12 Ocak 1938 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

12 Ocak 1938 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

TAN Gündelik Gazete 7 AN;ın hedefi: Haberde, fikirde, #eyde temiz. dürüst, samimi olmak, kariin gazetesi çalışmaktır. ——ABONE BEDEL — Türkiye Ecnebi 1400 Ke, 1 Sene 2000 Kr, 10 » Gay 100 » “00 » 3Aş s0 » 150 » JaAy w > rası posta İttihadma dabil ol uyan memleketler içim 30, 16, 9, 3.5 lira dir: Abone bedeli peşindir, Adres değiş 25 kuruştur, Cevap İçin mektup ra 10 kuruşluk pul üüvesi lizımdır, | GUNUN MESELELERİ | Manisa Mebusunun Teklifleri Münasebetile Manisa Mebusu B, Sabri Toprak, Türkiyede vatandaşların türkçe ko. Buşınaları mecburiyetinin kanulma. *i maksadile Millet Meclisine bir ka. Run lâyihası teklifinde bulundu, Mec Dahiliye ve Hariciye encümenle. | *İ, böyle bir teklife Tüzum olmadığı ka | Baatine varmış, lâyihayı reddetmiş- tr. “Ulus,, refikimiz bu münasebet. Ve Söyle bir basyazı neşretmiştir: “Yabancı memleketlerden gelecek Türk olmıyan göçmenler Türkiyeye Kabul edilmemek, Avrupa, Filistin ve dünyanm herhangi bir aoktasın. dan Musevi hicretine müsaade olun. 5; takyitleri ihtiva eden teklifler, aidiyetlerine göre, Harlciye ve Pahiliye Encümenleri tarafından rel edilmiştir. Enciimenlerimizi, bu ret kararına mucip sebepler malâmdur. emniyet ve dayanışma ve kültür davalarmı temin eden bütün , anayasnda ve diğer Türk da vardır, Ancak ve yal. Şart ve menfaatlere göre, koymak ve İstiklâl esasmı iülin müesseselerde her türlü ecne- tesirlere karşı müdafaa etmek Ke. Malisi rejimin dayançlarındandır. Memleket içinde yaşıyan Türk vatan. “atların hak, haysiyet, şeref ve Menfaatlerini hedef tutan tedbirkxi. Miz, reddedildiğini söylediğimiz tek. “Miter Devinden İfratları tamamen lü. ( r ğ Yanılmazlar, Kamutay encümenlerinin vermiş oldukları ret kararlarının hususi bir ve ehemmiyeti vardır... Ev İdaresi Kurs İmtihanında Kazananlar ene Gezi Terbiye enstitüsünde kteplere ew idaresi muallimi yetiş rik üzere bir kurs açılmıştır. “Ted Satı Üç sene sürecek olan bu kurs İçin açılan müsabaka imtihanda Sa ye Girdap, Nusret Şen, Lâmin Al de. Semiha Aydı, Nimet Alkent, uklye Sezer, Melâhat Gürbüzer, Fe 8 ve Peride kazanmışlardır. X —— —— Umumi Kanalizasyona ye ağlanacak Lâğımlar Bak ardaki Jâğımların umumi ka- ew #9ona bağlanması işi belediye ii müteahhide verilecektir. Mü Ya yi bağlama işini yaptıktan san ma elediye bina sahiplerinden her bi Ya düşen masrafı tahsil ederek mü hide verecektir. mtih, Bep Veren Doçentler Eayeeiyat Fakliitesi doçentlerinden v3 we » dogentlik talimatnamesi Miş, PİT İüri önünde imtihan ver Vehpi” iya doçenti Ali Tevfikle Ame, ola doçenti Ahmet Can, Hay, Hulüsi, felsefe doçenti Halil e doçenti Fazıla Şevket te İmtihanlarnı vereceklerdir. Allah İçin, Kitabeye Dokunmayı # stanbulun imarı. İstan- I bullular için günün en ehemmiyetli mevzuu işte bu. Bir zamanlar çocuklar ara- sında moda olan (karamelâ) gibi hemen her ağızda ayni söz... Teminatlı bazı havadis- lere göre de (Bebek) in bil mem neresinden falan yerine kadar bütün yalılar istimlâk e- dilecekmiş. Rıhtım bilmem kaç metre genişletilerek asfalt yapılacakmış. güzel, Yurdu- nu kim mamur görmek iste- mez. Allah kolaylık versin. Bi zim gibi ukba hududuna yak- laşanlara da ecel aman versin de inşaallah görelim, sevine- lim, iftihar edelim. Fakat tu- haf değil mi? Bu lâf her açıl- dıkça içimde bir ürperme du- yuyorum, Hele sağdan soldan (plân) lar sunuldukça ürper- me müthiş bir titremeye inkr- lâp ediyor, Çünkü: Imar eskinin hasmıdır. Asri gencin ihtiyara düşman olu şu gibi, Gelgelelim İstanbulun en büyük kıymti, hususiyeti tarihi ha linde ve tabil güzelliklerinde değil midir? Meselâ, ben Sarayburnunu, koskocaman bir tarihi bağrına al miş mukaddes bir türbeye benzeti rim. Şehre girerken ve çıkarken u fak ufak kubbeli saraylar, düşma na karşı denizle sağlam br itüfak akdetmiş gibi sahil boyunca uzanıp giden kaleler, kalbimde çok derin heyecanlar uyandırırlar, Kalelere Savrulan taş gülleleri, atılan ip merdivenleri, mütekabilen burçlar dan.dökülen kızgın yağları, alevli paçavraları (odüşünürüm. Atları nm sağrılarına topu bir yamçı bağ yarak Asya çöllerinden yallah et miş bir tutam ecdadın şahametli çehreleri gözlerimin önüne gelir, Beşeri kuvvetin, azmin, imanın ilâ hi iktidarlarını tahayyüklen başım döner, Aczimle, sefahatimle kıyas lar yaparım, vicdanım döğünür. Bir hâtıradan bin intibaha, ber in tibahtan bin heyecana geçerim. nan olsun, frenkler de böyle dir. Buraya seyyah sıfatile gelenler, güneşi parçalıyarak her İ dalgasına bir oyuncak gibi dağıtan Marmaranın ziya cömertliğine me telik vermezler. Tü uzaklardan dur binlerinin dar halkasına gözlerini uydururlar, ufukta Ayasofyayı, sa hilde mermer kaleleri ararlar. Her kalenin her taşından hezimetin str rını sorarlar, heyocanlanırlar. Ben kaç İrenkten şu töhmeti işitmişim dir; — Yazık.. Bunların kiymetlerini bilmiyorsunuz. Bizde olsaydı sitn bir zincirle muhafaza altma alırdık. Her taş eodadınızın şahamet kita beleri, her kale tarihin bir kabri dir, Siz ise süprüntülük diye kul lanıyorsunuz. İlmem kabahat mukadderat ta mıdır, yoksa bizde mi dir? Ne yapsak mutlaka ya mim& ri veya tabii bir güzelliği ortadan kaldırıyoruz. Meselâ Bebekte bir zamanlar ne güzel eda vardı. Sahil iki katlı zahiren şatafatlı değil am ma, ağır başlı, vakur edalı yalılar la müzeyyen idi. Her yalının arka sında çalımlı bir korusu vardı. Bu korular münhasıran erguvan, kes tane, manolya, ıhlamur, akasya ve TAN En Küçük Yakın tarihte Beşiktaş ve civarını Boğaza doğra gösteren bir tablo gereasareeseekanesasesasaseaaeeeeeeeeseeaeeee Yazan: RESSAM ; vesansaresseae yıllanmış değil, asıranmiş fıstık a ğaçlarndan müteşekkildi. Hele sa bahları gün doğarken güneş te ya kut ve zilmrütten konfetlerini sa vurunca uzaktan bir bakış, cen netten bir perde açılıyor hissini verirdi insana, Ve Bebek dağları her mevsimde ayrı bir çiçek deme tini andırırdı. Nisandan, Temmuza kadar her mev dağlar bir bu hurdan gibi tüter, rakit akşamlar yüzbin çiçekten bir damla sürün müş kokular sahile inerler, deniz de yıkanırlardı. Her sabah ve her gece o korularda bülbül sesinden Çağlayanlar coşardı. | Oi İN O BE ügünkü keleş mezarlık o za man Som yakutlan ve som zilmrütten tarsi edilmiş gibi güm rah bir erguvanlık ve servilikti. Baktıkça her serviyi yakut bir ha vuzdan fırlamış zümrüt bir fıskı yeye benzetirdim. Bu ölüler bahçe sinde yüksek burçlü kale Fatihin mücessem bir heykeli gibi görünür dü. Düşündükçe bu beldeler Şehin şahın: esir edip bize hediye eden «cdadm her damla kanından bir er guvan fışkırmış sanırdım. Bugün is İNGİLİZ KARİKATURU: v 4 KEZA Arabistanı fetih için Kerarerasaresesz o debdebeli manzaranın yerinde tıp kı bir delinin resim defterini an diran tuhaf tuhaf şekillerde zevk ten ve mimari hüviyetten mahrum binalar, eski korulukların yerinde ise çırçıplak tarlalar var, Artık ne bir bülbül sesini işitmek, ne bir ne fes çiçek kokusu almak kabil de eğil. 8 Şu satırları yazarken mazi per de perde gözlerimde açılıyor da titriyorum. Gençliğimde Tozkopa randa, Tepebaşında etütler yapar dım. Bugünkü belediye binasmdan 'Tepebaşına ve oradan deniz kenarı na kadar o saha kâmilen servilik ti, Grup zamanlarında O serviler Yarı yerlerine kadar a! atlasa bü rünür, yemyeşil kadife eteklerini yerlerde sürürlerdi. Gerçi onlar adem diyarının olanca manevi me habetini hüviyet edinmiş korkunç bekçilerdi. Fakat ne dilber kamet leri, ne mânalı bir cemiyetleri var dı! Hususile sabahları erguvan uf ka karşı kuyruklarını açmış binler ce taus gibi görünürler, makbere den tüten sis geniş bir buhurdan dan dağılan mukaddes duman gibi bütlin vadiye yayılırdı. Şimdi her geçtikce başımı öne eğiyorum. Sağ da, solda iki gece deve kervanı 51 andıran spartıman'ardan biri be ni dişliyecek sanıyorum, yapılan radyo muharebesi hakkında.. şte bünün içindir ki her | mar lâfı açıldıkça ve bilhas sa şuradan şuraya yol açmalı, bu mahfili, bu sebili kaldırmalı, filân yerden filân yere bir köprü atmalı, ayağmı Sarayburnuna çakmalı gi bi tavsiyeler, fikirler işittikçe yal nız titremiyorum, içimin damla damla eridiğini hissediyorum, Bili yorum ki bunların hepsi yapılabi lir, ve para bulununca az zaman zarfinda İstanbul yepyeni bir şe hir haline getinlir, fakat bir sene, beş sene, hultâ on sene, yüz sene çalışılsa avaba bir Karacaahmet vücude getirilebilir mi? Hayır, onu yapan kudröt, malzeme olarak za man dediğimiz bir materyali kul lanmıştır ki insanların ilmi, ve nak di kifayetleri onu satm almıya muktedir değildir. gs ve e ra Ah, ey aziz gençler, müdahale mi mazur görünüz, bugün hüküm sizin, ferman #'zin, mülk sizin, ne yaparsanız yapınız, dilerseniz be ni de bir ümran temeline moloz di ye atınız. Fakat Allah rızası için, hüsnü tabiatte bir noktaya, ecdat yadigirlarından tek bir kitabeye, hattâ bir serviye dokunmayınız. Bi liniz Xi en küçüğü, en büyük mefa hirimizden ve asaletimizin en ian dırıcı şahitlerinden biridir?. ÇA a a Sorunuz ,cevap verelim, rn varana TAN &vukatı okuyucularının sual lerine şu cevapları vermektedir: Bay Cemil H'a; Boşanabilirsiniz, Bir istida ile mah kemeye müracaat edin. Beyoğlu ci Bay Faruk'a: Çok ,hem de çok hakkınız var. Sa bahm üçüne kadar radyo çalan kom Şunuzu susturtmak hakkınızdır. Bayan Nü. het'e; icraya koyun. Borçlunuz mal dir. Göstereceği mallara haciz koya bilirsiniz. İsmail Kemal ELBİR Istanbul Barosunda Avukat İ lediye tenhihatına ırçın H re Türkçesiz Veya Türkçesi Bozuk Levhalar, Yazılar, V. S.. (Yazan: Aka Gündüz) çınlaşıp dururlar: “— Dükkün levhalarmda, duvar . larda, lokautalarda, şurada ve bura. da buunan şeylerde türkçeye karşı bir iâübasilik, bir saygısızlık, merkep. lik sayılacak derecede bir kaynsizlik görülüyor! Bu ne küstahlıktır? Türk memleketinde salyangoz satmanın ne olduğunu buna cüret edenlere göste. relim! Kimi hiç türkçe olmıyan. kimi bozuk türkçe olan bu dükkün levha. ları nedir? Bu afişler mafişler, bu Mis teler misteler, bu ölüm İlânları mi. âmları ne oluyor? Asmak, ip işi; kesmek, cinayet; Nasrettin Hocanınki sudan gelinciye kadar sopa çekmek, meşhut cürüm; öyleyse kanun ister, kamun çıkarma. 6! Bu milli meseleyi böylece hallet. meli! Tahammülümüz kalmadı! Benden çok hırçmlık eden bu sayın meslekdaşlarımm hakları vardır. E. vet, böyle olda, böyle oluyor, ve bu gidiş böyle sürerse böyle olacaktır. Yalnız aziz arkadaşlarımın yanıldık ları eoktalar görüyorum. Nezaket ve sevgilerine dayanarak bu noktaları aydın'at “ak isterim, s 1 — Bu maskaralıklar Türklüğe karşı bir saygısızlık göstermek için yapılmıyor. Çünkü bunun ihtimali yoktur, Kim yapabilir bunu? Kimin haddine? Sorarım tarihe, kim yapa. bilir bumu? Bir kişi mi? Birkaç kişi mi? Birçök kişi mi? Biz; devlet bile olsa, buna cüret edenin, ağız paymı veren bir milletiz. Hayır: bunlar bil gisizlikten, yaptırdıkları, yazdırdik . ları adamların bilirliklerine tasarm. dan, ucuza mal etmek arsızlığından eri geliyor. Binaenaleyh; 2 — Milli bir mesele değildir. Ve milli bir mesele imiş gibi ortaya at. mak acelecliğ'inde bulunmıyalım. Çün kii milf meseleler ağız kalabalığı ile halledilmez. 3 — Ne milli meseledir, ne hakaret meselesidir, ne maksadı mahsusla ya pılmış edepsizliktir. Hayır, hiçbir şey değildir. sadece; 4 — Evet, sadece bir belediye ve İ halkevi vazifesidir. Türkiyede, Türk belediye, türkçe vazifesini şimdiye ka dar akıl edememişse “masum günah kâr,lara me çatıp duruyoruz? Dükkân levhaları enine boyuna, harfine kelimesine, santimine çivisi. ne kadar görülür, okunur, ölçülür, sa yılır da ondan sonra resim alınır. Belediyelerimiz bu levhaları ölçer lerken, biçerlerken, okurlurken, keli. melerini sayarlarken neden ağızları varıp ta: — Bu levha türkçe değildir. Yahut: — Bu levhanın türkçesi bozuktur. Binaenaleyh: — Bu levhanın doğru türkçesi bu. dur. Böyle yazdırıp getir. Demiyorlar? Neden? Ve niçin lev. ha resimleri verilmiş mi, kaçak levha var mı diye cayır vızır teftiş ederler. ken yanlış, bozuk türkçe var mı yok mu? diye dikkat etmiyorlar? Bunla. ra da kanun, nizam, talimatname, em ri yevmi istemez ya. Her Türk ma. demki bu eksiği görüp sızlanıyor. be. lediyeler de görmeli değil midirler? Ve niçin tabla izini almak istiyene: — Git, bunu, bulunduğun mmts. kanm halkevine imza ettir. Bakalım doğru türkçe midir, bozuk türkçe mi. dir? Izin ondan sonra! Demiyorlar? Zor bir şey mi? Va. zife mutlaka maddi mi olmalıdır? Bu nun mânevisi, millisi yok mudur? Belediyeler bunu yaparlarsa; ham. Bİ, Türk şürayı devleti, hanki Türk mahkemesi onları: — Siz bozuk türkçeye veya türk. çesizliğe izin vermediniz! diye ceza. landırır? Müracaat edenlere, belediyeler bu. nu söylediler de ieirrinlen vıy gecen, ler mi oldu? Viz geçenler olduysa be, usayir hareket sorası vermediler mi? Lokantaları teftiş eden kim? Be. tediye. Lokantayı teftiş, lokantanın tepeden trmağma kadardır. Listeler de buna dahildir. Pis mutfak, bayat yemek ne ise, dili bozuk fiste de odur. “Lütfen sayfayı çeviriniz)

Bu sayıdan diğer sayfalar: