serdü - dı sızca şu cümleleri söylemiştir; Bürosu Şefliği e m'a mi ans) m, Müddeiumumilik matbuat bürosu şefi Buyan Meliha bir aylık mezuni- yet almıştır. İzni bitinciye kadar neş! ledi riyat işlerine müddelumumi muavin | lerinden Hikmet Sonel bakacaktır, a TEŞEKKÜR Babamız eski Zaptiye Nâztrliğm dan mütekait merhüm A. Hamdi Ce. miloğlunun ölümü sebebile duyduğu muz büyük actları, cenazesinde bü- Tunmak, telgraf, mektup ve kart yol lamak, evimize gelmek süretile pây- Jaşmak lütfünde bulunan dostlara ve ve çok yüksek ve canl âlâkalarile $- Jemlerimizi azaltmaya çalışan Bakır köy C. H. Partisi saym ilçeyönkuru. luna borçlu olduğumuz teşekkür ve minnettarlıklarla derin saygıların ay dildi. ğundan gezetenizin l0tfu delâletini dileriz. Merhumun ailesi namma Oğlu, damadı ve yeğeni Perker Doktor Fahri Can: İstanbul Tıbbradli Direktör Muavini Canım Fahri Can, Tam yirmi iki yıl oldu. O devri şimdi iyi hatırla, rız. Çünkü onu ayryı muhitlerde, beraber yaşadık: 6 bucaklarm romanıdır. Yaşadığım bu roman Maltanm Kırk inli Polverista kalesinde o yazmıya başladım. Sonra bir dost gazetesinde neşre kal- kıştım. İstanbula çullanan yabanların her çarpık çapta yabani sansörleri eserimede çullandılar, param parça ettiler. Benim de bütün gazete pat . ronlarınca meşhur olan tutarağım tuttu, onu da yarıda brraktım. Sarı Zeybek, Tank - Tango, Çapraz Delikanlı filân gibi. Şimdi yine bir dostun sayesinde perişan müs. veğdelerini buldum. Yeni baştan yazarcasma ta mir ettim ve çok şiikür bitirdim. Onu bu dost gazetesinde neşre başlarken (sen aklıma geldin. Sana ithaf ediyorum. Reddetme. Inan ki yüzde yüz bin yerli malıdır. Içinde ne Cer. menin cebinden, ne Anglosaksonun kaleminden, ne frengin işportasmdan aşırılmış tek kelime yok- fur. Dedim ya.. bastan başa ve bütün öteki eser - İerim gibi halismuhliş memleket mahsulüdür. Hoşkal canım kardeşim. Ankara — 987 Aka GUNDUZ meni, müdafaa şahidi olarak dinlen. diler, Kaptan Mustafa şunları söy. — Veysinin korku neticesinde öl- düğü söyleniyor. Denizci korkar mı Bay reis; hem, biz motörden ayrilâ'k Jhaikkt münaamı tesbit etmek için hu tan yarım söat Söh?fa tekrar manev ra yaparak kendisini bağladık. Bazı şahitler gelmemişti. Muhake me, bunların çağırılması için talik e- TEŞEKKÜR Şişlide Doktor B. Nazım idaresin. deki Şifayurdunda operatör B. Riza Önver tarafmdan kızım Mebşureye yapılan ameliyatın gerek operatörün hazakati ve gerek Yurdun intizam Tı ayrı arzına teessürümüz mâni oldu. | ve nezafeti ve bilhassa başhemşire ve hemşirelerin vakıfane hizmet ve gay- retleri sayesinde az zaman zerfmda şifayap olmasından dolayı alenen ken dilerine minnet ve şükranlarımı bil Kemal Cemiloğlu Hasan Ferid Perker |dirmeyi vazife addederim. İşte bundan sonra ıtriyat mütehas sısı hakaret davası açmıştır. Şahit - lerden bazıları bu cümlenin dolandı rıcılık mânasmı anlattığını söylüyor lardı, Hâkim, bu fransızca elimlenin kuk fakültesi profesörlerinden Bay Tahiri eklihibre tayin etmişti. Dün dinlenen profesör şunları söyledi: — Bu cümlenin mânası söyliyenin ve dinliyenin haleti ruhiyesine, niye- tine, kasdine ve muhatabın telâkki « sine göre, muhtelif mâneları olabilir. İçeriye koydu, kafese koydu, dolan- dırdı mânasma gildiği gibi zarara| sokmadan mütevellit bir nevi şikâye- ti de anlatabilir. Bay Tahirin izahatından #onra hâkim duruşmanın bittiğini söyledi, Hâkim Reşit. evrakı tetkik etti, Davacının evvelce de müddeiumumi. liğe verdiği bir istida ile suçludan 25 bin Ira mânevi tazminat istediği an. Hâkikâte Aykırı | Beyanname Davası Dün ağir ceza mahkemesinde için de kadastro fen memurlarınm da bu lunduğu bir hilâfihakikst ümüha - ber tanzim etmek davasına başlandı. Tevfik, İbrahim, Hakkı, Osman, Tev hit, Mustafa, Halit. Kâmil, İrfan ve Sıtkı adlı sekiz suçlusu bulunan bu davanm bâzı suçluları gelmediği içir duruşmaya başlanamadı. Gelmiyen - lerin ihzarı için muhakeme talik edil bazı vakalar. laşılıyordu. Mahkeme, davayı salâhi- N, Gökart ' yeti haricinde gördüğünü bildirdi. Tıbbiyeli Ustü eski hasırla örtülü, dingili bozuk (Tek Yaylı) durdu. Arabacı başmı içeri sokarak: — Birden Efendi, dedi ilerisini sökemiyeceğiz. Çar mür o kadar çok ki, kula beygir fosurdamıya baş « ladı. Yağmurun da duracağı yok, yapalım Veli dayı? — Sen bilirsin, bana kalsa bu akşam burada ko- naklıyalım, fena olmaz. — Çumraya olsun yetişemez miyiz? — Ne gezer! Çumra buradan iki saat, Hayvanla - rın iki adım çekecek takatleri kalmadı. Pek istersen bir gayret daha edelim. Amma sonra burayı da bu- lamayız. Gece basmca büsbütün zahmetli olur. — Peki, nerede konaklıyacağız? — Nah, şurada, sağda. Görmüyor musun? Ça- rıklar köyü.. Daha... Saman yüklü kağnılar gıcırda» yıp duruyor. — Çarıklar burada mı? «— Unuttun mu ya? Ne çabuk oldu? Memleket « ten ayrılalı dört yıl bile olmadı. — Unutmadım. İnsan yağmurdan göz açamıyor ki, etrafmı görsün. — Onun doğru dürüzünü diyiyersene. İstanbul a- damm gözünü afallatıyor da ondan göremiyorsun. Veli dayı şaka ettiğini anlatmak için güldü. Genç yolcu da şakalaştı: — Sen de ne çabuk değiştin Veli dayı! — Neden değiştim ya? emk mmm —No.1— — Baksana, daha birinci günden takazaya başla - dm. Bari sabret, beş on gün geçsin. Biraz eskiyeyim. Dört yıldır gurbet çektikten sonra, insana ihtiyar hemşeriler böyle mi lâf ederler? — Gücenme oğul! Ben mahsus diyiverdim. — Ben de şaka ettim. — Onu bunu bırak ne yapacağız? — Sen nasıl istersen, — Öyleyse, ben Çarıklara dah diyorum, — Kimde konakiryacağız? Salih Ağa sağ mı? — Sağ diyelim de sağ olsun, çok yanık, yarı ölü, yarı diri. Tanrı sabırlar versin. * — Ne oldu? Başıma bir şey mi geldi? — Daha ne olacak? Tki oğlu da şehit düştü. Gü - veysi sakat döndü. Küçük gelini Anşayı tanımazsın değil mi ? İşte Anşa da kocasının şehitliğinden yatak lara düşüp gitti... Salih ağa şincik seni görünce ne « kadar içlenecek. — Vah vah vah! Eskisi gibi şişman mı? — Ne dersin Erden Efendi! Bir deri bir kemik. Bir taraftan yürek acısı, bir taraftan muharebe salgını, (1) öte yandan da yan bastım (gökbelâ!) çamura bat tn (bozbelâ*..) — Gökbel mı dedin? — He canım! Şu candırmalar yok mu işte.. Urba < larımız Yenginden kinayelemişler da gökbeli diyip dururlar. — Ya, bozü hangisi? — O da öylesi amma, polisler, komsarlar için söy- lenir, m « Polisin köylerle ne ilişiği var? ormanlar Irlakirmi Sum WARNER BAKSTER Yakında iPEK'te 1 m e mele —— , TIGSEKIJE - Aylık Tıbbi Müsamere Haseki kadm hastanesinde hazır. lanan aylık tıbbi müsamerelere 14 mayıs cuma günü saat 5,30 da de- vam edilecektir. Ruzname şudur: 1 — Rahim hârlel. gebeliğe dair haremi vaktile ödemiğlerdi. Ord. Prof. Lâ 2 — Yüksek doz digipuratum'la tedavi edilen vaaklar, Ord. Prof. A. Muhtar Özden 3 — Graviç urlarna dair. 4 — Bir rie kist İdatiği vakası Doçent Dr. Kâzım İ. Gürkan | harkafa sarkomu, ve hicabı mi 5 — Kordon kisti zannını veren | gliomu piyesleri. Doçent Şinasi H, Erel DerverTerm d Ruhsatiy& Harcı Geri Veriliyor Berberler, hafta tatilinden istifi edemedikleri günlere ait ruhsst glinleri kapalı kalma kararı üzer” bu harçlar yarmdan itibaren Bel şubelerinde geri verilecektir. Bir fahiz Titkı, 6 — Bir siyatik felci vak'ası. Dr. Şükrü Hâzım al 7 — Rakabi nahiye meningi0f” Dr. Halis sarıkadıoği* — Beh ne bileyim? Ay oğul! Sen dört yıldır Ista3 bulda hekim mektebindesin de hiçbir olup bitende haberin yok. Halkın işine karışmıyan kaldı mı? Ol olsa bir Tanrı Tealâmız karışmıyor bilmem ki ne nah işledik! Araba Çarıklar köyünün kısa, çamurlu yokuşunü tırmanıyordu. İkisi de sustu. Veli dayı biraz geri 99“ kilerek, yağmur altında sigara sarmıya çalışıyordW Erden üşüyordu. Dört sene evvel kasabadan çıkt “ ken bütün kaza, iyi kötü biraz rahat, biraz gül“ yüzlüydü. Demek o sahte refah ve neşeden bugü hiçbir eser kalmamış. Zaten Istanbulda da ne ki.. Mektep olmasa, yarın için gönlünde bir mesl&X ümidi bulunmasa bir dakika Istanbulda durmiyacak” Hi. Fakat ne çare? Sabretmek, şu son senesini de Dİ” tirmek mecburiyetinde idi. Doktor diploması alır maz bütün arzusu memlekete dönmekti. Sıhhiye N#” zırı yapsalar durmak istemiyordu. Doğduğu gündö” beri doktor değil, nalbânt yüzü görmiyen memlek©” tinde bari, kendisi bir iş görebilirse ne mutlu! Bu # kir ona, Fahri Can adında iyi kalpli hamiyetli Dİ mektep arkadaşından gelmişti. Fahri Canm z luda dolaşan, garip huylu ve maceraperest bir mü harrir dostu vardı. Gıyaben tanıştığı o adamla ri dalma muhabere eder ve Anadolunun dert! uzaktan teşhise çalışırdı. İşte Fahrinin, kendisine * kuduğu bu karma karışık ifadeli mektuplar, biz” telkinatr Erden'de bu fikri uyandırmıştı. Memlek€ © tine doktor olarak dönünce, küçük bir eczane 369 cak, üstünü muayenehane yapacak ve köyleri at #7” tında dolaşacaktı. Sonra7.. Sonra... Dudakları" hsyali bir gülümseme belirdi. Bir an için gözl yumdu. Biribirine geçirdiği parmaklarını çıtlatt, ra... dan ötesini dilşünüyordu. Ötesi pek şirin, ilâhi, pek bahar ve çiçek dolu bir saha. Arkası v8 Gi) 1014 dünya harbine biz de girdik, arp tekil fi diye herkesin malmı, mahsulünü alırlar, ene kuru makbuz verirlerdi. Köylüler bana muhareb# gmi derlerdi

Bu sayıdan diğer sayfalar: