19 Mayıs 1938 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

19 Mayıs 1938 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ali KR e m me bir kuvvet haline getirebilmek için | TAN Gündelik Gazete ! TAN'ın hedefi: Haberde, fikirde, her Beyde temiz, dürüm, samimi olmak, Karin © gazetesi olmıya çalışmaktır. ABONE BEDELİ Ecnebi seo Kr, 1800 Er, s0 Kr, 0 kr, 400 Kr, Milletlerarası posta itihadına dahil ol- #ri7ân memleketler için 80, 18, 9, 3,8 lira “ir. Abone bedeli peşindir: Adres değiş- Na 3 kuruştur. Cevap için mektup e 10 kuruşluk pulilüvesi lâzımdır. Sene ı “Kr, 6 3 ı düğü GUNUN MESELELERİ Balkanları Normalleştirme Siyaseti Yazan: M. ZEKERİYA|J Başvekilimiz Celâl Bayarın Bel-| #rat ve Sofya ziyaretlerinin ilk ve mühim neticesi, Balkanlarda vaziye-| tin normal bir hale gelmesi olacak-| : Bu normal tabiri üzerinde biraz| durmak isterim. Çünkü bu ziyaretin ve mahiyetini, tutulan yeni si- Yasetin ifadesini ancak bu kelimede | bulabiliriz, Balkan antantı, dünyaya sulh der. *İ ve nümunesi olabilecek sağlam bir teşekküldür. Bu notada herkes müt- tefiktir, Fakat Balkan ittifakının bir Zf vardır: Bulgaristan. Bulgaristan Balkan ittifakına gir. Miye bir türlü razı olmamıştır. Se- bepleri de basittir. Komşu devletler den her birine karşı Bulgaristanın dine göre dilekleri vardır. Bu di- leklerin is'afına imkân yoktur. Bun. lar is'af edilmedikçe Bulgaristan Bal. kan ittifakına girmek suretile emri Vakii tanımıya yanaşmamıştır. Balkanların Uru Fakat Bulgaristan Balkanların or- tasinda bir ur gibi kaldıkça, Balkan İttifakı için bir zâf teşkil eder, Ak Mmanya ve İtalya Bulgaristan elde et- Mek suretile Balkan ittifakını bom- yabilirler, Balkan ittifakına da- hil devletlerden ker biri, sart Bulga- En müntedaenii'ieta tdömez ler. Kârşılıklı itimatsızlık Balkan it tfakını zayıflatan bir âmil olmuştur. Yugoslavya Bulgarlarla anlaşmıştır. ların bu anlaşmasını Yunanistan İyi gözle görmemiştir. Onun için Wnanistanda Yuzoslavyaya karşı bi- taz itimatsızlık, biraz kıskançlık var- dir. Rumanya, Bulgaristanın metali- batıdan memnun değildir ve Yugos- yanın Bulgarlara yüz vermesin- den hoşlanmamaktadır. Hulâsa, Bulgaristan Balkan ittifa- kinun samimi ve temiz havasını bo- Zan bir unsur olmuştur. Diğer taraftan Bulgaristan da Bal kan ittifakının tam ortasında tek ba- fana kalmış olmktan rahatsızdır, Her “ağı komşularının elele vererek et tafını çevirmeleri onu muzlarip Binaenaleyh, buzün Balkanlardaki Vaziyet normal değildir. İşte Yugoslavya Başvekilinin par- Mak koyduğu ve tedavisini istediği Yara budur. Yugoslavya, şim: kinin, kuvvetlenm. kan ittifakını ihmal Balkan ittifa- istiyor. Bal edilemez hakiki evvelâ Bulgaristan meselesinin lâzım geldiğini, daha doğrusu Balkanlarda evvelâ vaziye- tin normalleşmesi icap ettiğini iddia | #diyor, Balkan ittifakını rahatsız e- den uru tedavi etmek ve bu suretle lar sıhhatini iade etmek lâ- m olduğu kanaati hüküm sürüyor. İşte Celâl Bayarın Yugoslavya pa- Yitahtında en ziyade Bulgaristan me üzerinde durmuş olmalarının *A wübim sebebi de budur. Yuyoslavya bu bahse girmeden *Vvel Sofya nezdinde çalışmış ve o- Tada in zemini hazırlamıştır. Celâl Bayatia cereyan eden görüşme ba e DAS üzerinde cereyan etmiş ve ana| r üzerinde mutabakat hâsıl ol zannediyorum, stana Yapılan Teklif ş Benin istihbarıma göre, Bulga- tahlil eden dikkate değer bir yazı yazmıştır. Düç TAN Londrada çıkan “The Economist" son sayısında Roma mülâkatını -Führer Görüş- melerinin İngilteredeki akislerini gösteren bu yazıyı naklediyoruz. Romu Mülakatmda Ne Kararlar Verildi er Hitlerin İtalya seya- hati nihayet buldu. Yedi gün süren seyahatten kala ka- la, İtalyan mükellefinin ödiye- ceği hesap puslası kaldı. İtal- yan hazinesinden sarfolunan üç, dört milyon İngiliz lirasına ve iki diktatörün bir haftalık vaktine mal olan bu seyahatin verdiği netice nedir? İtalya veya Almanya gazeteleri- nin neşriyatından öğrenilecek şey- ler, pek cüzidir. Bunların hepsi de mülâkatın hudutsuz bir muvaffa- kıyet teşkil ettiğin! söylemekte bir leşiyorlar. İki diktatörün anlaştık ları veya anlaşamadıkları noktala- rı kendi memleketinin mukaddera- tı ile alâkadar sayan yabancıların yapabilecekleri bricik iş, Sinyor Musolini ile Her Hitlerin Romada verilen ziyafette söyledikleri nutuk İarı tetkik etmekten ibarettir, İki hatibi de, bir anlaşma neti- cesi olarak bir lâhza duraklıyan ve kendilerini takdir eden seyireile- re ne hissettiklerini anlatan ki koşucu sayabiliriz. Koşu, başkaları mn da iştirak ettiği silâhlanme zemininde yapılıyor. Mesefe, ne ya zık ki, sonsuzdur, Ve şüphe yok ki yedi devlet içinde en zayif koşu - cu, İtalyadır. Almanya, bu yolda İtalyadan daha kuvvetlidir. Fakat Almanyanın da koşucular içinde en kuvetlisi olup olmadığı ileride gö- rülecektir. Dikkat edildiği takdirde Sinyor Musolininin nutkunda, yorgunluk “esini işitiriz. Halbuki Hitlerin se sinde, yeni adım atmıya başlıyan bir koşucunun hali seziliyor. “Almanya ile İtalya, Avrupa - nin körü körüne mukadderatını bağladığı ütopllere arkalarını çevir mişlerdir.,, Bu sözleri, tanklarını ve topları- n: Milletler Cemiyeti misakına çe virerek silâhlarnma yarışına baş - lıyan İtalya Başvekili söylüyor. Fakat yine bu sözlerde, yarışın git- tikçe hızlanmasına ve ateşlenme - sine karşı hissedilen bir memnuni yetsizlik te seziliyor. A ile İtalya neyin pe- şinden koşmaktadırlar? Sinyor Mussoliniye göre ikisi de eski ütopilere arkalarını çevirmiş- ler ve bunu yine Sinyor Muroli- niye göre “aralarında ve başkala - rile birlikte, adalet, emniyet ve sulhü daha tesirl! ve müsavi şekil de temin edecek beynelmilel bir te- şekkül rejimi aramak,, için yap - muşlardır, Fakat bu da terkolünan Milletler Cemiyeti ütopisine pek garistan da diğer Balkan devletleri kadar muzlarip ve rahalsızdır. Sizi Balkan ittifakı içinde aramızda gör mek isteriz. Fakat buna imkân yok- sa, yine hariçte kalmak şartile, Bal-| kan ittifakının ekonomik, kültürel, trafik, gümrük ve saire anlaşmalar rında bizimle beraber olunuz. Yani siyasi ve askeri birlik haricinde bü- tün meselelerde bizimle beraber ça- lışmız. Bu suretle sulh içinde anor- mal şartlar doğuran vaziyet düzeltil. miş, rahatsızlığın esaslı kökleri ke- silmiş olur.,, Celâl Bayara, Sofyada yapılan is” tikbale bakılırsa Bulgarlar da bu fik- re pek muhalif değildirler, Zaten Bulgarlarla bizim aramızda seneler- denberi aktedilmiş, fakat tatbik mev kiine konmamış bir dostluk paktı vardır. Bu paktın tatbikine başlan- ması yeni anlaşmanın esasını teşkil edecek, Türkiye ve Yüğoslavyann yardımı ile Balkanlarda normalizas- | yona doğru yürümek mümkün ola. caktır, Tistana yapılan teklif aşağı yukarı şu Mahiyertedir; “Buginkü anormal vaziyetten Bul Bir defa vaziyet nermalleştikten sonra anlaşmak, sevişmek ve birleş- mek daha kolay olur. Her Hitlerin Romadaki ziyaret tleri sırasında Kral ve Mussolini ile beraber. fazla benziyen bir şey. Ve bundan İtalyan koşucusunun, yine Millet - ler Cemiyeti gibi bir teşekküle ka- vuşarak daha fazla-koşmaktan ken dini korumak istediği anlaşılıyor. İtalyan koşucusunu kolundan tü- tan ve daha çok İleriye giden Al- man koşucusu ayül vaziyette değil “Avrupada 120 milyon nüfuşlu bir blok vücuda getirilmiştir. Bun- lar, ezeli olan yaşamak haklarına ve tabii inkişaflarına set çekebile - cek bütün kuvvetlere karşı kendile rini müdafaaya azmetmişlerdir.,, Yani Almanya, tekrar dinamik olmaktan zevk duyuyor. İtulya ise #tasik kalmanın daha muvafık o- Yup olmadığını"düşünüyor. Bu ayrılık, Rota - Berlin mih - verinin.iki ortağı arasında, alp hu dudu meselesi üzerinde de kendini göstermektedir. Her Hitler diyor ki: “Alman mil letine değişmez iradem ve vasiye- tim: Tabiatin sfamızda inşa ettiği serhat olan alpların değişmez sayıl masıdır.,, Führer bu suretle İtalyayı tat - min için Tiroldaki 200.000 Almanı kayıtsız ve şartsız olarak ebediyen terketmektedir. Halbuki buradaki Almanların fena muamele gördük- leri muhakkaktır. İtalya ile teşri- ki mesainin bedeli, demek ki, bu - dur. Fakat bu bedel ne için verili- yor? Her Hitler diyor ki: “Bu tabii serhat, İtalya ile Almanyaya, fa - sliyet sahalarını sarih bir surette ayırarak sulh içinde daimi iş bera- berliği temini ile kalmiyacak, kar- Şılıklı ykardım ve müzaheret için de bir köprü teşkil edecektir.,, Bu cümleler, alp serhaddinin da- imiyetini anlatan ve huzur içinde geçecek bir hayatı müjdeliyen di- ğer cümleleri, İtalyanlara unuttu - racak mahiyettedir, B rener geçidi İtalya ve Al - manya için, “tabil inkişafa,, mâni olmak İstiyene karşı “karşılık h yardım ve müzaheret köprüsü, sayıldığına ve genişlemek istiyen taraf İtalyadan fazla Almanya ol duğuna göre, İtalya yarımadasının, ihtiyaç anında bir Alman mendi- reği olacağına hükmetmek icap e- der, Şayet Almanya şarki Avrupada kurulduktan sonra, deniz aşırı yer lerde Fransa ile İngiltereye mey- dan okumak istiyecek olursa, İtal- yan yarımadasının vazifesi, apaşi- kâr olacaktır. Akdenizin dörtte ü- çü nisbetinde bir sahaya uzanan cilya ile Tunus arasındaki boğazı aşscaklar, ve İngiltere (le Fransa deniz kuvvetlerinin seddemiyece- ği bir arka kapıdan Afrikaya sar - kacaklardır. Bu vaziyet karşısın - ——— da garbi Avrupa devletlerinin do- nanmaları da intikam almak için Napoliyi, Ceneveyi, hattâ mukad- des Romayı bombardıman edecek- lerdir. Fakat bu da İtalyayı düşün dürecek bir meseledir. Almanya ile yapılacak askeri bir ittifak, İtalyayı gıpta edilmiyecek vaziyetlere düşürebilir. Onun için İngiltere ile Fransa kuvvetli olduk ça, Sinyor Mussolini bu yoldaki teklifleri sağır kulakla karşılıya - caktır, Anlaşılan o da Almanyanın Çekoslovakya yüzünden büyük dev letlerle harbe tutuşması takdirin- de dostane bitaraflıktan başka bir şey vâdetmemiştir. Bu da İtalyaya hiçbir yük tahmil etmez. Çünkü Avusturyanın ilhakına göz yum - duktan sonra, Çekoslovakyaya kar şı ayni hattı hareketin takip edile- ceği anlatılmış olur. Sonra İtalya, Çekoslovakyanın istilâya uğrama- sından ancak bilvasıta zarara uğ- rar. Çünkü Çekoslovakya, sabık mü selles ittifak devletlerinin müza- keretine rağmen Almanyanın pen çesine düşerse, Almanyaya orta Av rupada, yahut cenubu garbi Avru- mukavemet edecek kimse kal G eçen haftanın şaylalarına gö re Almanya İle İtalya rica 1 mihverin şarkındaki yerleri nâ İuz mıntakalarına ayırmayı konuş- muşlardır, Bu nüfuz mintakalarına dair haberler biribirini tutma » maktadır. Fakat kâğıt üzerinde ya- pılan bu işler, Çekoslovakyanın sü kutundan sonra, bütün Avrupada bir şey bırakmaz. © Bu suretle mihver, İtalyanın Av rupa kıtasındaki bütün ihtirasları na son verdiği gibi İngiltere - İtal- ya anlaşması ve onu takip edecek Fransa - İtalya anlaşması da İtal- yanın Akdenizdeki mübalâgalı ih- tiraslarına set çekecektir. O balde İtalyanın, militarizm le- hindeki sözlere rağmen iyi bir bey nelmilelei olmanın kazançlı olaca- ğını keşfetmesi kuvvetle muhte - meldir. XY VAEFEFAK v Xx LMÂANIN SIRRI sikoloğlar insanı iki tipe a- yırmışlardır: İçe bakanlar, | dışa bakanlar. İçe bakanların fikir- leri, hisleri, hayatın derinliğine gir- mek ister, Kendi his ve fikirlerini muhiti ile az alâkadar 0- Dışa bakanlar, mubhite kolaylıkla tetabuk eder, toyluktan hoşlanır, içtimai olur lar. İçe bakanlar daha ziyade ser- best mesleklerde muvaffak olabi- lirler, ilim, fen, sanat ve entellek- tüel sahalarda muvaffak olurlar, Kendinizin hangi tipte olduğu- nuzu anlamak için aşağıya bir su- al listesi koyuyoruz. İçe bakan ti- pin ekserisi cismani olarak ince, uzun boylu, dışa bakanlar da kı- sa boylu, yuvarlak olurlar, “A,, harfini taşıyan dokuz sual haricilerin hatlarını gösterir. “B., harfını taşıyan sualler de içe bakan tipi gösterir. Son dokuz sualde “B,, haricile- re ait hatları “A,, içe bakan ti; hatlarını gösterir. Eğer bu sunaller- den on dört veya daha fazlası si- 7e uyuyorsa bu tiptesiniz demektir. Eğer bu miktardan daha soksan su- al size uygun geliyorsa siz karışık bir tipsiniz, I — Yumşak kalpli (A) ve se vimli misiniz 78) Ailenizle olan mü- nasebetlerinizde ve iş hayatınızda soğuk ve alâkasız mısınız? 2 — Bir adama takdim edildi- Ziniz zaman (A) tabii görünür mü- Sünü? Yahut (B) mahcup olur, şüp- beli bir tavır alir masınız? 3 — Birdenbire (A) kızar mısı- mız? Yahut (B) bir şeyi yapmazdan evvel neticelerini düşünür müsü - müz? 4 — İşinizde başkalarile iştiraki (A) sever mi Yahut dalma kendi (B) yolunuzda gitmeyi mi ter «ih edersiniz? 5 — Mizah tarafınız (A) var mı? Yahut bu hassadan mahrum (B) musunuz? 6 — Meslektaşlarınızla açık (A) bulundukları bu mendirek sayesinde Almanlar Si | ve samimi misiniz? Yahut onlara Tipinizi Anlamak İster misiniz ? karşı (B) ketum olmayı mı tercih e- dersiniz? 7 — Hayata (A) uyar mısmz? Yahut başkaları ne arsa yap- sınlar (B) kendi itiyatlarınızı mu- hafaza eder misiniz? $ — Günlük hâdiselerle, mese- Jâ yemek, sinema, güzel elbise ve saireye fazla ehemmiyet (A) verir misiniz? Yoksa (8) alâkanız daha ziyade fikirlere ve ideallere mi bağlıdır? 9 — Hüâdiseleri (A) olduğu gibi mi kabul edersiniz? Yahut (B) İs- tikbali düşünerek ümit veya kor- kuya düşer misiniz? 10—Hayatın karanlık tar; görür, harp ve hastalık ihtimalle. rini düşünür müsünüz? Yahut (B) daima iyi olacağını düşünen bir nik bin misiniz? 11 — Başkaları kızdığı zaman (A) sakin ve soğukkanlı mısınz? Yahut (B) çabuk mu kızarsımız? 12 — Tabintinizde (A) istikrar var mıdır? Yahut (B) bir dakika- dan ötekine değişir, sevinçten ke- dere çabuk döner misin! 13 — Müstehzi (A) ve alaycı mi- $#ınız? Yahut (B) başkalarile istih- zadan çekinir misiniz 14 — Gündüz rüyalarımızda da- ha ziyade aşk (A) kendinizi tahrik edecek hırslar görür müsünüz? Ya hut (8) gündüz rüyalarını nadiren mi görürsünüz? 15 — Yalnızlıktan (A) hoşlanır mısmız? Yahut (B) insan arasında olmayı mı seversiniz?, 16 — Bir iki tane seçilmiş (A) samimi arkadaşınız var mıdır? Ya- hut (B) size pek bağlı olmıyan muh telif arkadaşlarınız mi vardır? 17 — İçkiyi çok içtiğiniz halde (A) sarhoşluk alâmeti göstermeden durabilir misiniz? Yahut (B) az bir içki sizi çabuk sarhoş eder mi? 18 — Okuduğunuz kitaplar için de düşündüren, hisleri okşıyan ki- tapları mı, ve karakterleri mi (A) tercih edersiniz, yoksa, (D) sergü- zeşt hikâyeleri, fertlerin yaptığı iş leri mi beğenirsiniz?, (m «5 ea GÖPÜŞLEP Bir Harp Kazandık Yazan: Sabiha Zekeriya Sertel Hükümet Elektrik Şirketini satın aldı. 44 5:13 Bu hâdisenin altında saklı mâna tahlil edilirse, bu, Osmanlı Saltana- İstiklâl harbini kazanan Türk milletinin ve pişdarlarının, bu harbi tamamlıyan daha bir zafer ka- zandıklarının müjdesidir. — İstiklâl harbi, cephelerde bitmiş, fakat iç cep helerde pusu kuran, kaleleri içinden deviren düşmanla olan harp bitme- mişti, Daha devireceğimiz kaleler de sidir. Havagazı, Tünel, Tramvay, da» ha bunlar gibi memleketin servetini sömüren, büyük bir gelirini yabancı memleketlere taşıyan, halkı, insafsız easına bir kâr uğurunda ezen şirket- ler vardır ki, bunlar Osmanlı impa- ratorluğu zamanında ecnebi devlet- lere verilen “kapitülâsyonlarn” ar- tıklarıdırlar. Şimdi bu şirketlerin devlete devri, iktisadi istiklilin kas zanılması demektir, Makine ve teknik medeniyeti, o güne kadar Avrupa medeniyetleri- nin önünde giden, Asya medeniyet- şartlarını emir olarak kabul ettiren Osmanlı devleti, bu makine ve tek. nik medeniyetinin önünde mütema- di ve müteselsil bir ricaile geriledi. Makine, Avrupa medeniyetinde istih- salin, servetin, terakkinin bir motö- rü oldu. Buna sahip milletler iç pa- zarlardan dış pazarlara, müstemleke- lere, bu sahada geri milletlere bazan top ve tüfek, bazan da büyük ser- mayelerile nüfuz ettiler, Mektepler açtılar, t#enret ve sanayii ellerine al- dılar, milletin kültürel, iktisadi, içti- mal bütün hayat kaynaklarına elkoy dular, Kalelerin tepesinde Osmanlı bay- zağı sallanırken, ecnebi devletin se firi, hükümete emirlerini dikte e- derd. Ecnebi sefiri matbnattaki ya- nları satır satır sansür ederdi. Ecne- çal tini inin lmirlenedieledzemdnel, ederdi. Ecnebi sermayesi gümrükten uwıaftı. Ecnebi şirketler istedikleri gibi fiyat tarheder, ecnebi tebaa yer- lilerden büyük imtiyazlarla ayrılır. lar, kendi kanunlarına aykırı hare- ket edenleri kendi mahkemelerinde muhakeme ederlerdi, Adalet sarayı. nin tepesinde sallanan Türk bayrağı, memleketin içinde hâkim olan ecne- bi adaletinin karşısında boyun büker, ayla yıldız milli isiklâlin sembolü o- Tup olmadıklarını biribirlerine sorar- Tardı, İşte Elektrik, Tramvay, Havagazı, bütün ecnebi şirketler bu devirde, milli istiklâlimizi elimizden almak 5- İçin kurulmuş düşman karargâhları idi. Bunlar bizi iktsaden bağladıkla- rı için, emirlerini hâkim millet gibi değil, köle millet gibi kabule mechur- duk. İktısaden tâbi mevkiinde bir mil let ise müstakil sayılamaz. Osmanlı devletinin de sözüm ona istiklâli var- dı, hükümdarı vardı, ordusu, tesisatla tı, teşkilâtları, herşeysi vardı. Fakat bir şeysi yoktu, makinesi, endüstrisi, iktmadi hâkimiyeti yoktu. Bu hâki- miyetini elinden alan düşman kuv- vetler, nihayet bir gün Anadolunun içine kadar geldiler. İstiklâl harbi, a- Bavatanin kalbine basan bu düşman ayaklarını dışarı püskürttü. İnkılâp hükümeti içeride kurulan bu iktisadi müesseselere şiddetli harp açtı, her gün yeni bir kalesini devirdi. Bugün Elektrik Şirketinin alınması, işte bu kalelerden bir tanesinin daha yıkılı- sıdır. Bu meşkür hizmetin büyük mâna. sını anlamak için maziye, köle gibi ecnebi devletlerin sefirlerine boyun eğdiğimiz devirlere bakmak kâfidir. Kalelerin üzerinde sallanan Türk bay Tağı, ancak ileri bir endüsiriye ve iktisadi istiklâline sahip olduğu nisbet N hâkim bayrak olarak sallanacak- ur, aa BAFRADA: Halkevinde Toplantılar Bafra, (TAN) — Halkevimiz, haf- tanın tatil gecelerini aile toplantı - larına tahsis etmiştir. Evin caz taki- mının da iştirak ettiği toplantılar çok rağbet görmekte, geç vakte ka- Psikoloğ (dar neşeli vakit geçirilmektedir. ölürdü atayan dimi

Bu sayıdan diğer sayfalar: