20 Mayıs 1939 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5

20 Mayıs 1939 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

EİN UTAN mz 20.5-999 20 Mayıs 1939 | TAN | ABONE BEDELİ Türkiye Ecnebi 1400 Kr. o 1 Sene o 2805 Ke o * 6 Ay 1500 “ ” say s0 * 180 TAy 30» Milletlerarası posta iftihadına dahil olmıyan memleketler “çin sbone bedeli müddet sırasiyle 30, 16, 8, 3,5 liradır. Abone Bedeli peşindir. Adres değiştirmek 25 kuruştur. Cevap için mektuplara 10 kuruşluk pul ilâvesi lâzımdır. Ağaoğlu Ahmet D* matbaaya gelir gelmez bana bu acı haberi verdiler, Baba - mu kaybetmiş kadar üzüldüm. Ağa oğlu Ahmet yirmi beş © senedenberi benim için bir baba ve bir hocaydı. Türkocağında bizlere ilk milli duy - guları aşılayan ve bize fikir hayalı- nın zevkini © tattıranlardan biri ol- muştu, Ondan sonra da mütemadi - yen yazıları ile, konferanslariyle, e- serleriyle bize hocalık ve babalık et- mişti, O yalnız benim değil, hütün be- nim meslimin mürebhisi ve babâsıy- dı, O, arkasmdan yelniz yetiştirip memlekete hediye ettiği beş kıymet: li çocuğunu değil, beplmizi, bütün bizim nesli yetim birakmiştır. * Ağaoğlu Ahmet hayata gözlerini kapayıncaya kadar, genç kalmış bir mütefekkirdi. Sor zamanlarda ep büyük zevki etrafına beş on müle - fekkir genç toplamak, onlarla müna- kaşa etmekti, Ankaradan İstanbula geldikten sonra vzun müddet yalnız kalmıştı, Onu gençlerle temasa getir. diği için çok sevdiği Üniversite kür süsünü kaybetmiş, evinde ziyaretçi- leri azalmıştı, Konuşamıyor, müna - ır, yazamıyordu. Bu de- vir, onun en #tıraplı devri olmuştu. İhtiyarlık istediği #gibi dışarı çıkmasına müsaade etmiyordu, Sey- diklerini evine çağırıyor, onları bir masa etrafında toj aşak kanlima. - Meran ask) Mi e çalışıyor” Nihayet son senelerde beş on dos- tu haftada bir akşam muntazaman 0- nu ziyarete başlamışlardı. Bu toplan- tı geceleri Ağsoğlunun en mesut za- manlarıydı, Hastalığına ve ihtiyarlığı na bakmaz meelistekilerle lâtifeler e- der, sonra da herhangi bir münaka- Şaya tutularak yorüluncaya o kadar konuşurdu. Bu meclisler de öyle genç, öyle neşeli, öyle ateşliydi ki, hepimiz o- nun bu sönmek bilmeyen heyecanını kıskanır, onu dinlemekten zevk alır- dık, Ağnoğlu yalnız büyük bir müte - fekkir değil, memleketin en kuvvetli muharrirlerinden biriydi. Konuşmu- larında olduğu gibi, yazılarında da sözü tok, hür düşünceli, o demiz xe garazsız bir muharrirdi, Son senelerdeki iztiraplarından | biri de yazı yazamamaktı. Fakat son aylar içinde buna da imkân buldu, ve ölümünden bir hafta evveline ka- dar muntazaman yazı yazdı. Bu su- retle son günline kadar memleketin hayatına karıştı. Bu bakımdan gözlerini hayata mesut olarak kapa- mış bir bahtiyardır, Zaten Ağaoğlu mesut ölülerden biridir. Eserini yapmış, memlek. De boreunu ödemiş, çocuklarının her birini ayrı bir kıymet halinde yetiş- tirerek memlekete hediye etmiş, ve rahat döşeğine mesut olarak uzan « muştar, Vatan onun ölümü ile büyük bir evlâdı kaybetmiştir. Bu kayıp, o - nun öz çocukları kâdar, bütün mem- leket çocuklarma da gözyası dök - türmüştür. Onun için hepimiz tazi - Yeye muhtacız. —— manı. ir Kadın, İki Erkeği Yaraladı Konya (TAN) — Kıptiyan mahal. lesinde oturan Ali, karısı Dudu tara fından fena halde dövülmüştür. Du- du, kocasını kurtarmak istiyen kom- fusu Aliyi de demir belle muhtelif Yerlerinden yaralamıştır. Yaralılar hastaneye kaldırılmış, ka» dın tutulup adliyeye verilmistir. TAN Sadrettin Celâl Antel, bu yazısında not takdirinde muallimin enfüsi takdirinin önüne geçmek ve talebenin hakiki kıymetini meydana çıkarabilmek imkânları üzerinde duruyor. Ve bilgi testlerinin mezuniyet imtihanları yerine konmasında büyük fayda mevcut olduğunu ortaya koyuyor ve düşüncelerini izah ediyor. Bilgi Testleri Ss on makalemde, yazılı imtihanlarda not tak- dirinde, muallimin şahsiyeti- nin ne kadar mühim birrol oynadığını ve bu imtihanlar- la namzedin hakiki kıymeti- ni objektif olarak tayinet- mek mümkün olmadığını- -apılmış olan ilmi tetkik “ ve tecrübelere istinaden - ie > işti H er muallimin kolaylıkla ya - pabileceği küçük bir teerli. be, bu hususta şahsi bir kanaat ha- sıl etmeğe kâfi gelir: Herhangi bir derse ait on on beş imtihan kâğidi- na - talebenin isimlerine bakınak- sızın » üç dört ay fasıla ile not tak- dir etmek. Bu tecrübeyi © yapan muallim, tabiatiyle kıymetleri de- Bişmeyen ayni imtihan kâğıtların Tüuhtelif zamanlarda takdir ettiği notlar arasındaki farkları görerek hayret edecektir, Halbuki, sözlü imtihanlar, tale- benin hakiki kıymetlerini meyda- na çıkarmak hususunda, yazılı im- tiharlara nazaran çok daha âciz vaziyettedirler, inet otuz sene kadar evvel bu hakikati çok vazıh bir:su « rette ifade etmiştir: “Ayni İmtihanı yapan muallim. Kin talbeden istedikleri bilgiler âra sndâki fark, insana hayret verir. Bor wüallimler “gayet mükanaha- 1 — ey ram EFE iyiliğinden, ihtimal likayiilikten ve» ya şüphe ve İereddâtten ileri gel- mektedir. Bu muallimler, boğulmak Üzere bulunan zavallı talebeye tu- tunncak bir değnek uzatmaktan büş- ka bir şey düşünmüyorlar gibidir. Pek mecbur ve muzlar kalmadıkça İnledeyi döndürmezler, Bazi muaj- İimlerin gayesi ise, talebeyi öciz bi- rekmak gibi görünür. Bu nevi mu- alimler için imtihan, eiddi bir sa vaştır. Onlar, o karşılarındnki “düş- mani yere sermedikçe bücumlerina nihayet vermezler. Diğer barı mu- öllimlerin bir mevzu hakkında hu- #usl bir fikirleri vardır; talebenin © fikri, hattâ zihinlerindeki | kelimeyi bulmasını isterler. Bu ise ancak te- tepati mucizesi ile kabildir. Bütün bunların neticesi, sorulan suzller, güçlük itibariyle © biribirlerinden gpyet farklı bulunuyor ve talebe- nin muvatfakiyeti âdeta bir piyan- go kazanmıya benziyor. Das mü- meyyizler, hakiksten vasatiden ağu- ğe bulunan talebeleri geçiriyorlar; diğer mümeyyizler ise, bunlardan sok daha kabiliyetli olan talebeyi döndürüyorlar. Mümeyyizin mizacı, © andaki ha- U, midesinin ekşiliği, kendisini di liyen ve hüküm veren salâhiyet hibi bir arkadaşın huzuru, bütün bu küçük sebepler, sual sormak ve not takdir etmek meselelerini baştan başa değiştirebilirler. Talebenin yü- zünün sevimli yahut sevimsiz olma- sinin, kendisi için müsnit veya gayri müsit bir netice teminine yartyan bileceğini de ilâve edeceğim. Bana temin ettiler ki, sözlü imtihanda tas mamiyle bitaraf olarak hareket et- mek niyetinde olan bir muslim, yü- zü hoşuna giden bir çocuğa Kargı ha“ kikata biteraf olamıyor., Hulâsa gerek yazık ve kerek sözlü imtihanlarda - derece farkı ile-suallerin tertibinde ve cevapla- ra But takdirinde, bütün mualim ve mümeyyizlerin müştereken riayete mecbur oldukları umumi ve sabit esaslar yoktur ve imtihan notları, büyük mıkyasta, enfüsi intıbaların riyazi ifadeleridir. H* şüphesiz, not takdirin » de muallimin enfüsi takdiri nin önüne geçmek ve talebenin ha- kiki kıymetini meydana çıkarabil. mek için, barometre ve termomet- re gibi kullanışlı ve objektif bir öl- çü aletine ihtiyacimiz vardır. Böyle bir âletin - ayni mükem meliyette olmamakla beraber. bu- gün mevcut olduğunu söyliyebili « riz: Bilgi testi. Evvelâ, umumiyetle test ne » dir? “Test, bir ferdin zekâsını, husu- si istidatlarını, bilgilerini süratle meydana çıkarmak, isabetle tak » dir etmek maksadiyle o ferde tat- bik edilen sualler veya tecrübele- rin heyeti mecmuasığır. Testler mahiyetlerine göre: U- mumi zekâ, hususi istidat, — bilgi hattâ seciye ve ahlâkiyet testleri olarak bir kaç kısma ayrıldıkları tatbik tarzlarına göre de, fer- di ve zümrevi olmak üzere iki gu- ruba ayrılırlar, Bizi burada alâkadar eden züm- revi mahiyette bilgi testleridir. Böyle bir test, içinde müfredat programma dahil olan derslere ait bir çok sualler bulunan on on beş sayfalık matbu bir deflerdir. Fakat bu sualler, büyük bir dik kat ve itinala, en esaslı bilgileri yoklayacak tarzda tertip edilmiş - lerdir. Bunu nşümkün kılmak içiğ #ualler tenevvü ettirilmiş ve ço - ğaltılmığtır. Bizzat tertip ettiğim ve yüzler. ce talebeye tatbik ettiğim (İlk tah- SİX rare, tasli KIR Rİ ikin 58. mektedir. Her ders için (40-90) su- al vardır. Bu suallerin çokluğu hayrette bırakmamalıdır. Çünkü talebe bü- tün bu suallere sadece bir kaç ke- lime veya rakkam yazmak o veya bazı işaretleri yapmakla cevap ve- receklerdir. Bundan dolayıdır ki 320 sualli bir test defterini 3 saat -Yazan Sadrettin Celâl Antel içinde bitirmek mümkün olmak - tadır. , Bilgi testinin en mühim husu ? siyetlerinden biri, bu suallere ta- lebenin verecekleri cevapların ya tamsmen doğru yahut tamamen yanlış olmasıdır. Bu keyfiyeti bazı talebenin cehaletlerini 807 kalabalığı ile ( örtmelerine ve bu defterleri tetkik edenlerin enfüşi takdirlerine müsaade etmez Ay - ni bir test defterini kim tetkik e - derse etsin, ona ayni notu takdir etmek zaruretindedir. U umumiyetle bütün bilgi test- lerinde iki nevi sual vardır; 1 — Bilhassa hafızayı alâkadar eden vâkla bilgisi sualleri, 2 — Daha ziyade zekâya hitap eden muhakeme sualleri, Tarihi vakaların (tarihlerine, tarihi şahsiyetlerin © yaşadıkları devirlere, hârplere, coğrafi isim - lere, memleketlerin omesaha ve püfuslarma ait olan sualler, hesap ameliyeleri... Hep vâkıa bilgisi su- alleridir. Halbuki, bu müsbet . bilgilere İstinat odörek isabetli muhakeme yapmak kabiliyetini, bu bilgileri muhtelif meselelerin hallinde mu- vaffakiyetle kullanmak kabiliyeti» ni yoklayan sualler ikinci (kısma dahildirler. Bunlara ait bir kaç misal: — Türkiye (36 — 42) arz dereces leri arasında olduğunu göre, en Şi- mal noktasından en cenup noklası- na olan mesafe ne kadardır”. içten ve Dıştan Kültür ve Imar Yazan: Hasan lez İç ve dış mevzuundayız. Varlığın bu İki © cephesini fertten millete intikal ettirelim. Bir milletin iç mükemmelliği kül- türünde, dış mükemmelliği ma - murluğunda görülür. İçi, dışın beslemeyen bir ülkede bayındır - lık olamaz. Tanzimat devrinin cam fabrikasından kalma bardaklar, sürahiler bugün müzelerin dolap- larına girmiştir; eski zamanların evânlsi gibi nadir bulunur eşya - dan sayılır, o kadar, Çeşmi bülbül- ler hakikatte sönük, kesme kris - taller en can alacak yerlerinden kı- rıktır. Bu güzelim eserler doğduk- ları zaman ölmüşler, dahu doğru - su ölü doğmuşlardır. Niçin? Çünkü, o zaman bu cam eşyayı yapacak ve kullanacak insanları, onlardan zevk alacak ve fayda bu- lacak tarzda yetiştirmek için sis - temli ve bilgili bir şekilde çalışal- mış değildi. Cam fabrikası bir mi- sal ve bir remzdir. Bunu her şeye tatbik edebilirsiniz. Tanzimat dev rinin imar faaliyeti, kışla, saray, köşk ve saire, sırf dışta kalmış İş lerdi, Devletin bunları yapmağa muktedir olmayan iktısadi bünye- sine yüzlerce milyon ağırlığında borç yükleterek bir gün istiklâlini bile kaybetme pahasına yapılmış şeylerdi. Uydurma idi. Zorlama ile vücude getirilmiş eser kırıntıları olmaktan başka bir O kiymetleri - Âli YÜCEL yoktu, Bilmem hangi (Kasrı şehriyari) nin mermer sütunları, mevcut a - girlrk vahidi kıyasileriyle ölçüle - mez bir baskı ile kimbilir kaç bin Türkün sırtını çökertmiş ve ezmiş- ti? Vatan toprakları üzerinde £ - mar namına yapılmış bu hamakat Abideleri, kimbilir ne kadar vatan çocuğunun yiyeceğinden, yani ha- yatından kesilerek ödendi? Böyle oldu. Çünkü Tanzimatçılar yalnız, şekilde kaldılar, esasa gidemedi - ler. Onun, onun ehemmiyetini gö - remediler, Eğer görmüş © olsalar. milletin iç tekâmülüne lüzumu nis betinde hizmet edebilseler ve ileri yıllara büyük nisbette bir ümmi - lik devretmeselerdi hiç değilse yüz sene daha ilerde olurduk. Ancak Cümhuriyetlir ki, be büyük hakikate iki muvazi çizgi üzerinden gitmenin lüzumunu bir prensip haline koydu. Çizginin bi- ri kültür, öbürü imar. Bu çift ra- yın herhangi bir noktasındaki mu- vazliği bozmağa gelmiyeceği yeni anlaşılabildi. Esasen imar, teknik demektir. Teknik ise bilgi ve me- lekedir, Bilmeyen ve işlemeyen fertlerle tekniğe dayanan bir imar çalışmasına imkân olabilir mi? Bunun içindir ki Kemalizm sistemi içinde kültür davası, ana davadır. Her şey gibi İmar da on- dan doğuyor ve onunla yaşıyacak- tır. — Londrada sast üçin verilecek bir radyo konserini İstanbulda saat kaçta dinleriz? — 1.100.000 mikyasında bir ha- ritada, #ralarında 29 santim mesafe olan ii şehir arasındaki hkiki mes Safe ne kadardır? — 19 uncu murder Akdenize eski tlenri ebermyietini kazandıran han- 4i hâdisedir? — Ticaret iç denizlerden diş de- nizlere hangi asırda ve hangi sebep- lerden dolayı geçmiştir?, Bilgi testlerinin bir hususiyeti de, bütün talebenin ayni suallere cevap vermek mecburiyetinde kal- malarıdır. Klâsik imtihanlarda hâ- kim bir Tol oynayan tesadüfün bu- rada hiç bir rolü yoktur ve bu su retle her talebenin hakiki kıyme - tinianlamakla beraber, bütün ta - lebeyi doğru olarak derecelemek ve birbirleriyle mukayese etmek mümkün olmaktadır. Diğer bir hususiyeti de sürat- tir. Filhakika, altı ayrı derse alt 328 suallik bir test defterini, alış- kın bir muallim, âzami on beş da- kikada tetkik edebilir. Demek, 60 talebesi olan bir sınıfa ait bütün test defterlerinin tetkiki ve bun - lara not takdiri için âzami on beş saat kifayet etmektedir. Yahut iki muallim arkadaş bir günde bu işi başarabilirler, Halbuki bir çocuğa bir dersten meselâ sadece üç sual sorabilmek için onu hiç olmazsa, on dakika imtihan odasinda tut - mak ienbeder ve bu hesaba göre 60 çocuğu altı dersten imtihan © debilmek için asgari 60 saate ihti- yaç vardır. şte görülüyor ki, en mühim hususiyetlerini tebarüz ettir meğe çalıştığım gibi (o testlerinin talebenin hakiki kıymetlerini, klâ- sik imtihan sistemlerine nazaran daha çok isabetle ve süratle mey- dana çıkarmayı mümkün kılan ob- jektif kontrol vasıtalarıdır. Hiç şüphesiz, kıraat, kompozis- yon, şifahi ifade kabiliyeti gibi bil gi testlerinin kontrolü dışında ka- ln diğer sahalar vardır ki bünla rı da ayrı bir muayeneye tâbi tut mak icabeder. Şunu da ilâve edelim ki, bil - hassa Amerika Birleşik Devletle rinde, talebenin bilgilerini kontrol mekteplerin tahsil verimlerini tah kik ve ( birbirleriyle mukayese, muhtelif tedris ( tekniklerin kıy - Metlerini ve muallimlerin mesle - ki iktidarlarını takdir etmek İçin kullanılan bilgi testleri, ancak on on beş senelik bir hayata maliktir. ler ve tabiatiyle, henüz en mükem- mel ve kati şekillerini almış değil- dirler. Fakat, bu keyfiyet, O onlardan istifade etmememiz için makul bir sebep teşkil edemez. Fizyoloji ilmi de henüz haya - | tın bütün sırlarını keşfetmiş de - ildir ve ona istinat eden doktorluk da bugün bir çok hastalıkları kati olarak teşhis ve tedeyi edebilecek vaziyetten çok uzaktır. Buna rağ- men, ihtiyaç hasıl olunca, dokto - run yardımını istemekte tereddüt etmiyoruz. Bunun içindir ki, muallimlere, müfettişlere, maarif teşkilâtı i - dare edenlere bir çok hizmetleri dokunacağı muhakkak Olan bu mühim kıymetli pedagojik va - sıtayı mektep (sistemimize sok - makta, bilhassa ilk mekteplerimiz- de bilgi testlerini mezuniyet imti- hanının yerine koymakta büyük bir fayda olduğuna kanaat ettiği- miz içindir ki meselenin (Maarif Vekâleti tarafından ehemmiyetle nazarı dikkate alınmasını rica e - divorum. el Yİ 19 Mayıs Yazan: Sabiha Zekeriya Sertel 9 Mayıs, Atatürkün Samsuna ayak bastığı, istilâ alına gi ren toprakları kurtarmak için plânı- nı tatbika giriştiği ilk gündür. 19 Mayıs milli* kurtuluş | hareketinin başlangıç noktası, Atatürkün irade - sini milletin iradesile birleştirdiği bü yük bir davanın dönüm noktasıdır. 19 Mayısta başlayan bu hareket bi- ze milli kurtuluşu, tarihin bir dev - rinden diğer bir devrine geçiş te bize Cümhuriyeti, ve Türk inkılâbını ka- zandırdı, Atatürk, kendisi İçin büyük kıy- moetler taşıyan 19 mayıs gününü, gençlik bayramı ile birleştirirken ne düşündü bilmiyorum. Fakat bana öyle geliyor ki Atatürk, inkılâbı ve Cümhuriyeti, daima istikbale naza - ran geri kalan nesillerin eline teslim etmektense, bu kiymetli o vediasını gençlere emanet etmeyi daha emni- yetli buldu ve kendisi için çok kıy» metli olan bugünün hatırası ile, gençlerin bayramını birleştirdi. * k 19 Mayıs, Moda koyunun mavi suları, güneşin sırma ışıkları altında pırıl piril yanıyor. Boğazdan, Ada - lardan, köprüden yer yer koya giren vapurlar, sahil boyuna dizilen 'yeşil j ağaçların gölgelerine (o sığınıyorlar. Bu vapurların getirdiği gençlik or - dusu, beyaz, hâki gömlekleri, yeşil, kırmızı, sarı klüp işaretlerini taşıyan renk renk dekorları içinde İskeleye dökülüyorlar, Fener #tadma munta- zam alaylar halinde gidebilmek için, Moda burnunda sıraya dizilen genç- lerin ellerindeki bayraklar, önlerin- deki müzik, seslerindeki ahenk, bu - günden ziyade yarını terennüm edi. yor, ” “Bugün sizindir. İçinde ibtirasla- nı, kıskançlıkları, dünya imparator » lukları kurmak isteyen istilâ akınlar rını, İrticaları, idealleri bayrak ya - parak insanlığı esarete sürüklemek iteyen hınçları, buna karşı koymak. isteyen istiklâl müdafaalarını, harp- leri, didişmeleri saklayan buzün, bu devir sizindir. Biz yarmız, Durmadan değişen ve bizim ellerimizde durma- dan değişecek olan yarın bizim içimiz. dedir. Sizden devir olarak istiklâli, «ümhuriyeti ve inkılâbı alacağız, Ve | bizden sonrakilere devredeceğiz. Fi- kir ve terakki yolunda siz babalari. nızı ârafta bıraktınızsa, biz sizi maş- rıkta bırakacağız, terakki ve inki- lâbın sonsuz ufuklarına, serapları a- şarak varacağız... Bu Atatürkten ve Atatürkün inkılâpçı neslinden aldı ğımız iradedir.” / & 19 Mayıs Köprü; bu Moda koyun- dan Fener stadına akan gençlik, Sam: sun toprağına bu tarihte ayak basan Atatürkün inkılâbını, daha ileri, da- ka yüksek bir tekâmüle götüren or. | . Rap rap, yürürken “bugün” ayaklarının altından kayıyor, onlar yarına akıyorl, Kayabaş Köyünde Bir Adam, Karısını Öldürdü Korküteli (TAN) — Kayabaş kö yünden Memiş oğlu Ramazan Ço ban, iş aramak üzere bir sene evvel köyünden ayrılmış, karısı Şerife de bir hayli dost peyda etmiştir. Şimdi köye dönen Ramazan Çoban, İkarısının gebe olduğunu görmüş ve bu çocuğu kimden kazandığını sor- muştur. Karısı “ kimden olursa ol- sun, bunu sana besleteceğim” ceva- bını vermiştir. Bu mukabeleyi haz. medemiyen Ramazan Çoban da, iki kurşunla karısını öldürmüş, sonra zabıtaya gitmiş, “zina İşlediği için karımı öldürdüm, beni tevkif edin” demiştir. 10 Kilo Şarap İçti ve Öldü Adana — Hacısofu mahallesinde oturan Eyüp çavuş, on kilo kadar şa- Tap İçmiş, kalbi durarak ölmüştür. Sıvasta Yağmurlar Sıvas (TAN) — Yilâyetimizin bü- tün mıntakalarına vaktinde yağmur yağdığı için bu sene mahsulün be- reketli olacağı anlaşılmaktadır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: