30 Mayıs 1938 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

30 Mayıs 1938 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

—— 30.5. 938 TAN Gündelik Gazete 'TAN'in hedefi: Haberde, fikirde here feyde temiz, dürüm, samimi olmak, Marlin gazetesi / olmıya çalışmaktır. -——o—— ABONE BEDELİ Türkiye * Ecnebi 1400 Kr, 1 Sene 2800 Er, 10 Kr, 6 Ay 1600 Kr, “0 Kr, Say 800 Kr, 10 Kr, 1Ay 200 Kr, Milletlerarası porta ftthadına dahil ol- ıyan memleketler için 30, 16, 9, 3.5 tra dir. Abone bedeli peşindir: Adres değiş- Hrmek 25 kuruştur. Cevap için mektup İara 10 kuruşluk pul ilâvesi Mzamdir. ——— ham GÜNÜN MESELELERİ Teknik Mektepler. Yazan: M. ZEKERİYA Birkaç ay evvel, Maarif Vekileti- BİN orta mektebi bitiren gençleri Mesleğe yetiştirecek teknik mektep- açmak için tetkikat yapmakta ol duğu haber verilmişti. Bu defa Maarif Vekilinin Büyük illet Meclisinde bu mevzun te- mas etmediğini gördük. Acaba bu ta savvurdan mı vazgeçildi, yoksa o va- kit verilen haber mi yanlıştı? Saffet Arıkanın bu bahiste sükü- İN ihtiyar etmesinin sebebi ne olursa olsun, bu vesileden istifade ederek| mevzuu tazelemek İsteriz. Mesele şudur; Orta mekteplerimiz talebeyi ha; ta ve mesleğe hazırlamıyor. Tahsil lerini ilerletmek (ihtiyacında bulu- Ranlar için yalnız lise tahsili vardır. Balbuki Jiselerimiz de gençleri ha- Yat için değil, Üniversite için hazır. lamak üzere organize edilmiştir. Halbuki, yine Maarif Vel Meclis kürsüsünde söylediği gibi, ve »İ hayat bizden yeni kabiliyetlerde Bençler bekliyor. Fabrikalar kuruyo Tuz, memleketi imara çalışıyoruz. tisadi hayatta seri bir inkişaf baş- 15 bulunuyor. Bütün bu ileri ham leler yeni nesilden yardımcılara muh Bu ihtiyacı karşılamak için Tİ ali vari ezildir.. i İşte bu zaruretlerdir'ki Maarif Ve Kâletihin orta mektepten sonra genç- lere meslek terbiye ve tahsili vere- ek teknik mektepler açmasına lü- Um görüyoruz. Ve Vekâletin bu ?emin üzerinde yürüyüp yürümedi. ni öğrenmek istiyoruz. * Balkanlarda Propaganda Yunanistanda bulunduğumuz si- Yada, Almanlar Atinada “iş ve istira- hat” adiyle muazzam bir sergi açmış lardı, Bu sergiden maksat Almanys- Min işçi meselesini nasıl hallettiğini Röstermek ve Nazizm etrafında pro- Dazanda yapmaktı. Yine Belgradda iken İtalyanlar| Muazzam bir resim sergisi açmışlar. dı. Bu sergide birkaç asırlık büyük ?essamların şaheserlerinden © birer Bülmune teşhir ediliyordu. Bu seryi- Yi ziyaret için öyle bir hücum vardı ; propagandanın bu şekline hayran “lmamak mümkün değildi. Balkan devletlerinin her birinde ge MİŞ mikyasta propaganda faaliyeti Vardır. Ve bu, gözle görülecek, elle tutulacak kadar kesiftir. Yunanistan ve Yugoslavya bu pro Pağandayı görmekte ve fakat endişe *tmemektedir. Çünkü siyasetlerini tayin etmişlerdir ve propaganda ile siyaseti değiştirmelerine imkân ir. Fakat biz hudutlarımıza kadar ge- eN ve bazı memleketlerde fena ne- eri acı misallerle sabit olan bu Probagandalara karşı uyanık olmak Mtararındı YAZ, Bu da Bir Fikir Bir vakitler Avrupadaki Ci- han Harbini işitmiş olan bir Kanibal'le konuşuyordum. Ma- lümya bunlar insan eti yemek- le meşhurdurlar. Bana şunu sordu: Bu kadar insan etini na- #İ yiyebiliyorsunuz diye şaşı- Yorum, Eş Şaşacak ne var, biz Avru- Palılar insan eti yemeyiz. — O halde neden harbedip İzi öldürüyorsunuz. ; A li ! İ TAN Umumi Harpten sonra Fransızlar Alman hududunda Maginot adını verdik- leri müstahkem bir hat inşa ettiler. Pek azim bir masrafa malolan bu hat için Fransızlar "Gayrikabili teshir, tabirini kullanırlar. Acaba bu hat hakika- ten bu vasfa lâyık mıdır, yoksa bir Alman teknisiyeninin iddia ettiği veçhile o kadar büyük bir kıymeti yok mudur? Bu sualin cevabı aşağıdaki yetğiiğri İmanların uhtemel Bir aarruzuna ransızların Inşa Ettikleri Set Imanya tarafından gelccek herhangi bir taarruza karşi memleketlerini okorumak üzere Fransızlar Maginot. istihkâmlarını 1 vekit buna “gayri kabi- vasfını vermişlerdi. Hal buki bir Alman zabiti zırhlı ve müs tahkem mevkilerin arayerlerinde- ki bazı hatlardan geçerek bu İstih kâmları ele geçirmenin mümkün olduğunu iddia etti. Bu iki taraflı iddia, dünya efkârında bazı akis- ler yapmaktan hali kalmadı. Her- keste haklı bir merak uyandı. İn- gilizce Parade mecmuasının ge- çen sayısında çıkan şu yazı bu hu- - sustaki şayanı dikkat mütalealar- dan biridir. Mp kalelerinin inşaatında çalışan ehemmiyetli mü- hendislerden biri: — tetihkâmlerenii insanlara ya rar verecek mermi.henüz icat edil memiştir. demişti. Filhakika Metz ile Wisembourg arasında uzanan bütün cephe bo- yunca hudut mıntakası dehşetli su rette tahkim edilmişti, Buna rağmen nöbet bekliyen bir kaç askerden ve birkaç hat tel ör- güden başka hariçten göze çarpa- cak hiç bir iz, bir eser görünmez. Burasını gezip hakkında esaslı ma 1âmat almak talihine mazhar olma dıkça hiç kimse bu tesisatın ehem miyetini kavrayamaz. Çünkü bura lara hariçten nüfuz eden göze çar- pacak bir emare bulunmaz. Ki ler, eskisi gibi, gündelik işlerile meşgul, çiftlik işleri yolunda giden bir cereyan içinde yürür, büyük $6 senin biraz ilerisindeki ağaçlar, ye şil çayırlık, berrak sema, sakin tabi at burada herşeyin sanki rahat bir uyku içinde huzurla uyuduğuna hükmettirecek mahiyettedir. akikatte tek bir emirle bu a gaçların hepsi birden dey- rilecek ve yerlerine ağır topların korkunç ağızları açılacaktır. Şu Sakin vadilerde dolaşan kö; derhal 300 metre derinlikteki tihkâmların dibine girerek mual- lim birer asker olduklarını göster mek için yalnız beş dakikaya ih- tiyaçları vardır. Şimdi buralarda teker teker dolaştıkları görülen nö betçilerin alaylar haline gelmele- ri için bir düdük öttürmeleri kâ- fidir. Yerin altından fırlar gibi ortaya çıkacak topçuların atış usulleri öy le tanzim edilmiştir ki karşıdaki a- raziden bir parmak yer bile mer- milerinin tesirinden kurtulamaz. Ekin ve saman yığınları harp mal zemesini maskelemekten başka bir şey için orada durmuyorlar, İstihkâmların inşaatında çalışan mühendisler, fennin, sanatin icap ettirdiği herşeyi yapmışlar, her şe ye başvurmuşlardır. İki blokhavzı biribirine bağlıyan duvarlar ayni zamanda büyük tazyikli bir suya ba rajlık vazifesini görüyor. Bu baraj tehlike ânında yandaki mahalli mah fuzdan çevrilecek bir komütatör va sıtasile düşman taarruz mıntaka- larını tehlikeli bir deniz haline ge tirebilir. Fransızlar hudut boyun- en 300 kilometre imtidadındaki Maginot istihkâmlarını çimento ve çelik blokları haline getirmek için 600 milyon lira sarfetmişlerdir. u üç yüz kilometrelik hat boyunca 300 metre toprak altından ordular kolaylıkla manev ra yapabilir ve her nevi cephane yer yüzüne hiç çıkmadan bir ta- raftan öteki tarafa nakledilebilir. Bu rada elektrikli trenler, asansörler her türlü nakil hizmetini gördükle- ri gibi Diesel motörleri ziyayı, ha- Tareti temin ve havayı tebdil et- mek için hiç te gayrikâfi değildir- ler. Mutbağından hastahanesine ka dar her türlü beşeri ve askeri ih- tiyacata karşı gelecek her türlü ted MUVAFFAK Y OLMANI Hâfızanızı Nasıl Kuvvetlendirebilirsi Unutkanlıktan şikâyetçi misi- hiz? Hatırlamanın düsturunu öğ- renirseniz, hafızanızı yüzde 100 yüzde 200 kuvvetlendirebilirsiniz. İsimleri, yüzlerce tanıdığımzı s0- kakta gördüğünüz zaman çehrele- rini hatırlıyabilir misini; Pek çok adamlar vardır ki tanıdıkları- nm İsimlerini, ve çehrelerini ha- tırlamakta zahmet çekerler. zıları da vardır ki, yüzlerce nünden geçse hepsinin çehresini ve isimlerini tanıyarak ellerini sı- kar. Bu adamların hafıza kuvyet- leri tam olarak inkişaf etmiş de- mektir, Bazıları isimlerin yardı. miyle çehreyi tanırlar. Bazıları doğrudan doğruya çehre hatları: nı hafızalarında. muhafaza eder- ler. Bazıları da vardır ki, mektep- te hafızaları gayet zayıf olduğu, bir şiiri bile ezberliyemedikleri halde, hayata girdikten sonra ha- fızalarını harikulâde kuvvetlendi. rirler, Halk arasında çalışanlar için kuvvetli bir hafıza mutlaka lâzım- dır. Teferruatı unutmak “birçok can sıkıntılarına sebep olduğu gi- bi, bir adamı günlük işlerinde geri kalmıya dahi sevkeder. Birçok muhakeme yanlışları, ekseriya ha- Bir anda dışarı fırlamıya hazır bir Fransız tankı Maginot hattının içi » de manevra yapıyor üm ve ateş fışkıran bir cehennem olabil « hag dakiks bâfidin, bir fazlasile alınmış bulunmakta. dır. Işte bütün bu tesisatın ya- mıbaşından geçildiği zaman bile mevcudiyetlerinin farkına varmak imkânsızdır. O kadar güzel gizlen- dirilmiştir. Bu civardaki köylerde yaşıyan insanların hepsi askerden başka kimseler değildir. Bunlar gündüzün köylerinde rahat bir sü- künet içinde, fakat geceleri müdafaa vesaiti üzerinde talim ve terbiye görmekle yaşarlar. Buralarda tesadüt edilen siville- rin hepsi hudut zabitleri ve erkâ- nı harbiyeye mensup kimselerdir. Bütün mıntaka halkı, istihkâmlar- fıza yanlışlarıdır. Vakıaları doğru olarak hatırlamıyan bir adamdan, doğru kararlar beklenemez. Bir satıcının müşterilerini tani- ması, bunların mizaçlarını hatırla ması, ve bunların arzularını bile- rek hizmet etmesi, müesseseye bir çok müşteri kazandırabilir. Bu s6- bepledir ki Avrupa ve Amerikada satıcıları seçerken, hafızaları kuv- vetli olanları tercih ederler. Zayıf bir hafıza, sahibi için bir çok işleri, muvaffakıyetleri kaybet- mesine âmildir. Amerikada Harry w. Hefmer isminde bir psikoloji pro fesörü 1000 kişi üzerinde hir tetkik yaptı. Bunların yarısı erkek, yarısı kadındı. Bunların yüzde Ilinde, mü him hâdiseleri hatırlıyamamak ka biliyetsizliği, yüzde doksanında te- ferrüatı, isim, ve çehreleri hatırlı- yamamak kabiliyisizliği buldu. Âlmlerin 252 çocuğun annesi ara sında yaptıkları bir tetkike göre, annelerin yüzde 49 u, çocuklarının kaç yaşında yürüdüklerini hatırlı- yamıyorlar, bu kadınların ancak yüzde 36 sı çocuklarının ilk dişi kaç aylık iken çıktığım hatırlıya- bildiler. Yüzde 9 u da çocuğun bir yaşına geldiği zaman kaç kilo ol- duğunu biliyorlardi. SIRRI * daki mevkilerini almak için kilise çanının çalmasını bekliyen gedikli nişancılardır. Yeraltı istihkâmle- rında yaşıyan askerlerin delikteki fareler gibi gaz tesirine maruz kal- memaları için iç hava tazyikı yer yüzündeki tazyikten daha fazla bir hale getirilmiştir. Herhangi bir fethadan girecek muhnik gazlar bu tazyik sayesinde dışarı püskür mektedir. Her devlet kendine ait müstahkem mevkilerin esrarını a“ zami bir ketumiyetle gizli tutmak ta olmasına rağmen dünya matbu- atında yer alacak derecede etrafa reklâm edilen bu tafsilât hakikat- te Meginot kalelerinin sırlarımın yüzde birini Hade etmemektedir. ünkü, Fransanın Almanya hududunda tahşit ettiği top çu kuvvetlerinin mahiyeti bu taf- le idi edildiğine göre ülüi is- tihkâmlarindâ tabiye edilen top- lar gerek atış, gerek işleyiş itibari le fennin birer harikası olarak te- Jâkki edilmektedir. Herhangi bir taarruz ânında mü essir bir top ateşine maruz kıldı- ğı gibi sel sularile boğan bir mü- dafaa kolay kolay kırılamaz kana ati Fransız erkânı harbiyesinde bu gün hiç bir iddianın sökemiyece- ği şekilde kökleşmiştir. Bu kanaat bu müthiş mıntakada ömür geçiren müdafilerin başlıca kuvvetini teşkil ettiği için bunlar şayam hayret bir emniyet içinde yaşıyorlar. z? Hâfızayı kuvvetlendirmenin en basit çaresi, hâdiseleri olduğu za - | man, veya İşitip gördüğünüz za - man hatırlamıya çalışmak ve bu- | nü başkalarına anlatarak tekrarla» maktır. Bunu anlattıkça hâfıza da ha iyi işlemiye başlar. Hâdiselri ha tırlamıya çalıştıkça, hâfızanızı zor ladıkça, bir iki sant evvel hatırlı- yamadığınız birçok şeyleri birer bi rer hatırladığınız görürsünüz. Ha fızanizı hu suretle harekete getir. mek, biraz sonra hâfızanızın yüz- de altmış kuvvetlenmesine sebep © Tur, Bir adama sizi takdim ettikleri zaman kendi kendinize “ben bu a- damı unutmamalıyım,, derseniz, 0- nu gördüğünüz zaman hatırlarsı- mız, Hâfızanızın kuvvetsizliğinden şikâyete hakkınız yoktur, eğer hâ- diseleri gördüğünüz ve işittiğiniz zaman bunların üstünde durur, hâ- fızanıza iyi yerleştirirseniz, unut - / Kaybedilen . canlara, DAYİ Bu Sene Denize Nekadar Kurban Vereceğiz Yazan: Sabiha Zekeriya Sertel Her sene deniz mevsimi başlar başlamaz, gazetelerde sık sık, boğul ma Vakaları okuruz. Denizde boğul- ma, bizim sahiller için bir kaza de- #il, âdi ve mutat işlerden biridir. Açıkta denize girmek memnudur. Fakat koca İstanbul sahillerini bek- lemiye nöbetçi mi yeter? Belediye kanunlarına aykırı hareket edenler, bu (cezayı, canlarım deniz ejde- rine teslim etmkle öderler. İstânbu- lun muhtelif yerlerinde deniz ban- yoları var. Yine buradan girmez de açıktan girer, kendilerini tehlikeye salarlar. Çünkü deniz banyolarının ücretleri yüksektir. Nakliye vasıta- ları pahalıdır. Deniz ihtiyacını bu meşru vasıtalarla tatmin edemiyen- ler, kaçamak yoliyle açıkta, hattâ lâğımların döküldüğü en pis yerler. de girip yıkanırlar. Geçen sene bu lâğımlarda yıkanan çocukların re- simlerini gazetelerde görmüştüm. Deniz mevsimi başlıyor. Ayni dert, ayni ceza, aç denizi doyuracak kur- banlar, hepsi sıralanıyor, nöbet bek- liyorlar. Deniz banyolarının ücret- lerini indirmek, nakil vasıtalarını ücuzlatmak belki güç bir iştir. Güç değilse bile, fiyatlar ne kadar ucuz- Tasa dahi, herkesin denizde ücret 5- deyerek yıkanması mümkün değil. dir. Fakir halkın, bilhassa çocukla- rın yıkanması için Belediyenin hu- susi teşebbüslere girişmesi lâzem, Medeni memleketlerde, fakir semt- lerdeki çocuklara bu vasıtaları te- min için Belediye havuzlar yaptırır. Bunların nezafeti, selâmeti Beledi- yenin kontrölü altında olduğu için, karaların önüne geçildiği gibi, bu ço cuklar parasız yıkanmak imkânını da bulurlar. Her mahalleye demiye- ceğim, fakat her semte bir havuz yep lurmak ta büyük bir külfet değildir. halkın pislik yüzünden maruz kaldığı hastalıklara bedel, elde edilecek kazanç o kadar büyüktür ki, Belediyenin sarfedece Zi para ile mükayese edilemez. Yı- kanma havuzları, medeni memleket- lerde olduğu kadar Balkan memle- ketlerinde dahi tanmmüm etmiştir. Yavaş yavaş her mahallenin bir ha- vuzu, hamamı, halka yıkanma va- sıtaları temin etmesi bir itiyat hali. ne gelmektedir. İstanbulda yıkanma havuzları filliyat sahasına değil, ko- nuşma sahasına dahi girmedi. Ana- dolunun bazı yerlerinde mevcut ol- duğu halde İstanbuldaki noksanı biraz utanç verici bir şey. Hiç ol. mazsa konuşmaya, bu ihtiyacı hisset meye başlıyalım, yahut bu mevcut İhtiyacı biraz daha şuurla duyalım. Fiil, ihtiyacın şuurla duyulmasından sonra başlar. geereaeemamaaaaaseaaasaaaa ,Bu da Bir Fikir ANNE Siz çocuklarınızın ilk sevgisi- siniz. Onlar gözlerini ilk önce si- ze çevirirler. Siz onların biricik örneğisiniz, onlar size bakarak öğrenirler, Siz onların hocası, hâ- misi, vasisi, düzelticisi, her şeyi- siniz. İlk intiba sizden alırlar. Siz onlar için bir melâlke, bir mi. salsiniz, Çocuğunuzun sunllerini cevap- sız bırakmayınız. Neşesinde ve kederinde onu yalnız bırakma. yınız. Şefkat ve sevginiz onun ü- zerinden eksik olmasın, Katherin Dartridge * Sevdiğinizi ve beğendiğinizi elde etmiye çalışınız, yoksa son- ra elde ettiğinizi sevip beğen- miye mecbur olursunuz. G. Bernard Shaw * En samimi dostlarımız ve en korkunç düşmanlarımız, fikirle. rimizdir. Bir fikir, bize bir dok. mazsınız. Hatırlama kabiliyeti bu- rağadır. Dikkatle bakmak, gördü « ünü hâfızaya yerleştirmek, bunu birkaç defalar tekrarlamak, kuv » vetli hâfızanın en büyük âmilleri- dir, Psikoloğ tordan, bir bankerden, yahut bir dostumuzdan daha büyük bir i- yilik yapabilir Fakat yine bir fi- kir, bize en büyük düşmanımızın yapamıyacağı fenalığı yapabilir. Dr. Frank Mameaaanaaamamamaaaaai RR 3 30535

Bu sayıdan diğer sayfalar: