6 Haziran 1938 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6

6 Haziran 1938 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

TAN Güneş Mili kümenin son mühim maçıni dün Güneşliler Galatasaraya karşı oynadılar ve 4-2 kazanarak bu sene-| nin futbol mevsimini mağlübiyetsiz bitirmek gibi fevkalâde bir neticeye erdiler. Bir takımın şampiyonanın başın- danberi nâmağlüp vaziyetini muha- faza etmesi çok güç bir iştir. Her şey gibi, Güneşin mağlübiyetsiz milli kü- me şampiyonu oluşu da ihtimal bezı- larına tabii gibi görünür. Fakat o hali | bulabilmek üzere Güneş oyuncularile idârecilerinin bugüme'kadar sarfettik leri devamlı gayreti takdirle ölçmek | sporculuğun şanındadır. | Dünkü maç, bir gün evvelki tahmi- nimizdeki gibi beş, altı göl farkına kadar çıkmadan nihayetlendi. e Gü- neş oyuncuları yine o tahmin yazımız. da yazdığımızdaki tarzda oyunun bi- dayetlerinde iştahsız ve oyunu yerleş tirmek gayretini sarfetmekten uzak | gözüktüler. Dakikalar ilerledikçe s0- ğukkanlı ve sakin tempolarını açarak vaziyete hâkim oldular, Güneşin her hattı rakibine nazaran daha olgun ve daha oturaklı gözük- tü, Aradaki gol farkının oyunun muh telif safhalarındaki Güneş hâkimiye- tinin ve müessir tarzının tam ifade. İsürate giren bir makine gibi ç Son Milli Küme Maçında Klübü Galatasarayı 4-2 Mağlüp Etti Bu Suretle Güneşliler Hiç Mağlup Olmadan Milli Küme Şampiyonluğunu Kazanmağa Muvaffak Oldular Milli Kümenin Son Puvan Cetvel Takim ş 2 ağ Güneş 14 13 Beşiktaş MV 9 Galatasaray u 3 Üçok 47 Muhafız M5 Harbiye 46 Alsanesık 4 İ Oyun başlar başlamaz, Güneşlile- rin epey gevşek bir tarzla rakipleri- nin imkânlarını dener gibi çalışmak istedikleri görüldü. Gülatasaraylılar, son gayretlerile hücumları üstüste doldurarak ve bil- 3 2, gi Dünkü maçta Galatasaraylılar Güneşlilerle birlikte sahaya çıkıyorlar., Türkiye Serbest Güreş Müsabakaları Bitti Ankara Birinci, İstanbul Ikinci, Konya Üçüncü Oldu Ankara, 5 (Tan muhabirinden) Türkiye serbest güreş birincilikleri bugün Ankara stadında binlerce kişi önünde yapıldı ve umumi tasnifte An kara birinci, İstanbul ikinci, Konya üçüncü oldu. Bu suretle birincilik ku pası Ankara güreşçileri tarafından a- lındı. Müsabakalardan sonra Gümrük ve İnhisarlar Vekili Ali Rana Tarhan, ferdi birincilere madalyalarını — ve grup birincilerine de kupalarını ver- N di Müsabakaların teknik neticeleri şunlardır. 56 Kiloda: Mustafa (Ankara), Ah- met Yener (İstanbul), Ziya (Konya) 861 Kiloda: Halil Yüzer (İstanbul), Abdullah (Edirne), Mehmet (Sam- sun), 66 kiloda; Feridun (İzmir), Konya) azi (Balıkesir) 72 Kiloda: Celâl (Ankara), Ahmet Ali (Konya), İbrahim (Edirne). Meh- hassa sağdan akınlarile canlı ve Gü- neş nısıf sahasında oynadılar. Faka Güneş müdafaasının ve kalecisinin | sarsılmaz mukabelelerile bir netice elde edemediler On dördüncü dakikaya doğru Gü- neşliler, yavaş yavaş ısınıp istikrarlı daşmı- ya başladılar. Güneş açılınca hâkimi- yet meselesi mevzuubahis olamıya- cak kadar emin bir şekilde gelip taki- si olduğunu tasdik ve kabul etmeli. yiz. 'dâr yaptıkları maçlarda on üç galibi. yet ve yalnız bir beraberlikle nâmağ- Tüp vaziyette milli küme şampiyonlu- ğunu tamamile hak eden Güneş taki- mini ve idarecilerini tebrik ettikten sonra maçın tafsilâtına geçiyoruzı Beşiktaş - Altılar murtelitiz vel oynanan Beşiktaş - Altılar muh- teliti oyununu Beşiktaşlılar 2-1 mağ- Jüp bitirerek sahadan çekildiler. Güneş - G. Saray maçı Altılar muhteliti - Beşiktaş oyun- cuları içeri girdikten sonra bir müd- e det sahanın ortasını suladılar. Sı altıya on beş kala ki klüp taku kardeşçe, kolkola beraber çıktılar. Galatasaraylıların buketi: Galatasaraylılar Güneşli arkadaş- larının milli küme şampiyonluklarını oyundan evvel güzel bir buket vere rek tebrik etmek suretile güzel bir Jest yaptılar. Maç başlıyor : Hakem Adnan Akının idaresindeki iki takım şu şekillerde dizildi: Güneş kadrosu: Cihat - Hakkı, Fa- ruk - Ömer, Rıza, Yusuf - Rebii, Mu- rat, Melih, Niyazi, Salâhaddin. Gülatasaray kadrosu: Sacit - Ad- man, Salim - Mustafa, Musa, Suavi - Bülent, Haşim, Mehmet, Eşfak, Nece Güneş - Galatasaray maçından ev-| min iradesine tâbi oldu. l Güneş muhacimleri müessi olmu-| Milli küme başlangıcından düne ka | ya başlayınca, oyunun ağırlığı Gals- tasaray müdafaasının üstüne yüklen di. Salim her tarafa yetişmek gayre-| tile epey yoruluyordu. Yoruldukça sürati azalan Salim Güneş kaptanı Rebitnin içe geçerek yaptığı yeni ter- tip karşısında daha müşkül vaziyetle- re düşüyordu. Maamafih bunalması- na rağmen vazifesini muvaffakıyetle başarıyordu. N Güneşin ilk golü ; Birinci devrenin son dakikalarında sol açığa geçmiş olan Murat, Güne; kaptanı Rebiiye, kale ağzı hizasında isabetli bir pas verdi. Rebii sağ ays- 79 Kiloda: Faruk (Konya), 11 (Edirne) Hızır (Samsun). 87 Kiloda: Hüseyin (Sıvas), Seyit Ahmet (Samsun) Mustafa (Edirne). Ağırda: Ahmet Yılmaz (İstanbı Ferit Unal (Sıvas), Murat Mert (Kas. Ankarada yapılan Türkiye serbest tamonu). güreş müsabakalarından üç intıba.. İsma- şin birinci golünü yaptı Birinci devre Güneşin 1-0 galibiye- ti ile nihayetlendi. kışlarında Galatasaraylı Eşfakla Gü- İneşin Faruku havaya çıktıkları sıra- da Eşfak Faruğun altına eğilmiş va- ziyette kaldı. Hakem, Güneşliler a- 5 l Güneşliler birinci devrenin on be- leyhine penaltı verdi. İ şinci dakikasından itibaren başlayıp | Galatesaraydan Necdet çekti ve ilk gittikçe artan hâkimiyetlerini devam | golü: yaptı. ettiriyorlardı. Güneşin üçüncü golü : Güneşin ikinci golü : — he kala Galatasaraylıların sağdan #- İkinci devre * Top, merkeze geldi. Güneşliler pe-| Altıncı dakikaya doğru sağdan İ-|naltı gölüne behemehal mukabele ah- en Güneşlilerin sağ içi, genç Niyazi |dile pek sıkı akına girdiler. Güneşin Galatasaray kalecisile müdafii Sali-| sağ içi Niyazi on sekiz pas çizgisine mi karıştırdı. İkisinin arasında, çok | girerken Galatasaraylılar şarjlı vur- müşkül vaziyette olduğu halde topu |dular. Hakem frikik verdi. Salâhad- pençe atar gibi üstten bir vuruşla ha- İdin mükemmel bir vuruşla doğrudan valandırdıktan sonra mükemmel bir | doğruya ağlara taktı. eva akin atin. İ Güneşin dördüncü golü : yl izlem nim 2 ğı ile ve ustaca bir vuruşla kalecinin | ayarlamasına imxân vermeden Güne w # Beşiktaş Altılar Muhtelit ma: G. Sarayın birinci golü ş pa - e a,yı | Güneşin merkez muhacimi sağ İÇ evrenin bitmesine yirmi iki daki- oluğunda şahsi gayretile topu sür-| miye başladı. Galatasaray müdafaası o tarafa doğru aktı. Melih, önü çik kalan Niyaziye ortaladı. Niyazi fev- 'kalâde bir vole vuruşla topu ağlara gömdü. G. Sarayın ikinci golü : Oyunun bitmesine on dakika kala Galatasaraylılar var taketlerile bir şeyler yapmak üzere çalışmıya baş- ladılar, Güneş takımı attığı dört gole güvenerek hürumlarını biraz gevşet- mişti. Bundan bilistifade maçın niha- yetine dört daklira kala Galatasaray solundan açılan hücum üstüne Güneş müdafileri vaziyeti paylaşamadılar. Kaleci de onlara bakarak biraz tered düt geçirdi, Yetişen Galatasaray mau- (Arkan: Sayfa 10, sütun İ dej çından güzel bir enstantane. MADAM AAA AAA SERALAR LARA AA LA EEE AAA DAMA HIKAYE UNUTULMIYAN SEVGİLİ " Sigfrid Siwertz,,den Çeviren: Faik BERCMEN TETRA K irayı götürmek üzere ev sa- hiplerine gitmiştim. İhtiyar kadın yalnızdı. Kocasını sordum. — Nicander dışarı çıktı, dedi. Bu sade cümle bana, kadının ne demek istediğini anlattı. Ihti- yar yine içip sarhoş olmak için şehre inmişti. Kadının bu derdine iştirak gösterir bir hareket yap- tım ve sonra parayı vermek için davrandım. Kadın, bir mahcubiyet- le uzattığım parayı aldı. Bu vazi- yette bana ikram etmek istediği bir fincan kahveyi reddetmek im- kânını bulamadım. Yaşlı kadınlar konuşmayı pek severler; hele önlerinde bir fincan kahve de olursa ısrara bile hacet bırakmaksızın çeneleri çözülür. Th- tiyar ev sahibim de, buruşuk ve titrek ellerini dizlerinin üstüne çaprazvari bir halde koydu ve gençliğini anlatmağa başladı: “Kasabaya (yakın bir köyde doğmuştu. Ailesinin küçük evi u- | facık bir tepenin üstündeydi. Ora- da geçirdiği çocukluk ve İlk genç- Tik çağını hiç unutamıyordu. Ak- şamları kıra çıkar, dağ çiçekleri toplardı. Babasının ölümü üzerine yalnız başına kaldı ve şatoya hizmete gir- Mirai göm nun arabacısı idi. O zaman parlak gözlü, siyah saçlı ve iri yarı kuv- vetli bir adamdı. Şehirli olduğu için diğer köylü hizmetçilerden üs- tün tutuluyordu. O zaman da böy- le içki içer ve mütemadiyen kâ- dın peşinde dolaşırdı. Maamafih iyi adamdı. Onu her- kes seviyordu. Sabah postasını ge- tirip şatoya bıraktığı zaman dai- ma anlatacak hoş bir şey bulurdu. Arabasını temizlerken her vakit “Amanda, saçlarında bir gülle gel- di,, şarkısını söylerdi. B u arada işi düşüp arabalığa Bittiği zaman, Nicander ©- nu bir tarafa sıkıştırır öperdi. Hoş 0 da ona rastladığı vakit kaçmaz- dı ya... Fakat bütün bunl boyalarını tazelemek ya gelen seyyar boyacı Blom ge- İnce değişti. Boya, şato sahipleri- nin hesabına yapıldığından onu, şatoda bir tarafa yerleştirmek mec buriyeti hasıl olmuştu. Blom'u her gün öğle ve akşam yemeklerinde Hizmetçiler sofrasında görüyordu. Tik “tesadüflerinde, böyacının diye kadar hiç kimsenin bakmadı ğı şekilde ona baktığını gördü. Boyaları görmek bahanesile bir gün kiliseye kadar Blom'u arama- ga gitmişti. Boyacı org'un bulun- duğu ufacık galerideki mermer si tunları boyuyordu. Gürültü üzeri- ne, başını çevirdiği zaman yüzü sevinçle parladı; fakat sonra bir- den mahcup ve sıkılgan bir tavir aldı; sarardı. Başındaki kasketini geriye iterek kıvırcık sarı saçlar rı alnının üzerine döküldü. Bir $ey- ler söylemek istiyor gibiydi: — Matmazel Anna, bana baktı- ğı zaman iş yapamıyorum; ellerim titriyor, dedi. Kiliseyl beraber dolaştılar. Bir aralık erkeğin elini kolu üzerin- de hissetti. Vücudü ürperdi. Boya- kilisenin > cı eğilmiş kulağına şunu fısıldı- yordu: — Pazar günü yoldaki kanape Üzerinde matmazeli bek- Yiyebilir miyim? Başıyla evet. işareti yapmıştı. O pazar buluştukları zaman her şeyi kararlaştırmışlardı. Wrkek bir | 6-6-938 ANAK GA AA - asarım müddet dolaşa dolaşa topladığı pa- ralarla hem evlenecekler ve hem de atelye açacaklardı. Yani azcak bir buçuk sene sonra evlenecek- lerdi. Ne güzel hulya idi but. ir kaç gün sonraydı. Bir B akşam Nicander elindeki kamçıyı çizmelerin? çarparak ona doğru gelmişti. Kızgın gibi idi. Gözleri pırıl pırıl yanıyordu. — Her şeyi biliyorum, diye ho- murdandı, pek cömert kızsın doğ- rusu. Hem benim öpücük- lerimi, hem de başkasının teklifi- ni bir arada kabul ediyorsun. O sulu boyacıya nasıl tahammül edi- yorsun bilmem? Aldırış etmeden cevap vermiş ve kaçmak istemişti. Fakat Nican- der onu sımsıkı yakalıyarak öp- meğe davranmışsa da bağırınca bi- rakmıştı. O günden sonra arabacı bir daha ona sataşmamış ve sesini çıkarmamıştı. Zaten Blom'un gitmesine bir kaç gün kalmıştı. Her hafta mektuplaşmak. kara- rile ayrıldılar. Blom kasabadan kasabaya dolaşarak Nordland'a ka- dar gitmişti. yin barel gilgide onu harap edi- yordu, Uzun bir fasılayla '.aldığı son mektuptan sonra sevgilisi mek tupların ardını kesmişti. Mektup üzerine mektup yollamış fakat bir cevap alamamıştı. Haftalarca, aylarca bekledi. Hiç bir haber çıkmıyordu. O kışı bü- yük bir ıstırapla geçirdi. Taham- mill takatı kalmamıştı. Hastalandı. Hastalık sırasında Nicander'in sa- bahlara kadar baş ucunda bekle- diğini söylediler. Arabacı o kadar çok yalvarmış ve ağlamıştı, ki e- dendi nihayet ona izin vermek mecburiyetinde kalmıştı. Hastalıktan sonra iyi zedelen- mişti, İradesi ve kuvveti kalma- mıştı. Bir yaz akşamı şatonun tenha bir yerinde arabacıya rastla- dı. Onun halinde bir değişiklik vardı, Kasketini eskisi gibi çap- kın çapkın yana oeğmiyordu: Hiç bir şey söylemeden nazikâne yak- laşmış ve beline sarılmıştı, Muka- vemet gösterecek halde değildi. Otomat gibi duruyordu. Bu hal bir akşam arabacının onu bir ça- Uulık arasına sürüklediği güne ka- dar sürdü. hamile olduğunu evlenmek mecburiyetinde kalmıştı. Doğan ço cuk bir kaç ay sonra ölmüştü. Hiç beklemedikleri bir yerden de şir di benim oturduğum ev onlara mi» Noele doğru hissetmişti. O zaman yas düşmüştü. Nicander yeni bir İŞ bulup kasabay. geldi. İşte o Z&- raandanberi buradalar. B ir gün evde yalnızdı. Mut- fak kapısı hafif bir tıkırdı ile açılmıştı. Muhfağa ne olup bit- tiğini anlamak üzere girdiği va” kit karşısında Blom'u gördü. Yor- gun ve sararmış yüzü yine güzel di. Şapkasını elinde tutuyordu: — Niçin nişanlına ihanet ettin? Niçin onun mektuplarına cevap vermedin Bunu sana sormağ? geldim. dedi. O vakit hakikat bir şimsek gibi gözünün önünde çakmıştı, Nican” der, nişanlısından gelen mektup” ları ve onun cevaplarını yok etmiş” ti. TArkam: Sayfa 8, satan # del

Bu sayıdan diğer sayfalar: