8 Mayıs 1939 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

8 Mayıs 1939 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

—— 5.5. 09 © Muya 1939 TAN ABONE BEDELİ Türkiye Ecnebi Gl ilee er 1460 Kr. 1 Sene 2 Kr. “ » 8 Ay ee * “© » 3 Ay m ” M0» “tay e aki kn amme) Milletleraram posta itühadına dahil olmıyan memleketler için abone bedeli müddet srrasiyle 30, 10, 8 yi liradır. Abone bedeli m es değiştirmek 26 kuruştur. Cevap için mektuplara 10 kuruşluk Pal ilâvesi lâzımdır. Ribbentrop Milanoya Niçin Gitti? A Imap ve İtalyan hariciye nazır- ları Milânoda mihvefi elâka- dar eden muhtelif meseleleri müza- kere ile meşguldürler. Alman Harleiye Nazırının bu zi- Yaret ve müzakerelere lüzum görme- sinin muhtelif sebepleri vardır. Arnavutluğun işgalindenberi İ - talyada Almanyayı memnun etme - Yeh bir takım hâdiseler kâydedil - miştir, İtalya, Yugoslavyayı Alman- Yanın nüfurundan kurtarmağa uğ - Taşmış, Yugoslavya ile Macarların arasinı bulmağa çalışarak Macaris » tanı elde etmek istemiş, Romanyaya Macarlarla anlaşmayı tavsiye ede - Tek Tuna havzasında kendi lehine bir blok vücude getirmeğe teşebbüs et- miştir, iz Şüphesiz, Berliri bu hareketler - den haberdardır, fakat Mussolininin ötedenberi 'Tuna havzasında gözü ol: duğu için bu faaliyetler hoşuna git- memiştir, Sonra İtalya, Almanyanın Dan - zig meselesinden dolayı bir harp ih- das etmek istemesinden © endişeye düşmüştür. Mussolini, Danzig için İ- talyayı tehlikeye sokmak fasavvu - runda değildir. .. T mıştır. İtalyan siyasetinin o Berline bağlı bir peyk haline gelmesi İtalyan efkârumumiyesini sinirlendirmek - tedir. Bundan manda, İtalya Fransa i- le olan ihtilâfını müzakere ile hal- letmeğe temayül etmiştir. Almanya İse buna taraftar değildir. Maamafih bütün bunlar tahmin ve rivayelten İleri geçemez, Alman Hariciye Nazırının Milâno yiyareti - nİn en mühim sebebi o Almanya İle İtalya arasında askeri bir ittifak ak- tidir. Böyle bir ittifak © aktedildiği takdirde, bütün İtalyan harp kuv - vetleri Alman baş kumandanm em- rine geçecektir. Mussolini, tek başına hiç hir iş yâpamıyacağına kani olduğu için, bu ittifaka o muhalif değildir. Yalnız verilen haberlere göre Almanya; mukabil iki teklif yapmıştır: Biri İ» talyanın harp ilâtanda veto hakkına sahip olması, diğeri de İtalyan as - kerlerinin kendi hudut ve hüfuz wintakaları haricinde harp etmeme- sidir. Almanya, sulh cephesi tamamen teessüis etmeden evvel harp hazırlık. larını tamamlamakla o meşguldür. Baltık devletleriyle, garpteki küçük devletlere | (Holanda, | Danimarka ve İsviçreye) bitaraf kalmaları şar - tiyle hudutlarını garanti etmeyi tek- lif etmiştir, Maksadı bu devlelerin demokrasiler tarafına geçmesine ma ni olmaktır. Baltık devletleri bu haf- ta Stekholmde toplanarak cevapları" a bildireceklerdir. Almanya bu küçük hükümetleri demokraşilerden ayırdıktan, İtalya ve Japonya ile askeri bir ittifak ak- dettikten sonra harekete geçecektir. Zonguldakta Eğitmenler Zoneildek (TAN) — Nüfusu 160 den aşağı olan köylerimizdeki çocuk- Yarı okutmakta olan yirmi eğitmen- den çok istifade edilmiştir. Bu se- beple otuz eğitmen namzedi daha Kastamon! eğitmen kursuna günde rilmiştir. TAN Muharrir, Bu Yazısında Muhtelit Tedrisat Mevzuunu Gözden Geçiriyor, "Müşterek Terbiye,. Sisteminin Geçirdiği Tekâmülleri İzah Ediyor Müşterek Terbiye Ve — Muhtelit Tedrisat B' mesele, geçen makalemiz- de tetkik ettiğimiz (Kadı- nın cemiyetteki mevkii) meselesi ile sıkr bir surette alâkadardır. (Müşterek terbiye » Coğducati- on) tâbiri evvelâ Amerika Birle- şik devletlerinde, erkek ve kızla- Tın, ayni bina ve sınıf içinde, ayni muallimler tarafından ayni tahsili aldıkları bir terbiye ve tedris sis- temini ifade etmek üzere kullanıl. mıştır. Ve bunun muhtelif derece- leri vardır. 1 — Kız ve erkek çocuklar, yal- nız tedrisat için değil, İskat müş- terek bir İçtimai hayat için birleş- mişlerdir. Bu, tam müşterek ter- biye dir. 2 — Birleşme yalnız smıflarda- dır, Buna daha ziyade (Muhtelit tedrisat - Coinstruction ismi veril- mektedir. 3 — Kız ve erkekler hem tedri- sat, hem de içtimai hayatta birleş- mişlerdir. Fakat programlarda, iki cinsin de fizyolojik, fikri ve içti- mai hususiyetlerini o karşılıyacak tertibat alınmıştır. Buna (Mahdut müşterek terbiye ismini verebili- riz. Şüphesiz mektepleri | muhtelit yaptıran saikler arasında mali 2a- ruret en başta gelir. Kızlar ve er- kekler için ayrı iki mektep açmak ve yaşatmak mümkün olmıyan yerlerde kızlar ve erkekler bu se- bepten dolayı ayni mektepte top- lanmışlardır. Fakat bu sistemin, terbiyevi ba- tetkik ederek ona göre hüküm vermek, yani, bu sistemin, erkek ve kız çocukların uzvi ve ruhi hu- susiyetlerİle ne dereceye kadar te- lif edilebileceğini anlamak lâzım- dır, Bunun için iki yol vardır: 1 — Bu sistem tatbik edildiği ve edilmediği mekteplerde elde e- dilen neticelerin mukayesesi; 2 — İki cinse mensup çocukla- rın bedeni ve ruhi tekâmüllerine ve ivkişaflarına ait mukayeseli bir etüdün meydana koyduğu haki- katlerin mütaleâsi, Daha evvel, müşterek terbiye- nin taammüm ettiği ve etmediği memleketler hakkında bir fikir vermek faydalı olür. “fik tahsil sahasında, Amerika Birleşik devletleri, İsviçre, Rusya, Kanada, İsveç muhtelit terbiye- nin en çok taammüm ettiği mem- leketlerdir. Fransa, İtalyada umu» mwiyetle Lâtin memleketlerde bu sistem taammüm etmemiştir. Me- selâ Fransada mubtelit hemen hiç bir ilkmektep yoktur diyebiliriz. akat (12 - 18) yaşlarındaki gençlerin devam ettikleri orta tahsil müesseselerinde bu prensibin tatbikma en ziyade şid- detle itiraz edilmektedir. Filhaki- ka, Amerika, Holanda, Norveç, Danimarka gibi bazı memleketler. de birçok muhtelit orta tahsil mü- esseseleri varsa da, memleketle- rin ekserisinde orta tahsil mües- seseleri muhtelit değildirler. Yüksük tahsil sahasına gelince, hemen dünyanın bütün Üniversi- telerinde tedrisat muhtelittir. Fa- kat diğer yüksek tahsil müessese lerinde, mühendis, ticaret.. mek- teplerinde umumiyetle mektepler muhtelit değildir. I — Şimdi, prensibin lehinde veya aleyhinde bir hüküm vermek üzere, muhtelit terbiye tatbik edi- len mekteplerde elde edilen neti- celeri gözden geçirebiliriz. Ancak burada esaslı bir noktayı unut- mama'ıdır. Şüphesiz terbiyede, sis- temin mühim bir rolü vardır, Fa- kat netice bakımından sistemi tat- bik ve idare eden şahısların da ro- Tü ihmal edilemez. Henning, Amerikada on beş se- nelik şahsi bir tecrübeden sonra, muhtelit terbiyeye karşı şu İtiraz- larda bulunmaktadır: Public Sehovls'lerde on, an bir yaşlarından itibaren her kizin tercih ettiği bir erkek çocuk ve her erkek çocuğun bir kız çocuğu vardır. Küçük hediyeler, ziyaret- ler, sinemada randevular arala- rında çok İsammüm etmiştir. High Schools'lerde, kız've erkek çocukların tramvaylardaki muha- vereleriri dinlediğimiz zaman on- larm cebirden, Cezar'dan, Tite Tive'den büsbütün başka şeyler konuştuklarını görürüz. İnsanın yüzünü kızartacak şeyleri yüksek sesle konuşmaktadırlar. Tedrisata Karşı alâka acmacak bir haldedir Stanley Hall, yapmış olduğu geniş anket neticesinde muhtelit terbiyenin aleyhinde hüküm ver- miştir. Diyor ki: Bu sistem ile er- kek çocuklar, haricen daha az sert ve kaba tavırlar alıyorlar, fakat erkekliklezini kaybediyorlar ve yavaş yavaş her cinsin diğerine karşı beslediği ideal kayboluyor. Amerika gençliğinde evlenme te- şebbüsünün azalması bu müşterek t dez muh telit terbiyenin iyi neticeler ver- diğini iddia etmektedirler. Bunlardan Rouma, Bolivyada idare ettiği mühtelit muallim mektebi hakkmdaki müşahedele- ri münasebetile şunları söylüyor: Erkekler daha ziyade içtimaileş- mişlerdir; onların harici tavır ve hareketleri Odaha £ iyileşmiştir. Genç kızlar, mahcuhiyetlerini ye havalliklerini kaybetmişlerdir, da- ha çok istiklâl kazanmışlardır. D oktor Burness, İngüteredeki muhtelit terbiye denemele- ri, üzerine yaptığı ciddi bir tetkik- te, İstatisetik mütalealara istinat ederek gösteriyor ki: Müşterek terbiye, cinsler arasında tabil te ması temin etmek suretile, marazi hassasiyeti, yalancı tevazuu orta- dan kaldırıyor. TI — Müşterek tahsil ve terbiye sisteminin kıymeti hakkımda doğ- fu bir hüküm verebilmek için, kızlarla erkeklerin psikolojik ka- biliyetleri hakkında da bir fikir sahibi olmanız lâzımdır. Bu hususta Yapılan tetkikler- den anlaşiliyor ki, bu fki cinsin vasıfları ve kabiliyetleri arasında. esaslı ayrılıklar. yardır. Erkek, zihni terkipleri daha ziyade man- tiki bakımdan, kadım İse his ve be- dil bakımdan yapar, kadın, terbi- yeye tâbi olmak hususunda dake münfail ve aldığı tahsili tenkide daha az mütemayildir. muhtelif musilimlere daha kolaylıkla inti- bak eder. Matematikte erkekler kızları geçerler ve ( aralarmdaki mesale yaşla çoğalır. Erkekler fi- riğe de kızlardan daha ziyade ka- biliyetlidirler, Buna mukabil kız lar da nebatata karşı daha çok alâ ka, hıfzıssıkha ve ev idaresi sahâ- larında daha çok kabiliyet göster mektedirler. Derslere çalışmak hususunda genç kızlarda daha bü- yük bir intizam arzusu vardir. On- lar, teferrüata erkeklerden daha çok dikkat ederler; halbuki ef kekler hâdiselerin sebeplerine yükselmek hususunda deha kabi- liyetlidirler. Edebi zevklerde de başkalık vardır. Tarihte erkek ço- cuklar, daha ziyade Iktısadi ve iç- Yazan Sadrettin Celâl Ante timal hareketlerle alâkadar olur- lar, halbuki kızların dikkat ve 2- lâkaları daha ziyade pittoresgus kısımlara müteveccihtir. Ancak, kadın ruhi tipi ile er. kek ruhi tipi arasındaki bu fark, bazı terbiyecilere göre müşterek terbiyenin lehine, diğerlerin& göre aleyhine bir delil olarak gösteril- mektedir. Birinci kısma 'dahil olan terbi- yecilere göre erkekler ve kızlar, bü beraber yaşamadan, kendile- rinde eksik olan vasıfları. kazan- mak, suretile istilade-ederler ve bu suretle gençler, eşya ve hâdi- seleri muhtelif noktai nazarlardan görmeğe alışırlar ve fikirlerinin sahası genişler. Diğerlerine göre ise, cinslerin psikolojik £ hususiyetlerinin azal- ması cemiyetin menfaatine uygun değildir. Erkek ne kadar fazla er- kek, kadın ne kadar fazla kadın 0- lursa, sile ve cemiyet o kadar zen- gin ve mesut olacaklardır. 5. Halle göre, (erkeklik - virilitö) ve (kadınlık « feminitö) tam inki- saflarına vasıl olabilmeleri için ayri bir rejime mühtaçtırlar, Bu izahattan sonza ve bunun ü- delilleri sıralıyalım: © © Aleyhte olan deliller : — Gençlik devresinde kiz- larla erkeklerin. beraberce terbiye edilmeleri, kızlârda kadın- liğa sit ince hislerin. erkeklerde, erkeklik vasıflarmın lâytkile inki- şafina mâni olmaktadır. Erkekler yumuşuyorlar, (o kadınlaşıyorlar; kızlar erkekleşiyorlar, köbalaşı- yorlar, Kizlar lüzumundan fazla şahsiyet ve istiklâl kazânıyorlar. Bunun neticesi olarak, iki cinsin birbirine karşı hususi cazibesi 2- zalıyor. Evlenmelerin - azslmast, boşanmaların çoğalması, büyük mikyasta, bundan ileri gelmekte dir. 2 — Cinsiyet insiyakınm tam in- kişaf davresinde kızlarla erkekleri Yanyana oturtmak, beraber yaşat- mak, onların örotigus hislerini mütemadiyen tahrik ve teşvik et- mektedir. Cinsi insiyakları bü su- retle mütemadiyen kamçılandığı için, zihinlerini fikri faaliyete kâ- İi derecede vermemektedirler. 3 — Kızlarla erkeklerin bedeni ve uzvi inkişafları, nüma buhran- Yarı ayni zamanda vukua gelmi yor. Bu inkişafın seyri de ayni de- ğildir. Bülüğ çağlarında erkekle- rin fizyolojik faaliyetleri çoğalır. “ kızlarınki azalır. Bilhassa (14-17) Yaşları arasında kızlar daba çok yorgunluğa müstaittirler, Binaen- aley bu çağda, iki cinsin bedeni mukavemetleri arasında esas'ı farklar vardır. Bu çağı takip eden devrede, erkeklerden ziyade genç kızlar hastalığa tutulurlar. Erkes- ler için bülüğdan evvelki, kızlar için de bülüğ devresi ve onu takıp eden seneler asgari mukaveme: zamanlarıdır. Kızlar daha erken yetişirler. Vücutlarında husule gelen değişiklikler - ileride anne olacaklarma göre - erkeklerinkizi- den çok daha ciddi ve ehemmiyet ihtiyat halinde muhafaza etmeğe daha çok ihtiyaçları vardır. Kız. lar, gençlik senelerinin büyük bir kısmında istirahate mühtaçtırlar, Binaenaleyh müfrit bir şekilde yorgurluğa sevkedilmemelidirler, 4 — Fikri kabiliyet ve zihni in- kişaf itibarile kızlarla erkekler - rasında keyfiyet farkları bulun ması, onların ayrı tedris rejimle- rine tâbi olmalarını icap ettirmek- tedir. Ders mevzularının ve mış- todların, bu hususiyet gözönünde bulundurularak tanzim edilmesi lâzımdır. 5 — Kızlar erkeklerden, yalnız bedeni mukavemet ve zihni inki- şaf bakımlarından değil, ayni za- manda içtimai fonksiyon ve mu- kadderat bakımından ayrılırlar Binaenaleyh, terbiyenin en mü- him vazifesi, fertleri kendilerine mukâdder olan içtimai fonksiyon- larına mükemmel olarak yetiştir. mektir. Halbuki müşterek terbi- ye, bu cinsiyet farklarını ihmal et mekle vazifesini yapmıyor. Lehte olan deliller : — Müşterek terbiye, her şeyden evvel tasarruf ve demokrasi esaslarına uygundur. Kadın ve erkeğe ayni hakları ve- ren cemiyetin, onların tahsil kar. şısında müsavatını da tanıması iâ zımdır. 2 — Nasıl cinsi meseleleri sak- lamakla gençlerin bu sahadaki iş- tigallerine ve hattâ sulistimallerine mâni olunmuyorsa, ayrı cinsten olan gençleri birbirinden ayı-- maklâi onların birbirleri hakkın- daki temayüllerini, tahayyüllerini ve“ İncizaplartnı ““menelemeyiz. belki şiddetlendiririz. © Erkeklerle kizların ber#ber ter- biye edildikleri mekteplerde cin- 8i inkişaf daha ağır, daha munta zam ve normal olarak vukua gel mektedir. Bu, ahlâki sıhhat alâ- metidir. Müşterek terbiye *atbik edilen mekteplerde cinsiyet meselesi te- mamile mahiyetini değiştirir, bu sistem tatbik edilmiyen mektep- lerde » en iyi şartlar içinde - bu mesele, gençlerin nefislerine ve insiyaklarına karşr ümitsiz bir mücâdele şeklini alır. Halbuki, müşterek terbiyenin iyi ir şekil de tatbik edildiği temiz bir muhit- te, bir genç kızın yaninda yaşıyan bir genç erkek için mesele büsbü- tün başkadır. Çünkü evvelâ, te- cessüs kalmamıştır. Genç, müte madiyen doğan ve kendini zorlis- yan bir temayülünü boğmak için tabinte karşi mücadele etmez; be'- ki diğer cinse karşı duyduğu me- suliyet hissi ile ilealarma hâkim olmağa çalışır. Genç kıza gelince, yalnız kaldığı zaman aşkı tahey yül eder, ruhunu hayallerle bes- Yer. Römanesk bir edebiyat ona hayat, erkekler ve kendi hıkkında yanlış fikirler vererek bu tomay'i Yinü kuvvetlendirir. Fakat genç erkeklerl& beraber yaşıyacak o- Tursa, onları oldukları gibi tanır, Marazi hassasiyetten kurtulur. Müşterek terbiye, genç kızlarla erkekler arasında, cemiyet ve meslek hayatınm istediği tarzda tabil bir temas teminini mümkün kılar, Müşterek terbiyeyi lâytkile tatbik eden mekteplerde, tatbik etmiyenlerden daha ziyade temiz, ahlâki bir hava teneffüs edilmec- te, her cins, diğerinin huzurunda daha dürüst bir vaziyet almakta, inzibat daha kolaylaşmaktadır. M üşterek terbiye kızlarm. k3- dınlık vasıflarının en güzel ve cazip bir şekilde ınkişafına ir kân veriyor 3 — Diğer elhetten mfisterer terbiyenin aleyhinde olarak gos- terilen zihni farklar, Bilâkis, smrf- larda fikri faaliyeti daha ziya- deleştiriyor. Her cins diğer cinsin yanında kandini daha iyi göstermek İsti- yor. Erkekler arayıcı faai'yetler- (Devamı 9 uncuda) parayı e — GÖPÜŞLEP| Müsbet İşler 1 Yazan: Sabiha Zekeriya Sertel H“ şeyin esası paradır. Parasız hiç bir şey olmaz. Elimizdeki mevcut ile ancak bu kadar yapılır.” Bu mantık bol para harcetmeğe, her şeyi para ile yapmağa alışan bir. imparatorluğun mantığı idi, İsrafla, idaresizlikle, keyfi idare ile terakki ve tekâmülü zamanın eline bırakan “idareli maslahatçı” ricalin yegâne ;mazereti parasızlıktı. Cümhuriyet hükümeti, yıkılmış bir imparatorluğun en parasız, €n. müşkül devrinde iktidara geldi | * Atatürkün ve Imanlı, enerjik, di « namik bir inkılâp neslinin elinde he: şey yeni baştan yapıldı, mirasyedi Osmanlı İmparatorluğunun yerine, sanayii, medeni © vasıtaları, modern bir memlekete yakışır bir şekil bir Türk cümhuriyeti meydana çıktı, Demek ki kuruluşta ve yapıştı yezüne esas para değildir. Para en büyük vasıtadır, şüphe yok, fakat kullanacak, Ooparayı ya « ratacak (ellerin enerjik olma sı, rasyonel ve metodlu çalışın bilmesi de para kadar mühimdir. B nun son iki misali, Hasan Âli Yüec- lin teşebbüsü ile toplanan Neşriyek Kongresi, ve İstanbul valisi Lütfi | Kırdarın İstanbul şehrinin imarı ve terakkisi yolunda attığı adımlardır. Şimdiye kadar Maarif Vel yalnız mektepleri idare eden, kültür. ve İrfan işinde ancak elindeki nisbetinde gölge işler gören bir Ves kâletti. Hattâ eski devrin Maarif Ve- killerinden biri “mektepler ö maarifi çok iyi idare ederim” demiş Yâni maarif o kadar © bürokrat b müesseseydi ki, mektepler © olması vekil, maarif memurlarının maaşla rıhı muntazam verecek, v& bu bü » rokrat müesseseleri tıkır tıkır İşle « tecekti, Bugünkü Maarifin elindeki da ihtiyaca nisbetle çok azdır. F Hasan Âli Yöcel bu az para İle d /iş vâpmanın imkânlarını bulâtak temli bir maarifin temelini atabildi, Belki bu kongre Ihtiyaç nisbstinde ii güremiyecek. Fakat bir kültür kal kınmasının ilk plânını çizmek itiba riyle memlekete yapacağı | fayda, tenküp eden senelerde kendini göste, recek, ğ Lütfi Kırdar İstanbul vilâyetine geldiği zaman “Bu kadar az bir p ile İstanbul şehrini Allah gelse imar edemez,, diyenler oldu, İstanbulu & mara Allah gelmedi, fakat Lütfi K: dar şimdiye kadar biç bir valinin te şebbiis etmediği vasıtalara baş vur du. Parayı temin etti, dürt bir koldi faaliyete girişti. Dün kendisine | edenler bile, bu meşkür sâyin ön de selâm vermeğe mecbur oldular, İmanlı, enerjik, rasyonel bir fi Niyetin elinde para, hatlâ nisbeti kinde işler görebileceğini — göste Bu müsbet işlerin en büyük saiki yalnız para değil, iş başma geçen yes ni neslin iradesi ve azmidir. Bu te - şebbiisler, inkılâp idaresi ş vaş daha genç bir neslin eline v nin, daha feyizli neticeler verec: gösterdi. Cümhuriyet inkılâbı Osmanlı im- paratorlağunu yalnız siyasi © bakımı: dan değil, iktisadi, içtimai, kültürel bakımdan da tamamiyle tasfiye et » miştir. Şimdi bu tasfiyenin en büyük feyizlerini bütün sınai kuruluşta ol- duğu gibi bu sön müsbet İşlerde de görüyoruz. Yeni Besnide Su İhtiyacı Besni (TAN) — Yeri inkişafa gi ri müsait bulunduğu için yarım ötede gayet güzel ve havadar, kilometre uzaktaki tepeleri karlı ve etekleri yemyeşil dağları gören sa haya naklolunan yeni Bemnide kümet kurağı, belediye binası, rakol, mektep, kahvehane, dükki ev inşsstı nisbeten kısa bir za da başarılmıştır. £ En mühim o suyun da bir an evvel temini çalışılmaktadır. i Çaycuma ve Alaplıda Zonguldak 'TAN) — Kaza ve mas hiyelerimizden çoğunda © Atatürk büstü rekzedilmiş bulunuyor. K cuma ve Alaplı nahiyelerinde de 50 ağustosta Atatürkün büstleri dikile cektir. ;

Bu sayıdan diğer sayfalar: