May 4, 1938 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6

May 4, 1938 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

emini R 937 Kral kupası finalisti ve 938 kupa galibi Preston birinci takım oyuncuları birarada Hariçte: İ——— Kral Kupasını Preston i Kazandı Ancak beynelmilel karşılaşmalar işin açılan ve İngiliz futbolcularınm İscnede bir iki defa oynamasına mü- sadde edilen Vembley stadı bu yıl da kral kupası finali ıçin federasyon em İrine tahsis edildi. letini almış, maçın yapılacağı günü sabırsızlıkla bekliyordu Nihayet beklenen gün geldi ve nalist Preston ile Hodersfild karşılaş tılar. Bilmeceye Dönen Bir Mesele Son Güreşlerde Neden Yenildik ? Avrupa güreş şampiyonasından 'i- yi neticelerle dönemiyen takımımız hakkında bugünlerde epey şeyler yâ- zılıyor. Akşam gazetesinin spor sütununda madde madde ileri sürülen mağlübi- yet sebeplerinin en kuvvetlileri şöy- Je sıralanmış: Takımın bir buçuk aylık hazırlan- ma vakti kısa imiş Takim seyahate çıkarken güreşten anlamıyan bir eski futbolcüye ema- net edilmiş. Takımın gençleştirilmiş olmasında antrenörün kabahati yokmuş. Esasen, her temsili takım, emek- tar bir takım olurmuş... Biz de akşam refikimizin muharri- rine bu cevapları verebiliriz: Emektar olduğu ve müteaddit tec- rübeler geçirdiği kabul: edilen ama- tör bir güreş takımının hazırlık dev. resi için bir buçuk ayın kilayet et- mesi lâzımdır. Esasen birkaç kereler takıma seçil- miş, yani güreşi bırakmamış olan şampiyonların hazırlık devresi bir buçuk ayı geçerse mindere çıkacak takatte kalıp kalmıyacakları pek şüp helidir. En sıkı ve en sert şartlarla yapılan ! profesyonel mücadele sporlarında dahi idman mayası kaçmamış şampi- yonların kırk beş günden fazla çalış- malari fennen kabul edilmez. Kendi memleketinde, takımını bir kaç kere çalıştırmış olan bir antrenö rün nezareti altında hazırlıklarını bi- tiren güreşçilerin ve yolculukta ema net edileceği insanda güreş tekniği 2- ramak akla pek mülâyim gelmiyen bir şeydir. Eğer her biri onar senelik güreşçi olan şampiyonlarımızın va- gonlarda ve vapurda nazari ve ameli bilgilerinin bir kat daha artırılacağı Zannediliyorsa, o başka... Bizce mu- allimlerile hazırlanmış ve ayni mu- allimlerin nezaretinde seyahat eden takımın kafile reisinin o spordan an- lamaması daha faydalıdır. Çünkü tek nik hususata burnunu sokarak işleri karıştırmaz. İşin o kısmını tabiatile mütehassıs ve mesul antrenörüne bi- rakır. Vazifesi, munhasıran yoleulu- ğun kolaylıklarını rahatlarını temin- den ibaret kalır. Yok, bu itiraz B Şinasinin Finlan- diyalı antrenörle lisan bahsinde an- laşamıyacağı düşüncesile yapılıyorsa ona da verilecek vevap vardır: Ayni antrenörle Fince'nin F har- fini bilmiyen eski federasyoncular da seyahat etmişlerdir. Fazla olarak © günlerden bugüne kadar bizim meş- hür Finlandiyalı antrenörümüzün türkçeyi söktüğü de söylenmektedir. Şu halde bu seferki seyahatte mera- mını daha iyi anlatmış olması muh- temeldir. Güreşten anlamıyan bir kafile rel- sinin takımın müsabakalar esnasın- daki desteklerinden hakem heyeti ta- rafını zayıf bırakabileceği hatıra ge lebilir. Böyle bir eksikliğin bu defa makul sebepler arasında sayılmasına maalesef imkân yoktur. Çünkü mağ- Yübiyetlerin haylisi tuşla olmuştur “Amatör güreşlerde hakem heyotle- rinin oynadıkları tarafgirane rol ler,in Avrupa şampiyonasındaki ta- kımımıza pek tesiri dokunmadığını kabul etmek zarureti vardır. Kaldı ki hazırlık müddetleri ve başlarındaki zevatın teknik kifayetleri tam görü- lerek bundan evvelki şimal turnesi- ne çıkan ayni takımın Finlandiyada 5 -2, İsveçte de 6 - 1 lik mağlübiyeti henüz tazedir. Bir takımın tecrübeli ve geçkin gü reşçilerden yapılmasını bir avantaj olarak kaydeden arkadaşımız müca- dele sporları tekniğinde yeni bir fa- sıl açmış oluyor. Bu nazariye bizde maküs tesirler göstermektedir. timsl başka yerlerde faydalı olur Takımın ilerdeki seyahatinde bu fi kirde kafileye ithal edilerek Avrupa- ya gönderilirse, belki başkaları isti- fude ederler Zannımıza kalırsa, Avrupa şaripi- yonasındaki muvaffakıyetsizliği, sa- bah gazetelerinden birinde çıkan ya- zisimn biraçafında hakikatlere ya- kın bir şekilde”Süyüyen sibik fede- rasyon reisi Bay Ahmet Petgürni, muştur. Emekli federasyon reisi, olimpiyat larda bir Avrupa şampiyonasından daha kolay muvaffakıyet kazanmak ihtimalini ileri sürmüş Bu noktai nazar, akla da vâkıalara da daha uygun geliyor. Yalnız, sabık federasyon zamanında, munhasıran ehliyet o ve teknik (O kabiliyetle lin muvaffakıyetlerinin biraz da ta- lihle erişilmiş olduğunu meydana ko- yuyor. Esasen sabık federasyon ta- mizdendir ki, bugünlerde hayret edi- yoruz. Ne ise güç olmasın da geç olsun, diye bir söz vardır rultmuş olması da bir kazançtır Romada büyük bir lardı,' Milletler rakarak bi Bu itibarla şayanı hayret bir gönül elde edildiği vaktile ilân olunan Ber- | rafından Berlin dönüşü yapılan ve| yaptırılan neşriyata göre, güreşteki| beynelmilel derecemizi tayin ettiği-| Geç olsa da işin bu tarafını Ahmet Fetgeri gibi doğru yu seven kâmil bir insanın bizzat doğ BİNİCİLERİMİZE AŞKOLSUN! Bir müsabaka serisi yapmak üzere Avrupaya çıkınış olan binleilerimizin safer kazandık- larını dünkü gazeteler haber veriyor müsabakasında Al manları ve İtalyanlar da geride bi- nci olup bizzat Mussoli- ninin elinden kendi koyduğu kupayı Maçta, kral ve ailesi efradı bulun muş ve kral Altıncı Jorj, her iki ta- kımın oyuncularını ayrı, ayrı selâm- lamış ve oyunculara kupa madalya- sını tevzi ettikten sonra galip takıma kupayı bizzat vermiştir. Güneşli, fakat çok rüzgürli bir ha- vada yapılan bu maçta iki takım o- yuncuları her final maçında olduğü gibi asabiyet içinde oynadıklarından maç pek zevkli olmamıştır. Her iki takımın da çok kuvvetli olan müda- faası önünde yapılan bütün hücum- lar akim kalmış, bilhassa takımların muhacimleri isabetli bir şüt bile ata- mamışlardır. Preston, rakibinden daha üstün bir oyun oynamış olmasına rağmen iki haftaym da sayısız bitmiştir. Final müsabakası olduğu için maç temdit edilmiş ve temdidin ilk on beş daki- kası da golsüz geçmiştir. İkinci on beş dakika içinde de ma- çın cereyanı hakem Jevel'in bir çar- pışma neticesinde Preston leh diği penaltıya kadar bu karşılı nın sayısız ve beraberlikle #ntibamı bırakmıştır. Penaltıyı çeken sağiç bu karşılaş- manın İlk ve son sayısını yapmiştır. Bigada Bisiklet Yarışları Biga, (TAN) — Bisiklet federasyo- nu tarafından tertip edilen bisiklet yarışlarına bu hafta da devam edil- miş ve 100 kilometre üzerinde yapı- Jan. bu yarışta 3 sent 30 dakikada Bi- ga İdmünyürünmetmn Mustafa Birin- ci, Bayramiç klübünden Ki ci, Türkgücünden Nazmi muşlardır. Birinci ile ikinci arasında çok büyük bir fark olmuş ve araların daki mesafe 5 kilometreye çıkmıştır. e ver ma- biteceği T. $. K. İstanbul Bölgesi Güreş Ajanlığından : 1 — İstanbul serbest Greke - Ro- aşağıda yazılı tarihlerde yapılacak» men güreş birineilik müsabakaları tir. 2 — 14 ve 15/5/1088 © Cumartesi günleri serbest güreş | birinetlikleri, 21 ve 22/8/1938 Cumartesi ve Pazar günleri de Greke - Romen müsaba- kaları yapılacaktır, 3 — Mer güreşçi kendi siklet sıni- fı dahilinde güreşecektir. Bir güreş | sinin kendi wkletinden yukarı snıf- müsade edilmiye- i fakıyettir. Binleilerimiz! bu pa: mizle tebrik ederiz. lere bu vesile ile hatırlatmayı rahatlığı ile ötedenberi ileri sürülen | kazanmak cidden büyük bir muvaf- | memleket borcu biliriz. Bu hafta oynanan kral kupası ma- çı için bir ay evvelden 93 bin kişi bi- başarılarından dolayı bütün kalbi- Bu zaferin muntazam, programlı ve disiplinli bir çalışmanın ve işi ehle İbırakmanm bir neticesi olduğunu da bizim sivil spor işlerimizi idare eden- bir Vatandaşla ME ii İhtiyacı Bir okuyucumuz yazıyor: “Belediyenin Hazirandan itibaren, halka mahsus ucuz hamamlar açıtra: cağını büyük bir memnuniyetle oku- dum. Halk bu hamamlarda zorla yı katılacak, temizlendirilecektir. Be- lediyenin hu hareketi, cidden takdi- re lâyıktır. Bu vesile ile benim hatı- rma bir de şu mesele geldi. Önümüz yazdır, Deniz ve açık hava mevsimi başlıyacak. İstanbul halkı banyolara koşacak, Fakat, maalesef yazın deni- ze girmek çok güç bir meseledir. Her yerde denize girilmez. Denize gir. mek için uzun yolculuk ve bir sürü de masraf yapmak lâzımdır. Herkes bunları yapamaz. Belediye, her tarar fı su ile çevrilmiş olan İstanbulda has banyolar, hattâ plâjlar te- edemez mi?. Bu hamamlar, ve lar mümkün olduğu kadar şehre kın, nakil vasıtasına hacet bi mıyacak yerde olmalı. İstanbulda de. nize giren insan pek azdır. Henüz | bunu bir âdet edinmemi Fakat, deniz, güneş ve açık hava bir insa- İnin sağlığı için cek elzemdir. Halkı, | kahve köşelerinden çıkarıp sıhhi yer lerde gerdlirmiye alıştırmaldır. Be- lediye, ilerde o modern, lüks plâjlar, oteller, gazinolar yapabilir. Fakat, bir de halkın n, yukarda söylediğim gibi halk deniz hamam- ları yaptırsa çok İyi olur, Bu gibi te- sisat için fazla lükse lüzum olmadır Emdan, büyük masraflar da lâzım değildir. Gayet ucuz bir tarife ile |balk buralardan istifade etmelidir. Tesisat masrafı senelere taksim edil. mek suretiyle, bu küçük ücretlerden pek âlâ cıkartılabilir. halka mahsus gayet ucuz deniz hamları, sis e e amm İ OKUYUCU İ Mektupları || hamle e Gürültü çıkaran fabrika taşta oturan bir okuyucumuz ya-| Beşiktaşta İköyiçinde Altıntaş sokağında | 28 numaralı evde oturuyorum. Mahalle -| mizin tam orta yerinde bir değirmen var, Bü değirmen ilk işe başladığı zaman, beş beyülr kuvvetinde bir motörle çalişiyor» du. Şimdi İse ikiyüz yirmi beygir kuvve- tinde birçok mi le çalışıyor. Gece de, gündüz de durmuyor. Müthiş sarsıntılar. Is İşliyor. Çok gürültü çıkardığından, bü-| tün civar halka, gece gündüz rahatsızdır. Pirkeç defa kaymakamlığı müracmat et. tik. Bir netice cıkmadı. Pu bi susta he yapmak İzm, Hiç olmazda. maramlal—e-m eman an bn RİEŞ Konabilirmiş; ularin. dikkat Orduda Lig Maçları Başladı Ordu, (TAN) — Şehrimiz spor mın takası tarafından tertip edilen Jig maçları bu hafta başlamıştır. İlk oyu İnu, Ordu Gençleryurdu ile Aktaş klü bü arasında yapılmış ve Gençleryur- dü 6 - 0 galip gelmiştir. İkinci oyun, Sporyıldızı ile Fatsa arasında yapılacaktı. Fakat Fatsalı lar gelmediklerinden Sporyıldızı hük götüne koymanızı İlmen galip gelmiştir. İstanbul Atletizm Bayramı Senelerdenberi kolej bayramı mü- sabakaları ismile ve bütün amatörle- re açık olarak yapılmakta iken, ü dört sene evvel (İstanbul atletizm bayramı) adını alan atletizm müsaba kalarını geçen pazar Bebekteki spor sahasında görenler her sene saat gibi muntazam ve parlak yapılan bu yarış lara imrendiler. Her türlü klüp ve hırs tesirlerinden uzak olarak ve sırf spor zevk ve aşkı ile yapılan bu mü- sabakalara Türkiyede yapılan bütün diğer yarışlardan fazla müsabık işti- İrak edişi de gösteriyor ki, sporu yal- k nız spor için yapmak ve yaptırmak ve ancak bu sporu himaye etmek ge rektir. Her türlü maddi ve mânevi vası- talara malik olan federasyonun hiç- bir zaman başaramadığı bu intizamı, aereemneeran FHAIKA YE 5 i EL SI İ O“M. Zoşçenko,,dan Çeviren: Faik BERCMEN Göniraaaınaa saa M eselâ ben, yurttaşlar, bütün samimiyetimle inanıyorum ki üçyüz sene sonra elsikarak s6- lâmlaşmak ortadan kalkacaktır İki kişi biribirile karşılaştıkları man: — Oo! diyecekler, elim elinizin içinde olsun!. Fakat eğer zaman bir parça mü- nevverliğe doğru temayül ediyorsa şöyle birşey söylemeleri ihtimali vardır: — Yaşasın güneş! Amma belki de hiç birşey söy- lenmiyecek. Yulniz mulakkak o- lan birşey varsa insanlar biribirle- rinin ellerine saldırmıyacaklar. Za ten doğrusunu İsterseniz bu kötü gayri samimi bir âdettir. Bunun bizim kahramanlıklarla dolu günle rimize kadar nasıl olup sokulabil diğine hüzünle bakmamak kabil de ğil Lâf aramızda, ben, bu âdet yü- zünden hayatımın en korkunç, en tehlikeli Anını yaşadım Size bu hakikati hikâyenin be- nim tarafımdan. yani, eski bir ter- zi ve vatandaş muhürebesinde çar- pışmış, köy fıkaraları sekizinci nü- mune alayının sabık başçavuşu ta- rafmdan anlatılmasına müsaade buyurun “Aklımda kaldığına göre bu iş 1919 yılında geçtiydi. Ben o zaman lar dehşetli bir gençtim, cesurdum; ve bütün cephelerde kendi fırtına- hı fikirlerim için dövüşüyordum. O sene Narfsk cephesinde bulu- nuyorduk. Ricat ettik. Yanburgtan çok uzak olmıyan bir yerde tutü- nabildik. Alayın karargâhı Yan- burgdaydı, e V e işte hatırlıyorum; hariku- Vide bir sabah. Şubatın s0- nu.. Hafif hir keke surlar eri TeKt6.. Kumandan komiserlerle beraber Rezmiye gitti.. Ben kapalı pencere- nin önünde oturuyordum. Düşün- celere dalmışım. Birdenbire şöyle bir adamın, - belki de bir köylü - nö- betçi ile çekiştiğini gördüm. Nöbet. çi onu karargâhtan içeri sokmak is temiyor, ötekisi inat ediyor; kırı- ıp dökülüyor, gayet nazikâne şap- kasını çıkarıyor yerlere kadar eği- liyor. Hemen cama vurdum: — Bırak!. Nöbetçi omuzlarını silkti ve a- damcağızı bıraktı. $i pek perişandı Boynu kirli bir at kı ile sarılmıştı. Nasıl anlatayı halinde bir sefalet vardı. Boyuna e- ğiliyordu, selâm veriyordu ve kapı- nın dibine doğru sokuluyordu. Öyle bir duruşu vardı, ki yani in san bir tuhaf hissediyordu kendini. e ——— MAKRENİS KÖYU MEKTEBİ : bu şevk ve rağbeti yaratanların da birkaç amatörden ibaret olduğunu söylemek bir kadirşinaslıktır. 4-5 - 1938 Maararanan, | “ KMA.. Yere Peer 4 O anda ne düşündüm bilmiyorum; herhalde şöyle düşünmüş olacağım: İnkılâp ilerliyor, birçok yeni fi- kirler kök salıyor. Müsavat mese- lesi,.. filân.. amma efendim, işte kar şınızda, bir adam, ki hayatin bu a- kışını berbat etmekle meşgul: Bel ki daha bunun gibi bazı kakraman ca şeyler düşündüm. Bu zavail a- dama şöyle bir küçük nümunelik müsavat dersi vermeyi karar altı- na aldım Ona elimi uzattım ve: — Merhaba vatandaş, dedim, 0- turunuz. Anlatımız!ı; Boynu atkılı adam fena halde korktu. Omuzları titredi. Fakat e- lini baha vermedi. B u vaziyet karşısında ne dü- şündüğümü şimdi hatırla mıyorum. Herhalde nazlanıyor di- ye düşünmüş olmalıyım. Bu sefer daba kuvvetle, fikirlerimden aldı- ğim ilhamla köylüye saldırdım. Gittim, büyük bir merhametle 0- nu omuzlarından tuttum ve yavaş- çacık kanapenin üstüne oturttum. Sonra elini aldım, hürmetle sıktım, Atkılı adam korkuyla bana baktı, ve derin bir nefes aldı — E bakalım, dedim, ne arzu bu yurulüyor? Şu ki, dedi, cephe - Allah gös termesin - geriliyor, biz sizinle be raber geriye çekilmeliyiz veyahtt ta burada yerimizde kalmalıyız yi ne. Yalnız geriye çekilmekliğimiz. istenirse o elimize birer ve Ter bizi birakmaz. Bizler malâm ya. Buradaki cüzamlılar.. İşin bundan gerisini pek hatırlı- yamıyorum. Yalnız hâlâ aklımda ka lan birşey varsa cüzamlının boy» nundaki . atkıyı cösdüğü ve tele- soncu ile nöbetçiye yaralarını gös- terdiğidir Uzun zaman iskemlede oturakal- dım ve korkuyla elime baktım. Sonra sokağa çıktım ve porsumuş karla avuçlarımı uğuşturdüm. Daha sonrs sıhhiye çadırına git- tim ve bouğ bir sesle doktordan-i- lâç istedim... Akşam üstü çay içer- ken doktorla uzun uzadıya cüzam hastalığından konuştuk. Ve bu has talığın çabuk geçip geçmediğini öğ rendim. Meğerse hastalık gayet sari imiş. Bundan başka yaralar birdenbire meydana çıkmazmiş.. İki sene, üç sene, hattâ beş sene sonra bile ken dini gösterdiği olurmuş... Birkaç seneler içinde ne zaman vi hatırlasam birdenbire içime sıkıntı basar ve elime bakar dım. Şimdi artık zaman geçti. E- lim temizdir. İnsanın kendi yakınlarına bile el uzatması kötü şeymiş... tep binasını yaptırmışlardır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: