4 Mayıs 1938 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

4 Mayıs 1938 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

En —— 4.5 - 1938 TAN Gündelik Gazete —— Haberde dürüst, TAN'in hüdefi: seyda fikirde, her temiz olmak, gezeteni galışmaktır. ABONE BEDELİ meb K r £ in 1906 200 300 a ittihsdma dahil cin 30, 18, , 8.5 ra Adres değiş- mektup We Cevap için k pul ilâvesi GUNUN MESELELERİ | Fransız - İngiliz Anlaşması Günün en mühim sızlarla İngilizlerin, vasati Avrupa meselelerini hal için aralarında yap-| tıkları anlaşmadır. Bir iki gün evvel| yapılan bu anlaşmanın esas noktala- nı şunlardır; a — Avrupa anlaşmasını temin &- decek &sas faaliyetler, İngilterenin | teşebbüsü ile yapılacaktır. b — Yapılacak birinci iş, bütün a- lâkadarlar telkin: etmek, ve| münakaşa için zaman bırakmak. İ- kincisi umumi bir anlaşma esası bul- mak. c — Bu anlaşma hazırlığı, bi firkaların, Çekoslovak hükümetinin Henlein'in ve Alman muvafakatiyle yapılacaktır. Alman; başlıyacak o müzake- relerde ilkönce Südet Almanları me- selesinin konuşulması muhtemeldir Fakat bu müzakerelerin inkıtaa uğ- tamanı, Alman — Çek münasebetle- hâdisesi, rran- sabır hükümetinin rini bozduğu gibi, bütün Avrupa va-| ziyetini de bozabilir. Downn Skcet te Fransa ve İngil- tere arasında yapılan müzakereler- de, Fransız Başveki müzakerelerde müşkülât çıktığı, ve neticenin Çekoslovakyaya zarar ve Yeceği anlaşıldığı zaman Fransanın Çeklere askeri yardımda bulunaca- Bını söyledi. Lord Halifax, Avam Ka- sından bahsederken, umumi bir harp vakumlu İieirterenin Fransa İle be- raber olduğunu söylemesi, Çekoslo- vakya ve Alman Südetleri mesele- sinde çikacak herhangi bir ihtilâfın, Merkezi Avrupa sulhünü bozacağı gibi, umumt bir harbin de bı ' olacağını gösterir. İngiliz Fransız anlaşmasında mü | him meselelerden biri de Fransız Ha Titiye Vekili Mösyö Bonnet'nin, Çe- koslovakyayn, ve miistakil Tuna dev İetlerine karşı iktisadi yardım yapıl- Ması teklifine karşı, İngiliz nazırları- Bn prensip itibariyle muvafakatle. | ridir, Fakat İngilizlere göre iktısadi yardım ikinci derecede ehemmiyeti , “dir, bugün yapılacak iş siyasi an ağ amanlıkları izale, ve siyasi bir rar teminidir. mezara meselesi birçok o mülzake. | meg sonra tamamiyle halledil. Ml kalmıştır. İki taraf ta gönül Me ve harp teçhizatının geri çe- Taber, yozmusunu izhar etmekle be. mii hiçbir ir. Prânsız Tupayı e; sele, 1, harekete geçme-| İngiliz anlaşmasında Av- » ziyade alâkadar eden me: | Bidir. öm Fransız birliğinin temi- Yade çejpassa Avrupada sulhü en zi- İtina lit eden Çek ve Alman ihti- Müsterek, * İngiliz ve Fransızların Muhtarı hareketidir. e Südetlere ek hagi, Verme teşebbüsünün enn, ei ve milleti tarafından | İngiyi, Biretle kabulü | şüphelidir.! Tayt © Fransızların bütün am) Möselenj, Saretlerine rağmen, bu be sürükü, Avrupayı bir har İçin yaygiemesi ihtimali her zaman hafazağı ç, #akat Çek istiklâlini mu- NE anlaş, #leşen bir İngiliz ve Fran Hallerini 051. Şüphesiz ki, harp ihti- zarla ela mildir. Bu iti yaz İçin olam in Avrupada bir Yacağ, sulhü muhafazaya Gana dimit edebiliriz. Binici; * R erimizin ru, daki Zaferi G vik — iletler Kupası mina. Bah İksa lerimiz birinciliği ve Mmiyeç "liğin yı, PASINI kazandılar. P büy Alman, fx e» büyük ehem.| Yük milinde. İtalya vena lerin, Olimpiyatlarda J Daladier, bur! göstermektedi İç Yüzü M rof “Ölüm tüccarı,, di- ye şöhret kazanmıştı. Fakat bugünün Zaharofları, geçmi- şin Zaharoflarına âdeta rah- met okutacak vaziyettedirler. Çünkü bugünün silâh ve ölüm bezirgânlarından herbiri bü- yük bir entrikacı ve mallarını sürmek, zehirlerini satmak için hiçbir endişe ile bağlı olmıyan yaman bir dalaverecidir. Eski teslihat krulı Zaharof, Bü- k Harpten önceki devrin adamı O zamandan bu zamana ka» dar dünya vaziyeti o kadar değiş- t ve silâh yarışı o derece hızlan- dı ki, Avusturya gibi bir devlet, yeni silâhlanmanın inkişaflari yü- içi mesut birer bi” zünden, bir tek gece oluverdi. Eskid veç te bugün bütçelerinde en ka- barık rakamı müdalanya hasredi- yorler. Fakat dünyanın silâhlara en çak para veren devletleri Al manya, Rusya, İngiltere, Japon- Amerika, Fransa ve İtalyadır İ u yedi devlet, Bütün-dün- B silâha verdiği para- İ sın yüzde hı Bütün bu masrafın g y de yirmidört, geride kalan tarafından harcanıyor. Almanyanın teslihata “bir yar Ingiliz lirası hasretmesi, tes- lihat masrafının büyüklüğünü te- barüz ettirmeye yetişir. Alma; ya, dahili borçlar yaparak gileri azami derecede spırlaştırar; trole tatbik eder meydan vermiyere yabancı para mukabilinde İhracat malı ve- rerek teslihatı için lâzım olan pa- rayı tedarik etmekte ve silâhlan- maktadır Istatistiklere göre bu seneki tas- lhat masrafı, 4 milyar sterline va- racaktır. Halbuki 1938 — 1937 se- nesinde sarfolunan para (2 milyar 400,000,000) İngiliz Tirası idi. Altı yıl önce silâhsızlanma konferansı andığı sırada bütün di silâhlara verdiği para 1,280,000,000 İngiliz lirası tutuyordu. Büyük Harbe takaddüm eden 1913 yılında umumi masraf 860,000,000 Ster- indi. şampiyonluklar kazanmış usta bini- tilerile karşı karşıya yapılması, ve Türk binicilerinin bunlara galebesi- dir. Pehlivanlarımızın güreş sahasında ikide bir zümüzü ak etmelerine rağmen son güreşlerde ehemmiyetli bir muvaffakiyet gösterememelerin- den mütevellit teessürlerimizi hu za | ferle unutabiliriz. Maamafih güreş-| çilerimizin tâbi olduğu şartlar göz önüne getirilirse, bu hususta biraz da insaflı olah z Fakat binicilerimizin büyük millet lerin süvarileriyle karşı karşıya yap- tıkları bu çetin miisabakada birinci, Almanların ikinci, İrlandalıların ü- çüncü, İtalyanın dördüncü, Rumen- lerin beşinci oluşu nazarı dikkate alı- nırsa, bu spor sahasında çok gayret- le çalışıldığı görülü Roma zaferini kazanan binicileri- mizi tebrik ederken, aklımıza gelen ilk şey, binicilerimize karşı halkın duyduğu sevine ve hürmeti ifade e-| decek bir istikbal hazırlığı yapılma- | sıdır. Romadan muzaffer dönen eki. bimizi, bu zaferden duydukları ma nevi huzuru, halkın, gençliğin kal binden gelen alkışlarla tamamlama- ancak 860 milyon İngiliz lirası idi. ” bulmaktadır. Bu hesaba göre son 25 sene içinde silâhlanma masrafı Sılâh NV SilâhTacirlerinin hiyız. TA Son istatistikler bize, bütün dünya devletlerinin m i » Umumi Harpten evvel 1913 te bütün dünyanın silâhlanmıya sarfettiği para, Halbuki bugün bu masraf, dört milyar İngiliz lirasını dört misli artmıştır. Nedir? Yirmi beş sene içinde dünyanın silâhlanma masrafı dört e varmış bulunuyor. Fakat masra- fin bu derece yükselmesinin en mühim sebeplerinden biri de ipti- dal madde fiyatlarile, işçi ücret- lerinin pahalılaşmasıdır. Silâh için en çok para hi yan devletler arasında olan Al- manya ile Japonya, artık silâhla- ra sit sarfiyatlarını bildirmedik- leri için Milletler Cemiyeti tata- fından yapılan neşriyatta bunlar- dan bahsedilmiyor. Teslihatlarına dair malüâmat ver- miyen diğer devletler, İtalya ile Rusyadır. Amerika da bu işi gizli tutmaya başlamıştır. Bu ketum- luğun sebebi devletlerin biribirle- rine itimatsızlığı, devletlerin biri- birine kıymetli malâmat vermek ten çekinmeleri. sürpriz yap- mak ümididir. enis ve Bununla beraber birçok devlet- ler silâhlanma programlarını neş» Tetmekte ve bu neşriyat silâh ti- careti yapanların y rehber olmaktadır, Silâh iden bü çeşit malimatı .edin- mek için pek geniş faaliyetlere gi- rişirlerdi. pey bugünkü teslhat şartları silâh satıcılarının pini bir hayli değiştirmiştir. Bunlar yarı satıcı, yarı diplomat, İnkat çok kurnaz ve işgüzar adam- lardır. Bunlara göre hudut” ayri- lığı, ideoloji farkı, hiçbir kıymeti haiz değildir. Biribirile dövüşen milletlerin ikisine de silâh verir. ler ve sebebiyet verdikleri facia- lardan zerre kadar müteessir ol- n lüzum gör- miyen adamlardır. Çünkü kimden gizleneceklerini çok iyi bilirler. V: en çok ürktükleri sınıf, efkârı w- mumiye ile alâkadar olanlardır. Bu yüzden silâh tacirleri, bilhas- sa gazetecilerden nefret ederler ve bunlardan kaçarlar. Buna rağmen bunların bir kaçı ile karşılaşmak imkânını buldum. Bunlar herşeyden. evvel, çok şık giyinen, çok kibar görünen, bü- tün kibar çarpmak için herşeyi yapan adam lardır. Büyük aylık sahibi değil- dirler. Fakat iş becermiye muvaf- fak oldular mı büyük mükâfatlar slırlar ve bu mükâfatlara dayana- rak son derece sefihane bir hayat yaşarlar, Bütün hükümetler, bu adamları takibe ehemmiyet vermektedir. ler, ve her hükümet bunların gir- disini çıktısını gayet mükemmel bilir. Bu adamları devrimize mahsus bir tip saymak hiç te yanlış olmaz. Bunlar kâh bir diplomat haşmeti- le görünürler, kâh silâh mütehas- sısı birer mühendis tavrını alırlar, kâh bir makinist gibi göze çarpar- lar ve bütün hünerlerini, mari lerini, kurnazlıklarımı, bir silâhı salmıya hasrederler. Bütün dik- katlerini, bir memlekete sattıkla- rı silâh başka bir memlekete sat- madıklarını ve satmıyacaklarını anlatmak üzerinde toplarlar ve herşeyden fazla bu silâhin, en son icat olduğunu, ve sırlarının hicbir kimse tarafından malüm olmadı- ğanı telkine çalışırlar. İnsanın, ekseriyetle bu kırkın- dan aşağı, şık, kibar gençlerin in- san öldürmiye yarıyan en son si- lâh modellerinin propagandacısı olduklarına inanamıyacağı gelir. Hakikatte bunlarm işi gücü bun- dan ibarettir. Ve bütün faaliyetle- ri, Müdafaa Narırlarının kapıları toplantılarında göze | üthiş bir silâhlanma ya n Bilânçosu ve İspanya harbinde, dünya silâh bütün malzemeyi tecrübe ettiler. O yeni silâhlar, İspanyayı bu önünde delik kulaklı ajanlar bu lundurmaktır. B»: ın güçlüklerin en bü; ları «teslim etmektedir. Çünkü silâblar la beraber ancak teslimi üzerine parasını vereceklerini söylerler ve o zaman bu silâh tacirleri bin bir ihtiyat içinde hareket mecbü- riyetinde kalırlar. Satıcılar, bu n mallarını en emin y inderip paralarını “almak k gayretler sarfederler Fakat silâh tacirlerini en çok meşgul eden nokta, kaçak silâhlar dır. Yahut gizli satışlardır. Bu yüzden bunlar, el bombalarını yi e Bir genç erkek yolladığı mektupta birçok İsoruyor. Ve şöyle devam ediyor: “İlenüz iki senelik evliyim. Sev num. Bana sadıktır, Fakat, bir yundan memnun değilim. Sinema zararlıdır. Evvelâ, yorgun | akşamlar, mutlaka sinen İiçin ısrar etmesi sinema mu rafı her ay oldukça mü- him bir ekün tutuy Bütçemden bu parayı alan sinema, beni daha mübrem © ihtiyaçlarım © karşısında müşkül vaziyete sokuyor. Bir nokta da şudur: Karım şık giyinmek İster, Bilhassa sinema, onun en büyük reh- beridir. Yüz binlerce dolar kazanan bir sinema yıldızının giydiği elbise. leri herhalde ben yaptıramam. Esa. İsen yaptırmıyorum da... Fakat, bun- İları mutlaka yapmak istiyen karım, yine bütçemizden büyük b künu alıp kuma terzilere veriyor. ye dükkânlarma, ç defa giydikten sonra, çıkarıp attığı ve beğenmediği elbiseler çoktur. Filvaki, imkânsız- ık karşısında, bütün arzularını ya- pabilmek, mucizo olur. Yupamıyo- rum, Nihayet maaşım muayyendir. Fakat, onun bu müfrit arzuları, evin içinde hir rahatsızlık hasıl ediyor. Bazan, biribirimize hafif tertip kırı- gerek evlendik. Karımdan memnu çok düşkündür. Sinemaya düşkün ol | baht addeden bir ifade okuyorum ması, benim için birkaç bakımdan | Susuyorum. Gazetemi elime alıp bir olduğum » gitmek ve İstemiyerek o- nun bu arzusuna kapılmaklığım. f- İkinei nokta da şudur; Ben çok fazla kazanan bir adam değilim. Karımın | hakkak ki dü; rışına giriştiklerini Hayatın Kıymeti Nedir ? Yazan: SABİHA ZEKERİYA Muhatabım beyaz saçlı, uzun boy- lu, yaşlıca bir zattır. Diyor k — Kızım, bizim Tarabyada ©e- sane (oyok. OKireçburnunda Oda yek. Tü Yeniköyde Eski den vardı amma, neye bilmem, şimdi var kapandı. Geçen gün polis $ ını yakarken, makine patlam çocuğun yüzü gözü yandı. Alevler çinde yanarken başvuracak bir ecza- hane aradık, yok. İmdadı sıhhiye telefon ettik. Fakat düşündük ki o ge linceye kadar çocuğun hayatı tel? ye girecek rah * Cer- ötürdük. Bir ki kaymetlidir, bir yerde e © olmazsa daha pekçoklarınm hayatı tehlikeye girer Hemen otomobille a hastahanesine polisin hayatı elbet! amm Tarabyanın veya herhangi bir min takanın eczahanesiz kalması karşısın da yapılacak iş, İstanbul Sıhhi dürlüğünün dikkatini celbetmektir. Fakat muhatabımın bir cümlesi fabrikatörleri yeni icat ettikleri hale getirdi.. meyva gönderilirl anlık re gidebilir ler. Tayyareler dı -abında . uça kafamda bir istifham işareti çizdi. Ha yatın kıymeti nedir?. Şüphesiz fert İolarak hepimize hayatımız kadar kıy metli, bedeli ve bahası ödenmiyen birşey varsa, o da hayatımızdır. Bu hayatı mümkün mertebe neşeli, mü- reffeh, mesut, kıymetli yapmak, e- nu muhafaza etmek en büyük dile. #imizdir. Cemiyet o mikyasında dü- şündüğümüz zaman da bu hayatın emniyet altına alınmasını cemiyetten İçtimaiyat filozofları, ruhiyat â- İlimleri, “fert var, cemiyet yok” “ee- İmiyet var, fert yok” münakaşalarımı yapadursunlar... Fakat en büyük rea- İlite olan fert de vardır, cemiyet de vardır. Bizim cemi; cemiyetle, in bizimle olan münasebetlerimizi tesbit ederken, icabında ferdi cemiyet hesa bina feda edebiliriz. Milli varlığımı- zı, istiklâlimizi, topraklarımızı tehdit eden bir düşman karşısında bir de- uça giderler. İnfilik maddeleri 0- tomobillerie huduttan geçirilebi. leceği gibi otomatik tüfeklerle mit ralyözler geçirilebi- ir Hülâsa bugünün Zaharofları, eski Zaharoftan tamamiyle fark* sız, fakat daha çok geniş bir saha. da çalışmakta ve milyonlar kazan- maktadırlar. dİngilizce Sphere Mecmu: b ndan) GÖNÜL İŞLERİ Genç Karı Kocanın Hayatı Muyucum bana |İıyoruz, güceniyoruz. Bundan büyük sualler | hakikatlerini anlatmıya çalışıyorum. O vakit te, gözleri içini çekiyor. Ona fazla öylemi- yaşı birşey or, hu-İ yorum. Bir sunl sormuyorum.Fakat, |, iziinün hatlarında, ken köşeye çekiliyorum. ruz, O gece, tatsı bir akşam olu: yalağa yatıyor. Başına yorganı çeki yor; ağlıyor mu, bilmiyorum. Mu- Fakat neler Benim de yi elimden a- Konuşmuyo- düşünüyor?.. K uykum kaçıyor. G İtiyorum. Ben de düşlinceye dalıyo- rum. Evimizin içindeki havayı bo- zan hiçbir esaslı hâdise yok.. O hal- de, bu tatsızlık neden?.. Kendi ken- ime kararımı “veriyorum. Bunun sebebi karımdır. Sandetin başka bir | ismi, şekli var mı?.. Mesut bir aile) değil miyiz?, Hiç bir derdimiz yok- ken, bu sinirli geçen akşamlar, bü- tün asabımı bozuyor. F jik oluyorum. tesi günü işimde daha az ener- Çünkü, bütün hisle. rim gerilmiştir. Bu evin içine bir ne- şe ve ahenk havası sokmak için aca- ba ne yapmalıyım? Bu okuyucuma cevap vermek lü- bir üzüntü duyuyorum. Ona hayatın | İvetle gil, yüzbinlerle ferdin, hayatın hiç bir kıymeti yoktur. Hayatımızı bu w- ğurda güle güle feda ederiz. Fakat fertlerin hayatı bahasına korunan bu İtoprak ve cemiyetten ferdin de iste- dikleri vardır. Hayatının emniyet ai İ tında glması, MA i FIKRA : Gelen Sesler! Fuha..,, dan, “be z da “ulan,, a kac laklarına ; inanmiyacağı İ kadar güzel stad de, onden daha ve canlı Türi eş... ten başlar ar: insanın ku geliyor. O çevesi için- uyan ne işi var? Hey yacağını bi aitâ bu heyecan b bilir. Havuzda bonn İH yacağın: kavga dahi, centil ve lüyatinin tem mez İ Bahusus bizim oyuncularımız üc- ğildirler: Hepsi a- İle yaz ve sanat âşıklarıdır. Ve bin: Hm, sporu bi öyliye- m faz si, ahlâk terbiyesi i Sporda yenip yenilm la ruh terbi eş diya ni bilen insanlardır ki umumi hayatta, ol- şarklı atında dürüst hayattaki rekabeti inden kurtarma tabi daha iyi karşılamağı öğrenecekler di Ki ndaki sporcunun ayak çelme ile önle 1 te e, o mücadeleler yozuları ve sözleri hatır Stadyom, malist ge bizim na: iğin yeni s zumunu duymuyorum. Hemen ay- nen yukarıya koyduğum bu mektup ta, hâdisenin bütün tahlili yapılmış. | Gönül Doktora münevi sıhhatini yuğuran Biz stadyon T seyir. ocaklardır larda oyunda ümde, de, her üçünde Ti aletin vet ve asaletini isteriz. - F, alet h kupe atay “ULUS”

Bu sayıdan diğer sayfalar: