5 Kasım 1937 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4

5 Kasım 1937 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

| ZE — Bir Tecavüz İddiası Mektep Çocuğunu Kaçırıp Evinde 15 Yalan Yere Rapor Veren Doktor Asliye üçüncü ceza mahkemesinde dün bir yalan rapor verme davasına başlanmıştır. Davacı Vahan Agopyan, suçlu da Andre Vahram isminde bir Gün Hapsetmiş Müddeiumumilik dün bir çocuk kaçırma davasınm tahkikine el koymuştur. İddia şudur: Samatyada Yokuşçeşme sokağında oturan kantar memurlarından Mazharın oğlu 14 yaşında Neşet, on beş gün evvel kaybolmuştur. Neşat, sınıfta kaldığı için babası ve annesi kendisini azarlamışlar, annesi daha ileri giderek: Mühim Bir Suiistimal Davası Ağır ceza mahkemesi, dün, 158 bin 21 lira 63 kuruşluk bir sulistimal ve zimmete pira geçirme davasına de « vam etmiştir. Davanın suçluları eski Bakırköy malmildürü Nail, sarraf Sa Jih, muhasebe kâtihi Salih, veznedar Hasan Şlikrü, muntazam Borçlar mü düriyetinde mümeyyiz Hayri, kâtibi Lülfi, defterdarlık sabık muhasebe müdürü Ahmet Hamdi, muhasebe mümeyyizi Ali Galip, vilâyet muhase- be kâtibi Refik, mülga zat maaşları mümeyyzi Abdülkadir, vilâyet muha- sebe mümeyyizi Raşit, Vilâyet muha- sebe kâtibi Rıfkı Abdülkerim, Evrak dairesi şefi Nadir veznedar Rahraldir. Iddia edilen ihtilâs ve zimmet suçu 1927, 928, 929 senelerinde dul, yetim ve mütekaitlerin on senelik maaşları dağıtılırken yapılmıştır. Suçlular ek birliği ederek 51,601 lira ibtilâs et » mişler ve 101,420 lira 63 kuruş ta zim metlerine geçirmislerdir. Dava adii- ye yangınından evvel on safbuya gelmişken, dosya yandığı için muhu- keme yenilenmiştir. Dün de nihai saf haya girmiştir. Suçlulardan Nail mahkemeye hasta ik Taporu gönderdiği için dava baş- ka bir güne bırakılmıştır. Gelecek cel | #ede müddelumumi Ahmet Remzi, id- | diasımı söyliyecektir, ——— Efeğinden Tutuşan Çocuk Eminönünde Tavaşi Hasan sğa ma Ballesinde oturan Fazlının dört ya - gındaki oğlu Muhsin, evde oynarken, mangalın üzerine düşmüş, etekleri tu fuşmuştur. Yetişen komşular, gocu- ğu muhtelif yerlerinden hafifçe yan- nış olarak kurtarmışlardır. Çocuk, bundan sonra sokağa çıkmış, köprü başında dolaşırken Galatada | Yelkenciler sokağında oturan hırda- — Seni eve almayız, demiştir. yatçı Kâzım isminde birine rastlamış tır. Çocuk, kendisine: — Beni anam babam evden kovdu, demiştir. Kâzım da ona; — Eenim kimsem yok, Ben seni e- vime götüreyim evlât Yapayım. De- | miş ve götürmüştür. Kâzım, tam on beş gün çocuğu ev. | de saklamış ve iddiaya göre de kendi sine tecavüz etmiştir. Dün çocuk: — Anneme, babama (gideceğim, diye sokağa çıktnış ve esasen polis te kendisini aramakta olduğu için go- cuğu almış ve muayene için Müddei- umumiliğe göndermiştir. Müddelumu milik, çocuğa tecavüz edildiğini tes- bit etmiş, Kâzmı da yakalıyarak| sorgu hâkimliğine vermiştir. ——o Kömür Depoları Aleyhine Yeni Bir Dava Daha | Dün dördüncü hukuk mahkemesin de eski düyunu umumiye memurlârın dan Salih Münir tarafından Kuruçaş | medeki 19 kömür deposu aleyhine a-| gılan yeni bir davaya daha başlanmış tır. Mahkeme; evvelki davühurda-za- rarın tazminine karar verdiği için, Salih Münir, yeni davasmda da zara rın devam ettiğini iddia etmiş ve taz minat istemiştir. Muhakeme, ehlivu- kuf seçilmesi için talik edilmistir, Mübaşirler İçin Yardım Sandığı Kurulacak Toplanan tebliğ harçları evvelce bütün mübaşırlar arasında mütesayi yen taksim edilirken son zamanlarda bu harç yalnız tebliğat mülirlüğünde çalışan mübaşirlere verilmiye başlan mıştır, Diğerlerinin tevkif edilen his seleri hakkında müddeiumümilik ad. doktordur. İddiaya göre, bu doktor muhake- mesi bulunan Mıgırdıç Serviyan İs- minde birisine bir hastalık raporu vermiştir. Davacı, doktor hasta dedi ği gin Mığırdıçın sokakta ve işinde ve giletinde bulunduğunu iddia etmek tedir. Dün, mahkemede tabibiadiller tarafından Mığırdıç hakkında verilen rapor okunmuştur. Rapora göre, Lon bako hastalığı bulman bir bir gün yatakta iken ertesi günü kak kıp gezebilmesi mümkündür. Dava- er, Mığırdıçin hastalandığı gün #oka- ğa çıktığını şahitlerle ispat söylemiştir. Mahkeme, suçlu tarafn- dan verilen ve tıbbradli müessesesin- de kalan asıl raporun getirtilmesi İ- gin muhakemeyi talik etmiştir. Beyoğlunda Bir Zina Cürmü Meşhudu Yapıldı Dün asliye dördüncü ceza mahke- mesinde bir zina cürmümeşhudü da- yasına başlanmıştır. Iddia, şudur: Cihangirde Rüna spartımanmda © turan Bay Kemali, refikaşmım bir ya- bir gençle gazinolarda ve eğlence yer lerinde gözdiğini tespit ettirmiş ve Üç şubesine müracaat ederek | vaziyeti Dün eczacı Cemal, tam malin vela geleli ve refikasmm yanma girmiştir. Me murlar da biraz sonra eve girerek a- Yaştırma yapmışlardır. Cemali karyo Janm altımda bulmuşlar ve meşbut suçlar müddelumumiliğine vermişler- dir. Suçlu kadm: kendisini müdafaa ederken “Cemal sezacımdır. Bana ilâç getirmisti.,, demiştir. Mahkeme, ka- Tarmı bügün verecektir, ——— ————— liye vekâletine müracaat etmiştir. Öğrendiğimize göre, vekâlet bu şe kilde toplanan 7 bin lira kadar para ile yardım sandığı kurulmasını dü- şiinmektedir. eta) TAN gün evvel de emniyet zabıtai ahlâkiye | Beşiktaş Halkevinde Temsil a Yarımki Cumartesi günü Tepebaşı GARDEN Harry Fleming grüpu THE TRANSCÖNTİNEN- TAL REVÜSÜNDE taklim edecektir, lami - Harlem - avana 40 Artisi ve CONTİNENTAL | AMBASADÖR CAZ VERA KENDAL - EVA Beşiktaş halkevi, halkevi sahne sinde son defa “Akm,, piyesini tem- sil etmiştir. Gençler, bu eserde çok Bugün HELE te Senenin en büyük filmi Samsunda Sülün Avcılığı Samsun, (TAN muhabirinden) — Yeni Av Kanununun tatbikatı, şehri- bancı erkekle dlişlip kalktığından şÜP mizi de yakından alâkadar etmekte- helenmiş, adamları vasitasile kendisi | dir. Çünkü, Terme ile Alaçam araam- ni takip ettirmiştir. Kadın Beyoğ-| da tahminen 150 kilometrelik sahil Xında eczacılık yapan Cemal İsminde | zantakasında bol mikdarda sülün var dır. Sülünler, eon zamanlarda bir kı- sm türedi avcılarm vakitli vakitsiz avlanmaları yüzünden azalmıya yüz tutmuştur; KURA general bilhassa sülün tavuğunun vilâyet hu- dutları içinde Üç sene müddetle vurul masmı menetmiştir. Buna rağmen, tatbikatta maatteos- süf henüz müsbet netice almamamış- tır, Birçok avcıların, boyuna sülün av ladıkları görülmektedir. Hattâ, kanu nun tatbikatmı kolaylaştırmak vazi- yetinde bulunan avcrlar klübü bile bu tam mânasile uyamamıştır, Çok makbul bir hayvan neslinin kay bolmasını önlemek için alâkadarlar. ca daha katl ve sıkı tedbirler alm. masms ihtiyaç vardır. muvaffak olmuşlardır. sahneyi görüyoruz. JEANETTE MAKDONALD NELSON EDDY LEYLÂKLAR AÇARKEN © YENİ NEŞRİYAT Türkiyede Döviz Kontrolü ve Milli Parayı Koruma Istanbul Ticaret ve Sanayi Odası tetkikat Şubesi müdürü Tevfik 8. A- ianay, (Türkiyede döviz kantrolli ve milli parayı koruma) isminde bir eser neşretmiştir. Bu kitap, iktisadi buh- ran devrinin en ehemmiyetli bir mev zuuna İMES etmektedir. Kitabm mu kaddimesini teşkil eden yazıda Tür- kiyenin umumi mahzara ve istikame- Harp sonünde Türkiyenin vasiyeti İ ve 209 ve 80 senelerinde paramızın İ geçirdiği buhrana takaddüm eden z4 manlarm gösterdiği iktısadi şartlar ve paramız üzerindeki buhranı doğu- ran İktessdi ve ruht âmillerle buhra- yet mükemmel ve ilmi bir Hi edilmiştir. Eserde, para mevzulna temas e- den ve halen mert bulunan bütün ka- nun ve kararnameler, geçirmiş olduk ları bütün tadilâtla beraber izah edü miş ve paranızm korunmaat için alın mış olan bütün tedbirler (Kam biyo mürakabesi, konsorsiyom vesa- ire) birer birer anlatılmıştır. Bu kr sm, döviz kontrolünün ticaret, seya- hat vessir ihtiyaçlar için halen mev. cut ve tatbik şekillerini de mufassa- lan göstermektedir, Eserde, ticaret vejimimize tsallük gekilde tah Yukarıki resimde, temsilden bir | ti veciz bir şekilde hulâsa edilm iştir, İ WİNN - WENDİ MOOS HAL HERN ve İRENE KİEL THE ALBERTOS JAK NİERS AND PERRY RİCHİE JONNS CREA- TON Don - Me DONALD Wm. SPİLLER and LOR. RAİNE THE TWO SERERS ve 10 AMBASADÖR KIZLARI Ahenkdar bir muhitte fevkalâde bir temaşa ——— Pazartesi akşamma kadar HER AKŞAM SUVARE ve Cumartesi ve Pazar günleri saat 17/4 da MATİNE FLORELLE'IN Son seansları Her akşam: AMBASADÖR CAZ'ın iştirakile DANSLI DİNE - KONSERLER Fiyatlarda zam yoktur, elefon: 42690 İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatroları DRAM ve PİYES KISMI 5.11.007 saat 20,30 da yal B a 3 Perde OPERET KISMI 5.11.9037 Saat 20,30de ATEŞ BÖCEĞİ 4 perde komedi «litağııi Sli Tek Bus gece: (Umuma) SEFİLLER $ perde eden hilkümler ve kontenjan politika $ınm kabulündenberi muhtelif safha lariyle devam eden ticaret politika miz ve bu politika karşısında bütün cihan memleketlerinin vaziyetleri bie Ber birer gösterilmiş, kliring anlaş- malarının borsa muamelelerine tesiri rakamlarla tebarliz ettirilmiş ve bun larm prensipleri izah olunmuştur Bu eseri tavsiye ederiz. Seniha onu aralarında ancak beş on adım kalmı;- ken farketti. Ve kendisini Kapuzda sanırken böyle kapmın önünde bulunca şoşıp kaldı. Acaba biran t çıkarmayı, Mükerremin saba- e ve içeri giremiyerek sokaklar- hitler bulmayı da düşlindü mü? Düşündüyse bile biliyoruz ki bunu mümkün veya mü masip bulmadı ve en tabi sesile: — Vah vah, çoktanberi mi bekliyordun ? İnsan hiç Yanma anahtar almaz mı? Renim de aksi gibi sokağa * gıkacağım tutmuştu! diye söylendi. Bu sözlere bir cevap vermeyi Mükerrem düşünme- di bile. Artık bütür kuvvetini kaybetmişti, dokunup İtseler yere dilgecek bir halde idi, Bir sarhoş adımla Tile merdivenleri çıktı, odasma girer girmez de manto şunu çıkarıp fırlattı, sırtımda elbisesile yatağa düşe- Tek sanki sizan bir sarhoş gibi uykuya, ölüm kadar siyah ve derin bir uykuya daldı. XXIX İ Ancak sabahleyin, ortalık henüz aydmlanmışken bir elin sert sert kendisini dirttüğünü hissederek göz lerini açmış ve Senihayı karşında görmüştü. Rengi sararmış, kaşları çatık, başı dik ve mağrur, gözleri pal parıl yanan bir Seniha, Gençleşmiş ve âdeta gü- zelleşmiş bir Seniha, Mükerem gözlerini açar açmaz ona demişti ki: — Uyandırmasam öğleye kadar uyuyacaksın. Bı gece olup bitenlerden haberin var mı? Kapuzda ağa- beyim Nüzbeti öldürmüş. Şimdi mevkuf! Genç kadının gözleri büyümtiş, fakat uğzmdan hiç bir 6öz, hiç bir ses çıkmamıştı. Ve Seniha devam et- roigti, — İXl el rüvelver atmış Kürşunların ikisi de ço cuğun başma isabet etmiş, Yüz tanmmıyacak bir hal almış, korkunç ve iğrenç birşey olmuş diyorlar. Mükerrem Nüzhetin öldürüldüğünü duyar duy- maz ayağa fırlamıştı. Fukat artık hiç hareket etmi- yor, ağzmdan tek lâf çıkmıyor, görümcesine sersem HACI MURAT KISKA (TÜRKÇE) mevsimin Sinemasında TÜRK Görlünüz lılığ ONER —31— sersem bakıyordu. Seniha ise dönmüştü. Çıkacaktı. Sonra kapının önünde durarak sordu: — Şimdi sırtıma mantomu geçirip Şerife ile Adli- yeye Bideceğim, Ağabeyimi göreceğim. Gelmek ister misin? Vaziyet değişiyor, hanrmlık Mükerremden kendisi- De geçiyor, izin istemeden Şerifeyi yanma alıp götü- rebiliyordu. Fakat Mükerrer böyle geyler farkode- cek, böyle şeyler düştinecek halde miydi? Bir külçe Bibi olduğu yere yıkılrerdi, Boğuk ve yavağ hir ses- le: — Hayır, gelemem! dedikten sonra da gözlerin- den birdenbire yaşlar boşandı. Ve Seniha çıkıp gittikten sonra belki bir sast, ağ- ladı. Lâkin Halidin uğradığı felâkete mi, yoksa Nüz- hetin ölümüne mi ağlıyordu? Yahut sadece kendisini, hep kendisini düşünerek Nüzhetin kendisini sevme- miş ve başka kadmler önünde kendisini tahkir etmiş olmasına mr ağlıyordu? Bunları bilmeden, niçin ağ- ladığımı hiç düşünmeden ağlamışt. Gözyaşları dindik ten sonra kalbini bir çöl gibi boş ve kuru buldu, Ko- casmın attığı kurşunlarla Nüzhetin yüzünün tanm- mıyacak, korkunç ve iğrenç bir hale geldiğini de- min Seniha söylemişti. Ve gimdi, birden bire, daha gözlerinde belki onun için dökülmüş yaşlar kuruma” dan, Mükerrem artık aşkmm öldüğünü ve delikanlıyı artık sevmediğini anladı. Sade güzelliğinden, çok gil zelliğinden, dolayı sevmiş ve göğsüne çılgm gibi bas tırmış olduğu 6 eşsiz baş simdi korkunç ve iğrenğ birşey haline gelince sevgisi de birden tükenmis ve varlığı sanki boşalmış, kupkuru ve bomboş bir gey olmuştu. Mükerrem bu aşkm cigm hâtralarından, hattâ dün geceki azaplarından bile varlığında artık tek Zerre bulamadı. Ve kal elbisesinin içinde çırıl çıplakmış gibi tt- riyerek genç kadın ayağa kalktı. Oda ne kadar soğuk ne buz gibiydi! Sobayı yaktıktan &önra yatağına tek rar uzandı. Boş gözlerle, hiç birşey düşünmeden, biç birşeye yanıp acınmadan, biç bir harekette bulunma dan böyle saatler geçirdi,. Seniha dönmüş müydü, Şerife kadm, ahçı nerede idiler? Odaya kimse gelmiyordu. XXX Dere üzerindeki köprü geçilines, Adliye binası ka” şıdan gözüktü. Gece sabaha karşı yağmur yağmış, bi nan önündeki çayır geçilmez bir bataklık balini al muştı, Yanmda bizmetçi Şerife, Seniha zahmetle yü- rüyordu.. Altı hem hapishane, hera tevkifhane hizme tini gören bu Adliye dairesinde kardeşini ziyaret © decekti, Yürürken daima o kadar dikkat ettiği halde çamura batmıştı. Heyecandan belki de her kadar dikkat te edememişti, Adliye dalresi sarı renkte bir binadı. Henüz yeni sabah olduğu halde her tarafı insanla ve gürültü ile dolu idi, Ve duvarlarmdan rutubet sızıyor, eşiğine ayak atar atmaz ağır ve ekşi bir koku genze çarp yordu, En ağır hükümler yemiş mahpuslarla yarm beraet etmeleri muhakkak mevkufları yanyana sak- yan alt katta, demir bir varmaklığm gerisinde ve koyu bir loştuk içinde, birçok vücuterin kımıklandık- ları görülüyordu, Dün gece kardeşini Kapuzdaki eye den işte buraya getirmişlerdi. Seniha ile konuşmak üzere Halit parmaklığın önü. ne gelince, kendisini geçkin kız sekiz on saatlik bir zaman içinde âdeta birkeç yıl ihtiyarlamış buldu. Rengi bir ökü gibi sararmış, gözleri sönmüş ve yüzün de çok derin çizgiler olmuştu. Seniha, bu zavallı yü- 26 doya doya ve ruhundan güle güle bakarak sordu: — İstediğin birşey var mı ağabey? Hergün yeme- Zin gelecek, Şimdi yatak ta göndereceğim. Rahat mı sn? Halit cevap vermedi ve Seniha ıstırabı taklit eden sesile tekrar sordu: — Buraya ikide gelmişsin öyle mi? Pek rahatsız olmadın ya, uyudun ya? Rahat mıydı? Uyuyabilmiş miydi? Bunların cevap Jarr altı yedi saat önce bir adam öldürmüş olan bu in san çehresinde o kadar güzel ve açık bir şekilde gö- rülüp okunuyordu ki, Senihanın sorgularını susmak la karşılamayı Halit kâfi buldu. Seniha etrafına bakmadı, kimsenin kendilerini dinle mediğine emin olduktan sonra acı acı mırıldandı: — Ah,'söylemez olsaydım! Fakat böyle bir ihti- mal nasıl hatırıma gelebilirdi! Bir buçuk saat evvel berşeyi öğrenince nasıl çıldırmadığıma şaşıyorum. Bu sabah ta ortalık bir türlü ağarmak bilmedi! Halit yorgun bir eda İle omuzlarmı silkerek: — Bana avukat Hikmet beyi şimdi buldurup bura- ya gönderin, dedi, — Peki ağabey. Seniha, bir lâhza, birşey söylemek istiyorda cesaret edemiyor gibi bir hal aldı. Sonra, çekingenliği çok güzel taklit eden bir sesle, lâkin gözleri pusuda bek» liyen bir canavar dikkatile parlıyarak dedi ki: — Mükerrem çok yalvardı, O da gelmek istiyordu. Ben bir türlü getirmeğe cesaret edemedim. (Arkası yar) RR ii — di

Bu sayıdan diğer sayfalar: