29 Ağustos 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6

29 Ağustos 1937 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

iş 6 ( sPor ) Pire Muhteliti Galip Misafir Takımın Oyunu Bizden Üstün Değildir Bugün Taksim Stadında Yunanlılarla Fener- Güneş Muhteliti Karşılaşıyor Futbol tatili dolayısile haftalar. danberi ayaktopunu özlemiş olan meraklılaria dolan stadyomda Pire muhteliti, Galatasaray — Beşiktaş karışık takımmı 4—3 yendi, Dünkü oyunun son dakikasında muhakzak beraberliğimizi temin e- decek penaltı kaçırılmamış olsaydı, oyunu dört dörde berabere bitirmiş olurduk. Ve berbere netice iki ta- rafm çıkardığı oyunun tam hakkı 0 Yurdu, Pire muhteliti bugün de Fener — Güneş karışık takımiyle çarpışacak- tr. Eğer yapılacak takıma oyuncu- ziyade o halihazırdaki #dmsnları ve nefesleri en iyi oyuncu- ları seçerlerse, misafirleri gözü do- yurur bir farkla yenebilirler zannın- dayız, TEA id Oyunun tafsilâtı Sahaya evvelâ Beşiktas-Galatasaray takımı Beşiktaş formasile çıktı. On- lardan biraz sonra, Yunanlı misafir. lerimiz. Fanillları mavi, pantolonla- rı beyaz formalarile koşarak geldi - ler ve halkı selâmladılar. Yunan kafile reisi, iki dost millet gençliğinin spor sahasında temiz ve dostane temasma vesile veren İstan- bul belediyesine teşekkür eden kısa Hutkunu söyledi ve ahaliyi selâmladı. Yunan kafile reisinden sonra bele. diye namma stad müdürü Bay Suat çevtp verdi, , Oyuna hakem Ahmet Ademin ida- resinde başlandı. Beşiktaş-Galatasaray muhteliti şu: şekilde idi: Mehmet Ali, Hüsnü, Fa- ruk, Bfak, Aytan, Şükrü, Ridvan, Süleyman, Hakkı; Haşim, Eşref. Buna mukabil Pire muhteliti O- limpiyakostan 6, Etnikostan 5 oyun- Gi alarak Dömiseç, Zaros, Koçoyani, Helmis, Kasimatis, Alifrankis, De- fondis, Papaandonya, Vozos, Sim- Dünkü maçtan başka bir görünüş yonides, Zografidiş şeklinde çıkmış-| tajı çok uzun sürmedi Tam 43 ün: t dakikada soldan yaptığımız bir hü- cum Kale önünü karıştırdığı sırada Haşim falsolu bir vuruşla muhtelitin Ikinci golünü yaptı. İkinci devrede Ikinci devreye Galatasaray.Beşik- taş muhtelitinde büyük bir değişiklik 1 Merkezden yaptıkları ilk akmları- hı müdafaamız kuvvetli bir şarjla ber taraf etti. Sağdan açılan bir hücu - mumuzda Hakkmın ilk şütünü kale- cileri yumrukla karşılıyarak kalesini tehlikeye soktu ise de Haşimin şütü avut oldu. Yunanlıların ilk golü Onuncu dakikadan itibaren açıl- Dünkü maçtan bir enstantane ye, Feyzi haf hattına, Bülent solacr- ğa geçmişti. Yunanlılar da kalecileri- ni değiştirmişlerdi. Oyuna bizimkile. rin akmiyle başlandı. Beşinci dakikada sağaçıklarınm ka leye havale ettiği şüt sağiçin ayak koyuşiyle seyrini değiştirerek diğer köşeden üçüncü defa olarak kalemi- ze girdi, Oyundaki durgunluk uzun sürmedi. Tekrar açılmağa ve oyunu müsavi gökle sokmağa başladılar. 18 inci da- kikada soldan tazelenen bir hücumu- muzda Bülendin ortalamasını Hüş- nünün yere yatarak kaleye günder- mesi günün en enteresan numarası oldu. Ve dakikslarca alkışlandı, Pireliler hâkim 30 uncu dakikada soliçlerinin u.- zata ŞOKUZU ÜL GUTUMC Beya Jarmı kazanan Pire muhteliti açılma- ğa ve oyunu nısıf sahamıza yerleğ- tirmeğe muvaffak oldular. 39 uncu dakikada santradan topu kapan Hüsnü şahsi gayreti sayesin- de önline gelenleri geçerek - üçüncü golü yapmağa muvaffak oldu ve tam 43 üncü dakikada ayni vaziyette kar leye giderken Yunanlı müdafile çar- pıştı, Verilen penaltı bir takım iti- razları mucip (oldu ise de aakem kararında ısrar etti. Ve Hüsnünün çektiği penaltı dire ği sıyırarak avuta gitti, ki dakika sonra da oyun bu vaziyet değişmeden yapıldı. Hüsnü muhacim hattına, | Pire muhtelitinin 4—3 galebesile ni- Valasterdi müdafaaya, Sacit kale.İhayetlendi. mağa ve sağlı sollu akmlarla kalemi- zi tehdide başladılar. 14 üncü dakikada merkezden inki- gaf eden yeni bir hücumlarında de- marke vaziyette bulunan sağiçlerine giden top ufak bir burun vuruşle sol zaviyeden içeri girdi. On dakika süren büyük bir dur. gunluktan sonra kalemize yaptıkları iki üç akımda kolaylıkia gol kozunan Yunanlılar biraz gevşer gibi oldular. i hisseden bi. Onlarm bu staletini . Su Sporları Ajanlığı tarafından ter rökilerin bilhassa sağdan yaptıkla- rı hücumlar tehlikeli oluyordu. Tam 20 inci dakikada yine sağdan yaptı- ğımız bir akmı favul ile kesen Yu nanlılara 30 metre mesafeden Eşfs- kin çektiği favul kalecinin hatası yü- günden kaleye girerek oyun beraber vaziyete girdi. Bu golden sonra Yunanlıların tek- rar hücumlarını sıklaştırdıklarını ve Kalemizi tehdide başladıklarmı gö - rilyoruz. Bu sırada merkez müha- Gimleri kaleci ile karşı karşıya kal dığı halde bir şey yapamadı. 30 uncu dakikada bizim takımda değişiklik yapıldı. Süleyman çıktı, yerine Bülent girdi. Bu sırada on- lar da sol haflarını değiştirdiler, Yunanlar eskeri hücumlarmı sağ- dan yapıyorlar. 40 ıncı dakika sağ taraftan inki- gaf eden bir Yunan hücumunda orta- lânan topu soliçleri güzel bir sıçra- yışla merkez muhacimlerine geçirdi. Demarke vaziyette bulunan merkez muhacim de zayıf bir burun darbesi- İe ikinci defa olarak topu kalemize soktu. Pire muhtelitinin iki birlik avan tip edilen Istanbul yüzme birincilik. leri dün Moda yüzme havuzunda ya- pılmıştır. Dünkü müsabakalarda çı. kan bazı hâdiseler dolayısiyle geçen senenin yüzme şampiyonluğunu kaza- nan Beykoz Klübü bu yarışlara işti. rak etmemiştir. Ajanlık tarafından saat 14 te ilân edilen yarışlar ancak 16,15 te başlı. yabilmiştir. Müsabakalara yalnız Ga. latasaray yüzücüleri girmişlerdir. Dünkü neticeler şöyledir; 100 metre serbest yüzmiye Galata saraydan üç kişi iştirak etti ve neti- cede Orhan birinci, Halil ikinci, Mah. mut üçüncü oldular. 100 metre sırtüstü müsabakasında Gulatasaraydan Şamil yalnız başına bu mesafeyi katetti. 400 metre serbest yüzmeye yine Ga latasaraydan üç yüzücü girdi ve Halil birinci, Mahmut İkinci, Orhan üçün. cü oldular. Son olarak yapılan 200 X 4 bayrak yarışmı Galatasaray Orhan, Halil Malımut, Nevinden mürekkep takımı yalnız başma yüzdü ve birinci oldu. Yüzme Birincilikleri Beykozlu'ar, Hakem Heyeti Vaktinde Gelmediği Için Dünkü Müsabakalara Girmedi'er Beykozlu yüzücüler ne diyorlar? Müsabakalardan sonra gördüğü. müz Beykozlu yüzücüler, yarışlara i$- İ tirak etmemelerinin sebeplerini izah ederek şunları söylemişlerdir: “Müsabakalar Ajanlığın resmi teb- liği ile saat 14 te olacağı ilân ed. sırada müthiş bir yağmur yağıyordu. Hakem heyetinden kimseyi bulama. dık, Yirmi dakika bekledik Hakem heyetinden yine kimse gel- memişti. Bu havada müsabaka yapı. lamıyacağını tahmin ederek evlerimi ze dağıldık. Sonradan haber'sldık ki, sant 16,15 te yarışlara başlanmış. Bu bizim için büyük bir haksızlıktır, Kap tanımız lâzım gelen makamlara itiraz etmiştir. Zaten nizamname mucibince bir milsabakaya iki klüp iştirak etmez 88 6 Yarış muteber değildir .Bahusus Istanbul birinciliğini tayin edecek 0- lan böyle mühim bir müsabakada ne hakem heyeti zamanında gelmişti ve ne de hava yüzmiye müsaitti. Amatör sporcuların böyle bir soğuk havada İ yüzdürülmesindeki mahzur da mey. İ dandadır, Bütün bu hakikatleri ispat edeceğimiz muhakkaktır... yordu. Saat 14 te havuza geldik. Bu| TAN içbir musikişinas karısnm gözünde, bir maestro, ya- ni orkestra şefi değildir. Sadece ko casıdır. Ve Andi Tonnessen'de bu kaidenin istisnası olacak bahti- yarlardan sayılamazdı. Andi, bü dünyaya maestro olmak için gel- mişti, O kadar ki, daha çatal tuta- madığı zamanlarda kaşığını edalı edalı sallayışında bile bu meziyeti gösteren haller vardı. Üç yaşmda da, boş bir teneke ve boru diye kul landığı kırık bir gaz lâmbasile, bir konser verince herkesin ayakları suya erdi, ve bu çocuğun hakikaten bir maestro olacağına inandılar, Büyüyüp musikiyi kendisine mes- lek edinince, hemen şöhrete kavuş mak, ismi etrafında balonlar uçur- mak sevdasına kapıldı. Mükemmel saksafon çalıyor ve haftada 12 H- rayı kıvırıyordu. Eğer, eski tema- yüllerini bırakmayıp ta bir cazbant, ta davulculuğuna devam etmiş ols saydı, şimdi gül gibi geçinip gide- cekti, ndi eski bir boksörün açtığı bir kahvede, piyâno ve ke- mandan ibaret olan bir orkestra takımında, hem piyano çalıyor, hem de maestroluk ediyordu. Topu to- pu üç kişilik bir takımın şefi olu- gu, etraftakileri güldürmüyor da dildi. Amma, Andi buna hiç mete- lik vermiyor, sanki muazzam bir orkestrayı idare edermiş gibi, ha- reket ediyordu. Maestromun baha- can hali, sevimli tavırları, kahveye bira içmiye gelen müşterileri sik- mıyor, bilâkis neşelendiriyor, el- den düşme skortsuz piyanonun çı- kardığı seslere uyan cırlak sesli ke- manm sözüm ona yarattığı hava- ları konuşmalarını kesmiyerek din liyorlardı. Andi, konserine başla- mazdan evvel, orkestrasının Zigeu- nerliebe, Das Land des Lachelns'i çalacağını ilân eder, bunlara dair birkaç söz söylerdi Orkestro başla- Yip ta almanca anlamıyan dinleyi- ciler bu tuhaf isimli şarkıların bil dikleri, dinliye dinliye âdeta her notasmı beyinlerine hâkkettikleri parçalar olduğunu anlaymea, kelb den kopan kahkahalarile onun bu ta aman molla önle bira ikram ederlerdi. ekspiri okumuşsanız şuna benzer bir cümle hatırlar- sınız: Hamle edici hırslar, ambis , birden patlayıverir, taşar. Andiye de aynen böyle oldu. Daha kaba söyliyelim: Andi yutamıyaca ğı lokmaya sarıldı. Cuma gecesi sa at dokuzu çalmca, küçücük sahne ye çıkan Andi, eetekatoyu keman- emin, tüysüz kafasma vurarak vurarak halkı süküta devet etti ve Baylar, Bayanlar. diyerek söze baş İli. — Şu yaşadığımız ülkede çok geri kaldırdığımıza ve diğer memle ketlerin ham sonuncu tezahürlerini anlıyamadığımıza inaniyorum. Bu- nun sebebi de, kendi kendimizi ke male ermiş telâkki etmemizden, ve başkalarile temastan çekinmemiz- den ileri gelmektedir. Onun için ne fazla bir şey öğrenmiye çalışiyor, ne de eski bildiklerimizden şaşıyo- ruz. : Andi söylediilerine inanan bir adam tavrile bu edebi konferansı- na yine devam etti: — Bu küre üstünde geniş bir ülke vardır ki, bizim diyarımızda pek az tanman bir dâhiyi yetiştirmekle ö- Zünmektedir. Bu ülke öyle bir il ham kaynağıdır ki, bizim de bu kaynağın başma eğilmekten başka yapacak bir şeyimiz yoktur. Bay- lar, Bayanlar anladığınız gibi Rus- yadan bahsetmek istiyorum... Maestro Andinin sözü eğzmda kaldı ve bu parlak konferansını bi tirmek nssip olmadı, ona. Çünkü dileyicileri ona mecal ver mediler ki.. Zavallınım siyasi söyle- vi bulunmadığına, sadece Çaykovs kiye dair bir iki lâf edeceğine bir türlü inanmak istemediler. Gürül- tü, patırdı ederek bu musiki üsta- dını susturmıya başladılar. Ve An di, o minyatür sahnede, durmuş, bu gürültü patırdının arasında $6- sini duyuramıyor. Ha bre ağzmı açıp kapıyordu. Estekatoyu ses veren mâkesi kemancı da başmı i- çeri çekmişti. Bunun için de Andi değneği boş yere sallıyor, vuracak bir yer arıyordu. Müşteriler, onun deli gibi, çıldırmış gibi kolların sallavısını âdeta bir meydan oku- HiKÂA YE 29.5.0800 MAESTRO'NUN KARISI! Anlatan: İbrahim Hoyi ma gibi telâkki ettiler, Andi kumanda değneğihi sağa sola savurdukça müşterilerin de şamatası o nisbette fazlalaştı . ehri ayini icraya memur hiz metçi kiz, programda ya zılı olmıyan bir numaranm da geç a int piyanonun yanından uzative- rirken, zavallı tazecik, bir de müva- zenesini kaybetti, ve yere yuvar lanmamak için de bir elile sözüm ona şanonun kenarını tutunmuyâ çalışırken, öbür elinden de bütün 6 kokulu mehtap kâğıtlarını bıra- kıverdi., İşte tam bu sırada maestronun kemancıya ışıkları söndürüp Çay- kovski merasimine başlanması için emir vereceği tuttu. Niyetini de an uyorsunuz. Böylelikle halkı yatış- tırmak istemişti. Bilinemez nasıl oldu, nereden koptu. Karanlığa boğulmuş salon- da bir şey parlayıverdi. Ve kahve nin içi, Sanki ortasma arayıcı fi- şekler düşmüş gibi bir aydınlandı, bir karardı. Ortalık karıştı. Her 2 man erkekliklerini ortaya süren müşteriler, ilk önce bayanlarmı kur taracakları yerde, öz canlarının kaygusuna düştüler ve kahvenin biricik kapısından kuduz tutmuş in sanlar gibi fırlayıverdiler. Maestromuza gelince, şafi köpe- ği gibi tirtirtitriyor, ve etrafa du- yuramadığı sesle elektrikleri yaki- nız, yakmız diyorum.. diye hayki- rıyordu. Andi, şehirler bombardıman edi- lir veya koca denizlerin ortasında muazzam gemiler batarken, Or- kestralarımı idare öden maestro- larla orkestralarda çalışan fedakâr musikişinasların menkibalerini işit memiş değildi. O da, bu meslekta#- larmdan aşağı kılmak istemiyor- du. Her ne pahasına olursa olsun, konserine devam etmek azmile pi- yanoya doğru #tıld. Amma, kör talihe bakınız ki, mesafeyi mi he- saplıyamadı, nedir, o da birden mü yazenesini kaybetti ve şanodan, bütün ağırlığile, yerde kendisini bekliyen hizmetçi kizin kolları âra- sına düştü. Ve hizmetçi kız yepyeni ümitle- rin bir yıldızı gibi, Andiye: “Gel yavrum, guradan kaçalım... diye fısıldadı. izmetçi kız, etli canlı, tuttu ğunu koparan takımından- dı. Andiyi yerden kuldırdığı gibi havaya kaldırdı. Ayaklarının üze- Fine bastırdı. Kolündan tutarak İ kelimelerini sik sık telerer *0* yi sahnenin arka tarafına düşü De cereye sürükledi. Mehtaplı v8 pe ta şiirli bir gece idi, İki kasti. cerenin dışında bir müddet diler, Kahvedekiler daha hâlâ ya buraya koşuşurlar, kas tiz perdeden feryatlar kopan. ziyeti bir kat daha güçleştirir, Andi ile kiz yere atladılar Ve tabin gölgelendirdiği sokekt9 şa koşa kayboldular. gr E.. Sonra mı diyeceksini?” min ettiğiniz gibi. Ne maosif©, g * # de hizmetçi kiz bir daha va boksörün kahvesine dön” ye Ve ezeldenberi biribirlerinin güle olduğunu — anlıyarak, seviye Dörtbaşı mamur bir yuva ler. Hizmetçi kız, başka bir vi du. Andi de maestroluk bay9” vaz geçti. Amma yine huyufü rakmadı. Notarsatan bir düK Simdi ise dünyan en yi & kimdir, diye sorarsanıf, #5” sümü gere gere Andileri gös” gö” lirim, Ve bu mesut yuvamı Sare su, Andi zade ise her hal Var? ketile Andinin en usta, MAL yaf olacağa benziyor. Amma&, Alet anne... Biç bile razı değil “ğe bir tanesi yeter de artar ie ö a i a Güzel Sanat. l € akat bunlarm arasınd sf güneş, gece, rüzgüf” en tirlar da gözümüze iilgiyor; bir şair için tabiat en zengi" kaynağıdır, fakat ayni kelime y dik ri tekrarı kalin haya ö yeknasaklık yaratıyor, ve w pi Kitabında aranılan epginli$i daraltıyor. .w Sevgili şaiirin “Akar Sü Si m giirlerinin biraz aceleye Kya hissini almış olduğumu d8 miyacağım, d e" Doğrusunu söyliyeyim Pen tin güç olduğuna inandığ” ye “Bir Ömür Böyle Geçti, #8” güçlüğü yenmek kudretine yü gi bulunduğuna da inanmı$ e şet Ve yıllardanberi güztl gir mış olan zevkimizin ancak leminde aradığını bulacağ #i içindeyim. pi Senelerin sanatkrlara Ti kadar hain olduğunu di . Faruk gibi #on neslin içinde e ten başlıbaşına bir kudret ” Da inandığım bir şairin PA” ntmramın bile aceleyö EİP olmasma gönlüm rıza ve! ge Bana eserinden bir nüsh : ederken lütufkâr ea sonra müşkülpesent sanafini e” tabınm üstüne yazmey! unut aziz arkadaşıma bu noktayi latmak bilmem bir cessr mı?

Bu sayıdan diğer sayfalar: