. Hapis li Gündüz isminde bir şoför, on beş gün evvel Şehzadebaşında Ha- lim isminde bir çocuğa çar. parak ölümüne sebep ol- müştu. Asliye Dördüncü Ce- za mahkemesi, dün bu da- vayı neticelendirdi. Ali Gün düzü 6 ay hapse ve 300 lira tazminata, 30 lira ağır para | cezasına mahkâm etti. Ali Gündüz derhal tevkif e dildi. Sandığı Kırıp 253 Lira. Almış Meşhut suçlar müddeiumumiliği, Erzincanın Havrebey nahiyesinden Ali isminde bir genç hakkında dün tevkif kararı almıştır. Polis, suçluları müddelumumiliğe teslim ederken 153 lira da getirmiş- ti, Alinin Hasan adlı bir hemşehrisi davacı mevkiinde bulunuyordu. Ali, suçunu hiçbir sorguya lüzum görme- den şöylece itiraf etti; — Memleketten mektup aldım, An- nem hasta imiş. Para göndermek İ cap etti, ben Aliyi tanırım ve parası olduğunu da bilirdim. Dün saat 19|yir deri fabrikasında çalıştığı için | ân Samatyada Gezliçeşmede llya Le- vinin yapağı deposuna gittim. Ali o.| kaya gitmislerdir. Ru zat, bir taraf-| rağs gece bekçisidir, Kendisi yoktu. Duvardan atladım, depoya girdim. Sandığın kilidini kırdım. bir mendil içindeki 253 kirayı aldım ve döndüm. Kazandığım zaman kendisine verecek : 5 tim. Davacı Hasan da şunları söyledi: |. gahit olarak dinlenen Suavi Sait te | — Paraları çalmış, gitmiş. Ben de- | poya döndüğüm zaman sandığı kir - Tık ve paraların çalınmış olduğunu görünce bundan şüphe ettim. Çünkü ben bu adama ekmek yedirdim. Iyi lik yaptım. Kendisinden bir kötülük beklenebilirdi. Polise haber verdim, yakalandı. Evinde araştırma yapıldı, bir kısmı tavan arasmda, bir kısmı da bahçede bulundu. Yalnız X 25 Tirası noksan,. Onu nereye koydu, İbulzmadım. Çünkü evinde bizzat a-| edilecek olan inzibati cezalar için şim ;bundan sonra bu gibi kararların, hak- | tıkları iddiasile Suçlu olarak bulun - Yaştırma yaptım. Ihtiyar parmağını uzatarak: MAVİ Kemal, çantayı aldıktan sotira bi- raz ilerlemiş, fakat, takip korkusile bir çayır içine uzanarak çantayı aç mıştır. Çantadan 660 kuruş para ile diğer boş bir çanta ve Alman tebaa- sına ait nüfus kâğrtları ve ikamet tezkerelerile Üç te anahtar çıkmiş » tır, Kemal, anahtarları bir kenara at- mış, hemen oradan ayrılarak Beyoğ- luna dönmüştür. Evvelâ 150 kuruşa kendisine bir pantalon almış, sonra da bir pastaneye oturarak çay içmir ye başlamıştır. Cebindeki almanca kâğıtlârn mahiyetini öğrenmek me- rakma düştüğü için pastanede Suavi Sait isminde bir gencin almanca ko- 'nuştuğunu görünce yanma sokulmuş: — Affedersiniz bayım. Şu kâğıt Tar nedir? diye sormuştur. Suavi Salt, kâğıtları tetkik ettik. ten sonra Kemale şöyle bir teklif yap- mıştır: — Kuzum, bunlar mühimdir. K&- Bit ta adresi de vardır. Gidelim, ken: dilerine verelim, Kemal, bu teklifi kabul etmiş ve Suat Saitle beraber Yedikulede Ali efendi sokağında 19 numaralı evde oturan Madam Anna Müllerin yanma gitmişlerdir. Anna Müllerin kocası Yedikelede onu bulmak, Üzere beraberce fabfi. tan hayırkâr misâfirlerine çay » marlarken, öbür taraftan da polise haber vermiş ve. Kemal yakalanmış- Kemal, dün hükimin önünde hâdise yi olduğu gibi, ve bütün teferriatile itiraf etti, iddiayı teyit edecek sözler söyledi, Mahkemede Madam Anna Müller da- | vac: olarak bulunuyordu. Suçlu har- cadığı 253 kuruşu kendisine verdi. Mahkeme, suçu sabit görerek Kemali 25 gilin hapse mahküm etti, INZIBATI CEZA GÖRECEK MAHKUMLAR PLAJDAN ÇALINAN | RENKLİ ÇANTANIN ESRARI | o Meşhut suçlara bakan Sultanahmet Sulh Üçüncü Ceza mahke- mesi, dün, Florya plâjında geçen tuhaf bir hırsızlık davasını neti- celendirdi. Davanın mevzuu şudur: 1334 doğumlu Murat oğlu Kemal, pazar günü trenle Floryaya gitmiş, parasız girmek için plâjın arka tarafında dolaşmıya başlamıştır. Bir kabinenin arka tahtasında hafif bir çatlaklık görmüş, buradan bakınca içeride mavi renkli bir el çantası farketmiştir. Çatlağı zorluyarak geniş- lettikten sonra elini sokmuş ve çantayı aşırmıştır. Okuyup Üflemiş Meçhut suçlar müddelumumiliği, dün geç vakit öhmet Rahim adlı bir Iranlıyı fürükçülük suçu ile asliye dördüncü eoza mahkemesine vermiş- tir. İddiaya göre, Mehmet Rahim de- Yi bir kızı iyi etmek İçin okumak ve Püflemek suretile üfürükçülük yapar- ken cürmü meşhut halinde yokalan müşter, mahkeme kararmı bugün ve- recektir, Eski İhtisas Mahkemesi Hâkim ve Müddeiumumisi 9 numaralı ihtisas mahkemesi bir hazirandan itibaren Jâğvedildiği için hâkim Atıf, müddejlumumi Mitat ve Müstantik Saffet açıkta kalmışlardı. Dün Adliye vekâleti telgrafla müddei- umumiliğe; Atıf ve Mitatm İstanbul hâkimliklerine, müstantik Saffetin Istanbul sorgu hâkimliğine teyin e- dildiklerini bildirmiştir. Vazife gö- recek'eri mahkemeleri adliye İntibap encilmen! kararlaştıracıktır. Söylen- diğine göre, hâkim Atıf, tekrar güm- rükteki mahkemeye ve Mitat ta müd. 'delumumilik salâhiyeti ile yine ayni mahkemenin müddelumumiliğine ta- yin edileceklerdir. İzmirde Bir Mahkeme Kâtibi Mahküm Oldu Izmir, (TAN) — 10 lira rüşvet al- makla maznun sulh ceza kâtiplerin - den Hakkının üç ay hapse mahkümi. yeti hakkındaki karar mahkemei tem Yizce tasdik olunmuştur. | TAN | 4 MAM Avrupanın mühim şehirlerinde tin bırakan £ MEMMMNNM; LONDRA RADYO ŞANTORLERİNDEN Bayan İLONA 10 Hazirandan itibaren NOVOTNI'de ktsa bir zaman için Alman, Fransiz ve Macar şarkılarını okuyacaktır. İS map DAİRE. TEPEBAŞI — Fiyatlarda değişiklik yoktur. Adanaya Kaçan Sevgililer Getirildi Şehzadebaşmda oturan Hasan Tah sinin 14 yaşındaki kızı Nihale kom- şularından 17 yaşmda Mehmet, sevi- şerek Adanaya kaçmışlardı, Adana- da yakalanan sevgililer, takibi icap ettirir bir suç görülmediği için Ada- na milddelumumlliğinde serbest bıra- kılmışlardı. Eskişehirde tekrar yaka- lanan çocuklar Odün Ojandar - malar vastesile İstanbul polisine teslim edilmişlerdir. Müddeitumumi - lik, dün Nihali ttbbıadif Enver Ka- Tena muayene ettirmiştir. Enver Karan, kızın adlitp İşleri müessesesinde muayene edilmesine lüzum göstermiştir. Mehmet, nezaret altına alınmıştır. Heybeli Yolundaki Tecavüz Meselesi Heybeliada sanatoryumunda has- talardan M. Ali Göktekin imzasile aldığımız hir mektupta hastabakı- cilandan bir kadının #ânatoryuma dönerken çamlıkta bir tecavüze uğradığı, polisten yardım İstediği halde karakoldan hiç cevap veril - mediği yazılmıştı, Öğrendiğimize göre, tecavüze uğ- rayan hemşire istintak dairesinde verdiği İfadede karakola telefon &- der etmez derhal esvap aldığmı ve hemen yetişildiğini söylemiştir. Mü- tecavizin de yarım saat içerisinde tatulduğu anlaşılmaktadır Bize verilen vu ulâlumak, uği- sede polisin ve bekçinin uyanıklığı- nı açıkça gösteriyor. Bunu mem - nuniyetle, yazıyoruz. Komünistlik ve işkence Davası Dün ağır ceza mahkemesinde bir komünlstlik ve işkenee davasına bağ. landı. Komlinistiik suçluları Vasıf ile Selâhi adik iki gençti. Hikmet te bun- lara yardımcılık yapmaktan suçlu i- 'di. Mahkemede emniyet memurların- dan Emrullah, Nuri, Nihat ve Sadul- m ——mm m e ma 'Tevkifhanelerde mevkuflara tatbik | ye vekâleti, yaptığı yeni bir tamimde |ah ta Vasıfla Selâhiye işkence yap- diye kadar O tevkifhane müdürleri (larında inzibati ceza İstenen mevkuf: |dular. kemelerinden Karar altyorlardı. Adli- "alınması bildirilmiştir. Suçlu, bugün mahkemeye verile - İmüddelumumllik vasıtaşile sulh mah- (ları muhakeme eden mahkemelerden | Muhakeme, şahitlerin çağırılması i- çin talik edildi. Sındırgıda İyi Su İçenler Azalıyor! Sındırgı (TAN) — Buraya en ya. km İçme suyu olan yarım saat uzak- taki ozan çeşmesi, Menent köyünden birkaç kişinin yardımı ile yaptırılmış ve yeni bir şekle konulmuştur. Bu su, Sındırgıda evvelce teneke. $i Deş kuruşa satılmakta, İsteyenler de Bİdİp çeşmöden serbestçe doldur. makta İdi. Şimdi köy sandığına vari- dat olsun diye çeşme başmda beher teneke su için yüz para alınmağa başlanılmıştır. Birçok fakirler bu parayı vereme» dikleri için Sındırgığa iyi su İçenle- rin adedi günden güne ezalmakta- dır, Suyun membamda bu şekilde'pa- ra alınması muhitte hayret uyandır. mıştır, Evkaf İzmirin İmarına | — Yardım Ediyor | İzmir, (DAN) — Evkaf idaresinin Mozarlık başındalsmetpaşa meydanin da yaptırmakta olduğu hal bitmek U- zeredir, Halin taraşasın: kır kafivesi haline getirmek karâri da verilmiştir. İ Evkaf; Birinelkorden “civarında İlkonifoplu bir a8-1.s41n1. sakin ank cak bir mahallinde de bir bunyo ve duş mahalli yaptıracaktır. Bımlardan halk, ucuzcn istifade edecektir. yakacak birkaç fırın inşasma da ka- rar vermiştir. Üsküdardaki Yangın Uskiidarda Ahmet Çelebi mahalle- #inde Tahririye sokağında 16 numa - rada oturen 75 yaşlarında Tbrahim, 0- dasmda hasta yatarken gofada bulu. nan mangaldan sıçrayan kıvılcımlar dögemeyi tutuşturmuş ve yangın bir. denbire büyümüştür. Tbrahimin evi i- le yanmdaki Mahımudun evi tamamen Fatma, Makbule, Hatice ve Müfidin İevleri kısmen yanmıştır. Yangın gliç lükle bastırılmıştır. | Yine evkef idaresi, maden kömürü | ksa dalgası 10-6-9037 --- Radyo Bugünkü Program: Öğle Neşriyatı: 1230 Plâkla Türk musikisi 1200 Havadis 1305 Muhtelif plâk neşti * yatı 14 Son, Akşam Neşriyatı: 18,30 Plâkla dans musikisi 1990 Spor müsahabeleri: Eşref Şefik W rafından 20 Sadi ve arkadaşları taf8 fından Türk musikisi ve halk şark” ları, 20,30 Ömer Rıza tarafından &” rapça söylev 20,45 Safiye ve arkadif ları tarafından Türk musikisi W9 balk şarkıları (Saat ayarı) 21,15 O" kestra 22,15 Ajans ve Dorsa haberif ri ve ertesi günün programı 2230 Plâkla sotolar, opera ve operet par$# ları. 23 Son, Günün Program Özü Senfonik konserler 21 Varşova Fitelberg'in idaresind? onik konser. Hafif konserler 10 Paris kısa dalgası: Plik kon * seri. 10,45 : Keza, 13 aPris kına dak gası: Plâk konseri: 14,15: Orkestr& 15: Keza 15 Prag kısa dalgası: musiki, 15,30 Roma kısa dalgasi * Popüler program, 18 Varşova: Ra * chon orkestrası. 18 Bükreş: Rome halk musikisi. 1530 : Roma ks dalgası: Orkestra, şarkı. 15,30: Mo” kova: Karışık konser. 19,10 Bük“ reg: Konserin devamı. 21 Moskowdt Karışık konser. 21,40 Prag kısa dal gası; Hafif orkestra musikisi (Bul * sanek) 21,40 Roma: Karışık konsef* 22 Milâno, Florans: Bando muzikâs 22,15 Lâypzig: Orkestra 23,15 Roms# Varyete 23,45: Opera orkeştrasi (Goldmark, Szeremi). Operalar, operetler 16,15 Roma kısa dalgası: Çatal * ninin “Wally,, operası, Oda muslksisi 16,25 kısa dalgası: arteti (şarkılı). 16,30 Paris gası; Benedtti kuarteti, 23,05 kısa dalgası: Kuartet musikisi, Viyana: Hafif oda musikisi. 15,25 Prag kısa dalgası: Org tali (Haendel). 16,05 pe resitali, 18,15 : resitali, 1930 Peşte : Piyano, mar amam Ng Bira 20,30 Bükreş: s9 rat ku“ kısa dal 35 23 Milâno, Triyeste, Torino: refakatile keman konşeri (Beetho * ven, Veracini). : Dans musikisi 22.40: Peşte, 24: Roma. Muhtelif 19,30 Roma kısa dalgası: Arapç8# 'Türzçe, Rumca musikili programı. : YENİ NEŞRİYAT Yeni Edebiyat — “Yeni Edebiyatı gazetesinin son çıkan 9 uncu sayısı” da Halit Ziya'ya, Hatay Edebiyatın& ait yazılar da vardır. Dünya Toms” mükâfatını kazanan eserin tefrikasi ve forma balinde verilen " — Gene uzamaz, "Dünyanın en güzel hikâyeleri,, devam etmekte dir, — Bak, dedi. Şen Melek! Altmordu... Şen Melek, başını sallıyarak: — Öyle emme! dedi, Sorgucu yaldız, gövdesi — Tanrı büyük! Tanrı ölmez. Türkata isterse bir gün can da verir kan da. Erden, yanaklarından, şakaklarına doğru hafif bir ürperme hissetti. Kalbi hızlı hızlı vurmağa baş- ladı, Avuçları terliyor ve dudakları titriyordu. Kir- piklerinin arasında bir yanıklık ve yaşlık vardı. Mehtap aitmda sakin ve hareketsiz duran çamlıklas ra bir daha baktı, Tâ, ileride, ufkun altından başlı- yan ince bir bulut ona, bir toz dumanı halinde gö- Tündü. Ve sırma ovanm sonsuzlaşan mesafelerinde kargı gıkırtıları, at kişnemeleri ve kös sadaları işitir gibi oldu. Yoksa, hakikaten yedi tuğlu, kırk sorguç- Ju altın ordu süvarileri mi geliyordu?, Küçük dili üzerinde bir tazyik, çene kemiklerinde bir ağrı hissetti, Göğelinlin altında 8essiz, fakat bit» mez, tükenmez hıçkırıklar vardı. Ayaklarımın ucuna basarak yatağma döndü, şu- ursuz bir hareketle yüzü koyun uzandı, elleri yüzün. de olduğu halde uzun uzun, derin derin, kana kana ağladı. Ve her hıçkırık kalbine biraz daha ferah, her damia gözyaşı ruhuna bir parça daha hafiflik verdi ve öyle, dakikalarca, tatlı, candan ağlaya uyuya kal dr. Benliğin Varsa Şenliğin Var Yarı uyur, yarı uyanık bir halde iken kulağma çıngırak sesleri, deve homurtuları ve ahenkle kadın Besleri gelmeğe başladı. Pencereye baktığı zaman, uzun bir ziya parçası gözlerini kamaştırdı: , —Geşmi kaldım? * Diye yatağından fırladı. Herkesin erken kalktığı —No.$0 — nunu çekti, altı hasır örme, Üstü kırmızı atlas, siv- ri uçlu terlikleri ayaklarına geçirerek, çadır kapısın- da göründü. Beş dakika sonra döşeğin ucunda iki yörük kızı ayakta duruyordu. Erden, liğenin önüne gelince bir genç kız, hemen dizini yere koydu ve öteki dizinin Üzerine küçük sa- rı liğeni aldı. Sağ eliyle de su döküyordu. Doğrulduğu vakit diğeri, yeşil ipek püsküllü, tüy. 1 havluyu uzattı. Kurulandıktan sonra iki kız geri geri yürüyerek çadırdan çıktılar, Delikanlı ceketi- ni giyerken Sevinç Beküm içeri girdi : — Günaydm Kandayı! — Günaydın Sevinç! — Sana kahve ilettim. Abanor tepsi üzerinde ve altın kakmalı gümüş zarf içinde boynuzdan oyulmuş kahve fincanmı w- zattır, — Tütün de İster misin? — Hayır içmiyorum. — Kahveni iç te teyzeme gideceğiz. Seni sofrada bekliyor, Erden kahvesini içerken Sevince oturmasmı ısrar etti. Genç kız, tepsi elinde, ayakta durdu ve teklifi kabul etmedi. Kızı ayakta, halasını sofrada bekletmemek için sik yudumlarla kahvesini bitirerek dışarı çıktılar. olduğu halde yol arkadaşları ayakta, kendisini bek- İiyorlardı. Gül Beküm sofranın başında doğrulur gi- bi yaptı. Erden elini öptü ve yanma oturdu. Yanma büyük gelin, sonra Sevinç ve ondan sonra sıra ile küçüğü Ülgün, torunu Yalçm ile diğer toru- nu Hınç dizildi. Diğer büyük orta sinisinin başma da büyük kızı (Akdilek) oturmuş, sağma Cebe Kâh- ya, soluna de oba ihtiyarı (Yüce) ve küçük gelinle diğerleri oturdular. Sabah kahvaltsr, saygılı bir süküt içinde başladı. Kıyma gibi küçük Küçük doğranarak tereyağında ki zartılmış, etrafı yoğurtlu kebabı, üzeri dağ çiçek- lerile süslenmiş koyun kaymağı, cevizli erişte pilâ- vr, petek Salı, karm ka; denilen 'peynir.: Kes- tane reçeli, pekmezli gözleme; ve bakır kupalarda taze kısrak sütü... Yemek esnasında Gül Beküm : — Oğul, dedi. Senin at Yalçma dert olmüş. Kuy- ruğu niçin güdük? diye sabah karanlığında geldi ba- na sordu. Erdenin gülmesinden otshret alan sofra balkı'da fısıldaştılar. Erden işi anladı, Hç ninesinden yüz bulduğu için söze karıştı; — Uzamez mi onun kuyruğu? — Hayır. Çe Şaşarak bakıştılar. Erden izah etti: — Sade kıllarını kesmezler, kuyruğunun ikinci boğumumz çıkarırlar, — Ya kozalak merhemi? — Gene uzamaz. Dedim ya; asıl kök, kemik tarafından kesilmiş. — Bulgardağa güçtüğümüz vakit, öğreğe sokma» malı! Yalnız yayılsm, kurt kokusu uzatır... Ninesi güldü, Erden: — Öyleyse, dedi, onu Yalçmla sana bırakayım; uzadığı vekit bana ini, Iki çocuk sevinçle biridirlerine bakıştılar, Büyük anaları : — Emme, dedi. Nasıl paylaşacaklar? Erden, bu şakayı katmerlendirdi: — Gildük tarafını kim alacak? Artık öteki sofradan da gülüşüyorlard. (Akdi. lek) oğlunun gevezeliğine ceza olmak Üzere, başmi çevirip, taksime kalkıştı: — Mademki, Hınç o kadar bilgiç, güdük tarafını © alsın da uzatsın! Yalçın, teyzesinin bu paycılığından memnun, ba * şmı sallıyarak : — Hımm, Yal, Dedi, Fakat Hınç oralı değildi. Atı ele geçirdikten sonra he tarafı olursa olsun. 'Yiğitliğine leke getirmemek için, gururla cevap vere di: — Olur, olur. Sofradan kalktılar. Gül Beküm, Erden ve diğerleri, obayı geziyorlardl. Mhtiyar kadm genç kızlara İâf atıp şakalaşıyor, ka” dınlara, kocalarının havadisini soruyor ve sakallılar» la ciddi görlişiiyordu. Halinde öyle bir hâkimlik, © kadar tatlı ve sevinçli bir âmirlik vardı ki, beş uzun senesini Istanbulda geçiren, hislerinden epeyce bir şey kaybeden Erden, hayret etmekten kendini ala- madı,