29 Temmuz 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4

29 Temmuz 1937 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sahte Rapor Meselesi T Mahkermelerde AN Yeni Kombinalarımız Parkta öpüşen! Merinos ve Sunğipek | Fabrikaları 3 ay sonra İki genç Tıbbı Adli B aşkatibi Tevkif edildi . Ağırcezaya Verildi Bir ihtilâs suçundan tevkif ve Ağırceza mahkemesinde muha- keme edilen Galata Belediye tahsildarı Nadir hakkında sahte ra- | por verdiği suçile tevkif olunan Trbbadli müessesesi başkâtibi Raif hakkındaki tahkikat bitirilmiştir. Terfi Listesine Dahil Olan Adliyeciler Adliye Vekâletinde çalışam ayırma komisyonunun terfi edecek hâkimle- Yin bir listesini yaptığını ve müddei- mumlliğe de tebliğ ettiğini din ha. ber vermiştik. Bugün de terfie liya- | kat kazananların isimlerini veriyo - ruz: Terfide hâkimlerin temyiz edilen kararlarının tasdik edilmesi esas tu- tulmuştur. Yüzde elliden yüzde yet- miş beğe kadar kararları tasdik edi- len hâkimler kanunun A ve yüz de yetmiş beşten fazlas: tasdik edi- İenler de kanunun B frkrasma göre terfie hak kazanmaktadırlar. Istan- | bul hâkimlerinden A fıkrasına göre terfi edenler şunlardır: İkinci sorgu hâkimi Mahir Verdi- Gil, ağır ceza azasından Muhlis Tü- m: den, ikinci ticaret reisi Temail Hakkı Pur, Birinci hukuk azasından Muhit- tin, dördüncü hülük azasından Sab- Fİ, altmcı hukuk aza muavini Ham- di, asliye dördüncü hukuk azası Atıf, Beyoğlu sulh hukuk hâkimi Cevat, İstanbul icra muavin hâkimi Lütfi, İ Sultanahmet sulh ceza hâkimi Salâ- haddin Demirelli, müddetumum! mu- '&vini Ferhat Dömeke, B. fıkrasma göre, tercihen terfi et- | tirilen de Kadıköy sulh hâkimi Rauf- tur. Pencereden Düşen Çocuk Dün Öldü Bay Ismailin bir buçuk yaşındaki Kızı Nurhayat adlı kız pencereden düştüğü için Şişli Çocuk hastanesine kaldırılmıştı. Yavrucak hastanede öl mliştür, Müddelumumilik tahkikata Mizum görmüş ve Tabibiadil Salih Ha İşimi göndererek cesedi muayene et - ağır cez& azasmdan Sami Er-| Yapılan tahkikata ve iddiaya göre, Tibbradli müessesesi, Nadirde cezai ehliyetini kaldıracak hiçbir hastalık tesbit etmediği hakkında raporunu yazdığı halde Raif 500 liraya Nadir. le pazarlık etmiş ve bu raporun hilâ- fa başka bir rapor yazarak altına da meclis azasımın taklit imzalarını atmış ve böylece müddelumumiliğe göndermiştir. Raif ayni zamanda Ta- porun okunacağı gün ağır coza mah. kemesine gelmiş ve dinleyiciler ara- sında bulunmuştur. Raif, müddeiu- poru kendisi yazmadığını iddia etmiş ve fakat seçilen ehli hibre Tıbbıadli müessesesine giderek bütün makine- lerin yazısını ve Raifin imzasmı tet- kik etmiş ve Raifin bir çok imlâlanda (K) yı (G) gibi yazdığını, bu mü» | zekkerede de ayni şekilde yanlış im- lâ kullandığını görmüş ve sahte im- zalardaki yazıların da Raifin olduğu İ neticesine varmıştır. Birinci sorgu hâ kimi, Raif hakkındaki tahkikatın bi- mesine vermiştir. Yakında muhake- mesine başlanacaktır. Düzceden Gelen Yaralı i o Hastanede Öldü Düzeede bir cinayet neticesinde ya- ralanan Mustafa oğlu Recep adir bir delikanlı evvelki gün Gureba hasta- mesine getirilmiştir. Recep'dün has- tanede öldüğü için müddefumur.ilik İ tahkikata el koymuş ve tabibladilleri göndererek cesedi muayene ettirmiş- tir. Verilecek rapora göre tahkikata devam edilecektir, Emniyet Müdürlüğünde Adli İşler Süratle Görülecek Umum Emniyet müdür muavini B. Izzettinle Istanbul Emniyet Direktö- Müddetumumi Hikmet Onat: ziyaret etmişler ve yarım saat kadar görüş- İ müşlerdir. Bu münasebetle Emniyet. direktörlüğündeki adli işlerin daha #eri ve daha muntazam tedviri de| mumilikte daktilo ile yazılan bu ra-| tirmiş ve evrakını ağır ceza mahke- | rü Salih Kılıç, dün öğleden sonra! Mahkeme, Suçluları Hapse Mahküm Effi Sultanahmet sulh birinci ceza hâ- kimi dün Şükrü ve Virjin adir iki genci tevkif etmiştir. Bunlarm suçu | parkta öpüşmektir. Iddiaya göre hâ- dise şöyle olmuştur: Şükrü 23, Virjin 28 yaşındadır. Dün, bunlar kolkola girmişler, Fatih parkına çıkarak, bir kannpeye otur- müuşlar ve konuşmuya başlamışlardır. Bu gençlerin arasıra şakalaştıkları İ ve öpüştükleri parktaki Kalabalığın nazarı dikkatini çekmiş ve polise ha- ber verilmiştir. Polis bunları yakala- mış ve meşhut suçlar müddelumumi- liğine göndermiştir. Hâdisenin iki de şahidi vardır. Virjin, kendisini şöy- İle müdafaa etmiştir. — Şükrü bana evlenme teklif edi- İ yordu. Ben doğrudan doğruya kendi- sine cevap vermedim. Anneme #orü- | yım. Müsaade ederse söz veririm, de- dim, Fakat Şükrü, anneme sormamı münasip görmedi ve şaka tarzmda benim ağzıma hafif bir tokat vurdu. j Bunu görenler öpüştük, sandılar. | Hem iki nişanlmm öpüşmesinden ne | çıkar? Şahitler yalan söylüyorlar. Şahit Mehmet, şunları söylemiştir: — Hayır, bay hâkim.. Ben katiy- yen yalan söylemem. Bunlar öpüşü- yorlar, kucaklaşıyorlardı. (Herkes gördü. Hâkim, suçluların sabıkasmı da sormuştu, Şükrüinün sabıkasr olduğu anlaşılıyordu. Mahkeme, suçlarını sa» bit gördü ve ceza kanımunun 419 un- cu maddesine göre alenen hayasızca vazı ve hareketlerde bulundukları i- çin Virjine 15 gün hapis ve 15 lira para cezası, Şükrüye de 17 gün ha- Pis ve 175 lira para cezası verdi ve her ikisini de tevkif etti, ÜÇ GÜN HAPİS Düv Bomonti caddesinde Servetle görümcesi Nimet kavga etmişler, Sul tanahmet üçüncü sulh.ceza mahke- mesine verilmişlerdir. Hâkim, Nime- te üç gün hapis ve bir lira para ce- zası vermiştir. Bir Muallim Çıldırdı Bursa, (TAN) — Buradaki Ferah oteline misefir gelen Mersin orta mektebi tarih ve coğrafya muallimi Ahmet Ataman ansızın delirmiştir. “Yeni Mersin,, Refikimiz “Yeni Mersin” refikimiz 10 yaşıma İ bitmesi Için çalışılıyor. işlemeğe başlıyacak eşlerinden en gipek fabrikasmı görmeğe gidiyo- mizin en güzel köşelerinden birinde kurulmuştur. Gemlik körfezinin Bur- sa tarafındaki kıyısında... koyu nefti | renkli zeytin ağaçlarının arasmdalil bembeyaz rengi ile çok güzel bir kon- tras yapıyor, Otomobilimiz fabrikanın tam kapı- #inm önünde durdu. Körfezin bu sa- hili âdeta bir anababa günü yağıyor. Yüzlerce insan, gidiyor, geliyor. A- rabalar mekik dokuyor. Hummalı bir faaliyet var, Fabrikanın bir an evvel W Fabrika hakkında aldığım malü- matı okuyuculara veriyorum: G emlik Sungipek fabrikasi, Sü- mer Bankın kurmakta oldu- ğu fahrikaların orta büyüklükte bir modelidir, Irili, ufaklı 10 binadan! ve bir elektrik santralinden müte- | şekkildir, Fabrika işlemeğe başladığı vakit tekatı, memleketin bugünkü sungipek ihtiyacını tamamen karşi Uyacak bir heldedir. Fakat sungipek istihlâki, ithalât fiyatlarının yüksek- Gemlik fabrikası, bütün dünyadaki moderni olacaktır. Sunğipek fabrikasının umumi görünüşü A emlik yolundayız. Yeni inşa Jbunun bizdeki sarfiyatınm da arta- edilmekte olan Gemlik Sun-|cağı şüphesizdir, fabrikanm yakın bir zamanda geniş- | ruz, Bu yeni fabrikamız, memleketi- İletilmesi bir zaruret halini alacaktır. Fabrikanın açılma resmi, tahmin € dildiğine göre Merinos fabrikasınm resmile bir arada ve büyük ihtimalle mütehassıs ve mühendisler, memle- kete dönerek vazifelerine bağlamış- kanın arka tarafında küçük ve sıh- hi şartları haiz bir mahalle vücude İ oatirmaktadin. amlik Sinsinsir #ah (rikasıdnuyada Bu” işi" yapan fabri- kaların en Yenisi ve en möderni ols- caktır. yenisi ve en Hesaplari göre, ilkteşrinde olacaktır. vvelce Avrupaya yetiştirilmek Üzere gönderilmiş olan 'Nirk ardır. Sümer Bank, memurlar için fabri- Genç Bir Meslekdaşı Kaybettik t refikimizin tahrir he-| yetinden Izmirli Avni Tutuşun teda- vi edilmekte bulunduğu Alman has. | * tanesinde vefat ettiğini teessürle ha- ber aldık, w.17.97 Bugünkü Program ÖĞLE NEŞRİYATI : 1230: Plâkla Türk musikisi, 12 50: Havadis, 13,05: Muhtelif plâ& neşriyatı, 14.00: SON. | AKŞAM NEŞRIYATI ; j 18,90: Plâkla dans musikisi, 9 80: Spor müsahabeleri: Eşref $€ fik tarafndan, 19,30: Vedia Ri Ye urkudaşları tarafından Türk ii sikisi ve halk şarkıları, 20.30: mer Rıza tarafından Arspçe #ÖY” lev. 2045: Safiye ve arkadaşlari tarafımdan Türk musikisi ve h&lk şarkıları (Sant Ayarı), 21,15: OF kestra, 22,15: Ajans ve borsa bs“ berleri ve ertesi günün proj 2230: Plâkla sololar, Opera ve © peret parcaları. 23,00: SON. timin Program Ozü 18 Varşova; Senfoni (Beeth©- ven) Plâk ile, 18,35 Roma kısa d8İ gast! Senfonik konser, HAFİF KONSERLER 9,30 Pariâ kısa dalgası: PAK 1015; Keza. 13: Keza. 13,10 Bük“ reş: Kristal orkestrası, 14.15: Pa“ ris kısa dalgası: Bennes'den kon ser nakli. 15,35 Roma kısa dalgas Koro havaları. 18,30 Paris kısa gası: Orkestra, şarkı. 18,45 Mosko* ya, karışık konser, 19.15 Varşova: Enstrumanta) plâklar, 19,35 Peşte: Şehir bandosu, 21 Varşova: Hi musiki konseri (Sopran ile). 21/10 Kolonya: Büyük eğlenceli konser- 22.05: Prag kısa dalgası; Faust'tan bir balet sileti. 22.40: Peşte: Rad- yo salon orkestrası. 2245 Bilkre$ Lokantadan musiki nakli, 23,20 Vİ yana; Neşeli musiki. 23,30 Kolon“ ya: Orkestra, sopran. 23,50 Liv zig: Eğlenceli halk musildsi, 24, Peste; Çigan orkestrasr. OPERALAR, OPERETLER 19 Moskova: Bir operet nakli 19,45 Bükreş: Plâklarla Fransız ©“ pera musipisi, 21 Lâypzig: Pucdi ni'nin “Madame Butterfly” operasi 22 Roma: Bolto'nun “Mefistofele operası, 22.05 Prag kısa dalgasi" Oreret musikisi. RESITALLER 17.15 Varşova: Silezya şarkılari 19 Bükres: Pifkla piyano konseri, 2010 Lâypzig: Halk şarkıları, 20.40 Bükreş: Keman resitali (Vivslâl * Kreisler, Sen - Sen, Dvorak, â'ni), 22.25: Prag kisa dalgaff” Musiki ve neşeli şarkılar. 23 Ver” Enstrumantal ve $i eri, 23.30 Varşova: İspanyol halk” ları, — Aleni Teşekkür Memleket hastehanesinin tam b mahrumiyet denilecek derecede fen” nİ malzemesinin nevakısına reğm€” refikamın bir batında iki çocuğunü lik bir suhulet ve arızasız almek suretile hazaket ve mahâreti sebe" den Bitlis memleket hastahanesi op?" tirmiştir. Zahirde hiç sukut eseri gö- Tülmediği için ceset Morga kaldırıl mıştır. alınmıştır, Bir de buraya gelmişsin, memleketin bin yülik âdetin bozmiya, din kızna göz dikmeye, elin oğlunun oyüreğini yakmıya ça- lışırsm. Bak sana söyliyeyim Mebus! Bu işten vazge- « çeceksin! dinle, namusunla ister burada oturursun. İs- ter boynunu kırar, cehennem olursun! Erdenin işine erre kader karıştığını işitirsem, dinim, imanım hak- kı için senin pestilini çıkarır, ve dünbeleğini patlatt. rim! Ben bütün cepheleri dolaştım! Altı yara aldım. Xüz defa ölümden kurtuldum. Bana artık kâinat vız gelir. Şimdiden sonra bedava yaşıyorum. Sizin gibi- leri çala sırım adam etmekten başka, dünyada hiç bir emelim yok. Bir köroğlu bir ayvazım. Bugün Musula da atsalar, yarın yine ense kökündeyim! Ya dua et ö- leyim! Yahut bu işten vazgeç! Işte bu kadar! Herkes, donmuş, âdeta nefes almaktan çekinmiş bir haldeydi. Dünbelek zade, belki kırk kişinin önünde 8öylenen bu sözleri artık işitemez oldu. Kulakları u- gulduyor, gözleri kararıyor, elleri titriyordu. Yüzbaşı merdivene doğru bir adım attı, Arkasma döndü ve yüksek sesle: — Hâ! dedi, Bana bak Kadı! Bu işi sen çığırından çıkardın! Yeni bir teavire kalkayım deme! Sonra 88- Bin de cübbeni ters giydiririm! Ortalık tıssas!!!! Yüzbaşı gittikten sonra, orada bulunanlardan bir İki kişi, akıllı davranıp mebusun yanına sokuldular ve kulağına: — Sizi biraz dışarıdan çağırıyorlar, Diyerek kaldırdılar, Bu bir güzel vesile oldu, hemen aşağı indi ve ya- nında yürüyen: Efendi Hazretleri, biraz müteessirsiniz, eve t0ş- rif edip biraz istirahat buyursanız. Dedi. Mebus ses çıkarmadan, tin tin; evinin yolunu tuttu, Fakat kimse Kadıya yardıma koşmadı. Pence- Te kenarında, renksiz ve korkak, büzülmüş kalmıştı. mevzuubahis olmuş ve bazı kararlar | girmiştir. Tebrik ve muvaffakıyetie- İrinin devamını temenni ederiz. liği dolayıslle süratli bir. yükselme göstermiştir. Halbuki cihan sungi- pek istilâkine sit istatistikler tetkik milli Sungipek arzolunduğu Cenazesi bugün saat on bir buçuk- ia Alman hastanesinden kaldırıla- cak, cenaze namazi saat yarımda Teş edilince anlaşılıyor ki, bu maddenin | vikiye camiinde kılmdıktan sonra sarfiyatı, seneden seneye hendesi nis- | Feriköy mezarlığına defnedilecektir. petlerle artmaktadır. Mit piyasaya, | Bütün ehibba ve arkadaşlarına tazi- gün, yetlerimizi sunarız. ratörü Sadık Akkoyunluya her i#” miz aleni şükran ve minnettarlığın” #in İlânını kıymetli ve memleket İÇİ çalışan gazetenizden hassatan rica © deriz. Bitlis Emniyet müdürlüğü üçünü komiserlerinden Osman Nuri Erez Refik “Tekinin, cinnet halindeki nutku kimsede bizlı konuşmuıya mecâl bırakmamıştı. Yalnız mütekait Ka- sım Ağa, bir gayretkeşlik göstermek istedi: — Çok ayıp oldu canim! Bu ne hal? Demiye kalmadı..Şube hesap memuru atılarak çr kıştır — Sen ayıbı mayıbı bilmezsin, sus orada Kasım Ağa! Kasım Ağa cevap vermek isterken, öteden başka murutılar işitileli, Kasım Ağa falsosunun ehemmiyetini anlıyarak sus- tu. Kadı tekrar mırıldanmak istedi: — Manzallah! Cinnet efendim! İşte cinneti muvak- kate denilen şey.. Kâtip tekrar atıldı; — Kadı Efendi! Fazla söyleme şimdi yüzbaşıya haber veririm ha! Bir geriye dönerse sonra karış- mam... Bu sözler, oradakilerden birçoklarımı gizli gizli gül- dürdü. Elân yüksek sesle ve hattâ başka meselelere dair birşey görüşülmüyordu. Vaka şimdiye kadar gö- rülmüş şeylerden değildi. Bununla beraber pek azı müstesna olmak üzere, herkes buna memnundu. Her kesin yüreğinde bir acı, ambarında bir delik ve ha- yatında bir yeis vardı. Onu açacak, onu kışkırtacak ve teselli edecek bir tuğyan lâzımdı, Bunu, Refik Te- kin yaptı ve o gün, oradakilerin ve iki saste varma. dan bütün memiexetin şükranını Kazandı, İhtiyar müftü bu işten memnun olmakla beraber, endişe edi- yordu. Bu heriflerin iftirada ne kudretli mahlükler olduğunu bildiği için, bu yaştan sonra başıma bir hal getirmelerinden çekiniyordu. Tahir Efendi, daha gün görmlşlerden olduğu için müftünün bu yürek üzün- tüsünü sezmekte gecikmedi. Kulağına eğilerek, ya- vaşça : — Bunlar olağan şeyler, efendi. Merak etme sen. Sade ömrünün son deminde millet tarıma böyle bir hayra sebep olduğun için sevin. Bizim birer ayakları- mız çukurda. Salâh, felâh günlerini göremesek bile, hiç olmazsa böyle başlangıçları görmekle müsterih olarak gözümüzü kaparız. Ateş olmıyan yerden du- man çıkmaz. Hemen Tanrı bu dumanın ateşini mües. sir eyliye. Yüzbaşı kulağı delik bir adamdır. Birşey- ler bilmese bu kadar ileri gider miydi? Refik Tekin sokak kapısından girerken beslemeye sordu: — Küçük bey yukarıda mı? — Hayır, büyük hanımla arka bahçede.. Havuzun yanmdan arka bahçeye saptı. Tahta par- maklık kapısını çekerken Erden gördü. — Anne, yüzbaşı geliyor. — Buyursun, Erden merak ve heyecanlı tâ uzaktan, Refiğin yü- zünden havadis anlamıya calısıvordu. Fakat birşey * anlayamadı, yaklaşmasını bekledi. Refik gülüyordu. Bu gülüşte bir hayli şeyler ol duğunu sezen Erden on adım ileriden sordu; — Ne haber bakalım? Refik şakalaşmıya çalışarak: — Dur bakalmı! Evvelâ merhaba! Hele şuna bal hanım teyze! Insana merhaba demeden havadis soru yar. R Tirşe başörtüsünün altında balmumu çehresile rü- barek bir âbideyi andıran kadın tatlı bir gülümseyiğ le: — Sabahtan beri dört dönüyor. Şimdi de beni kıs rakların yanına sürükledi. — Evvelâ bana ya bir ayran, ya bir nar şerbeti Sonra konuşuruz. — O kadar mı susadın oğul ? — Susamaktan değil hanım teyzeciğim, kızgınlık” tan, kızgınlıktan!. — Hayrolsun ne oldu? — Küplere bindim, fıçılara bindim, cehennemleri atladım. Nihayet berbat ettim geldim. Kepaze herif beni yüzbaşı gördü, Yıldızbelen tepesinden Akçay dem larına bakar gibi kuşbakışı bakmıya başladı. Seni kan bur seni, seni mendebur seni! z- Söyle canım oğul ne oldu? — Ne olacak? Şubeden çıktık efendim, doğru kanbura gittik.. i Refik bazı hiddetli, bazı alaylı bütün vakayı bir bir anlattı. Hâfız Hanım merakla sordu: — Şimdi ne olacak? — Allah iyi yapar, Oteki parti daha gelmedi mi? — Hayır, daha gelmedi, — Bulmuşlar mı? — Evet, şimdi kızlardan birini gönderdim. Usule8- cık sormuş, yukarıda erkek misafirler var demişler» Zahir hâlâ oradalar. Bari onlar birşey çıkarmasalar» dı. (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: