13 Eylül 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 7

13 Eylül 1937 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

9 DENİZ BEKİ İNGİLİZ Ga KEDENİZ ÜetERi yansız HAVA VE DENİZ Sil i TALYAN HAVA VE Div; e ÜSLERİ vu MELPE RE VEPRANYA 200. i ” i > ys vd laki haritada Akdeniz konferansında İngiltere ve Fransa tarafından kontrolü İspanyanın Kıvılcımları Koca Akdenize Nasıl Sıçradı? İrkaç zamandanberi, Akde- hİZ meselesi efkârı umumi- eden ve üzerinde çok biricik mesele oldu. Bir İspanyada faşist - cümhu- kavgası bütün şiddetile sü- Bay bu yangından öteye beriye kacak kıvılcım, herkesin biri- kusunu teşkil ederken, Uzak * gürliyen toplar İspanya me NN be plâna atmıştı, LU İspanya yangını, kıvılcım- ay Akdenizin bir başmdan bir Söyoa, çabuk yaydı. Bu yayış Çin- Merin bir lâhzada arka yila atarak, İvpanya işimi -bir ha, N meselesi halinde ve kor - Bizle, istifham önüne koydu. 4, deniz meselesi bugün ehem « nn son haddine varmış bu- İgor. Korkulan ve istenilmiyen Ming hakkak ki eski devirlerde Peak Bİbi yine Akdenizde pati. ki, Bulh ise yine Akdeniz mil- Ören hüsnü niyetlerinden do- f şeklinde tekrar Üinya ticaretinin en büyük £k, , Kismma geçitlik eden, bir. Alşafaatleri üzerinde toplryan LU bugün Marsilyadan Tu- taa oelüttarıkta Çanakkale- emniyetsizlik içinde yü- va > Bu denizde hegemonya da- di,, Mücadeleleri artık son had- Ag iniş bulunuyor. ik Z, bir mesele halinde tet- İa gg ilmiye muhtaç oduğunm, da- n Harbi sıralarında meyda Mümuştu. O zaman, iki muhte. ti # hi z eden, iki o kud - birle Karşı karşıya durmuşlar, tene Tie top namlılarını gö: it, < diş bilemişlerdi. Fakat İn- işi Yil, şı talyan avcısının, Habeş a- tüy şifa edeceğini düşünmüş, bü- “İng , 9Yaya yayılacağı muhakkak İsi, SP harbe meydan vermemek t, rini Akdenizden çekmiş- Ke Yu Sâre ki, bugünkü vekayi, In- NA e bu düşüncesinde biraz hig'tmiş olduğunu İtalya, Habeş iyimiş olduğu halde, İtalya Birey rtuğunun birleik yolu o'an Yüz alı ve Akdenizin o ha- NE tam bir hâkimiyet tesis tu iyte dlsamdadır. Hattâ İtalya Ee derece ileriye git Mng, » Mussolini birçok nutuk» zman de "Mare Nas- Yapmak stodiğini açıkça söy Üe Nastrum, bizim denizi » 4niZ demektir. Şu halde E- Yahyy, “denizi bir İtelyan gölü yak İçin e vdasımdadır. Bunu yap- Nİ İN Akdenizde, kendisinden etler eri bulunan bir çok mil- ş hâkimiyet tesisine zerin ann Bunda muvaffak ola- taya Midir? Bu sualin cevabını İstikbal erecektir. İtalya Hariciye Nazırı Kont Ciano Muhakkak olan bir şey varsa o da, İtalyanın Akdenizin en dar ye ri bulunan Sicilya ile Tunus ara. sında bütün gayretile kend: kontro. lünü tesis etmiye çabaladığıdır. Italya, son günlerde bu dar ge- çidin ortasmda bulunan Pentellaria adasını, müstahkem bir mevki has line koymıya, adada gemi ve tay- yare üsleri teşkiline başladıktan başka, ayrıca Libyadsiki orduları- nı da takviyeyi düşünmüş ve oraya bir fırka (35 inci İrrka) asker da. ba göndermiştir. Faşist İtalyanın her gün biraz daha kuvvetlendirilen deniz, hava ve kara kuvvetleri Akdenizin bu dar geçidini tutarlarsa © zaman Akdeniz, hakikaten ikiye bölün - müş olacak, İngilterenin, Mısır, Sü- veyş ve Filistine gitmesine, İrak petrollerinden istifadesine mâni 0- labileşek midir? Bu susl, erkânı harbiyelerin en mühim münakaşa mevzuunu teşkil etmekte, henüz kati bir surette halledilememektedir. kdeniz meselesi bu kadar hd bir safhaya girmişken, örtada bir başka nokta daha be. Ermiye ve İtalya, Akdenizdeki hâ- kimiyetine Almanyayı da yardımcı olarak almaktadır. İtalya, büna bolşevizmi sebep göstermektedir. Akdenizde bolşevizm hâkimiyeti - nin kurulmasına müssade edemi » yeceğini söylemektedir. Mussolini bir yandan nutuklari- le, Sicilyanm, İtalyanın kelbi ol- duğunu söylüyor, diğer taraftan da mütemadiyen “biz,, diyerek bu hâ- kimiyete müsaade edemiyeceklerin Almanya ve İtalya olduklarını en- latmak istiyor. Diğer taraftan ortada, İngilte- renin Akdenizdeki hâkimiyetinin biricik ve bellibaşlı anahtarı olan Cebelüttarık karşısmda, Ispanya Asilerinin hâkimiyetinde bulunan Fas arazisinde, Cebelüttarıka mü. teveccih istihkâmlar yapıldığı ve denizyollarile üç milletin Akdenizde tesis etmiş oldukları tayyare ve deniz üslerini görü- | yorsunuz. İngiliz ve İtalyan üslerinin çokluğu şayanı dikkat değil midir? toplar konulduğu rivayetleri dola- şıyor. Bu rivayetlerin sıhhatine ne dereceye kadar itimat edilebile ceği (Opek Oo katiyetle (O söy- lenememekle beraber, İtalyanm da boş durmadığı ve şimdiye kadar kendisine (o ses çıkarılmamasından cesaret alarak İşi provokasyon de- | recesine vardırdığı gittikçe daha | fazla kendini göstermektedir, | Tahiti Kraliçesi Pariste Tahiti adasının Pomare sülâ- lesinden en büyük prenses ve a- danın kraliçesi Bayan: Terii şu günlerde Pariste bulunuyor. Ta- hiti adası, bir Fransız müstemle- kesidir. Kraliçe de Parise sörgi- yi ve Reisicümhuru ziyarete git- miştir, Kraliçe, Fransız Cümhurreisi B, Lebrun'ü ziyaretten pek hoş- lanmış ve Tahitide Fransız Re- isieiümhuruna Tavana Rahi adı verildiğinden: “Tavana Rahi, çok kibar bir adam.. Kendisini Tahi- tiye davet ettim. Gelmeyi vadet- tt,, demiştir, Prenses Terii, tahsilini San Fransiskoda yapmıştır. Tahitiye gidince, Fransıx Reisteimhuru için çiçeklerden bir taç hazminta- cağını söylemektedir. Şu aşağı daki resimde, kraliçe ile yeğenini a görüyoruz. A son günlerde içi vahşi | hayvanlarla dolu tehlikeli bir ormana benzedi. Son on beş gün içinde bu denizde 15 gemiye hü - cum edildi, Bu gemilerden ancak altısı, İspanya eümhuriyetçilerine geriye kalan dokuz tanesi de İs- panya harbile uzaktan, yakından hiç alâkaları olmıyan diğer millet- lere aittir. Yine şayanı dikkat bir nokta 0- larak söylemelidir ki, bu on'beş ta- arruzlan-amcal bazi, . Franco'nun tayyarel&fi tarafından yapılmış, di. ğer on tanesinin de “meçhul,, tah- telbahirler ve “meçhul” torpitola- »m işi olduğu meydana çıkarılmış- tır. Tâarruzların en garip ve kor - kunç tarafı, ancak Üç tanesinin İs- panya sularında yapılmış olması, diğer 12 sinin İspsnyadan çok u- zak yerlerde, hattâ Çanakkale ağ- zında yapılmasıdır. Sulhü korumak istiyen millet - ler, bir karışmamazlık komitesi kurmuş, yangından &avrlerm siçra- masına mâni olmak İçin tertibat | almışlardı. l Netice ne oldu? 15 taarruzdan üçü Tspanyada, on ikisi de Akdenizin tâ öbür uçlar | rında işlendi. İ caba, karışmamazlık komi » | tesi, tatbiki gayri kabil bir hulya mıdır? Acaba, İspanya har- bi çoktan İspanyol yarım adasmn da dışma taşmıştır da bizler mi gö- remiyor veya görmek istemiyoruz? Bir iki gün evvel gelen telgraf- lar, âsi generellerinden birinin an- sızm, Akdenizde uzun Zamandır “çalışan” dört tahtelbahirden bah- settiğini haber veriyorlardı. Bu tahtelbabirleri âsilere kimin verdiği belli değildir, Fakat, Ispanyol asilerinin, daha isyanın başındanberi dört ta htelba- hire malik olmadıklar: bilindiğine göre ansızın böyle bir malikiyeti res men iddia etmeleri hayli gariptir. En bitaraf düşünenle bile bu işin, korsanlıkları obaşkalarma yükle- mek için tahtelbahirlerin hakiki sahipleri tarafından bugünlerde Ispanyol asilerine hibe edilmiş ©- duğunu düşünemezler mi? Gölpazarı Panayırı | Gölpazarı, (TAN) — Bura panayı- rı üç gün devam ettikten sonra ka - panmıştır. Bu sene panayırı evvelkilerden ka labalık olduğu, Yenişehir ve Adspa - zarı gibi uzak yerlerden de gelenler olduğu görülmüştür. Belediye, geçen senekinden biraz fazlasile, panayır- dan 400 ira küsur varidat temin et- miştir, Tino Ressi Amerikaya Gidiyor Paristen gelen haberlere göre, meş hur şarkıcı ve sinema örtisti Tino Rossi, helen Napolide bulunmakta ve harıl hatıl Ingilizee öğrenmekte- dir, Meşhur garkıcınm böyle birdenbire İngilizceye merak sarmasının sebebi, Haziran ayında büyük Hollivut film stüdyolarından biriyle imzalamış ol- duğu kunturattır. müteveecihen yola çıkacak, ve Holli- vut radyosunda şarkı da söyliyecek- tir. Sevimli Fransız şarkıcısmın kun- turatı, beş seneliktir. Tino Rossi'nin, bu kunturat yüzünden birdenbire mil- yonerler sırasına çıkacağı söylenmek» tedir. Bulgar Manevraları Sofya, 12 (TAN) — Harbiye Na- ziri general Lukof ile erkânıharbiye reisi general Peef, sonbaharda Po- povo havalisinde yapılacak büyük as. keri manevraları sahasını evvelki gün tekrar gezmişlerdir. MOLLA, Tino Rossi, yakında Amerikaya| Dünyada sinema artistliği kadar enternasyonal bir meslek ve sinema artistleri kadar milliyeti sorulmadan sevilen insanlar az bulunur, için bir Greta Garbonun Isveçli olma | sı, bir Dorothy Lamour'un Amerika- nm Yeni Orlean eyaletinde doğmuş bulunmasının ehemmiyeti yoktur. Se- sever, Fakat, bu iş sinema fabrikatörleri için böyle değildir. Dünyünn belli- başlı bazı memleketleri emsalsiz ar- tistler yetiştirmekle meşhurdurlar. Amerika, Fransa, Almanya ve Isveç bu aradadır. Bu itibarla sinema rejisörleri böyle memleketlerden yeni artistlere dair gelen haberlere, dahâ fazla kulak ve. rirler. Meselâ son yıllarda Isveç az fakat çok kuvvetli artistler yetiştirmekle şöhret bulmuştur. Yıllardenberi şöh- Seyirci | Yirel, artisti sanatı ve ekseriya da sa- | İ matiyle imtizaç ettirdiği güzelliği için vetini ve sanatını gittikçe daha yük- selten dilber Greta Garbo Isveçli değil t artist olan emsalsiz, sarışm Sonja Hennie de yine Iskandinav ya- rım adalarında doğmamış mıdır? Işte bu Iskandinavyalı artistler sıra sma, şimdi de eşsiz güzelliği ile, her göreni teshir eden Zarah Leander ka- tılmış bulunuyor. Zarah Leander'in, bu yılın sinema sahasındaki en büyük ve eri yeni keş- fi olduğunu söyliyenler, bu güzel 1s- duğunu da ilâve ediyorlar, Zarah Leander ilk filmini, Ufa'kum panyasmın Berlin yakınındaki Neu. babelsberg stüdyolarında yapmakta. dır. Bu güzel artistin, bütün hususiyeti- ni, rollinde eşsiz bir kadınlık temsil edebilmesinde iyi bir karakter sanat- kârı olmasında buluyorlar. Geçenlerde, film çevirdiği sırada radyo mikrofonuna birkaç söz söyle- mesini Zarah Leanderden rica eden- ler, redyodaki hitabesini müteskıp, arüstin hüngür hüngür ağlıyarak bir odaya kapandığını hiber vermekte- dirler. Kendisine, derdi sorulduğu zaman, memleketine büyük bir hasret çekti- ğini söyliyen dilber artist bütün gün odadan çıkmadığı için, stüdy: disini çalışmıya zorlarhamış.. > Greta Garbo Evlenecek mi? Hollivuttan son günlerde alman haberlere bakılırsa, evlenmemiye ah- detmiş gibi yıllarca bekâr yaşamış o- bahsetmiye başlamıştır. Yakm dost- larının anlattıklarına göre,bu yaz başlangıcında apansız genç bir erkek le tanişan Greta Garho, birdenbire a- radığı erkeğin bulunabilereği ihtimal lerinden bahsetmiye haşlamıştır. Dedikodular, delikanlınm. fakir ve vasat dereğede yakışıklı bir sinema operatörü olduğunu da bildirmekte. dir. midir? Ondan sonra yine or senelik | mm adl e veçlinin eşsiz bir istikbale namzet ol-| İsveç Güzeli Zarah Leander'in İki Gözü İki Çeşme Yüzünün Şekli Değişen Bir Yıldız Merle Oberon adlı dilber Ame rikalı sinema yıldızı, “Ben Olan- dius,, adlı bir film çevirdiği sıra. larda geçen sene bir otomobil kazasına uğramış. Bu kazada yüzümün şekli biraz değistiği i ein aylarça çalışamamıştı. Tabii Ben Clandius filmi de yarıda bırakılmıştı, Artist, Ingiliz siyor- ta kumpanyalarından, kazanm tazminatı olarak 130 bin Türk li rası almıştır. Işin garibi, yüzü değişmiş am- ma, eskisinden daha güzelleşmiş Air Simli, geni bin senli film 0 viren artistin bu tazminatı tek- rar iadesi istenmekte ve mesele bir hakem heyetine havale edil- miş bulunmaktadır. Bu heyet ar tistin yüzünü ölçecek, biçecek ve eskisinden daha güzel olup ol- madığı eski resimlerle mükaye Merle Gösren Kim Çok Kazanıyor? Bir Amerikan gazetesinde okudu» iS-İğumuza göre, sinema artistleri ara- ler durmuş, Ve işin garibi, rejisör de,|sında en çok kazanan adam, beyaz artistin yelsine hürmet ederek ken-| perdede pozunu hiç görmediklerimiz- den birisidir. Walt Disney'i tanır mısmız?” Bu zat Mieky Maus filmlerini yaratan adamdır. Sinemanın, en çok kazasan adamı odur. Yıylda bizim paramız» la 10 milyon Hira almaktadır. Şarlo Artık Film Yapmıyacakmış Film âleminin dedikodusu hiç ek» Tan dilber İsveçli yıldız Greta Garbo, | sik olmaz. Bir zamanlar sesli filme son günlerde evlenmekten fazlaca | son derecede düşman kesilmiş olan Şarlo, sesli filmin muvaffak olamıya. cağını iddia ediyordu. Fakat, sesli film çok muvaffak olduktan başka, ayrıca sessiz filmi de tamamiyle öl. dürdü, Halbuki Şarlo eski inadinda kalmakta ve sessiz filmden ayrılma maktadır. Son filminin hiçbir kir ge- tirmediğini görünce, bundan sonra film yapmaktan vazgeçtiğini apaçık söylemiye başlamıştır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: