15 Haziran 1938 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6

15 Haziran 1938 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

$ Italya — Fransa yımda Fransızlara çıkaran İtalyanlar Ta 3-1 galip gelmişlerdir. Futbol dünya kupasının 'dömi (i- alındaki dört karşılaşmada Kolomb stadında İtalya milli takımı ile, Fran sa milli takımı arasında yapılan maç bugüne kadar yapılan mçlardan en büyük alâkayı üzerine toplamıştır. 65 bin seyirci önünde yapılan bu karşılaşmada, bilhassa ikinci hafta- yımı İ-i beraberlikle bitirdikten son İtalyanlar maça başlarken, rüzgü- Tan arkalarında olması gibi bir avan- P © Brezilya — Çekoslovakya Brezilya ile Çekoslovakya milli ta- kımiâı arasındaki maç spor kalde- lerine pekaz riayet edilmiş olan ka- ba bir mücadele halinde geçmiştir. Her iki takım da temdide rağmen ka- ti neticeyi almıya muvaffak olama- mış ve bu suretle maç İ-l beraber- iikle neticelenmiştir. Maçın sali gü- nü tekrarlanmasına karar verilmiş tir. çin, daha maç başlamadan evvel sta- da büyük bir kalabalık toplanmış bu- Tunuyordu. Büyük bir alâka ile beklendiği g,iher sene haziran içinde yapılmakta tajları vardı. Büyük bir ihtimamla hareket eden Belçikalı hakem Baeri- Bin idaresi altında her iki takım 'da gok seri tempo ile maça giriştiler. Bundan dolayı bir çok favuller olu- | yor, ıslık konserleri biribiri arkasın- Oyuncular arasındaki ilk heyecan anları geçtikten sonra, cenubi Ame- rikalılar kendilerine hâs olan seri bir tempo tutturmuşlardır. Yarım saat dan geliyordu. kendi kalesine soktu. iki paslaşmadan sonra, lsveç — Küba Henüz maçın sekizinci dakikası id! ki, İtalyanlar ilk sayıyı Kaydettiler. Sol açık Polaussi topu bir şandelle | v7- kaleye doğru havale etti. Fransız ha- valeyi yumrukla defederken, topu Ancak, top ortaya geldikten sonra |larında sağ muavin Jose yaralanarak © düdük çalması ve Fransızların rakip | sahadan çıkmak zorunda kalmıştır. kalesine inip derhal gol yapmaları | Tedaviden sonra tekrar oyuna iştirak bir oldu. Veinani, İtalyan müdafli|eden Brezilya sağ muavini, hıncını| Foniyi atlattı, Nikolaya pas verdi. Fa | çıkarmak için Çek oyuncuları ile dö- kat Nikola 1ska geçti. Bu sırada yıl dırım gibi yetişen Hayserer topu si- kı bir şutla İtalyan habevime seir İkinci haftayım başladığı zaman, kombine bir oyun tatbik eden İtal- yanlar, yine 8 İnci dakikadan itiba- Ten tekrar üstünlüğü ellerine aldılar. Meazza, topu bir şandelle Fransız ce- 2 sahasına gönderdi ve Piola ile ka- leci Dilorto arasında geçen kısa bir mücadeleden sonra, top Fransız ka- lesine girdi, Kupa şampiyonu 27 inci dakikada, galibiyeti garanti altına aldı. Piola ile Polaossi arasında bir İtalya hücüm | bire beraberlikle bitmiştir. hattını idare eden Piola üçüncü sayı. Yı yaptı ve bu suretle İtalyanlar 3-1 kya milli takımını mağlüp etti İsveç - Küba mint takımları arasım- da futbol dünya kupası için yapılan maç 8-İ İsveçlilerin galibiyeti ile ne- süren bu tempodan sonra kale önün- de Martinden aldığı bir pasla Leoni- Idas Brezilyanın ilk sayısını yapmiş- Bu golden sonra oyun gayet sert ve kırcı bir cereyan almış ve bu kasır- ga esnasında haftayımın son dakika- vüşmiye kalkmış ve Macar hakem, Hertzka tarafından sahadan çıkarı —ar. Oyun ikinci haftayımda daha zorlu ve daha kırcı bir şekil almıştır. Ni- R DünyaKupasıMaçları Italya - Fransa, İsveç - Macaristan, Maçlarının Tafsilâtı Evvelki hafta Fransada başlıyan “dünya futbol kupası maçları bütün hararetile devam ediyor. Pazar günü Fransanın muhtelif şehirlerinde yapılan maçların neticelerini telgraf havadisi olarak dün- kü nüshamızda bildirmiştik. Bugün gelen maçların tafsilâtını da sırasile veriyoruz. Güneş Şilt Maçını Oynamıyacak Geçen pazar günü Şeref stadındı Beşiktaş takımı ile yaptığı şild ma- çında oyuncularının anormal ve sert kısım sporcuların oyundan sonra ö- nüne geçilemiyecek hasmane hare- İ ketlerde bulunarak Güneşli oyuncu- lara çirkin muamelelerde bulunma- ları yüzünden Güneş takımının bu hafta tekrarlanması içap eden şilt müsabakasını" mezkür statta intiza- mın temin edilememesi ve âyni nahoş hâdiselerin tekerrürü endişesile yap- mıyacağını haber aldık. Fenerbahçe Yıldönümünü Bu Pazar Kutluyor Memleketimizin en eski ve kıymet li klüplerinden olan Fenerbahçenin olan senei devriye merasiminin bu pazar günü Kadiköy stadında kutla- nacağını haber aldık. Sarı - lâcivert takım bu münasebetle Yunanistanın en kuvvetli klüplerinden olan Enosis Hit takımını şehrimize davet etmiş bu Tunmaktadır. Her sene büyük merasimle kutla- nan senei devriyede bu vesile ile Yu- nanistanın iki mühim klübünü muh- telit halinde göreceğiz. Cuma günü, Rumanya vapurile şehrimize gelecek olan iki klüp mubtelitinde halen Yu- nan milli takımında oynıyan 8 oyun- cu bulunmaktadır. Bu takımda kaleci, iki müdafi, santrhaf, santrfor, açıklar ve sağ İç Yunan mill takımının Peştede Ma- car milli takımı İle geçenlerde yap- tığı maçta oynamışlardır. Son zamanlarda mütemadi ” çalış- diği şüphesiz olan sarı - İlelvert t- tekim 20 inci dakikada Nejedli, end-| bolden çektiği penaltıdan beraberliği | temin edince, her iki tarafın da sport menliğe yakışmıyan tavrı hareketleri © dereceyi bulmuştur ki, hakem Çek- lerin sağ açığı Riba ile Brezilya mu- avini Ofnso'yu da sahadan çıkar- mak zaruretinde kalmıştır. İkinci haftayım da bu suretle bir| Bundan sonraki 15 er dakikalık i- iki devre baştan aşağı ceza vuruşları ile nihayetlendiğinden vaziyet üze- rinde bir değişiklik olmamıştır. en. Yeni Denizcilik Reisi Uzum müddettenberi münhal olan Türk #por kurumu denizcilik federas yonu reisliğine, atletizm işlerindeki çalışmaları malüm olan Atletizm fe- dan rakiplerine üstün idiler. İsviçre — Macaristan Birinci turdaki fki maçı ile yorgun bir halde bulunan İsviçre milli takı- mi ile 18 bin seyirci önünde karşıla- şan Macar milli takımı rakibine 2-0 galip gelmiştir. İsviçreliler Almanya milli takımı- na galip gelmiş olan ekipte iki oyun- cuyu değiştirmiye mecbur olmuşlar. Bunlardan biri takımda #deta bir set gibi duran ve Almanya ile yapı- Jan karşılaşmada Pesserin ayağında top olmadığı halde kasten vurduğu nin yerine de Grassi geçirilmiştir. geler, Macarların ikinci yapmıştır. ticelenmiştir, İsveçliler her bakım-| derasyonu re tekme ile dizinden sakatlanan mü- dafi Minelli, diğeri de sol açık Aebi- dir. Minellinin yerine Ştelzer, Aebi- Birinci haftayım, baştan aşağı Ma- carların hâkimiyeti altında geçmiş- tir. Macarların sürekli bir şekilde de- vam eden akınları, evvelâ İsviçre mü dafileri önünde, saniyen büyük bir fedakârlık göstermiş olan kalecinin kurtarışlari sayesinde verimsiz kal- mıştır. Ancak, yine bu hücumlar. ve baskı arasında 41 inci dakikada Ma- carlara merkez muhaeimi Dr. Şaroşi- nin ayağile ilk sayılarını yapmışlar» dır. Maçın tatsız bir cereyan almiş ol duğu son dakikalarında sağ iç Sen- sayılarını isi Vildan Aşirin vekâlet suretile tayin edildiğini haber aldık. | gep; kımı bu vesile ile tekrar sahada gö- receğiz. Yunan milli takımından sekiz ©- yuncuyu kadrosunda bulunduran çok kuvvetli bir takım karşısında ne ne- &ce alabileceklerini hararetle bek-! lediğimiz Fenerbahçelilere muvaf- fakıyetler dileriz. — — 2 Atletizm Hakemlerini Davet T. S.K. İstanbul bölgesi afletizm ajan- uğından: 19-6.038 pazar günü smat 1345 te Tak- sim stadyomunda yapılacak olan (Gül ku- pası) atletizm müsabakalarına aşağıda ad- ları yazılı hakemlerimizin teşrifleri rica O- Yunur: Adıl Giray, Semih, Ali Besim, Sunt, İh- san; Nuri; Nazmi, Muzaffer, Ahmet; Ali Rin a Sözelalp, Cemil, Hüseyin, Musa, Natta; Ziya: Paraskös; Peridis? Çerasi; Sakalak; A Kangehidis. oy BEŞTEN LEED Ankarada Celâl Bayar tenis kortunun 12 inci yıldönmü kutlanmıştır. Bu münasebetle müsabakalar yapılmış ve Bayan Celâl Bayar davetlile- - rine bir çay ziyafeti vermiştir. Resim bu sahneleri tesbit etmektedir. oyun yüzünden yaralanması ve bir| ile Panâtinaikos klüplerinin muhte- | 20 Metrelik Kısa Bir Cadde Parke Döşenemez mi ? Okuyucularımızdan Ş. Çokus anlatıyor: “Biz Lâleli Kemalpaşa mahal- | lesi Gençtürk (enddesinde otu- | ranlar, kışın çamur, yazın toz | deryası içinde yüzüyoruz. İ Bu ciheti bir çok defalar, ge- rek yazı ile, gerek şifahen İstan- bul belediyesine anlattık. Yine bir çok defalar gazeteniz sütun. larında şikâyetlerde bulunduk Müracaat ve şikâyetlerimize | müsbet, menfi hiç hir cevap ve- ren olmadı. l Caddemiz yalnız 20 metrelik- | tir. Bizim dileğimiz, burasının parke kaldırım olarak döşenme- sidir. Bu da o kadar uzun boylu bir masrafa ihtiyaç göslermiye- cektir. Diğer taraftan burada kanali- | zasyon tertibatı da yapılmamış tır. Bu yüzden bu bozuk endde- | den geçen kamyonlar lâğım çu- | kurlarını çökertmekte ve ev sa- | hiplerinin hiç yoktan zararları- na sebep olmaktadır. Halbaki caddemize çaprast ge- | aziz AAA EAA A BARAN BURA AAA BABA SAA AMASANİN naam an | len Fethi Bey enddesi her cihet- çe mühimdir.Vatandaşlar orasın. | da gözetilen bu ayrılık bizi çok | müteessir ediyor. İ Dileğimizin mesul makamlara | ulaştırılmasını dileriz.,, | Bir Okuyucumuzun Dileği İmza ve adresi mahfuz okuyucularımız. an N.E. yazıyort “20-11-38 tarihinde Kültür Bakanlığına bir dilekçede vermiştim. Dileğim, 3-12-38 tarihinde 163 sayıya kaydolunarık Vekâletin özel | bürosunca, | 5-12-16 tarihile enspertörlük katına veril. | miş ve Vekâletimiz enspektörlük katınca da 3-3 numara ile 14-6-37 tarihinde İntam- bul vilâyetine gönderildiği bildirilmiştir. Fakat bdjdileğim, hâlâ İstanbula gelme- miş bulunuyor. sl Sri anlıyamadıı Maşanlamak. Je. gönderilmiş olduğudur? Dileğimin alâkadar ve mesul makamla- ra ulaştırılmasını dilerim. * Dumlupınar Okulunu Bitirenler Aldığımız bir mektupta deniliyor ki “Dumlupınar yatı okulunu bu yıl, biti ren islebeye derhal mektebi terketmeleri Yizümu bildirilmiştir. Bunların içlerinde gidebilecek yerleri olanlar mektepten ny- rılmışlardır. Fakat, Mustafa, Muzaffer, Ö- mer ve Sabahattin isimlerindeki dört ta- Tebe kimseleri bulunmadığı için müşkül va ziyette kalmışlardır. Bu çocukların vazifelerine tayin edilin- iye kadar mektepte alıkonulmaları şüp- mam, Sokakta yürürken sizde bir hü- zün uyandıran bir yüz görürsünüz. Fakat hemen başka bir yüze rasige lirsiniz, görülen ikinci yüz birfnei- sinin. tesirini. siler, Yavaşoğlunun bakışı ise yılların bile akıl ve hayali nizden silemediği bir bakıştı, Upu- zun devam edip giden bir insan ba kışı! Ak sağları ve sakalı, ilerliyen kayığının provasının İki taraflı apak köpürüşü gibi yüzünün iki tarafın- dan akardı. Kafeste kapanmış ba- zı kuşların yahut hapsedilmiş bazi mahlükların uzak bir bakışı vardır. Size bakarken sanki siz şeffaf 0- luvermişsiniz de sizin içinizden, çok ötenizde bir yere dalakalmış- lardır. İşte balıkçı Yavaşoğlunun gözünde de o hazin hal vardı, Söz- leri kıttı, yavaş yavaş konuşurken sözü söz olsun diye değil, fakat bir şeyi anlatmak için konuşurdu. Ha- rekâtı ise ancak bir çocuğa veya tık, sanki bir nur ümmanının ki- yısındaydık. Önümü yalnız gö- neş hüzmesile biçilmiş berrak hava ve berrak deniz, tâ ufuklara kadar yayılıyordu. Güneş burada bayağı, varlığın bağrına işliyordu. İnsanın gönlü güzellik içinde eriyordu. Ya- yaşoğlu zaten Bukalemun gibi idi. Durduğu zeminin rengile renkle- nir, onu ihata eden güzellikle he- men güzelleşir. Güzelliği yalnız gör mekle, duymakla kalmaz, onu haz meder, imtisas eder, etinin eti, ili- Binin iliği, gönlünün özü e hesiz ki, çok isabetli olur. Mektep idare. «nin bu hususta tayin edilen mühleti n- zatmasını rica ederiz. Güneş - Galatasaray Güreş Karşılaşmaları Büyük Mustafa tarafından Çoban Mehmede ağır siklet sınıfına geçmek için teklif edilen karşılaşma şimdiye kadar kiüiplerimiz arasında yalnız fut bole inhisar eden karşılaşmaların mih verini değiştirmiştir. Böylece yalnız futbol maclarında karşı karşıya gördüğümüz klüp ta- “kımlarını bu sefer de güreş müsabs- İkataşişıır seyretmek imkânının elde etmiş bulunuyoruz. Büyük Mustafa - Çoban Mehmet karşılaşmasının teferruatını tesbit et mek için düri akşam Güneş klübünde toplanan klüp murahhasları, bu kar- şlaşmanın yalnız Mustafa - Çoban İgüreşine inhisar etmemesini ve diğer sikletlerde de karşılaşma yapılması- na karar vermişlerdir. Yapılan anlaşmıya göre bes sıklet- te karşılaşma yapılacak ve 56 kiloda Kenan ile küçük Hüseyin, 61 kiloda Ahmet ile Yasar, 72 kiloda Faik ile Saim, 79 kiloda Adnan İle Mersinli Ahmet, ağır da Çoban üle Mustafa gü reseceklerdir. Evvelce temmuzda yapılması tâ- 'karrur eden bu güreşlerin ayni tarih- te serbest güreş birinefleri fle milli takım elemanları arasında federasyon darafından tertip edilen müsabakala- ra tesadüf etmesi üzerine Galatasa- derdi. o Bakışı (Obirden deniz gibi derinledi ve kapkara iki cennet oldu. Uçurumun dibinde de mirli iki kayığı ufacık ki beyaz nokta idi, Yavaşoğlu bana döndü, deryaya böyle yüksekten bakınca, bu derya üstünde bunca yıl gidip geldiğimiz derya değil de, gidip £€ lerek varmak istediğimiz meçhul bir yer, açık bir yer. aşağıdan baka rak göremediğimiz bir yer oluyor. Bunun neden böyle olduğunu anlı- yamadım, dedi, başı bir yana düş- tü, ve bakışı yine uzadı. Ben güya şöyle böyle okumuş, o ise cahil bir adamdı. O anda yapmaklığım lâ- zımgelen bir hareket varsa, hemen dört ayak üzerine düşerek bu insan kafası müvacehesinde, ben köpe- ğim diye kuyruk sallamaktı. Yavaşoğlu, kendi tabirince “meç hul bir yer, hiç görmediğimiz bir yer” dediği meçhul bir diyarın yol cusu idi. Dünyada kendi semavi arz ve tul derecesinin sakini olan vatandaşlarından haberi bile yoktu. Tekâmül yolundaki kafası, görülen den daha öte realiteyi sezmeye baş Uyan ve insan şuurunda görüş menzili uzayan bir bakıştı. Onun sözişlerine mali hülya derlerdi. Mesafeyi uzaklıklarından soyup çırçıplak hakikati görmek hülya mı olabilirdi?. İşte meçhul diyarı özlüyordu. Gözleri ufuklarla doluyordu. Bir- çök denizcileri ve dağda yaradılış- ray-Güneş güreş karşılaşmasının ta- rihi 24 temmuz pazar gününe tehir edilmiştir. Ja başbaşa kalan çobanları başka in sanlardan farklı kılan bu hal on- da göze batacak kadar vâzıhtı. Yazan: Halikarnas Balıkçısı er» . bir ahmağa yakıştığı Jddin edilirdi, . MEBARA ARALARA ASAN : | i Kayığına ayak basarken, görme diği, bilmediği meçhul diyarın manzarasını görüyor gibi, iklimini soluyor gibi oluyordu da ondan se fere çıkıyor ve meçhule denizde randevu veriyordu. Gidiyor, uzak- laşıyor, dolaşıyor, dönüyordu, meç hul diyara varamıyordu. Çünkü a- radığı meçhul diyarın, duyuş itiba rile tâ kendisi olduğuna şuuru ve zekâsı daha tamamen erişmiş bu- lunmuyordu. Yavaşoğlu Geremeden, Koyun- burnuna gidecekti. Süngerci Ali bi ri on yedi, biri'de yedi yaşında iki oğluyla karşıya 'atlamak üzere ka yığa binmişlerdi. Müsait rüzgrla yol alan Yavaş oğlü kıranların altına gelmişti. Buradaki dâğlar, sanki büyük bir fırtınalar kıyametleri koparırken birden bire felce uğramışlar, taş ke silmişler ve dağ olmuşlardı. Yavaş oğlu bunları kıyalarleen, tepeler.bi- yorlardı. Göklere meydan okuyan koca bir tepe öteki dağların sövüp sayışlarına kafası kızdı ki, kalkıp altındakileri bir şimşekle cayır ca yır yaktı. Fakat bu arada Yavaşoğlunun dâ kayığını devirmişti.Safra taşlarının başaltina yiğilmasi üzerine kayık kurşun gibi dibe gitti Yavaşoğlu nasılsa denizin yüzünde kalmış ve fars tahtalarının birisine yapışabil mişti, Ali ile büyük oğlu ellerinde birer kürek, altmış metre uzakta yüzüyorlardı. Yedi yaşındaki çocü- ğun eline birşey geçmemişti. Batış çıkıyor, “baba! baba!” diye bağın- yordu. Fakat ne babası, ne de kar deşi dönüp gakmiyorlar, kendi can larını kurlarmaya uğraşıyorlardı. Yavaşoğlunun elindeki fars iki ki- şiyi kurtarmaya yetmiyecekti. İhti yar adam çocuğa doğru yüzdü. Fars tahtasını çocuğa vererek “ağ lama oğlum! korkma, sen kıyıya doğru yüz." dedi. Çocuktan ayrık dı. Döndü, çocuk yüzüyor mu diy& baktı ve sonra batıp boğuldu. Çocuğun babası kimdi, Yavaşoğ” Ju babası mı7. Yavaşoğlunu düşü" nür dururdum. Yaradılış bugün güneşile, maddesile bu adamı Y8” ratabildikten sonra, yarın varabi” leceği merhale hakkında ne kadsf aşırı ihtimeller derpiş edilse, heysi belki hakikate kıyas pek zavallı V güdük kalacak gibi. Bu adam mubitinin güzelliği! nasıl güzellenmişse, muhitine , İF bu adamın güzelliği aksetmişti. 2 nizler, adalar, uçurumlar ona ve” dikleri birşey mukabilinde onda birşey almışlardı. Bütün ufuk Pİ resme yapılan zemin gibi i ç rü kaybolan zemin pek ek: sim olarak kalıyor ruhu k? müş bir muhit oluyor he ma ni onu özlüyordu galiba, cünkü he“ zaman gece denizde.bir uçurunU? eteğine varır da yıldızlara bak” kapkara kayaları görürsem. rın sessiz sadasız bakışlarında mem neden Yavaşoğlunun. nı görür gibi olurdum. / eh bh” Şİ di

Bu sayıdan diğer sayfalar: