6 Temmuz 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6

6 Temmuz 1937 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Yumruklu ve Tekmeli Maç Karşısında İddialar Tahrik Sözü Çok Gülünç Bir Hafifliktir (Yazan: Eşref Şefik) Galatasaray - Güneş Maçından : ş ” best güreş şampiyonluğu için Ame. ö “© ği ya | e İ e miş ve bu kararın yanlış olduğunu da © sllak bullak edecek bu karar futbol İN i Kavga, işte böyle oluyordu Serbest güreş Şampiyonluğu Müsabakası Bu ayın yirmi sekizinde dünya ser- Tikan güreş federasyonu tarafından eski şampiyon Cim Londos ile Cim “Surendos arasında Şikago şehrinde bir müsabaka tertip edilmiştir. Bu İş için Atinmda bulunan Cim Londosa telgraf çekilmiştir. Bu mü. sabakaya iştirak etmediği takdirde Cim Sarandos ikinci defa ve bu sefer hakiki olarak dünya serbest güreş pmpiyonu 1 ilân edilecektir. Futbol Federasyonu- nun Yerinde Bir Kararı Türkspor Kurumu Umumi Merke > sinin Izmir Doğanspor klübünde oy- “ nıyan Nurullahın lisans meselesinden | dolayı gayri hizami olduğuna karar| © verdiğini ve müsabakaların neticesine | tesiri dolayısile bü kararını federas- | © yona havale ettiğini iki gün evvelki nüshamızda okuyucularımıza bildir. | ilâve etmiştik. Memnuniyetle haber aldığımıza gö- Te, Umumi Merkezce verilen ve milli küme klüplerinin puvan vaziyetlerini ” federasyonu tarafından kabul edilme- miş ve/lisans vaziyetinin müsabaka- ların netitesini değiştiremiyeceği yo- Junda ikinci bir karar verilmiştir. Futbol federasyonunun verdiği İ- kinci karar itiraz eden klüplere teb- iğ edilmiştir. Manisada Yeni Bir Spor Klübü Manisa, (TAN) — Bozkurt adi ie yeni bir spor klübü teşkil edilmiş- tir, Eski İdman yurdu azasmdan kiy. metli futbolcu İsmail Kaptanm şahsi gâyretile bir araya gelen gençler ilk maçlarını Yıldırım sporun ikinci ta- kımı ile yapmışlar ve sıfıra karşi iki | 17 de Vedat Cemal — $. Hilbel, 17 sayı ile galip gelmişlerdir. Bu teşekkülün federasyona kabul! edilmesi için pek yakında mıntaka | Galatasaray - Güneş maçından evvel ve son- ra yapılan neşriyat arasında pot kırma birinci- li; tesinde çıktı. zımın aşağıy: edici mahiyet: istiyordu. Yi A Allo! Yaralı Güneşliler Hastanede Güneş oyuncularından, tekme. ler ve dayaktan iylee sakatla- nanlardan üçünün dün hastane- ye gönderilmek lüzumu hâsıl ol muştur, Alman hastanesi opera- törü tarafmdan muayene olunan Ismailin karaciğeri nahiyesinde tehlikeli bir kan toplama olduğu anlaşılmıştır. Müdafi Galatasaraylı Reşat tarafmdan çiğnenen ve çiğneni- lirken adalesi üstünde çivili fut- bol ayakkabisile dönüldüğünden topal hale gelen Güneş sağ açığı Melihin ayağını kurtarmak için elektrik tedavisine başlanmıştır. Dövülme faslından sonra ikin- ci kere oyuna başlıyan Güneşi! lerden Necdet te bacaklarının a- rasına yediği tekmenin dehşetli tesiri yizlüünden hastaneye yatı- rılmıştır. Doktorlar da ameliyat yapılmak lüzumunu hissetmişler dir. Diğer hafif yaralılar evlerin de ve klipte tedavi edilmektedir. ler. —— — Güneş Tenis Turnuvası 3 Temmuzda başlıyan Güneş klübü | tenis turnuvası her gün klübün te kordlarmda oynanmaktadır. Bugün kü ve yarmki programı neşrediyoruz: 6, 7, 3T SALI PROGRAMI Saat 17 de Ahmet Arif — Telyan, de Vasil — Demarki. 1.7,37 ÇARŞAMBA PROGRAMI Saat 17 de Anjopolos — Rotman, 17 de Necmi, Şemsettin — Vedat A- but, Neşet, 17 de Hilel veya Vedi Cemal — Lefteri, 17,45 te Felyon ve- ya Ahmet Arif — Nazret Fenerbahçe Galatasaray Beşiktaş Güneş Gençlerbirliği Ankaragücü Doğanspor Üçok aawas Galip “ma owaumwwi Mağlüp Attığı go BESREEER i alabilecek olan yazılar bir akşam gaze- O gazete maçtan evvelki bir ya- a aynen alacağım kısmının tahrik tte olduğuna halkı da inandırmak azımın © kısmı şudur: i Puvan vaziyetlerini kilip idarecileri | kadar bilen taraftarlar elbette ki, Ga- İlatasaray seyircilerinin Beşiktaşlılar teşvik edeceklerini bilirler, Şampiyon. luğun tehlikeye düşmemesi İçin şip- | hesiz ki, Fenerliler de Güneş - Gala. İtasaray maçında Güneşlileri candan tutacaklar ve mütemadi onları teşvik edeceklerdir. Bundan tabii ne olabilir? Şu satır. larda oyuncuları tekmeye ve silleye teşvik ve tahrik edici mâna nereden çıkarılabilir ? Ve ayni cümleler Beşik taş . Fenerbahçe maçında neden ây- İni tesiri göstermemiştir?. Bunları o gizetenin uydurma tah- riklerini ve hayali vakalarını tertip- yen yazıcı da bilir, Yalnız çıkarıla- cak kavganm mazeretini evvelden ha sırlamak istediğini bizim bildiğimizi bilmez... Yine o gazetenin maçtan son ra çıkan nüshasının ilk sayfâsında şu serlevha ile ve müteveffa Manak- yanın “Katil Kont., piyesindeki eda İle halka hitap olunüvo: “Korktuğumuz başımıza geldi İ halkı tahrik eden yülzılarin dün ilk acı neticesi görüldü... » Ayni gâzetenin yedinci sayfasında çirkin maçın uydurulmuş şekli ahali- ye sunulurken şu başlık konulmuş: “Bir tek oyuncu dünkü maçı çi- ğırından çıkarmıya ve takımların biribirine girmesine sebep oldu. O gözetenin muharriri oyuncuları tahrik edici bir yazı icat edemediği- ni anlaymca kabahati her ne pahasr na olursa olsun Galatasaray oyuncu- #undan alıp Güneşli Rebüye yükle- mek üzere yedinci sayfasındaki po- tu kırmış... Şaşkınlığın verdiği bu yüzlü iddin bana bir hikâ- yay tt. Yobaz üfürükçünün korüsmek hikâyesi Anlatayım da İkarilerle beraber eğlenelim: Mahallenin birinde hamile kadınla” rın erkek veya kız doğuracaklarını İevvelden bildiği şöhretini kazanmış bir yobaz üfürükçü varmış. Doğacak | İ çocuğun ne olduğunu keşfetmesi için çağırılnca, ellerini yıkar. Kavuğunu İkaşlarınm üstüne diker. Hâmile ka- dına karşı Iki nefes ettikten sonra ha ziruna döner, dermiş ki: — Vakti merhurtu gelince dünyaya | ir akşam, yalnız başıma &' dan dönüyordum; daha decek sekiz verst'im vardı. Kısra- ğım, arasıra kulaklarını dikerek, tozlu yollarda hızla yürüyor, ve tazı da, kısrağın yedeğinde imiş gibi ayni mesafeyi muhafaza ede- rek arkadan geliyordu. Havada bir fırtmanın âlâmetleri seziliyor- du. Ormanın üstünde koyu bulut- lar toplanıyor ve bir rüzgir ağaç- İ gelecek çocuğun erkek mi kız mı ola- cağını söyleriz. Bugünden sem ömrü kısa olur. Fakat kurnaz yobaz ellerini yıka- mıya gittiği vekit gusulhanenin ka- pısına: “doğacak çocuk kız olacak- tır,, diye yazarmış. Oturma odasının kapısma da gizlice “doğacak çocuk İ oğlan olacaktır.,, satırını karalarmış. Softa, çocuk doğuncıya kadar o evin semtine uğramazmış. Çocuğun doğduğunu işitince koşar gelirmiş. Doğmuş çocuk kız ise ev sahiplerine emredermiş: — Gidiniz güsulhane kapısına ba- kmız. Muayeneye geldiğim gün ç0 cuğun kız olacağını oraya yazmış- tam. Eğer çocuk oğlansa, ev sahiplerine İ şunu söylermiş: — Gidiniz oturma odasının kapısı İns bakınız dünyaya gelecek tıflm cin sini oraya yazdığımı göreceksiniz. O gazetenin Galatasaray - Güneş maçında tuttuğu yol az çok buna ben zer. Bir yandan tahrik edici yazılar İderken öbür taraftan bir oyuncunun İ kavgaya sebep olduğunu iddia ediyor. Yalnız bu iki taraflı iddinda yoba- zın bile akıl eylediği tadbiri unutmus. bildirir. | larm arasından hışırdıyarak geçi- yordu. Rutubetli bir serinlik orta- lığı kaplamıştı. Dizginleri topladım ve ormana girdim, Yol koyu gölgelikli ağaç- ların arasından uzanıyordu, kısra- ğım yorulmuştu. . Rüzgâr ansızm #iddetlendi; ve iri yağmur damla- ları, bardaktan boşanırcasına düş- meye başladı, Büyük bir ağacm al- tında durdum ve yağmurun dinme- sini beklemeye karar verdim. Bu sırada parlıyan Dir şimşeğin ışığiy- le yolun. ortasında-bana doğru ge- İeh'iri bir insan şekli gözüme ir ti/ Arkasından sert bir ses bağır- & — Kim 0? Sen söyle kimsin? — Ben korucuyum.. Bunun Üzerine ismimi söyledim. Ah, tanıdım. Evinize mi dö- nüyorsunuz? Evet, Fakat şu fırtmaya bak- sanıza! — Evet, Fırtma berbat. Y ine bir şimşek çaktı. Ve yağmur büsbütün çoğaldı, Korucü: — Yağmur epey sürecek, dedi. — Ne yapmalı ? — Kulübemde dinlenmek ister misiniz ?, — Memnuniyetle, Kısrağın yularından tuttu; ve iri bir hayalet gibi gâh sola güh sağa eğilerek , Yürümeye başladı. Biraz gittikten sonra durdu. Ve; — Geldik Baron, dedi. Bir çitin ortasındaki kulübe gö- Tündü, Küçük penceresinden hafif bir işık geliyordu. Korucu kapıyı vurdu. İçeriden bir ço sesi — Geliyorum. Şimdi geliyo- rum,. diye cevap verdi. Çıplak bir syak sesinin çıkardığı yumuşak bir gürültü kulağıma gel di ve kapı açıldı. Karşımda elinde bir fener tutan on iki yaşlarında bir kız çocuğu duruyordu. Korucu ona: — Barona yol göster, ben kıs- rağı bağlayıp geleyim.. Küçük bana işık göstererek Ö- nümden yürüdü. Kulübe, besik ve dumanlı bir tek odadan ibaretti. Duvarda bir tü- fek asılıydı. Bir köşeye de iki pös- teki atılmıştı. Masanın üzerinde duran bir me- galeden hüzünlü bir ışık yayılıyor- Hoca doğacak çocukların rı ayrı kapılara yazârınış ve yalnız İ- cabına göre bir tanesinin yerini gös- terirmiş. O akşam gazetesinin yazi- «sı halkın izanma ve anlayışma ke- rametlü hocanın eski kadınlara hür- met ettiği kadar hürmet etseydi, bi- ribirine zıt iki iddiayı ayni günkü ga- zetesinin birini ilk, diğerini yedinci sayfasında verip hakikaten merha- metlik bir hale düşmezdi. Ne diyeyim bataklıkta şaşıran teprendikçe daha batar. Allah kiraseyi sasırtmasın. KORUCU Yazan: "İvan Turgenef" ten Çeviren: Faik BERCMEN ; ; “eseeeesezesee du. Odanın ortasında bir beşik vars dı. Küçük kız feneri masaya koya» rak yere oturdu ve beşiği sallama» ya başladı. Yüreğimde bir sıkmtı duyarak odaya göz gezdiriyordum. Sonra kızcağıza dönüp sordum: — Burada yalnız mısın? — Yalnızım. — Sen korucunun kızı misin? — Evet, korucunun kızıyım, DB irki; dakika geçince koru. vu ve ça yakışıklı, iri yarı, gehiş ökünlu; uzun boylu bir adamdı. Yırtık göm "eği arasından sert adaleleri göze çarpıyordu. Siyah bir sakal yüzü- nün yarısmı örtmüştü. Adını #or- dum.. — Adım Foma Kuzmitç ve li- kabım Biriouk, dedi, Uzaktan onu tanıyordum. Kom- sulardan, Onun ağaç hırsızlarma karşı 96 âmansız bir mücadeleci olduğunu duymuştum. — Demek Biriouk senisin. mansız Biriouk... — Amansız değilim. Vazifemi yapıyorum, İnsan vazifesini yap- madan ekmek yememeliğir. — Karm yok mu?. — Hayır. — Öldü mü?.. — Hem evet, hem hayır., İster- seniz öldü bilin. Sustum, Gözlerini kaldırıp ba- na baktı ve ilâve etti: — Birisiyle kaçtı. Küçük kız gözlerini indirdi ve beşikteki ağlamaya başladı. Bunun üzerine korucu, küçüğe bir emzik uzattı. Sonra kapıya doğru gide rek kısık bir sesle: — İşte böyle dedi. Beşiktekini de bırakıp kaçtı. Size ekmek verir- dim amma bizim ekmeğimizden ye mezsiniz. — Aç değilim.. — Nasıl arzu ederseniz. Çay ol saydı pişirirdim. Gidip kısrağa ba- Kayım ben.. Çıktı. Küçük hâli hareketsiz bir halde yere bakıyordu. Zaman zaman beşiği sallıyor ve omuzlar “dan düşen gömleğini kaldırıyor du. — Adın ne senin küçük? — Ulita,. orucu tekrar geldi ve tahta bir sıraya oturdu. — Fırtma diniyor Baron. Emre- derseniz ormanın kıyısına kadar si zi götüreyim. Kalktım, korucu duvardaki tü- feği indirerek bir fişek sürdü. — Tüfeği neden alıyorsun — Galiba ağaç kesiyorlar. — Buradan mı işittin?. — Evet. Çıktık. Yağmur kesilmişti. Uzak larda, arasıra şimşek çakıyordu. Kovu bulutlarm arasmdan tek tüv A yıldızlar görünüyordu. Korucu birden durdu ve ortalığl dinledikten sonra parmağiyle bül istikamet göstererek: — İşte orda, dedi. tam gecesi ni seçmiş. Ben hiç birşey duymuyordum. — Gidip yakalayım., — Ben de geleyim mi? Korucu hızla yürüdü. Epey git tik. Biz burada bekleyin. Tüfeği eline alarak kayboldd Rüzgârm gürültüsüne rağmen bif şeyler duyabilmek için kulak kar barttım. Birden, korucunun sesi kulağıma geldi — Dur! Kaçma, Elimden kurtu” lamazsn!. i Korucu bir muğjiki ağaç keserke$ yakalamış ve onu öltma alarak, X# merile kollarını bağlamıştı. Bir # guçta da cılız bir beygir bağlı dir ruyordu. — Onu bırak dedim. parasını Den veririm Sana. Biriouk sesini çıkarmadı, Cılı$ beygiri çözüp yularmdan tuttu ve köylüye sert bir sesle bağırdı: — Hadi yürü, karga heri Ağacı ürüdü! Yağmur tekraf yağmaya başlamıştı. Kulüf beye girdik. Korucu, beygiri avlu ya bağladı ve köylüyü sürükliye” rek içeri soktu. Küçük kız beşiği yanmda uyumuştu. Bizim gürültü" müzle uyandı ve büzülerek sessi$| gessiz durdu. Biriouk bana döne“ rek: j — Yağmur uzun sürecek Baro dedi. Biraz uyumak istemez misi” niz?. - Hayır, teşekkür ederim. Fenerin, ve meşalenin ışığı altın” da mujiğin yüzünü iyice görebil” yordum. Endişeyle etrafa bakıyor” du. Küçük tekrar uyumuştu. Kor cu maşanm yanına oturmuş, baş” nı elleri arasma almıştı. Yağı damlaları, damın üstünde tıkırd" yordu. Sükütu mujiğin sesi bozdu: Hey, Foma Kuzmitç! Ne var, ne İstiyorsun? Yakamı bırak benim. ,, İ Korucu cevap vermedi. — Bırak yakamı.. Açlık!.. yakamı. Biriouk sert bir çehreyle: — Biliyorum, dedi, siz hepini bırsızamız, bütün köyünüz hırsıff Mujik tekrarladı: , — Beni bırak, biz mah zaten. Kâhya.. İşte görüyorsun mahvolmuşuz.. Bırak gideyim. — Mahvolmak mı? Fakat kimsenin hırsızlık yapmaya haki yok.. — Bırak yakamı Foma Kuf mitgi. Sen de bilirsin ki aç get mez! sü islik çalıyordu. tekrarladı: Bıra olmuş ujik, sıtma tutmuş gibi HÜ riyordu; nefes alırken gü Ürmitsizli CArranı 10 uncudif

Bu sayıdan diğer sayfalar: