13 Ocak 1938 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

13 Ocak 1938 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

18-1. 988 TAN Gündelik Gazete galışmaktır. —> ——ABONE BEDEL — Türkiye Ecnebi İMO Kr, 1 Sene 2809 Kr, S0 gay 1400 > M0 > say s0 » 150 s0 > » lay Müeerarası posta ittihadma dahil ol 4 memleketler için 30, 16, 9, 35 ira a toe bedeli peşindir, Adres değiş ey 1 29 kuruştur, Cevap için mektup 10 kuruştuk pul ilâvesi Hizmdır, GÜNÜN MESELELERİ *ruel Muharebeleri Ça İYazan: M. Zekeriya| ” Japon harbi İspanya dahili gölgede bıraktığı için, bura- boğuşmuyı eskisi kadar büyük ile takip etmiyoruz. Bunda Ya harbinin artık beynelmilel Avrupa karışıklığına sebep ola- ağı hakkında teessüs eden ka- inde şüphesiz tesiri vardır. on beş gündenberi Teruel et- İspanya dahili harbinin en boğuşmaları cereyan eiydor. Bük metçiler burada ani bir taar- Teruel şehrini zaptettiler. Bu skihi yapmaktan maksat âsi- hazirlamaka bulundukları bü- un önüne geçmek, on- » kuvvetlerini bu noktaya sevke #tmek ve umumi taarruzu ilk kadar uzatmaktı. Eranco bu ani tanrruz karşısında ten şaşırdı. Çünkü burada mağ ayça âsilerin gerek kendi as - Tİ, gerek dünya üzerindeki itiba. $€ İndirebilirdi. Madrit cep- * büyük hir taarruz için hazırla rdular birer birer bu cepheye ye başlandı ve Tervel et- lı boğuşmalara sebep ol kedi nda R, en Ternel hükümetçilerin elin- » Asiler şehir dışında müthiş hü- ya, yapıyorlarsa da, artık bu hü ala, apranınaktafi DAŞka bir neti *demiyecekleri artık tahak- yg ti, Hükümetçiler âsilerin harruzuna mâni olmak hu- balk plânlarında muvaffak ol. Wap, “ir. Terucl harbi bittikten te 4, Memi bir taarruz İçin iki ta cakar hazırlanmıya mecbur * rupada Beynelmilel Aferanslar pda münaziünfih meseleleri » İki büyük beynelmilel kon- azırlanıyor, Bunun biri Bel- Vekili Van Zeeland'ın bir *nberi yapmakta olduğu tetki- İle, icesinde ortaya çıkan bir doğmuştur. Milletler ara - Bümrük duvarlarını aiçalt » kazai müşkülleri kaldırmak, dö- iz biyo, kliring meselelerine iş- Mi vermek, ve bu meyanda Mineyi? İtalyanın ham madde Rene bi nleke ihtiyacını halletmek bat, , tün milletlerin iş bir 08 akdi düşünülmektedir. İn- üzerin, fkiri kabul etmiştir. Şim- İkiyeş e çalışılmaktadır, tey, Sİ de doğrudan doğruya İn- ler, iridir, Avrupada mua- gördir. Bunlar düzelmedikçe doğma hir takım yanlış- Ny istikrar husulüne imkân * Bu yanlışları düzeltmek ve ,, imkünse — silâhsızlanmıya Miyayi üiek üzere beynelmilel toplantıya ihtiyaç | hisse- iL İşte İngiltere bu mak- e Dir toplantıya lüzum gör- i, lal gezi İngiltere mevent huzuruna : ine imân olmak ve vakit e in dünyayı müzakere- yü leranlarla meşgul etme- Li edir. Çüknü bugün dün a lelerindar, hiçbirini radikal a, lde halledecek vaziyette de- Ağaçlama Projesi Ayrılma, kimlere göre mıntaka Mâksy, 81 VE mıntakaya o iklim Deoje ,. aaç e kabyır dikilmesi hakkında Yehri niştir. Bu projeye ayaga ia ağaçlandırılmasna diyor, İngiliz İntelligence Service" TAN "Sarı Tehlike,, sözü, zaman zaman ortaya çıkar. Bir Fransız gazetesi, yine bundan bahse- in Uzak Şark şefiyle yapılan çok mühim bir konuşmayı neşrediyor. İngiliz casusuna göre vaktile Çin Lideri Sun Yat Sen'in açmış olduğu mukaddes mücadeleye bugün Japonlar devam ediyorlar. 600milyon bey bir milyar 200 milyon S. bu harfler, İngiliz barat şeflerinin her zaman hürmetle baş eğdikleri, Asyanın en 1ssız köşelerinde her kapıyı açan işaretlerdir. - Asia Secret Service “Asya İstihbarat (Servisi, nin baş harfleri Çinde, Japonyada, Rusyada, Mogolistanda, Hin- distanda bir tılsım gibi kulak- tan kulağa fısıldanır. Bu dai- re Londradaki | İntelligence Service'in bütün faaliyetini merezleştiren hayati bir nok- tadır. Asya istihbaratının şefi, İngiliz casus teşkilâtının kra- Iı demektir. Japon taarruzları başladığı za- mandanberi Asya isthibaratının her şubesi kulak kesilmiştir. Muh- telif kabilelerin içinde dönen fırıl dakların sesini dikkatle dinler. As yanın mukadderatını hesaplar, KERRY KÖ elyeki re nanmiyan, kendi mânevi meziyet- lerini madde medeniyetinin dai ma üstünde farzeden Asya millet- lerinin beyazlara karşı hep bir. den kalkinma hareketlerinin tek- rar başlamak üzere olduğuna da- ir, her yerde emareler belirmiş tir, öyle zamanlarda o Asyanı sekle ll e e istikbalinden, bugünkü mü. #MU YA pp A K * XX JOLMANIN SIRR cadelenin halinden hakkile malü- mat alabilmek üzere müracaat © dilecek bir tek insan mevcuttu, O fovkalbeşer mahlüku Asya istih barat servisinin kralı, daha doğ- rusu, Buda'lar derecesinde sarı ır. ka bâkim olmuş yegâne beyaz İn- sanı mutlaka görmek lâzımdı. Bin bir fırsat yaratarak As ya kralının karşısına çıkabildim. Uzak Şark ve sari ırkın korkunç tehdidinin, onun ağzında ne kadar bizce meçhul şekiller aldığını bu atısrları okuyunca siz de anlamış olacaksınız. Asya âlemi basit ta- birlere ve tarifelere sığabilen bir dünya değildir. Orada cemiyetler, kabileler ve insanlar bir beyaz a- damın anlıyamıyacağı ve bir tür. lü içinden çıkamıyacağı bağlarla biribirine lehimlidir. Ss arı irkın tapındığı canlı, cansız Allahlar vardır. Bi- ribirinden kilometrelerce uzaklar- da bulundukları halde, sanki a- ralarında telsiz telefon varmış gi- bi, rahatça konuşan Lamarlar var- dır. Tibet yaylâlarının en soğuk ge celerinde, ıslak bir entariyi çıplak etine giyip mehtap altında sabah- ladığı halde ölmiyen, hastalanmı- yan dervişleri mevcuttur. Yerden ayaklarını keserek havada yürü- yen şeyhlere inananların adedi iki yüz milyona varır. Ve nihayet yakın bir itsikbalde beyazlara karşı tarihlerin şimdi- ye kadar kaydetmediği bir kor - kunç akına başlıyacak olan sarı ırkın bir milyar iki yüz milyon. nufusu vardır. Bir gün bu küt- lenin birleşmiş tabii gayesi beyaz ırkın imhası olacaktır. Bu fikri ve bu imanı sarı ırkın tapındığı bu dünyanın canlı Ak Jahı Sun Yat Sen. öbür dünvava misafir olmadan Çin kıtasına ve Japonyaya yaymıştır. sarı adam A imdi şu korkunç diyarın iç yüzünü Asyanın beyaz kralından dinliyelim: Asya istihbarat şefinin karşısı- na çıktığım vakit şaşındım. kaldım. Ora lisanını, edebiyatını bir Lama- dan iyi bilen İngiliz miralayınm rengi de tamamen değişmişti. Men sup olduğu beyaz ırkla alâkası yal mız İngiliz olarak doğduğuna iman etmiş olmasından ibaret kalacak kadar şekli ve tavrı Asyalı olmuş- tu. Şaşkınlığım geçmeden miralay başladı. — Uzak Şark meselelerini an- lıyabilmek üzere Buda'nın esra- rına nüfuz etmek lâzımdır. Onla- rın kaç cins olduğunu, ölenlerin yerlerine başka Allahlar nasbet- tiklerini bilmek ve âyinlerin ru- hunu anlayabilecek okadar lisan- larını öğrenmek te şarttır. Bir beyaz için yarım asırda elde Balan her sihi bifamatlardan maada bir de Buda'ların hususi- yetine girmek ve beyazlar için katiyen memnu olan Tibet'in mü- kaddes mıntakalarında yaşamak gibi muhal bir imkâna da erişmek elzemdir. mrünü bunlara vakfetmiş benim gibi bir beyaz in - "7 Tibetin esrarengiz ve mukaddes sandan Aksayı Şarkın içyüzünde dönen şeylrein mihrakını sezecek malümatı alacaksınız. Beyazların Asya beldelerine nü- fuz ettikleri günlerden başlıyan sağı ırkın sinsi bir irkilişi vardır sisuue mödemyetinin beşeri kiğ- Metler bakımından hiçbir şey ifa- de etmediğine inanmış olan Asya kavimleri kendilerini ezen sanayi ve ticaret medeniyetine karşı ma- nevi ve ruhani kıymetlerile bir gün kati galeböyi çalacaklarına da iman etmişlerdir. Onların bu imanını Lama'lar ve X * Muvaffakıyetsizliğe Yardım Eden Sebepler Muvaffak olmak için, evvelâ muvaffakıyetsizlik o âmillerini er. tadan kaldırmak lâzım. Geçen ya. zımda bunların bir kısmından bahsettimdi. Bizi muvaffakıyetsizliğe sürük- liyen en büyük âmil çalışmamı. zı ve vaktimizi organize etmemek, ve rasyonel bir şekilde tanzim et- memektir. Meselâ kabiliyeti büyük insan lar vardır. Fakat tabiatleri tefer- a meşgul olmaktan hoşlan - mayı icap ettirir. Bunlar, kendi is- tidat ve kabiliyetlerinin ancak kt- çiik bir kısmına ihtiyaç gösteren ufak meselelerin en küçük tefer- rüatı içinde kaybolur, yorulup pe- rişan olurlar, Yahut insanlar vardır ki, isti- dat ve kabiliyetlerinden üstün iş“ lere girerler, Tuttukları iş, kendi kabiliyetlerinin üstünde çalışma istediği için bu adamlar ekseriya beyhude yere emek sarfeder, Ni- hayet varmak istedikleri gayeye varamayınca meyus olurlar, Muvaffakıyetsizliğe mahküm o- lanların bir kısmı da gevezeler, da- ha doğrusu işten ziyade lâfla va- kit geçirenlerdir. Bunlar ekseriya konuşması hoş insanlardır. İyi hi- kâye anlatmasını, cazip söz söyler mesini bilirler, Dinleyicilerini tes- bir ederler. Böyle olduğu için de gevezeliğe düşkündürler, iş yapmaktan ziya- de konuşmaktan zevk alırlar, Sonra boş vakitlerini nasıl geçi. receklerini bilmiyenler yardır. Bunlar ya kahvelerde lâfla vakit geçirir, ya içer, yahut atıl durur. lar. Hayatımızın mühim bir kıs- mu. günün iş saatleri haricinde geç- tiği için. bu vakti organize etmi. yen, kendi gayesine, uygun şekil. de kullanmıyan adam muvaffak olamaz. Meselâ gündüz bir mağa- rada çalışan bir genç, akşam bir müesseseden bir lisan dersi al - mak, mektebe devam etmek. mes- leğine ait kitaplar okumak sre. tile vaktini israf etmekten kurtu- labilir, Bir de havai gençler vardır. İşi ciddiye almazlar. Bütün emelleri sinemalara gitmek, dans salonla. rında eğlenmektir, bunlar se işin, ne de vaktin kıymetini bilmedik. leri için muvaffakiyet onlardan âdeta kaçar, Hulâsa hayatımızı tetkik eder - sek görürüz ki, çoğumuz kabiliyet ve kudretimizle mütenasip işler görmüyor ve neticeler elde etmi- yoruz. Çalışmamız boşa akıyor. Vaktimizin çoğu israf olup gidi - yor. Biz yalnız kudret ve kabili. yetimizin bir kısımı ile geçiniyo- Tuz. İşte bizi murvaffakıyetsizliğe gö üren en büyük âmil budur. Her- şeyden evvel sâyiniri ve vaktinizi, kudret kabiliyetinizden azami ne- tice alacak surette organize edi - niz, Psikoloğ aza karşı peygamberlerinden bir Lâma Buda'lar her vesile ile kuvvetlen- dirmişlerdir. Avrupa milletlerinin Asyada el de ettikleri nüfuz mıntakalarını genişletebilmek gayelerile arala rındaki rekabet mücadelesini muh- telif Buda'la n tirmiş olmaları da dünya üstünün Allahı denilen o adamlara maddi kuvvetler de bahşetmiştir. en tam on sene hakiki bir sarı adam gibi yaşamak sayesinde iki yüz milyonluk bir kütle üstünde mutlak hâkimiye - tini tesis etmiş bulunan “lâhuti yüksek meclis,, in iç haletine gire bildim. » “Lühuti yüksek meclis, dün - yada eşi, emsali bulunmıyan ve kudretei bütün tahminleri aşan siyasi bir kuvvettir. Bu meclisin kanaatine göre, on- ların ruhani ve mânevi meziyet- leri ve menfaatten âri ilimleri gü- nün birinde beyaz ırkların zâhiri ye maddi medeniyetini mahvoede- rek Büda'ların bulundukları mu- kaddes yerleri demir ve ateşten ha- lâs edecektir. Lâhuti meclisin hazırladığı kor. kunç sarı rk ittihadını Dalai - La- ma, Buda'yı beyza ırka karşı mü. cadeleden ziyade sulhperverane bir intizara razı ederek epey se - neler tehir* edebilmiştik. Fakat günün birinde o öldü. âhuti meslie, Buda'nın ru- hunu ve maneviyatını ala- bilmiye lâyik gördüğü bir çocuğu ruhani reis ve Buda olarak kabul etti. Fakat Moskovadaki şefler Da- lal - Lama'nın ölümile yerine ge tirilecek masum Buda'nın intiha- bını beklemedi. Ruslar, İngiliz e mellerini terviç eder gördükleri lâ- huti meclisten evvel ikinef bir Bu- da'yı meydana çikarmıya muvaf- fak oldular, İşte o zaman Sun Yat Sen, ar- kasını beyaz ırktan olan Rusların müzaheretine dayayarak kendi ru- hani kıymetlerini tatbike basla . dı. Sun Yat Sen'in ailev! vazi- yeti de Buda'lığın kolaylaştır, - yordu. Çünkü ölen Dalai - Lams- nın amcazadesiydi. O zaman Asvanın ortasında bi. ri Lâhuti meclisin intihap ettiği, diğeri Rusların müzaheretini te - min etmiş olan iki Buda meydana çıkmış oldu. Moskovanın yardımlarile kuv - vetli bir propagandaya giren Dalai- (Arkasi 10 uncuda), Halkevi'nin İki Ödevi: Gafili İrşat, Belediyeyi İkaz. (Yazan: Aka Gündüz) Halkveinin iki ev dışı ödevi vardır ki bu, Evin dil, edebiyat kolunun boynunu borçtur. Biri gafili irşat, bi- ri de Belediyeyi ikaz. Bu borcu ödemek pek kolaydır : İki tane mektup formülünü şapi- roğrafla, matbaayla neyle çoğaltıp a- İlesta tutmak. İcap eder etmez yazmak. Meselâ £ «Fatih camiinin yan köşesinde ma» nifaturacı Bay filâna ; Sayın vatandaş; Dükkânınızın kapısı üstündeki ta- İbelâda şu ad ve Şu sözler yazılmış » Katakofti veledi filin Bay. Rozhlünş mağaza. Enva türlü çeşidinden harir- yat, yün cinsi sağlamlık. Prifiks ol maktan maktu, Bunlar türkçe değildir. Doğru türkçesini size bildirmeyi vazife bi. Viriz. Doğrusu şudur : Akgül mağazası — Sahibi: Kala- kofti oğlu Bay filân. Çeşit ipekliler ve sağlam yünlü komaşlar. Pazarlık yok. Fiyatlar kesik. Tabelânızı bir ay içinde bu doğru- luğa çevireceğinizi ümit eder ve say» gılarımızı sunarız.» Başkan imzası ve resmi mühür. Bir formül daha : İ sTahtakalede ahçı Bay Abdülfet- itaha, Sayın Bay, Ahçı dükkünmizim kapısı üstünde- ki tabelâda şunlar yazılı : Ficukantatlfes fi Abdalfettah, tab- bahuşşehir, Ebvenül ebımât — yemekât kıtir Bunlar türkçe değildir. Doğru türkçesi şudur: Fas lokantası. Sahibi: Meşhur ahçı Abdülfettah. Bol çeşitli yemekler. A- bonelere karşı ucuzluk. Tabelânızı bir ay içinde...» Bu nâzik mektuplara aldırış etme- İdiler değil mi? Peki. Etmesinler. İşi İ yaygaraya bozmuya lüzum yok: Öte- ki formül hazırdır: Filin Belediye Başkanlığına: Falan yerdeki filâina şunu yazdık. Bir ay içinde yapmadı. Bildiriyoruz. Saygılar, Belediye bunu aldı mı, ense kökün- dedir. Otuz beşinci gin yine yapma- sın haddi varsa. Kırkıncı gün bir da- ha. Kırk beşinci gün: Mutfağı temiz İse de, temiz tabla kullanmadığından doksan gün kapa” tilmişteri Kanun vazılarını uğraştırmadan, gazeteleri meşgul etmeden, herkesi sinirlendirmeden gıcırı bükme halle- dilecek bu kadar basit işleri güya ko- ea koca milli mseselelermiş gibi or- taya atmakla mâna ve sebep var mı? Bu gibi ödevleri Halkevi yaparsa hem iş-ben de bir suç işleyip frenkçe söyliyeyim - komplikasyona uğrayıp karakolu meşgul etmez. hemi bir hal an'anesi şekline girer. Gerek vatandaşlar, gerek misafir. ler nezaketsiz insanlar eğdillerdir. Memleketin Belediye gidişine hür. met etmesini bilirler. Hattâ size bu. na benzer bir eski olgu da anlatabi- tirim: Balkan harbi sıralarında Bay Er. elüment Ekrem Talâ İle bir mahalle. de oturuyorduk. Pangaltıdaki Harbi. yo mektebinin yemekhanesinin ya- nında bir arsa vardı. Bir ecnebi o ar- saya oluklu çinkodan tek katlı bir ev kurdu. Şu, Floryadaki tahta evler gi- bi. Bu bir örnek evdi. Bir akşam Er. cümentle evimize gidiyorduk, yolu- muz buradan geçiyordu. Çinko evi biliyorduk amma, ne sistemi, ne mi- marisi olduğunu bilmiyorduk. Erci. meni birdenbire evin kapısını göste- rerek (Bak! dedi. oluklu çinkodan e- vin, mimari tarzı bu imiş) Baktım. Kapının üstünde türkçe ineil harfle. rile şunlar yazılıydı. Evler Nelken! Gülüşmiye başladık Evin sahibi g- lan ecnebi meğer pencerede imis hi zim gülüştüğümüzü görmüş Sebebi nl sordurdu. — Bu vanlıştır dedik Rumun asıl türkçesi şudur: Nelken sistemi evler. Yahtt kısaca Nelken evleri. Saygıdeğer Bay Nelken ertesi gü nü levhayı kaldırdı ve dediğimizi koydu. Demek ki iş milliyetimize ker fi küstahlık değil, iş vazife- dar olanları ekte...

Bu sayıdan diğer sayfalar: