9 Şubat 1939 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 7

9 Şubat 1939 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

az TAN | AAA arar A Rİ 7) HAZİN AYRILIŞIN RESİMLERİ “EvlatDağıtan Ana Çocuklarını 3 Hayırsever Kadına Evlâtlık (Başı 1 wacide) imdi Kocamustafapaşa'di" Alay imamı” sokağını *- rum: Küçük yavrular, mahal sıkışmış mezarlıkları rk) haline sokmu? kaklardan geçer” kuvvetle esen rüzgâr, İnsani. #ddetli bir zelzele kadar. korku i dar sokağın etraf dilenciler gibi sira- evler için rüzgâr bi- e kadar tehlikeli... uğun gösterdiği sokağa ımdan geçen bir ka- i çekiyor: Yaşlı bir aşlı bir kadın, ve Hepsinin 2 arasına 3irer (Ah r. Bozuk, dar pejmürde mış harap kadm... Orta Yi ii bir erkek etleri de temiz ve İyi, Yüz- aydınlık, ve sıhhatli: da, sendeliye en o sokaklarda ya- seyanlardan olmadıkları belli. İh- tiyar kadını, küçük bir çocuğun e- linden tutmuş. Orta yaşlı kadn da hemen h tekinin yaşmda bir kızı sü Çocukların ikisi de ağlıyorlar. İki adımda bir dö- nüp srkalarma bakıyorlar. İkisi- nin de entarileri de, saçları ve yüzleri gibi kirli, İkisinin pabuç- ları da yırtık. İkisinin de paltolar yok. İkisi de, hoyrat çocuk elinde hırpalanmış birer taş bebek kadar güzel ve ikisinde de baykuş tara fından kaçırılan birer serçe hali İkisinin de, kendilerini götü lere bağlı olmadıkları belli. çocukları götürenlerin I emniyet o verecek yumuşak, ve müşfik sa, bir zabıta vakasile kârşı- iğıma hükmödesgi” Fakat phe duyamadığım için, Onlar" olmasm?. diyorum. Je cevap almak ihtiyaci- Ve bu su i le, önümden geçen kafileye yetişi- ve hızlı ayak seslerime soruyorum: cocuklar sizin mi Bayım? ibaren bizim! dığı çocuklar Birisini ben aldım. bi- risini de - orta yaşlı kadını göste rerek - Bayan! Muhatabım, Çarşıyıkebirde 227 tuhafiyeci dükkânmn Toyarmış. Dün sabah, refi- la beraber, gazetedeki okuyunca derhal karar ver ler: i — Şu çocuklardan birini alalım O sırada, yanlarındaki Bayan da kendilerini ziyarete gelmiş Haydarpaşa lisesi muallimlerinden Cemil Sena Ongunun refikası olan o Bayan da, Toyarla refikasının kararlarını öğrenince: , niş, berabör gid» fim. Bir t Bu kararla evden çıkmışlai çocukları, mukabilinde hiçbir $eY vermeden, hiçbir şey vaadetme” den, almışlar. Halbuki, doğrusu. bu işin, bu kadar kolay olacağını 4 umimuyorlarmış: ; i çektiğimiz olsy sahip ola cağımızı biç ummuyorduk! diyor- lar Yavrulardan büyüğüne soruyo- Adm ne kızım? Süzan Kaç yaşındasın! On! — Nereye gidiyor Yanmdaki zatı gösteriyor: adı da Sabahatmiş, O a. Ona olacak? Küçük basmı önüne eğiyor: Gözlerinden İki iri yaş damlası kopuyor. Kirli yanak- larında ince bir yol açıyor! mdi gözlerimin Oönündeki Ş sahne büsbütün yırtıcı: Se- piha son yavrusundan ayrılıyor Küçük Melâhat, henüz 4 y da, Onu da, Lâlelide, Mimar Ke malettin mahallesinde, 37 numa- U evde oturan Fethi alıyor, Melâhat, tombul ellerile anası- nın boynuna sarılmış. Anası onn göğsünde ezecek gibi sikarak ağ- yor, ve çocuğunun telibine yal- varıyor: .— Ne olur? İyi bakın ona. Küçük Melâhat, yeni analığı- nın kucağında, tenha sokağın kö şesini dönerken, yamuk ellerile a- nasını selâmliyor. O ağlıyor mu bilmem. Çünkü akşamın koyula- şan karanlığı, ve aramı safe, Melâhatin küçük yüzünü seçmeme mâni oluyor. Fakat onlar kaybolunca, bomboş kalan kulü bes kapı; dın. üç çoc ne yığılan ka- nu gömmüş bir ana gibi, bağıra bağıra ağlıyor. Kadının yanında kimse yek: Çünkü mahalleli, öç çocuğunu, hayrat gibi rasgeldiğine dağıtan kadını teselli değil, af bile etmi- yorl Kocam Kırıkkale çelik fab- rikasında baş ustaydı. Üç sene evvel, eve ölüsünü getirdi ler: Vinç makasını tâmir ederken düşmüş. Kafası raylara çarpıp parçalanmış. O zamnadanberi üg çocuğum başımda. Evvelleri ban- kada kocamdan kalmış biraz pa- ram vard. Bir gün onu aliya gittim: «.- Kardeşiniz aldı onları!” de- diler, Kardeşimi o günden sönra bir daha göremedim. Banı bir ke- re aramadı. Babam, Kırıkkals fab- rikasında ambar memurudur Fa- kat onun yanını da sığınamıyo- rum. Çünkü anamdan sonra ev- çocuklarımı İste lendiği kadın miyar, Bebamı mahkemeye ver- dim Namusuma İftira et Na- muş dâvası açtım. yarı Y kata, tramvaya pula, ii na, ona, buna verecek pa madı: Ben dâvami yürütemey babam «haklı çıktı. Darüi Ka sapasağlam kal dediler, çocuklarımı almadılar, Mektep me Ben boğaz tokluğunn bev- vaplık edeyim Yeter ki çocuklar i | dedim. yam nadir Hizmetçilik ara- dum; “Çocuklusun!” dediler Fab tap dolaştım: Verdi rikalara başvurdum: İş vermedi- ler. Çamaşır yıkadım, tahta sil- dim, Kıt kanaat yaşamiya çalış- tım. Fakat günün birinde basta düştüm. Çocuklarım az kalsın aç- hıktan ölecekti! Onları da kurtar- dım, ben de kurtuldum ama, evim de yorganım bile kalmadı. Çocuk- larıma bakılsın diye, bu evın sa hibile evlendim. Kendisi de, De nizyollarında kamaroltu. Fakat, üç ay evvel, onu da “Gözleri za- wf görüyor!” diyerek işinden çı- sardılar, Bu tekmeyi de yiyince, ne yapacağımı şaşırdım. Ve dört gündür aç oturan çocuklarıma merhamet dilenmekten başka ça- re bulamadım! Bereketi çocuk- larım, sıhhatli, güzelce de. beğen- diler! S“ ha, mezara benziyen ba sik tavanlı, ufak ve harap bir odanın tek sandalyesini bana am etmiş, Ve yere oturmuş an- yor “— Ah, diyor, görmeliydiniz gelenleri Sabahtanberi belki yirmi tane talip çıktı... Hepsi de yavrulartma, âdeta pazarden mal seçer gibi bakıyorlardı. Fakat on- ları, İsteyenlerin en iyilerine ver- diğimden eminim. Ana kabi ya- nılmaz, Onlar iyi insanlardı Hor bakmazlar yavrularıma... Gözlerini «lerek, kendi kendi- re söylenir gibi konuşuyor Evvelâ, diyor, “Bir tanesini alikoyayım!” diye düşün- kat hangisini tercih ede- Hem gözümü kapayıp, bir esini seçsem bile, onu görmek bana, belki bir gün unutabilece - ğim bu acıyı daima hatırlatmıya- cak mı? Bunu da göze alsam, yav- rucuğa bakabilecek miyim? Ya- yımda açlıktan, soğuktan ölürler. se, duyacağım acı daha büyük ol- mıyacak mı? Halbuki şimdi tesellim var. Ben çok acı çekeceğim ama, unlar çocuktur, unuturlar!.. Şimdi mahallede bana: “Fena!” orlar... Fakat ben fonalık de- gil, fedakârlık ettim! Şimdi sora- rım size: “Benim yerimde olsanız, ne yapardınız? Ha? Ne yapa; dınız?” Sonra yakasından © kavranıp kuvvetle silkelenmiş zayıf bir in- sarsıla safstla hıçkırarak ve ediyor Ben fena bir kadın değilim! Neredeyse gece başlıyacak Fakat Kocamustafapaşanın mahalle arasi mezarlıklarındaki çocuklar hâlâ oyuna doymamış» lar... Onların kahkahaları.. Boş bir evde, kendisine tombul elini sallıyarak kaybolan son çocuğunu özliyerek ağlıyan kadının bıçkt- rıkları kulaklarımda dinmiyor: Hem de oradan, o sesleri işitemi- yecek kadar uzaklaştığım halde! Gözlerimin önünde, “Seniha” nın haklı, ve zehir gibi bir isyanla hıçkıran muztarip silueti var fenalıkla itham e bütün bir mahalleye, alnı açık bir kahraman gururile soruyor “.— Siz benim yerimde olsanız ne yapardınız?” Naci Sadullah kürlle birlikte orsunuz! kadere boyun eğiyor! Ana İle evlâdı, sade ölüm değil, hayat ta ayırabiliyor! Bir ana, bü kadar şirin bir yavrudan niçin, nasıl mı vazgeçer? onu kendinden dinleyin Hümisile beraber gördüğünüz yavru acaba sol elinin üstüste koyduğu iki parmağile hayata: “Küs” işareti mi yapiyor? artık yapyalnızdır; Ne yüzünü göstermek, ne de.. yüzümüzü görmek istiyor! — Uğur ol y şu kurmak için ei aldın? lara su mu taşıyacaksın? Nasrettin Ho mak için almadım. (oto HİLMİ) Mahfuzdur ) * SALİM

Bu sayıdan diğer sayfalar: