6 Temmuz 1939 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 9

6 Temmuz 1939 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

A — 6.1.89 İm — .bill : / 5 MT e İN il Tefrika Ne. 86 i uri - Mustafa Kemalin Telgrafı Damat Ferit, Telgrafı Üstüste Birkaç Defa Okutmuş ve Büyük Bir Asabiyete Kapılmıştı ileti o Osmaniyenin maruz nduğu ş tehlike karşı. ind son ümit, Paris sulh konfe. Tansinda icra kılınacak teşebbüsat 1 makuleden İbaret. Hukukumuzun yoliyle mü. murahi nm eny- i şahane ve itimadi umumi. Ye mazhar ve siy hazırai ci. hanı müdrik bulunmasına müte. vakkıftır. Halbuki, heyeti murah hs haiz olmadığı ti umumiye mil. eti derin bir yel nevmidiye düşürmüştür. ce bir kaç mü- tegallibin © hodserane har Yüzünden devletimizin duçar ol- duğu musibet bu defa da cabeca tezahür eden iradel milliyeyi na. Zar: itibara almıyan bir kaç nazi. İserane ve anudane hare. yle daha elim bir net müncer olması muhtemeldir. Bi. hacnaleyh zatı hazreti padişahi- iliyenin müdafansı el mukaddesesini umumun İ. timadına lâyık bir heyeti murah. bâsaya tevdi buyurmaları hakkın. daki istirhamımızla beraber, aksi takdirde memlekette husule gele. bilecek galoyanın hâdisatı mühim- me tevlidine bâfs olacağının ate. bei seniyyei mülükâney tirham eyleriz., leri eye Yazi! e arzını İs. Bu telgraf, gösterdiği arzu Üze- rine mabeyin başkâtibi tarafından bir kaç defa okunmuş ve her de. tasını damat Ferit, büyük bir asa- biyet ve dikkatle dinlemişti. Da. te hüsule gelebile. cek galeyanın hâdisatı; mühümme tevlidine böis olacağının, cümlesi üzerinde ehemmiyetle durmuş Bu telgrafı çekenlerin, açıkça pa. dişahı i mekte olduklarına işsret ettikten Sonra da susmuş ve somurtmuştu. Damat Ferit, hirsle karslı solu. Yor, nazarlarını muhatapları üze. Tihde ayrı ayrı gezdiriyordu. Bel - M ki, çok sıkılmıştı. o Bir aralık Sözlerini İzzet Fuat paşaya çe Yirdi vet — Paşa hazretle İcanız yan dedi. Müta. cidden çok müsip. Evet, İstifa etmekten sarfınazar ettim akat, tavsiyeniz hılâfına şiddetli bİr mücadele de pek lâzım. Ali *mal beyefendi hazretleri bü hu. Süstaki noktai nazarlarında çok haklıdır. Ali Kemal ber, Sinirli bir ta. vırla gülerek damat Feride baktı ve: — Evet paşam, bâde harabül. basra, dedi. Esefle arzedeyim Sİ, Zamanı geçmiştir bunun. Şim. di Bösterilecek şiddet te, arzu et. Üğimiz gibi müsmir olamaz. Bu. &ün için Komat Mekten, sulhün akdine kadar Yel. sarayında, nezaret altında bu. | diz undurmak tan Yoktur, Lti tevkig, başka çarei bal Bence, Ahmet Rıza ve imavi beylerle diğerleri kâfi eri maksa temine hi öy değildir. Bu, her hangi bir at ç Patla esası bırakıp, teferrü- Teker >SİEUl olmak gibi bir ha- et olur. , Pamat Ferit, ümitsiz bir tavır. e baktı ve: te, ,, 7le, dedi Fakat Kemal Paşanın vâki olacak dav Sabeti bence çok meşküktur — © halde davet değil, avdet! Hi mu harbiye nezareti tarafın. EMPol umar. Tün Y 5 “mre'de itaat etmezse. al titiz bir hareketle 8* Âli Zatı devletiniz Ti fevkalâde izam buyuru. er deği; Rica ederim, bu zat as- Sİl mi? Elbette emre itaat meebüriyetindedir. Etmed dir âsi addolunur ve vari den üâzil ile divarıharbe sevki Vir. ahis çok tak. B uzamıştı. Damat Ferit, Mustafa Kemal Pa. şa hakkında © yapılacak, şiddetli harekete pek taraftar görünm le bir teşebbüsün mu başina bir geile aç dan korktuğunu açıkça söylüy du. Hattâ, Paşı azledildiğinin tebliğini de tehlikeli buluy Kısacası, bir entrika ile tevkifi ve olamadığı takdirde izalei vü. cudü lüzumundan bahsediyordu. Bu tasavvurunun şüyuundan da çok korku — Tavsiye ve ihtarı o bilüzüum addeliyorum, diyordu. Çünkü, bu bahsin son derecede mekt tulması icap edeceğini kiram, tabiidir ki, takd rurlar, Ali Kemal bey bu ihtarın lü. zum ve vücubundan uzun uzadı. ya bahsettikten sonra, hafif bir sesle ve çekine çekine: — Şu cihete katiyetle emin bu. Iânuyorum ki, dedi. Meelisi has vükelâ mukarreratı devair evvel, yor ve sit olduğu tebliğ ve edilmedi bazı gizli el ve ağızlar t rafından Mustafa Kemal Paşay yahut ta, İstanbuldaki lerine işar ve ihbar edilr Çok şayanı nazardır bu Hariciye müsteşarı İzzet Fi paşa, birden kızdı ve kızardı Kemal “beyin bu beyanatı müphem ve imalı bulduğundan bâ- keyfiyeti tavzih etm ica etti ve damat paşaya hil hisle, r ap ile Aciziniz, dedi. Zatı mesele kadar, Ali Kemal beyefendinin bu ! pek ziyade Kulunuz, şah- ve ihtar, sözlerini de nazar buluyorum. san böyle bir tavsiye muhatap olmayı esesen zül tel ki ederim. Bilhassa, bunun şayanı lü. zum ve vücr rarı da bilüzum ve hattâ burada hazır bulunan bizlere karşı yapıl. mış bir hakaret addeylerim, Ali Kemal beyefendinin bu hususu bi »vir ve izah etmelerini ta- lebimiz, her halde çok görülmez, değil mi paşa hazretleri?.. Lütfen e buyurunuz da, İmaları ki. me matüf ise açıkça söylesinler. a Fuat paşa, bu sözlerini sert bir tavırla si Ali Kemal bey de, anladı kırdığı potu Yine uzun bir hitabe ira. dına başladı. Ve nihayet, hazir bu. ve şereflerine ba» lunanların namus olan itimat ve bürmetinden his ile: Burada, dedi Iduğum Huzurlariyle zev tenzih ediyo. bi şaibelerden rum, Maruzatım sui telâkkiye uğ. de hazretlerinin, Tadı, Maksadım, geçi sadra - zam paşa meclis atı aliyeden kkında yi ima etmek- vükelâya memu birinin biraderi ze izhar buyurdukları şür (Devamı var) tehdidiyle ihafe et. | a vr A AR MENEM DALAK YERİNDEN OYNAR MI? Bizlim gazete sual ve << tunlarımı açtığındanberi, oküğucu- larımızın çok defa pek tuhaf şey. sü ler sorduklarını, tabii, okuyorsu. nuz. Aralarında, benden de ha ce garip şeyler soranlar ol Fakat, bilgilerim hepsini memmun edecek kadar geniş olmadığından, çoğuna cevap veremiyorum. Bil- mediğimi sık sık tekrar etmek. ten, ben utanmasam da, sizin içi niz sıkılacağından — bilemediğim şeyleri hiç tınmadan geçiyorum. Bu sefer de, Konyalı bir okuyu. cumuz dalak yerinden oynar mı, diye soruyor. Midenin yerinden indiğini, böb. reklerin o kaydığını, dalağın da — hele sıtmadan — büyüdü. işitmiş ama, dalağın yerinden madığı hiç duymamış. Halbuki, kendisinin tanıdığı bir bayan ii hekimler, odalağı yerinden oyna. miş demişler. Oukuyucumuz da, kendisi böyle şey duymamış ol- duğu için; — Buna inanalım mı? Diye soruyor. Elbette İnanacak zâhir! Hem de dalağı yerinden oy- nıyan o bayanı bilgili ve usta he. kimlere muayene edilidiğinden dolayı tebrik etmesi lâzım. Kendisinin bu işi şimdiye kadar duymamış olması onun pek nadir olmasındandır. Dalağın yerinden game ştphesiz, böbreklerin kaymaları kadar çok değildir. Da- lağın yerinden o oynaması, kayması gibi en ziyade baysi da olursa da çokluk bakımından ikisinin arasında pek büyük fark vardı n Dalağın yerinden oynaması ka- dınlarda daha xiyade görülmesine sebep olarak üstüste gebe kalmayı gösterirler, Fakat sık sık gebe kal. mak ta, mutlaka dalağın kayması. na sebep olmaz, Sık sık gebelik. ten — bazılarında da belkemi nin bükülmesinden — dolayı yerin. den kayan dalak, hastalıktan şişmiş belki sıtmadan.. Dalak yerinden oyn: kadayken, öne ve aşa; daha önceden bir dalaktır, iner. Bazısı karının ortasmda ka- lırfakat tâ aşağı Zinın bulunduğu yere kadar inen. ler de vardır. Sol taraftan sağa geçtiği hile olur. Kimisinde dalağın yerinden oy- maması hiç bir rahatsızlık vermez. Hekim, dalağı yerinden oynamış bayanı başka bir hastalık için mi. ayene ederken, dalağın yerinde ol. madığını anlar ve sahibine haber verir... Kimisinde de dalak yerin. den oynayınca, şiddetli karın ağ. rıları verir, bulantı ve daha sonra şey getirir... Ağrısız olunca, yerin- den oymyan dalak, kendi yerine ötürülür ve uygun bir kemerle orada tutulur, Ağrılar olunca da, operatörler dalağı yerine dikerler, yahut büsbütün çıkarırlar. Okn. yucumuzun tanıdığı bayana da he. kimleri elbette en münasip olan şeyi söylemişlerdir. Dalağın büsbütün çıkarılabilece. ğini okuyunca, bu zat şimdi de in. san dalaksız yaşıyabilir mi? Diye ecektir.. — Dalağın vücudü- müzde lüzumlu bir çok işleri bu- lunmakla beraber, dalağı çıkarı. mış insan yaşıyabilir, hattâ mide. si tarafından rahatsızlık hissetme- den. Yalnız daha önce yediğinden yüzde otuz fazla Operatörler dalağı talık sebeplerinden dolayı çıkarır. lar. Bu meraklı zafa © ve orun gibi başka okuyuculara haber vereyim ki, dalak yerinden oynadıktan ve büsbütün © çıkarahildikten başka onun — Nasrettin hocanın meşhur tenceresi gibi — çoğaldığı da olur. Bir adamda iki, üç, dört dalak bulunması hir şey değil, dört yüz tane dalaklı adam da . görülmüş. tür. Fakat bu dört yüz dalak bir dalağın parçalanması demek ol. duğundan her biri — artık Nas- rettin hocanm tencereleri gibi de. gil, yenicerinin barataları gibi — mini mini, bir darı tanesinden ce. | viz büyüklüğüne kadar parçalar. dır, Yerinde bulunan asıl dalaktan baska, karaciğerin ortasında ikin. ci bir dalak bile görülmüştür. nu tasdik ve tek- | (293923333333323233233733237332 32223233232 373733353 HİKAYE BALAYI 2227223233 >2>> 022272323727333X ü vaka, teştinisani de cere- | ge ay e ken bastırmış, tablat vaktinden çok eyel soyunmuş, çırçiplek bir hale gelmişti Evimiz, kasabanın kenarında bu lunuyordu. Evimizin dört bir tara» fında sonsuz tarlalar uzanıyordu. Kar çok erken yağmıştı. O gün de, küçük, yakıcı taneler halinde yağıyor, âdeta toprağa viler gibi saplanıyordu. ğaçlar, ovalarda ıslık çalan £ ra en ufak bir mâni oile teşkil et- miyordu. Arazi dümdüzdü. Gerek garpta, gerek şarkta yol boyunca uzanan telgraf direklerini çok u- zak mesafelere kadar görebiliy; duk. Yolun her iki tarafma ser- pilmiş olân evler, devrilmiş birer kutuyu andırıyordu. Biraz daha ilerde Müllerin es- ki o kısımlarında, beyaz klisenin çan kulesi görünüyordu. Belediye dairesi ile dans salonu orada idi Fakat barlarla kumar salonları mev- cut değildi. Karl Şosser: — Bizim kasabamız, cok asil, çe namusludur, diyordu. Bi da ne bir serseri, ne de bir yani siciye rastlıya, niz! Müller de hiçbir zaman, zencinin bile gecelediği rülmemiştir, Hizmet larak zencilerden kilde is or- bulunan Stilvilden getirtirler va akşam o- lunca da gerisin geriye yine yerle- rine iade ederlerdi. ie defasında biz. nasıfsa bir zenci kızını gecelemek ü re evimizde alıkoyn Hiç u butmam, müthiş bir enflüenza sa, gininin hüküm sürdüğü bir kışi e bu hastalığa yakala a düşmü kimsenin farketmiy. » derek, bize hizmet eden zenci kı- zanı evimizde alıkoymuştuk. Fakat geceleyin bir takım adamlar evi- mize geldiler. Anna Bebs'i evimiz- den alarak şehrin bir mil kadar dr- şına götürdüler ve onu orada tek başına brrâktılar, Vakit gecenin on ikisini çoktan geçmişti. Müller, fena bir kasaba değildi. Bu kasabada hemen hemen hiç bir zaman fevkalâde bir hâdisenin €6- reyan ettiğini hatırlamıyorum. Ara sira seyyahlar geçer ve Şosserin © vinde yemek “yerlerdi. Babam 'da evimizin kapısına seyyahlar için bir levha asmış, iki odacık ile kü çük bir sundurma vücude i mişti, Bazan seyyah otomobil ninevimizin kapısı önünde de dur- dukları yâkiydi. Yolcular ekseriya bir gece için bizde kalırlar, ve'geceliğine ancak elli sent verirlerdi. Kapimizın önündeki levha gü - eşten solmuş ve boyaları da kıs- men dökülmüştü. Annem, artık bu mevsimden sonra herhangi bir yol- cunun gelmesi ihtimali olmadığını ileri sürerek bu levhayı indirmek istiyordu. Babamsa buna itiraz et- ti: — Sana bunun hiçbir zararı yek, dedi, varsın bir kaç gün daha dur- sun. Bir tek yolcuyu bile kaçırmak bizim hiç işimize gelmez! Yeni evlilerin kapımıza gel- dikleri günü çok iyi hatırlıyorum. Vakit akşamdı. Ortalık kararmiya başlamıştı. Onlar, eski model a- çık bir Ford otomobilile gelmiş- lerdi, İnsanı donduran, cam gibi kesen bir soğuk vardı. Rüzgâr, 0- Yaların istikametinden hiç durma- dan esiyor ve mütemadiysn kar ar- yordu. uk nnem herkesten önce otomo- bilin sesini daymuştu: — Galiba birisi geldi? Dedi. Halbuki babam, gelenleri ondan önce görmüştü. — Ford otomobili içinde bir ta- kım zenciler geldi, diye cevap ver- di, Yazan: Jozefin Conson 1 Şu otomobilin Biz hepimiz pencerelere üşü rek bu harap otomot koyulduk. Otomobilin plâk nina asılmış olayı kirli b üzerinde: “Balayı yordu. Bu yazının y tonun okunu- m başında be- yaz bir atlas parçası sallanıp du. ruyordu. yatör su buharlar, âdeta bir k yormuş gibi etrafa uçuşuyordu. tomobilin üzerinde, suni çiçekler. den, güllerden yapılmış çeleni vardı Karı koc kaçırıyor, andan ç bir arada ve rüzgür- dan korunmak için âdeta iki bük- lüm bir halde otomobilden indiler, Kızım gözleri kıpkırmızı idi. Za- vallı hiç durmadan habire burnu- nu uğuşturuyordu. Erkek kapıyı çaldı. Fakat hari düşü; ma hiytap ederek — Herman, dedi, bütün evi don- duracaksın, şunl Onlar, âdeta siy gibi içeri girdiler. Kız hiç durma- dan titriyordu. İncecik ayakların. da beyaz balo ayakkapları vardı. Erkek: — Biz Meppis'ten geliyoruz, de- di. Balayı seyahatine çıktık. Şarka, Nevyorka doğru gidiyoruz. Bir çok yerlere deha uğramanız lâzımdı Fakat artık bugün otomobili idare edecek bir vaziyette değilim Delikanlının gözleri fona halde i çeri batmıştı. Bu gözler, gözden zi- yade, âdeta bir iskeletin göz çu - kurlarını andırıyorlardı. bam, her hangi bir muka- demeye lüzum görmeden: — Siz burada geceliyemezsiniz, dedi. O bu sözleri, âdeta bir sağıra duyurmak ister gibi bağıra bağıra iylemişti. Zenci erkek: — Niçin? Neden? Diye sordu. Sizin eviniz otel değil mi? Babam: — Hayır, diye tekrarladı, siz burada geceliyemezsiniz! Burada, bizde, Müllerde zencilerin gecele- mesi yasaktır. Zenci erkek âdeta afallamıştı... Ne yapacağını bilmiyor. ellerile dizlerine vuruyordu, Eldivenleri - nin delik yerlerinden, beyaz avuç- ları görünüyordu. Har&ket'erinde, âdeta babam ona büsbütün başka bir şey söylemiş gibi bir hal var. dı. Bir müddet daha böyle dür - duktan sonra: — Kapınızda levha var, Biz bu- rada gecelemek İstiyoruz. Biz ba- layı seyahatine çıktık. Meppis'te wwlendik, fakat orüda Iş yok Babam, ayni sakin eda ile tekrar- ladır — Siz burada geceliyemezsiniz! Müllerde zencilerin gecelemes! ya- saktır. Belki Stilvil'de geceleyecek bir yer bulabilirsin Zenci delikanlı: — Peki, şu Stilvil dediğiniz yer nerede? dedi. CCE ha 4 Karısı, nerede ise ağlamak üze re idi. Bir olan b bir tavuk boynu kadar ipincecikti. Babâm; — Buradan Stilvil'e yedi mil kas dar bir mesafe var. Gecs bastır - yanı şiş tu. Elindeki şapkay: evirip çeviri yor ve babamın yüzüne bakiy ihayet ikisi birlik ak yine Fordla — Onlar Stivil'de de bir yer bu kü hiçbir oi Babam: — Canım, ben onu dedi. Biz hepimiz pencereye toplar biliyorum, nn rediyorduk da şiddetli bir kar firtinasi bir tipi baş- ladı. Biz daha bir müddet, otomo- bilin arkasındaki “balayı. levhayı seyretmek istedik kar o kadar şiddetlenmişti mobilin üzerindeki kırmızı suni göl ler bile bembeyaz oldular Iğdıra Su Getiriliyor Iğdır, 5 (A.A) — Belediy 15 kilometre ve bunun için bel ından 100 bin Jira yapılmasına karar vermiştir. Iğdırın en büyük binası olan hükü- met konağının inşaatı bitmiştir. 50 İbin liraya mal olan bu güzel binanm | açılış töreni yakında yapılacaktır. Bo- İlediyece şehrin bazı ana yollarına pârke döşetilmesi hususunda alınmış m edil mektedir. İlk olarak parke döşenmi- olan kararın tatbikatına dev ye başlanan Şehit Mehmet çovuş cad- desinin parke ferşiyatı | redir. © mek üze Zirai vaziyete gelince, gerek kaza ve gerek nahiye ve köylerde her se- nekilerden fazla bir feyzübereket var dır. Pamuk, buğday, pirinç ve bostan mahsulleri fevkalâdedir. Nafıa işlerimize gelince, Aras neh- ri üzerinde Serdarabad barajında ya- pılmakta olan su tesisatının 50 bin liralık kısmının inşaâtı da bitmek ü- zeredir. İzmir Fuarında Polonya Pavyonu Izmir, 5 (A.A) Izmir fuarında Polonya devlet pavyonunun inşaatına nezaret etmek üzere Polonya elçili- ği ticaret ataşesi Sunanski şehrimize gelmiş, fuar komitesi ile temas ede- rek derhal işe başlan karar vermiştir. Polonya pavyonu devlet pavyonla- rinin en güzellerinden biri olacak ve burada Polonyanın bize satması müm. kün görülen sanayi maddeleri teşhir edilecektir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: