September 20, 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 9

September 20, 1937 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Yazan : Ziya Şakir Bir Casus Yakalandı Şahım! agi bü sert başkumandanm. ine, göl tirmişti, yp ip İznik gölünün yakininda Bi, ilitayı geçerek süratle Yeni- Ne yetişmişti. eli ordusunun (Gelibolu) ayy Gemlik) © geçen kısmı da Mike Yâktinde büyük orduya ilti- etmişti. hazin Ordusuna derhal (saffı. ta) Dizamı aldırdı. Dikkatle tef eyy Eesirdi. Aldığı neticeden in olarak, bu intizamı temin ni #nbik Bosna Velisi Sinan pa Yİ (Anadolu beylerbeyi) liği ma 4 hasbetti, Bir gün zarfında ğe bitirdikten sonra, ertesi m, a hareket emri verdi. İM, harp ilânı haberini, usu- “tn İsmaile bildirmek istiyor. Paket; bunun için hususi bir > kıyışamıyordu. E- Baş, ilânıharp beyannamesini yaz iç mat Fakat, Şah Isma- Mi, taben yazılmış olan bu beyan ley Şok ağırdı. Bunu, Şah İs m kim verirse versin; hiç şüp- Ki, o enda onun kafası kesi ii tarafa atılacaktı... Selim, lenin kesilmesine ehemmi- öy Yermi, iyordu. at, gönderdi. Beynin, hakarete uğraması ek. istemiyordu. ai buna bir çare düşünüp üs, KN, hiç umulmadık bir hâ- Sihur etmişti. ve bu garip te Re Osmanlı hükümdarmın ar da yerine gelmişti, müz (Bozöyük) © menziline Yana Ee (Otağı hümayun) ei- birdenbire bir gürültü kop — Bre, koman > Vurun, Tutun... — Paralayn, gu herifi. Sleri duyulmuştur kğ Zinhar.. öldürmeyin. kim oi- anlıyalım. yi. bu gürültüleri üze- herkes çadırlarından fırlamış» Kanz konuşulan sözeeri ken yakalanan bir adamla Bu ışlardı, gürültüyü, Selim de duymuş ta, yım Do? olüyor?. , sormuştu. rn etrafında bekliyen peyk- ti Ve solaklar, koşmuşlar, mesele- a olduğunu öğrenmişler. Tar, Bir casus yakalanmış, Sulta- Dive haber tirmişlerdi a e Diy asu , tez bana getirin. emir yözmlği... (Serhad bö erkal efradı kıyafetindeki adam, . Selimin huzuruna getirilmiş- me , böyle ördugühun mer- kadar sokulmıya cesaret ©- Yaba Adamı dikkatle gözden ge- Niş, sonra onu isticvaba giriş a adam, büyük bir pervasızlık mag nım (Kg) olduğunu söyle - “a Sasusluğunu da itiraf et- Min Selim ile aralarında muhavere geçmişti, LA Peki,. Ordunun içine kadar 78 korkmadın mı? . ğu eden korkayım?.. Ölümden, Mag Olmiyöceğime inanan bir Mio lmiyeceğine inanan mı? Lâ e Simdi senin kafanı kestire- 2 Zannetmiyorum. ü öyle ise, şimdi görürsün.. <<,» derhal emir verdi: Ax Şu herifi. Kesin kafası Le Dir anda şaşırdı. Oynamak Oyunun, hiçbir kıymeti kal am Ellerini semaya a e. Ey, Şah Ismailim. na kurban gidiyorum. eli “aklar ye peykler; Kılıcı kol çam yakalamışlar, sü - bi ardı. (Şah) ve (Şah İs işiten Sultan Se limin dimağında, birdenbire bir fi- kir uyanmıştı, Derhal; — Hey. Bana bakm. Diye seslenmişti. Ve sonra, şu emri vermişti: — O adamı bırakın. dışarı çıkm. Selimin bendegânı, Kılıcı serbest bırakmışlar.. derhal çadırı terket- mişlerdi. O zaman Kılıç ile Selim, gözgöze gelmişler: Kılıç, büyük bir sevinç içinde, gülümsedi: — Sultanım!.. ölmiyeceğime inan makta hakkım var mt imiş?.. Dedi. Selim, garip bir tebessümle güle- rek cevap verdi: Evet... Buna şimdi ben de bi- raz inaniyorum.. Hele şöyle beri gel.. Söyle bakalım, sen İrandan çı kalı nekadar oldu?, — İyi bilmiyorum. Fakat, bir ay kadar oldu. — Sen; Iranı terkederken, Şah nerede idi? i » Harabağdr. — Ş$imdi-sana bir mektup ver - sem.. Bu mektubu kaç günde gö- türüp Şaha verirsin?. . — İşi bilir, Sultanım... Eğer al tırma yürük bir at verirseniz.. yollar da da bir mânin karşısında kalmaz sam, on beş günde, nâmei hüma LOKMAN HEKİMİN G5 OŞUY TL ER ise yununuzu, âli Hazreti Şaha tak - Him ederim. — Pekâlâ.. Yarın sabah sana yü- rük bir atla, muhafız olarak on sü- rari vereceğim. Derhal yola çıka. caksın. Kılıç, talihin bu garip cilvesine hayran kalarak derhal yere kapan dı. — Ferman fhiltanımm. Diye mırıldandı. Namei Hümayun sm on dört gün sonra. Dolu dizgin Karabağ sa- yaymın avlusuna giren (Kılıç) der hal Şahım başmabeymeisine müra- caat etti. — Geldiğimi, Şaha haber verin. Bir saniye evvel kendisini görmek isterim, Dedi, Şah Ismail, Kılıçın, böyle telâş Ye svdet etmesinden hayretler içir de kalarak onu hüzüruns kabul e- der etmez; — Ne var Ri Yoksa, Selim geliyor mu?. Dedi, *, koynundan çıkardığı mek- tubu takdim ederken; (Arkası var) Şişmanlara Çimdik Şişman, yuvarlacık bir teklifsiz ahpabınız varsa arada sırada ko- luna bir çimdik stmak için içiniz İlirer ve bu arsunuzu yerine geti. rince âdeta bir keyif duyarsmız. Çimdik pek te kıyasıya olmazsa şiş- man ahpabınızmı camı acıtmıya- cağı gibi onun için bir de iyiliktir. Bilirsiniz ki, çimdikleme masaj- la tedavinin tarzlarından biridir. Masaj yapanlar insanın vöcudü ü- zerinde türlü türlü şekillerde ha - reketler yaptıktan başka bir de, tedavi etmek istedikleri kısmı, ta- bii can acıtmadan, üstüste ve kısa fasılalaria çimdiklerler. Masajın bu tarzı kanın dönmesini daha ko- laylaştırır, cildin adalelerini tenbih eder, Onun için Şişmanlara çok faydalıdır. Bilhassa - genç şişman- larda - biraz sarkık ve gevşemiş de- rilere kuvvet verir, gerginleştirir. Sizin de teklifsiz ahpaplarmız ara- sında zayıflamak İstiyen şişman. lar varsa onlara, canlarını acıtma. dan, üstüste birçok çimdik atmak- ta hiç tereddüt etmeyiniz. Hem kendiniz keyiflenmiş; hem de onla- ra iyilik etmiş olursunuz . Zaten, şişmanlığa karşı tatbik edilen masaj şekli yalnız çimdikle- mek değildir. Masajin en hafif şek- Wi olat sıvazlama yani el ayâsiyle derinin üzerine, okşar gibi hafifce basarak eli hareket ettirmek şiş - manlarda eksik olmıyan vücut oğrı- larını geçirir, onlara ferahlık verir. tazyiki biraz artırılırsa deri - nin altındaki zayif şişkinlikleri bo- şaltır. Fakat elin hareketi daima ka- ra kan damarlarmım içindeki ka - nın istikametinde olmalıdır. Masajın uvma şekli adaleleri se- kıstırdığından onlara hem rahatlık verir, hem onlarm içinde birikmiş olan mayileri çıkararak sişmanlı . ğın azalmasına yardım eder. Şiş - manların bazılarında âdaleler kü- çüldüğünden onlarm tekrar büyü - mesine, kuvvetlenmesine de İyi ge- lir. Uvmadan sonra cildin üzerinde yine el ayasile yahut elin kenarile bir de çekiçleme tarzmda masaj ya pılırsa bu da adalelerin kuvvetlen- mesine yardım eder. Bundan başka Mtizaz usullinde elle yahut mahsu- si bir âletle masaj usulü vardır. Be da şişmanlar vücut ağrılarını ge- çirir. Masaj karın üzerinde yapıllığı vakit yağların erimesine çok fayda verdiğini bilirsiniz. Fakat bunu yap tırmak için mutlaka bir mütehas - sısa lüzum vardır. Onu bulamıyan- lar, bir halmın üzerinde arka üze- ri yatarak, bacaklarımı bükmeden, oturup yatarlar. Böylece, yalnız ka rmlarmın adalelerini oynatarak bir nevi masaj yapmış olurlar . Ancak masaj da ilâçlar gibidir. Her şişmanm bu ilâcı kendi ken- dine kullanması her vakit doğru 0- lamaz. Bazılarında zarar verdiği de vardır. Bundan dolayı - bilhassa yürek tarafından rahatsızlık du - yan - şişmanlar kendilerine ma- saj yaptırmadan önce hekimlerine danısmaları ihtiyatlı olur. BİR ÇIRPIDA BİRKAÇ FIKRA DEGİL MI YA?. — Baba Saksofon nasıl yazılır?. — Aptallığın lüzumu yok oğlum Saksofon yazılmaz, çalınır! *. SAGLAM IŞ! — Demek ki, borcunuzu çarşambe günü ödiyeceksiniz. — Evet namusum üzerine söz ve riyorum. — Namusunuzu bırakın da bir te minat verin Allah aşkıma , . SAADET! — Kızmız evlendikten sonra mesut olabildi mi? — Ne diyorsunuz. Damat kızımızın o anda ne istediğini gözünden anlayı" veriyor. — Mükemmel! — Fakat anladığı şeyi de çarşıdan biz alıyoruz. . KONFERANS NEDİR? — Gelecek seferki toplantıda ko- nüşulacak şeyleri tespit etmek de» mektir , . ANLAYIŞ — Dün neredeydiniz? — Hastaydım. — Raporunuz var mı? — Havır ateşim vardı. o DAHA BETER. — Yahu futbolmü oyniyacaksın dizlerine bu meşin mahfazaları ne di- ya takmiyorsun? — Refikamla Briç oynamıya gidi- yorum daondün. . : VAKA KAHRAMANI “Lİ Biy Ahmet yine tarihi bir ro. man yazdı . — Vaka kahramanı kim?, — Basacak olan kitapçı. . ÇUNKI. — Yeni dramımı nasıl buluyorsun, — Doğrusunu söylemek lâzımgelir- se Shakespeare böylesini yazamazdı. — Yok canım bu kompliman biraz ganice oldu. — Kat'iyyen değil dostum, Uçüncü perdedeki otomobil kazasını aklına bi. le getiremezdi. — Neden? — Çünkü o zaman otomobil yoktu. . ALIŞILMAMIŞ NEZAKETE SARHOŞLUK DERLER: — Sen karmla gürültüsüz patırtı- siz nasılgeçiniyorsun yahu? Ben bu- na bir türlü muvaffak olamıyorum, — Karıma kibar muâmele ediyo- rum! Talihsiz koca mesut arkadaşından ayrılarak eve döner dönmez kapıyı a- gan karısını nâzikâne bir surette öp- tü. Kadıncağız birdenbire iki gözlü iki çeşme ağlamıya başlaymca, çok Kibar bir erkek tavrile: —Ne var sevgilim dedi niçin ağlı- rsun dayanamıyorum. Bayan bir çağ hayretle erkeğini süz dükten sonra, ağlıya ağlıya: — Sevgilim dedi, bugün her işim ters gidiyor, tepsiyi indirirken düş - tim bütün porselen tabaklar kırıldı. Hizmetçi kız piyanonun kapağını ye- rinden söktü. Bunlar da yetişmiyor - muş gibi sen de eve sârhoş geldin. 391. ELEKTRİK DERSİ — Şu halde çocuklar kedide elek- trik vardır. Insan karanlık bir odada kedinin sırtmı okşarsa insanım gözü- ne ne siçrar? — Kedi sıçrar Bay öğretmen. . GUN GEÇTİKÇE — Sizin bayan her gün biraz daha fena çalıyor. — Ne yaparsın birader. — Fakat bugün çaldığı parça haki- katen bir hafta sonra çalacağı kadar berbat bir şeydi. İS a — Baba konferans ne demektir? SEBEP NE? — Sokakta oynuyorduk bir adam saçlarımızı okşadı, sizin babanız kim ğye sordu biz de söyledik. — Kibar adamış. — Evet sonra babamızı buldu ne. dense tekme tokat kavga ettiler. Li AL BAŞINA BELAYI » Genç bir kadın elinden tuttuğu bir çocukla karakola girdi. Çocuk avaz a. vaz ağlıyordu. Genç kadm: — Bay polis dedi bu çocuğu sokak» ta buldum. Komiser kalkt, — Tebrik ederim öyleyse dedi atı aya kadar çocuğun sahibi çıkmazsa sizin olur. e. YETİŞMİŞ! Bayan Mutena şoförlükten imtihan oluyordu. Öğretmen: — Peki, dedi, bir yokuştan fner- ken firenlerin tutmadığını anladınız, ne yaparsınız?. — Derhal yere atlar, tekerleklerin “ önline taş koyarım. *! . RENK FARKI — Ekmekçi. bir ekmek istiyorum amma altın sarısı gibi olacak. — Iki tanecik var Bayan birisi 24 ayar, öteki de 18 ayar pa eği vereyim 7. : Li KARARI KD VERDI? Adamcağız daha sabahın sekizinde soluk soluğa otomobil mağazasma gir di: ” na — Bay memur diye bağırdı, dün gördüğüm makineyi derhal satın alg» cağım! Mal satacağı için sevinen memuri — Peki amma bayım, bu kararı ne» den böyle acele verdiniz. — Ben karar falan vermedim bi. rader karım karar verdi, sen maki meyi hazırla, . ERKEK GUZELLERİ — Güzel bir kıza randevü verdim, Benimle gelir misin Yekta? — Benim ne işim var sizi rahatsız etmekten başka bir gey yapamam ki — Mesele o değil bu kızcağızın bir kere de seni görmesi beni mesut ede- cektir. Kahraman aslan avcıları Antep Halkevinde Müsamere Halkevi gençleri, muvaffakıyetli bir temsilde Antep, (TAN) — Halkevi göste- türk köyünde “Uçak günü” piyesi rit salonunda bir (hafta içinde biri | oynanmıştır. lise mezunları tarafmdan olmak üz8-| ANTEPTE PEÇE, ÇARŞAF re muhtelif müsamereler verilmiştir. KALKTI Liseliler kendi yazdıkları bir opereti re eli emulardır. Gö, , | Gaziantep, (TAN) — Belediyenin muvaffakıyetle oynamışlardır. GÖS - | yarariyle 1 eylülden İtibaren çarşaf” terit şubesi gençleri de Reşat Nuri- | ve peçe tarihe karışmıştır. Bu yasağı, nin “Umidin güneşi" piyesini dört | dinlemiyenler 5 liradan 50 liraya kas defa temsil etmişlerdir. Ayrıca Ata-İdar para cezası vereceklerdir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: