6 Temmuz 1939 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 8

6 Temmuz 1939 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Türk Safosunun Hayatı YU Pİ 2 EA mi TEFRİKA No. 94 Kadife Hediyeler TAN BULMACA Dünkü bulmacamızın halledilmiş şekli 123 456 789 o OKUYUCU MEKTUPLARI Bozuk Makineye Elimi Kaptırdım la Eyüpteki ana Olar; bir müddet amele olmakdığıma yevmiye makinist tarafından » tehlikeli bir smele sonra. mez kür fabrika men 180 kuruş âlan ve müt lindire geri ri kenü ültüler Ben, iki senedenbe e yoküşun- e Safo, Venedik Elçisinden Kadife H .:: Ve Ana Diliyle Evet; oğlundan, o dokuz yaşın- deki çocuktan iğrenir' gibi olm tu. Bu duygunun sebebini anla. mamakla berâber, tahlile de lü. rmüyordu. Yalnız dünkü bugünkü Mahmut ara, vardı: O fark, bir tiksinti halinde ruhuna kadar nü- fuz ediyordu. Gisim Mehmet, uzunca bir müddet, bu hissi halet |. çinde dönüp dolaştı, sonra daire. sine çıktı, Safonun yâmına gitti, Valde sultan muhteşem odasmda yahudi Kira ve Raziye kalfayla başbaşm vermişti, mali işler üze. rine münakaşalar yürütüyor ve Kiranın getirdiği hesapları — kı. lı kirk yararcasına du, Padişahın habersizce odaya gi. rişi, Kirayı sevindirdi, telâşa düşürdü, raklandırdı. R, fonun merakı iz — inceliyor. Raziyeyi Safoyu ise me enin telâşı, sebepli, İzah edelim: Safo, o gün — Kira. nın delâletiyle — Venedik elçi. sinden bir kaç top kadife almış ve bu hediyeden son derece memnun olduğu için — ana diliyle — bal, yoza bir tezkere yazmıştı. Kira, bu terkereyi padişahın huzu da valde sultandan aldığın söy. lemek, yani Venedik e ini ken. dine yüz kat fazla Hünrettar Yi.” rakmak İmkânmu bulduğu, eyni zamanda bütün musevi âlemine katşi' övünmeğe hâk kazandığı çin seviniyordu. Gerçi o, yıllardanberi saraya girip çıkıyordu, Nuru Banâların ve Safoların himayesiyle hazine- ler düzüyordu. Fakat padişahların yüzünü görmesi, görebilmesi rğ. yamsı bir şey oluyordu. Lâkin şimdi şevketpenah ile yanyana bulunmak fırsatına kavuşmuştu, Nefesini duyacik kadar, kendisi. ne yakındı (1), Sultan Mehmet, kadınların bir. birine uymıyan düşünceleriyle ve duygulariyle ilgilenmedi, Kira £ le Raziyenin yüzüne bile bakma. dı, hızlı hızlı yürüyerek. annesi. nin yanına yaklaştı: Bir Teşekkür — Sizinle, dedi, biraz görüşmek isterim! Safo, öbür kadınalra parmağiy. le kapıyı gösterdi ve Raziye kal. fa hemen yer öpüp, çekildi Fakat Kira, o hümayun işarete rağmen, ayrılmakta acele etmedi, bir fino şaklabanlığiyle, halılara kapandı, sürünmekle koşmak arasında ga, rip bir yürüyüşle hünkâra doğru ilerledi, iki ayağına birden sarıl- dı: — Ne Musa, dedi, bu nimete erdi, ne Harun, ne Davut bu ik. bali gördü, ne Süleyman. Ulu Tan. Tr: İşte mübarek cemalini gör. mekiği: mübarek ayaklarına Yüz sürmekliğimi nasip etti. Ben, ceddin büyük Süleyman hazretle. rinin, deden rahmetli Selim Sul. tanın, cennetmekân pederiniz Mu. Tat Hanın dahi ayaklarına yüz sürmüşüm, iltifatlarını görmüşün. Fakat (o bu günedek, cenabınızın didarını yakından görmek, ayağı. m Öz ağzımla öpmek müyesser olmamıştı. Allaha şükür olsun, şu ihtiyar Yaşımda, bu nimete er. dim. Artık ölsem de gam yemem, Fâni dünyada hiç bir muradım kalmadı, yalnız bir iyazım var: Cenabınızın dünya durdukça var olmanıza dua ede ede gözümü ka. Padığım, toprağın altına göçtüğüm gün, üç büyük padişahın bâna ih- san ettikleri fermanların — ah. yette de hayırların görmekliğim için — atlas keseler içinde göğsü, me konmasını vasiyet etmişimdir. Cenabmız da merhamet buyurun, rahmetli babanızın ve dedelerini. Zin dermunları gibi bir ferman ih. san edin. Canı sıkıntılı olan hünkâr, kaş. larını çattı, homurdandı: N — Ne ister bu fâcire benden valde? Göle. “Kalk Kira, arslanımı rahatsız elme,, dedikten son. ra anlattı; — Cennetmekön Sultan Süley. man Han buna bir ferman ver." miş, kendisini baraçtan, cizyeden affeylemiş, Dedenle, baban da ay. vi ayrı fermanlarla o affı perçin. Doktor, lâkayt görünmeğe çalışarak — Evet... Dedi, Ve biraz evvelki cevabını tekrarladı: “— Anasım, kardeşlerini ben tedavi etmiştim. “— Biz bu zavallıyı, anasının elinden zor aldık. Eğer o zindan gibi bodrumda kalsaydı, harcanıp gidecekti. Siz o mezar gibi yeri gördünüz değil mi? “— Evet. “— Orada İnsanın, bir gün içinde, gözü, gönlü kararır, na şaşıyorum doğrusu... Ben, bu kızcağızın nasıl verem olmadığı. Bu son cümle, Memduh Şerife, Mürüvvetin vü- ediyeler Almış Mektubu Yazmıştı lemiş. Şimdi arslanımdan ayni ib- sanı İstiyor, « — Peki, peki, dediği yapılsın! Münasebet düştüğü için, söyl. yelim: Kira denilen bu yahudi ka- dınin daha Sultan Süleyman za. mManmda saraya hulül ettiği baş haraçtan, bağ, bahçe, otlak, sekban, hisar yapma, koşucu, 8- zap, nalp, subaşı salgınlarından, saray bekleme ve süpürme, aygır ve tutma, orduya sürülme gibi an. garyalardan ve bütün vergilerden istisia edildiğine dair bir ferman aldığı sabit olmuştur. Kanuninin bu istisnâyı tazammun eden (1548) tarihli fermanı İkinci Sultan Os. mana kadar bütün oğulları, t0- runları tarafından yenilenmiş ve (1617) tarihli son ferman Rus mü. zesinde (bulunarak meşrolunmuş- tur. Yine bu Kira kadının Fran. Sa - İspanya arasında — Cath& rine de Mâdicis ve İkinci Filip de- virlerinde — açılan harbe bile burun soktuğu, ( Fransa lehine Türklerin yardımını temine çalış. tığı ve bu baptaki muhabere saf- halarından Venedik elçisini ha- berdar etmek suretiyle de casus. luk yaptığı muhakkaktır. Cath&. rine de Mâdisis, Safo ile mektup- laşıyor, Kira bu muhabereye ta- vassut ediyordu. o Fakat iKrânin sıkı surette bağlı bulunduğu hü- kömet, Venediküi, (Devamı var) (1) Ash Venedik hazine evrakında sokli olan ve Safo tarafından Venedik lisanile elçiye yazılmış bulunan bezke- venin Hammer tarihinde görülen metni ve tercümesi şudur: n “La sapra come estata riceputa Ja prean de Taso che ci havete mandala per Wa ehiera mosira sehinva, del ehe İn imparattama, e placendo â dio nen sara parsa." La Madre del imperater et tonsarvatera della fede Tercümesi: fu cariyemiz ile göndetdiğiniz kadife vasıl olmuştur. Bundan dolayı size mü- teşekikiriz. İnsellah bu hediyeniz zayi olmıyacaktır." din Sultan eudünü hatırlattı. Hâlâ devam eden dalgınlıkla ce. vap verdi: “— Evet... Bünyesi çok sağlam!.. Fitil Kadri, fırsatı kaçırmıyarak gülümsedi: “— Bebek gibi de kız maşallah?.., Doktor bu söze cevap vermedi. 'Bir meyhaneci parçasiyle lâyübali olmak istemiyordu. H da oturup kahve içmeyi kabul ettiğine bile pişman olmuştu. Küçük fincandaki sıcak kahveyi, ağzının yanmasını göze alarak azalttı. Ve yerinden doğrula. rak, Fitil Kadriye, sadaka verir gibi elini uzattı, Ve kapıya doğru yürürken, tıpkı az evvelki gibi, yine Çakırdan bahis açtı; “— Söylediğim gibi... Çok iyi bakmanız lâzım. Yoksa karışmam ha!,, Dedi, ve, kendisine biraz da. ha oturması, dinlenmesi için ısrar eden Fitilin lerine kulak bile vermeden kapıdan çıktı. Fitil, verdiği kararı tatbik etmek ümidinden büsbütün mahrum kalmak ve fırsatı büsbütün kaçırmak kor. kusiyle, süratli adımlarla uzaklaşan doktorun arka. sından seslendi “— Bizi unutmayın - doktor beyefendi. Zehra kurtulursa, ancak sayenizde kurtulacak? Doktor, bu sahte ritaya da cevap vermedi. gözden kayboluncıya kadar s0. ısında duran Fitil, içeriye girerken, “kendi söylendi: Ulan moruk. Eter sana kasındığın kazığı TEFRİKA âtmazsam, bana da Fitil demesinler! Meyhanede, Melâhatle karşılaştı öğle uykusundan henüz kal ai sında, esneye esheye geriniyordu, Pitili görüce vor. du: ki “-- Doktor gitti mi? Evet... : “— Geldiğini, bana şimdi Mürüvvet sö i neye uyandırmadın? SS, Sami “— Uyanıp ta ne yapacaktın? Be, Yene ödecektiniz? Melâhat, kaşlarını çattı “— Aman... Aksi musibet sen de, Söylesene, na, sil buldu Zehrayı? “— Yukarıya çıkıp buldu! v7 Soğukluğu bırak dedim ya? Nasılmış kadın? “ — Nasil? Diye sordum: “Fazla zayıf. Ben sıska kadından höşlanmam!,, Dedi, Melâhat: — Seyi namussuz seni... “Sen benimle alay mi ediyorsun?,, Diyerek, Fitilin üzerine yürüdü. Fitil, bir kohkaha savurarak, kaçtı. Fakat, sokağa çıkı, Jon kapının önünde, yakayı ele vermişti, Benli Me, lâhat, bir eliyle onün saçlarına yapışmış, öteki cliy. le göğsünü yumrukluyor: “ — Dayak düşmanı herif, Diye, bir taraftan da ha bre küfür savuruvordu. raber mi mug, BUGÜNKÜ BULMACA 1234586718609 5 tan yetişen diğer şirket, a müracmnt her ay SOLDAN SAĞA VE YUKARDAN AŞAĞI: 1 — Bir balık g Bir köpek cisi © Bir nota, 2 — Eski bir harp âleti © Bir hayvan. 3 — Bir harf g Emia © Bir cicek 4 — Kiymet © Bir sayi. 3 — Mecnun g Pay. : 8 — Olmaktan emir © Dördüncü mü- gelen bir kız ismi g Bir zamir. Taksimde e hart, Padişahı © Bir | Porümun olamıyor. Mete ve rahatlarını . Bildiği - Binasında © meğe komur. —— —— ——————— Sömikokun Parça Evsafı Ankara, 5 (A.A.) — Iktısat Vekâle- tamir g Ye caz gürültüsünün © olduğu için in batı bulunazı bu makineyi stop etmek is-İ1 ii satın, feryadım Üzetine o İşçilerin ana dep: cereyam kesmeleri sayesi du. Ve mutlak bir öl fakat sağ elimi makine bu hâdisden sonra kanun kasdiyle ve beni oyalamak ürzüsiyle bana miktar pars verdi. di onu da kesti, Hayatım mahvoldu, hiç ir işle meşgul olamıyorum, nazarı dikkatini celbederim. | | Rami - Küçükköy Mehmet Gelâlettin Yılmaz Saz ve caz gürültüsü Mete caddesindeki manlardan birinde oturan bir Hünderdiği mektupta diyor ki Hârasından oturmak, caddesi s5 kaybetmiş iyelte bun ize böyle çalır kayt ve şartlarla m da bir demir fabrika, küçük #anatler kanununa muha- r de çalışıyordu. şeiler çıka- kizan pat- e resmi bir kadan ile birleşerek fabrikada beni dövdü ve işim- den çıkardı. Polise etli, da- yuk hidisesi raporla edildi. Fakat şimdi bu vapor da ortadan kalktı, Alâkm- dar makamların - vaziyetimi nazarı dik- kate nimel ve ade edilmemi rica diyorum. çalışıyordum. bozukluğundan si- makam işgal eder kurtuldum, tamamen kesti me müri olmak Şim- iğ bu şirkette benim maruz kal. | Alâkadarların | Tomtom mahallesinde Kaymakam Regat- bey sokağında 9 numürada Mahmut ERTEKİN . Bir vapur yolcusunun mülâhazası Baz: pazar ve bayram günleri vapur is- kelelerindeki gişelerden / her bilet İçin Kızılay pullarından verlimektedir. Karıl- rdım etmek her vatandaşın mukad- « biz ile birlikte verilmesi vazifealdir. ki tarafinda £ bilet ücreti alınır Bu yüzden bu linmaktadır, Yoleul akkı alyan uğruyon labilir, Onun içir ilmesi lâzımdır. Ya pulla, rin üzerine yapıştırmalı, yahut Kiz pulu verileceği günler gijelerin Üzerine - Kınlar yardım pulunu İstemeği unut- mayinız - yazılı birer levha gsrimalıd Kızılayın bi bir kanaat hasıl biletle beraber pulun biletle- ertmkün huzur uyürm. tinden; Tonunun satış fiyatı Zanguldakta Vasıta Üzerinde teslim 15 lira olarak tesbit ve İlân olunan söm'kokun par- ça evsafı yüzde 5 nisbetinde 0 - 10, yüzde 25 nisbetinde 10 - 30, yüzde 70 nisbetinde 30 < 120 dir. ! Azami rütubet yüzde 3 olacaktır. | ml İzmirde Arkeolojik Tetkikat Izmir, S(A.A.) — Amerikatı Prof. | Dondor ile iki arkadaşı arkeolojik tet İkiklerde bulunmak ve izmir eivarm- daki antikite sitelerini gezmek üze- re şehrimize gelmişlerdir. ——— m a Kızılay Usküdar şubesinden* Çubuklu gazinosu müsteciri Bay Mustafa Cebeci tarafından şubemize 50 lira teberrü edilmiştis, Bu suretle Kızılaya karşi göstermiş olduğu alâ- kadan dolayı alenen teşekkürlerimizi sunarız. “.- Yeter... Tövbe... Bırak ta söyliyeceğim' ye yalvarıyordu. n Fakat, bu dayağı yemekten hoşlandığı âşikârdı. Biçare Zehrayı İnsafsizca dövmekten yabani bir ke- yif duyan Fitil, Melâhatten dayak yemekten acaip bir zevk almıya başlamıştı. Bu lezzetli dayağa süsa- , dikça, onun damarına basıp, muradına eriyordu. Za- ten, Melâhat te, Fitilin kendisi tarafından dövül- mekten hoşlandığını farkındaydı. Fitil, bu garip arzusunu izbar ettikçe, Melâhat te fırsatı kaçırmı. yor, onu elinden geldiği kadar pataklıyarak, biçare Zehranın öcünü çıkarmağa çalışıyordu. Fitil, gıdasını alıp rahatlayınca ciddileşti ve: “— Ne şom ağızlı herif bu moruk be? Dedi, Her Selişinde, kaşlarını çatıp: “— Fena, diyor, bugün yarın yolcu. Bu sefer de öyle söyledi: Döşekte yatmalı, kılı kıpırdamamalı, eli sicak sudan soğuk Suya girme. meli, günde üç öğün, kuş sütü içmeli, kilosu 18 pa- pelliğinden Moskof havyarı yemeliymiş: Yoksa, ha. li dumanmış! Halbuki, kaltağın bir şeyciği yok. Moloya çekil. miş manda gibi, ha bre yatıyor! Bu sözler, Melâhatin ayaklandırılmış olan hid. detini büsbütün arttırmıştır. “— Aleak herif... Dedi.. Adamcağızın hakkı var; Sen ölüdreceksin o kadını! Sonra, Zebranın yanına çıkmak üzere merdivene doğru yürüdü. Fitil: “— Bana bak... Dedi, (buraya gel de, hikâyeyi dinle. Karının hastalığını sonra konuşuruz. . Şimdi şuraya otur da, sana olup bitenleri anlatayım: Nu- maranın daniskası başlıyor... Ortalıkta azrallin tah. #ildarı gibi dolaşan o moruğa, öyle bir oyun oynı. yacağım ki, senin de parmağın ağzında kalacak!,, Pitilin bu sözleri, Benli Melâhati meraklandır. mıştı. Yukarıya çıkmaktan vaz geçerek geri döndü. Fi- til ona, biraz evvel şahit olduğu sahneleri ballandı. ra banllandıra anlattı, Fitilin anlattıkları, Melâha. kır Zehrayı unutturmuştu. Kadriyi dinlerken kendisini tutamayıp gülüyor, bazan da şa- “Vay canına!,. Diyordu. kapalı kutulardanmış!,, Onlar, bu bahse dalmışlarken, Mürüvvet, hâlâ porapayı çekiyor, bahçedeki sebzelere, çiçeklere, saksılara su yetiştirmeğe çalışıyordu. O sırada, ara- lık duran bahçe kapısı açıldı. Ve içeriye, Mürüv. tin ibtiyar ninesi girdi. (tiyar kadın, torununa yaklaşıp Mürüvvet!,, Diye seslenince, kız, uykuda dür. tülmüş gibi, korkuyla sıçradı: Zira pompanın gü- rültüsünden, onun ayaklarının sesini duymamıştı. Mürüvvet ona; “— Moş geldin nine!,, Dedi. Fakat işini yarıda bi- rakıp ta, daha fazla ülâka göstermek lüzumunu duymadı. Bu lâkaydi, ihtiyar kadını gücendirmişti. — Bu ne hamaratlık böyle, dedi, maşallah, gö. zün dünyayı görmüyor... Ayol, koskoca ninen, kı kıp tâ bilmen nereden ayağına kadar gelmiş. Ko. şup boynuna sarılmak yok mu? Mürüvvet, pompayı çekmeğe devam ederek, ma. Sum bir edayla cevap verdi: “— Şu işi bitireyim de sarılırım ninel Meğer, pimpon, sayılı (Devamı vari

Bu sayıdan diğer sayfalar: